Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w94 15/12 s. 5-7
  • Tanrı’yı İnkâr Etmenin 20. Yüzyıldaki Durumu

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Tanrı’yı İnkâr Etmenin 20. Yüzyıldaki Durumu
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1994
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Tanrı’nın Otoritesini İnkâr Etmek
  • Hıristiyan Âleminin Tanrı’yı İnkâr Etmesi
  • Tanrıtanımazlık İçin Geçerli Nedenler Var Mı?
  • Hakiki Dinin Farkı
  • Tanrıtanımazlığın Kökü
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1994
  • Dinin Olmadığı Bir Dünya Daha mı İyi Olurdu?
    Uyanış!—2010
  • Yaratıcıya İman Etmek Mümkün mü?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2009
  • Ateistler Dine Savaş Açıyor!
    Uyanış!—2010
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1994
w94 15/12 s. 5-7

Tanrı’yı İnkâr Etmenin 20. Yüzyıldaki Durumu

“İnsanlar şimdi Tanrı yoktur fikrini benimsiyor; hayatlarını da, sonuçlarını düşünmeden ve Tanrı’yı hesaba katmadan bağımsız olarak düzenliyorlar.”—One Hundred Years of Debate Over God—The Sources of Modern Atheism.

ULU bir ağaç ilk bakışta etkileyici olsa bile, sonunda olağan kabul edilir. Varlığına alışılır ve boyu artık hayranlık uyandırmaz.

Tanrıtanımazlıkla ilgili durum da buna benzer. 19. yüzyıl boyunca pek çok tartışmaya yol açmasına rağmen, bugün Tanrı’nın varlığının inkâr edilmesi ne şaşırtıcı ne de rahatsız edici bir durumdur. Bir hoşgörü çağı, Tanrıtanımazlık ile Tanrı’ya imanın barış içinde birarada var olmasını mümkün kıldı.

Bu, insanların büyük çoğunluğunun Tanrı’yı tamamen inkâr ettiği anlamına gelmez; aksine Amerika, Avrupa ve Asya kıtalarındaki 11 ülkede yapılan anket sonuçları, ortalama olarak yüzde 2’den biraz fazla insanın Tanrıtanımaz olduğunu söylediğini gösteriyor. Oysa, Tanrıtanımaz bir tutum, Tanrı’nın varlığına inananların çoğu arasında bile yaygındır. Bu nasıl olabilir?

Tanrı’nın Otoritesini İnkâr Etmek

The Encyclopedia Americana, “Tanrıtanımazlık, bazen sadece uygulamada Tanrı’yı reddetme ya da görmezlikten gelme alışkanlığına işaret eder” diyor. Bu nedenle de The New Shorter Oxford English Dictionary “Tanrıtanımaz” kelimesiyle ilgili şu ikinci açıklamayı veriyor: “Tanrı’yı ahlaken inkâr eden bir kişi; tanrısız bir kişi.”—İtalikler tarafımızdan.

Evet, Tanrıtanımazlık, ya Tanrı’nın varlığını ya da otoritesini inkâr etmeyi veya her ikisini de kapsayabilir. Mukaddes Kitap bu Tanrıtanımaz tutuma Titus 1:16’da şöyle değinir: “Tanrı’yı tanıdıklarını ileri sürer, ama eylemleriyle O’nu inkâr ederler.”—Müjde; Mezmur 14:1 ile karşılaştırın.

Tanrı’nın otoritesinin bu şekilde reddedilmesinin kökeni ilk insan çiftinin davranışında bulunabilir. Havva, Tanrı’nın varlığını kabul etti; bununla birlikte ‘iyiyi ve kötüyü bilerek Tanrı gibi olmak’ istedi. Onun tutumu, kararlarını ve ahlak kurallarını kendi başına belirlemek istediğini gösteriyordu. Daha sonra Âdem de Tanrı’nın otoritesini inkâr etme konusunda Havva’ya katıldı.—Tekvin 3:5, 6.

Bu tutum günümüzde yaygın mıdır? Evet. Kolayca fark edilmeyen bir Tanrıtanımazlık, bağımsızlık arayışıyla kendini gösteriyor. One Hundred Years of Debate Over God—The Source of Modern Atheism adlı kitap şunları söylüyor: “İnsanlar artık Tanrı’nın gözetiminde yaşamaktan bıktılar . . . . Özgürlük içinde yaşamayı tercih ediyorlar.” Mukaddes Kitabın ahlak kuralları, uygulanır ve gerçekçi olmadığı öne sürülerek reddediliyor. Birçok kişinin düşüncesi, küstahça şu sözleri söyleyen Mısır Firavununki gibidir: “Yehova kimdir ki . . . . onun sözünü dinliyeyim? Yehova’yı tanımam.” O, Yehova’nın otoritesini reddetmişti.—Çıkış 5:2.

Hıristiyan Âleminin Tanrı’yı İnkâr Etmesi

Mukaddes Kitabın pak hakikatlerinin yerine insan geleneklerini koyan Hıristiyan âleminin din adamları, Tanrı’nın otoritesini en şaşırtıcı biçimde inkâr edenlerdir. (Matta 15:9 ile karşılaştırın.) Ayrıca, Mukaddes Kitabın gerçek sevgi göstermekle ilgili emrini de reddederek, 20. yüzyılın en kanlı savaşlarını desteklediler.—Yuhanna 13:35.

Din adamları—pedofil (çocukları cinsel meta olarak kullanan) papazlara karşı birbiri ardına açılan davaların da kanıtladığı gibi—Tanrı’yı, O’nun ahlak standartlarına sırt çevirerek de inkâr ettiler. Hıristiyan âleminin durumu eski İsrail’in ve Yahuda’nınkine benziyor. Peygamber Hezekiel’e şunlar söylendi: “Memleket kanla dolu, ve şehir sapıklıkla dolu; çünkü onlar: RAB memleketi bıraktı ve RAB görmiyor, diyorlar.” (Hezekiel 9:9; İşaya 29:15 ile karşılaştırın.) Birçok kişinin Hıristiyan âleminin kiliselerini tamamen terk etmiş olması hiç de şaşırtıcı değildir! Fakat, Tanrı’ya inanmaktan da mı vazgeçmeleri gerekiyor?

Tanrıtanımazlık İçin Geçerli Nedenler Var Mı?

Dinin ikiyüzlülüğünü görmüş olsun veya olmasın, Tanrıtanımaz olan birçok kişi, Tanrı’ya duyulan inanç ile bu dünyadaki acıları bağdaştıramaz. Simone de Beauvoir bir keresinde şöyle dedi: “Dünyadaki bütün uyuşmazlıklardan sorumlu tutulan bir yaratıcı yerine, yaratıcısız bir dünyayı kabul etmek benim için daha kolaydı.”

İkiyüzlü dindarların önayak oldukları da içinde olmak üzere, dünyadaki adaletsizlikler Tanrı’nın var olmadığını kanıtlar mı? Şunu düşünün: Bir bıçak suçsuz bir insanı korkutmak, yaralamak, hatta öldürmek amacıyla kullanılırsa, bu, bıçağın tasarımcısının olmadığı anlamına mı gelir? Bunun yerine, aletin kötü biçimde kullanıldığını göstermez mi? Benzer şekilde, çekilen ıstırapların çoğu, insanların yeryüzünü olduğu kadar Tanrı vergisi yeteneklerini de kötüye kullandıklarını kanıtlıyor.

Bununla birlikte bazıları, Kendisini göremediğimiz için, Tanrı’ya inanmanın mantıksızlık olduğunu düşünüyor. Fakat hava, ses dalgaları ve kokular için ne denebilir? Bu şeylerden hiçbirini göremiyoruz; yine de var olduklarını biliyoruz. Akciğerlerimiz, kulaklarımız ve burnumuz bize bu bilgiyi sağlıyor. Kanıtlarımız olduğunda, şüphesiz görülmeyen şeylere de inanıyoruz.

Elektronlar, protonlar, atomlar, aminoasitler ve karmaşık yapıdaki beyin gibi fiziksel kanıtlara baktıktan sonra, doğa bilimci Irving William Knobloch şunları söyleme gereğini duydu: “Tanrı’ya inanıyorum, çünkü bana göre O’nun Tanrısal varlığı mevcut şeylerin tek mantıklı açıklamasıdır.” (Mezmur 104:24 ile karşılaştırın.) Benzer şekilde, fizyolog Marlin Books Kreider şöyle diyor: “Hem sıradan bir insan hem de yaşamını bilimsel incelemeye ve araştırmaya adayan bir kişi olarak Tanrı’nın varlığı konusunda hiç kuşkum yok.”

Tanrı’nın varlığına inananlar sadece onlar değildir. Fizik profesörü Henry Margenau’ya göre, “kendi alanında en iyilerden olan bilim adamlarına baktığınızda, aralarında çok az sayıda Tanrıtanımaz bulunduğunu görürsünüz.” Ne bilimdeki ilerlemeler ne de dinin başarısızlığı, bir Yaratıcı’ya inanmaktan vazgeçmemizi zorunlu kılar. Nedenini inceleyelim.

Hakiki Dinin Farkı

1803 yılında, Amerika Birleşik Devletleri başkanı Thomas Jefferson şunları yazdı: “Hıristiyan âleminin yolsuzluklarına gerçekten karşıyım; fakat bizzat İsa’nın gerçek ilkelerine değil.” Evet, Hıristiyan âlemi ile Hıristiyanlık arasında bir fark var. Hıristiyan âleminin öğretilerinin birçoğu insan geleneklerine dayanır. Bunun tersine, hakiki Hıristiyanlığın inançları sadece Mukaddes Kitaba dayanır. Bu nedenle, Pavlus ilk yüzyıldaki Koloselilere, ‘tam bilgi,’ ‘hikmet’ ve ‘ruhi anlayış’ edinmeleri gerektiğini yazdı.—Koloseliler 1:9, 10, 12.

İsa’nın hakiki takipçilerinden beklenen de budur; çünkü İsa takipçilerine şunu emretti: “Bütün milletlerden insanları şakirt edin, onları . . . . vaftiz edin; size emretmiş olduğum bütün şeylere riayet etmelerini onlara öğretin.”—Matta 28:19, 20.

Bugün, Yehova’nın Şahitleri, dünya çapında 231 ülkede bu emri yerine getiriyor. Mukaddes Kitabı 12 dile tercüme ettiler ve 74.000.000’dan fazla nüsha bastılar. Ayrıca, ev Mukaddes Kitap tetkiki programı vasıtasıyla, şimdi 4.500.000’dan fazla kişiye ‘İsa’nın emrettiği bütün şeylere uymaları’ için yardım ediyorlar.

Bu eğitim programının sonuçları geniş kapsamlıdır. Gerçek aydınlanma sağlar, çünkü insanların düşüncelerine değil, Tanrı’nın hikmetine dayanır. (Süleymanın Meselleri 4:18) Ayrıca, bütün milletlerden ve ırklardan insanların, insan kaynaklı “Aydınlanma”nın asla başaramayacağı, birbirleri için gerçek bir sevgi geliştirmelerini mümkün kılan ‘yeni bir kişilik’ giymelerine yardım ediyor.—Koloseliler 3:9, 10.

Hakiki din 20. yüzyılda zafer kazanıyor. Tanrı’yı—varlığını ya da otoritesini—inkâr etmiyor. Sizi, Yehova’nın Şahitlerinin İbadet Salonlarından birine gelerek bunu kendi gözlerinizle görmeye davet ediyoruz.

[Sayfa 6’daki çerçeve]

TANRITANIMAZLIĞIN KÖKÜNÜN GÜÇLENDİRİLİŞİ

18. yüzyılın ortasında, filozof Denis Diderot tek ciltlik bir ansiklopediyi İngilizceden Fransızcaya tercüme etmek üzere görevlendirildi. Ancak o, işvereninin beklediğinden çok daha fazlasını yaptı. Diderot, yaşadığı çağın ruhunu koruyup yansıtan 28 ciltlik bir eser olan Encyclopédie’sini derlemek üzere yaklaşık otuz yıl harcadı.

Encyclopédie çok yararlı bilgiler içermesine rağmen, insan hikmetini vurguluyordu. Great Ages of Man başlıklı kitap serisine göre, bu eser “insanın, yol gösterici ilke olarak imanın yerine aklı koyduğu takdirde hayatını daha iyi duruma getirebileceğini söyleyen radikal felsefeyi ilan etmeye cüret etti.” Tanrı’dan belirgin şekilde, hiç söz edilmiyordu. The Modern Heritage adlı kitap, “seçtikleri konularla yayımcılar, dinin, insanların bilmesi gereken şeylerden biri olmadığını gösterdiler” diyor. Kilisenin, Encyclopédie’nin yayımlanmasını engellemeye çalışmasına şaşmamak gerekir. Başsavcı da ansiklopediyi, siyaset, ahlak ve din açısından yıkıcı nitelikte olmakla suçladı.

Düşmanlarına rağmen, yaklaşık 4.000 kişi—astronomik fiyatını da düşünecek olursak, bu şaşırtıcı bir sayıdır—Diderot’nun Encyclopédie’sini almak istedi. Bu gizli Tanrıtanımazlık akımının, Tanrı’yı tamamen inkâr etmeye dönüşerek gelişmesi sadece bir zaman meselesiydi.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş