Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w95 1/5 s. 22-26
  • Sebat İlerlemeyle Sonuçlanır

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Sebat İlerlemeyle Sonuçlanır
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1995
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Küçük Başlangıçlar
  • Babamın Örneğini İzleme Çabası
  • Gökteki Krallık Hizmetine Katılmak
  • Muhalefet Karşısında Cesaret
  • Sadık ve Vefakâr Bir Yardımcı
  • Sebat Sevinç Getirir
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2006
  • Yehova’ya Güvenim Bana Destek Oldu
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1997
  • Yehova’nın Davetlerini Kabul Etmek Ödüller Getirir
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2001
  • Yehova’ya Birleşmiş Bir Aile Olarak Hizmet Etmek
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1996
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1995
w95 1/5 s. 22-26

Sebat İlerlemeyle Sonuçlanır

JOSÉ MAGLOVSKY TARAFINDAN ANLATILMIŞTIR

Polis memuru beni kolumdan yakaladığında, babama bakındım. Oysa ki ben farkına varmadan, babam karakola götürülmüştü. Oraya gittiğimde, polis memurları Mukaddes Kitaplarımız da içinde olmak üzere bütün yayınlarımıza el koyup hepsini yere yığdı. Bunu görünce babam, “Mukaddes Kitabı da mı yere koyuyorsunuz?” diye sordu. Polis şefi özür diledi ve Mukaddes Kitapları yerden alıp masanın üstüne koydu.

NASIL oldu da karakola düştük? O sırada ne yapıyorduk? Tanrıtanımaz bir polis devletinde mi yaşıyorduk da, Mukaddes Kitaplarımız bile elimizden alınmıştı? Bu soruların cevaplanması için benim henüz doğmamış olduğum 1925 yılına geri dönmek zorundayız.

O yıl, babam Estefano Maglovsky ve annem Juliana, o zamanki adıyla Yugoslavya’yı terk edip Brezilya’ya taşınmış ve São Paulo’ya yerleşmişler. Babam Protestan, annemse Katolik olduğu halde, din onların arasında bölücü bir etken değildi. Nitekim on yıl sonra onları dinsel açıdan biraraya getiren bir şey oldu. Bacanağı babama, ölülerin durumunu ele alan renkli, Macarca bir küçük kitap getirdi. Bu küçük kitap kendisine hediye edilmişti; babamdan, onu okuyup içindekiler ve özellikle de “cehennem” ile ilgili bölüm hakkındaki düşüncelerini söylemesini rica etti. Babam bütün gece bu küçük kitabı tekrar tekrar okudu; ertesi gün bacanağı fikrini sormaya geldiğinde, ona kesin olarak şöyle dedi: “Hakikat burada!”

Küçük Başlangıçlar

Yehova’nın Şahitlerinin bir yayını olduğundan, inançları ve öğretileri hakkında daha fazla bilgi edinebilmek üzere onları aramaya koyuldular. Sonunda ilişki kurulduğunda, ailemizden birkaç kişi Şahitlerle Mukaddes Kitap müzakereleri yapmaya başladı. Aynı yıl, 1935’te, ortalama sekiz kişinin katıldığı Macarca yapılan devamlı Mukaddes Kitap tetkikine başlandı; o zamandan beri evimizde devamlı olarak Mukaddes Kitap tetkikleri yapılıyor.

Babam, Mukaddes Kitabı iki yıl tetkik ettikten sonra, 1937’de vaftiz edildi ve evden eve vaaz etme işine katılan, tayin edilmiş bir hizmetçi ve tetkik idarecisi olarak hizmet eden, Yehova’nın coşkulu bir Şahidi oldu. São Paulo’nun Vila Mariana bölgesinde ilk cemaatin oluşmasına yardımcı oldu. Bu cemaat sonradan şehir merkezine aktarılıp Merkez Cemaat olarak adlandırıldı. On yıl sonra, Ypiranga semtinde ikinci bir cemaat oluşturuldu ve babam oraya cemaat hizmetçisi olarak tayin edildi. 1954’te, Moinho Velho mahallesinde, babamın yine cemaat hizmetçisi olarak hizmet ettiği üçüncü bir cemaat oluşturuldu.

Bu grup güçlenir güçlenmez, babam yakındaki São Bernardo do Campo’da bulunan bir gruba yardım etmeye başladı. O yıllar boyunca Yehova’nın bu küçük grupların gayretlerini bereketlemesi sayesinde artış fevkaladeydi; böylece, 1994’te São Paulo Büyük Şehrinde bulunan 760 cemaatte 70.000’den fazla müjdeci vardı. Ne yazık ki, babam bu artışı görecek kadar uzun yaşamadı. 1958’de 57 yaşında iken öldü.

Babamın Örneğini İzleme Çabası

Babamın göze çarpar bir özelliği, İsa’nın diğer olgun takipçileri gibi, konuksever olmasıydı. (III. Yuhanna 1, 5-8 ile karşılaştırın.) Böylece, 1936’da birader ve hemşire Yuille ile birlikte Amerika Birleşik Devletlerinden Brezilya’ya gelmiş olan Antonio Andrade’yi, karısını ve oğlunu konuk etme imtiyazına sahip olduk. Ayrıca, 1945’te Brezilya’ya tayin edilen ilk dolgun vakitli İncil vaizleri olan iki Gilead Okulu mezunu, Harry Black ve Dillard Leathco da evimizde konuk oldular. Onları başka birçok kişi izledi. Bu kardeşler ailemizdeki herkes için sürekli teşvik kaynağıydılar. Bunu takdir ederek ve ailemin yararını da düşünerek, İsa’nın takipçilerine özgü konukseverlik niteliğini göstermekte babamı örnek almaya çaba gösterdim.

Babam 1935’te hakikati öğrendiğinde ben henüz dokuz yaşında olmama rağmen, en büyük oğul olarak teokratik faaliyetlerinde ona eşlik etmeye başladım. Hepimiz onunla birlikte, Şahitlerin São Paulo’da, Eça de Queiroz Caddesi 141 numarada bulunan merkez bürosundaki İbadet Salonunda yapılan ibadetlere katıldık. Babamın bana verdiği öğretim ve eğitim sayesinde, Yehova’ya hizmet etmek üzere hararetli bir arzu geliştirdim ve 1940’ta kendimi Yehova’ya vakfedip vakfımı São Paulo’nun merkezinden akan ve bugün kirlenmiş durumda olan Tietê Irmağında suya daldırılarak sembolize ettim.

Kısa zamanda, başkalarına hakikat mesajının tohumlarını ekip sulayarak ve onlarla ev Mukaddes Kitap tetkikleri idare ederek, iyi haberin devamlı bir müjdecisi olmanın ne anlama geldiğini öğrendim. Şimdi Brezilya’da Yehova’nın binlerce vakfolmuş Şahidini gördüğümde, O’nun, bunlardan birçoğunun hakikat bilgisine gelmesine veya ona karşı takdirlerinin derinleşmesine yardım etmekte beni kullandığını bilmekten derin sevinç duyuyorum.

Yardımcı olduğum kişiler arasında, kapı kapı hizmetinde rastladığım Joaquim Melo var. Fazla ilgi göstermeden dinleyen başka üç adamla konuşuyordum. Sonra, yanımıza gelip dikkatlice dinleyen bir genci fark ettim. İlgisini görerek dikkatimi ona yönelttim ve iyi bir şahitlikte bulunduktan sonra onu Cemaat Kitap Tetkikine davet ettim. Tetkike gelmedi, fakat Konuşma Yeteneği Geliştirme ibadetine geldi ve ondan sonra devamlı olarak ibadetlerde hazır bulundu. İyi bir ilerleme gösterdi, vaftiz edildi ve eşiyle beraber birkaç yıl boyunca seyahat eden nazır olarak hizmet etti.

İşyerimde rastladığım Arnaldo Orsi de var. Bir iş arkadaşıma devamlı olarak şahitlik ediyordum, bu arada sakallı bir gencin bize devamlı kulak misafiri olduğunu fark ettim; böylece doğrudan onunla konuşmaya başladım. Koyu Katolik bir aileden geliyordu, fakat sigara içmek, porno filmler seyretmek ve bir dövüş sporu olan judo yapmak gibi konularda birçok sorular sordu. Ona Mukaddes Kitabın ne söylediğini gösterdim; ertesi gün hoş bir sürpriz yaparak piposunu, çakmağını ve haçını kırarken, porno filmlerini tahrip ederken ve sakalını traş ederken kendisini seyretmem için beni evine çağırdı. Birkaç dakika içinde yepyeni bir adam oldu! Judo yapmayı da bırakıp Mukaddes Kitabı kendisiyle her gün tetkik etmemi rica etti. Karısının ve babasının muhalefetine rağmen, ona yakın oturan kardeşlerin yardımıyla ruhi açıdan çok iyi ilerledi. Kısa zamanda vaftiz edildi ve bugün cemaatte ihtiyar olarak hizmet ediyor. Karısı ve çocukları da hakikati kabul ettiler.

Gökteki Krallık Hizmetine Katılmak

On dört yaşlarındayken bir reklam firmasında çalışmaya başladım; orada tabela boyamayı öğrendim. Bu sonradan çok yararlı oldu; birkaç yıl boyunca São Paulo’da Yehova’nın Şahitlerinin umumi konuşmalarını ve bölge toplantılarını ilan eden pano ve pankartları boyayan tek birader bendim. Hemen hemen 30 yıl bölge toplantılarında Tabela Kısmının nazırı olarak hizmet etme imtiyazına sahip oldum. Tatillerimi her zaman bölge toplantılarında çalışmaya ayırdım, hatta tabelaları zamanında hazırlayabilmek üzere bölge toplantılarının yapıldığı salonlarda yattım.

Aynı zamanda, o dönemde gerçek bir yenilik sayılan Teşkilatın hoparlörle donatılmış arabasını kullanma olanağım da oldu. Mukaddes Kitap ile ilgili yayınlarımızı bir sergiye yerleştiriyorduk ve hoparlörlü arabadan kayda alınmış bir mesaj yayımlanırken, ne olduğunu öğrenmek için evlerinden dışarı çıkan insanlarla konuşuyorduk. Gökteki Krallığın iyi haberini tanıtmak için kullandığımız başka bir yöntem de portatif gramofonlardı; Teşkilatın yayınlarını sunmakta kullandığımız o plakları hâlâ saklarım. Onlar sayesinde çok sayıda Mukaddes Kitabı açıklayan yayın dağıtıldı.

O günlerde São Paulo caddelerinde Katolik Kilisesinin uzun tören alayları olurdu ve çoğu kez önden giden adamlar yolları açarlardı. Bir pazar günü, babamla birlikte caddede The Watchtower ve Awake! dergilerini sunarken, uzun bir tören alayı göründü. Babam âdeti olduğu üzere şapkasını giymişti. Tören alayının önündeki adamlardan biri, “Şapkanı çıkar! Tören alayının geldiğini görmüyor musun?” diye bağırdı. Babam şapkasını çıkarmayınca, daha çok adam geldi ve bizi bir dükkânın vitrinine doğru iterek olay çıkardılar. Bu durum, olup bitene bakmaya gelen bir polisin dikkatini çekti. Adamlardan biri onunla konuşmak isteyerek kolundan tuttu. Polis adamın eline vurarak, “Elini üniformamdan çek!” diye emretti. Sonra neler olduğunu sordu. Adam, babamın tören alayı geçerken şapkasını çıkarmayı reddettiğini açıklayıp şunu ekledi: “Ben apostolik Roma Katoliğim.” Fakat hiç beklemediği bir cevap aldı: “Romalı olduğunuzu mu söylüyorsunuz? O halde Roma’ya dönün! Burası Brezilya.” Sonra bize dönüp, “Buraya önce kim geldi?” diye sordu. Babam bizim daha önce geldiğimizi söyleyince, polis adamları uzaklaştırdı ve işimize devam etmemizi söyledi. Tören alayının tümü geçene kadar polis memuru yanımızda durdu—babamın şapkası da başında kaldı!

Bu tip olaylar ender oluyordu. Fakat olduğunda, azınlıklar adına adaleti savunan ve Katolik Kilisesine boyun eğmeyen insanların olduğunu bilmek çok teşvik ediciydi.

Bir keresinde, ilgi gösterip kendisini ertesi hafta tekrar ziyaret etmemi isteyen ergenlik çağında bir gençle karşılaştım. Tekrar ziyarete gittiğimde beni iyi karşılayıp içeri çağırdı. İçeride kendimi, alay eden ve beni kışkırtmaya çalışan gençlerden oluşan bir çeteyle sarılı bulduğumda duyduğum şaşkınlığı bir düşünün! Durum kötüleşiyordu ve birazdan bana saldıracaklarını hissettim. Beni içeri davet edene, bana bir şey olduğu takdirde bundan yalnızca kendisinin sorumlu tutulacağını ve ailemin nerede bulunduğumu bildiğini söyledim. Beni bırakmalarını rica ettim, kabul ettiler. Bununla birlikte, gitmeden önce onlara, içlerinden biri benimle yalnız konuşmak isterse, hazır olduğumu söyledim. Sonradan, onların yerel papazın arkadaşlarından oluşan bir grup fanatik olduğunu ve buluşmayı düzenlemek üzere papaz tarafından kışkırtıldıklarını öğrendim. Onların elinden kurtulduğuma sevindim.

Tabii, Brezilya’daki gelişme başlangıçta yavaştı, hemen hemen hiç fark edilmiyordu. Biz “ekme” işinin ilk aşamasındaydık; bu nedenle, “yetiştirmek” ve çabalarımızın meyvelerini “biçmek” için az zaman kalıyordu. Resul Pavlus’un şu sözlerini her zaman hatırlıyorduk: “Ben diktim, Apollos suladı; fakat Allah büyüttü; böylece ne diken, ne de sulıyan bir şey değildir, fakat büyüten Allah.” (I. Korintoslular 3:6, 7) 1945 yılında ilk kez iki Gilead mezununun gelmesiyle, uzun süredir beklenen büyüme zamanının geldiğini hissettik.

Muhalefet Karşısında Cesaret

Bununla birlikte, özellikle Avrupa’da II. Dünya Savaşı başladıktan sonra, büyüme muhalefetsiz olmayacaktı. Genelde insanlar ve bazı yetkililer tarafsızlığımızı anlamadıklarından, üzerimize doğrudan eza geldi. 1940’ta, São Paulo’nun merkezinde pankartla sokak hizmeti yaptığımız sırada, bir polis bana arkadan yaklaşıp pankartı yırttı ve karakola götürmek üzere beni kolumdan yakaladı. Babama bakındım, fakat hiçbir yerde görünmüyordu. Ben fark etmeden, Brezilya’daki faaliyete riyaset eden Birader Yuille de dahil, birçok kardeş polis karakoluna götürülmüştü. Giriş paragrafında belirttiğim gibi, babamla orada tekrar buluştum.

Yaşım küçük olduğundan gözaltına alınamadım ve bir polis tarafından eve götürülüp anneme teslim edildim. Aynı akşam, hemşireler de serbest bırakıldılar. Sonra polis, Birader Yuille dışında bütün biraderleri—on kişi kadardılar—serbest bırakmaya karar verdi. Bununla birlikte biraderler, “ya hepimiz gideriz, ya da hiçbirimiz,” diye direttiler. Polis memurları kararından caymadı; böylece hepsi geceyi soğuk bir odada beton üzerinde geçirdi. Ertesi gün hepsi şartsız serbest bırakıldı. Kardeşler pankartla şahitlik ettiklerinden birçok kez tutuklandılar. Levhalar Faşizm ya da Özgürlük başlıklı konuşmayı ve küçük kitabı ilan ediyordu; bu yüzden bazı yetkililer, faşizmden yana olduğumuz sonucunu çıkardı ve tabii bu, yanlış anlaşılmalara yol açtı.

Tarafsızlık konusu da genç biraderlere sorun çıkardı. 1948’de Brezilya’da bu nedenle hapsedilen ilk kişi ben oldum. Yetkililer beni ne yapacaklarını bilemediler. Caçapava’daki kışlaya aktarıldım ve bana bahçede sebze ekme ve yetiştirme ve eskrim salonunu temizleme işi verildi. Şahitlik etmek ve yayın vermek için çok olanağım oldu. Yehova’nın Şahitlerinin yayımladığı Children kitabını kabul eden ilk kişi bir kumandandı. Sonradan, beden eğitimi yapamayan ve bir odada bulunan 30-40 kadar kişiye din dersi vermekle bile görevlendirildim. En sonunda, on ay kadar hapiste kaldıktan sonra mahkemeye çıkarılıp serbest bırakıldım. O kişilerin bazılarından aldığım tehditlere, aşağılanmalara ve alaya göğüs germem için bana güç veren Yehova’ya minnettarım.

Sadık ve Vefakâr Bir Yardımcı

Barbara ile 2 Haziran 1951’de evlendim; o zamandan beri, çocuklarımızın eğitiminde ve “Yehova’nın disiplini ve zihni denetleyen öğüdüyle” yetiştirilmelerinde bana sadık ve vefakâr şekilde eşlik etti. (Efesoslular 6:4) Beş çocuğumuzdan dördü çeşitli görevlerde Yehova’ya sevinçle hizmet ediyor. Umudumuz, onların da bizimle birlikte hakikatte sebat etmeye devam etmeleri, teşkilatın ve yapılan işin ilerlemesine katkıda bulunmalarıdır. Kucaktaki bebek dışında, fotoğrafta görülen aile üyelerinin hepsi Yehova’nın vakfolmuş hizmetçileridir. Bunlardan dördü ihtiyardır; ikisi aynı zamanda daimi öncüdür; bu da Süleymanın Meselleri 17:6’nın ne denli doğru olduğunu gösterir: “Oğulların oğulları yaşlıların tacıdır; ve oğulların izzeti babalarıdır.”

Şimdi 68 yaşındayım ve sağlığım pek iyi değil. 1991 yılında üçlü baypas ameliyatı oldum ve sonra da anjiyoplasti yapıldı. Bununla birlikte, São Bernardo do Campo’nun bir cemaatinde riyaset eden nazır olarak hizmet etmeye devam edebildiğim ve böylece, buradaki işi başlatan ilk kişilerden biri olan babamın örneğini izleyebildiğim için mutluyum. Bizim neslimiz, bir daha hiçbir zaman tekrarlanmayacak olan, Yehova’nın gökteki Mesihi Krallığının kurulduğunu ilan etme imtiyazını paylaşma fırsatına sahip olduğundan, gerçekten eşsizdir. Bu nedenle, Pavlus’un Timoteos’a söylediği şu sözleri hiçbir zaman unutmamalıyız: “Sen . . . . incil vaizi işini yap, hizmetini tamamla.”—II. Timoteos 4:5.

[Sayfa 23’teki resim]

Ana-babam, Estefano ve Juliana Maglovsky

[Sayfa 26’daki resim]

José ve Barbara, Yehova’nın vakfolmuş hizmetçisi olan aile üyeleriyle

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş