Barış ve Güvenlik—Tanrı’nın Gökteki Krallığı Vasıtasıyla
BİRLEŞMİŞ MİLLETLERİN amaçları: 1. Uluslararası barış ve güvenliği sağlayıp korumaktır.”—Birleşmiş Milletler Tüzüğü.
Bu, iyi ve övülecek bir ülküdür. Fakat gördüğümüz gibi, geçen son 40 yıl, Birleşmiş Milletlerin, ‘uluslararası barış ve güvenliği sağlayıp korumayı’ başaramadığını açıkça göstermiştir. 1986 yılının ‘Uluslararası Barış Yılı’ olarak ilan edilişi ile de bu durum değişmeyecektir.a
Barış ve güvenliği yeryüzüne getirebilecek tek yol, İsa Mesih’in yönetimindeki Tanrı’nın gökteki Krallığıdır. Bu, gökte bulunan gerçek bir hükümettir; İsa, takipçilerine onun için dua etmelerini öğretmişti. (Matta 6:9, 10) Ancak Birleşmiş Milletler başaramadığı halde, o nasıl başarılı olacak? Cevabı basittir: Tanrı’nın gökteki Krallığının başarısına ve Birleşmiş Milletlerin başarısızlığına neden olan etken aynıdır.
İNSAN HİKMETİ YETERSİZDİR
Önceki sayımızda Birleşmiş Milletlerin başarısızlığa mahkûm olmasına neden olarak, Tanrı’nın insana kendisini yönetmesi için hak ve yeterli hikmet vermediğini göstermiştik. (Yeremya 10:23) Böylece insanın kurduğu hiçbir teşkilat, hangi ölçüde iyi niyetli olursa olsun, barış ve güvenlik getirmeyi başaramaz.
Tanrı’nın gökteki Krallığının tayin edilmiş Kralı olan İsa Mesih ise, bunun tersi olarak her zaman insanüstü bir hikmet gösterdi. (Matta 13:54) Hikmetinin en güzel örneklerinden biri ünlü Dağdaki Vaazıdır. (Matta 5-7 bapları) O, bu vaazda, gerçek mutluluğun nasıl bulunacağını, kavgaların nasıl yatıştırılacağını, cinsel ahlaksızlıktan nasıl kaçınılacağını ve güvenli bir geleceğin nasıl sağlanacağını açıklamıştır. İnsanın yapısını çok iyi bilen hikmetli bir hükümdarın barış ve güvenliğin nasıl getirilebileceğini bilmesi, makul değil midir?
Bundan başka, İsa, kesin bir anlayışa sahip olmakla birlikte, mucizevi şekilde insanların yüreklerinde nelerin bulunduğunu anlayıp gerçek saiklerini ve gizli düşüncelerini de biliyordu. (Matta 9:4; Markos 2:8) Bunun ne demek olduğunu lütfen düşünün: Bugün, barış ve güvenliği engelleyen en büyük etkenlerden biri, kuşkudur. İnsan ve milletler, karşılarındakinin düşüncelerini ve saiklerini bilemedikleri için, sık sık kuşku duyuyorlar. Bu kuşku ise, barışı engellemektedir. Fakat insanların yüreklerini okuyabilen bir hükümdar için bu, bir problem değildir.—Yuhanna 2:25.
İNSANÜSTÜ DÜŞMANLARIN ORTADAN KALDIRILMASI
“Bu dünyanın reisi” olan İblis Şeytan’ın nüfuzu da, Birleşmiş Milletlerin barış çabalarını başarısızlığa mahkûm eden önemli nedenlerden biridir. (Yuhanna 12:31) Bizzat İblis ve cin orduları, ortadan kaldırılmalarına ancak ‘kısa bir süre’ kaldığını biliyorlar. Onlar, ‘yere vay’ getirmekte kararlı olduklarından, insanlığı siyasal ve ulusal alanlarda bölmekle barışı engellemektedir.—Vahiy 12:9-12.
Savaşı kışkırtan bu insanüstü varlıkları kim ortadan kaldırabilir? Mukaddes Kitaba göre, bunu, melekleriyle birlikte Şeytan ile cinlerini gökten yere atan Mikael olarak adlandırılan İsa Mesih yapabilir. Şöyle okuyoruz: “Ve gökten inmekte olan bir melek [İsa] gördüm; elinde uçurumun anahtarı ve büyük bir zincir vardı. Ve İblis ve Şeytan olan ejderi, eski yılanı tuttu; ve . . . . kendisini uçuruma atıp onu kapadı, ve onun üzerine mühürledi.” (Vahiy 20:1-3) Böylece Şeytan ortadan kaldırılacaktır. Gerçek barış ve güvenlik ancak o zaman mümkün olacaktır.
TANRI’NIN BİR “ÇOCUĞU”
Önceki sayımızda, Birleşmiş Milletlerin barış ve güvenliği getirememesinin üçüncü nedenine dikkati çekti: O teşkilat, bu dünyanın bir çocuğudur ve dolayısıyla üye milletlerin zayıflıkları, kötülükleri ve yolsuzlukları doğal olarak kendisine de geçmiştir.
Hoş bir tezat olarak barış ve güvenliği getirecek olan gökteki Krallık, Vahiy 12:5’te Tanrı’nın bir ‘çocuğu’ olarak tasvir edilmiştir. Onun hükümdarı olan İsa Mesih, Tanrı’nın niteliklerini yansıtmaktadır. O’nun sevgi uyandıran niteliklerinden bazılarına dikkat edin: Fedakâr bir sevgi (Yuhanna 15:12, 13); sıcak duygular (Matta 9:10-13; Luka 7:36-48); alçakgönüllülük (Yuhanna 13:3-5, 12-17); acıma duygusu (Markos 6:30-34); duygudaşlık (İbraniler 2:17, 18; 4:15); doğruluk için kararlılık (İşaya 11:4, 5). Böyle bir hükümdara seve seve kendinizi tabi kılmaz mıydınız?
“YENİ YER” GELSİN
Birleşmiş Milletlerin kesinlikle barışı getiremeyeceğinin son bir nedeni ise, eski Genel Sekreter Dag Hammarskjöld’ün sözleriyle ortaya çıkmıştır. O, 1953 yılında şöyle dedi: “En büyük umudumuz, eski dünyayı kurtarmamıza izin verilmesidir.” Dag Hammarskjöld şimdiki şeyler sistemini kastettiyse, ‘eski dünyayı’ kurtaracak bütün çabalar zaten başarısızlığa mahkûmdur. Neden acaba?
Her şeyden önce, bu ‘eski dünya’, insan yapısı hükümetlerden oluşmaktadır. Hükümetlerden her biri ise, insanlığı bölen milliyetçiliği teşvik etmektedir; aşırı milliyetçilik, bütün milletlerin genel yararını aramaktansa, tek bir milletin çıkarına önem vermektedir. Kendi çıkarlarına yönelik düşkünlükleri, Birleşmiş Milletlerin barış çabalarını baltalamaktadır. İngiltere’de yayımlanan The Guardian gazetesinin bir başyazarı şöyle demiştir: “Üye milletlerin hiçbiri, kendi çıkarlarını herkesin yararına feda etmeğe hazır olmadığına göre, reform için duyulan umutlar sönüktür. [Birleşmiş Milletlerin Genel] Kurulunun tek gerçek işi, dünya kamu oyunun barometresi olarak hizmet etmektir. Gündemi, bir çözüme yaklaşmadan yıllarca tartışılan konularla doludur.”
Bununla birlikte Birleşmiş Milletlerin ‘eski dünyayı’ kurtarmak üzere gösterdiği çabaların başarısızlığına neden olan daha da esaslı bir etken vardır. Onun işi, Tanrı’nın maksadına karşıdır. Neden? Tanrı’nın görüşüne göre “eski dünya” düzeltilemez. Tanrı’nın önceden bildirdiği maksadının yerine geleceği vakit yaklaşmaktadır. Resul Yuhanna bunu şu sözlerle anlatır: “Yeni bir gökle yeni bir yer gördüm; çünkü evelki gök ve evelki yer geçtiler.” (Vahiy 21:1) Tanrı’nın gökteki Krallığı insan yapısı hükümetleri ortadan kaldırmakla, bölücü milliyetçiliği yok edecektir. Onun yerine “yeni bir yer”, yani doğruluk yapmağa eğilimli bir insan toplumu, gökteki tek hükümet olan Tanrı’nın Krallığı altında huzur bulacaktır. Ancak o zaman insanlık dünya çapında barış ve güvenliğe kavuşacaktır.
‘KILIÇLARINI SAPAN DEMİRLERİ YAPACAKLAR’
Bu gerçekçi bir ümittir, çünkü Mukaddes Kitabın bir peygamberliği bunu doğrular. Bu peygamberlik, Birleşmiş Milletler binasının karşısındaki bir duvara yazılı olup şöyle söylemektedir: “Kılıçlarını sapan demirleri, ve mızraklarını bağcı bıçakları yapacaklar; millet millete karşı kılıç kaldırmıyacak ve artık cengi öğrenmiyecekler.”—İşaya 2:4’ten alınmıştır.
Oysa, Birleşmiş Milletler, milletlerin birbirlerine karşı ‘kılıç kaldırmalarını’ engelleyemedi. Bununla birlikte ‘kılıçlarını sapan demirleri yapmış’ olduklarını ispat eden bir toplum vardır. Onlar, ırksal ve ulusal engelleri aşan bir birlik göstermektedirler. İsa’nın tarafsız takipçileri komşularına karşı ‘kılıç kaldırmazlar.’ Bunlar kimlerdir? Bunlar Yehova’nın Şahitleridir.
Siyasal terörizm ile dolu bir Afrika ülkesinde yaşamakta olan, Yehova’nın bir Şahidinin başından geçen bir olay, onların tarafsızlığına dair tipik bir örnektir.
Bu ülkedeki bir terörist grup, gerilla ordularına asker bulmak üzere erkekleri kaçırıp, onlara şu iki seçeneği göstermektedir: Ya terörist ordusunda asker olursun, ya da kurşuna dizilirsin. Bir gün Yehova’nın Şahitlerinden birini kaçırdılar. İçki içmiş olan liderleri ona söz konusu seçeneği bildirdi. Onlar adamın önüne iki bira şişesi koyup birisinin hükümeti, öbürünün ise, terörist grubu temsil ettiğini söylediler. Sonra ona: ‘Hangisini destekliyorsun?’ diye sordular. Şahit bir an düşündü; sonra yanında duran başka bira şişelerinden birini aldı, öbür ikisinin tam arasına koyup: ‘Ben burada duruyorum,’ dedi ve: ‘Tanrı’nın Krallığının tarafında olduğum için tarafsızım’ diye ekledi. Bundan sonra birkaç kez dövüldü. Onu gerilla ordugâhında köle olarak çalıştırdılar; ve o kurşuna dizilip dizilmeyeceğini hiç bilemedi. Sekiz ay sonra, hükümet askerlerinin orduğâha saldırdıkları sırada kaçtı.
Nazi Almanyasında Nazilerin terör idaresini desteklemediklerinden binlerce Yehova’nın Şahidi toplama kamplarına gönderildi. Bu kamplarda yüzlerce Şahit idam edildi veya başka şekilde öldü. Şimdi zalim Nazi hükümeti artık yok; ama Yehova’nın Şahitleri, Almanya dahil olmak üzere, bütün dünyada çoğalmaktadırlar.
Fakat onlar, nasıl ‘kılıçlarını sapan demirleri’ yapabildiler? UNESCO yani Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün tüzüğünün önsözü buna ipucu vermektedir. Orada şöyle denilmektedir: “Savaş, insanın zihninde başladığı için barışı sağlayan düzenler de insanın zihninde kurulmalıdır.”
İşaya’nın peygamberliği, kılıçlarını sapan demirleri yapanlar hakkında bununla uyumlu olarak şöyle der: “Artık cengi öğrenmiyecekler.” Bunun yerine onlar, Kutsal Yazıları inceleyip öğrenmekle ve onları uygulamakla ‘Tanrı’nın yollarında yürümektedirler.’ (İşaya 2:3, 4) O’nun mukaddes ruhunun yardımıyla ‘fikirlerini yenileyip’ barışsever olurlar.—Romalılar 12:2, 18.
Yehova’nın Şahitleri ‘kılıçlarını sapan demirleri’ yaptılar ve bu gerçek, barış ve güvenlik içinde yaşamanın mümkün olduğunu ispat etmektedir. Onların şimdiki yaşayışları, Tanrı’nın gökteki Krallığının, Mesih vasıtasıyla yakın bir gelecekte küre çapında neler başaracağını küçük çapta göstermektedir.
Böyle bir geleceği siz de çekici buluyor musunuz? Yehova’nın Şahitleri, Tanrı’nın gökteki Krallığının, yakında sürekli barış ve güvenliği getireceğini gösteren kanıtları sizinle müzakere etmekten sevinç duyacaklar. Onlarla ilişki kurun ve ya bu kitabı yayımlayanlara yazın. Böylece yakında savaşsız bir dünyada yaşama ümidine sahip olabilirsiniz.
[Dipnotlar]
a Birleşmiş Milletlerin neden başarısız olduğunu izah eden “Dinsel Seri”nin 62 No’lu kitabına bakın.
[Sayfa 5’teki çerçeve]
Birleşmiş Milletler Neden Başarısızlığa Uğramıştır:
● İnsan hikmeti yeterli değildir. (Yeremya 10:23)
● Şeytan’ın nüfuzu onun çabalarını engellemektedir. (Vahiy 12:12)
● Bu dünyanın bir çocuğu olarak onun zayıflıklarını miras almıştır. (I. Yuhanna 5:19)
● Eski dünyayı kurtarmağa çalışmaktadır; bu da Tanrı’nın maksadına karşıdır. (I. Yuhanna 2:17)
Tanrı’nın Gökteki Krallığı Neden Başarılı Olacak:
● Hükümdarı, insanüstü bir hikmete sahip olup insanların yüreklerini okuyabilir. (Yuhanna 2:25)
● Gökteki Krallık, savaşı kışkırtan İblis ve cinlerini ortadan kaldıracaktır. (Vahiy 20:1-3)
● Gökteki Krallık, Tanrı’nın bir ‘çocuğudur’ ve hükümdarı Tanrı’nın niteliklerini yansıtmaktadır. (Vahiy 12:5)
● Gökte bulunan tek hükümet altında adil ‘yeni bir yer’ kurulacak. (Vahiy 21:1)