Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w95 1/7 s. 5-8
  • Hakikati Neden Arayalım?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Hakikati Neden Arayalım?
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1995
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Göreliliğin Bedeli
  • Hakikat Nedir?
  • İşlerle Gösterilen Hakikat
  • Her Bedele Değer Bir Hazine
  • İsa’nın Takipçileri Ruhla ve Hakikatle Tapınırlar
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2002
  • “Hakikat Yolunda Yürüyeyim”
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur (İnceleme)—2018
  • Hakikat Tanrısını Örnek Alalım
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2003
  • ‘Hakikat Yolunda Yürüyün’
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur (İnceleme)—2022
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1995
w95 1/7 s. 5-8

Hakikati Neden Arayalım?

BİRÇOK dinsel teşkilat hakikatin kendisinde olduğunu ileri sürer ve bunu başkalarına da gayretle sunar. Gel gelelim, onlar kendi içlerinde insanı şaşkına çevirecek bollukta “hakikat” sunuyorlar. Acaba bu durum, tüm hakikatlerin göreli olduğuna ve mutlak hakikatlerin olmadığına ilişkin bir başka kanıt sayılır mı? Hayır.

Profesör V. R. Ruggiero The Art of Thinking adlı kitabında, akıllı insanların bile zaman zaman hakikatin göreli olduğunu söylemesine çok şaşırdığını ifade ederek şu mantığı yürütüyor: “Eğer herkesin kendine göre bir hakikati olursa, o zaman hiç kimsenin düşüncesi bir başkasınınkinden daha iyi olamaz. Demek ki hepsi eşittir. Bütün fikirler birbirine eşitse, o zaman bir konuyu araştırmanın anlamı nedir? Arkeoloji hakkındaki soruları cevaplamak üzere neden kazılar yapılsın? Ortadoğu’daki gerginliğin nedenleri niçin incelensin? Kanser tedavisi için neden araştırmalar yapılsın? Galaksinin keşfine ne gerek var? Ancak bazı cevapların diğerlerinden daha iyi olması ve hakikatin bir dereceye kadar kişisel görüşlerden ayrılıp etkilenmemesi durumunda bu etkinliklerin bir anlamı vardır.”

Aslında, hiç kimse hakikatin var olmadığına gerçekten inanmaz. Tıp, matematik ya da fizik kanunları gibi fiziksel gerçekliklere gelince, en koyu görelilik taraftarı bile bazı şeylerin hakikat olduğuna inanır. Aerodinamik kanunlarının mutlak hakikat olduğunu düşünmeseydik, hangimiz uçağa binmeye cesaret ederdi? Doğruluğu kanıtlanabilir hakikatler vardır; çevremiz bunlarla sarılıdır ve hayatımızı bu kanunlara emanet ederiz.

Göreliliğin Bedeli

Bununla birlikte, göreliliğin yanlışları en çok ahlaksal alanda göze çarpar, çünkü bu düşünüş tarzı en büyük zararı bu alanda vermiştir. The Encyclopedia Americana şu düşünceyi ileri sürüyor: “Bilginin ya da bilinen hakikatin insanlar tarafından elde edilip edilemeyeceğine ilişkin ciddi kuşkular duyuldu . . . . Bununla birlikte, hakikat ve bilgi ideallerinden oluşan ikili, hayali ya da zararlı görülerek reddedildiğinde insan toplumu kesinlikle çöküntüye uğrar.”

Böyle bir çöküntüyü belki fark ettiniz. Örneğin, cinsel ahlaksızlığın yanlış olduğunu açıkça söyleyen Mukaddes Kitabın ahlaksal öğretilerinin hakikat olarak görülmesi artık çok enderdir. “Neyin doğru olduğuna sen karar ver” tutumunu yansıtan ahlak kavramı günümüzde çok yaygındır. Toplumsal çöküntünün, göreliliğe dayanan bu bakış açısının bir sonucu olmadığını kimse iddia edebilir mi? Cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilgili dünya çapındaki salgının, yıkılan yuvaların ve yeniyetme gençler arasındaki hamileliklerin ahlaksal çöküntünün kanıtları olduğu kuşkusuzdur.

Hakikat Nedir?

Öyleyse, göreliliğin bulanık sularını terk edip, Mukaddes Kitapta hakikatin temiz suları olarak tarif edilen şeyi kısaca inceleyelim. (Yuhanna 4:14; Vahiy 22:17) Mukaddes Kitapta “hakikat,” hiçbir şekilde, filozofların üzerinde tartıştığı soyut, kavranması güç bir düşünce olarak yer almaz.

İsa, hayattaki tüm amacının hakikat hakkında konuşmak olduğunu söylediği zaman, sadık Yahudilerin yüzyıllardan beri değer verdiği bir şeyden söz ediyordu. Yahudiler, uzun zamandan beri Kutsal Yazılarında ‘hakikatin’ kuramsal değil, somut bir şey olduğunu okumuşlardı. Mukaddes Kitapta “hakikat” ifadesi, İbranice “ʼemethʹ” sözcüğünden tercüme edilmiştir ve sabit, sağlam ve belki de hepsinden önemlisi, güvenilir anlamını taşır.

Yahudilerin, hakikati bu şekilde görmek için haklı nedenleri vardı. Tanrıları Yehova’yı “hakikat Allahı” olarak adlandırdılar. (Mezmur 31:5) Bu, Yehova yapacağını söylediği her şeyi yaptığı için doğruydu. Vaatler verdiğinde, bu vaatleri tuttu. Peygamberlikler ilham ettiğinde, bunlar gerçekleşti. Kesin hükümler verdiğinde, hükümleri yerine geldi. Milyonlarca İsrailli bu gerçeklerin görgü tanığı olmuştu. Mukaddes Kitabın ilham altındaki yazarları, bunları tarihin tartışılmaz gerçekleri olarak kaleme aldılar. Kutsal olarak görülen diğer kitaplardan farklı olarak Mukaddes Kitap, mit ve efsanelerden oluşan bir zeminde hazırlanmadı. Doğruluğu, tarihsel, arkeolojik, bilimsel ve toplumsal alandaki kanıtlanmış gerçeklere sağlam şekilde dayanır. Mezmur yazarının Yehova hakkında şunları söylemesine şaşmamak gerek: “Şeriatin (kanunun) hakikattir. . . . . Bütün emirlerin hakikattir. . . . . Sözünün topu hakikattir”!—Mezmur 119:142, 151, 160.

İsa Mesih, Yehova’ya duada şunları söylerken o mezmurun sözlerini tekrarladı: “Senin sözün hakikattir.” (Yuhanna 17:17) İsa, Babasının söylediği her şeyin kesinlikle sağlam ve güvenilir olduğunu biliyordu. Benzer şekilde, İsa da “hakikatle dolu” idi. (Yuhanna 1:14) Takipçileri, görgü tanıkları olarak öğrendiler ve onun söylediği her şeyin güvenilir, yani hakikat olduğunu gelecek nesiller için kaleme aldılar.a

Bununla birlikte İsa, Pilatus’a yeryüzüne hakikati konuşmak amacıyla geldiğini söylerken, zihninde belirli bir hakikat vardı. İsa, Pilatus’un, “Sen kıral mısın?” sorusuna cevap olarak bu açıklamayı yaptı. (Yuhanna 18:37) Tanrı’nın Gökteki Krallığı ve kendisinin bu Krallığın Kralı olması, yeryüzünde bulunduğu sırada İsa’nın öğretiminin konusu ve başlıca kısmıydı. (Luka 4:43) Gökteki Krallığın Yehova’nın ismini takdis edeceği, egemenlik hakkını doğrulayacağı ve sadık insanlığa yeniden sonsuz ve mutlu bir yaşam getireceğiyle ilgili bu öğreti, İsa’nın bütün gerçek takipçilerinin ümit ettiği ‘hakikattir.’ Tanrı’nın bütün vaatlerinin yerine gelmesinde İsa’nın rolü bu denli önemli olduğundan ve Tanrı’nın bütün peygamberlikleri onun sayesinde “Amin” olduğundan ya da gerçekleştiğinden İsa haklı olarak şunları söyleyebildi: “Yol ve hakikat ve hayat benim.”—Yuhanna 14:6; II. Korintoslular 1:20; Vahiy 3:14.

Bu hakikati tümüyle güvenilir olarak kabul etmek bugün İsa’nın takipçileri için çok büyük anlam taşır. Bu, Tanrı’ya imanlarının ve vaatlerine duydukları ümidin doğru şeylere, gerçeklere dayandığı anlamına gelir.

İşlerle Gösterilen Hakikat

Mukaddes Kitabın, hakikatle işler arasında bağlantı kurması şaşırtıcı değildir. (I. Samuel 12:24; I. Yuhanna 3:18) Tanrı’dan korkar Yahudiler için hakikat bir felsefe konusu değildi; bu bir yaşam biçimiydi. “Hakikat” olarak kullanılan İbranice sözcük “sadakat” anlamına da gelebiliyordu ve sözüne sadık bir kişiyi tarif etmek için kullanılırdı. İsa, takipçilerine hakikate kendisiyle aynı bakış açısından bakmayı öğretti. O, Ferisilerin ikiyüzlülüğünü, adil olduklarını belirten sözleriyle adil olmayan işleri arasındaki büyük uçurumu şiddetle kınadı. İsa, öğrettiği hakikatlere göre yaşayarak bir örnek de bırakmış oldu.

Mesih’in bütün takipçileri için de böyle olmalıdır. Tanrı’nın Sözünün hakikati, İsa Mesih’in yönetimindeki Tanrı’nın Gökteki Krallığının coşku veren iyi haberi, onlar için bilgiden çok daha fazlasını ifade eder. Bu hakikat onları harekete geçirir, onunla uyumlu yaşamaya ve onu başkalarıyla paylaşmaya zorlar. (Yeremya 20:9 ile karşılaştırın.) Mesih’in takipçileri olarak benimsedikleri yaşam biçimi, ilk yüzyıldaki Hıristiyan cemaati tarafından, bazen sadece “hakikat” ya da “hakikat yolu” olarak adlandırılıyordu.—II. Yuhanna 4; III. Yuhanna 4, 8; II. Petrus 2:2.

Her Bedele Değer Bir Hazine

Gerçekten de, Tanrı’nın Sözünün hakikatlerini kabul etmek bir bedel gerektiriyor. İlk olarak, sadece hakikati öğrenmek bile sarsıcı olabilir. The Encyclopedia Americana şu gözlemde bulunur: “Hakikat genelde hoşa gitmez, çünkü önyargıyı veya uydurulmuş şeyleri desteklemez.” İnançlarımızın hakikat olmadığının açığa vurulduğunu görmek, özellikle de onları güvenilen dinsel liderlerden öğrenmişsek, düş kırıklığı yaratabilir. Bazı insanlar hakikati bulma deneyimini, güvenilen ana-babaların gerçekte gizli suçlular olduğunun öğrenilmesi gibi bir durumla karşılaştırabilir. Fakat dinsel hakikati bulmak yanılgı içinde yaşamaktan daha iyi değil mi? Gerçekleri bilmek yalanlarla kullanılmaktan daha iyi değil mi?b—Yuhanna 8:32 ile karşılaştırın; Romalılar 3:4.

İkinci olarak, dinsel hakikate göre yaşamak, eskiden dostumuz olan bazı kişiler tarafından reddedilmemize neden olabilir. Birçoklarının ‘Tanrı’nın hakikatini yalanla değiştiği’ bir dünyada, Tanrı’nın Sözündeki hakikate bağlı kalanlar tuhaf karşılanıp yanlış anlaşılır ve kimi zaman insanlar onlardan uzak durur.—Romalılar 1:25; I. Petrus 4:4.

Oysa hakikat bu ikili bedelden daha değerlidir. Hakikati bilmek bizi, yalanlardan, yanılgılardan ve batıl itikatlardan korur. Hakikate göre yaşadığımızda ise, o bize zorluklara dayanma gücü verir. Tanrı’nın hakikati öylesine güvenilir, öylesine gerçeklere dayalı ve öyle bir ümit kaynağıdır ki, her türlü denemede dimdik ayakta kalmamızı sağlar. Resul Pavlus’un hakikatle, askerlerin savaşta giydikleri enli ve sağlam deri bir kemer ya da kuşak arasında bağlantı kurması şaşırtıcı değildir!—Efesoslular 6:13, 14.

Mukaddes Kitaptaki bir mesel şunu söylüyor: “Hakikati satın al, ve onu satma; hikmeti ve terbiyeyi ve anlayışı da.” (Süleymanın Meselleri 23:23) Hakikati göreli ya da yok saymak, yaşamın sunduğu en heyecan ve doyum verici arayıştan yoksun kalmak demektir. Hakikati bulmak ümit bulmaktır; hakikati bilip sevmek, evrenin Yaratıcısını ve yegâne tevlit edilmiş Oğlunu bilip sevmek demektir; hakikate göre yaşamak, şimdi ve sonsuza dek zihinsel barış içinde ve amaçlı bir yaşam sürmek demektir.—Süleymanın Meselleri 2:1-5; Zekarya 8:19; Yuhanna 17:3.

[Dipnotlar]

a İncil kayıtlarında 70’ten fazla yerde, sözlerinin hakikiliğini vurgulamak üzere İsa’nın özel bir ifade kullandığı kaydedilmiştir. İsa genelde bir cümleye başlamak üzere “Amin” (“Doğrusu,” Türkçe Kitabı Mukaddes) derdi. Bunun karşılığı olan İbranice kelime “kesin, doğru” anlamına gelir. The New International Dictionary of New Testament Theology şunları belirtir: “İsa sözlerine amin ile başlayarak, onları emin ve güvenilir olarak nitelendirdi. Bu sözlere sadık kaldı ve onlara hem kendisinin hem de dinleyicilerinin uymasının zorunlu olduğunu gösterdi. İsa’nın sözleri, onun yüceliğinin ve otoritesinin bir ifadesiydi.”

b “Hakikat” için kullanılan Yunanca aleʹtheia sözcüğü, “gizlenmemiş” anlamına gelen bir sözcükten türemiştir; bu nedenle hakikat genelde eskiden saklı olan bir şeyin açığa çıkarılmasını kapsar.—Luka 12:2 ile karşılaştırın.

[Sayfa 6’daki çerçeve]

Hakikat Hiçbir Zaman Değişmez Mi?

BU SORU, V. R. Ruggiero tarafından The Art of Thinking adlı kitabında ortaya atıldı. Verdiği cevap ise, hayır idi. O şöyle açıklıyor: “Hakikat zaman zaman değişiyor gibi görünebilir, fakat daha yakından incelendiğinde değişmediği anlaşılır.”

Ruggiero şunları söylüyor: “Mukaddes Kitabın ilk kitabı olan Tekvin’in yazarının kimliği konusunu ele alalım. Yüzyıllar boyunca hem Hıristiyanlar hem de Yahudiler kitabın bir tek yazarı olduğuna inandılar. Zamanla bu görüşten kuşku duyuldu ve sonunda Tekvin’i beş kişinin yazdığı inancı yerleşti. Daha sonra 1981’de, başlangıçta düşünüldüğü gibi, yüzde 82’lik bir olasılıkla Tekvin’i tek kişinin yazdığını anlatan 5 yıllık bir dilbilim incelemesinin sonuçları yayımlandı.

Tekvin’in yazarının kim olduğu konusundaki hakikat değişti mi? Hayır. Sadece bizim inancımız değişti. . . . . Hakikat bizim bilgimiz ya da bilgisizliğimiz yüzünden değişmez.”

[Sayfa 7’deki çerçeve]

Hakikate Saygı

“HİÇ KİMSENİN ve hiçbir şeyin hakikate gerçek anlamda sahip olduğunu söylemeyeceği inancıyla her şeyin ‘maskesini düşürmeye’ çalışan, çağımızın özenti olumsuzculuk akımıyla hakikate saygı gösterilmez. Hakikate saygı, hakikatin gerçekten bulunabileceğine duyulan sevinçli güveni, hakikatin ortaya çıktığı herhangi bir zaman ve yerde ona alçakgönüllü şekilde tabi olmakla birleştiren bir tutumla gösterilir. Hakikate karşı böylesine açık fikirli bir tutumu, hakikat Tanrısına tapınanların göstermesi gerekir; diğer taraftan hakikate uygun bir saygı, insanın komşusuna hem sözle hem de işlerle yansıttığı davranışlarının dürüst olmasını sağlar. Bu, hem E[ski] A[hit] hem de Y[eni] A[hitte] doğrulandığını gördüğümüz tutumdur.”—The New International Dictionary of New Testament Theology, 3. Cilt, sayfa 901.

[Sayfa 7’deki resimler]

Bilimsel ilerleme bilimsel gerçeklerin öğrenilmesine dayanır

[Sayfa 8’deki resim]

Hakikat, Gökteki Krallığı ve onun nimetlerini de kapsar

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş