Tanrıtanımaz Bir Dünyada Hakikati Savunmak
“Senin sözün hakikattir“.—Yuhanna 17:17.
1. (a) Hakikat ne zaman ve nasıl dava konusu oldu? (b) Aden’de hangi yeni hakikat bildirildi?
HAKİKAT uzun zamandan beri dava konusu olmuştur! İnsan tarihi kadar eski olan bu dava, Aden’de eski Yılan’ın, Egemen Rab Yehova’nın doğruyu söyleyip söylemediği konusunda şüphe uyandırmasıyla başlamıştır. İlk ana-babamız, iğva karşısında bağımsız düşünmeyi ve kendi bencil yollarını izlemeyi tercih etti. Onlar, bütünlüklerini koruyup hakikati savunan kimseler olmadılar. Fakat Tanrı, orada, İblis’in işlerini yıkmak için bir Krallık “zürriyeti”nin meydana getirileceği şeklinde yeni hakikatlerinin en büyüğünü açıkladı.—Tekvin 3:1-6, 14, 15.
2. (a) Tufandan önceki dünyada hakikat nasıl saldırıya uğradı? (b) Nuh ve ailesi neden Yehova’dan lütuf gördü?
2 Hakikat artık saldırıya uğramaya başladı. Başyalancı, yeryüzünü harap etmek üzere Tanrı’nın asi olan ruh oğullarının bazılarından destek gördü. Tufandan önceki ahlaksız nesil günlük yaşamına o oranda dalmıştı ki, Tanrı’nın Nuh vasıtasıyla yaptığı uyarıya kulak vermedi. O nesil yok edildi. Fakat Nuh ve ailesi bütünlüklerini kusursuzca koruduklarından dolayı hayatta kaldılar. Hakikati savunan bu kişileri korunma gemisinden çıktıkları zaman, akıllarına ilk gelen düşünce, şükranlarını bildirmek üzere Yehova’ya “hoş koku” gibi gelen kurbanlar sunmak oldu.—Tekvin 6:4-12; 8:18-21; Luka 17:26, 27; II. Petrus 2:5.
YALANIN KÖTÜ SONUÇLARI
3. Büyük Babil nedir? Nasıl başladı?
3 Fakat eski Yılan, yani İblis, hakikatin sularını bulandırmak girişimlerine devam etti. Eski Babil’in, Şeytan’ın yönetimi altında kurulmuş olduğuna şüphe yoktur. Vahiy 17:5’te “dünyanın fahişelerinin ve çirkinliklerinin anası” olarak tanımlanan “Büyük Babil”in “sırları” sahte dinin dünya imparatorluğunun temeli oldu. Onsuz sayısız mezhepleri ve onların birbiriyle çelişen öğretileri dinsel büyük bir hata birikimi olarak bugüne kadar varlığını korumuştur.—Tekvin 10:8-10; Yeremya 51:6.
4. İsa, hakikati nasıl savundu ve sonuç ne oldu?
4 İsa Mesih, yeryüzünde yaşarken, hakikati cesaretle savundu. Günlerindeki dinsel iki yüzlülere hitaben “siz babanız İblistensiniz . . . . O . . . . hakikatte durmadı; çünkü kendisinde hakikat yoktur” demişti. Ayrıca, önceden vaat edilen “zürriyet” olacağı bildirilen İsa, Pontuslu Pilatus’a “kıral olduğumu sen diyorsun. Ben bunun için doğmuşum, ve bunun için dünyaya geldim ki, hakikate şahadet edeyim” dediğinde, hakikatin önemi üzerinde kuvvetle durdu. İsa hakikati, evet, krallık hakikatini savunmak uğruna bizzat insan hayatını verdi.—Yuhanna 8:44; 18:37; Tekvin 3:2-5.
5, 6. (a) Şeytan, hakikate karşı savaşmaya nasıl devam etti? (b) Neyi kirletti ve hangi yalanlara neden oldu? (c) Neden hakikati gayretle savunmak istemeliyiz?
5 Yalanla kanunsuzluk elele gider. Bu nedenle Şeytan, hakikate karşı açtığı savaşa devam ederken, II. Selânikliler 2:3’te “kanunsuzluk adamı” olarak tanımlanan irtidat eden bir ruhani sınıfı da ortaya çıkardı; buna şaşmamak gerekir. İsa Mesih’in resullerinin ölümünden sonra irtidat eden bu kanunsuz kişiler, kendilerini ruhani olmayanların üzerine yükseltmiş ve pak Hıristiyan öğretisine Babil’in ‘sırrını’, Yunan felsefesini ve özellikle insan canının ölmezliğini savunan Platon’un kuramını sokarak onu kirletmişlerdir.
6 Bu yalan, ‘bütün iyi insanların göğe gittiği’, ‘yeterince iyi olmayanların arafa gittiği’, ‘kötülerin cehennemde ebediyen işkence çektikleri’ gibi başka yalanların doğmasına neden olmuştur. Babilî dinde birçok yanlış öğreti bulunduğundan, İsa’nın verdiği şu vaatten dolayı ne kadar mutlu olabiliriz: “Eğer siz benim sözümde durursanız, gerçekten benim şakirtlerimsiniz; siz hakikati bileceksiniz; ve hakikat sizi azat edecektir”! Özgürlük veren hakikati gayretle savunmak istemeliyiz.—Yuhanna 8:31, 32.
BÜYÜK BİR YALANIN ORTAYA ÇIKIŞI
7. (a) Şeytan’nın hedefi nedir? Bu hedefe ulaşmaya nasıl çalışıyor? (b) 19. yüzyılda hangi sahte öğreti ortaya çıktı?
7 Bununla beraber, İblis hakikate muhalefet ederken, her çareye başvurmaktadır. Bir kimse, Tanrı’nın hakikat Sözü olan Mukaddes Kitaba güvendiği zaman İblis, çok öfkelenir. Hedefi, ‘Mesih’in izzet incilinin nuru doğmasın diye, imansızların fikirlerini kendilerinde körletmektir.’ İblis, sadece Hıristiyan âlemindeki ‘kanunsuzluk adamının’ sahte dinsel öğretileri Mukaddes Kitaba mal etmeye çalışmasını sağlamakla değil, aynı zamanda onun, efsane ve masallara dayandığı iddiasının çıkmasına yol açmakla hakikatin değerini düşürmeyi amaçlamıştır. Böylece eski yılan, 19. yüzyılda sahte ve aldatıcı başka bir öğretinin ortaya çıkmasını da sağlamıştır. Bu, evrim kuramıdır.—II. Korintoslular 4:4.
8. Darwin’in kuramı nedir?
8 Mukaddes Kitabın belirlediği ‘sonun vaktine’ yaklaşırken, yani MS 1859 yılında, Charles Darwin, On The Origin of Species by Means of Natural Selection, or The Preservation of Favoured Races in The Struggle for Life (Doğal Ayaklanma Vasıtasıyla Türlerin Kökeni veya Yaşam Mücadelesinde Üstün Irkların Korunması) adlı kitabını yayımladı. (Daniel 12:4) Darwin, canlıların yaratılmadığı, fakat ‘varoluş mücadelesinin sonucu olarak doğal ayıklanmayla daha eski yaşam türlerinin evrime uğradığı kuramını savundu. Bunu göre, insan da evrim yoluyla bir maymun türünden geldi. Darwin, bunun “en uygun olan artakalır” kuramı olduğunu iddia etti.
9. (a) Evrim gerçek olsaydı, İsa’nın öğrettiği Mukaddes Kitaptaki hangi hakikatler anlamsız olurdu? (b) ‘En uygun olanın artakalması’ şeklindeki varsayım, insanlığa nasıl büyük zarar verdi?
9 Bu kuram, Mukaddes Kitabın yaratılış ve insanın günaha düşüşü kaydının açıkça inkârıdır. İsa’nın fidye kurbanlığını, Mukaddes Kitabın Krallık, dirilme, ebedi hayat ve yeryüzü cenneti hakkındaki öğretilerini anlamsız kılar. Ayrıca evrim kuramı eğer doğru olsaydı, insanlığı Yaratıcısına karşı ahlaksal sorumluluktan da kurtaracaktı.(a) ‘En uygun olan artakalır’ kuramı, şüphesiz Marksizm, Faşizm ve diğer ideolojilerin kök salmasına da yol açmıştır.(b) Evrimi savunanlar, günümüzdeki dünyanın Tanrıtanımazlığından ve sıkıntılarından büyük oranda sorumludurlar.—Mezmur 14:1-4.
YALANI SAVUNANLAR
10. Ruhaniler, Darwin konusunda, yalanı savunduklarını hangi davranışlarıyla kanıtladılar?
10 Darwin’in zamanında yaşayan ruhaniler, acaba onun, Tanrı’ya karşı saygısızlığı yansıtan bu kuramına nasıl bir tepki gösterdiler? Cambridge Üniversitesinden bir profesörün yazdığı şu sözler şaşırtıcıdır: “Başlangıçta Darwin’in kuramına karşı yönelen muhalefetin çoğu, Mukaddes Yazılara aykırı olduğu için teologlardan değil, sunulan deliller nedeniyle bilim adamlarından geldi.” Başka bir üniversite üyesi doktor da, şunları ekliyor: “İngiltere ve Amerika’da kalburüstü Hıristiyan düşünürlerin büyük çoğunluğu, Darwinizm ve evrim ile oldukça çabuk hemfikir oldular.” 1882’de, Westminister Manastırı’nın Anglikan dekanının yaptığı özel bir anlaşma sonucunda, Darwin, kralların mezarlığına gömüldü!—Resullerin İşleri 20:30; II. Timoteos 4:3 ile karşılaştır.
11. Ruhaniler, Darwin’in Tanrıtanımaz kuramı hakkında neler dediler?
11 Hıristiyan âleminin birçok ruhanisi Darwin’in Tanrıtanımaz kuramını şimdi ‘incil hakikati’ olarak benimsemektedir. İngiltere Kilisesinde ikinci sırada gelen York Başpiskoposu, biyolojik evrim kuramının, ‘modern biyolojinin akla yakın tek dayanağı’ olacak kadar iyi temellenmiş olduğunu düşünmektedir. Geçenlerde, Vatikan’da yapılan bir toplantıda, Katolik Kilisesinin en yüksek bilimsel kurulunu temsil eden 12 bilgin, “insanlara ve diğer primatlara evrim kuramının uygulamasının tartışılmaz birçok delil tarafından desteklendiğine inanıyoruz” dedi. New Catholic Encylopedia’ya bu konuda şunlar eklenmiştir: “İnsanınki dahil, genel evrim, türlerin ortaya çıkışının herhalde en büyük olasılık taşıyan bilimsel açıklamasıdır.” Fakat evrim, acaba gerçekten bilimsel midir? Güvenilir bilimsel deliller acaba evrimi destekliyor mu? Bizzat senin hayatın, bu meseledeki hakikatin saptanmasına bağlıdır.—Yuhanna 14:6; 16:13, 17:17.
12. Yaratıcılığın, Mukaddes Yazılara uygun ve inanılır olmadığını neden söylemeliyiz?
12 Son yıllarda muhafazakâr bazı dinler evrimin karşısına yaratılışçılığı koydular. Fakat bunu yaparken, hem Mukaddes Yazılara uygun düşmeyen hem de inanılmaz bir iddiada bulundular. Gökleri, yeri ve yeryüzündeki her şeyi Tanrı’nın 24 saatlik 6 günde, evet, sadece 144 saatte yarattığını iddia ettiler! Bu öğreti, birçoklarının Mukaddes Kitapla alay etmesine neden oldu. Fakat Mukaddes Kitapta geçen “gün” sözü, acaba hep 24 saati mi kasteder? Tekvin 2:4’te ‘Yehova Tanrı’nın yeri ve gökleri yaptığı günden’ söz edilir. Bu ayette geçen gün, Tekvin’in 1. babında geçen yaratma ‘günlerinin’ hepsini kapsar. Mukaddes Kitapta “gün” sözcüğü, sadece belirli bir zaman devresi olarak kullanılır. Yehova’nın gözünde “gün” bin yıl veya yaratma ‘günlerinde’ olduğu gibi, binlerce yıl olabilir. Şu halde, Mukaddes Kitap, bu alanda da akla yakın ve gerçek bilime uygundur.—II. Petrus 3:8.
HAYATIN KÖKENİ
13. (a) Evrimi savunanlar, hayatın kökenini nasıl açıklıyorlar? (b) Canlı hücrenin kaza sonucu meydana gelmiş olduğunu söylemek neden gülünçtür?
13 Evrimi savunanlar, hayatın gerçek kökenini nasıl açıklıyorlar? Onların iddialarına göre, milyarlarca yıl önce yeryüzü, içinde hiçbir canlının yaşamadığı okyanuslarla kaplıymış ve ‘organik bir karışıma’ benziyormuş. Sonra ‘düşünülemez bir kaza sonucunda şahane bir belirli molekül meydana gelmiş.’ Mucizevi olarak o molekül canlı bir hücre oluşturmak üzere kümeleşen başka moleküller meydana getirecek şekilde kendi kendine çoğalmış. Bundan daha hayali bir açıklama olabilir mi? Bu açıklamayı yapan yazar, önsözsünde şunları belirtmişti: ‘Bu kitap sanki kurgu bilimmiş gibi okunmalı.’ Evet, kurgu olur, fakat bilim olamaz! National Geographic dergisi, minicik bir hücre içindeki programlanmış talimatlar (DNA), ‘eğer yazılmış olsalardı, bin tane 600 sayfalık kitap dolacaktı’ demektedir.
14. Hakikati savunanlar olarak Mukaddes Kitabın hangi temel öğretisini desteklemeliyiz?
14 Canlı hücrenin çok eski bir karışımda kaza sonucu meydana gelmiş olduğunu iddia etmek ne kadar gülünçtür!—Ayrıca Mezmur 100:3 ve İşaya 42:5, 8’e bak.
EVRİM Mİ YOKSA YARATILIŞ MI?
15. (a) Evrim doğru olsaydı, bulunan fosiller, bunu nasıl destekleyecekti? (b) Fosiller neyi gösteriyor? Darwin bu yüzden hangi itirafı yapmak zorunda kaldı?
15 Bununla beraber, zaten mevcut olan hayattan dolayı hayatın varlığını kabul edelim; canlıların çeşitli türleri, evrim sonucu yavaş yavaş başka türlere dönüşmüş olamazlar mı? Eğer böyle olsaydı, eski çağlara ait fosiller bunu gösterecekti. Fakat onlar bunu gösteriyor mu? Kambriyum denilen dönemi ele alalım. Bu dönemde, omurgasızların ana gruplarına ait fosiller, canlıların görkemli bir ‘patlayış’ halinde, ilk kez bir arada görülürler. Bu çok çeşitli gruplar aynı zamanda hayata geldilerse, nasıl evrim sonucu değişik türlere dönüşebilirler? Darwin bile açıkça şunu itiraf etmişti: “Çeşitli türler aynı anda hayata geldilerse, bu gerçek, evrim kuramı için yıkıcı olacaktır.” Gerçekten de yıkıcıdır!—I. Korintoslular 3:19, 20.
16. (a) Hayat şekillerinin ortaya çıkışı konusunda, fosiller, evrimi nasıl yalanlıyor? (b) Tekvin 1:25’te, gerçek nasıl belirtilmiştir?
16 Fosiller, değişik ve çok karmaşık hayat türlerinin aniden ve tam gelişmiş olarak ortaya çıktıklarını gösteriyor. Bir doğal bilim profesörü şu açıklamayı yaptı: “Balinalar, yarasalar, atlar, primatlar, filler, yabani tavşanlar, sincaplar v.b. ilk olarak meydana geldiklerinde de, görünümleri bugünkü gibi, birbirinden aynı derecede farklıydı. Onların ortak atasına dair veya onları varsayılan ataları olan herhangi bir sürüngene bağlayan bir zincir halkasının var olduğuna dair hiçbir iz yoktur.” Acaba onların arasında, boyunları normalin yarısı veya dörtte üçü kadar kısa olan zürafa fosilleri de var mı? Hayır, yoktur. Tekvin 1:25’te belirtildiği gibi, gerçek şudur: “Allah yerin hayvanlarını cinslerine göre, ve sığırları cinslerine göre, ve toprakta sürünen her şeyi cinsine göre yaptı; ve Allah iyi olduğunu gördü.” Evet, çok iyi idi!
17. Canlılarda nasıl çeşitlilik ve yaratıcılık görülmektedir? Bunu ancak kim yapabilir?
17 Yeryüzümüzün canlılarında görülen heyecan verici çeşitliliği de lütfen düşün! Acaba güller, kelebekler, kolibriler, tavus kuşları ve binlerce diğer hayat şekilleri, birbirinden farklı güzelliklerini, hayat mücadelesinde en uygun olanın artakalanı olarak bir rastlantı sonucu elde etmiş olabilirler mi? Yoksa onlar, yaptığı işlerinden insanların zevk almasını isteyen sevgi dolu bir Tanrı’nın yaratıcı dehasının delili midir? Güzel yeryüzümüzde bulunan harikulade çeşitliliğe baktığımızda, şüphesiz, “Ya Yehova, işlerin ne çoktur! Onların hepsini hikmetle yaptın; yer senin servetinle dolu” diye haykırmalıyız.—Mezmur 104:24
