Din ve Batıl İnançlar—Dost mu Yoksa Düşman mı?
1983 YILININ 11 Haziran cumartesi günü, Endonezya’nın Cava adasında yaşayan köylülerin, evlerinin tavan, pencere ve kapılarındaki tüm aralık ve çatlakları çılgın bir heyecanla kapatmak üzere koşuştukları görülüyordu. Onlar neden böyle bir paniğe kapılmışlardı? Çünkü güneş tutulması başlamıştı ve köylüler güneş tutulmasının gölgesinin evlerine girip felakete neden olacağından korkuyorlardı.
Sözde gelişmekte olan dünya insanları, çoğu kez bu gibi inançlara dinsel bir coşkuyla yapışırlar. Afrika’nın bazı yörelerinde yaşayan insanlar, insanın “çıldırabileceği” korkusuyla, öğle vakti güneş altında yürümekten kaçınırlar. “Hırsız olacak” korkusuyla, çocukların yumurta yemeleri yasaklanmıştır. Ana-babalar çocuklarının tam sayısını söylememelidirler, çünkü “büyücüler övünmelerini duyabilir ve onlardan birini alıp götürebilir.”—African Primal Religions.
Batılılar, bu gibi adetlere batıl inanca dayanan bir korkunun sergilenmesi, ‘putperest bilgisizliğin’ bir ürünü olarak bakarlar ve gülüp geçerler. Bununla birlikte bu inançlar, Hıristiyan olmayanlarla sınırlandırılmamıştır. Folklor ve Cermen dilleri profesörü Dr. Wayland Hand, bu inançların “bütün dünyada insanlar arasında yaygın olduğunu” söylüyor. O ve iş arkadaşı Dr. Tally, sadece Amerika Birleşik Devletlerinde, yaklaşık bır milyon batıl inanç örneği tespit ettiler.
Kendilerine özgü talihlerini bilmeyi çok isteyen sözde birçok Hıristiyan, batıl inançların en eski türlerinden biri olan astrolojiye başvurur. Şaşırtıcıdır ama, bazen dinsel liderler bu batıl inançları açıkça destekler ve onaylarlar. Örneğin 10 Ocak 1982 yılının soğuk bir gününde, Doğu Rum Ortodoks Kilisesinin patriği olan Vasilios, Epifani yortusunu kutlamak için New York’ta açık havada yapılan bir ayine riyaset etti. New York Post gazetesine göre, (patrik) ayinden sonra altın bir haçı East River nehrine attı ve seyircilere, haçı ilk bulup getiren kişinin yaşamının geri kalan kısmında talihinin açık olacağını söyledi.
Fakat Hıristiyan inancı ile batıl inançlar birbirine uyar mı? Bir yazar bir keresinde şunları söyledi: “İmanın mezarında batıl inançlar çiçek açar.” Bundan dolayı Hıristiyan dininin, batıl inançlara dayanan korkuyu önlemesi ve gidermesi beklenmemeli mi?
Din—Batıl İnanç Korkusunu Giderir mi?
Hakiki din, batıl inançlara dayanan korkuyu gidermeli; aslında birinci yüzyılda bunu başardı da. İsa’nın ilk takipçileri, her ne kadar batıl inançlı Roma dünyasının içinde yaşadıysalar da, onlar, batıl inançları reddettiler. Fakat Mesih’in resullerinin ölümünden sonra, batıl inançlar da içinde olmak üzere, sahte dinsel öğretiler cemaatin içine sızmaya başladı. (I. Timoteos 4:1, 7; Resullerin İşleri 20:30) Bir ruhani sınıfı oluşmaya başladı ve A History of The Christian Church (Hıristiyan Kilisesinin Tarihi) kitabına göre bu sınıf, yıldız falını kullanma alışkanlığı ve başka batıl inançların uygulanmasına razı oldu. Bu gibi popüler adetler zamanla “Hıristiyan” inancına dahil edildi.
Bugün durum nasıldır? Din, batıl inançlara dayanan adetleri hâlâ hoş görmektedir. Surinam’daki duruma bir göz atalım. Orada, Afrika asıllı Hıristiyan denilen kişilerin kötü ruhlara karşı bir koruma sanılan muskalar taşıdıkları sık sık görülür. Bu konuda bir gözlemci şöyle demektedir: “Bu insanlar her gün büyük korku içinde yaşar, yer, içer, çalışır ve uyurlar.” Bütün dünyada, milyonlarca kişide, ölülerin “ruhlar”ına karşı duyulan korkuya benzer bir korku vardır. Meselenin şaşırtıcı yönü ise, bu gibi batıl inançları çoğu kez dinin desteklemiş olmasıdır.
Bir örnek olarak Madagaskar adasında ne olduğuna dikkat edelim. Hıristiyan âleminin misyonerleri inançlarını yaymaya başladıkları zaman, Madagaskarlılar hevesliydiler, fakat ananevi inançlarını bırakmakta istekli değillerdi. Acaba kiliselerin tepkisi ne oldu? Bir Kenya gazetesi olan Daily Nation şöyle der: “İlk misyonerler bu konuda hoşgörülü ve esnek olup bu durumu kabul ettiler.” Sonuç ne oldu? Bugün Madagaskar halkının yarısı Hıristiyan olarak kaydedildiği halde, onlar, ölü atalarının “ruhlar”ından korkarlar! Bunun için, ölü atalarının kemiklerini yeniden aile mezarına koymadan önce kemikleri bereketlemesi için çoğu kez papaz çağırırlar. Evet, dinsel liderler, batıl inançlara dayanan alışkanlıkları tutmakla Tanrı, İblis ve ölü atalarını kandırabileceklerine, yaltaklanabileceklerine ve rüşvet verilebileceğine dair yalanı sürdürmüşlerdir.
Aynı durum Güney Afrika için de geçerlidir; halkın yüzde 77’si Hıristiyan olduğunu iddia eder ve çoğunluk kiliseye gider. Bununla birlikte, kiliseye giden bu milyonlarca kişi, ananevi Afrika dininin batıl inancı olan ölü ataların korkusundan kurtulamadı. Böylece birçok sözde Hıristiyan ülkede din, yaldızdan başka bir şey değildir. Yüzeyi kazıldığında, altından eski batıl inançların bulunduğu ortaya çıkar, hatta geliştirdiği anlaşılabilir.
Fakat hakiki din batıl inançlara dayanan korkuyu yok eder. Nasıl? Bilgiyle. Hangi bilgiyle? Onu nasıl elde edebilirsiniz?