Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w98 1/4 s. 15-20
  • Tanrı’dan Gelen Bir Kitap

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Tanrı’dan Gelen Bir Kitap
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1998
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Bilimle Uyuşan Bir Kitap
  • Çağdaş Yaşamda Uygulanabilir Bir Kitap
  • Gerçek Peygamberlik Kitabı
  • Bilimle Uyuşan Bir Kitap Mı?
    Tüm İnsanlar İçin Bir Kitap
  • Peygamberlik Kitabı
    Tüm İnsanlar İçin Bir Kitap
  • Kutsal Kitap: Tanrı’dan Bir Hediye
    Kutsal Kitap Aslında Ne Öğretiyor?
  • Çağdaş Yaşamda Uygulanabilir Bir Kitap
    Tüm İnsanlar İçin Bir Kitap
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1998
w98 1/4 s. 15-20

Tanrı’dan Gelen Bir Kitap

“Peygamberlik asla insanın iradesile gelmemiştir, fakat insanlar Ruhülkudüs tarafından sevkolunarak Allahtan söylediler.”—II. PETRUS 1:21.

1, 2. (a) Bazıları Mukaddes Kitabın çağdaş yaşam için pratik değer taşıyıp taşımadığını neden soruyor? (b) Mukaddes Kitabın Tanrı’dan geldiğini göstermek üzere hangi üç kanıt dizisini kullanabiliriz?

MUKADDES KİTAP 21. yüzyılın eşiğinde yaşayan insanlar için pratik değer taşır mı? Bazıları taşımadığını düşünür. Dr. Eli S. Chesen, Mukaddes Kitabın güncelliğini yitirdiğini düşünmesinin nedenini açıklarken, “1924 baskısı bir kimya kitabının modern kimya dersinde kullanılmasına hiç kimse yanaşmayacaktır; o zamandan beri kimya konusunda çok şey öğrenildi” dedi. İlk bakıldığında, bu sav akla yakın görünebilir. Ne de olsa, Mukaddes Kitabın yazıldığı zamandan beri bilim, akıl sağlığı ve insan davranışları hakkında çok şey öğrenildi. Bu nedenle, bazıları şunu merak edebilir: ‘Bu denli eski bir kitap bilimsel yanlışlardan nasıl uzak olabilir? Nasıl olur da çağdaş yaşamda uygulanabilir öğütler içerebilir?’

2 Buna bizzat Mukaddes Kitap cevap verir. II. Petrus 1:21’de Mukaddes Kitap peygamberleri hakkında, “Ruhülkudüs tarafından sevkolunarak Allahtan söylediler” deniyor. Böylece Mukaddes Kitap kendisinin Tanrı’dan gelen bir kitap olduğunu gösterir. Fakat, bu konuda başkalarını nasıl ikna edebiliriz? Mukaddes Kitabın Tanrı’nın Sözü olduğuna ilişkin üç kanıtı ele alalım: (1) Mukaddes Kitap bilimsel açıdan doğrudur, (2) çağdaş yaşamda uygulanabilir değişmez ilkeler içerir ve (3) tarihsel gerçeklerle de kanıtlandığı gibi yerine gelmiş olan kesin peygamberlikler içerir.

Bilimle Uyuşan Bir Kitap

3. Bilimsel buluşlar Mukaddes Kitap için neden bir tehdit oluşturmadı?

3 Mukaddes Kitap bir bilim kitabı değildir. Bununla birlikte, hakikat kitabıdır ve hakikat zaman aşımına uğramaz. (Yuhanna 17:17) Bilimsel buluşlar Mukaddes Kitap için bir tehdit oluşturmadı. Bilimsel konulara değindiğinde, yalnızca birer mit oldukları ortaya çıkmış eski “bilimsel” kuramlardan hiçbir iz taşımadığı kanıtlanmıştır. Aslında, Mukaddes Kitap bilimsel doğruluğunun yanında, o günün geçerli görüşleriyle düpedüz çelişen bildiriler de içerir. Örneğin, Mukaddes Kitabın tıp bilimiyle uyumunu ele alalım.

4, 5. (a) Eski hekimler hastalıklar hakkında neyi anlamamıştı? (b) Musa’nın Mısır hekimlerinin tıbbi uygulamalarına yabancı olmadığına neden kuşku yoktur?

4 Eski hekimler ne hastalıkların nasıl yayıldığını tam olarak anlamışlar, ne de hastalıkların önlenmesinde hijyenin önemini fark etmişlerdi. Eski tıbbi uygulamaların birçoğu çağdaş ölçütler karşısında barbarca görünür. Eldeki en eski tıbbi metinlerden biri, MÖ yaklaşık 1550’ye tarihlendirilen ve Mısırlıların tıp bilgisinin bir derlemesi olan Ebers Papirüsü’dür. Bu tomar, “timsah ısırmasından ayak tırnağı ağrısına kadar” yaklaşık 700 farklı ıstırabın tedavisini içerir. Tedavilerin çoğu etkisizdi, fakat bazıları son derece tehlikeliydi. Örneğin, yara tedavisi için yazılan bir reçetede, insan dışkısıyla başka maddelerden oluşan bir karışımın sürülmesi salık veriliyordu.

5 Mısırlıların uyguladığı tıbbi tedaviyle ilgili bu metin, Kutsal Yazıların Musa Kanununu içeren ilk kitaplarıyla hemen hemen aynı zamanda yazılmıştı. MÖ 1593’te doğan Musa Mısır’da büyümüştü. (Çıkış 2:1-10) Firavunun evinde yetişen Musa’ya ‘Mısırlıların her hikmeti öğretilmişti.’ (Resullerin İşleri 7:22) Mısır’ın ‘hekimlerini’ tanıyordu. (Tekvin 50:1-3) Acaba onların etkisiz ya da tehlikeli tıbbi uygulamaları onun yazılarını etkiledi mi?

6. Musa Kanunundaki hangi sağlık kuralı çağdaş tıp bilimine göre makul kabul edilebilir?

6 Tam tersine, Musa Kanunu çağdaş tıp bilimine göre makul kabul edilecek sağlık kuralları içeriyordu. Örneğin, askeri kampla ilgili bir yasa, dışkının ordugâhın dışında toprağa gömülmesini gerektiriyordu. (Tesniye 23:13) Bu, ileri derecede koruyucu bir önlemdi. Su kaynaklarının kirletilmesini önlüyor ve çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerde hâlâ her yıl milyonlarca can alan, sinekten kaynaklanan şigelloz ve diyare ile bağlantılı diğer hastalıklardan insanı koruyordu.

7. Musa Kanununda yer alan hangi sağlık kuralları bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemeye yardım etti?

7 Musa Kanunu bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemeye yardımcı olan başka sağlık kuralları da içeriyordu. Bulaşıcı hastalığı olan ya da olduğundan şüphelenilen biri karantinaya alınıyordu. (Levililer 13:1-5) Kendiliğinden (belki hastalıktan) ölmüş bir hayvanın değdiği giysiler ve kaplar ya tekrar kullanılmadan önce yıkanmalı ya da yok edilmeliydi. (Levililer 11:27, 28, 32, 33) Cesede dokunan kişi “murdar” sayılıyor ve hem giysilerinin hem de kendisinin yıkanmasını içeren temizlenme prosedüründen geçmesi gerekiyordu. Yedi günlük “murdarlık” dönemi sırasında başkalarıyla bedensel temastan kaçınmalıydı.—Sayılar 19:1-13.

8, 9. Musa Kanunundaki sağlık kurallarının kendi zamanının çok ötesinde olduğu neden söylenebilir?

8 Bu sağlık kuralları o zamanın çok ötesinde bir hikmet yansıtıyordu. Çağdaş tıp bilimi, hastalıkların yayılması ve önlenmesi konusunda çok şey öğrendi. Örneğin on dokuzuncu yüzyılda tıbbi gelişmeler antisepsinin, yani enfeksiyonları azaltmak amacıyla temizlik uygulamasının başlatılmasına yol açtı. Sonuç olarak enfeksiyonlarda ve vakitsiz ölümlerde önemli bir azalma oldu. 1900 yılında, Avrupa’nın birçok ülkesinde ve Amerika Birleşik Devletlerinde tahmini insan ömrü 50 yıldan kısaydı. O zamandan beri, yalnızca tıbbi ilerlemeler sayesinde hastalıkların denetim altına alınmasıyla değil, daha iyi hijyen ve yaşam koşulları nedeniyle de insanın yaşam süresi çarpıcı biçimde uzadı.

9 Bununla birlikte, tıp biliminin hastalıkların nasıl yayıldığını öğrenmesinden binlerce yıl önce, Mukaddes Kitapta hastalıklara karşı akla yakın koruyucu önlemler yer almıştı. Musa’nın, kendi zamanındaki İsraillilerin genelde 70 ya da 80 yıl yaşadığını söyleyebilmesine hiç şaşmamalı. (Mezmur 90:10) Musa bu sağlık kurallarını nasıl bilebilirdi? Buna Mukaddes Kitabın kendisi cevap verir: Kanundaki emirler “melekler vasıtası ile” ulaştırılmıştı. (Galatyalılar 3:19) Evet, Mukaddes Kitap insan hikmetinin ürünü değil, Tanrı’nın eseri olan bir kitaptır.

Çağdaş Yaşamda Uygulanabilir Bir Kitap

10. Mukaddes Kitap yaklaşık 2.000 yıl önce tamamlanmış olmasına rağmen içerdiği öğütler hakkındaki gerçek nedir?

10 Öğüt veren kitaplar zamanla güncelliklerini yitirir ve çok geçmeden ya gözden geçirilir ya da yerlerini başka kitaplar alır. Fakat Mukaddes Kitap gerçekten eşsizdir. Mezmur 93:5 “senin şehadetlerin çok sadıktır” der. Mukaddes Kitap yaklaşık 2.000 yıl önce tamamlanmış olmasına rağmen, içindeki sözler hâlâ uygulanabilir. Ayrıca bu sözler derimizin rengine ya da yaşadığımız ülkeye bağlı olmaksızın aynı oranda geçerlidir. Mukaddes Kitabın zamanla değişmeyen, ‘çok güvenilir’ öğütlerinden bazı örnekleri ele alalım.

11. Yıllar önce, birçok ana-baba çocukları terbiye etmek konusunda neye inandırıldı?

11 Yıllar önce, çocuk eğitimi konusunda “yenilikçi fikirlerin” etkisiyle birçok ana-baba “yasakların yasak altına alındığını” düşünüyordu. Çocuklara sınırlar koymanın travma ve düş kırıklıklarına yol açacağından korkuyorlardı. İyi niyetli danışmanlar, ana-babaların çocuklarının yanlışlarını çok yumuşak tarzda düzeltmekten ileri gitmemesi üzerinde diretiyorlardı. The New York Times’ın belirttiğine göre, bu uzmanların birçoğu şimdi “kontrolü yeniden ele almak üzere ana-babaları biraz daha sert olmaya teşvik ediyor.”

12. “Terbiye” olarak tercüme edilen Yunanca isim ne anlama gelir; çocukların böyle bir terbiyeye neden ihtiyacı vardır?

12 Ne var ki, Mukaddes Kitap çocuk eğitimi konusunda her zaman açık ve dengeli öğütler sunar. Şöyle öğütler: “Babalar, çocuklarınızı incitmeyin, fakat onları Rabbin terbiye ve nasihatile yetiştirin.” (Efesoslular 6:4) “Terbiye” olarak tercüme edilen Yunanca isim “yetiştirme, eğitim, öğretim” anlamına gelir. Mukaddes Kitap ana-babanın sevgisinin, verilen terbiye veya öğretimle belli olduğunu söyler. (Süleymanın Meselleri 13:24) Doğru ve yanlışı algılama yetisinin gelişmesine yardım eden ve net olan, yol gösterici bu ahlaki kurallar çocuğun sağlıklı şekilde büyümesini sağlar. Uygun şekilde verilen terbiye çocukların kendilerini güvende hissetmesine yardım eder; onlara ana-babalarının kendileriyle ve ne tür insanlar olacaklarıyla ilgilendiğini gösterir.—Süleymanın Meselleri 4:10-13 ile karşılaştırın.

13. (a) Mukaddes Kitap terbiye konusunda ana-babaları hangi tehlikeye karşı uyarır? (b) Mukaddes Kitap nasıl bir terbiyeyi salık verir?

13 Ancak, Mukaddes Kitap terbiye konusunda ana-babaları bir tehlikeye karşı uyarır. Ana-baba otoritesi asla kötüye kullanılmamalıdır. (Süleymanın Meselleri 22:15) Hiçbir çocuk asla zalimce cezalandırılmamalıdır. Mukaddes Kitaba uygun yaşayan bir ailede fiziksel şiddetin yeri yoktur. (Mezmur 11:5) Ne de çocuk ruhunu kırabilen sert sözlere, sürekli eleştirilere ve acı alaylara, yani duygusal şiddete yer vardır. (Süleymanın Meselleri 12:18 ile karşılaştırın.) Mukaddes Kitap ana-babaları hikmetle şöyle uyarır: “Cesaretten düşmesinler [ya da ‘yüreksiz olmasınlar,’ Phillips] diye, çocuklarınızı incitmeyin.” (Koloseliler 3:21) Mukaddes Kitap önleyici tedbirleri salık verir. Tesniye 11:19’da, ana-babalar, çocuklarına ahlaksal ve ruhi değerleri aşılamak üzere önlerine çıkan fırsatlardan yararlanmaya ısrarla teşvik edilirler. Çocuk yetiştirme konusundaki bu açık ve makul öğütler Mukaddes Kitap zamanında olduğu gibi günümüz için de pratik değer taşıyan öğütlerdir.

14, 15. (a) Mukaddes Kitap ne şekilde, hikmetli öğütlerden daha fazlasını da sağlar? (b) Mukaddes Kitabın hangi öğretileri farklı ırk ve uluslardan kadın ve erkeklerin birbirini eşit saymasına yardımcı olabilir?

14 Mukaddes Kitap hikmetli öğütlerden daha fazlasını da sağlar. Onun mesajı yürekleri etkiler. İbraniler 4:12 şöyle der: “Allahın kelâmı canlıdır ve müessirdir, ve iki ağızlı her kılıçtan daha keskindir; ve canı ve ruhu, hem de mafsalları ve iliği bölünciye kadar saplanır, ve yüreğin düşüncelerini ve niyetlerini temyiz edicidir.” Mukaddes Kitabın insanı harekete geçirme gücüne ilişkin bir örneği ele alalım.

15 Bugün ırksal, ulusal ve etnik engeller insanları bölüyor. Bu gibi yapay duvarların, dünyanın yaşadığı savaşlarda çok sayıda masum insanın katledilmesine katkısı oldu. Öte yandan, Mukaddes Kitap farklı ırk ve uluslardan kadın ve erkeklerin birbirini eşit saymasına yardımcı olan öğretiler içerir. Örneğin, Resullerin İşleri 17:26, Tanrı’nın, ‘insanların her milletini bir adamdan yarattığını’ söyler. Bu aslında bir tek ırkın, yani insan ırkının var olduğunu gösterir! Ayrıca, Mukaddes Kitap bizi ‘Tanrı’ya uyanlar olmaya’ teşvik eder; Tanrı’nın, ‘şahıslara bakmadığını, fakat her millette kendisinden korkan ve adalet işleyenlerin ona makbul olduğunu’ söyler. (Efesoslular 5:1; Resullerin İşleri 10:34, 35) Bu bilginin, Mukaddes Kitabın öğretilerine gerçekten uygun yaşamaya çalışanlar üzerinde birleştirici bir etkisi olur. İnsan yapısı bölücü engelleri ortadan kaldırarak yüreğin derinliklerine işler. Bugünün dünyasında bunun gerçek bir yararı olabilir mi?

16. Yehova’nın Şahitlerinin gerçekten uluslararası bir kardeşlik birliği olduğunu gösteren bir tecrübe anlatın.

16 Kesinlikle! Yehova’nın Şahitlerinin, normal olarak birbiriyle barışta olmayacak, farklı özgeçmişlere sahip insanları birleştiren uluslararası kardeşlik birliği çok iyi bilinir. Örneğin Ruanda’daki etnik çatışmalar sırasında, her bir kabilede bulunan Yehova’nın Şahitleri, kendi hayatlarını tehlikeye atarak diğer kabileden olan iman kardeşlerini korudu. Bir keresinde, Hutu bir Şahit, cemaatindeki altı kişilik bir Tutsi aileyi kendi evinde sakladı. Ne yazık ki, bu Tutsi aile sonunda yakalanıp öldürüldü. Hutu birader ve ailesi bu katillerin öfkesi yüzünden Tanzanya’ya kaçmak zorunda kaldılar. Buna benzer birçok olay bildirilmiştir. Yehova’nın Şahitleri şunu kabule hazırdır: Böyle bir birlik Mukaddes Kitaptaki mesajın harekete geçirici gücünün yüreklerini derinden etkilemesi sayesinde mümkün olmuştur. Mukaddes Kitabın bu nefret dolu dünyada insanları birleştirebilmesi onun Tanrı’dan geldiğinin güçlü bir kanıtıdır.

Gerçek Peygamberlik Kitabı

17. Mukaddes Kitap peygamberlikleri insan kehanetlerinden nasıl farklıdır?

17 İkinci Petrus 1:20 şöyle der: “Kitabın hiç bir peygamberliği hususî tefsirden değildir.” Mukaddes Kitap peygamberleri, dünyada zaten var olan durumlarla ilgili gidişatı inceleyip, sonra da bu gelişmeler konusunda kişisel yorumlarına dayanan akıllıca tahminlerde bulunmadılar. Ya da ilerideki herhangi bir olaya uydurulabilecek belirsiz kehanetlerde bulunmadılar. Örnek olarak, olağanüstü biçimde ayrıntılı ve o zamanlar yaşayan insanların bekleyeceğinin tam tersini önceden bildiren bir Mukaddes Kitap peygamberliğini ele alalım.

18. Eski Babil’de yaşayanların kendilerini güvenlikte hissettiğine neden kuşku yoktu; fakat İşaya Babil hakkında önceden neyi bildirdi?

18 MÖ yedinci yüzyılda, Babil İmparatorluğunun başkenti Babil zaptedilemez gibi görünüyordu. Kent Fırat Nehrinin iki yakasına kurulmuştu; nehir suyu geniş ve derin bir hendek ve kanal şebekesi oluşturmakta kullanılıyordu. Ayrıca kent, çok sayıda savunma kulesiyle desteklenen çift sıra masif duvar sistemiyle korunuyordu. Babil’de yaşayanlar kuşkusuz kendilerini güvenlikte hissediyordu. Ne var ki, Babil en parlak dönemine girmeden önce, MÖ sekizinci yüzyılda peygamber İşaya şunları bildirdi: “Allah Sodomu ve Gomorrayı yıktığı gibi . . . . Babil de öyle olacak. İçinde ebediyen oturulmıyacak, ve nesilden nesle meskûn olmıyacak, ve bedevi orada çadır kurmıyacak; ve çobanlar orada sürülerini yatırmıyacaklar.” (İşaya 13:19, 20) Peygamberliğin Babil’in sadece yıkılacağını değil, orada hiçbir zaman oturulmayacağını da önceden bildirdiğine dikkat edin. Bunu önceden bildirmek büyük cesaret ister! İşaya bu peygamberliği Babil’in ıssız bırakıldığını gördükten sonra yazmış olabilir mi? Tarih hayır diyor!

19. İşaya’nın peygamberliği MÖ 539 yılının 5 Ekim günü neden tam olarak gerçekleşmedi?

19 MÖ 539 yılının 5 Ekim gecesi, Babil, Büyük Koreş komutasındaki Med ve Pers orduları tarafından düşürüldü. Bununla birlikte, İşaya’nın peygamberliği o zaman tam anlamıyla gerçekleşmedi. Koreş tarafından devralındıktan sonraki yüzyıllar boyunca, Babil eskisinden daha önemsiz de olsa, bir yerleşim yeriydi. MÖ ikinci yüzyılda, İşaya’nın Ölü Deniz Rulosunun kopya edildiği sıralarda Persler Babil’i denetimleri altında tutuyordu; çevredeki milletler o zamanlar çok cazip görünen bu yeri elde etmek için savaşıyordu. Yahudi tarihçi Josephus, MÖ birinci yüzyılda, orada “çok sayıda” Yahudinin yaşadığını bildirdi. The Cambridge Ancient History’ye göre Palmyralı tüccarlar MS 24’te Babil’de zengin bir ticaret kolonisi kurmuştu. Böylece, MS birinci yüzyılda bile, Babil hâlâ tam anlamıyla ıssız değildi; halbuki İşaya’nın kitabı uzun zaman önce tamamlanmıştı.—I. Petrus 5:13.

20. Babil’in sonunda sadece “taş yığınları” haline geldiğine ilişkin hangi kanıt var?

20 İşaya, Babil’in ıssız duruma geldiğini görecek kadar yaşayamadı. Fakat tam peygamberliğe uygun olarak, Babil sonunda sadece “taş yığınları” haline geldi. (Yeremya 51:37) İbrani bilgin Hieronymus’a göre (MS dördüncü yüzyılda doğdu), onun zamanında Babil “her tür hayvanın” başıboş dolaştığı bir avlaktı ve orası bugüne dek ıssız kaldı. Turistik çekicilik kazandırma amacı güden bir restorasyon ziyaretçilerin gözünü boyayabilirse de, İşaya’nın önceden bildirdiği gibi, Babil’in “oğlu, ve torunu” sonsuza dek yok oldu.—İşaya 14:22.

21. Sadık peygamberler geleceği neden şaşmaz bir doğrulukla önceden bildirebildi?

21 Peygamber İşaya, akıllıca bir tahminde bulunmadı. Peygamberlik görüntüsü vererek tarihi yeniden de yazmadı. İşaya gerçek bir peygamberdi. Mukaddes Kitabı yazan diğer peygamberlerin hepsi de öyleydi. Başka hiçbir insan yapamadığı halde, neden bu adamlar geleceği şaşmaz bir doğrulukla önceden bildirebildiler? Cevap açıktır. Peygamberlikler, “sonu başlangıçtan . . . . bildiren” Peygamberlik Tanrısı Yehova’dan kaynaklanmıştır.—İşaya 46:10.

22. Dürüst yürekli insanları Mukaddes Kitabı kendi yararları için incelemeye teşvik etmek üzere neden elimizden geleni yapmalıyız?

22 Öyleyse, Mukaddes Kitap incelenmeye değer mi? Biz değdiğini biliyoruz! Fakat birçok insan bu konuda ikna olmuş değildir. Belki hiç okumamış oldukları halde, Mukaddes Kitap hakkında birtakım fikirler edinmişlerdir. Bundan önceki makalenin başında sözü edilen profesörü hatırlayın. Mukaddes Kitabı tetkik etmeyi kabul etti ve Mukaddes Kitabı dikkatle inceledikten sonra onun Tanrı’dan gelen bir kitap olduğu sonucuna vardı. Sonunda Yehova’nın bir Şahidi olarak vaftiz edildi ve bugün bir ihtiyar olarak hizmet ediyor! Dürüst yürekli insanları, Mukaddes Kitabı kendi yararları için incelemeye ve ondan sonra bir karar vermeye yöneltmek için elimizden geleni yapalım. Mukaddes Kitap üzerinde kendileri dürüst bir inceleme yaparlarsa, bu kitabın eşsiz ve gerçekten tüm insanlar için bir kitap olduğunun bilincine varacaklarından eminiz!

Açıklayabilir misiniz?

◻ Mukaddes Kitabın insan kaynaklı olmadığını göstermek için Musa Kanununu nasıl kullanabilirsiniz?

◻ Mukaddes Kitapta bulunan ve zamanla değişmeyen hangi ilkeler çağdaş yaşam için geçerlidir?

◻ İşaya 13:19, 20’deki peygamberlik neden olayın gerçekleşmesinden sonra yazılmış olamaz?

◻ Dürüst yürekli insanları ne yapmaya teşvik etmeliyiz, neden?

[Sayfa 19’daki çerçeve]

Kanıtlanamayan Şeyler İçin ne Denebilir?

Mukaddes Kitap, doğa yasalarına dayalı bağımsız delillerden yoksun bazı anlatımlar içerir. Örneğin, Mukaddes Kitabın, ruhi yaratıkların yaşadığı görünmez bir ülke hakkında söylediklerinin ne doğruluğu ne de yanlışlığı bilimsel olarak kanıtlanabilir. Acaba böyle kanıtlanamayan değinmelerin bilimle Mukaddes Kitabı karşı karşıya getirmesi kaçınılmaz mıdır?

Birkaç yıl önce Yehova’nın Şahitleriyle Mukaddes Kitabı tetkik etmeye başlayan bir gezegenbilimci bu soruyla yüz yüze geldi. Şunu anımsıyor: “Mukaddes Kitaptaki bazı anlatımları bilimsel olarak kanıtlayamadığımdan, Mukaddes Kitabı kabul etmenin başlangıçta benim için çok zor olduğunu itiraf etmeliyim.” Bu samimi adam Mukaddes Kitabı incelemeye devam etti ve sonunda eldeki kanıtların onun Tanrı’nın Sözü olduğunu gösterdiğine ikna oldu. Şunları açıklıyor: “Böylece Mukaddes Kitaptaki her sözün bağımsız olarak kanıtlanması yönündeki ısrarım azaldı. Bilime eğilimli bir kişi Mukaddes Kitabı ruhi bir bakış açısıyla incelemek zorunda, yoksa hakikati asla kabul edemez. Bilimin Mukaddes Kitaptaki her sözü kanıtlaması beklenemez. Fakat sadece bazı sözlerin kanıtlanamıyor olması onların hakikat olmadığı anlamına gelmez. Önemli olan, kanıtlanabilen her sözde Mukaddes Kitabın doğruluğunun bir kez daha görülmesidir.”

[Sayfa 17’deki resim]

Musa’nın kaydettiği sağlık kuralları kendi zamanının çok ötesindeydi

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş