Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w98 15/8 s. 25-29
  • Huguenot’ların Özgürlüğe Kaçışı

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Huguenot’ların Özgürlüğe Kaçışı
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1998
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Başlangıçtan Beri Karşı Çıkıldı
  • Artan Kısıtlamalar
  • Başa Dönüş
  • Saklanmak mı, Savaşmak mı, Kaçmak mı?
  • Memnuniyetle Karşılanan Bir Sığınma
  • Ders Alındı mı?
  • Fransa’da Din Savaşları
    Uyanış!—1997
  • Crest Kulesi
    Uyanış!—2001
  • Köleliğin Çirkin Geçmişini Ziyaret
    Uyanış!—1999
  • Vestfalya Barışı—Avrupa’da Bir Dönüm Noktası
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2004
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1998
w98 15/8 s. 25-29

Huguenot’ların Özgürlüğe Kaçışı

“Biz Kral ve Kraliçe olarak . . . . Bildiriyoruz ki, Krallığımıza sığınacak olan tüm Fransız Protestanlar sadece Kraliyet Korumasına sahip olmakla kalmayacaklar . . . . Ayrıca, bu Krallıktaki yaşamlarını huzurlu ve rahat bir şekilde sürdürebilmeleri için . . . . onları Desteklemek ve onlara Yardım etmek üzere makul olan tüm Yolları ve Araçları kullanmak için Elimizden Geleni de yapacağız.”

İNGİLTERE kralı III. William’la kraliçe Mary’nin 1689’da yayımladığı bildiride bunlar belirtiliyordu. Fakat Fransız Protestanlar ya da bilinen isimleriyle Huguenot’lar neden Fransa’nın dışında bir yere sığınmaya ve orada korunmaya gerek duydular? Onların 300 yıl kadar önce Fransa’dan kaçışları bugün bizi neden ilgilendirsin?

On altıncı yüzyıl Avrupası, din savaşlarından ve tartışmalardan çok çekti. Fransa, Katoliklerle Protestanlar arasındaki Din Savaşları (1562-1598) nedeniyle bu kargaşadan kaçamadı. Bununla birlikte, 1598’de Fransa Kralı IV. Henri, Protestan Huguenot’lara bir ölçüde dinsel özgürlük sağlayan ve bir hoşgörü fermanı olan Nantes Fermanını imzaladı. İki dinin böyle yasal olarak tanınması Avrupa’da olağandışı bir durumdu. Bu, 30 yılı aşkın bir süre boyunca, 16. yüzyıl Fransası’nda derin izler bırakan dinsel ayaklanmalara kısa bir süre için son verdi.

“Ebedi ve değiştirilemez” olması amaçlanmasına rağmen, Nantes Fermanı 1685’te Fontainebleau Fermanıyla yürürlükten kaldırıldı. Fransız filozof Voltaire bu fermanın yürürlükten kaldırılmasını daha sonra “Fransa’nın büyük trajedilerinden biri” olarak tanımladı. Bu, ilk etapta yaklaşık 200.000 Huguenot’nun başka ülkelere kaçmasına yol açtı. Fakat bu göçün daha uzun vadede görülecek sonuçları da olacaktı. Acaba dinsel hoşgörüyü savunan bu ferman neden yürürlükten kaldırıldı?

Başlangıçtan Beri Karşı Çıkıldı

Nantes Fermanı yaklaşık 90 yıl resmen yürürlükte kaldıysa da, bir tarihçi onun “1685’te katledildiğinde zaten can çekişmekte olduğunu” söylüyor. Gerçekten de, ferman sağlam temeller üzerine kurulmamıştı. Başlangıçtan itibaren, Katolik din adamlarıyla, onların deyişiyle “R.P.R” (Sözde Islah Edilmiş Din) arasındaki “soğuk savaşı” artırdı. 1598’de yayımlanmasından 1630’a dek Nantes Fermanına yönelik muhalefet, Protestanlarla Katolikler arasındaki umumi tartışmaların ve mezheplerle ilgili eserlerin yayımı etrafında döndü. Ne var ki, hoşgörüsüzlük kendini birçok yönde gösterdi.

Fransız hükümeti, 1621’den 1629’a dek Protestanlarla çatıştıktan sonra, bir dizi baskıcı önlemle onları Katolik cemaatine döndürmeye çalıştı. Bu taciz, “Güneş Kral” XIV. Louis döneminde daha da şiddetlendi. Onun zulüm politikası, Nantes Fermanının yürürlükten kaldırılmasına yol açtı.

Artan Kısıtlamalar

Artan kısıtlamaların bir kısmı olarak, Protestanların yurttaşlık hakları giderek kaldırıldı. 1657 ile 1685 arasında Huguenot’lara karşı, genellikle din adamlarının desteğiyle 300 kadar karar çıkartıldı. Bu kararlar, onların yaşamlarının her yönünü etkiliyordu. Örneğin, tıp, hukuk ve hatta ebelik gibi birçok meslek Huguenot’lara yasaklandı. Bir tarihçi ebelikle ilgili olarak şu düşünceyi ileri sürdü: “Mevcut düzeni yıkmayı hedefleyen bir sapkına insan yaşamı nasıl emanet edilebilirdi?”

Zulüm 1677’de daha da şiddetlendi. Bir Katoliği dinden çevirmeye çalışırken yakalanan bir Huguenot, bin Fransız paundu para cezasına çarptırılacaktı. Çok yüksek vergilerle oluşturulan devlet fonları Huguenot’ların Katolikliğe dönmesini sağlamak için, kullanıldı. 1675’te Katolik din adamları Kral XIV. Louis’ye 4,5 milyon Fransız paundu verirken şunları söylediler: “Yetkinizi heretikliği tümüyle ortadan kaldırmak üzere kullanarak minnettarlığınızı şimdi işlerle göstermelisiniz.” Protestanları ‘satın almaya’ yönelik bu strateji, üç yıl içinde yaklaşık 10.000 kişinin Katolikliğe dönmesiyle sonuçlandı.

Protestanlığa geçmek 1663’te yasadışı bir eylem olarak kabul edildi. Ayrıca Huguenot’ların yaşayabilecekleri yerler konusunda da kısıtlamalar vardı. Aşırı önlemlere bir örnek, yedi yaşındaki çocukların, ana-babaları istemeseler de, Katolik olabilmeleriydi. Protestan ana-babalar çocuklarının Cizvitlerden ya da başka Katolik öğretmenlerden aldığı eğitimin parasını karşılamak zorunda bırakıldılar.

Huguenot’ları sindirmek için başka bir silah ise, gizli Compagnie du Saint-Sacrement (Kutsal Komünyon Kumpanyası) idi. Bu, tarihçi Janine Garrisson’un dediği gibi, tüm Fransa’yı kaplayan “çok geniş bir ağ” oluşturan Katolik bir örgüttü. Örgüt toplumun en yüksek kesimlerine nüfuz ettiğinden ne para ne de istihbarat sıkıntısı vardı. Garrisson örgütün birçok taktiği olduğunu açıklıyor: “Kumpanya, Protestan topluluğunu zayıflatmak için baskıdan engellemeye, etkilemeden kınamaya kadar her yolu denedi.” Yine de, çoğu Huguenot bu zulüm döneminde Fransa’da kaldı. Tarihçi Garrisson şunları belirtiyor: “Kendilerine yönelik düşmanlık giderek artarken, daha fazla sayıda Protestanın Krallık’tan ayrılmamasının nedenini anlamak zor.” Bununla birlikte, özgürlüğe kaçış sonunda bir gereklilik oldu.

Başa Dönüş

Kral XIV. Louis, Nijmegen Antlaşması (1678) ve Ratisbon Ateşkesi (1684) sayesinde dış savaşlardan kurtuldu. Manş’ın karşı kıyısındaki İngiltere’de Şubat 1685’te bir Katolik kral oldu. XIV. Louis bu yeni durumdan yararlanabilirdi. Birkaç yıl önce, Fransa’daki din adamları, papalık yetkisini sınırlayan Dört Madde Bildirisini çıkarmışlardı. Bunun üzerine Papa XI. Innocentius, “Fransız Kilisesini neredeyse ayrılıkçı bir kilise olarak değerlendirdi.” Sonuç olarak, XIV. Louis, Nantes Fermanını yürürlükten kaldırarak zedelenmiş ününü güçlendirebilir ve papa ile ilişkisini normale döndürebilirdi.

Kralın Protestanlara yönelik politikası iyice netleşmeye başladı. İkna ve yasa çıkarma gibi yumuşak yöntemlerin işe yaramadığı anlaşılıyordu. Diğer taraftan askerlerin yaptığı zulümler başarılı oluyordu.a Böylece XIV. Louis 1685’te Fontainebleau Fermanını imzalayarak Nantes Fermanını yürürlükten kaldırdı. Fermanın yürürlükten kaldırılmasının yol açtığı zulüm, Huguenot’ların durumunu Nantes Fermanı öncesinden daha da kötü hale getirdi. Şimdi ne yapacaklardı?

Saklanmak mı, Savaşmak mı, Kaçmak mı?

Bazı Huguenot’lar ibadetlerini gizlice yapmayı seçti. Toplanma yerlerinin yıkılması ve umumi tapınmalarının yasaklanması üzerine ‘Çöl Kilisesi’ denen yeraltı ibadetlerine başladılar. Bu toplantıları yapanlar, Temmuz 1686’da çıkan bir yasaya göre ölüm cezasına çarptırılıyorlardı. Bazı Huguenot’lar, daha sonra tekrar dönebileceklerini düşünerek inançlarından vazgeçtiler. Bu kişiler, Katolikliği üstünkörü bir şekilde uyguladılar; bu, sonraki nesiller tarafından da örnek alındı.

Hükümet Katolikliğe dönüşü güvence altına almaya çalıştı. Katolikliğe yeni dönen kişiler, işe girmek için Katolik olduklarına ilişkin bir belge göstermek zorundaydılar. Bu belge kiliseye katılımı kaydeden bölge papazı tarafından veriliyordu. Çocuklar vaftiz edilmemişlerse ve Katolik olarak yetiştirilmemişlerse, ana-babalarından alınabiliyordu. Okullarda da Katolik eğitimi uygulanmalıydı. “Kitap [Mukaddes Kitap] insanları” (Protestanlar böyle adlandırılıyordu) için, Katoliklik yanlısı dinsel yayınlar çıkarmak üzere büyük çabalar sarf edildi. Hükümet bir milyondan fazla kitap bastı ve bunları, Katolikliğe dönenlerin çok olduğu bölgelere gönderdi. Önlemler o kadar sıkıydı ki, hasta biri ölüm döşeğindeyken Katolikliğe özgü son törenleri reddederse ve daha sonra iyileşirse, ya ömür boyu hapis ya da ömür boyu kürek cezasına çarptırılırdı. Daha sonra öldüğünde ise, cesedi bir çöp gibi atılırdı ve eşyalarına el konurdu.

Bazı Huguenot’lar ise silahlı direnişe başvurdular. Dinsel coşkusuyla dikkati çeken Cévennes bölgesinde, Camisardlar diye adlandırılan militan Huguenot’lar 1702’de ayaklandılar. Camisardların pusu ve gece baskınlarına karşılık olarak hükümet köyleri yaktı. Huguenot saldırıları bir süre tek tük devam ettiyse de, Kral Louis’nin kuvvetli ordusu Camisardları yok etti.

Huguenot’ların seçtiği başka bir yol, Fransa’dan kaçmaktı. Bu göç kelimenin tam anlamıyla bir dağılmaydı. Devlet, mallarına el koyduğu için Huguenot’ların çoğu ülkeden ayrıldıklarında yoksuldu; bu servetin bir kısmını da Katolik Kilisesi alıyordu. Bu nedenle kaçmak kolay değildi. Fransız hükümeti, çıkış yollarını gözetleyerek ve gemileri arayarak bu gelişmeler karşısında hemen harekete geçti. Korsanlar, yakalanan kaçak başına ödül alacaklarından Fransa’dan ayrılan gemileri yağmalıyorlardı. Kaçarken yakalanan Huguenot’lar ağır cezalara çarptırılıyorlardı. Halk arasında yaşayan ve kaçmayı planlayanların adlarını ve kaçış yollarını öğrenmeye çalışan casuslar durumu daha da zorlaştırıyordu. Mektupları ele geçirmek, sahtekârlıklar ve entrikalar günlük sıradan olaylardı.

Memnuniyetle Karşılanan Bir Sığınma

Huguenot’ların Fransa’dan kaçmaları ve ev sahibi ülkelerde memnuniyetle karşılanmaları Sığınak olarak adlandırıldı. Huguenot’lar Hollanda, İsviçre, Almanya ve İngiltere’ye kaçtılar. Daha sonra bazıları İskandinavya, Amerika, İrlanda, Batı Hint Adaları, Güney Afrika ve Rusya’ya gitti.

Birkaç Avrupa ülkesi, Huguenot’ları göçe teşvik eden fermanlar çıkardı. Sunulan şeyler arasında, serbest vatandaşlık, vergilerden muaflık ve esnaf birliklerine serbest üyelik vardı. Tarihçi Elisabeth Labrousse’a göre Huguenot’lar, çoğunlukla, “ender rastlanır ahlaksal değerlere sahip girişimci, çalışkan tebaalar oluşturan . . . . genç adamlardı.” Bu nedenle gücünün zirvesinde olan Fransa, birçok meslek dalındaki yetenekli işçilerini kaybetti. Evet, “mal mülk, servet ve teknik” dışarıya gitti. Ayrıca, Huguenot’ların sığınmalarına olanak tanınmasında dinsel ve politik etkenler de rol oynadı. Fakat bu göçün uzun vadedeki sonuçları nelerdi?

Nantes Fermanının yürürlükten kaldırılması ve bunun yol açtığı zulüm, uluslararası boyutta olumsuz bir tepki yarattı. III. William, Hollanda hükümdarı olmak için Fransa karşıtı bu duygulardan yararlandı. Huguenot olan memurların yardımıyla Katolik II. James’in yerini alarak ayrıca Büyük Britanya kralı da oldu. Tarihçi Philippe Joutard şöyle açıklıyor: “XIV. Louis’nin Protestanlarla ilgili politikası, II. James’in tahttan indirilmesinin [ve] Augsburg İttifakı oluşturulmasının başlıca nedenlerinden biriydi. . . . . [Bu] olaylar, Fransız egemenliğinin yerini İngiliz egemenliğinin almasına yol açarak Avrupa tarihinde bir dönüm noktasına işaret eder.”

Huguenot’ların Avrupa’da kültürel yönden önemli rolleri oldu. Yeni özgürlüklerini, Aydınlanma felsefesinin ve hoşgörü fikirlerinin şekillenmesine yardım eden yayınlar çıkarmak için kullandılar. Örneğin, bir Fransız Protestan doğal haklar ideasını yayan İngiliz filozof John Locke’un eserlerini çevirdi. Başka Protestan yazarlar vicdan özgürlüğünün önemini vurguladılar. Yöneticilere gösterilen itaatin nispi olduğu ve eğer yöneticiler, kendileriyle insanlar arasındaki sözleşmeyi bozarlarsa, bu itaatin göz ardı edilebileceği fikri gelişti. Bu nedenle, tarihçi Charles Read’in açıkladığı gibi, Nantes Fermanının yürürlükten kaldırılması “Fransız Devriminin başlıca etkenlerinden biriydi.”

Ders Alındı mı?

Kral XIV. Louis’nin askeri danışmanı olan Marki de Vauban, yapılan zulmün olumsuz etkilerini ve onca değerli insanın devlet için yarattığı kaybı açıklayıp kralı, Nantes Fermanını yeniden yürürlüğe koymaya önemle teşvik ederek şunu belirtti: “Yüreklerin döndürülmesi sadece Tanrı’ya aittir.” Öyleyse Fransız Devleti neden olanlardan ders alıp kararını değiştirmedi? Kralın, fermanı tekrar yürürlüğe koymanın devletin gücünü zayıflatacağından korkması, bunda kesinlikle önemli bir etkendi. Ayrıca bu, 17. yüzyıl Fransası’nda Katolik karşı reformunu ve dinsel hoşgörüsüzlüğü tatmin etmek amacına da uygundu.

Fermanın yürürlükten kaldırılmasının etrafında dönen olaylar, bazılarının şu soruyu sormasına neden olmuştur: “Bir toplum çoğulculuğa ne kadar izin verebilir ve tahammül edebilir?” Gerçekten de, tarihçilerin belirttiği gibi, Huguenot’ların hikâyesini “iktidarın mekanizmalarını ve bunların çarpıklıklarını” düşünmeden ele almak mümkün değildir. Huguenot’ların özgürlüğe kaçışı, günümüzün gittikçe çok ırklı ve dinsel yönden farklı hale gelen toplumlarında, dinsel kaynaklı politikalar insan çıkarlarının önüne geçtiğinde neler olabileceğine ilişkin kuvvetli bir hatırlatmadır.

[Dipnot]

a Sayfa 28’deki çerçeveye bakın.

[Sayfa 28’deki çerçeve]

Dragonad Yöntemi

Yıldırma Yoluyla Katolikliğe Döndürmek

Bazıları, dragonları “mükemmel misyonerler” olarak değerlendirmiştir. Oysa onlar Huguenot’lar arasında dehşete yol açtılar; bazen onların gelmekte olduğunu duyan bütün köyler Katolikliğe döndüler. Acaba kimdi bu dragonlar?

Dragonlar, ev sahiplerini yıldırmak niyetiyle Huguenot’ların evlerinde barınan ağır silahlarla donatılmış askerlerdi. Dragonların bu şekilde kullanılması, dragonad olarak bilinir. Ailelerin üzerindeki yükü artırmak için, evlere gönderilen askerlerin sayısı ile ailelerin maddi kaynakları arasında bir orantısızlık vardı. Dragonlara, ailelere acımasızca davranmaları, onları uykusuz bırakmaları ve eşyalarını harap etmeleri için yetki verilmişti. Eğer ev sahipleri yemin edip Protestan inancından vazgeçerlerse, dragonlar evden ayrılıyordu.

Bu yöntem, 1681’de, Huguenot nüfusunun çok yoğun olduğu Poitou’da (Batı Fransa) Huguenot’ları Katolikliğe döndürmek için kullanılmıştır. Birkaç ay içinde, 30.000 ila 35.000 kişi Katolikliğe döndü. Aynı yöntemler 1685’te Huguenot’ların yoğun olarak yaşadığı başka yerlerde de uygulandı. Birkaç ay içinde, 300.000 ila 400.000 kişi yemin ederek Katolikliğe döndü. Tarihçi Jean Quéniart’a göre, dragonad yönteminin bu başarısı “[hoşgörülü Nantes Fermanının] yürürlükten kaldırılmasını kaçınılmaz hale getirdi; çünkü artık bunun mümkün olduğu görünüyordu.”

[Tanıtım notu]

© Cliché Bibliothèque Nationale de France, Paris

[Sayfa 25’teki resim]

1689 tarihli bu bildiri, dinsel zulümden kaçan Fransız Protestanlara sığınma olanağı sağladı

[Tanıtım notu]

Huguenot kütüphanesinin izniyle Huguenot Society of Great Britain and Ireland, Londra

[Sayfa 26’daki resim]

Nantes Fermanının Yürürlükten Kaldırılma Bildirisi, 1685 (Bildirinin ilk sayfası)

[Tanıtım notu]

Documents conservés au Centre Historique des Archives nationales à Paris

[Sayfa 26’daki resim]

Birçok Protestan tapınağı yıkıldı

[Tanıtım notu]

© Cliché Bibliothèque Nationale de France, Paris

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş