Özgürlüğün Sınırları

“Hür olmadığı halde kendisini hür sayanlar kadar köle yoktur.”—Goethe.

ÖZGÜRLÜK! Bu söz kulaklara ne hoş geliyor. Oysa sizin için ne anlam taşır? Özgürlük, başkalarını hiç düşünmeden, her zaman ve her yerde dilediğinizi yapmanızın, vazgeçilmez hakkınız olduğu anlamına mı gelir? Tabii ki hayır! Başkalarının çıkar ve haklarını korumak için, davranışlarınız, yasama organları tarafından sınırlandırılmıştır. Böyle sınırlar insanların toplum olarak bir arada yaşadıkları zaman, hayati önem taşıyan tedbirlerdir.

Örneğin, seyahat etme özgürlüğünüz var, ama arabanızı sadece yasal sınırlar içinde sürebilirsiniz. Bu sınır veya yasalar, sadece başkalarını korumak amacıyla değil, sizin için de bir koruma olarak konulmuştur. Bundan dolayı gerçek özgürlük, tüm engellemeler, disiplin ve fedakârlıktan azat olmak demek değildir; doğru ve yararlı yasaların bulunmaması anlamına gelmez. İlginç olarak Black’s Law Dictionary adlı kanun sözlüğü özgürlüğü şöyle tanımlar:

“Adil ve gerekli yasaların ve toplumsal yaşamın yükümlülükleri tarafından konulanlardan başka, denetim, engel veya yasak olmadan . . . . özgür olma durumu.”

Özgürlüğümüzü tatmak için iki sınır içinde yaşamalıyız: 1.— doğal, 2.— ahlaksal sınır.

FİZİKSEL YASALAR İNSANI SINIRLAR

İnsan, geniş okyanusun ortasındaki küçücük bir adada, yalnızlık içinde olsa bile tam özgürlüğe sahip olamaz. Vücudunun doğal talepleri ve çevresine karşı duyduğu bağımlılık, özgürlüğü üzerine sınırlar koyar. Yaratıcımız Tanrı Yehova, bu ve başka doğal sınırları, kanun ve prensipleri vasıtasıyla koymuştur.—Resullerin İşleri 17:26-28.

Tanrı, evrenin hareketini mükemmel bir uyum içinde tutan fiziksel kanunlar koymuştur; ve bu kanunlar iyiliğimiz içindir. Örneğin, Tanrı’nın koyduğu yerçekimi kanununun sizi rahatsız ettiğini mi hissediyorsunuz? Tabii ki, hayır! Bu kanun evreni bir arada tutan ve yeryüzü üzerinde kalmamızı sağlayan gerekli, doğal bir güçtür.

Fakat, yerçekimi kanununa bile bile aldırış etmeden otuz metre yüksekliğindeki bir kayadan kendinizi aşağı atarsanız, ne olur? Ya ölürsünüz, ya da ağır bir şekilde yaralanırsınız. Bu, özgür olmadığınızı fakat daha çok sınırlarla kuşatılmış olduğunuzu gösterir. Cezasını çekmeden, fiziksel kanunları görmezlikten gelemeyiz. Ancak kanunların sınırları içinde kalırsak, yararlarını görürüz.

DAVRANIŞIMIZI SINIRLAYAN KANUNLAR

Aşağı yukarı 300 yıl önce İngiliz filozofu John Locke, sizin de belki özgürlük ve insan kanunları hakkında vardığınız sonucu şöyle özetledi:

“Kanunun olmadığı yerde özgürlük yoktur, zira özgürlük başkalarının baskısından ve şiddet hareketlerinden özgür olmak demektir, bu ise, kanunun olmadığı yerde olmaz; ayrıca özgürlük, bize söylendiği gibi, ‘herkesin istediğini yapması’ demek değildir, çünkü herhangi birinin kaprisleri kendisine hâkimse, kişi nasıl özgür olabilir?”

Bu sözler, insanların zararlı davranışlarını sınırlayan kanunlar için ne kadar yerindedir! İnsan toplumsal davranışları için kanun koymağı gerekli görebiliyorsa, Yaratıcı da bu gerekliliği görmüş olamaz mı? Tanrı’nın fiziksel kanunları yürürlüğe koyup da, davranışlarını yönetmek üzere insanlar için kanun vermediğini düşünmek makul olur mu? Hayır, olmaz.—Matta 6:8.

Yaratıcımızın insanlık için koyduğu kanunlar, işlerimizi en iyi şekilde yerine getirebilmemiz için konmuştur ve kaleme alınmıştır. (II. Timoteos 3:16, 17) Bu kanunların niteliği hakkında şöyle okuyoruz:

Yehova’nın kanunu kâmildir; canı tazeler; Yehova’nın şehadeti sadıktır; bön adama hikmet verir. Yehova’nın vesayası doğrudur; yüreği sevindirir; Yehova’nın emri paktır; gözleri aydınlatır.”—Mezmur 19:7, 8.

Tüm uygun ahlaksal sınırlardan özgür olarak yaşamağa çalışan bir kimse, hem pusulasını hem de dümenini kaybetmiş bir gemiye benzer. Kısacası başıboş sürüklenecektir. Feci sonuçlarla karşılaşmamak için emin bir yol bulmalıdır. Böylece ortaya önemli bir soru çıkıyor. Acaba Tanrı’dan bağımsız olarak hareket etmek üzere, emin bir yol bulabilir miyiz?