Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w94 1/9 s. 21-26
  • En Hızlı İlerleyen Teşkilatla Birlikte Hizmet Etmek

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • En Hızlı İlerleyen Teşkilatla Birlikte Hizmet Etmek
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1994
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Eski Günler
  • Beytel’de Yeni Bir Hayat
  • Birader Rutherford ile Arkadaşlık
  • Maddi Zorluklarla Dolu Zamanlar
  • Radyoevinde Çalışmak
  • Gramofon
  • Tarladaki Sevinçli Çalışma
  • Tanrısal Rehberlik
  • Yehova’nın Hizmetinde Zengin Bir Yaşam
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2001
  • Duyuru İşinde Kullanılan Yöntemler: İnsanlara Ulaşmak İçin Her Tür Araçtan Yararlanılıyor
    Tanrı’nın Krallığı Hüküm Sürüyor!
  • Sizin İçin En İyi Yaşam Tarzı Bu Olabilir mi?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2001
  • Yehova Kararımı Bol Bol Ödüllendirdi
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur (İnceleme)—2018
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1994
w94 1/9 s. 21-26

En Hızlı İlerleyen Teşkilatla Birlikte Hizmet Etmek

ROBERT HATZFELD TARAFINDAN ANLATILMIŞTIR

Bugün birçok kişi uzaktan kumanda aygıtıyla televizyonunu açıp akşam haberlerini gerçeğine uygun şekilde renkli olarak seyretmeyi fazla olağandışı bulmaz. Bana ise, gözlerini kocaman açmış 12 yaşında bir çocuk olarak sinema perdesinde konuşan bir adamın dev görüntüsünü seyrettiğim gün sanki dünmüş gibi geliyor!

Belki bunun haber niteliğinde önemli bir olay olmadığını düşünebilirsiniz. Fakat geçmişte, 1915 yılında, sessiz ve siyah beyaz filmin ilk günlerinde bu bana çağın mucizesi olarak görünmüştü. Haşmetli sakalıyla bir adam perdede görünüp şunları demişti: “I.B.S.A., Uluslararası Mukaddes Kitap Tetkikçileri Birliği, Yaratılışın Fotodramını sunar.” Sonraki iki saat boyunca Mukaddes Kitabın tarihi gözler önüne serildi. Mukaddes Yazılardan alınan mesajı açık ve tazelendiriciydi. Bununla birlikte, içine renkli slaytlar serpiştirilmiş ve senkronik olarak seslendirilmiş bu film gerçekten ilgimi çekmişti.

Bir dönüm noktası olan bu teknolojiye karşı duyduğum coşkunun, dünyanın en hızlı ilerleyen teşkilatında bir ömür boyu yapacağım kariyerin başlangıcı olduğunu o anda kavrayamamıştım.

Eski Günler

Babam 1891’de Almanya’nın Dillenburg şehrinden, Pennsylvania (ABD) eyaletinin Allegheny şehrine, çoğunlukla Almanların bulunduğu bir yerleşim bölgesine taşınmış. Daha sonra, oradaki bir Alman ailenin kızıyla tanışıp evlenmiş. 7 Temmuz 1903’te ben doğmuşum; ben hem Almanca hem de İngilizce konuşarak büyüdüm. 1914’te I. Dünya Savaşı başlamadan kısa bir süre önce çıkan verem salgını annemi ve babamı alıp götürdü ve beni öksüz bıraktı. Aynı sırada dedem de felç geçirip öldü.

Halam Minna Bömer şefkat göstererek beni yanına aldı. “Benim beş çocuğum var, bir tane daha olsun” dedi. Gerçi ana-babamı özlüyorsam da, Minna halamın yanında kendi evimde gibiydim.

Halam uzun zamandan beri Mukaddes Kitap Tetkikçilerinin Allegheny Cemaatinin bir üyesiydi. (Yehova’nın Şahitleri o devirde böyle anılırlardı.) Teşkilatın başkanı olan birader C. T. Russel da 1909 yılından önce bu cemaate katılıyordu. Halam Minna beni ibadetlere götürürdü. Ailemiz o zamanlar tetkik etmek veya vaaz etmek için pek yoğun çaba göstermediyse de, öğrendiklerimizi tanıdıklarımızla rastlantılarda paylaşıyorduk.

İşte bu dönemde “Fotodram” beni hayretler içinde bırakmıştı. Mekaniğe karşı eğilimim olduğundan, fotoğrafçılıktaki bu yeni teknikler, ses/görüntü senkronizasyonu ve hızlandırılmış fotoğraflar yöntemi beni büyüledi. Çiçeklerin açışını izlemek çok heyecan vericiydi.

1916’da Birader Russell’ın ölümü bizi üzüntüye boğdu. Allegheny’de yaşadığımızdan, Carnegie Hall’daki cenaze törenine katıldık. Burası, 1903’te Birader Russell’ın E. M. Eaton ile tartıştığı salondu. Birader Russell’ın Mukaddes Kitap bilgisine karşı duyulan güveni sarsmayı umarak 6 günlük tartışma teklifiyle ona meydan okuyan bu Episkopal Metodist vaizi hakkında anlatılanları duymuştum. Umduğunun tersi oldu; Russell’ın ‘cehennemin üzerine hortumla su sıktığı’ söylendi. Pittsburg’ta tanınmış bir kolportör olan Sarah Kaelin, Russell ailesini şahsen tanıyordu. Cenazede Maria Russell’ı tabutun içine, üzerinde “Sevgili Kocama” yazılı bir buket koyarken görmüş. Maria birkaç yıl önce Russell’dan ayrılmış olduğu halde, hâlâ onu kocası olarak görmekteydi.

Yıllar geçtikçe, gelecekteki kariyerimde bana çok yararlı olacak teknik konulardaki yeteneklerimi geliştirmek üzere birçok olanağım oldu. Bana velilik yapan dayım bir inşaat müteahhiti idi. Okul tatillerimde beni, eski konakların gaz şebekelerini elektrik şebekesine çeviren elektrikçileriyle beraber çalışmaya gönderirdi. 1918 yılında okulumuzun öğrencileri amatör telgrafçılık donatımı ürettiler. Akşamları birlikte ders çalışmak, elektrik ve manyetizma konusunda deneyler yapmak için buluşurduk. 1926 yılında bir arkadaşımla birlikte bir çocukluk hayalinin peşinden koşmaya—gemilerde çalışıp bütün dünyayı gezmeye—karar verdik. Radyo ve telgraf operatörü olmak üzere Radio Corporation of America (RCA) okuluna kaydolduk.

Beytel’de Yeni Bir Hayat

Gittiğimiz radyo okulu New York kentindeydi; böylece Mukaddes Kitap Tetkikçileri tarafından kiralanan ve eski bir Mason Tapınağı olan oditoryumda yapılan ibadetlere katılabilmek için nehri geçip Brooklyn’e gidiyordum. O zaman bütün New York kenti ve civarında yalnızca bir cemaat vardı. Beytel’deki (Mukaddes Kitap Tetkikçilerinin merkez bürosunda çalışanların kaldığı yer) biraderler benim ticari radyo yayın lisansı için okula gittiğimi öğrendiklerinde, “Neden denize gidesin ki? Radyo istasyonumuz şuracıkta ve bir operatöre ihtiyacımız var” dediler. Bir görüşme yapmak üzere beni alt kattaki büroya davet ettiler. Beytel hakkında bildiğim tek şey, burasının Mukaddes Kitap Tetkikçilerinin merkezi olduğuydu.

Biraderler benimle görüşüp öğrenimimi bitirmemi, lisansımı almamı ve sonra Beytel’e gelmemi önerdiler. Okulu bitirdikten hemen sonra bir gemiye binip açık denizlere gideceğim yerde, birkaç parça giysi toparlayıp Beytel’in bulunduğu yöne giden bir metroya atladım. Yehova’ya kendimi vakfettiğim ve yıllardır vaaz faaliyetine katıldığım halde, ancak Beytel’e girdikten iki hafta sonra, 1926 yılının Aralık ayında vaftiz edildim. Bu, o zamanlar seyrek görülen bir şey değildi.

O günlerde Beytel 150 kişilik kadrosuyla tıka basa dolmuş durumdaydı. Her odada dört birader kalıyordu. Herkes aynı binada yediği, çalıştığı, yattığı ve tabii New York’un içindeki tek cemaate katıldığı için, kısa bir zamanda oradaki kardeşlerin çoğuyla yakından tanıştım. Columbia Heights 124’teki Beytel Evi 1927’de bitirildi ve böylece odalarda iki kişi kalma olanağı sağlandı.

1927 yılında Adams Street 117’de yeni fabrika da açıldı. Concord Street 55’teki eski fabrikadan araç gereç ve makinelerin taşınmasına ben de yardım ettim. Orada, radyo donatımının yanı sıra asansörler, baskı makineleri, çamaşır makineleri, petrol brülörleri vardı—üstünde bir elektrik teli bulunan ne kadar alet varsa bakımını ben yaptım.

Bununla birlikte, Beytel yalnız bir matbaa olmaktan çok daha öteydi. Her kitabın, her broşürün ve derginin ardında çok çalışkan, alçakgönüllü hizmetçiler vardı. Onlar dünyada kendilerine bir nam yapmaya uğraşan kişiler değildi. Yalnızca Rabbin işini tamamlamak istiyorlardı—ve gerçekten yapılacak çok iş vardı!

Birader Rutherford ile Arkadaşlık

Teşkilatın ikinci başkanı olan Joseph F. Rutherford ile birlikte çalışma imtiyazı bana birçok yönden yarar sağladı. Boyu 1,80’den fazlaydı, şişman olmamasına rağmen kuvvetli, iri yapılı bir adamdı. Kendisini yakından tanıyana kadar, Beytel’deki birçok genç biraderin biraz da olsa gözünü korkutmuştu. Durmadan araştırma yapar ve yazılacak malzemeyi hazırlardı.

Birader Rutherford’un çok hoş bir espri anlayışı vardı. Birader Russell’ın zamanından beri Beytel ailesinde yaşayan birkaç yaşlı hemşire vardı. Oldukça ciddi bir yüz ifadeleri vardı ve ortada komik bir durum olsa da, sesli gülmenin yakışıksız bir davranış olduğuna inanıyorlardı. Bazen öğlenleri yemek yerken Birader Rutherford sofrada birşeyler anlatır ve herkesi güldürürdü, bu iki hemşire ise ona kızarlardı. Bununla birlikte, yemeklerde sık sık ciddi Mukaddes Kitap müzakereleri de başlatırdı.

Birader Rutherford iyi bir aşçıydı ve dostlarına yemek pişirmekten çok hoşlanırdı. Bir keresinde Beytel’in aşçıları tavuğu bölerken bazı kemikleri kırmışlardı. Hemen uzun adımlarla mutfağa yürüdü ve onlara tavuğun nasıl bölündüğünü gösterdi. O, yemeğinin içinde kemik parçalarının bulunmasından hoşlanmazdı.

Çoğu kez resmi olmayan ortamlarda radyo istasyonumuz WBBR’de ya da Staten Island’da tetkik yapmak için kullandığı odasında, Birader Rutherford’un yanındaydım. Vaaz ettiği şeyi tam olarak uygulayan, çok iyi kalpli bir adamdı. Kendi yapmayacağı şeyi başkasından da beklemezdi. Başka birçok dinsel teşkilatların sorumlularının tersine, Birader Rutherford en üstün ruhi ve ahlaksal özelliklere sahipti. O açıkça Yehova’nın Gökteki Krallığı için yaşadı.

Maddi Zorluklarla Dolu Zamanlar

Beytel’e girişimden birkaç yıl sonra dünya Büyük Bunalım denen döneme girdi. Para piyasası çöktü, malların fiyatları düştü. İş bulmak hemen hemen imkânsızdı, sermaye kısıtlıydı. Beytel bağışlarla işliyordu ve Yehova her zaman işimizi yerine getirebilmemiz için gerekli olanı sağladı. Herkesin arzusunu yerine getiremediysek de, hiçbir zaman yiyeceksiz kalmadık. Mümkün olduğu kadar idareli yaşadık, Beytel dışındaki biraderler de bize ellerinden geldiğince destek oldular.

1932 yılında, fabrikamızın sadık nazırı Birader Robert Martin öldü. Yirmi yedi yaşındaki Nathan Knorr onun yerine tayin edildi. O çok yetenekli bir genç adamdı. Onu fabrikanın nazırı olarak kabul etmekte hiç kimsenin zorluk çektiğini hatırlamıyorum. Aralarında John Kurzen, George Kelly, Doug Galbraith, Ralph Leffler ve Ed Becker’in de bulunduğu diğer sadık kardeşler—hepsi de benim sevgili iş arkadaşlarımdı—ustalık ve yaratıcılıklarını gönüllü olarak Gökteki Krallığın hizmetine vakfettiler.—Çıkış 35:34, 35 ile karşılaştırın.

Radyoevinde Çalışmak

Teşkilatımız bütünüyle, mümkün olan her yolla iyi haberi yaymaya vakfedilmişti. Bütün dünyanın Gökteki Krallık hakkındaki haberi işitmesi gerekiyordu, biz ise yalnızca birkaç bin kişiydik. I. Dünya Savaşı sonrasında radyo teknolojisi henüz bebeklik dönemini yaşamaktaydı. Buna rağmen anlayışlı kardeşler bu iletişim yönteminin Yehova’nın o devre için sağladığı bir olanak olduğunu fark ettiler. Böylece 1923’te, New York kentini oluşturan beş ilçeden biri olan Staten Island’da radyo istasyonu WBBR’yi inşa etmeye koyuldular.

Bazen, istasyonumuzdaki tek operatör bendim. Orada, Staten Island’da kaldım; Brooklyn’deki matbaanın elektrik ve mekanik işlerini yapmak için feribot ve metroyla üç saatlik yol gidiyordum. Radyomuzu temelde kendi kendine yeten bir duruma getirmek için bir dizel jeneratör yerleştirdik. Staten Island’da, hem oradaki küçük kadroya, hem de Brooklyn’deki Beytel ailesine yiyecek sağlayan bir bahçemiz ve su kaynaklarımız vardı.

Yardım gelinceye kadar, radyoevinin sorumlulukları tarla hizmetine ve ibadetlere katılmamı kısıtladı. Yıllık iznimin dışında, hafta sonu gezileri ya da toplumsal faaliyetler için hiç zaman kalmıyordu. Bir keresinde biri bana “Böylesine sıkı bir çalışma programı sana hiç Beytel’i terk etmeyi düşündürmedi mi?” diye sordu. İçtenlikle, “Hayır!” dedim. Buradaki birçok vefakâr birader ve hemşireyle birlikte yaşayıp çalışmak benim için hem bir imtiyaz hem de sevinçti. Her zaman yapılması gereken işler, bazı yeni tasarılar vardı.

Harekete geçirici radyo temsilleri hazırlayıp yayımladık. Elimizde özel efekt plakları bulunmadığından kendi yöntemlerimizi kendimiz geliştirmeliydik. Hafif bir esintinin ya da kudurmuşçasına esen bir fırtınanın sesini üretebilen bir makina yaptık. İkiye ayrılmış hindistancevizi kabuklarını keçeli tahtalara vurarak atların parke taşlı yollarda çıkardıkları nal seslerini oluşturduk. Her temsil heyecanlı bir girişimdi. Ve insanlar dinlediler de. Zihni dağıtan şeylerin az olduğu o günlerde birçok insan oturup dikkatle dinledi.

1920’lerde ve 1930’ların başlarında Teşkilat, en fazla sayıda istasyonu, birçok kez, bir tek yayın için bir şebeke halinde birbirine bağlayarak radyoculukta bir tarih yazdı. Böylece Gökteki Krallığın haberi dünya çapında milyonlarca insana ulaştı.

Gramofon

1930’ların ortalarında ve 1940’ların başlarında pikap, gramofon gibi farklı ses aygıtlarını tasarlayıp imal ediyorduk. Özel bir tornayla ses kaydının ana kalıbını, ayna gibi dümdüz edilmiş balmumu plaklar üzerine oyuyorduk. Sonra çatlaksız ve kusursuz olduğundan emin olmak amacıyla, her ana kalıbı büyük bir dikkatle mikroskop altında kontrol ediyorduk. Eğer bazı kusurlar varsa kayıt tekrarlanıyor ve tornada yeni bir kesim yapılıyordu. Sonra balmumu kalıbı bir plak şirketine gönderiyorduk, onlar da bizim için plaklar üretiyorlardı.

Aklımdan çıkmayan çok heyecanlı bir olay, Birader Rutherford’un 1933’te verdiği “Kutsal Yılın Barış ve Refah Üzerindeki Etkisi” başlıklı konuşmadır. Papa bu yılı “Kutsal Yıl” olarak beyan etmişti, biz ise radyo ve gramofonla bu girişimin asıl yüzünü ve sonuçsuz kalacağını göstermiştik. Gerçekten de olaylar, Katolik Kilisesinin desteğiyle Hitler’in iktidara geçip barışla ilgili son umudun da kaybolması şeklinde gelişmişti.

Amerika Birleşik Devletlerinde kilisenin buyruklarının yerine getirilmesi için Katolik Eylem Örgütü kuruldu. Bunlar gazete, dergi ve basımevlerinin yönetimlerine kendi adamlarını yerleştirdiler. Politikaya bulaştılar ve bizim Mukaddes Kitapla ilgili konuşmalarımızı yayımlayan her istasyonu boykotla tehdit ettiler. Birçok Şahit, özellikle yakındaki New Jersey’de yaşayanlar Katolik Eylem gruplarının saldırılarına uğradı. Bunlar çok heyecanlı günlerdi.

Tarladaki Sevinçli Çalışma

1950’lerin ortalarında sayıları artan Gökteki Krallığın müjdecileri, daha çok sayıda insana kendi evlerinin kapılarında ulaşıyordu. Bunun, bireylere Mukaddes Kitap hakikatini anlatmakta radyodan daha etkili bir yöntem olduğu kanıtlandı. Böylece 1957, de WBBR’in satılıp maddi olanaklarımızın diğer ülkelerdeki dolgun vakitli vaizlik faaliyetini genişletmek üzere kullanılması kararlaştırıldı.

1955’te, haftalık Watchtower tetkikini yönetmek üzere Brooklyn’deki Bedford cemaatine tayin edildim. Teşkilat aynı zamanda beni kuzeye, New York, Pennsylvania, Connecticut ve New Jersey’e, seyahat eden konuşmacı olarak da gönderdi. Bedford cemaatine tayin edildiğimde, kendi kendime, ‘Yaşım 50’yi aştı. En iyisi şimdi tarla hizmetine bütün gücümle katılayım. Belki sonraları bel ağrılarım yüzünden bu işe bu kadar katılamam’ diye düşündüm.

Gökteki Krallığın tohumlarını radyo ile ekmenin yalnızca teknik alanında çalıştığım bütün bu yıllardan sonra, Mukaddes Kitap hakikatinin tohumlarını bireylere doğrudan ekip sulamaktan büyük bir zevk aldım. Cemaatle beraber çalışmaktan çok sevinç duydum. Bazıları beni, sanki kendi öz ailelerindenmişim gibi aralarına aldılar. O zamanki küçük çocuklar şimdi büyüdüler; fakat bana hâlâ ‘dede’ diyorlar. 30 yıl boyunca, bacağımda ve ayağımdaki rahatsızlıklar beni merdiven çıkamaz ve metroya binemez duruma getirinceye kadar, tarla hizmetinde beraberce çok hoş anlar yaşadık. 1985 yılında, Beytel binasında toplanan Brooklyn Heights cemaatine geçtim.

Yehova’nın teşkilatı büyük genişlemenin sevincini yaşarken, Yehova’nın Şahitlerinin uzak ülkelerdeki büyük toplantılarına giderek, O’nun uzak sahalarda döktüğü berekete kişisel olarak tanık olma imtiyazına sahip oldum. Sonunda bütün dünyayı gezebildim. 1950’lerden başlayarak, Beytel’de yaşayan bir grup kardeş Londra, Paris, Roma, Nürnberg ve Kopenhagen’a gözlemlerde bulunmaya gittik. Seyahatlerimizi yolcu uçağına dönüştürülmüş bombardıman uçaklarıyla, gemi ve trenlerle yaptık. Seyahatlerimizde ilginç birçok görüntüyle karşılaştık, ama insanı en çok coşturan sahneler sıcak ve konuksever kardeşlerimizin oluşturduğu kalabalıklardı. Sonraki on yıl, Ortadoğu, bir kez daha Batı Avrupa ve sonunda da Doğu Avrupa seyahatlerini beraberinde getirdi. Polonya, Almanya ve Çekoslovakya’daki muhteşem toplantılar hayal gücümüzün ötesindeydi. İlk kez onun bir kısmı olduğum günden bu yana teokratik ailemiz nasıl da büyümüştü.

Tanrısal Rehberlik

Teşkilatın başlangıçta küçük gözüken adımları sonraları dev adımlara dönüştü. Yenilik getiren tasarılar, şahadet işine yardımcı olacak gereçler üzerinde çalıştığımız zamanlarda, bu muazzam gelişmeyi kim önceden görebilirdi ki? Yehova’nın önderliğine olumlu karşılık vererek imanla ileri doğru yürüdük.

Bu durmadan ilerleyen teşkilat, dünya çapındaki tarlanın işlenmesine yardımcı olması için eldeki en ileri teknolojiyi kullanmaktan, ya da olmayanı kendisi icat edip uygulamaktan korkmamıştır. Gökteki Krallığın ilanının ilerletilmesinde kullanılan yöntemler arasında evden eve vaaz etmek, radyo yayın şebekeleri, gramofonla şahadet ve insanların kendi evlerinde Mukaddes Kitap tetkik programları yönetmek de vardır. İlk günlerde kendi baskı sistemlerimizi kurmamız, bugün bilgisayarlı fotodizgi makineleriyle birçok lisanda ofset baskı yapmamız, önemsiz başarılar değildir. Gilead Okulu, Konuşma Yeteneğini Geliştirme Programı, düzenli olarak yapılan büyük toplantılar hepsi Yehova ve Oğluna izzet vermekte bir rol oynadı. Bunları kişisel olarak izleyebilmek ve bütün bu olaylarda bir payımın olması da benim imtiyazım oldu.

Benim için, Yehova’nın ruhla yönetilen teşkilatının ne yapılacağı ve nasıl yapılacağı konusunda rehberlik aldığı açık bir gerçektir. Görünen ve görünmeyen kısımlarıyla tüm evrensel teşkilatı birlikte çalışıyor.

Genç bir adam olarak denizlere açılmak konusundaki planlarımdan vazgeçtiğimden dolayı asla pişman olmadım. Nedeni, dünyadaki en heyecanlı, en anlamlı gelişmelerin işte burada, Yehova’nın Teşkilatında gerçekleşiyor olmasıdır. “Yüksek davete” giden yolda yaptığım yolculuk, içinde asla pişmanlık olmayan pek çok sevinç ve bereketle işaretlenmiştir.—Filipililer 3:13, 14.

Gençlere her zaman 1914’ü akıllarında tutmalarını söylerim—yani, şunları söyleyen Mezmur 19:14’ü: “Ağzımın sözleri ve yüreğimin düşüncesi senin önünde makbul olsunlar, Ya Rab, kayam ve kurtarıcım.” Biz Yehova’yı her konuda hoşnut edip Davud gibi dua etmek istiyoruz: “Ya Rab, yollarını bana bildir; tariklerini bana öğret. Bana hakikatinde yol göster, ve bana öğret; Çünkü sen kurtuluşumun Allahısın; bütün gün seni bekliyorum.” (Mezmur 25:4, 5) Bu sözler çok anlamlıdır. Bunları hatırlamak bize, Yehova’nın sürekli ilerleyen teşkilatına ayak uydurmakta, doğru yolda kalmakta ve doğru yönde gitmekte yardım edecektir.

[Sayfa 23’teki resim]

Birader Rutherford dostları için yemek pişirmekten çok hoşlanırdı

[Sayfa 25’teki resim]

Robert Hatzfeld WBBR radyo istasyonunun reji kısmında

[Sayfa 26’daki resim]

Birader Hatzfeld’in yakın zamana ait bir fotoğrafı

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş