Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w86 1/11 s. 31-32
  • İlginç Sorulara Cevaplar

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • İlginç Sorulara Cevaplar
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1986 (Dinsel Seri 61-72)
  • Benzer Malzeme
  • Dünya Felaketi Yaklaştıkça “İsaya Bakın”
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1983 (Dinsel Seri 25-36)
  • Ruhi Mabette İbadet Etme Ayrıcalığınıza Değer Verin
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur (İnceleme)—2023
  • Yehova’yı Memnun Eden Kurbanlar Sunmak
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1989 (Dinsel Seri 97-108)
  • Okuyucuların Soruları
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1995
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1986 (Dinsel Seri 61-72)
w86 1/11 s. 31-32

İlginç Sorulara Cevaplar

İbraniler 9:27, “insanlara bir defa ölmek ve ondan sonra hükmolunmak mukadder oldu” dediğine göre, Âdem ve Havva’nın ölümleri önceden kararlaştırılmış mıydı?

Hayır, bu ayet, yeryüzünde sonsuz hayat ümidiyle yaratılan Âdem ve Havva için yazılmış değildir. Onlar, Tanrı’ya itaat etselerdi, ebediyen yaşayabileceklerdi. Ölümleri, önceden kararlıştırılmamıştı; onlar kasten işledikleri günahın sonucu öldüler. (Tekvin 2:15-17) Bundan önceki ayetler, İbraniler 9:27’nin eski İsrail’de Kefaret Gününde İsa Mesih’i temsil eden başkâhine uyguladığını gösterir.—İbraniler 4:14, 15.

1915 yılında Yönetim Kurulu başkanı olan Charles T. Russell’e İbraniler 9:27 hakkında bir soru soruldu. O, Studies in the Scriptures (Mukaddes Yazılarda İncelemeler) ve Tabernacle Shadows of the Better Sacrifices (Daha İyi Kurbanların Çadır Temsilleri 1899) gibi kitaplarda zaten yazılmış olanlara değindi. İbraniler 9:27 ayeti bağlamına göre açıklanıyordu.

İbraniler’in 8. ve 9. baplarında, Pavlus, Musa Kanununun birçok ayrıntısına “semaviyatın örneğine ve gölgesine hizmet” ettiğini gösterdi. (İbraniler 8:5) Bu, özellikle yıllık Kefaret Gününde arz edilen kurbanlar için geçerliydi. Yalnız o özel günde, başkâhin çadırın iç bölmesine girebilirdi. En Mukaddes Yer olan bu oda, diğerlerinden bir perde ile ayrılıyordu; başkâhin özel bir buhur yakmakla yolu hazırlamalıydı. Sonra da kurban edilen boğa ve koçun kanlarıyla oraya girebilirdi. Kâhin, sıkıca uyulması gereken talepleri özenle yerine getirdiği zaman bile, İsraillilerin günahlarına kefaret edilme süresi sınırlıydı; söz konusu kurbanlar her yıl arz edilmeliydi.

Muhakemesine devam eden Pavlus, ‘Mesih’in başkâhin olarak gelip’ ölmesi ve diriltilmesinden sonra “el ile yapılmış akdese değil, fakat . . . . Allahın huzuruna görünmek üzere, bizzat göke girdi”ğini söyler. (İbraniler 9:11, 12, 24) Acaba arz edilen bu kurban da tekrarlanmalı mıydı? Hayır, Mesih “bir defa . . . . kendisine kurban etmesiyle görünmüştür.” (İbraniler 9:25, 26; Romalılar 6:9) Pavlus devamen şöyle dedi: “Ve insanlara bir defa ölmek, ve ondan sonra hükmolunmak mukadder olduğu gibi, böylece de Mesih çoğunun suçlarını taşımak için bir defa takdim edilmiş”tir.—İbraniler 9:27, 28.

Söz konusu ayetin bağlamını gözden geçirdikten sonra, Tabernacles Shadows (Çadır Temsilleri) adlı kitapta sunulan düşünceleri anlayabiliriz: “Kefaret Gününde bir kâhin En Mukaddes Yer’e her girdiğinde, hayatını kaybetmeyi göze alırdı; çünkü sunduğu kurban kusurlu olsaydı, ikinci peçeyi [perdeyi] geçince ölecekti. O, Mukaddes Yer’e kabul edilmiş olmayacaktı. Kavmin günahlarına kefaret etmek için sunduğu kusurlu kurbanlar da kabul edilmeyecekti. Dolayısıyla onun bu konuda yaptığı herhangi bir hata önce kendi ölümü ve sonra da günahları uğrunda bir barıştırma girişiminde bulunduğu herkesin mahkûmiyeti demek olacaktı. Ayetteki hükmolunmak sözü bunu açıklar; tipik durumdaki kâhinler, her yıl bu hükümden geçerlerdi.”

Tabernacle Shadows adlı kitap, bundan sonra, kurban niteliğindeki bir ölümle ölmüş olan Mesih İsa için şöyle bir tezat kurar: “Onun kurbanlığı herhangi bir şekilde veya derecede kusurlu olsaydı, asla diriltilmiş olmayacaktı, bizzat ona ‘hükmolunup’ ona karşı adalet yerine getirilmiş olacaktı. Fakat üçüncü günde diriltilmesi, işini kusursuzca başarmış ve Tanrısal hükümden geçmiş olduğunu ispat etti.”

Böylece ayetin bağlamına bakılırsa, İbraniler 9:27’nin, Mesih’in kâhinlik hizmetinin üstünlüğü üzerinde bir inceleme olduğu anlaşılır.

Bununla beraber, insanlığın geçirdiği tecrübe üzerinde de bir yorumda bulunmak için İbraniler 9:27’ye değinmek mümkündür. Âdem ile Havva sonsuza dek yaşayabileceklerdi, ama soylarının durumu bundan farklıydı. Âdem ile Havva ancak günah işledikten sonra çocuk sahibi oldular. Dolayısıyla onların nakâmil soyunun tümü de ölme üzere doğdu. (Romalılar 5:12; 6:23) Bu nedenle, miras alınan ölüm, insanlığın başına sadece bir defa geldi. Gelecekte de durum böyle olacaktır. Mesih’in kurbanlığının insanlık için sağladığı yararlarının uygulanmasından sonra, Tanrı’nın bin yıllık hüküm günü sırasında diriltilen bir kimse, ebedi helaki hak ederse, onun ölümü Âdem’in günahından değil, bizzat kendi kötülüğünden kaynaklanacaktır.—Vahiy 20:13-15.

Bunun aksine, miras alınan günahtan dolayı ölmüş olanlar, diriltildikten sonra sadık kalırlarsa, ebediyen yaşamak üzere hüküm alacaklardır.—Vahiy 21:3-6.

Dolayısıyla, İbraniler 9:27 ayeti, bağlamına göre, İsrail’deki başkâhinlerle karşılaştırılan İsa’nın başkâhinlik hizmetine değinir. Aynı zamanda bu ayet, Âdem’den ölümü miras alan insanların genelde tattıkları tecrübeyi anlatmak için de kullanılmıştır. Fakat bu ayet, Mukaddes Yazılara aykırı olan kadercilik görüşünü desteklemez ve Âdem ile Havva’nın yaratılmalarından önce öleceklerinin kararlaştırılmış olduğunu göstermez.

Mukaddes Kitap, Şimşon’un “bir oğlağı iki parça eder gibi aslanı iki parça etti”ğini söyler. Acaba bu sözler, insanların o zamanlarda oğlakları iki parça etmeye alışık olduğu anlamına mı gelir?

Hayır, bu söz herhalde sadece bir benzetmedir. Anlamı ise, Şimşon’un ellerinde bir şey olmadan aslanı sanki savunmasız bir oğlak gibi kolayca yendiğidir.

İsrail’de hâkim olarak hizmet eden Şimşon, ‘Filistîlere karşı fırsat arayarak’ Timnaya gidiyordu. Yolda iken kükreyen genç bir aslanla karşılaştı ve ihtimal aslan ona saldırmıştı. Tarihsel kayda göre, Tanrı’nın faal kuvveti Şimşon’un üzerine geldi ve o “bir oğlağı iki parça eder gibi aslanı iki parça etti.”—Hakimler 14:4-6.

Mukaddes Kitap kaydında başka iki adam da tek başlarına birer aslan öldürdükleri, fakat ancak Şimşon’un bunu elinde bir şey olmadan yaptığı söylenmektedir. (I. Samuel 17:36; II. Samuel 23:20) Bundan başka kayıt, “aslanı iki parça etti” der. Şimşon’un, aslanın iki kuvvetli çenesini birbirinden ayırabildiği düşünülürse bazı İsraillerin bir oğlağa aynı şeyi yapabileceği düşünülebilir. Ama böyle bir şey yaptıklarına dair hiçbir delil yok, hatta böyle bir şeyi denemek istediklerine dair bir neden yoktur. Öte yandan Şimşon, aslanı herhangi bir biçimde bacaklarından tutup iki parça etti ise, oğlakla ilgili sözün, bir benzetme olduğuna daha çok ihtimal vardır. Fakat, burada vurgulanan nokta, Tanrı’nın ruhunun Şimşon’a olağanüstü fiziksel kuvvet verdiğidir. Böyle bir yardım sayesinde, güçlü ve azgın bir aslan, silahsız olan Şimşon’a savunmasız bir oğlağın normal kuvvetteki bir adama göründüğünden daha korkunç görünmedi.

Daha sonra bir bilmecede bu aslan leşinden söz edildi. Bu olayda Şimşon yine Tanrı tarafından kuvvet aldı ve 30 düşman vurdu.—Hâkimler 14:8-19.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş