Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w98 1/3 s. 20-24
  • Sağlam Bir Ruhi Miras Aldığım İçin Minnettarım

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Sağlam Bir Ruhi Miras Aldığım İçin Minnettarım
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1998
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Babamın Mukaddes Kitap Hakikati İçin Gösterdiği Gayret
  • Savaş Yıllarının Getirdiği Zorluklar
  • Yanıt Vermeye Hazır
  • Beklenmedik Bir Davet
  • Vaizlik Görevleri
  • Hizmet Yerinde Değişiklikler
  • Nijerya’daki Çalışma
  • Ümidimiz Sayesinde Ayakta
  • Yehova Bizi Hem Savaş Hem de Barış Dönemlerinde Güçlendirdi
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur (İnceleme)—2024
  • Yehova Sığınağım ve Kuvvetimdir
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2000
  • Yehova’ya Dolgun Vakitli Hizmet Yoluyla Teşekkür!
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2000
  • Yehova Bana İsteğini Yerine Getirmeyi Öğretti
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2012
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1998
w98 1/3 s. 20-24

Sağlam Bir Ruhi Miras Aldığım İçin Minnettarım

GWEN GOOCH TARAFINDAN ANLATILDI

Okulda ‘Büyük Yehova izzetinin tahtında oturur’ sözlerini içeren ilahiyi söylerdim. Ama sık sık, Yehova’nın kim olduğunu merak ediyordum.

DEDEM ve babaannem Tanrı’dan korkar kişilerdi. Bu yüzyılın başlarında Mukaddes Kitap Tetkikçileriyle (Yehova’nın Şahitlerinin o zamanki adı) ilişkileri vardı. Babam başarılı bir işadamıydı, fakat kendine sunulan ruhi mirası üç çocuğuna hemen aktarmadı.

Babam, ağabeyim Douglas’a, kızkardeşim Anne’e ve bana His Works (O’nun İşleri) ve Who Is God? (Tanrı Kimdir?) başlıklı küçük kitapları verdiği zaman Yehova’nın hakiki Tanrı’nın adı olduğunu öğrendim. (İşaya 42:8) Sevinçten uçuyordum! Acaba babamın ilgisini yeniden uyandıran neydi?

1938’de milletlerin savaşa hazırlandıklarını gören babam, dünya sorunlarını çözmek için insan çabalarından daha üstün bir şeyin gerekli olduğunu fark etmişti. Babaannem ona Yehova’nın Şahitleri tarafından yayımlanmış Enemies (Düşmanlar) adlı kitabı verdi. Onu okuduktan sonra, insanlığın gerçek düşmanının İblis Şeytan olduğunu ve dünya barışını sadece Tanrı’nın Gökteki Krallığının getirebileceğini öğrendi.a—Daniel 2:44; II. Korintoslular 4:4.

Savaş yaklaşırken ailemiz Yehova’nın Şahitlerinin Wood Green’deki (Kuzey Londra) Salonunda ibadetlere katılmaya başladı. Haziran 1939’da Teşkilatın o zamanki başkanı olan Joseph F. Rutherford’un sunduğu “Hükümet ve Barış” temalı umumi konuşmayı dinlemek için yakınımızdaki Alexandra Palace’a gittik. Rutherford’un New York City’deki Madison Square Garden’da verdiği konuşma radyodan naklen yayın yoluyla Londra’ya ve başka büyük kentlere iletildi. Konuşmayı o kadar net duyabiliyorduk ki, New York’ta bir ayaktakımı huzursuzluk çıkarınca, acaba bizim oditoryumumuzda mı oluyor diye dönüp bakmıştım!

Babamın Mukaddes Kitap Hakikati İçin Gösterdiği Gayret

Babam her cumartesi akşamı tüm ailemizin Mukaddes Kitap tetkikine katılması konusunda ısrarlıydı. Tetkikimiz, bir gün sonra incelenecek olan The Watchtower dergisindeki konu üzerinde odaklanırdı. Derginin 1 Mayıs 1939 tarihli sayısında ele alınan Yeşu’yla ve Ay kentinin kuşatılmasıyla ilgili kaydın bugüne kadar zihnimde canlılığını koruması bu tetkiklerin bıraktığı etkiyi gösterir. O kayıt beni o denli etkisine almıştı ki, kendi Mukaddes Kitabımdan konuyla ilgili bütün göndermelere bakmıştım. Bu tür araştırmaları bugün olduğu gibi o zaman da çok ilginç buluyordum.

Öğrendiklerimizi başkalarıyla paylaşmak Mukaddes Kitap öğretilerinin yüreğime yerleşmesine neden oldu. Günün birinde babam bana üzerinde bir Mukaddes Kitap vaazının kayıtlı olduğu bir fonograf, Mukaddes Kitap tetkikinde kullandığımız bir kitapçık ve yaşlı bir bayanın adresini verdi. Sonra onu ziyaret etmemi istedi.

“Ne diyeceğim, nasıl yapacağım?” diye sordum.

Babam, “hepsi orada,” diye yanıtladı. “Yapacağın tek şey, plağı çalmak, soruları okumak, ev sahibinin yanıtları okumasını söylemek ve sonra da ayetleri okumak.”

Söylediği gibi yaptım ve bu şekilde bir Mukaddes Kitap tetkiki idare etmeyi öğrendim. Hizmetimde Mukaddes Kitap ayetlerini bu şekilde kullanarak onları daha iyi anlamaya başlamıştım.

Savaş Yıllarının Getirdiği Zorluklar

Sonra 1939’da II. Dünya Savaşı patlak verdi; ertesi yıl kendimi Yehova’ya hizmet etmek üzere vakfettiğimin simgesi olarak vaftiz edildim. Sadece 13 yaşındaydım. O zamandan itibaren öncü olmaya, yani dolgun vakitle hizmet etmeye karar verdim. 1941’de okulu bıraktım ve Leicester kongresinde dolgun vakitli vaaz faaliyetinde Douglas’a katıldım.

Ertesi yıl Babam tarafsız tavrından dolayı hapsedildi. Biz çocuklar annemizin zor savaş döneminde evi geçindirmesine yardım etmek için bir araya geldik. Sonra, Babam hapisten tahliye edilir edilmez, zorunlu hizmete Douglas çağrıldı. Yerel bir gazetede şöyle bir manşet vardı: “Oğul Neden Babası Gibi Hapishaneyi Tercih Etti?” İsa’nın hakiki takipçilerinin neden barışçı kişiler olduklarını açıklama fırsatı doğdu ve iyi bir şahitlikte bulunuldu.—Yuhanna 13:35; I. Yuhanna 3:10-12.

O savaş yılları boyunca, dolgun vakitli hizmette olan birçok Şahit sık sık evimize gelirdi; onların Mukaddes Kitaba dayanan yapıcı sohbetleri bende kalıcı bir iz bıraktı. İsa’nın bu sadık takipçileri arasında şimdi Yehova’nın Şahitlerinin Yönetim Kurulunun üyeleri olan John Barr ve Albert Schroeder de vardı. Annem ve babam gerçekten konuksever insanlardı ve bunu bize de öğrettiler.—İbraniler 13:2.

Yanıt Vermeye Hazır

Öncülük yapmaya başladıktan kısa bir süre sonra, kapı kapı hizmetinde Hilda’yla karşılaştım. Öfkeli bir şekilde şöyle dedi: “Kocam dışarıda sizin gibiler için savaşıyor! Siz neden onu desteklemek için bir şeyler yapmıyorsunuz?”

“Yaptıklarım hakkında ne biliyorsunuz?” diye sordum. “Size neden geldiğimi biliyor musunuz?”

“Peki,” dedi. “İçeri gelip anlatsanız daha iyi olur.”

Çoğu kez Tanrı’nın ismiyle yapılan korkunç şeylerden dolayı ıstırap çeken insanlara gerçek bir ümit verdiğimizi açıkladım. Hilda takdirle dinledi ve düzenli olarak Mukaddes Kitap tetkiki yaptığım ilk kişi oldu. Kendisi 55 yılı aşkın bir zamandır faal bir Şahit.

Savaşın bitiminde öncülük yapmak üzere güney-batı İngiltere’deki Dorchester kentine gönderildim. İlk kez evden uzaktaydım. Küçük cemaatimiz “The Old Tea House” adlı, 16. yüzyıldan kalma bir binadaki lokantada bir araya gelirdi. Her ibadetimiz için masa ve sandalyeleri yeniden dizmek zorundaydık. Burası alışık olduğum İbadet Salonlarından çok farklıydı. Buna rağmen, ruhi gıda ve kardeşlerin sevgi dolu birlikteliği aynıydı.

O arada annem ve babam Londra’nın güneyindeki Tunbridge Wells Royal’a taşındı. Babam ve kızkardeşim Anne’le birlikte öncülük yapabilmek için eve döndüm. Çok geçmeden cemaatimizin müjdeci sayısı 12’den 70’e yükseldi; böylece ailemizin, Gökteki Krallık müjdecilerine duyulan ihtiyacın daha büyük olduğu güney kıyısındaki Brighton kentine taşınması gerekti. Birçokları öncü ailemizle birlikte gayretle vaaz etmeye katıldı ve Yehova’nın işimizi bol bol bereketlediğini gördük. Çok geçmeden o tek cemaat üç cemaat oldu!

Beklenmedik Bir Davet

Ailemiz 1950 yazında New York City’deki Yankee Stadyumunda yapılan Teokrasinin Artışı Uluslararası Kongresine Britanya’dan katılan 850 kişi arasındaydı. Yurtdışından o kongreye gelen birçok öncüye South Lansing (New York) yakınlarında bulunan Gilead’a katılmaları için bir başvuru formu gönderildi. Douglas, Anne ve ben de onların arasındaydık! Doldurulmuş başvuru formunu posta kutusuna attığımda, ‘işte şimdi gerçekten beni bağlayan bir şey yaptım! Yaşamım acaba nasıl olacak?’ diye düşündüğümü anımsıyorum. Buna rağmen, “İşte, ben, beni gönder” tutumunda kararlıydım. (İşaya 6:8) Douglas ve Anne ile birlikte, kongreden sonra Gilead Okulunun 16. sınıfına katılmak üzere orada kalma daveti aldığımda sevinçten uçuyordum. Dolgun vakitli vaiz olarak dünyanın herhangi bir yerine gönderilebileceğimizi gayet iyi biliyorduk.

Ailece kongreye katıldıktan sonra, annemle babamın İngiltere’ye dönme zamanı geldi—bizsiz dönüyorlardı. Mauritania adlı gemide eve doğru denize açılırken üçümüz el salladık. Gerçekten duygu yüklü bir ayrılma oldu!

Vaizlik Görevleri

Gilead’ın 16. sınıfı, Nazi toplama kamplarında zulüm görmüş bazı kişiler de dahil olmak üzere, dünyanın her bir tarafından gelen 120 öğrenciden oluşuyordu. Sınıfımıza İspanyolca öğretildiği için Güney Amerika’daki İspanyolca konuşulan ülkelerden birine gönderilmeyi bekliyorduk. Mezuniyet gününde Douglas’ın Japonya’ya, Anne ve benim de Suriye’ye gideceğimizi öğrendiğimiz anki şaşkınlığımızı düşünebilirsiniz. Böylece, biz kızlar Arapça öğrenmek zorundaydık. Gideceğimiz yer değişip Lübnan olduğunda da öğreneceğimiz dil değişmedi. Vizelerimizi beklerken, teşkilatta Arapça dergilerin dizgisini yapan George Shakashiri bize haftada iki kez Arapça dersi vermeye başladı.

Sınıfta incelediğimiz, Mukaddes Kitapta adı geçen ülkelerden birine gitmek ne kadar heyecan vericiydi! Keith ve Joyce Chew, Edna Stackhouse, Olive Turner, Doreen Warburton ve Doris Wood da bizimle birlikte geldiler. Çok mutlu bir vaizler ailesi olmuştuk! Oralı bir Şahit bize dil konusunda daha çok yardım etmek için kaldığımız eve geliyordu. Günlük dil eğitimimiz esnasında kısa bir sunuşa çalışıyor ve onu daha sonra hizmete çıktığımızda kullanıyorduk.

İlk birkaç yılımızı kurulu bir cemaatin bulunduğu Trablusşam’da geçirdik. Joyce, Edna, Olive, Doreen, Doris, Anne ve ben yerli Şahitlerin hanımlarına ve kızlarına ibadetlere ve halka yönelik hizmete katılmaları için yardım ettik. O zamana kadar, kardeşlerimiz yöresel âdete uyarak ibadetlerde bir arada oturmamışlardı ve bu hemşireler nadiren evden eve hizmetine katılmışlardı. Halka yönelik hizmetimizde dil konusunda onların yardımına muhtaçtık ve onları bizzat bu işe katılmaları için teşvik ediyorduk.

Daha sonra Anne ve ben eski Sayda kentindeki küçük Şahitler grubuna yardım etme görevi aldık. Çok geçmeden başkent Beyrut’a dönmemiz istendi. Mukaddes Kitap hakikatinin tohumları orada bulunan Ermenice konuşan toplumda ekilmişti, bu nedenle onlara yardım etmek için o dili öğrendik.

Hizmet Yerinde Değişiklikler

İngiltere’den ayrılmadan önce Wilfred Gooch’la tanışmıştım. Londra Beytelinde hizmet etmiş olan gayretli, duygudaş bir biraderdi. Wilf 1950’de Yankee Stadyumu’nda yapılan kongrede mezun olan Gilead Okulunun 15. sınıfındandı. Onun hizmet ettiği yer Nijerya’daki büroydu ve bir süre mektuplaştık. 1955’te ikimiz Londra’daki “Muzafferane Krallık” kongresine katılıp kısa bir süre sonra nişanlandık. Bir yıl sonra Gana’da evlendik ve Lagos’taki (Nijerya) hizmetinde ben de Wilf’e katıldım.

Anne Lübnan’da kaldıktan sonra, Mukaddes Kitap hakikatini Kudüs’te öğrenmiş olan iyi bir biraderle evlendi. Douglas, Anne ve ben dünyanın farklı farklı yerlerinde evlendiğimiz için annem ve babam düğünlerimizde bulunamadılar. Buna rağmen, hepimizin Tanrımız Yehova’ya mutluluk içinde hizmet ettiğimizi bilmekten memnundular.

Nijerya’daki Çalışma

Lagos’taki büroda ailemizin sekiz ferdinin odalarını temizleme, yemeklerini hazırlama ve çamaşırlarını yıkama görevi benimdi. Sanki sadece bir koca değil, anında bir aile de kazanmıştım!

Wilf ve ben Yoruba dilinde kısa Mukaddes Kitap sunuşları öğrendik ve çabalarımızın olumlu sonuçlarını gördük. O zamanlar görüştüğümüz genç bir tetkikin şimdi Nijerya’nın yaklaşık 400 kişilik büyük Beytel ailesinde hizmet eden bir oğlu ve kızı var.

Wilf 1963’te Brooklyn’de (New York) on aylık özel bir eğitim programına davet edildi. Onu tamamladıktan sonra, beklenmedik şekilde tekrar İngiltere’ye gönderildi. Ben Nijerya’da kalmıştım ve Londra’da Wilf’le buluşmak için sadece 14 günüm vardı. Nijerya’da çok mutlu bir hizmet dönemi geçirdiğim için oradan çok karışık duygularla ayrıldım. On dört yıl yurtdışında hizmet ettikten sonra yeniden İngiltere’deki yaşama alışmak zaman istiyordu. Yine de, artık yaşlanmış olan ana-babalarımızın yakınında olup onlara bakabildiğimiz için minnettardık.

Ümidimiz Sayesinde Ayakta

Wilf 1980’den itibaren mıntıka nazırı olarak birçok ülkeye seyahat ederken ona eşlik etme imtiyazına sahip oldum. Özellikle Nijerya’ya yapacağımız ziyaretleri iple çekerdim. Daha sonra İskandinav ülkelerine, Antillere, Ortadoğu’ya—Lübnan’a da—gittik. Mutlu anıların yeniden canlanması ve gençken tanıdığım kişileri şimdi İsa’nın takipçisi ihtiyarlar olarak görmek özel bir sevinçti.

Ne yazık ki, sevgili kocam 1992 baharında öldü. Sadece 69 yaşındaydı. Ölümü çok ani olduğundan benim için özellikle ağır bir darbeydi. Otuz beş yıllık bir evlilikten sonra dul olarak yaşamaya alışmak zaman istiyordu. Fakat İsa’nın takipçilerinden oluşan küresel ailemden çok destek ve sevgi gördüm. Üzerinde düşünebileceğim o kadar çok mutlu anım var ki.

Hem annem hem de babam İsa’nın takipçilerine özgü bütünlük konusunda mükemmel bir örnek bıraktılar. Annem 1981’de, babam da 1986’da öldü. Douglas ve Anne, Yehova’ya sadık bir şekilde hizmet etmeye devam ediyorlar. Douglas ve karısı Kam, babama bakmak için Londra’ya döndüler ve orada kaldılar. Anne ve ailesi Amerika Birleşik Devletlerinde oturuyor. Hepimiz Tanrı vergisi ümidimizi ve mirasımızı çok takdir ediyoruz. Hayatta olanların diriltilecek olan sevdikleriyle Yehova’nın yeryüzündeki ailesinin fertleri olarak, sonsuza dek birlikte hizmet edecekleri zamanı bekleyip ona ‘ümit bağlamaya’ devam ediyoruz.—Yeremyanın Mersiyeleri 3:24.

[Dipnot]

a Babam Ernest Beavor’ın yaşam öyküsü 15 Mart 1980 tarihli The Watchtower’da çıktı.

[Sayfa 23’teki resimler]

Üst soldan itibaren saat yönünde:

Gwen 13 yaşındayken Enfield İbadet Salonunda örnek bir ev Mukaddes Kitap tetkiki gösteriyor

Trablusşam’daki (Lübnan) vaizler ailesi, 1951

Gwen vefat eden kocası Wilf’le birlikte

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş