Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w98 1/7 s. 8-13
  • Dirilmeye Olan İnancınız Ne Kadar Güçlü?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Dirilmeye Olan İnancınız Ne Kadar Güçlü?
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1998
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Gelecek Yaşam Hakkındaki Kuşkular
  • Ölümden Sonraki Yaşamla İlgili Hıristiyan Âleminin Görüşü
  • Ölülerle İlgili Gerçek Ümit
  • Beden ve Can
  • Canın Ölmezliği mi Yoksa Dirilmesi mi?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1982 (Dinsel Seri 12-24)
  • Ölümsüz Müsünüz?
    Uyanış!—1985 (Bilimsel Seri 13-16)
  • Ebedi Hayat İçin İman Etmek
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1990 (Dinsel Seri 109-112)
  • Can Hakkındaki Görüşün Hayatını Etkiler
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1990 (Dinsel Seri 109-112)
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1998
w98 1/7 s. 8-13

Dirilmeye Olan İnancınız Ne Kadar Güçlü?

“Kıyamet [Dirilme] ve hayat benim; bana iman eden ölmüş olsa da, yaşar.”—YUHANNA 11:25.

1, 2. Yehova’ya tapınan biri dirilme ümidine neden güven duymalıdır?

DİRİLME ümidiniz ne kadar güçlü? Sizi ölüm korkusuna karşı kuvvetlendiriyor ve sevdiğiniz biri öldüğünde sizi teselli ediyor mu? (Matta 10:28; I. Selânikliler 4:13) Tanrı’nın eski devirlerde yaşamış pek çok hizmetçisi dirilmeye olan inançları sayesinde güçlü kalıp, dayaklara, alaylara, işkenceye ve hapsedilmelere dayandılar; siz de onlara benziyor musunuz?—İbraniler 11:35-38.

2 Evet, Yehova’ya tapınan her samimi kişi bir dirilmenin olacağından hiç kuşku duymamalıdır ve bu güven onun yaşam tarzını da etkilemelidir. Tanrı’nın uygun gördüğü zamanda denizin, ölümün ve Hades’in kendilerinde olan ölüleri vereceğini ve diriltilmiş olan bu kişilerin cennet yeryüzünde sonsuza dek yaşama ümidine sahip olacaklarını düşünmek muhteşemdir.—Vahiy 20:13; 21:4, 5.

Gelecek Yaşam Hakkındaki Kuşkular

3, 4. Birçok kişi ölümden sonraki yaşam konusunda hâlâ hangi inanca sahiptir?

3 Hıristiyan âlemi uzun zamandan beri ölümden sonra bir yaşamın olduğunu öğretti. U.S. Catholic dergisindeki bir makale şunları söyledi: “Çağlar boyunca Hıristiyanlar barış ve hoşnutluk, doyum ve mutluluk dolu başka bir yaşamı özlemle bekleyerek, şimdiki yaşamın düş kırıklıkları ve acılarıyla mücadele etmek için ellerinden geleni yapmaya çalıştılar.” Hıristiyan âlemine mensup birçok ülkede insanlar dinden uzaklaşmış ya da dine karşı alaycı bir tutum takınmışsa da, pek çok kişi hâlâ ölümden sonra bir şeyler olması gerektiğini düşünüyor. Fakat emin olmadıkları çok şey var.

4 Time dergisindeki bir makale şunları belirtti: “İnsanlar [ölümden sonraki yaşama] hâlâ inanıyor: sadece bunun tam olarak ne olduğuyla ilgili anlayışları bulanıklaştı ve papazlarının bu konuya değindiğini artık daha nadir duyuyorlar.” Din adamları ölümden sonraki yaşam hakkında neden eskisinden daha az konuşuyor? Din bilgini Jeffrey Burton Russell şöyle diyor: “Sanırım [din adamları] yaygın olan kuşkuculuk engelini aşmak zorluğuyla karşılaşacaklarını düşündüklerinden bu konudan uzak durmaya çalışıyorlar.”

5. Bugün birçok kişi cehennem ateşi doktrini konusunda ne düşünüyor?

5 Birçok dinde, ölümden sonraki yaşam inanışı göğü ve ateşli bir cehennemi içerir. Din adamları gökten söz etmek konusunda isteksiz davranırken, cehennem hakkında konuşmaktan çok daha fazla çekiniyorlar. Bir gazete makalesi şunları ifade etti: “Bu günlerde, cehennem ateşinde çekilecek sonsuz cezaya inanan kiliseler bile . . . . artık bu konunun üzerinde fazla durmuyorlar.” Gerçekten, çağdaş ilahiyatçıların çoğu, cehennemin Ortaçağ’da öğretildiği gibi harfi anlamda bir işkence yeri olduğuna artık inanmıyor. Bunun yerine onlar cehennemin daha “insancıl” bir yorumunu destekliyorlar. Birçok yenilikçiye göre, cehennemdeki günahkârlara harfi olarak işkence edilmiyor; fakat onlar “Tanrı’dan ruhi olarak ayrı kaldıkları” için acı çekiyorlar.

6. Bazıları üzücü olaylarla karşılaştıklarında imanlarının yetersiz olduğunu nasıl fark etti?

6 Çağımızda oluşan duyarlılığa aykırı düşmemek için kilise doktrinlerini yumuşatarak toplumun gözünden düşmekten kaçınılabilir, fakat bu tutum kiliseye giden milyonlarca samimi yürekli insanı neye inanacağını şaşırmış bir durumda bırakmaktadır. Bu nedenle, bu kişiler ölümle burun buruna geldiklerinde çoğu kez imanlarının eksik olduğunu anlıyorlar. Onların zihni tutumu, korkunç bir kazada ailesinden birkaç kişiyi birden kaybetmiş kadınınkine benziyor. Ona dinsel inancının kendisini teselli edip etmediği sorulduğunda, tereddütle “Sanırım” diye yanıt verdi. Fakat o dinsel inancının kendisine yardım ettiğini güvenle söyleseydi bile, eğer inançları sağlam bir temele dayanmıyorsa bunun ona uzun vadede ne yararı olur? Bu önemli bir konudur, çünkü aslında çoğu kilisenin gelecek yaşamla ilgili öğrettikleri Mukaddes Kitabın öğrettiklerinden çok farklıdır.

Ölümden Sonraki Yaşamla İlgili Hıristiyan Âleminin Görüşü

7. (a) Çoğu kilisenin sahip olduğu ortak inanç nedir? (b) Bir ilahiyatçı ölümsüz can doktrini hakkında neler söyledi?

7 Aralarındaki farklılıklara rağmen, Hıristiyan âleminin neredeyse bütün mezhepleri insanların, bedenin ölümünden sonra yaşamaya devam eden ölümsüz bir cana sahip olduğunu kabul eder. Çoğu, bir kişi öldüğünde canının büyük olasılıkla göğe gideceğine inanır. Bazıları, canının ateşli bir cehenneme ya da arafa gideceğinden korkar. Fakat ölümsüz bir can fikri gelecek yaşamla ilgili görüşlerinin merkezini oluşturur. İlahiyatçı Oscar Cullmann, Immortality and Resurrection kitabında yayımlanan bir yazıda bu konudaki fikirlerini açıkladı. Şöyle yazdı: “Bugün sıradan bir Hıristiyana, . . . . Yeni Ahit bölümünün insanın ölümden sonraki yazgısına ilişkin öğretisinin ne olduğu hakkında düşüncesini sorsak, birkaç istisna dışında şu yanıtı alırız: ‘Canın ölümsüzlüğü.’” Bununla birlikte Cullmann şunu ekledi: “Geniş çapta kabul gören bu fikir Hıristiyanlıktaki en büyük yanlış anlayışlardan biridir.” Cullmann bu sözleriyle ilk başta büyük kızgınlığa yol açtığını belirtti. Fakat haklıydı.

8. Yehova ilk erkek ve kadının önüne hangi ümidi koydu?

8 Yehova Tanrı, insanları, öldükten sonra göğe gidecek şekilde yaratmadı. Aslında Tanrı’nın başlangıçtaki amacı onların asla ölmemesiydi. Âdem ve Havva kusursuz şekilde yaratılmıştı ve onlara yeryüzünü adil bir soyla doldurma fırsatı verilmişti. (Tekvin 1:28; Tesniye 32:4) İlk ana-babamıza, yalnızca Tanrı’ya itaatsizlik ederlerse ölecekleri söylenmişti. (Tekvin 2:17) Gökteki Babalarına itaat etmiş olsalardı, yeryüzünde sonsuza kadar yaşamaya devam edeceklerdi.

9. (a) İnsan canıyla ilgili hakikat nedir? (b) Ölen cana ne olur?

9 Bununla birlikte, ne yazık ki Âdem ve Havva Tanrı’ya itaat etmedi. (Tekvin 3:6, 7) Bunun üzücü sonuçları resul Pavlus tarafından şöyle anlatılır: “Nasıl günah bir adam vasıtası ile, ve ölüm günah vasıtası ile dünyaya girdiyse, böylece ölüm de bütün insanlara geçti; çünkü hepsi günah işlediler.” (Romalılar 5:12) Âdem ve Havva yeryüzünde sonsuza dek yaşayabilecekken, öldüler. Daha sonra ne oldu? Günahları yüzünden ateşli bir cehenneme gönderilebilecek ölümsüz canlara sahip miydiler? Aksine Mukaddes Kitap daha önce, Âdem’in yaratıldığında ‘yaşayan can olduğunu’ söylüyor. (Tekvin 2:7) İnsana bir can verilmedi; o yaşayan bir kişi, bir can oldu. (I. Korintoslular 15:45) Evet, ‘yaşayan can’ olan yalnızca Âdem değildi, Tekvin kitabının yazıldığı dil olan İbranicedeki anlatımdan görüldüğü gibi daha aşağı seviyede yaratıklar olan hayvanlar da ‘yaşayan canlar’ idi! (Tekvin 1:24) Âdem ve Havva öldüklerinde ölü canlar oldular. Sonunda, Yehova’nın Âdem’e söylediklerinin hepsi başlarına geldi: “Toprağa dönünciye kadar, alnının terile ekmek yiyeceksin; çünkü ondan alındın; çünkü topraksın, ve toprağa döneceksin.”—Tekvin 3:19.

10, 11. New Catholic Encyclopedia Mukaddes Kitabın can öğretisiyle ilgili neyi kabul ediyor; bu Mukaddes Kitabın söyledikleriyle nasıl karşılaştırılabilir?

10 New Catholic Encyclopedia temelde bunu kabul eder. “Can (Mukaddes Kitapta)” başlığı altında şöyle der: “EA’da [“Eski Ahit” ya da İbranice Kutsal Yazılarda] beden ve can diye bir ayrım yoktur.” Ayrıca, Mukaddes Kitapta “can” sözcüğünün “asla bedenden ya da kişinin kendisinden ayrı bir can anlamına gelmediğini” belirtir. Gerçekten de can çoğunlukla “hayvan ya da insan olsun yaşayan varlığın kendisi anlamına gelir.” Böyle bir açık sözlülük rahatlatıcıdır; fakat bir kişi, kiliseye gidenlerin çoğunun neden bu gerçeklerden haberdar edilmediğini merak edebilir.

11 Kiliseye gidenler şu basit Mukaddes Kitap hakikatini bilmiş olsalardı birçok kaygı ve korkudan kurtulmuş olacaklardı: “Suç işliyen can, [cehennem ateşinde işkence çekecek değil] ölecek olan odur”! (Hezekiel 18:4) Bu sözler Hıristiyan âleminin öğrettiklerinden çok farklı olmasına karşın, hikmetli Süleymanın ilham altında söylediği şu sözlerle tamamen uyumludur: “Yaşıyanlar biliyorlar ki, öleceklerdir; fakat ölüler bir şey bilmezler, ve artık onlar için ücret [bu hayatta] yoktur; çünkü onların anılması unutulmuştur. İşlemek için elinin bulduğu her ne ise, onu kuvvetinle işle; çünkü gitmekte olduğun ölüler diyarında [Şeol, yani insanlığın ortak mezarı] iş ve düşünce, bilgi ve hikmet yoktur.”—Vaiz 9:5, 10.

12. Hıristiyan âlemi ölümsüz canla ilgili öğretisini nereden almıştır?

12 Hıristiyan âlemi neden Mukaddes Kitabın söylediğinden bu kadar farklı bir şey öğretiyor? New Catholic Encyclopedia “Can, İnsan ve Ölümsüzlüğü” başlığı altında, ilk Kilise Babalarının canın ölümsüzlüğü inancı için desteği Mukaddes Kitaptan değil, “şairlerden, filozoflardan ve geleneksel Yunan düşünüşünden” bulduklarını söylüyor. “Daha sonra, skolastikler Platon’dan ya da Aristoteles’in ilkelerinden yararlanmayı tercih ettiler.” Ayrıca şöyle diyor: “Platoncu ve Yeni-Platoncu düşüncenin etkisi”—canın ölümsüzlüğü inancı da dahil—zamanla “Hıristiyan ilahiyatının merkezine yerleştirildi.”

13, 14. Putperest Yunanlı filozoflar tarafından aydınlatılmayı ümit etmek neden makul değildir?

13 Hıristiyan olduğunu iddia eden kişiler ölümden sonraki yaşam ümidi gibi temel bir konuda bilgi almak için putperest Yunanlı filozoflara mı başvurmalıydılar? Tabii ki hayır. Pavlus Korintos’ta (Yunanistan) yaşayan Hıristiyanlara yazarken şöyle dedi: “Bu dünyanın hikmeti Allahın indinde akılsızlıktır. Çünkü yazılmıştır: ‘O, hikmetlileri kendi hilelerinde yakalar;’ ve yine yazılmıştır: ‘Rab hikmetlilerin düşünceleri boş olduğunu bilir.’” (I. Korintoslular 3:19, 20) Eski Yunanlılar putlara tapınıyordu. Öyleyse, onlar nasıl hakikatin kaynağı olabilirdi? Pavlus Korintoslulara şöyle sordu: “Putlarla Allahın mabedinin ne muvafakati olur? çünkü biz hay olan Allahın mabediyiz; nitekim Allah demiştir: ‘Aralarında oturacağım ve yürüyeceğim; ve onların Allahı olacağım, ve onlar kavmım olacaklar.’”—II. Korintoslular 6:16.

14 Kutsal hakikatlerin açıklanması önceleri İsrail milleti aracılığıyla oldu. (Romalılar 3:1, 2) MS 33’ten sonra ise, İsa’nın ilk yüzyıldaki meshedilmiş cemaati buna aracılık etti. Pavlus ilk yüzyıldaki Hıristiyanlardan söz ederek şöyle dedi: “Tanrı bunları [O’nu sevenler için hazırlanmış olan şeyleri] bize Ruh aracılığıyla açıkladı.” (I. Korintoslular 2:10, Müjde; ayrıca Vahiy 1:1, 2’ye bakın.) Hıristiyan âlemindeki canın ölümsüzlüğü doktrini Yunan felsefesinden kaynaklanmıştır. Bu öğreti, Tanrı’nın İsrail ya da İsa’nın ilk yüzyıldaki meshedilmiş takipçilerinden oluşan cemaat aracılığıyla açıkladığı bir şey değildir.

Ölülerle İlgili Gerçek Ümit

15. İsa’ya göre ölülerle ilgili gerçek ümit nedir?

15 Ölümsüz bir can yoksa, ölülerle ilgili gerçek ümit nedir? Tabii ki dirilme. Bu, Mukaddes Kitabın temel bir öğretisi ve gerçekten muhteşem bir Tanrısal vaattir. İsa dostu Marta’yla konuştuğunda dirilme ümidini şöyle ortaya koymuştu: “Kıyamet ve hayat benim; bana iman eden ölmüş olsa da, yaşar.” (Yuhanna 11:25) İsa’ya inanmak demek, ölümsüz bir cana değil, dirilmeye inanmak demektir.

16. Dirilmeye inanmak neden makuldür?

16 İsa daha önce bazı Yahudilerle konuşurken de dirilmeden söz etmişti: “Buna şaşmayın; çünkü saat geliyor, o saatte kabirlerde olanların hepsi onun sesini işitecekler; . . . . çıkacaklardır.” (Yuhanna 5:28, 29) İsa’nın burada anlattığı, beden öldüğünde hayatta kalan ve doğrudan göğe giden ölümsüz bir candan çok farklı bir şeydir. Çoğu yüzlerce, hatta binlerce yıldır mezarda olan insanların, gelecekte ‘çıkmaları’ söz konusudur. Bu, ölmüş olan canların hayata dönmesi anlamına gelir. Bu imkânsız mıdır? “Ölüleri dirilten, ve olmıyan şeyleri olanlar gibi çağıran Allah” için imkânsız değildir. (Romalılar 4:17) Kuşkucular ölmüş insanların yeniden hayata gelmesi fikriyle alay edebilir fakat bu ‘Tanrı’nın sevgi olduğu’ ve “kendisini arıyanlara mükâfat edici olduğu” gerçeğiyle tam bir uyum içindedir.—I. Yuhanna 4:16; İbraniler 11:6.

17. Dirilme aracılığıyla Tanrı neleri gerçekleştirecek?

17 Her şeyden önce, Tanrı ‘ölüme kadar sadık olduğunu’ göstermiş olanları hayata getirmeden nasıl ödüllendirebilir? (Vahiy 2:10) Dirilme aynı zamanda Tanrı’nın, Yuhanna’nın yazdığı şu sözleri yerine getirmesine de olanak sağlar: “Bunun için Allahın Oğlu, İblisin işlerini çözsün diye, izhar olundu.” (I. Yuhanna 3:8) Geçmişte Aden bahçesinde, Şeytan ilk ana-babamızı günah ve ölüme sürüklediğinde bütün insan ırkının katili oldu. (Tekvin 3:1-6; Yuhanna 8:44) İsa kusursuz yaşamını eşdeğer bir fidye olarak vererek, Âdem’in kasıtlı itaatsizliği sonucunda miras alınmış olan günaha kölelikten insanlığı kurtarmak için bir fırsat kapısı açtı ve böylelikle Şeytan’ın işlerini çözmeye, yani bozmaya başladı. (Romalılar 5:18) Âdem’in günahı yüzünden ölmüş olanların diriltilmesiyle İblis’in işleri daha da fazla bozulmuş olacak.

Beden ve Can

18. Bazı Yunanlı filozoflar Pavlus’un İsa’nın diriltilmesiyle ilgili sözlerine nasıl tepki gösterdi; neden?

18 Pavlus Atina’dayken, aralarında bazı Yunanlı filozofların da bulunduğu bir kalabalığa iyi haberi vaaz etti. Onlar Pavlus’un tek hakiki Tanrı ve O’nun tövbeye çağrısı hakkındaki sözlerini dinledi. Fakat daha sonra ne oldu? Pavlus konuşmasına şu sözlerle son verdi: “Allah bir gün tespit eyledi, o günde tayin ettiği adam vasıtası ile, dünyaya adaletle hükmedecektir; onu ölülerden kıyam ettirerek bütün insanlara teminat verdi.” Bu sözler karışıklığa yol açtı. “İmdi ölülerden kıyamı işittikleri zaman, bazıları eğlendiler.” (Resullerin İşleri 17:22-32) İlahiyatçı Oscar Cullman şunları söyledi: “Hıristiyanların vaaz ettiği dirilmeye inanmak, canın ölümsüzlüğüne inanan Yunanlılara başkalarına olduğundan daha zor gelmiş olabilir. . . . . Sokrates ve Platon gibi büyük filozofların öğretimleri Yeni Ahit bölümünün öğretimiyle hiçbir şekilde uyumlu duruma getirilemez.”

19. Hıristiyan âleminin ilahiyatçıları dirilme öğretisini ölümsüz can doktriniyle nasıl uyumlu hale getirmeye çalıştı?

19 Böyle olmasına rağmen, resullerin ölümünden sonra gelişen büyük irtidattan sonra ilahiyatçılar, Hıristiyanların dirilme öğretisini Platon’un ölümsüz can inancıyla birleştirmeye çalıştılar. Zamanla, bazıları orijinal bir çözüm konusunda anlaştı: Ölüm sırasında can bedenden ayrılıyor (bazılarının belirttiği gibi “özgür kılınıyor”). Daha sonra, R. J. Cooke’un Outlines of the Doctrine of the Resurrection kitabına göre, Hüküm Gününde “her beden kendi canıyla ve her can kendi bedeniyle yeniden birleşecek.” Bedenin gelecekte kendi ölümsüz canıyla birleşmesinin dirilme olduğu söyleniyor.

20, 21. Dirilme hakkında tutarlı şekilde hakikati öğretenler kimlerdir; bunun kendilerine ne yararı olmuştur?

20 Bu teori hâlâ yerleşik kiliselerin resmi doktrinidir. Böyle bir kavram bir ilahiyatçıya mantıklı görünse bile, kiliseye gidenlerin çoğunun bu konuda bilgisi yoktur. Onlar genellikle öldüklerinde doğrudan göğe gideceklerine inanıyorlar. Bu nedenle Commonweal’ın 5 Mayıs 1995 sayısında, yazar John Garvey şunu ileri sürdü: “Çoğu Hıristiyanın [ölümden sonraki yaşam konusunda] inancı gerçekten Hıristiyanlığa özgü olmaktan çok, Yeni-Platonculuğa daha yakın görünüyor ve bu inancın Mukaddes Kitapta hiçbir dayanağı bulunmuyor.” Gerçekten Hıristiyan âleminin din adamları Mukaddes Kitabı Platon’a değişerek cemaatlerinin Mukaddes Kitaba dayanan dirilme ümidini söndürüyorlar.

21 Diğer yandan, Yehova’nın Şahitleri putperest felsefeyi reddederler ve Mukaddes Kitabın dirilme öğretisine sımsıkı bağlı kalırlar. Bu öğretiyi aydınlatıcı, doyum verici ve teselli edici bulurlar. Bunu izleyen makalelerde, hem yerle ilgili ümidi olan hem de gökte yaşamak üzere dirilme ümidi olanlar açısından Mukaddes Kitabın dirilme öğretisinin ne kadar sağlam temellere dayalı ve mantıklı olduğunu göreceğiz. Bu makaleleri ele almadan önce hazırlık olarak, Korintoslulara yazılan birinci mektubun 15. babını dikkatlice okumanızı öneriyoruz.

Hatırlıyor musunuz?

◻ Dirilme konusunda neden sağlam bir güven geliştirmeliyiz?

◻ Yehova, Âdem ile Havva’nın önüne hangi ümidi koymuştu?

◻ Hakikati Yunan felsefesinde aramak neden mantıksızdır?

◻ Dirilme ümidi neden makuldür?

[Sayfa 10’daki resim]

İlk ana-babamız günah işlediğinde yeryüzünde sonsuz yaşam ümidini kaybettiler

[Sayfa 12’deki resim]

Kilise bilginleri zamanla Platon’un canın ölümsüzlüğü inancından etkilenmiştir

[Tanıtım notu]

Musei Capitolini, Roma

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş