Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w91 1/6 s. 4-7
  • Sizin Düşündüğünüzden Daha Geç mi?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Sizin Düşündüğünüzden Daha Geç mi?
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1991
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Her Şey “Yaratılışın Başlangıcında Olduğu Gibi” Kalıyor Mu?
  • Birçok Kısımdan Oluşan Bileşik Alamet
    Uyanış!—1993
  • “Dünyanın Sonu” Yakındır!
    Yeryüzündeki Cennette Ebediyen Yaşayabilirsiniz
  • Tanrı’nın Gökteki Krallığı Düşmanlarının Arasında Hüküm Sürmeye Başlıyor
    Hayata Sevk Eden Hakikat
  • Önceden Bildirilen Dünya İmhası Ne Zaman Olacak?
    Gerçek Barış Ve Güvenlik
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1991
w91 1/6 s. 4-7

Sizin Düşündüğünüzden Daha Geç mi?

ÖLÜMÜNDEN üç gün önce İsa, Yeruşalim’de, şimdi yaşayan takipçileri için çok büyük bir anlam taşıdığı anlaşılan yoğun bir gün geçirdi. Yahudi dinsel liderlerin, onu tuzağa düşürmek amacıyla sordukları hileli soruları cevaplandırarak mabette öğretti. Sonunda, Yazıcı ve Ferisileri Gehenna’ya gidecek ikiyüzlüler ve engerekler diye adlandırarak şiddetle kınadı.—Matta 22. ve 23. baplar.

İsa, mabet alanını terk ederken, şakirtlerinden biri ona şöyle dedi: “Muallim, bak, ne biçim taşlar, ne biçim binalar!” Gördüklerinden etkilenmeyen İsa şu cevabı verdi: “Bu büyük binaları görüyor musun? Burada taş üstünde yıkılmadık taş bırakılmayacak.” (Markos 13:1, 2) O zaman İsa mabetten son kez olarak ayrıldı, Kidron vadisine inip, vadiyi geçti ve Zeytinlik Dağının yamaçlarına tırmandı.

İsa, Zeytinlik Dağında oturup bu öğleden sonranın ilerleyen saatlerindeki güneş ışığında vadinin karşı tarafında Moriya Dağı üzerinde bulunan mabede bakarken, Petrus, Yakub, Yuhanna ve Andreas özel olarak ona geldiler. Mabedin harabiyetiyle ilgili İsa’nın sözleri onları çok etkilemişti. Bu nedenle şöyle sordular: “Bize söyle, bu şeyler ne zaman olacak, ve senin gelişine ve dünyanın sonuna alâmet (senin huzurunun ve şeyler sisteminin sona erişinin alameti) ne olacak?” (Matta 24:3; Markos 13:3, 4) O öğleden sonra Zeytinlik Dağında İsa’nın onların sorusuna verdiği cevap bizim için hayati önem taşır. Çünkü bu cevap, bizi “şeyler sisteminin sona erişi” hakkında düşünmeyi ertelemekten alıkoyar.

Onların sorusunun iki yönü vardı. Bir kısmı mabedin ve Yahudi sisteminin sonuyla ilgiliydi; öbürü ise, İsa’nın ilerde Kral olarak huzurunu ve şimdiki şeyler sisteminin sonunu kapsıyordu. Bu soruların her iki yönü de, İsa’nın, Matta’nın 24 ve 25, Markos’un 13 ve Luka’nın 21. baplarında verdiği cevapta ele alınıyor. (Ayrıca Vahiy 6:1-8’e de bakın.) İsa, şimdiki dünyanın veya şeyler sisteminin sonuyla ilgili birçok özellik belirtti. Bunların hepsinin birlikte ele alınması son günleri tanımlayan bileşik bir alameti ortaya çıkaracaktı. Bu bileşik alamet bugün görülüyor mu? Bu, Mukaddes Kitabın anlattığı son günlerde olduğumuzu gösterir mi? Onun görülmesi düşündüğümüzden daha geç olduğuna dair bizi uyarıyor mu?

İsa’nın verdiği bileşik alametin özelliklerinden biri şudur: “Millet millete karşı, ülke ülkeye karşı kalkacaktır.” (Matta 24:7) 1914 yılında I. Dünya Savaşı başladı. O dönemdeki Yehova’nın Şahitleri bu konuyla ilgili tetikte bekliyordu. Neden? Bundan 35 yıl önce, Aralık 1879 tarihli Watch Tower dergisi, Mukaddes Kitap kronolojisine dayanarak, 1914 yılının insanlık tarihinde bir dönüm noktası olacağını söylemişti. İlk kez gerçekten dünya çapında olan, sonunda 28 ülkenin katıldığı ve 14 milyon insanın öldürüldüğü bu savaş, İsa’nın sonla ilgili bileşik alametinin görülmesini gerçekleştiren olayların başlangıcı olabilir miydi? Acaba alametin diğer özellikleri de görülecek miydi?

“İsa Mesih’in vahyi”nde de böyle kan döküleceği önceden bildirildi. Orada bir al atın ve onun binicisinin ‘dünyadan barışı kaldırdığı’ görülüyor. (Vahiy 1:1; 6:4) Bu gerçekten 1914-1918 yılları arasında yerine geldi. Ve I. Dünya Savaşı sadece bir başlangıçtı. 1939’da bunu II. Dünya Savaşı takip etti. Bu kez elli dokuz ülke bu savaşa girdi ve 50 milyon kadar insan hayatını kaybetti. II. Dünya Savaşını takip eden 45 yıl boyunca 125’den fazla savaşta 20 milyondan fazla insan öldü.

Alametin diğer bir özelliği şudur: “Kıtlıklar . . . olacak.” (Matta 24:7) I. Dünya Savaşı boyunca ve ondan sonra geniş çapta açlıklar oldu. Bir rapora göre, 1914’den bu yana 60’tan fazla büyük kıtlıkta, milyonlarca kişi hayatını kaybetti. Bundan başka, şimdi bile, her gün 40.000 çocuk kötü beslenme ve önlenmesi mümkün olan hastalıklardan dolayı ölmektedir.

“Büyük zelzeleler . . . olacak.” (Luka 21:11) I. Dünya Savaşının başlamasından sonra depremler yeryüzünü sarsmaya başladı. 1915’de İtalya’daki deprem 32.610 kişinin hayatını aldı; 1920’de bir diğeri Çin’de 200.000 kişiyi öldürdü; 1923’de Japonya’da 99.300 kişi öldü; 1935’de bugün Pakistan olan bölgede 25.000 insan hayatını kaybetti; 1939’da Türkiye’de 32.700 kişi yok oldu; 1970’de Peru’da 66.800 kişi öldü; 1976’da Çin’de 240.000 (bazıları 800.000 olduğunu söylüyor) kişi öldü; 1988’de Sovyetler Birliğinin Ermenistan Cumhuriyetinde 25.000 insan hayatını kaybetti. Şüphesiz 1914’den beri büyük depremler oldu!

“Yer yer . . . vebalar olacak.” (Luka 21:11) 1918 ve 1919 yılları boyunca 1 milyar kişi İspanyol gribine yakalandı ve 20 milyondan fazla insan bu hastalıktan öldü. Ancak bu sadece bir başlangıçtı. Gelişmekte olan ülkelerde sıtma, salyangoz ateşi, nehir körlüğü, akut diyare ve diğer hastalıklar milyonlarca insanı sakat bırakmaya ve öldürmeye devam ediyor. Buna ek olarak kalp hastalığı ve kanser milyonlarca hayatı yok ediyor. Cinsel ilişkiyle geçen hastalıklar insanlığı perişan ediyor. Günlerimizde dehşet saçan ve tedavi ümidi görülmeyen öldürücü bela AIDS hastalığının, her dakika yeni bir kurbana bulaştığı tahmin ediliyor.

“Fesat (kanunsuzluk) çoğalaca”k. (Matta 24:12) 1914’den bu yana kanunsuzluk sınır tanımadan arttı ve bugün patlama noktasına geldi. Adam öldürme, tecavüz, hırsızlık ve çete savaşları gazetelerin başlıklarının ve radyo ve televizyon haberlerinin önemli bir bölümünü kapsıyor. Anlamsız şiddet hareketleri kontrol edilemez şekilde çevreyi kasıp kavuruyor. Amerika Birleşik Devletlerinde silahlı bir adam, süratle ateş eden bir tüfekle ilkokul çocuklarından oluşan bir kalabalığa yüz el kadar ateş açtı; sonuç 5 ölü, 29 yaralı. İngiltere’de çıldıran bir adam, bir AK-47 saldırı tüfeğiyle 16 kişiyi katletti. Kanada’da kadınlardan nefret eden bir adam Montreal Üniversitesine gidip, 14 kadını öldürdü. Böyle insanlar kurt, aslan ve canavara benzeyen, yakalanıp yok edilmek için doğan mantıksız hayvanlar gibidir.—Hezekiel 22:27; Tsefanya 3:3; II. Petrus 2:12 ile karşılaştırın.

“İnsanlar korkudan, ve dünyaya gelmekte olan şeyler için beklemekten bayılacaklar.” (Luka 21:26) İlk atom bombasının patlamasından bir süre sonra, atom bilgini Harold C. Urey gelecekle ilgili şunları söyledi: “Korkuyla yemek yiyip, uyuyacağız, korku içinde yaşayıp, öleceğiz.” Bir nükleer savaş korkusuna kötülük, açlık, ekonomik istikrarsızlık, ahlaksal çöküntü, ailelerin bozulması, yeryüzünün kirletilmesi korkusu da eklendi. Aslında günlük gazete ve televizyon haberleriyle önümüze getirilen bu kötü dönem korkuyu her yere yaymaktadır.

Resul Pavlus da, şimdiki sistemin son günlerinde yaygın olacak durumları önceden kaleme aldı. Onun sözlerini okumak sanki günlük haberleri okumak gibidir. Pavlus şunları yazdı: “Bunu bil ki, son günlerde çetin anlar gelecektir. Çünkü insanlar, kendilerini seven, parayı seven, övünücü, mağrur, küfürbaz, ana babaya itaatsiz, nankör, murdar, şefkatsiz (tabii sevgiden yoksun), amansız (herhangi bir anlaşmaya açık olmayan), iftiracı, nefsine mağlup, azgın, iyilik düşmanı, hain, inatçı, kibirli, zevki Allahtan ziyade seven, takva (Tanrısal bağlılık) suretini gösterip onun kuvvetini inkâr edenler olacaklardır, bunlardan da yüz çevir.”—II. Timoteos 3:1-5.

Her Şey “Yaratılışın Başlangıcında Olduğu Gibi” Kalıyor Mu?

Resul Petrus, son günlerle ilgili diğer bir özelliği de önceden bildirdi: “Son günlerde alaycılar kendi arzularına göre yürüyerek, ve: Onun zuhurunun vadi nerededir? çünkü babaların uyudukları günden beri her şey hilkatin (yaratılışın) başlangıcından olduğu gibi kalıyor, diye alay ederek geleceklerdir.”—II. Petrus 3:3, 4.

Zamanımızda, son günlerle ilgili konuşulduğunda birçok insan alay ederek Petrus’un peygamberane sözlerini gerçekleştiriyor. Onlar şöyle diyor: ‘Bütün bu şeyler eskiden olduğu gibi sürmektedir. Bu, tarihin tekrarından başka bir şey değildir.’ Böylece onlar uyarıları umursamayıp, “kendi arzularına göre yürü”meye devam ediyorlar. Son günleri açıkça tanımlayan peygamberliklerin gerçekleşmesini “istiyerek” bir kenara itiyorlar.—II. Petrus 3:5.

Böyle olmakla birlikte, İsa’nın önceden bildirdiği bileşik alametin farklı özelliklerinin hepsi birden bu kadar kısa bir zaman süresi içinde, bu derece yoğun şekilde ve böyle geniş kapsamlı sonuçlarla daha önce asla gerçekleşmedi. (Örneğin, Matta 24:3-12; Markos 13:3-8; Luka 21:10, 11, 25, 26’ya tekrar bakın.) Ayrıca, Vahiy’de kaydedilen son günlerle ilgili başka bir özelliğe de önemle dikkatinizi çekmek isteriz.

Vahiy 11:18’de geçen sözleri ele alalım. Orada, Mesih’in Krallığı hüküm sürmeye başladığında milletlerin gazaplandığı ve hüküm vaktinin geldiği zaman Yehova’nın “yeri harap edenleri harap e”deceğini söyler. Bugün çevre kirliliği yeri harap etmiyor mu? Gerçi insanlar, yeryüzü kaynaklarını her zaman zenginleşmek için sömürdüler. Ancak bunu yaparken, asla yeryüzünü oturulabilir bir gezegen olarak mahvedecek duruma gelmediler. Şimdi, 1914’den bu yana teknoloji geliştiğinden dolayı insanlar bunu yapabilecek güçtedir ve açgözlülükle kendi servetlerini çoğaltmak için gerçekten yeri harap ediyor, çevreyi kirletiyor ve yeryüzünün hayatı besleyip sürdürme yeteneğini tehlikeye atıyorlar.

Açgözlü ve materyalist toplum şimdi bu durumu tehlikeli boyutlara getirmektedir. Bu korkunç sonuçlardan bazıları şunlardır: Asit yağmurları, yerkürenin ısınması, ozon tabakasının delinmesi, çöplerin çoğalması, zehirli atık yığınları, bitki ve böcekleri öldüren tehlikeli ilaçlar, nükleer artıklar, petrolün ve arıtılmamış lağım sularının denize dökülmesi, hayvan ve bitki türlerinin yok olması, ölü göller, yeraltı sularının kirletilmesi, ormanların yok edilmesi, toprağın kirletilmesi, toprağın ürün ekilecek tabakasının aşınması ve ağaçlara, ürünlere olduğu kadar insan sağlığına da zarar veren kirli hava.

Profesör Barry Commoner şöyle diyor: “Yeryüzünün sürekli kirletilmesinin, kontrol edilmediği takdirde, gezegenimizin insan yaşamı için elverişli bir yer olma özelliğini yok edeceğine inanıyorum . . . . Sorun bilimsel cahillikten değil, ancak kasten gösterilen açgözlü tutumdan kaynaklanmaktadır.” State of the World 1987 adlı yayının 5. sayfasında şöyle okuyoruz: “İnsan faaliyetlerinin büyük çapta artışı, yeryüzünün oturulabilecek bir gezegen olma özelliğini tehdit etmeye başladı.” 1990 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde gösterilen büyük bir televizyon dizisi şu başlığı taşıyor: “Gezegenimizi Kurtarma Yarışı.”

İnsanlar yeri kirletmeye asla son vermeyecek; ancak Tanrı yeryüzünü harap edenleri yok ettiği zaman bunu yapacak. Tanrı ve gökteki Mareşali Mesih İsa, son savaş olan Armagedon’da, materyalist milletler üzerine hükmünü getirmekle bunu gerçekleştirecek.—Vahiy 16:14, 16; 19:11-21.

Son günlerle ilgili İsa’nın peygamberliğinin göze çarpan şu özelliğine de dikkat edin: “Krallığın bu iyi haberi, bütün milletlere bir şahadet maksadıyla bütün meskûn yerde vaaz edilecektir; ve son o zaman gelecektir.” (Matta 24:14) Bu iyi haber Tanrı’nın Krallığının şimdi göklerde hüküm sürdüğünü ve yakında bu kötü sistemi yok etmek ve yeryüzünü tekrar Cennete çevirmek üzere harekete geçeceğini bildiriyor. İyi haber daha önce de vaaz edildi, ancak asla oturulan bütün yeryüzünü kaplamadı. Fakat 1914’den bu yana, İsa’nın önceden bildirdiği ezaya —hükümet yasakları, ayaktakımı saldırıları, hapsedilme, işkence ve ölüme— rağmen Yehova’nın Şahitleri bunu yaptılar.

1919 yılında, Yehova’nın bu iyi haberi vaaz eden 4.000 Şahidi vardı. Sayıları artmaya devam etti, şöyle ki geçen yıl 4 milyondan fazla Şahit 212 ülkede vaaz etti. Takriben 200 dilde yüz milyonlarca Mukaddes Kitap, kitap ve dergi dağıttılar, insanların evlerinde milyonlarca Mukaddes Kitap tetkiki idare ettiler ve dünyanın her yerinde büyük stadyumlarda bölge ibadetleri yaptılar. İyi haberin bu kadar geniş çapta vaaz edilişi 1914’den önce asla yapılamazdı. Bunun bugünkü ölçüde başarılması için, ancak zamanımızdaki çok süratli modern baskı makineleri, seyahat olanakları, bilgisayarlar, faksimile makineleri ve de taşıma ve haberleşme olanakları gerekliydi.

Yeremya’nın günlerindeki Yeruşalim gelecek olan harabiyetle ilgili uyarılmıştı; orada oturanlar sadece alay ettiler, ancak düşündüklerinde daha geç olmuştu. Bugün Armagedon’da gelecek daha büyük bir harabiyetle ilgili çok kuvvetli delillerle desteklenen uyarı mesajı ilan ediliyor. (Vahiy 14:6, 7, 17-20) Milyonlarca insan buna kulak asmıyor. Ancak zaman daralıyor. Düşündüklerinden daha geçtir. Acaba sizin de düşündüğünüzden daha geç mi?

[Sayfa 7’deki resim]

Yeremya’nın günlerinde onların düşündüğünden daha geçti

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş