Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w99 1/3 s. 24-29
  • Komünist Yasağı Altında Geçen 40’ı Aşkın Yıl

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Komünist Yasağı Altında Geçen 40’ı Aşkın Yıl
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1999
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Mukaddes Kitap Hakikati Bize Ulaşıyor
  • Öğrendiklerimi Uyguladım
  • Ansızın Gelen İlk Deneme
  • Hapis ve Sürgün
  • Hapishanede Ruhi Faaliyet
  • Tekrar Ailemle Birlikteyim
  • Kamptakilerle İletişim
  • Taşınma ve Felaketler
  • Ailem Farklı Bölgelere Dağılıyor
  • Dayanmanın Ödülleri
  • Tutmaya Kararlı Olduğum Bir Söz
    Uyanış!—1998
  • Sınavlara Dayanmak Nimetlerle Sonuçlanır
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur (İnceleme)—2017
  • Baskı Rejimi Altında Yarım Yüzyıl
    Uyanış!—1999
  • Tanrı’ya Güvenmeyi Öğrendim
    Uyanış!—2006
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1999
w99 1/3 s. 24-29

Komünist Yasağı Altında Geçen 40’ı Aşkın Yıl

MİKHAİL VASİLEVİCH SAVİTSKİİ TARAFINDAN ANLATILMIŞTIR

The Watchtower dergisinin 1 Nisan 1956 sayısı, 1, 7 ve 8 Nisan 1951’de Yehova’nın Şahitleriyle ilgili “büyük bir sürgün” gerçekleştirildiğini bildirdi. The Watchtower şöyle açıkladı: “Rusya’daki Yehova’nın Şahitleri bu tarihleri unutamaz. O sırada, Batı Ukrayna, Beyaz Rusya [Byelorusskaya], Besarabya, Moldova, Letonya, Litvanya ve Estonya’da bulunabilen Yehova’nın Şahitlerinin tümü—yedi binden fazla erkek ve kadın . . . . at arabalarıyla tren istasyonlarına taşındı ve oradan sığır kamyonlarına bindirilip, çok uzaklara gönderildi.”

EŞİM, sekiz aylık oğlum, ana-babam, erkek kardeşim ve Ternopol (Ukrayna) şehrinden ve çevresinden başka birçok Şahit, 8 Nisan 1951’de evlerinden alındı. Sığır kamyonlarında yaklaşık iki hafta boyunca yolculuk ettiler. Sonunda Baykal Gölü’nün batısındaki Sibirya taygasında (Kuzey kutbunun alt kısmında ormanlık bir alan) indirildiler.

Ben neden sürülenler arasında değildim? O sırada nerede olduğumu ve daha sonra yaşadıklarımızı anlatmadan önce, nasıl Yehova’nın Şahidi olduğumdan söz etmek istiyorum.

Mukaddes Kitap Hakikati Bize Ulaşıyor

Eylül 1947’de, ben daha 15 yaşındayken, Ternopol’e 50 kilometre uzaklıktaki Slaviatin’de, küçük bir köyde bulunan evimizi Yehova’nın iki Şahidi ziyaret etti. Birinin adı Maria idi. Annemle birlikte oturup bu genç kızları dinlediğimizde bunun çok farklı bir din olduğunu anlamıştım. İnançlarını anlattılar ve Mukaddes Kitaba dayanan sorularımızı açıkça cevapladılar.

Mukaddes Kitabın Tanrı’nın Sözü olduğuna inanıyordum fakat kilise beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Büyükbabam şöyle derdi: “Papazlar insanları cehennem ateşinde işkence çekmekle korkuturlar, fakat kendileri hiçbir şeyden korkmazlar. Yoksulları kandırıp soymaktan başka bir şey yapmıyorlar.” II. Dünya Savaşı’nın başlarında köyümüzün Polonyalı sakinlerine şiddet ve kundaklama girişimlerinde bulunulduğunu hatırlıyorum. Bu saldırıları düzenleyenin Rum Katolik papazı olması şaşırtıcıydı. Daha sonra katledilmiş pek çok kurbanı gördüğümde böyle bir gaddarlığın sebebini bilmek istedim.

Mukaddes Kitabı Şahitlerle inceledikçe her şeyi anlamaya başladım. Cehennem ateşinin olmaması ve İblis Şeytan’ın savaşı ve kan dökmeyi desteklemek üzere sahte dini kullanması gibi temel hakikatleri öğrendim. Kişisel inceleme yaparken düzenli aralar verip, öğrendiklerim için Yehova’ya yürekten şükrederdim. Erkek kardeşim Stakh’la Mukaddes Kitap hakikatlerini paylaşmaya başladığımda, onun da bunları kabul etmesi beni çok sevindirdi.

Öğrendiklerimi Uyguladım

Kendimde değişiklikler yapmam gerektiğini fark ettim ve hemen sigarayı bıraktım. Mukaddes Kitabı düzenli incelemek için başkalarıyla programlı olarak bir araya gelmenin önemini anladım. Bunu yapmak üzere, ibadetlerin gizlice düzenlendiği yere ulaşana dek, orman içinden 10 kilometre yürürdüm. Kimi zaman ibadete sadece birkaç kadın gelirdi ve vaftiz edilmemiş olduğum halde, ibadeti idare etmem istenirdi.

Mukaddes Kitaba dayanan yayınlar bulundurmak tehlikeliydi ve onlarla yakalanmak 25 yıla kadar hapis cezasıyla sonuçlanabilirdi. Yine de kendime ait bir kütüphanem olsun istiyordum. Komşularımızdan biri Yehova’nın Şahitleriyle Mukaddes Kitabı incelemeye başlamıştı, ancak korkudan vazgeçmişti ve yayınları bahçesine gömmüştü. Adam toprağı kazıp çıkardığı tüm kitapları ve dergileri bana verince Yehova’ya şükrettim! Onları, başkasının aklına gelmeyecek bir yere, babamın arı kovanlarının içine sakladım.

Temmuz 1949’da kendimi Yehova’ya vakfettim ve vakfımı sembolize etmek üzere vaftiz edildim. Yaşamımın en mutlu günüydü. Gizlice gerçekleştirilen vaftiz programını idare eden Şahit, İsa’yı gerçekten takip etmenin kolay olmadığını ve birçok denemeyle karşılaşabileceğimi vurguladı. Çok geçmeden onun sözlerinin ne kadar doğru olduğunu anladım! Yine de, vaftiz edilmiş bir Şahit olarak yaşamım sevinçli başladı. Vaftizimden iki ay sonra, annemle bana hakikati anlatan iki kişiden biriyle, Maria’yla evlendim.

Ansızın Gelen İlk Deneme

16 Nisan 1950’de, küçük bir kasaba olan Podgaitsi’den eve dönerken karşıma aniden askerler çıktı; üzerimde kitap tetkiki grubuna götürdüğüm bazı yayınları buldular. Tutuklandım. Gözaltına alındığım ilk günlerde, sopayla dövüldüm, aç ve uykusuz bırakıldım. Ayrıca ellerim başımın üzerinde yüz kere yere çömelip kalkma hareketi yapmam emredildi. Bunu tamamlayamayacak kadar yorulmuştum. Sonra 24 saat boyunca soğuk ve rutubetli bir bodrum katında bırakıldım.

Bu işkencenin amacı direncimi kırıp benden bilgi alabilmekti. “Bu yayınları nereden aldın ve onları kime götürüyordun?” diye sordular. Hiçbir ipucu vermedim. Daha sonra, bana yargılanacağım yasanın bir kısmını okudular. Orada, Sovyet karşıtı yayınlara sahip olmanın ve onları dağıtmanın cezasının idam veya 25 yıl hapis olduğu yazılıydı.

“Hangisini tercih ediyorsun?” diye sordular.

“Hiçbirini, fakat Yehova’ya güveniyorum ve O’nun yardımıyla, izin verdiği her şeyi kabul ederim” diye cevapladım.

Yedi gün sonra beni serbest bırakmaları sürpriz oldu. Bu tecrübe, Yehova’nın şu sözünün gerçekliğini kavramama yardım etti: “Seni boşa çıkarmam, ve seni hiç bırakmam.”—İbraniler 13:5.

Eve döndüğümde çok hastaydım; babam beni doktora götürdü ve kısa sürede iyileştim. Babam dinsel inançlarımızı paylaşmadıysa da, tapınmamızla ilgili konularda bizi desteklerdi.

Hapis ve Sürgün

Birkaç ay sonra Şubat 1951’de tarafsız tavrım nedeniyle dört yıl hapse mahkûm edilip Ternopol’de bir hapishaneye gönderildim. Daha sonra, yaklaşık 120 kilometre uzaklıktaki Livonya şehrinde bir hapishaneye nakledildim. Orada birçok Şahidin sınır dışı edilerek Sibirya’ya gönderildiğini öğrendim.

Bir kısmımız 1951 yazında Sibirya’nın ötesine, Uzakdoğuya kadar uzanan bölgelere gönderildik. Bir ay boyunca yaklaşık 11.000 kilometre yolculuk ettik, yani 11 meridyen geçtik. Yalnızca bir yerde yıkanmamıza izin verildi; burası iki haftadan fazla süren tren yolculuğundan sonra durduğumuz Sibirya’nın Novosibirsk şehrindeki büyük bir hamamdı.

Orada, büyük bir mahkûm kalabalığı arasından bir adamın yüksek sesle: “Burada Yehonadab’ın ailesinden kimler var?” dediğini duydum. O zaman “Yehonadab” ifadesi yeryüzünde sonsuza dek yaşamayı ümit edenleri tanıtmak için kullanılıyordu. (II. Kırallar 10:15-17; Mezmur 37:11, 29) Birçok mahkûm kendisini hemen Şahit olarak tanıttı. Büyük bir sevinçle selamlaştık!

Hapishanede Ruhi Faaliyet

Novosibirsk’teyken, gittiğimiz yerde birbirimizi tanımamızı sağlayacak bir parola kararlaştırdık. Hepimiz Japon Denizindeki aynı tutuklu kampına düştük; burası Vladivostok’tan fazla uzak değildi. Orada, her hafta Mukaddes Kitabı incelemek üzere ibadetler düzenledik. Uzun hapis cezalarına çarptırılmış olan olgun ve daha yaşlı kardeşlerle birlikte olmak beni ruhi açıdan kuvvetlendirdi. Bu kardeşler, Mukaddes Kitap ayetlerini ve onlarla bağlantılı olarak Kule makalelerinden hatırladıkları noktaları kullanarak ibadetlerimizi sırayla idare ettiler.

Sorular soruluyordu ve kardeşler yanıt veriyordu. Birçoğumuz boş çimento paketlerinden kestiğimiz küçük kağıtlara cevaplarla ilgili notlar alıyorduk. Onları saklayıp birleştirerek kişisel başvuru kütüphanemiz olarak kullandık. Cezaları fazla olanlar birkaç ay sonra Sibirya’nın iyice kuzeyinde kalan kamplara gönderildi. Gençler arasından üç birader, Japonya’ya uzaklığı 650 kilometreden az olan Nakhodka şehrine gönderildik. Oradaki hapishanede iki yıl kaldım.

Bazen dergilerimizin bir sayısı elimize geçerdi. Onu aylarca ruhi gıda olarak kullanırdık. Zaman zaman mektuplar da alırdık. Sürgündeki ailemden ilk mektubu aldığımda gözyaşlarımı tutamadım. Bu mektup, makalenin başında The Watchtower’dan yapılan alıntıda açıklandığı gibi, Şahitlerin evlerinin sarıldığını ve orayı terk etmeleri için ailelere sadece iki saat verildiğini belirtiyordu.

Tekrar Ailemle Birlikteyim

Dört yıllık cezamın iki yılını tamamladıktan sonra, Aralık 1952’de serbest bırakıldım. Göçe zorlandıkları Tulun (Sibirya) yakınlarındaki Gadaley köyünde yaşayan aileme katıldım. Tabii ki onlarla tekrar birlikte olmak harikaydı; oğlum Ivan üç yaşında, kızım Anna da iki yaşında kadardılar. Bununla birlikte, özgürlüğüm oldukça sınırlıydı. Yerel yetkililer pasaportuma el koymuştu ve yakın takibe alınmıştım. Evden üç kilometreden fazla uzaklaşmama izin verilmiyordu. Daha sonra sadece Tulun’daki pazara at üzerinde gitmeme izin verildi. Orada, dikkat çekmemek için tedbirli davranarak Şahitlerle buluştum.

O zamanlar Anna ve Nadia isimli iki kızımız, Ivan ve Kolya isimli iki oğlumuz vardı. 1958’de oğlumuz Volodya doğdu. Daha sonra 1961’de diğer kızımız Galia doğdu.

KGB (eski devlet güvenlik teşkilatı) beni sık sık göz altına alıp sorguya çekiyordu. Amaçları sadece cemaat hakkında bilgi almak değildi, diğer kardeşlerde onlarla işbirliği yaptığım yönünde kuşku da uyandırmak istiyorlardı. Bu yüzden beni güzel bir lokantaya götürüp iyi vakit geçiriyormuşum izlenimi yaratmak için gülerken fotoğrafımı çekmeye çalıştılar. Fakat niyetlerini anlamıştım; bilinçli bir çabayla devamlı suratımı astım. Her göz altına alınışımda tüm olup biteni kardeşlere anlatıyordum. Böylece vefamdan hiçbir zaman şüphe etmediler.

Kamptakilerle İletişim

Yıllar geçtikçe yüzlerce Şahit tutuklu kamplarına konuldu. Bu zaman boyunca hapsedilmiş kardeşlerimize yayınları ulaştırarak onlarla iletişimi sürekli koruduk. Bunu nasıl yapıyorduk? Serbest bırakılan kardeşlerden sıkı kontrolleri aşıp yayınları nasıl gizlice içeri sokabileceğimizi öğreniyorduk. On yıl boyunca bu kamplardaki kardeşlerimize Polonya’dan ve diğer ülkelerden elimize geçen dergileri ve kitapları ulaştırdık.

Hemşirelerimizden birçoğu, yayınları çoğaltmak için saatlerce uğraşıyordu; tüm bir dergiyi kibrit kutusuna sığacak kadar küçültürlerdi. 1991’de, yasak kalktığında ve dört renkli harika dergileri almaya başladığımızda, bir hemşire “artık bizi unutacaklar” dedi. Yanılıyordu. İnsanlar unutabilirse de, Yehova böyle vefalı kişilerin yaptıklarını hiçbir zaman unutmaz.—İbraniler 6:10.

Taşınma ve Felaketler

1967’nin sonlarında erkek kardeşimin Irkutsk’taki evi arandı. Filmler ve Mukaddes Kitaba dayanan yayınlar ele geçirildi. Kardeşim suçlu bulundu ve üç yıl hapse mahkûm edildi. Ancak bizim evde yapılan aramada hiçbir şey bulunamadı. Yine de, yetkililer bizim de işin içinde olduğumuzdan emindi, bu nedenle ailece o bölgeyi terk etmek zorunda kaldık. Kafkasya’daki Nevinnomssk şehrinin yaklaşık 5.000 kilometre batısına taşındık. Orada devamlı rastlantıda şahitlik ediyorduk.

Haziran 1969’da okul tatilinin ilk gününde büyük bir felaket yaşadık. 12 yaşındaki oğlumuz Kolya, yüksek voltajlı elektrik transformatörünün yakınına kaçan topunu almaya çalışırken elektrik çarpması sonucu ciddi bir şoka girdi. Vücudunun yüzde yetmişinden fazlası yanmıştı. Hastanede bana dönüp şöyle sordu: “Tekrar adaya birlikte gidebilecek miyiz?” (Gitmekten zevk aldığımız bir adadan söz ediyordu.) “Evet Kolya,” dedim, “İsa Mesih seni dirilttiği zaman kesinlikle o adaya tekrar gideceğiz.” Yarı bilinçli bir şekilde, en sevdiği ve cemaat orkestrasında trompetiyle çalmaktan çok hoşlandığı bir ilahiyi söylemeye devam etti. Üç gün sonra, dirileceğinden emin olarak öldü.

Bir yıl sonra, 20 yaşındaki oğlumuz Ivan tarafsız tavrı nedeniyle tutuklandı ve üç yıl hapishanede kaldı. 1971 yılında da ben aynı nedenle hapsedilmekle tehdit edildim. Davam aylarca sürdü. Bu arada eşim kansere yakalanmıştı ve daha fazla ilgiye ihtiyacı vardı. Bu yüzden davam düşürüldü. Maria 1972 yılında öldü. Sadık bir arkadaştı ve ölümüne dek Yehova’ya vefalı kaldı.

Ailem Farklı Bölgelere Dağılıyor

1973 yılında Nina’yla evlendim. Şahit olduğu için babası onu 1960’ta evden kovmuştu. Kamplardakilere dergileri çoğaltma işinde gayretle çalışmış hemşirelerden biriydi. Çocuklarım da onu sevdi.

Yetkililer Nevinnomssk’teki faaliyetimizden rahatsız oldu ve oradan ayrılmamız için baskı yaptılar. Böylece, 1975’te eşim, kızlarım ve ben Gürcistan’ın güney Kafkasya bölgesine taşındık. Oğullarım Ivan ve Volodya ise, Kazakistan’ın güney sınırındaki Dzhambul’a taşındılar.

Yehova’nın Şahitlerinin faaliyeti Gürcistan’da daha yeni başlıyordu. Karadeniz kıyısında kalan Gagra’da, Sukhumi’de ve çevresinde rastlantılarda şahitlik ediyorduk, bir yıl sonra on yeni Şahit bir ırmakta vaftiz edildi. Çok geçmeden yetkililer bölgeyi terk etmemiz için ısrar ettiler ve doğu Gürcistan’a taşındık. Orada koyun benzeri insanları bulmak üzere çabalarımızı yoğunlaştırdık ve Yehova bizi bereketledi.

Küçük gruplar halinde buluşuyorduk. Gürcü dilini bilmediğimizden ve bazı Gürcülerin Rusça’yı iyi konuşamamasından dolayı dil sorunumuz vardı. Başlangıçta sadece Ruslarla tetkik yaptık. Yine de kısa sürede Gürcü dilinde vaaz etme ve öğretme işine başladık, şimdi Gürcistan’da Gökteki Krallığı müjdeleyen binlerce kişi var.

1979 yılında patronum, KGB’nin baskısıyla ülkeyi terketmemi istedi. O sırada kızım Nadia ve küçük kızı trafik kazasında öldü. Bir yıl önce de annem Nevinnomssk’te Yehova’ya sadık bir şekilde ölmüştü. Babam ve erkek kardeşim yalnız kalmıştı, böylece oraya dönmeye karar verdik.

Dayanmanın Ödülleri

Nevinnomssk’te gizlice Mukaddes Kitap yayınları basmaya devam ettik. Bir keresinde, 1980’lerin ortalarında yetkililer tarafından çağrıldığımda, onlara rüyamda dergilerimizi sakladığımı söyledim. Güldüler. Oradan ayrılırken onlardan biri şöyle dedi: “Sanırım artık rüyalarınızda yayınlarınızı saklamanıza gerek kalmaz.” Şöyle devam etti: “Yakında yayınlar raflarınızda olacak, ibadetlere eşinizle kol kola ve elinizde Mukaddes Kitabınızla gideceksiniz.”

Kızım Anna’nın 1989’da beynindeki anevrizma sonucu ölümü bizi kedere boğdu. Daha 38 yaşındaydı. Aynı yıl Ağustos’ta, Nevinnomssk’teki Şahitler, bir uluslararası toplantıya katılmak için tren kiraladılar ve Varşova’ya (Polonya) yolculuk ettiler. Sovyetler Birliği’nden katılan binlerce kişiyle birlikte hazır bulunanların sayısı 60.366’ydı. Gerçekten de rüyada gibiydik! Yaklaşık iki yıl sonra, 27 Mart 1991’de büyük bir ayrıcalığa sahip oldum; Sovyetler Birliği’ndeki en eski beş cemaat ihtiyarından biri olarak Yehova’nın Şahitlerinin dinsel teşkilatının yasal açıdan tanınmasını sağlayan Moskova’daki tarihi belgeye imza attım.

Hayatta olan çocuklarımın Yehova’ya sadakatle hizmet etmesinden büyük sevinç duyuyorum. Tanrı’nın yeni dünyasında Anna’yı, Nadia’yla birlikte torunumu ve Kolya’yı görebilmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Kolya dirildiğinde, onu yıllar önce birlikte gitmekten büyük zevk aldığımız o adaya tekrar götürme sözümü tutacağım.

Bu arada, Mukaddes Kitap hakikatinin bu geniş ülkede hızla yayıldığını görmek büyük bir sevinç oldu! Yaşamımın genel akışını düşündüğümde gerçekten çok mutlu oluyorum ve Şahitlerinden biri olmama izin verdiği için Yehova’ya teşekkür ediyorum. Mezmur 34:8’in doğruluğundan eminim: “Tadın ve görün; RAB ne iyidir, ne mutludur ona sığınan adam!”

[Sayfa 25’teki resim]

Tulun’da aileme katıldığım yıl

[Sayfa 26’daki resimler]

Yukarıda: Babam ve çocuklarım Tulun’daki (Sibirya) evimizin önünde

Üst sağda: Kızım Nadia ve torunum; ikisini de trafik kazasında kaybettim,

Sağda: 1968’de çekilmiş bir aile fotoğrafı

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş