Büyük Babil Onun İdamı
“Alnı üzerine bir isim yazılmıştır: Sır, Büyük Babil, dünyanın fahişelerinin ve çirkinliklerinin anası.” “Onun belaları ölüm ve matem ve kıtlık, bir günde gelecekler; ve ateşe yakılacaktır; çünkü ona hükmeden Rab (Yehova) Allah kudretlidir.”—Vahiy 17:5; 18:8.
RESUL Yuhanna’nın MS birinci yüzyılda kaleme aldığı bu sözlerle ne demek istediğini haklı olarak merak edebiliriz. ‘Fahişenin anası’ kimdir? Tanrı’yı böylesine nasıl gücendirdi ki bu kadar ağır bir hüküm altına girdi? Tanrı’nın, esrarengiz fahişe, yani Büyük Babil’e karşı verdiği hükmünün perişan edici olduğuna şüphe yoktur. Bu nedenle bu fahişenin kimliğini ve mukadderatının bizi nasıl etkileyeceğini muhakkak bilmeliyiz.—Vahiy 18:21.
Büyük Babil kimi veya neyi sembolize ediyor? Mukaddes Kitaba göre, dünya yöneticileri onunla fuhuş işlediler ve tüccarlar, onunla alış veriş yaptılar. (Vahiy 18:3) Dolayısıyla Büyük Babil, siyaseti veya ticareti temsil edemez. Öyle ise dünyadaki üçüncü güçlü unsur, yani din ‘fahişelerin anası’ unvanı için tek aday olarak kalmaktadır. Böylece Büyük Babil, sahte dinin Şeytani dünya imparatorluğundan başkası değildir!a
Şu sorular hâlâ cevaplandırılmalıdır: Büyük Babil neden, nasıl ve ne zaman idam edilecek? Veya meseleye daha harfi olarak yaklaşırsak: Sahte din neden, nasıl ve ne zaman ortadan kalkacak?
Hıristiyan Aleminin Hıristiyan Olmayan Tarihi
Sahte dinin tarihini ele aldığımız zaman, eskiden verilen bir peygamberliğin şu sözlerini hatırlayabiliriz: “Yel ekiyorlar, kasırga biçecekler.” (Hoşea 8:7) Bu sözler İsa’nın ardınca giden resul Pavlus’un dile getirdiği prensiple bağdaşmaktadır: “Aldanmayın; Allah istihza edilmez; çünkü bir adam ne ekerse, onu biçer.” (Galatyalılar 6:7) Öyle ise sahte din dünya çapında neler ekti? Neleri biçecektir?
İsa Mesih takipçilerine sadece komşularını değil, düşmanlarını da sevmeleri gerektiğini öğretti. (Matta 5:43, 44) İbranice Mukaddes Yazılardan iktibasta bulunan Pavlus da İsa’nın takipçilerinin, düşmanlarına karşı nasıl davranmaları gerektiğini şöyle dile getirdi: “‘Eğer düşmanın acıkmışsa, ona yedir; eğer susamışsa, ona içir; çünkü bunu yapmakla onun başı üzerine ateş korları yığarsın.’ Kötülüğe yenilme, fakat kötülüğü iyilikle yen.”—Romalılar 12:20, 21.
Böyle olmakla birlikte, Hıristiyan âleminin dinsel tarihi nefretle, kan dökmeyle doludur. Yağma, tecavüz ve ölümü kapsayan eski ve modern zamanlardaki haçlı seferleri gibi eylemler, bereketlenmiş ve hoş görülmüştür. Örneğin, Faşist İtalya’nın Habeşistan’a saldırısı (1935) ve Franco’nun, İspanya İç Savaşındaki “haçlı seferi” (1936-39), Katolik Kilisesinin ruhanileri tarafından desteklendi.
Teolojik farklılıklar, kişilerin direkte yakılmasıyla çözümlendi. Mukaddes Kitap mütercimi William Tyndale, İngilizce “Yeni Ahit”in tercümesini yayımladıktan sonra, 1536’da asılarak idam edildi ve cesedi yakıldı. Daha önceleri Papa V. Martin’in emri üzerine dinsel yetkililer bir intikam hırsına kapılarak, Mukaddes Kitap mütercimi Wycliffe’in ölümünden 44 yıl sonra kemiklerini mezardan çıkarıp, zevkle yaktılar. Katolik Engizisyon mahkemeleri zamanında binlerce Yahudi ve “kâfir” mallarından edildi ve işkence gördükten sonra direkte yakıldılar; bunların hepsi sözde Mesih’in ismiyle yapıldı! Hem Roma Katolikleri hem de Protestanlardan eza gören İspanyol teolog Michel Servetus, Protestan John Calvin’in emri üzerine direkte yakıldı. Yaşadığımız yüzyılın iki dünya savaşında, ordular, “Hıristiyan” din adamları tarafından takdis edildi ve askerler, milliyetçi ordu papazları tarafından başkalarını katletmeye teşvik edildi.
Bu hareket de gerçek Hıristiyanlığa ne büyük bir tezattır! Resul Pavlus şöyle yazdı: “Birbirinize karşı sabrederek, ve eğer birinin başkasına karşı bir şikâyeti varsa, Rabbin size bağışladığı gibi böylece siz de biri obirine bağışlıyarak, Allahın mukaddes ve sevgili seçilmiş olanları gibi, merhamet yüreğini, iyiliği, alçak gönüllülüğü, hilmi, tahammülü, ve bunların hepsinin üzerine, kemalin bağı olan sevgiyi giyinin.”—Koloseliler 3:12-14.
Pavlus, Roma’daki Hıristiyanlara da şunları yazdı: “Kimseye kötülüğe karşı kötülük etmeyin. Bütün insanlar nazarında iyi şeylere dikkat edin. Mümkünse, bütün insanlarla elinizden geldiği kadar, selâmette (barışta) olun. Ey sevgililer, kendiniz için öç almayın, fakat Allahın gazabına yer verin; çünkü yazılmıştır: ‘Rab diyor: Öç benimdir, karşılığını ben vereceğim.’” (Romalılar 12:17-19) Hıristiyan prensiplerinin ışığı altında Hıristiyan âlemi başarısızlığa uğramıştır. Nefret ve ikiyüzlülük ektiğinden, harabiyet biçecektir.
Hıristiyan Olmayan Dinler—Onların Tarihi
Büyük Babil, sadece Hıristiyan âleminden oluşmamaktadır. Bu dünyanın bütün büyük dinleri, bu kötü namlı fahişenin kan suçunu paylaşmaktadır. Örneğin Japonya’nın Şinto dini, Japon orduların II. Dünya Savaşında gösterdiği fanatik ve sadist zihniyetin kabahatini üzerine alanlar arasındadır. Tarihçi Paul Johnson’un söylediğine göre, Avrupa standartlarının hâkim olduğu “amansız ve rekabetçi bir dünyada kendilerini güçlendirmek için Şinto ve buşido [“savaşçının yolu”] olarak bilinen bir devlet dini ve etkin bir ahlak anlayışı”nı icat etmeye gerek gördüler. “Özellikle silahlı kuvvetlerde olmak üzere, düzenli bir imparator tapınması tesis edildi ve 1920’li yıllardan beri tüm okullarda kokumin dotoku adında milli ahlak kuralları öğretildi.” Sonuç ne oldu? Japonya’nın Pearl Harbour’u bombalayarak II. Dünya Savaşına girdiği 1941 yılı gelince, “Şinto . . . . ilkel, eskimiş ve bir azınlığın tapınma sistemi olmaktan çıkıp modern, totaliter bir devletin desteği haline çevrildi ve böylece uygun olanın çirkin bir tezatı olarak, çagdaş dünyanın dehşet saçan işlerine karşı direnmesi gereken din, onları kutsamak için kullanıldı.”
Dinsel farklılıkların rol oynadığı Hindistan’ın 1947’deki bölünmesi hakkında da tarihçi Johnson şöyle der: “Yaklaşık olarak 5, 6 milyon insan, hayatlarını kurtarmak için her yöne kaçıştılar . . . . O zaman ölülerin sayısı 1, 2 milyon kadar tahmin edildi. Daha çağdaş hesaplar 200 bin ile 600 bin civarındadır.” Bugüne kadar, Hindu toplumunda dinsel nedenlerle katletmeler ve aşağılamalar olmaktadır. Eskiden dokunulmazlar olarak adlandırılan toplum dışındakiler veya Harijan’lar, sık sık zengin arazi sahipleri tarafından düzenlenen katliamların kurbanlarıdır.
Hinduizm ispritizmayla da bağlantılıdır. (Vahiy 18:23) “Sıradan Hinduların, büyücülükle, büyücülere merak duyulan ve saygısı”ndan söz eden Hindistanlı yazar Sudhir Kakar, şöyle diyor: “Falcılar, ve kehanetçiler olduğu kadar, sadhu’lar [sofu “mukaddesler”], fakirler [sihirbazlık yapan dilenciler] ve başka tanrı adamları çok saygınlık görmektedirler, çünkü onların daha büyük gerçekle yakın temas halinde oldukları sanılmaktadır.”—India Today, 30 Nisan 1988.
Bundan başka Hindu, Sih ve başka doğulu dinler arasında durmadan çatışmalar olmaktadır. Her din, bu çatışmalara kendi payına düşen nefreti, kavgayı ve cinayeti katmaktadır. Bu da sadece Büyük Babil’in meyvelerinin başka bir yönüdür.
Üstelik savaşın modern tarihi, öldürmeler ve baskıcı yöntemler nedeniyle, Yahudilik hakkında pek olumlu şeyler söylemektedir. Yahudiliğin, Hasidim mezhebinin üyelerinin, bazen başka Yahudi mezheplerine ve Yahudi olmayan dinlere karşı ortaya koydukları şiddet, Tanrı’nın gözünde de herhalde pek kabul görmemektedir.
Dinin dünya çapındaki imparatorluğunun tarihini incelediğimizde, Üstün Hâkim’in, Büyük Babil’i yok etmek için iyi bir nedene sahip olduğunu kolayca anlayabiliriz. “Peygamberlerin ve mukaddeslerin ve yeryüzünde boğazlananların hepsinin kanı onda bulundu.” (Vahiy 18:24) Bölgesel ve dünya savaşlarına katılımı yüzünden, sahte din, Tanrı’nın gözünde “yeryüzünde boğazlananların hepsinin kanı”ndan suçlu oldu.
Mukaddes Kitabın suçlaması uyarınca, tarih boyu dünya yöneticileriyle yaptığı ruhi fuhuş, savaşlarındaki kan suçu ve ispritizma alışkanlıkları nedeniyle Büyük Babil, yok edilmeye layık sayılarak hükmedilmiştir. Dolayısıyla Yehova Tanrı, haklı olarak sahte dinin Şeytani imparatorluğunun yok edilmesine karar verdi.—Vahiy 18:3, 23, 24.
Sahte Din Nasıl Yok Olacak?
Vahiy kitabı sembolik bir dille Büyük Babil’in yok edilişini anlatır. Vahiy 17:16’da şunları okuyoruz: “Gördüğün on boynuz, ve canavar, onlar fahişeden nefret edecekler, onu perişan ve çıplak edecekler, ve onun etini yiyecekler, ve kendisini ateşe yakacaklardır.” Adı geçen “on boynuz”, şimdi dünya sahnesinde bulunan ve İblis’in kanla lekelenmiş siyasal sisteminin bir sureti olan “kırmızı canavar”ın temsil ettiği Birleşmiş Milletler Teşkilatını destekleyen tüm siyasal güçleri sembolize etmektedir.—Vahiy 16:2; 17:3.
Mukaddes Kitap peygamberliğine göre, Birleşmiş Milletlerle bağlantısı olan siyasal güçler, sahte dinin dünya imparatorluğuna karşı çıkacak ve onu perişan edeceklerdir. Tüm sahte dinler etkilenecektir. Bazı siyasal sistemler, zaten sahte dinin siyasal ve toplumsal alanlara karışmasına karşı sabırsızlıklarını göstermişlerdir. Bazı sosyalist ülkeler, ateizmi seçtiler ve Arnavutluk’ta olduğu gibi, dini adeta yokluğa ve Rusya ile Çin’de olduğu gibi, boyun eğen bir hizmetçi durumuna indirdiler. Başka yerlerde siyasal yöneticiler, Katolik papazların fakir ülkelerde savundukları özgürlük teolojisine karşı gücenip direndiler. Başkaları ise ırksal meselelere karışan dinlere baskı uyguluyorlar. Hür fikirli denilen ülkelerde bile bazı politikacılar, din adamlarının siyasete ve toplumsal meselelere karışmasına içerlemektedirler.
Siyasal unsurları dünya çapında sahte dine karşı harekete geçmeye sevk eden başka davaların da olacağı ilerde müzakere edilecektir. Fakat bir şey kesindir—bu unsurların Büyük Babil’i idam etmesi, sadece onların değil, bizzat Tanrı’nın da iradesidir. Vahiy 17:17 şöyle der: “Allahın sözleri itmam olununcıya kadar, Allah kendi düşüncesini yapmağı ve bir düşüncede olmağı, ve kendilerinin kırallığını canavara vermeği onların yüreğine koydu.”—Yeremya 51:12, 13 ile karşılaştırın.
Sakın yanılmayın. Büyük Babil’in idamının nedeni sadece dinsel küstahlığı ve müdahalesinden kaynaklanan, bir siyasal düşmanlık olmayacak. Siyasal yöneticiler, sahte dinin dünya çapında yok edilmesinde, Tanrı’nın gönüllü olmayan aletleri olacaklar. Evet, sahte din için şöyle okuyoruz: “Onun günahları göke kadar erişti, ve Allah onun haksızlıklarını hatırladı.”—Vahiy 18:5.
Yehova, gururlu sahte dinin alçaltılması gerektiğine hükmetmiştir. Bu peygamberliğin sözleri şöyledir: “Kendisine ne kadar izzet verdi ve sefahet etti ise, o kadar ona eziyet ve matem verin; çünkü kendi yüreğinde: Kıraliça olarak oturuyorum, ve dul değilim, ve asla matem görmiyeceğim, diyor. Bunun için onun belaları, ölüm ve matem ve kıtlık, bir günde gelecekler; ve ateşe yakılacaktır; çünkü ona hükmeden Rab Allah kudretlidir.”—Vahiy 18:7, 8.
Ne Zaman İdam Edilecek?
Söz konusu “bir gün” veya ani idam vakti, artık çok yakındır. Gerçekte, Büyük Babil’in yok edilmesi, “Allahımızın öç alma gününü” başlatacak. (İşaya 61:2) Ondan sonra, Tanrı’nın adil Armagedon savaşı gelecek. 1914’ten beri görülen dünya olaylarının sunduğu deliller, Şeytan’ın sistemi için vaktin bitmek üzere olduğunu doğruluyor.—Luka 21:32-36; Vahiy 16:14-16.
Hakiki tapıcılar, Büyük Babil’in yok edilmesini nasıl karşılayacaklar? Vahiy şöyle demektedir: “Ey gök, ve mukaddesler, ve resuller, ve peygamberler, onun üzerine mesrur olun; çünkü Allah ona hükmederek hakkınızı aldı.” (Vahiy 18:20) Yehova’nın maksadı yerine getirilip O’nun ismi takdis edilince, evrensel çapta sevinç duyulacaktır. Peygamberlik şöyle der: “Bu şeylerden sonra sanki gökte büyük bir cemaatin büyük sesini işittim, ve diyorlardı: Halleluya; Kurtarış ve izzet ve kudret Allahımızındır, çünkü onun hükümleri hakiki ve doğrudur; çünkü yeryüzünü zinası ile ifsat eden büyük fahişeye hükmetti, ve kendi kullarının kanının öcünü ondan aldı.”—Vahiy 19:1, 2.
Büyük Babil’in perişan edilmesinin ardından Tanrı’nın, Şeytan’ın sisteminin artakalan unsurlarını yok etmesi, yeryüzünde diriltilecek olan birçokları da dahil olmak üzere, Tanrı’nın hakiki tapıcıları için sonsuz nimetler demek olacak. İsa onların hepsine şunu vaat etti: “Eğer siz benim sözümde durursanız, gerçekten benim şakirtlerimsiniz; siz hakikati bileceksiniz; ve hakikat sizi azat edecektir.”—Yuhanna 8:31, 32; Vahiy 19:11-21.
Hakiki tapıcılar, asırlar boyu Tanrı’ya küfreden sahte dinsel öğretilerden zaten azat edildiler. Vaat edilen yeni adil dünyada ölüm korkusundan da kurtulmuş olacaklar, çünkü “Allah kendisi onlarla olacaktır; ve gözlerinden bütün gözyaşlarını silecek; ve artık ölüm olmıyacak; ve artık matem ve ağlayış ve acı da olmıyacak; çünkü evelki şeyler geçtiler.” (Vahiy 21:3, 4) Geçmiş olan eski şeyler arasında sahte dinin Şeytani dünya imparatorluğu olan Büyük Babil de vardır.
[Dipnotlar]
a Büyük Babil’in kimliğini kanıtlayan başka ayrıntılar için “Dinsel Seri”nin 100 No’lu kitabına bakın.