18. Avustralya’daki gagalı ve memeli hayvanı sadece Tanrı’nın yaratmış olabileceğini söylemek neden mantıksızdır?
18 Yaratıcılık daima yaratma yeteneği olan zekâ sahibi bir kimsenin varlığını gerektirir. Canlıların şaşkınlık verici farklı biçimleri vardır. Sadece Avustralya’da yaşayan gagalı ve memeli bir hayvanı ele alalım. Tavşan büyüklüğündedir, kürkü susamurunun kürküne, gagası ördeğin gagasına, mahmuzları horozunkine benzer. Ayakları tırnaklı ve parmaklarının arası zarlıdır. Sürüngenler gibi yumurtlar, memeliler gibi emzirir. Hem karada, hem de su altında yaşayabilir. Acaba bu hayvan evrimle hangi hayvandan gelmiş olabilir? Sadece geceleri dolaşmaya çıktığından, evrimcilerin kâbusu diye adlandırılabilir. Harvard Üniversitesinden bir biyolog onu, “özel, olağandışı bir hayat şekli için son derece güzel yaratılmış bir yaratık” olarak tanımlanmaktadır. Acaba bu şaşırtıcı yaratma biçimini ona kim verdi? Şüphesiz, ‘ormanın bütün hayvanları benimdir’ diyen Tanrı.—Mezmur 50:10.
19. (a) Minicik karabaş bülbülü şaşkınlık veren hangi işleri başarır? (b) Bunu nasıl yapar?
19 Ayrıca canlılardan pek çoğunda bulunan içgüdü için ne diyelim? Örneğin, karabaş bülbülü diye adlandırılan 21 gr. ağırlığında minicik bir kuş vardır. Alaska’dan, New England’a uçacağı ağustos ayını gayet iyi bilir. Orada aldığı besleyici gıdalarla semizler ve soğuk bir hava akımını bekler. Sonra kendisini, Afrika yönüne doğru hızla esen bir hava akımına kaptırmak üzere 6.000 metreyi aşan bir yüksekliğe çıkar ve kendisini Güney Amerika’daki hedefine doğru götürecek olan başka bir rüzgârı yakalayıncaya kadar uçmaya devam eder. Karabaş bülbülünün bezelye tanesi kadar küçük olan beyninde bu bilgiler içgüdüsel olarak programlanmıştır. Acaba evrimciler bu içgüdünün nasıl meydana geldiğini açıklayabilirler mi? Hayır. Fakat Mukaddes Kitap, Yehova’nın, hikmetle, “gökleri ve yeri, denizi ve içindeki”, ‘içgüdüsel hikmeti olan’ her yaratığı, yani ‘her şeyi yarattığını’ söyler.—Mezmur 146:5, 6; Süleymanın Meselleri 30:24-28.
TEŞEKKÜR EDİYOR MUSUN?
20. (a) Çevremizde gördüğümüz harikalar sadece nasıl açıklanabilir? (b) Yaratıcımız, sevgi dolu iyiliğini bize nasıl göstermektedir? (c) Hakikatin savunucuları olarak O’na nasıl karşılık vermeliyiz?
20 Asıl mesele şudur: Göklerde ve yeryüzünde görülen sevimli, kullanışlı, heybetli olan öylesine çok şey var ki, bunların sevgi dolu ve tam güçlü bir Yaratıcı tarafından yaratılmış olmalarını kabul etmek tek açıklamadır! Normal koşullar altında hayatı daha zevkli kılmak üzere Tanrı vergisi olan duyularımız, doğal çevremize ne kadar şahane şekilde uyum sağlar! Görkemli güneşin batışı, hoş kokulu çiçeklerin kokusu ve tattığımız güzel meyveler, hissettiğimiz hafif esintiler, ormanda işittiğimiz kuş sesleri, hep Yaratıcımız olan Tanrı’nın sevgi dolu iyiliğini hatırlatır. (Mezmur 136:1-6, 25, 26) Bu Tanrıtanımaz dünyada hakikati savunarak Tanrı’ya karşı duyduğumuz şükran duygularımızı göstermek istemeliyiz! Gerçekten de Tanrı’nın ‘Sözü hakikattir’!
[Dipnotlar]
a İsa Mesih’in Vahiy 4:11; Matta 19:4; Luka 24:46, 47; Matta 20:28; 6:10; Yuhanna 5:28, 29; 17:3; Luka 23:43’te kayıtlı Mukaddes Kitabın hakikatlerini açıklayan öğretileriyle karşılaştır.
b Karl Marks, “Darwin’in kitabı, çok önemli bir kitaptır ve benim için tarihte sınıf mücadelesine temel olarak hizmet ediyor” demişti.
HAKİKATİ SAVUNURKEN NASIL CEVAP VERECEKSİN?
Hakikat nasıl bir dava konusu oldu?
Mukaddes Kitabın hakikati, Babilî hatayı nasıl ortaya çıkardı?
Hayatın kökeni ve değişik hayat şekilleri ancak nasıl açıklanabilir?
Canlılarda farklı biçimler bize ne gösterir?
Yaratıcımıza nasıl teşekkür edebiliriz?