Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w83 1/11 s. 25-28
  • Sosyal Yardımın İyiye ve Kötüye Kullanılması

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Sosyal Yardımın İyiye ve Kötüye Kullanılması
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1983 (Dinsel Seri 25-36)
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Mukaddes Kitabın Rehberliği
  • Vicdani Bir Karar
  • Devlet Yardımının Kötüye Kullanılması
  • Sosyal Yardıma Alışıklık
  • ‘Kişinin Ev Halkına Bakması’—Gelişmekte Olan Ülkelerde Bu Zorlukla Başa Çıkmak
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1996
  • Aranızdaki Yaşlılara Saygı Gösterin
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2014
  • Ekonomik Sıkıntı Dönemlerinde Bekâr Olmak
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1995
  • Aileye Özen Göstermek—Fakat Kimlere?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1987 (Dinsel Seri 73-84)
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1983 (Dinsel Seri 25-36)
w83 1/11 s. 25-28

Sosyal Yardımın İyiye ve Kötüye Kullanılması

SAYISIZ erkek, kadın ve çocuğun kötü beslenme nedeniyle öldüğü, evsiz veya işsiz kalarak göç eden büyük insan kitlelerinin bulunduğu, yüzbinlerce kişininin tenekeden veya paslanmış araba karoserlerinden yapılmış “evler”de oturup düzensiz ve dağınık bir hayat sürdüğü, dilencilerin hırsızlıkla veya çöp bidonlarındaki besin artıklarını çıkarmakla hayatta kalmaya çalıştıkları bir ülkeyi düşün.

Hayır, burada Asya ve Afrika’da bulunan yoksul bir ülkeden söz edilmiyor. Söz konusu ülke, 50 yıl önce Büyük Ekonomik Kriz sırasındaki Amerika Birleşik Devletleridir. O zaman hem Avrupa’da, hem de Amerika Birleşik Devletlerinde, durumlarının düzelmesi hemen hemen imkânsız olan aşırı fakir milyonlarca kişi yaşıyordu. Böyle bir yoksulluğun sürmesini önlemek amacıyla birçok hükümet, bir sosyal yardım sistemi kurdu.

Günümüzde, hükümetin parasal yardım programı sayesinde birçok sanayi ülkesindeki işçilerin bağıntılı parasal güvenlikleri vardır. Bazı ülkelerde çocuk parası gibi yardımlar da veriliyor. Ayrıca onlar işsiz oldukları zaman geçinmek, doktor faturalarını karşılamak için yardım istemeye hak kazandıran, ya da emekliye ayrıldıklarında kendilerine maaş bağlatan vergiler öderler. Bundan başka, bazı ülkelerde, hükümetler, vatandaşların zor şartlar altında yaşadıkları müddetçe, onlara özel fonlardan yardım ediyorlar.

Bütün bu programlar çok insancıldır. Bununla beraber bazı sorunlara yol açmıştır. Örneğin, kişiler ödedikleri vergilerin, aslında çalışabilecek kişileri geçindirmek için kullanıldığını anladıkları zaman acı duygularla doluyorlar. Başkaları ise, sadaka anlamına gelen bu yardımı kabul etmenin onurlu bir davranış olmadığı firindedirler. Şahitler, sosyal yardımı acaba nasıl görmelidir? Bu yardımı kabul etmek uygun mudur? Acaba bazı tehlikeler var mıdır?

Mukaddes Kitabın Rehberliği

Aşağı yukarı 3.000 yıl önce, Naomi ve Rut adlı iki dul kadın, Yahuda’daki Beytlehem kasabasına taşındılar. Yoksul idiler, fakat açlıktan ölmediler. Neden? Çünkü o memleketin kanunu, özellikle dul ve öksüzlerin ihtiyaçlarının karşılanmasına önemle eğilmişti.—Tesn. 26:12, 13.

Hıristiyan resullerin günlerinde de çok defa fakirlere cemaat vasıtasıyla yardım edildi. Örneğin, resul Pavlus’un ihtiyar olan Timoteos’a yazdığı bir mektupta, kendilerine bakabilecek akrabaları olmayan yaşlı dul kadınlara düzenli şekilde yardım sağlamak gerektiğine dair talimatı da bulundu.—I. Tim. 5:3-16.

Hem İsrail’in bu eski Kanunu hem de resul Pavlus’un Timoteos’a yazdığı mektup, bugün Mukaddes Kitabın bir kısmıdır. Dolayısıyla Mukaddes Kitap, ihtiyaçta olanlara yardım etme prensibini teşvik eder. Aslında, bunu yapabilecek durumda olan Hıristiyanlar, fakir kardeşlere yardım etmeye mecburdurlar.—I. Yuh. 3:17.

Öte yandan bir devletin vatandaşları için parasal yardım programları varsa, o zaman ne diyelim? Yehova’nın bir Şahidi böyle programlarla işbirliği yapabilir. Bütün Şahitler, “vergiyi talep etmekte olana vergiyi, haracı talep etmekte olana haracı” vermeye mecburdur. (Rom. 13:7, YD) Buna, devletin sosyal yardım programları için kullanılacağı belirtilen vergiler de dahildir.

Aynı nedenle, kanunen hakkımız olan yardımı kabul etmemiz uygundur. Resul Pavlus hükümetlerin “sana iyiliğin için Tanrı’nın hizmetçisi” olduğunu söyledi. (Rom. 13:4, YD) Böylece herhangi bir bağışı, emekli olmak veya hastalık sigortası için verilen herhangi bir yardımı, hatta fakirlik yüzünden yapılan yardımları bile, eğer gerçekten hak eden biriyse, bir Hıristiyan da yerinde olarak kabul edebilir. Bununla beraber bazı sorunlar da ortaya çıkabilir.

Vicdani Bir Karar

Örneğin, meslek olarak dolgun vakitli vaizliği seçen genç bir erkeğin durumunu düşün. Bu iş ücretsiz olup gönüllü yapıldığı için, genç adam geçinmek üzere yarım günlük bir iş bulur. Bu işin ücreti belirli bir miktardan az olduğu için de bazı ülkelerde kanuni olarak genç adam hükümetin sosyal yardımını almaya hak kazanmış olur. Acaba yardım için müracaat etsin mi?

Bu genç çalışmaktan kaçınmıyor. Kendisini şerefli bir şekilde geçindirmeye de gayret ediyor. Yetkililer onun durumunu tamamıyla anlayıp yardım almaya hakkı olduğunu kabul ettikleri sürece, bu yardımı reddetmesine hiçbir neden yoktur. Böyle bir yardımı kabul etmek utanılacak bir şey değildir. Amerika Birleşik Devletlerinde asker olan bazı kişiler bile bu yardımı alırlar.

Bununla beraber, bazı yerlerde, insanlar hükümetten yardım kabul etmek konusunda hassastırlar. Böyle yerlerde yukarıda anlatılan durum, yöresel toplumu gücendirebilir. Bundan dolayı Hıristiyanlar içinde bulundukları durumu iyice düşünmek isteyeceklerdir.

Resul Pavlus’u hatırlayalım. Korintos ve Selânik’teyken cemaatten parasal yardım istemeye hakkı olduğu halde bunu reddetti. Neden? Oradaki ruhi kardeşleri için sorunlar yaratmak istemediğinden ötürü. (II. Kor. 11:9; II. Sel. 3:8, 9.) Ama başka yerlerdeyken böyle yardımları kabul ettiği anlaşılıyor.—I. Kor. 9:6, 9.

Bazılarının gücendikleri başka bir durum ise, çocuklarını yetiştirmelerine yardım eden kocaları olmayan dul kadınlarla ilgilidir. Onlar bir işte çalışmalı mı, yoksa hükümetten yardım mı istemelidirler?

Bu kararı muhakak her kadın kişisel olarak vermelidir. Ne de olsa kendi çocukları söz konusudur. Örneğin, bir anne, küçük çocuklarıyla devamlı beraber olmasını mümkün kılan hükümetin parasal yardımını kabul etmekte kendini tamamıyla haklı bulabilir. Okula giden çocukları olan bir başkası, onların her gün okuldan döndüğüde evde bulunmasının hikmetlilik olduğunu düşünebilir.

Öte yandan diğer bir anne, işe girip, çocukalarına gündüz başka birinin bakmasını doğru bulabilir. Her durum, farklı görüşlere dayanır; bu nedenle hiç kimse bir diğerinin verdiği kararı eleştirmemelidir. Ev işlerini yürütmek ve çocukları yetiştirmek önemlidir ve özellikle yalnız başına olan bir kadın için vakit alan bir sorumluluktur. Eski İsrail’de böyle babasız aileler özel yardıma muhtaç sayılırdı. Bugün her kadın maddi durumunu ve içinde bulunduğu şartları tartmalı ve nasıl hareket edeceğine dair bizzat karar vermelidir.—Tesn. 24:19-21; Yak. 1:27.

Fakat bazen kişiler, açıkça yanlış kararlar veriyorlar.

Devlet Yardımının Kötüye Kullanılması

Örneği, bazı ülkelerde, işini kaybeden bir adamın aldığı işsizlik ücreti işinden kazandığının yüzde 80’i kadar olabilir. Böyle yardım alan bir adam, ‘başka bir iş aramanın ne yararı olabilir?’ diye düşünebilir. Bir Şahit, işyerinde sık sık sorun olan kötü arkadaşlıklardan kaçınmak ve kaba sözler dinlemek zorunda kalmamak için yeni bir iş aramamanın daha iyi olacağını düşünebilir.

Böyle bir düşünce tarzı acaba doğru mudur? Aslında değildir. Çünkü ilk olarak işsizlik için ödenen paranın, genellikle bir iş aramak şartıyla verildiği gerçeğini görmezlikten gelmek demektir. Eğer bir iş aramıyorsa, hile yapmak söz konusu olabilir. Ayrıca böyle parasal yardımlar başkasının ödediği vergilerden gelmektedir. Başka sözlerle, diğer kişiler, iş aramayanın ailesini geçindirmeye çalışıyorlar. Sağlam ve sağlıklı bir Şahit, böyle bir durumdan mutluluk duyabilir mi?—Mat. 7:12.

Pavlus Selanik’teki cemaate bir mektup yazdığı zaman çalışmayan birkaç kişi hakkında şöyle demişti: “Bir kimse işlemek istemezse, yemek de yemesin.” (II. Sel. 3:10) Bu öğüt hikmetli bir öğüttür. İnsan ancak çalışmaktan tatmin duyar. (Vaiz 2:24) Verimli bir işle uğraşmamak kişinin üzerinde kötü bir etki bırakabilir. Sinirsel gerginliğe, hatta suça bile yol açabilir. “İşinde gevşeklik eden adam da, harap (YD) edenin kardeşidir.”—Sül. Mes. 18:9.

İş bulamadığı sürece bir adam devletten yardım almaya mecbur olabilir. Fakat birinin makul olarak kabul edebileceği bazı işler varsa, Pavlus’un şu öğüdü geçerlidir: “Size tenbih ettiğimiz gibi, sükûnetli olmağa, ve kendi işlerinizi yapıp ellerinizle işlemeğe gayret edesiniz diye, sizi teşvik ediyoruz; ta ki dışarda olanlara karşı iyi surette yürüyesiniz.”—I. Sel. 4:11, 12.

Fakat hükümet yardımını alan bir Şahit, tam gün çalışmak yerine, Tanrısal faaliyetlerle daha çok meşgul olması mümkün olmaz mı? Belki bu mümkün olabilir. Fakat bu durum, başkaları üzerinde nasıl bir etki bırakacak? Pavlus ‘ellerle işlemeyi’, ‘dışarıda olanlara karşı iyi surette yürümeye’ bağladı. Genellikle çalışmaktan kaçınan bir kimseye saygı gösterilmez. Onların kötü ünleri, başka yönlerden yaptıkları iyi işleri de etkisiz hale getirir.—I. Tim. 3:7.

Devletten sağlanan parasal yardımın çekiciliği başka sorunlara da yol açabilir. Geçenlerde bir adam böyle yardımlar veren bir ülkeye göç etti ve işsizlik tazminatı için baş vurdu. Başvurusunda anavatanındaki mal varlığını sakladı; çünkü yardım almaya hakkı olmayacaktı. Böylece gerçeği gizledi ve devletten para aldı.

Birçok yönden aldatıcı davranışlar söz konusu olabilir. Parasal yardım alabilmek için bir kadın, otoritelere kocasının kendisini terk ettiğini söyleyebilir. Oysa kocası evde hâlâ beraber oturabilir. Bir çift, sırf daha çok yardım almak için boşanabilir; ama beraber yaşamaya devam edebilirler. Evli olmayan kadınların, sadece daha çok yardım almak için gayrimeşru çocukları olduğu bilinir. Veya bazı yardımları almaya hakkı olan birinin durumunda daha sonra değişiklikler olabilir. Örneğin, işsiz biri iş bulabilir. Fakat bu değişikliği bildirmemekle devletten parasal yardım almaya devam eder.

Bunlar sosyal yardım sisteminin kötüye kullanımının tipik örnekleridir. Gerçekleri saklamakla, doğrudan doğruya yalanları söylemek veya başka şekilde Mukaddes Kitap prensiplerini bozmakla yetkilileri aldatmak ve daha fazla para almak mümkün olabilir. Fakat Mukaddes Kitap şöyle uyarır: “Sapık adam Yehova’ya (YD) mekruhtur; fakat O’nun (YD) dostluğu, doğrularladır.” Aynı zamanda şöyle de der: “Yalancı dille hazineler yapmak, ölüm arıyanların kovaladıkları bir sistir.” (Sül. Mes. 3:32; 21:6) Hiçbir Şahit, parasal kazanç için, Yehova’nın gözünde “mekruh” olmak istemez.

Fakat bu mesele başka bir tehlikeye karşı da uyanık durmalıdır.

Sosyal Yardıma Alışıklık

Devletten yardım sağlayabileceklerini bilenler, sorumsuzca davranabilirler. Onlar, Mukaddes Kitaba göre fertlerin taşıması gereken sorumlulukları devlete yüklemeye başlayabilirler. Bazıları ise böyle düşünmenin yaygın olduğu şartlar içinde büyümüşlerdir. Belki birkaç nesil sosyal yardımdan yararlanarak yetiştirilmiştir; bu ise onlar için başka bir hayat türünü düşünmelerine engel olmuştur.

Böyle olmak birlikte, bir devletin sosyal yardım sistemi, Şahitleri Tanrı’nın kendilerine verdiği sorumluluklardan uzaklaştırmaz. Resul Pavlus şöyle dedi: “Eğer biri . . . . evi halkına bakmazsa, imanı inkâr etmiştir, ve imansızdan fenadır.” (I. Tim. 5:8) Bazı ülkelerde olduğu gibi devlet yaşlılar için emeklilik maaşı, çocuk parası ve buna benzer yardımlarla ev reisinin ailesine bakmasına yardım ederse, kendisi bundan müteşekkir olmalıdır. Fakat bizzat ailesine bakmak, hâlâ kendi sorumluluğudur.

Benzer şekilde resul Yuhanna, Şahitlerin, fakir kardeşlerine yardım etmek sorumluluğu altında bulunduklarını yazdı. (I. Yuh. 3:17) Gerçi bazı memleketlerde, devlet fakirlere parasal yardım yapıyor. Fakat Şahitler yardımda bulunmaya hâlâ mecbur olup, gerçekten ihtiyaçta olanlara maddi ve ruhi yönlerden yardım etmeye karşı uyanık olmalıdırlar.

Evet, devletin parasal yardımla ilgili düzenlemeleri, “Kayser”in insancıl tertiplerinden biridir. Bunlar olmasaydı, cemaat herhalde bu konuda şimdi yaptığından daha fazlasını yapacaktı. Yine de bir Yehova’nın Şahidi yapılan bu yardım düzenlemelerini kötüye kullanmamalıdır. Yalan söylememeli, gerçeği saklamamalı veya başka herhangi bir şekilde Mukaddes Kitap standartlarından uzaklaşmamalı. Ayrıca Tanrı’nın verdiği sorumlulukları yerine getirmek için de devlete dayanmamalıdır.

Resul Pavlus, İbranilere yazdığı mektupta şöyle dedi: “Gidişiniz para sevgisinden beri olsun; siz de olan şeylerle kanaat edin; çünkü [Yehova] dedi: “Seni hiç boşa çıkarmam, ve seni hiç bırakmam.” (İbr. 13:5) Aynı zamanda Korintoslulara yazdığı mektupta, “her şeyi Allahın izzeti için yap”malarını teşvik etti.—I. Kor. 10:31.

O ayetlerle ne kadar mükemmel prensipler vurgulanıyor! Para sevgisinden kaçın. Devletten kanunen hakkın olan yardımları kabul ederken, bütün şeyler için Yehova’ya güven. Yaptığın her şeyde Tanrı’nın ismi üzerinde bırakılan etkiyi düşün. Bu üç prensibi iyice zihnimizde tutarsak, sosyal yardım konusunda doğru bir görüşe sahip olacağız.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş