Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w95 1/7 s. 26-29
  • Yalnız Fakat Asla Terk Edilmiş Değil

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Yalnız Fakat Asla Terk Edilmiş Değil
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1995
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Mukaddes Kitap Hakikatiyle İlk Temasımız
  • Şimdi Gerçekten Yalnız
  • Teşkilatla Temas
  • Bölge Toplantısı ve En Sonunda Vaftiz
  • Mount Gambier’e Dönüş
  • Yeni Görevler
  • Dolgun Vakitli Hizmete Devam
  • Doğru Seçimler Ömür Boyu Nimetlere Yol Açtı
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2007
  • Üstün Değerde Olan Hazineyi Buldum
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1994
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1995
w95 1/7 s. 26-29

Yalnız Fakat Asla Terk Edilmiş Değil

ADA LEWIS TARAFINDAN ANLATILMIŞTIR

Daima bağımsızlığına düşkün biri oldum. Ayrıca, bazen başkalarının inatçılık olarak adlandırabilecekleri şekilde, yaptığım her şeyde çok kararlı davranırım. Düşündüğümü kolayca söyleyebildiğimi ve bu özelliğin geçen yıllar boyunca başıma sorunlar açtığını da biliyorum.

FAKAT, kişiliğimdeki kusurlardan dolayı beni reddetmediği için Yehova Tanrı’ya minnettarım. O’nun Sözünü inceleyerek, kişiliğimde değişiklikler yapabildim; böylece 60 yıldır O’nun Gökteki Krallığının menfaatlerine hizmet etmekteyim. Çocukluğumdan beri atları severim; inatçı tarafımı kontrol etme yönünde Tanrı’dan gördüğüm yardım bana sık sık bir atı kontrol ederken dizginlerin kullanılışını hatırlatmıştır.

Bin dokuz yüz sekiz yılında, Güney Avustralya’da bulunan Mount Gambier’deki güzel bir mavi gölün yakınında doğdum. Annemle babamın bir mandırası vardı; ben sekiz çocuğun içinde en büyük kızdım. Biz çok küçükken babamız öldü. Böylece, ailemizin gelirine katkıda bulunmak için iki ağabeyimin evden uzakta çalışmaları gerektiğinden, çiftliği idare etme sorumluluğunun büyük kısmı bana kaldı. Çiftlikteki hayat zahmetli ve ağır bir çalışmayı gerektiriyordu.

Mukaddes Kitap Hakikatiyle İlk Temasımız

Ailemiz Presbiteryen Kilisesine mensuptu ve biz dini gerekleri yerine getiren sadık üyelerdik. Kilisenin Pazar Okulunda öğretmen oldum; ruhi ve ahlaki açıdan doğru olduğuna inandığım şeyleri çocuklara öğretme sorumluluğunu ciddiye aldım.

Bin dokuz yüz otuz birde büyükbabam öldü. Eşyaları arasında o zaman Watch Tower Society’nin başkanı J. F. Rutherford tarafından yazılmış birkaç kitap vardı. The Harp of God ve Creation kitaplarını okumaya başladım. Okudukça, inandığım ve çocuklara öğrettiğim birçok şeyin Mukaddes Kitap tarafından desteklenmediğini öğrenerek daha fazla hayrete düştüm.

İnsan canının ölümsüz olmadığını, çoğu insanın ölünce göğe gitmeyeceğini ve kötülere cehennem ateşinde ebedi azap çektirilmediğini öğrenmek bir şoktu. Ayrıca, haftalık Pazar sebtini tutmanın İsa’yı takip etmenin bir gereği olmadığını öğrenmek de beni altüst etti. Bu nedenle, ciddi bir kararla yüz yüze geldim: Hıristiyan âleminin geleneksel öğretilerine bağlı kalmak ya da Mukaddes Kitap hakikatini öğretmeye başlamak. Presbiteryen Kilisesiyle tüm ilişkimi kesmem uzun sürmedi.

Şimdi Gerçekten Yalnız

Kiliseden ayrılma ve Pazar Okulunda artık öğretmeme niyetimi açıkladığımda, ailem, arkadaşlarım ve kiliseden tanıdıklarım hiç de memnun olmadı. Yargıç Rutherford’un adamları diye bilinen kişilerle ilgim olduğunu öğrenmeleri ateşli dedikoduyu daha da artırdı. Gerçekte ilişkilerini tamamen kesmediler, fakat ailemin ve eski arkadaşlarımın çoğu en hafif deyimiyle bana karşı soğuktu.

Okuduğum kitaplardaki ayetleri inceleyip doğruluğunu saptadıkça, açıkça vaaz etme gereğini daha çok görmeye başladım. Yehova’nın Şahitlerinin, vaaz etme faaliyetlerinin bir kısmı olarak evden eve gittiklerini öğrenmiştim. Fakat o zamanlar bölgemizde hiç Şahit yoktu. Bu nedenle, kimse beni Tanrı’nın Gökteki Krallığını vaaz etmeye teşvik etmedi ve nasıl yapılacağını göstermedi. (Matta 24:14) Kendimi çok yalnız hissettim.

Fakat Mukaddes Kitabın başkalarına vaaz etme emri kulaklarımda çınlamaya devam etti ve bir şekilde vaaz etmeye başlamam gerektiğine karar verdim. Epeyce dua ettikten sonra, komşularımızı ziyaret edip onlara sadece incelemelerimden öğrendiklerimi anlatmaya ve bunları kendi Mukaddes Kitaplarından onlara göstermeyi denemeye karar verdim. Ziyaret ettiğim ilk ev, eski Pazar Okulumun yöneticisininkiydi. Onun buz gibi tepkisi ve kiliseyi terk edişim konusundaki olumsuz sözleri şüphesiz cesaret verici bir başlangıç değildi. Fakat onun evinden ayrılıp diğer evlere giderken içimde sıcak bir duygu ve garip bir güç hissettim.

Gerçekte açık bir muhalefet yoktu, fakat kiliseden tanıdıklarımı ziyaret ettiğimde genel olarak gösterdikleri kayıtsızlığa çok hayret ettim. İsa’nın sözlerini hatırlatan en sert muhalefeti en büyük ağabeyimden görmüş olmak, benim için şaşırtıcı ve üzücüydü: “Siz, hattâ ana baba, kardeşler, akraba, ve dostlar tarafından ele verileceksiniz; . . . . benim ismimden dolayı herkes de sizden nefret edecek.”—Luka 21:16, 17.

Küçük yaşlarda tecrübeli bir binici olmuştum; bu nedenle, insanların evlerine ulaşmada en hızlı yöntemin atla gitmek olacağına karar verdim. Bu, çevredeki kırsal sahalarda daha uzaklara gitmemi mümkün kıldı. Fakat, bir öğleden sonra kaygan bir yolda atım tökezleyip düştü ve kafatasımda kötü bir çatlak oluştu. Birara öleceğimden korktular. Bu düşüşten sonra, eğer yollar ıslak ya da kaygansa at üzerinde değil, tek atlı bir arabayla seyahat ettim.

Teşkilatla Temas

Kazadan epey zaman sonra, şimdi öncü diye bilinen bir grup dolgun vakitli vaiz Mount Gambier bölgesini ziyaret etti. Böylece iman kardeşlerimle ilk defa yüz yüze konuşabildim. Ayrılmadan önce, Teşkilatın bürosuna yazıp vaaz etme faaliyetine nasıl daha teşkilatlı şekilde katılabileceğimi sormaya teşvik ettiler.

Teşkilata yazdıktan sonra, kitaplar, küçük kitaplar ve kapılarda kendimi tanıtabilmem için bir şahitlik kartı aldım. Yehova’nın Şahitlerinin bürosuyla mektup yoluyla kurduğum bu temas sayesinde kendimi ruhi kardeşlerime biraz daha yakın hissetmiştim. Fakat, öncü grubu ayrılıp diğer bir kente gittiğinde kendimi her zamankinden daha yalnız hissettim.

Her gün, genellikle tek atlı araba ile devamlı olarak yaptığım şahitlik turları sonucunda, bölgede oldukça tanınan biri oldum. Aynı zamanda, çiftlikteki günlük işlerimle de ilgilenebildim. O zaman ailem bu çalışma programımı kabullenmişti ve müdahale etmeye kalkışmadı. Bu şekilde, hiçbir cemaate tahsis edilmemiş sahada iyi haberin vaftiz edilmemiş müjdecisi olarak dört yıl hizmet ettim.

Bölge Toplantısı ve En Sonunda Vaftiz

Nisan 1938’de, birader Rutherford Avustralya’yı ziyaret etti. Din adamlarının güçlü muhalefeti, Sydney Belediye Sarayıyla yapılan sözleşmenin iptaliyle sonuçlandı. Fakat son dakikada Spor Sahasını kullanma izni alındı. Planlardaki bu zoraki değişiklik aslında yararlı oldu, çünkü daha büyük olan Spor Sahası binlerce kişiyi alabilirdi. Yaklaşık 12.000 kişi geldi; görünüşe bakılırsa, din adamlarının toplantımıza karşı körükledikleri muhalefet nedeniyle birçok kişinin ilgisi uyanmıştı.

Birader Rutherford’un ziyaretiyle bağlantılı olarak, Sydney’in yakın bir banliyösünde ayrıca birkaç günlük büyük bir toplantı gerçekleştirildi. İşte orada, en sonunda Yehova Tanrı’ya vakfımı suyla sembolize ettim. Muazzam büyüklükteki Avustralya kıtasının her yerinden gelen yüzlerce kardeşle nihayet birarada olmaktan duyduğum sevinci düşünebiliyor musunuz?

Mount Gambier’e Dönüş

Eve döndüğümde kendimi korkunç yalnız hissettim, fakat Gökteki Krallık faaliyetinde yapabileceklerim konusunda öncekinden daha kararlıydım. Kısa bir süre sonra, Agnew ailesiyle—Hugh, karısı ve dört çocuğuyla—tanıştım. Mount Gambier’den 50 kilometre uzaklıktaki Millicent kasabasında oturuyorlardı ve onlarla devamlı bir Mukaddes Kitap tetkiki idare etmek üzere gidiş dönüş 100 kilometre olan bu yolu, atlı arabayla katettim. Hakikati benimsediklerinde yalnızlığım hafifledi.

Kısa sürede, teşkilatlanmış bir şahitlik işi için bir grup oluşturduk. O sıralarda, çok şükür ki, annem hakikate ilgi duymaya başladı ve yeni oluşturulmuş grupla beraber tetkik etmek üzere 100 kilometrelik bu yolculukta bana katıldı. Birkaç yıl sonra vaftiz edildiği halde annem, o zamandan itibaren hep yardımcı ve teşvik edici oldu. Artık yalnız değildim!

Küçük grubumuzdan, ben ve Agnew’lerin üç kızı Crystal, Estelle, Betty olmak üzere, dört öncü çıktı. Sonraları, 1950’lerin başlarında bu üç kızkardeş Gilead Okuluna katıldı. Dolgun vakitli vaizler olarak Hindistan ve Sri Lanka’ya gönderildiler ve orada hâlâ sadık şekilde hizmet ediyorlar.

Ocak 1941’de Yehova’nın Şahitlerinin faaliyeti Avustralya’da yasaklandı; bu nedenle hemen duruma göre hareket ettik. Hizmette kullandığımız her şeyi, yani yayınları, taşınabilir gramafonları, Mukaddes Kitap konuşmaları kaydedilmiş plakları ve benzer şeyleri büyük bir teneke kutuya koyup, kutuyu bir kulübede büyük saman yığınlarının altına gizledik.

Yasağa rağmen, ev sahipleriyle konuşurken sadece Mukaddes Kitabı kullanarak, tedbirli bir şekilde evden eve vaaz etmeye devam ettik. Dergileri ve küçük kitapları atımın eyerinin altına saklardım; Gökteki Krallık mesajına samimi bir ilgi gösterildiğinde onları çıkarırdım. Sonunda Haziran 1943’te yasak kaldırıldı ve biz tekrar açık bir şekilde yayın sunabildik.

Yeni Görevler

Bin dokuz yüz kırk üç yılında öncü olmak üzere durumumu ayarladım ve sonraki yıl başka bir görev için Mount Gambier’den ayrıldım. Önce kısa bir süre için Yehova’nın Şahitlerinin Strathfield’teki bürosunda hizmet etmek üzere davet edildim. Buradan sonra, Yeni Güney Galler’in güneyindeki ve Victoria’nın batısındaki küçük şehirlerde arka arkaya görevler aldım. Fakat, ruhi açıdan en iyi sonuçlar getiren görevlerimden birisi Melbourne kentindeki büyük cemaatte yaptığımdı. Küçük bir taşra kasabasından gelen biri olarak, orada hizmet etmek bana çok şey öğretti.

Victoria’nın aşağı Gippsland bölgesindeki görevimde, öncülük arkadaşım Helen Crawford’la birçok Mukaddes Kitap tetkiki idare ettik ve kısa bir süre içinde bir cemaatin oluştuğunu gördük. Bu bölgede geniş bir kırsal arazi vardı ve ulaşım için eski, pek güvenli olmayan bir motorlu taşıtımız vardı. Zaman zaman ona bindik, fakat çoğu kez onu itmek zorundaydık. Ata binmeyi ne kadar özlemiştim! Bazen gerçekten, “bir at için her şeyi (Gökteki Krallık dışında) verirdim!” diyebildim. Bugün bu bölgenin çoğu kentlerinde güçlü cemaatler ve güzel İbadet Salonları var.

Bin dokuz yüz altmış dokuzda, Avustralya’nın başkenti Canberra’da bir görev aldım. Burası mücadele gerektiren ve değişik durumlarda şahitlik etme fırsatı veren bir yerdi; sık sık yabancı elçiliklerin personeliyle görüşüyorduk. Hâlâ burada hizmet ediyorum, fakat son yıllarda şahitlik etme işimi kentin endüstri alanlarında yoğunlaştırdım.

Bin dokuz yüz yetmiş üçte, Amerika Birleşik Devletlerindeki büyük toplantılarda hazır bulunma imtiyazına sahip oldum. Hayatımın diğer önemli bir olayı, 1979’da bir büyük toplantıda hazır bulunmak üzere İsrail ve Ürdün’e yaptığım ziyaretti. Mukaddes Kitapta söz edilen yerleri ziyaret etmek ve oralarda geçmiş olaylar üzerinde derin düşünmek gerçekten çok duygulandırıcıydı. Ölü Deniz’in yoğun tuzlu sularında yüzmenin nasıl bir duygu olduğunu tadabildim ve Ürdün’de, Petra’yı ziyaretim esnasında bir kez daha ata binme fırsatım oldu. Bu bana, atların, Gökteki Krallık mesajını kırsal alanlara ve dağınık yerleşim bölgelerine götürmemi sağladığı yıllarımı hatırlattı.

Dolgun Vakitli Hizmete Devam

İlerleyen yaşıma rağmen dolgun vakitli hizmette devam etme arzum, Öncülük Hizmeti Kursu, çevre ibadetleriyle bağlantılı olarak yapılan öncüler toplantısı gibi özel tedariklerle ve seyahat eden nazırlardan aldığım devamlı teşviklerle canlı kaldı. Gerçekten söyleyebilirim ki, Yehova durumları şefkatle yönlendirdi; çünkü yanlızlık günlerim artık geçmişte kaldı.

Şimdi 87 yaşındayım. Yehova’ya yaklaşık 60 yıl hizmet ettikten sonra, düşündüğünü çekinmeden söyleyen ve gereğinden fazla bağımsız davranabilen başkalarına da bir teşvik sözüm var: Daima Yehova’nın yönlendirmesine tabi olun. Yehova açık sözlülüğümüzü kontrol etmemize yardım etsin ve her zaman, çoğu kez kendimizi yalnız hissedebilirsek de, bizi asla terk etmeyeceğini hatırlamamızı sağlasın.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş