“Barış ve Güvenlik!”—Hemen Sonra “Ani Helâk”
“Barış ve güvenlik dedikleri zaman . . . . üzerlerine hemen ani helak gelecektir.“—I. Sel. 5:3, YD.
1. Dünya durumunun birçok gözlemcisi şimdi ne diyor?
İNSAN sorunlarının birçok gözlemcisi, son yıllarda dünyadaki durumların kötüleştiğine dair hemfikirdirler. Kanada’da Gelecekle İlgili Küresel Toplantıda, Roma Kulübününa başkanı olan Aurelio Peccei, şu açıklamayı yapmıştır: “Dünya, bugün on yıl öncesine oranla çok daha da kötü durumdadır—ve gittikçe daha da kötüleşiyor. Bugün dünya bir felaketten diğer felakete çarparak giden sanki daha çok seken bir mermiye benziyor.” Paris’te yayımlanan günlük Le Monde gazetesinin başyazarı olan André Fontaine şunları söylemiştir. “Batıda hiç kimse enflasyon ve işsizlik gibi güçlü sorunlarla başa çıkamamaktadır. Kuzey ile Güney arasındaki uçurum gittikçe derinleşmektedir. Savaşlar artmakta ve silah yarışı korkunç boyutlara ulaşmaktadır. Bundan dolayı iyimser olmak için hiçbir neden görmüyorum. . . .Bugün dünyada çağımızın önemli ekonomik sorunlarına çare bulabilecek hiçbir hükümet göremiyorum.” Ayrıca bir Güney Afrika dergisi şunları bildirmiştir: “İnsanlığın şimdiye kadar görülmemiş derecede vahşet, ahlaksızlık, sorumsuzluk, bencillik ve açgözlülük durumuna düşmüş olduğu görülüyor.”
2. Bugün insan toplumundaki durum Nuh’un günlerindeki Tufan’dan hemen önceki durumlara nasıl benziyor?
2 Bugün insan toplumundaki durum Tanrı’nın küre çapında getirdiği tufanla eski dünyayı yok etmesinden hemen önceki duruma benzemektedir. Bu tufandan, ancak adil sayılan Nuh ve ailesi kurtulmuştu. O günler hakkında Mukaddes Kitap şunları söylüyor: “Yehova (YD) gördü ki, yeryüzünde adamın kötülüğü çoktu. . . .Ve Allahın önünde yeryüzü bozulmuştu, ve yeryüzü zorbalıkla dolmuştu.” (Tekv. 6:5, 11) İsa Mesih “Nuhun günleri nasıl idi ise” zamanımızda da öyle olacak diye peygamberlik etmişti. (Mat. 24:37) Şimdi de “adamın kötülüğü çok olduğundan, “yeryüzü zorbalıkla dolmuş”tur. Tufandan önceki o durum o zamanın şeyler sisteminin sonunun yakın olduğuna dair delilleri oluşturmuştu. Aynı şekilde bugün de Mukaddes Kitabın peygamberliklerinin gerçekleşeceğine dair delilleri teşkil eden dünyadaki durumu şimdiki şeyler sisteminin “sonun vaktinde” bulunduğunu ve “son günleri”ni yaşadığını açık bir şekilde belirtiyor. Bütün bu durumlar M. S. 1914 yılından beri süregelmektedir.—Dan. 12:4; Mat. 24:3-14; II. Tim. 3:1-5.
3. (a) “Son günler”in sona ermek üzere olduğunu nasıl biliyoruz? (b) Mukaddes Kitabın peygamberliklerine neden tam bir güvenimiz olabilir?
3 İsa “son günler”in başladığı zamanda yaşayan bazılarının ömürleri içinde bu sistemin sonunu göreceklerini önceden bildirmişti. 1914’ü gören “nesil” bu sıkıntıların başlangıcını gördü; o zamandan beri 68 yıl geçti. (Mat. 24:34) Böylece bu “iğri ve sapık neslin” üzerinden geçen zaman nerede ise tükenmmiştir. (Fil. 2:15) Yakında biz ‘bu dünyanın geçmesi’ hakkındaki birçok Mukaddes Kitap peygamberliğinin gerçekleşmesinin görgü şahitleri olabileceğiz. (I. Yuh. 2:17) Bu peygamberliklerin en ince ayrıntısına kadar gerçekleşeceğine dair tam güvenimiz olabilir. “Sonu başlangıçtan, ve henüz olmıyan şeyleri kadimden bildiren” evet, bu peygamberlikleri ilham eden Yehova “and edip dedi: Gerçek, nasıl düşündümse öyle olacak; ve nasıl tasarladımsa öyle duracak.”—İş. 14:24; 46:10; II. Pet. 1:20, 21.
YEHOVA’NIN “ÖÇ ALMA GÜNÜ”
4. Bu sistemin sonu hakkında kayıtlı olan peygamberliklerden biri hangisidir; bu hangi sorulara neden oluyor?
4 Bu şeyler sisteminin sonu hakkında kayıtlı olan birçok Mukaddes Kitap peygamberlikleri arasında I. Selânikliler 5. bap 2 ve 3. ayetlerde yer alan bir peygamberlik vardır. Orada şöyle okuyoruz: “Çünkü, kendiniz sıhhatle bilirsiniz ki Yehova’nın (YD) günü, gece hırsız nasıl gelirse, öyle gelir. Selâmet ve emniyet (Barış ve güvenlik, YD) dedikleri zaman, gebe kadına ağrı geldiği gibi, üzerlerine hemen (YD) anî helâk gelecektir; ve asla kurtulmıyacaklardır.” Bu “barış ve güvenlik” haykırışı ne demektir? Bu sözleri kim söyleyecek? Ve bundan hemen sonra hangi helak gelecek?
5. I. Selânikliler 5:2, 3’teki peygamberlik hangi olayla ilgilidir?
5 Mukaddes Kitabın bu ayetleri, “ani helak” ile sonuçlanacak olan “Yehova’nın günü” hakkında konuşuyor. Böylece bu peygamberliğin, Yehova’nın İblis Şeytan tarafından yönetilen kötü şeyler sistemine karşı hükmünü infaz edeceği “gün”e veya süreye işaret ettiği bellidir. (II. Kor. 4:4; Vah. 12:9) Bu gün, Yehova’nın “öç alma” günü olacaktır (İş. 61:2) İsa bu zaman hakkında şöyle demişti: “O zaman büyük sıkıntı olacaktır ki, dünyanın başlangıcından şimdiye kadar olmamıştır, ve hiç olmıyacaktır.” (Mat. 24:21) Resul Pavlus gelmekte olan hükmün infazının “Allahı bilmiyenlerden ve Rabbimiz İsanın inciline itaat etmiyenlerden intikam alarak Rab İsanın, kuvvetinin meleklerile ateş alevinde gökten zuhuru” olarak ifade ettiğini yazmaktadır. Ayrıca şunları ekliyor: “Onlar Rabbin yüzünden ve kudretinin izzetinden ebedi helâk cezasını çekeceklerdir.”—II. Sel. 1:6, 7, 10.
6. “Büyük sıkıntı” nasıl başlayacak ve nasıl bitecek?
6 Gelmekte olan “büyük sıkıntı”, Yehova’nın “öç alma günü”, sahte dinleriyle, ekonomik, siyasal ve sosyal düzenlemeleriyle beraber şimdiki şeyler sisteminin tümünü içine alacaktır. Bu “büyük sıkıntı”daki olayların sırası, Mukaddes Yazıların Vahiy kitabında verilen peygamberliklerle belirtilmiştir. Bu peygamberlikler Yehova’nın “öç alma günü”nün tüm sahte dinlerin yok edilmesiyle başlayacağını belirtmektedir. Bugün, İblis’in dünyasının siyasal ve diğer elemanlarının destekleyicileriyle birlikte, “küçük ve büyükleri”n sonunda yok edilmeleriyle sona erer.—Vah. 17-19. bapları
“ANİ HELÂK”
7. “Barış ve güvenlik” haykırışı hangi şeyden hemen önce geliyor?
7 Böylece “barış ve güvenlik” haykırışı, Mukaddes Kitap peygamberliklerinin “Büyük Babil” olarak adlandırdığı sahte dinin dünya imparatorluğunun “ani helâk”ından az önce haykırılacaktır. (Vah. 17:5) “Büyük Babil”den ‘yerin kralları ile zina eden büyük fahişe’ olarak da söz ediliyor. (Vah. 17:1, 2) Belki garip görünüyor ama, bir zamanlar fahişenin ‘sevgilileri’ olan “yerin kralları”nın birçoğu ona karşı gelecek, çünkü onun hakkında şunlar söyleniyor: “Onlar fahişeden nefret edecekler; onu perişan ve çıplak edecekler, ve onun etini yiyecekler, ve kendisini ateşe yakacaklardır.”—Vah. 17:16.
8. Yehova, dünyevileşmiş dinin başına neden bu kadar ağır hüküm getiriyor?
8 Dünyanın dinsel sistemi üzerine neden bu kadar ağır bir hüküm geliyor? Tanrı’nın Sözü şu cevabı veriyor: “Çünkü onun günahları göke kadar erişti.” (Vah. 18:5) Bu günahlar arasında kan suçu da var: “Peygamberlerin ve mukaddeslerin ve yeryüzünde boğazlananların hepsinin kanı onda bulundu.” (Vah. 18:24) Dünyevileşmiş dinsel sistem üyelerine, Tanrı ve kanunları hakkındaki hakikati öğretmemekle kalmadı, yüzyıllar boyunca yüzmilyonlarca insanın ölümüyle sonuçlanan savaşlara da karıştı. Aynı zamanda sahte din, Tanrı’nın hakiki hizmetçilerine eza etme işine ön ayak oldu. (Luka 11:47-51; Vah. 17:6) Böylece, dolaylı veya dolaysız olarak yapmış veya yapmamış olduğu şeyler hakkında, Yehova, ‘yeryüzünde boğazlananların hepsinin kanından’ “Büyük Babil”i sorumlu tutmaktadır.
9, 10. (a) Bazı kişiler sahte dinin, günlerimize kadar kan suçu sorumlusu olduğunu nasıl belirttiler? (b) Aslında, “Büyük Babil” kime hizmet etmiştir?
9 Sahte din, kan suçunu bugüne kadar artırmaya devam etmektedir. Örneğin, 18 Mayıs 1981 tarihli New York Post gazetesi şunları yazıyor: “Eski Başkan Carter dün, kin ve şiddete bakılırsa, dünyanın sanki ‘delirmiş gibi’ görüldüğünü söyledi.” Aynı zamanda kendisi “köklü dinsel inancın, insanları sevgi bağlarıyla birbirine bağlayacağına, çok defa delilik ve katliamın bir kısmını teşkil ettiğini” de sözlerine ekledi. Benzer şekilde, iki gün önce, aynı gazetede yer alan Mike Rayko tarafından yazılan bir makalede Katoliklerin, Protestanların, Müslümanların ve Yahudilerin “birbirini öldürmekle ‘Tanrı’ya bağlılıklarını belirttiklerini” yazıyordu. Kendisi şu yorumu da yaptı: “Sanırım ki bir taraf öbür tarafı yok ettiği takdirde, bunun tapınmalarının doğru olduğunu kanıtlayacağını düşünürler.” Kendisi aynı zamanda Roma Katolik Kilisesi papasının barışsever bir kişi olduğu söyleniyorsa da “takipçilerinin öfkelendikleri zaman birkaç milyon litre kan dökmekle” tanındıklarını da belirtiyor.
10 Böylece, “büyük sıkıntı” yerinde olarak küfredici, ikiyüzlü sahte dinin dünya imparatorluğunun helakıyla başlayacaktır. Bu adil bir hükümdür, çünkü dünyevileşmiş din olan “Büyük Babil”, Tanrı’ya hizmet ettiğini iddia etmekle beraber, aslında Şeytan’a hizmet etmiştir. Böylece onun “büyü”sü yüzünden yüzmilyonlarca insan aldatılarak Şeytan’ın çıkarlarına hizmet etmişlerdir.—Vah. 17:3-6; 18:23.
11. Sahte dinin helakının şok etkisi yapan derecede ani geleceğini gösteren nedir?
11 “Büyük Babil”in düşüşü, dünyanın görüş açısından aniden, hiç beklenmedik bir anda gelmektedir. Onun helakı o kadar ani olacaktır ki, bu helak onu desteklemiş olan siyasal yöneticilere şok etkisi yapacaktır: Çünkü şöyle okuyoruz: “Kendisile zina ve sefahet etmiş olan dünyanın kıralları onun yanmasının dumanını gördükleri zaman, onun eziyetinin korkusundan uzakta durup: Vay, vay, büyük şehir, kuvvetli şehir, Babil! çünkü senin hükmün bir saatte geldi” diyecekler. Başkaları, yani onu desteklemiş olan “dünyanın tüccar”ları ise benzer şekilde şöyle haykıracaklar: “Vay, vay. . . .çünkü bir saatte bu kadar servet perişan oldu.”—Vah. 18:9-19.
12. Helak nasıl beklenmedik şekilde ve büyük ıstırapla gelecek?
12 Bu sözler I. Selânikliler 5:2 ve 3’te yapılan tarifte, helakın çok ani ve beklenmedik bir şekilde geleceğini belirten kısmıyla tamamen uyum içindedir; çünkü ayet, “Yehova’nın günü” için, “gece hırsız nasıl gelirse öyle gelir” demektedir. Öyle ise gün, hangi bakımdan “gece hırsız” gibi gelecektir? Şu bakımdan: İnsanlığın büyük bir kısmı Tanrı’nın iradesinin gittikçe gelişen açıklamalarına uyanık durmadıklarından. Onlar ruhen uykudadırlar. Onlar, geceleyin evine beklenmedik bir şekilde hırsız giren uykuda olan adama benziyorlar. Bu gibi insanlar, mahkûm edilmiş sistemi desteklemek üzere kendilerini uyuşuk duruma getirmeğe müsade etmişlerdir. Böylece “Büyük Babil”in helaki onlar için beklenmedik bir olay olacaktır. Gerçekten “Yehova’nın günü”, Şeytan’ın sisteminin bütün elemanlarının helaki için, tıpkı “gece hırsız nasıl gelirse” öyle gelecek. Helak, Tanrı’nın düşmanları üzerine aniden ve büyük ıstırapla tıpkı “gebe kadına ağrı geldiği gibi onlara anî helak gelecektir! ve asla kurtulamıyacaklardır.”—II. Petrus 3:10’a da bak.
“BARIŞ VE GÜVENLİK” DİYE HAYKIRACAKLARI ZAMAN
13, 14. (a) Milletler çok zaman nasıl barış ve güvenlik hakkında konuştular? (b) Bu barış çabalarının hiç biri neden I. Selânikliler 5:2, 3’ün bir gerçekleşmesi olamaz?
13 Sahte dinin ve Şeytan’ın tüm dünyasının “ani helâk”i sırasında dünyayı sarsacak olaylar meydana gelecektir. Fakat bu helakten hemen önce “Barış ve Güvenlik” diye haykıracaklardır. Bu nedenle “barış ve güvenlik” haykırışının anlamının ne olduğunu öğrenmek çok ilginç olsa gerek. Bir kere bu haykırışla milletlerin her zamanki barış çabalarının kastedilmediği az çok bellidir. Onlar bu barış hakkında uzun süre konuşmuşlardır. Örneğin, I. Dünya Savaşından sonra milletler, Versay Barış antlaşmasını imzaladılar. Daha sonra, milletlerin çoğu 1928’in Kellog-Briand barış antlaşmasını imzaladılar. II. Dünya Savaşı da barış antlaşmalarıyla bitti. Son yıllarda Sovyet Rusya ile Amerika Birleşik Devletleri barış hakkında konuştular ve silahların kontrolu hakkında birkaç antlaşma imzaladılar. Orta-Doğu’nun çeşitli milletleri de aralarında barış antlaşmaları yapmışlardır.
14 Fakat bu çabaların hiç biri I. Selânikliler 5:2, 3’te yer alan açıklamaya uymuyor. Neden? Çünkü “büyük sıkıntı” yani Yehova’nın “öç alma günü” henüz başlamamıştı. Pavlus’un, helakin “aniden,” “barış ve güvenlik!” dedikten hemen sonra geleceğini söylediğini unutmayın. Bundan başka, bu peygamberliğin gerçekleşmesi çarpıcı bir niteliğe sahip olmalı, şöyle ki, Yehova’nın ilham etmiş olduğu kesin bir peygamberlik niteliğini taşısın ve kayda geçmiş olsun. Bu “barış ve güvenlik!” o zamana kadar yapılmış olan birçok barış çabalarından değişik, olağanüstü bir gelişme olmalıdır.
15. Mantıklı olarak kimler “Barış ve güvenlik!” diye haykıracaklar?
15 Diğer yandan, son gelmeden önce “barış ve güvenlik!” diyenler kimlerdir? Dünyanın herhangi bir kısmının büyük siyasal kudretlerinin desteği veya rehberliği olmaksızın böyle bir şeyi ilan edebilmesi imkânsız görünüyor. Böylece, milletlerin yöneticilerinin bu peygamberliğin gerçeklemesinde büyük rol oynayacakları görünüyor. Barışa sözde adanmış Birleşmiş Milletler Teşkilatı da bu işte etkin bir rol oynayabilir. Ya dinsel elemanlar için ne denilebilir? Onlar bu dünyanın önemli bir kısmını teşkil edip ‘bu dünyanın kralları ile zina’ ettiklerine göre, herhalde siyasal kudretlerin bu yönde harcadıkları çabaları destekleyecekler veya faal bir şekilde bu sulhu ilerleteceklerdir. Böyle hareket etmekle onlar yalan yere şunu beyan eden eski Yahudiyenin sahte peygamberlerine benzeyecekledir: “Yehova (YD): Size barış (YD) olacak, dedi.” Bunun yerine Tanrı, gerçek peygamberi olan Yeremya’nın önceden bildirdiği gibi, üzerlerine kısa zamanda felaket getirecekti.—Yer. 23:16-22.
16, 17. (a) Milletlerin şimdi herhangi bir “barış ve güvenlik”e doğru yürüdükleri söylenebilir mi? (b) Buna rağmen, bunun gerçekleşeceğine dair neden güvenimiz olmalı?
16 Acaba milletler, son zamanlarda herhangi bir “barış ve güvenlik” türüne doğru yaklaştı mı? Son zamanların haberlerine göre, tam tersi olduğunu görüyoruz. Sovyet Rusya’nın Amerika eski sefiri olan George Kennan şunları söylemiştir: “Siyasal gerilim, 30 yıldan beri hiçbir zaman bugüne kadar yüksek ve tehlikeli noktaya varmamıştır. Bütün bu yıllar boyunca hiçbir zaman [bugün olduğu kadar] böylesine bu ölçüde anlaşmazlık, şüphe, kargaşa ve savaş korkusu olmamıştır.” Bir Toronto Star gazetesinin başmakalesi şunları ekliyor: “Bu, geleceğin, korkusu değil, fakat daha feci bir şey: Şimdiki zamanın korkusudur.”
17 Son aylarda büyük kudretler, birbirlerini suçlandırıcı ve tehdit edici bir konuşma türüne girmişlerdir. Sivil halkın ayaklanmaları, ihtilaller ve savaşlar yerin birçok kesiminde patlak vermiştir. Dünya ekonomisi istikrarını artık yitirmiştir. Cürüm ve şiddet korkunç şekilde artmıştır. Muhakkak insanların bu durumlar karşısında “barış ve güvenlik!” diyebilmeleri zor olsa gerek. Oysa Yehova’nın Sözü hiçbir zaman boşa çıkmaz. (İş. 55:11; I. Sel. 5:3) Şimdi imkânsız görünmesine rağmen, Tanrı’nın Sözü böyle bir gelişmenin “anî helâk”tan hemen önce geleceğini söylediği için, bu muhakkak olacaktır.
18. Eski Babil’e karşı beyan edilen peygamberlikler belirli peygamberliklerin günümüzde de gerçekleşeceğine iman etmemize nasıl yardım edebilir?
18 Tanrı’nın hizmetçilerine, Milattan yüzyıllarca önce büyük bir dünya kudreti olan eski Babil’e karşı ilan etmelerini ilham ettiği birçok peygamberliği hatırlayın. Bir yazar, Mukaddes Kitabın Babil’e karşı başlıca peygamberliklerin gerçekleşmesi ihtimalinin 5 milyarda bir olduğunu hesapladı! Eski zamanlarda, Tanrı’nın kavminden birçoğu, bu peygamberlikleri Babil Gibi kuvvetli ve istihkâm edilmiş olan bir dünya kudretine karşı nasıl gerçekleşebileceğini merak etmiş olsa gerek. Fakat her şeye rağmen o peygamberlikler en ince ayrıntılarına kadar gerçekleştiler. Böylece bugün de aynı şekilde “barış ve güvenlik!“ sözlerinden hemen sonra, dünya sisteminin helak edilmesi gerçeğe uymuyor gibi görünebilir. Fakat Tanrı’nın beygamberane Sözü böyle olacağını bildirmektedir!
ANCAK YÜZEYSEL BİR ŞEY
19. “Barış ve güvenlik!” haykırışı ne demek olmayacaktır?
19 Şundan emin olabiliriz: “Barış ve güvenlik!” haykırışı hangi şekilde olursa olsun, bu dünyanın temelden değişeceği anlamına gelmez. Milletlerin silahsızlanacakları ve düşmanca tutumlarından vageçecekleri anlamına da gelmez, zira “Allah diyor: Kötülere selâmet (barış, YD) yoktur.” (İş. 57:21) Dünya liderleri ümitsizlik içinde oldukları veya yeni bir siyaset şeklini izlemekle kişisel bir yarar bekledikleri için, öncekinden çok daha belirgin bir şekilde “barış ve güvenlik!” diye haykıracaklardır.
20. (a) Dünya durumunun kötüleşmeye devam edeceğinden nasıl emin olabiliriz (b) Tanrı’ya tapınmak bakımından insanların çoğunluğunun nasıl hareket edeceklerini beklemeliyiz?
20 Dünyadaki durumun gittikçe kötüleşmeye devam edeceğinden nasıl emin olabiliriz? II. Timoteos 3:1, 13 önceden bize “son günlerde . . . . kötü ve sahte adamlar . . . . fenalıkta daha ileri gideceklerdir” diyor. Bundan dolayı “barış ve güvenlik!” haykırışı ancak yüzeysel bir şey olacaktır. İnsanlığın gerçek durumu değişmeyecektir. Şeytan’ın yönetimi altında bulunan dünyada ne yapılırsa yapılsın, cürüm ve şiddet akımı durdurulamayacak, ailelerin çökmelerine son verilemeyecek veya artmakta olan ahlaksızlığın yönü iyiye doğru çevrilmeyecek veya her yıl milyonlarca doğmayan çocuğun kürtaj vasıtasıyla katledilmelerine engel olunulamayacak ve insanlığın başka herhangi önemli bir sorunu çözümlenemeyecektir. (Yer. 10:23) İnsanların çoğunluğu, aniden gerçek Tanrı’ya tapınmaya da dönmeyecektir. Mukaddes Kitap peygamberliği yerinde olarak, yaşamakta olduğumuz zaman için insanlar “zevki Allahtan ziyade seven, Tanrısal bağlılık (YD) suretini gösterip onun kuvvetini inkâr edenler olacaklardır” diyor.—II. Tim. 3:4, 13; Matta 7:13, 14’e bak.
21. Yehova’nın hizmetçileri gelmekte olan “barış ve güvenlik!” haykırışına hangi anlamı vereceklerdir?
21 Böylece gelmekte olan “barış ve güvenlik!” haykırışlarıyla dünya boş ümitlere kapılırken, Yehova’nın hizmetçileri bu ümide kanmayacaklardır. Tam aksine, onlar bu peygamberliğin gerçekleşmesini onu gerçekten ne ise öyle kabul edecekler; bu çağrı “büyük sıkıntı”nın başlamak üzere olduğunun son bir işaretidir! Onlar gene biliyorlar ki, Tanrı’nın “öç alma günü” sona erdikten sonra, onun sadık hizmetçileri, cennete dönüştürülecek olan temizlenmiş bir yeryüzünde, sonsuz hayata başlamak üzere yeni şeyler sistemine gireceklerdir. (II. Pet. 3:13; Vah. 7:9-17) Bütün bu heyecan verici olaylar bize dev adımlarla yaklaşırken, tutumumuz ne olmalı?
[Dipnotlar]
a Dünya durumunu inceleyen saygın bir aydınlar grubu
[Sayfa 12’deki pasaj]
Tanrı’nın hizmetçileri gelmekte olan “barış ve güvenlik!” haykırışı tarafından aldatılmayacaklardır.
[Sayfa 8’deki resimler]
Günlerimizdeki dünya durumu, tıpkı yerin “zorbalıkla dol”u olduğu zamanki durum gibidir
[Sayfa 9’daki resim]
Tanrı’nın sahte dinin başına getirdiği hüküm bu kadar ağırdır, çünkü “onun günahları göke kadar erişti.”