Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w99 1/7 s. 23-27
  • Sefaletten Zenginliklerin En Büyüğüne

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Sefaletten Zenginliklerin En Büyüğüne
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1999
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Daha İyi Bir Şey Arayışı
  • Mukaddes Kitaptaki Ümidin Verdiği Heyecan
  • Konukseverlik Göstermenin Yararlarını Tattık
  • Zulümlere Dayandık
  • Zenginliklerin En Büyüğüne Sahip Oldum
  • Sayısız Yolla Tanrı’dan Lütuf Gördük
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur (İnceleme)—2017
  • Yehova’nın Davetlerini Kabul Etmek Ödüller Getirir
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2001
  • Yehova’nın Hizmetinde Sürprizlerle Dolu Bir Ömür
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2001
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1999
w99 1/7 s. 23-27

Sefaletten Zenginliklerin En Büyüğüne

MANUEL DE JESUS ALMEIDA TARAFINDAN ANLATILMIŞTIR

Ekim 1916’da, ailemin on yedinci ve son çocuğu olarak dünyaya geldim. Büyük kardeşlerimin dokuzu hastalıktan ve gıda yetersizliğinden ölmüştü, bu yüzden onları hiç tanımadım. Geri kalan sekiz kardeş Portekiz’in Porto şehri yakınlarındaki küçük bir köyde, ana-babamızla birlikte yaşıyorduk.

MÜTEVAZI evimiz bir oturma odası ve bir yatak odasından oluşuyordu. İçme suyunu yaklaşık yarım kilometre uzaklıktaki bir kaynaktan alıyorduk; yemeğimizi oldukça ilkel koşullarda pişiriyorduk.

Ağabeylerim fiziksel olarak yeterince geliştiğinde, hemen mısır tarlalarında çalışmaya başladı. Kazandıkları para, ailenin yiyeceğinin sağlanmasına yardım ediyordu. Onların yardımı sayesinde bir süre okula gidebilen tek çocuk ben oldum. Yaşamımız çok zor olsa da, bir yararı dokunacağı ümidiyle Katolik Kilisesine sıkı sıkıya bağlıydık.

Mayıs ayında, kilisenin “novena” denen dokuz günlük dua âdeti vardı. Ardı ardına dokuz sabah hava henüz karanlıkken kiliseye yürüyorduk. Orada dua ederek Tanrı’dan bereket alacağımıza inanıyorduk. Aynı zamanda papazın Tanrı’nın temsilcisi olan kutsal biri olduğunu düşünüyorduk. Fakat zamanla görüşümüz değişti.

Daha İyi Bir Şey Arayışı

Kilise vergisini ödeyemediğimizde papaz ekonomik durumumuzun fazlasıyla kötü olmasını dikkate almadı. Bu bizi düş kırıklığına uğrattı. Kiliseyle ilgili görüşüm köklü bir değişikliğe uğradı; 18 yaşındayken, hayatta tarlalarda çalışıp kiliseyle kavga etmekten daha iyi şeylerin olup olmadığını anlamak amacıyla ailemden ayrılmaya karar verdim. 1936’da Portekiz’in başkenti Lizbon’a geldim.

Orada Edminia ile tanıştım. Dinin beni aldattığını düşünmeme rağmen, âdetlere uyup Katolik Kilisesi’nde evlendik. Sonra, 1939’da II. Dünya Savaşı başladı. Savaş boyunca 18 depodan sorumluydum ve bir günde 125 kamyon dolusu savaş malzemesi gönderdik.

Savaşın dehşeti ve Katolik Kilisesinin savaşla yakın ilişkisi beni çok etkiledi. ‘Acaba Tanrı gerçekten insanlıkla ilgileniyor mu? O’na nasıl tapınmalıyız?’ diye soruyordum. Yıllar sonra 1954’te, Yehova’nın Şahidi yaşlı bir bey bu sorularımın cevaplarını verdi. Bu sohbet tüm yaşamımı değiştirdi.

Mukaddes Kitaptaki Ümidin Verdiği Heyecan

Joshua adındaki bu nazik kişi, dünyanın sorunlarının tek çaresinin Tanrı’nın Gökteki Krallığı olduğunu, barış ve güvenliğin ancak bu yönetim sayesinde gerçekleşeceğini açıkladı. (Matta 6:9, 10; 24:14) Anlattıklarından çok hoşlandım, fakat dinle ilgili geçmişteki deneyimim nedeniyle onun açıklamalarını kabul etmekte tereddüt ediyordum. Bana Mukaddes Kitabı birlikte incelemeyi teklif ettiğinde, para istememesi ve siyasetten söz etmemesi koşuluyla kabul ettim. Teklifinin tamamen parasız olduğu güvencesini vererek koşullarımı kabul etti.—Vahiy 22:17.

Joshua’ya güvenim çabucak arttı. Bu yüzden, ondan gençliğimden beri arzuladığım bir şey istedim. “Acaba kendime ait bir Mukaddes Kitabım olabilir miydi?” Kitabımı aldıktan sonra ilk kez Yaratıcımızın Kendi Sözünden şu vaatleri okumak büyük bir mutluluktu: “Allah kendisi onlarla [insanlarla] olacaktır; ve gözlerinden bütün gözyaşlarını silecek; ve artık ölüm olmıyacak; ve artık matem ve ağlayış ve acı da olmıyacak; çünkü evelki şeyler geçtiler.”—Vahiy 21:3, 4.

Özellikle, yoksulluk ve hastalığın ortadan kaldırılmasıyla ilgili Mukaddes Kitaptaki vaatler beni teselli etti. Sadık Elihu, Tanrı hakkında şöyle demişti: “Bol bol yiyecek verir.” (Eyub 36:31) Mukaddes Kitabın dediği gibi, Tanrı’nın Gökteki Krallığının adil yönetimi altında, “orada oturan: Hastayım, demiyecek.” (İşaya 33:24) Yehova Tanrı insanlıkla gerçekten sevgi dolu bir şekilde ilgileniyor! O’nun vaatlerine duyduğum ilgi öylesine artmıştı ki!

Yehova’nın Şahitlerinin ibadetine ilk kez 17 Nisan 1954’te katıldım. Bu özel bir ibadetti; İsa’nın ölümünün anılması için yapılan kutlamaydı. O zamandan itibaren ibadetlere devamlı olarak katıldım. Öğrendiğim güzel şeyleri kısa süre sonra başkalarıyla paylaşmaya başladım. O zamanlar Portekiz’de, ayda bir kez deniz kenarında piknik yapardık, sonra da vaftiz programımız olurdu. Joshua’nın bana ilk kez hakikati bildirmesinden yedi ay sonra Yehova Tanrı’ya kendimi vakfettim ve vakfımın simgesi olarak okyanusta vaftiz edildim.

1954’ün başlarında tüm Portekiz’de sadece yüz kadar Şahit vardı. Bu yüzden vaaz etme işine önderlik edecek erkeklere büyük ihtiyaç duyuluyordu. Ruhen hızla ilerledim ve kısa süre sonra bana cemaatte sorumluluklar verildi. 1956 yılında, Yehova’nın Şahitlerinin Lizbon’daki ikinci cemaatinde, cemaat hizmetçisi (o zamanki riyaset eden nazırı) olarak tayin edildim. Bugün bu şehir ve çevresinde yüzden fazla cemaat var.

Konukseverlik Göstermenin Yararlarını Tattık

Maddi olanaklarımız kısıtlı olsa da, iman kardeşlerimize her zaman kapımız açıktı. 1955’te bir öncü, Brezilya’daki evinden Almanya’daki uluslararası “Muzaffer Krallık” Bölge İbadetine giderken, Portekiz’e uğradı. Ulaşım sorunları nedeniyle evimizde bir ay kadar kaldı; onun ziyaretinden ruhi yönden çok yararlandık!

O zamanlar evimizde konuk ettiğimiz diğer kişiler arasında, Yehova’nın Şahitlerinin Brooklyn, New York’taki merkez bürolarında çalışan Hugo Riemer ve oda arkadaşı Charles Eicher de vardı. Bizimle yemek yiyip Portekizli kardeşlere hitaben konuşmalar yaptılar. Yumurtadan yeni çıkmış civcivler gibi ağzımızı açmış böyle kişilerin sağladığı ruhi bilgi içeren lokmaları bekliyorduk.

Ayrıca Yehova’nın Şahitlerinin seyahat eden nazırları da ziyaretleri sırasında bizde kalırdı. 1957’deki ziyaretçilerimizin arasında Fas bürosunun nazırı Álvaro Berecochea’yı hatırlıyorum; Portekiz’i ziyaret edip kardeşleri teşvik etmek üzere görevlendirilmişti. Evimizde kitap tetkikine katılmıştı ve Portekiz’de geçireceği süre boyunca bizde kalması konusunda ısrar ettik. Bir ay süren ziyareti sırasında sevgili karım Edminia’nın güzel yemekleri sayesinde Álvaro fiziksel olarak şişmanlarken, biz de bol bol bereketlenip ruhen şişmanladık.

Benimki gibi çocuklukta yaşanan sefalet, kişi üzerinde derin bir etki bırakabilir. Fakat, Yehova’ya ve sadık hizmetçilerine ne kadar çok verirsek, O’nun bizi o kadar bereketlediğini anladım. Elimizden geldiği kadar herkese konukseverlik gösterirken bu gerçek beni sürekli etkiledi.

Porto’da 1955’te yaptığımız bölge ibadetinde, Yehova’nın Şahitlerinin 1958’de New York City’deki Yankee Stadyumunda yapılacak uluslararası ibadeti hakkında bir ilan yapıldı. Ülkemizde o zamanlar sayıları çok az olan İbadet Salonlarının her birine bağış kutusu kondu; bu Portekizli kardeşleri büyük ibadete göndermek üzere maddi bir yardım olacaktı. Gönderilecekler arasına eşimle ben de seçildiğimizde ne kadar sevindiğimizi tahmin edemezsiniz. Bu ibadet için Amerika’da bulunduğumuz sırada Yehova’nın Şahitlerinin Brooklyn’deki bürolarını ziyaret etmek çok büyük bir sevinç olmuştu.

Zulümlere Dayandık

Portekiz’de, Yehova’nın Şahitlerinin vaaz etme işi 1962’de yasaklandı. Bütün dolgun vakitli vaizler, Eric Britten, Domenick Piccone, Eric Beveridge, eşleriyle beraber sınır dışı edildi. Daha sonra, Salonlardaki ibadetlerimiz yasaklandığı için evlerde gizlice buluşuyorduk; ayrıca Portekiz’de çevre ve bölge ibadetleri yapmak da artık mümkün değildi. Bu nedenle iman kardeşlerimizin böyle ibadetlere başka ülkelerde katılabilmesi için ulaşım işlerini düzenleme sorumluluğu bana verildi.

Çok sayıda Şahidin başka ülkelere seyahatini düzenlemek kolay bir iş değildi. Yine de, Portekizli kardeşlerin aldığı muhteşem ruhi nimetleri düşününce harcadığımız çabalara değdi. İsviçre’de, İngiltere’de, İtalya’da ve Fransa’da yapılan bölge ibadetlerine katılmaları, onlar için çok yapıcı bir deneyim olmuştu. Böyle seyahatler aynı zamanda kendi ülkelerine yayınlar götürme olanağı da sağlamıştı. O yıllar boyunca, Portekiz’de dinsel bir teşkilat olarak tescil edilmek için çok sayıda başvuru yaptık, fakat bunların hepsi reddedildi.

Dolgun vakitli vaizler 1962’nin başlarında sınır dışı edildikten sonra, gizli polis vaaz etme işimizi durdurmak üzere harekete geçti. Birçok kardeşimiz yakalandı ve mahkemeye çıkarıldı. Bu olaylardan bazılarıyla ilgili ayrıntılı haberler Yehova’nın Şahitlerinin dergilerinde yayımlanmıştı.

Vaaz ettiği için hapsedilenlerin arasında, Tanrı’nın Gökteki Krallığının iyi haberini kendisine benim bildirdiğim bir öncü de vardı. Polis onun eşyaları arasında benim adresimi bulduğu için yakalanıp sorguya çekildim.

Sonra, iki polis evime geldi. Mukaddes Kitabı incelemede kullandığım yayınlara ve 13 Mukaddes Kitabıma el koydular. Evimizi kontrol etmek için toplam yedi kere gelerek bizi rahatsız etmeye devam ettiler. Her seferinde soru yağmuruna tutuluyorduk.

Birkaç defa diğer Şahitler için mahkemelerde tanıklık etmeye çağrıldım. Fazla dünyevi eğitimim olmasa da, Yehova bana ‘bütün hasımların ona karşı söyleyemeyeceği yahut karşı duramayacağı bir ağız ve hikmet verdi.’ (Luka 21:15) Bir keresinde, hâkim tanıklığımdan öyle etkilendi ki, hangi okulu bitirdiğimi sordu. Ancak dördüncü sınıfa kadar okuduğumu söylediğim zaman bütün salondakiler gülmüştü.

Zulüm arttıkça, Gökteki Krallık mesajına karşılık verenlerin sayısı da artıyordu. 1962’de Portekiz’deki Şahitlerin sayısı 1.300’den azken, 1974’te 13.000’in üzerine çıktı! Bu arada, Mayıs 1967’de seyahat eden nazır olarak hizmet etmem istendi. Böylece, Yehova’nın Şahitlerinin cemaatlerini ruhen güçlendirmek için onları ziyaret etmeye başladım.

Zenginliklerin En Büyüğüne Sahip Oldum

Aralık 1974’te, Yehova’nın Şahitlerinin faaliyetini Portekiz’de yasallaştıran kayıtların hazırlanmasına katılma ayrıcalığını tattım. Ertesi yıl eşimle birlikte Yehova’nın Şahitlerinin Estoril’deki Beytel ailesine katıldık. Aynı zamanda Portekiz Temsil Heyetinin bir üyesi olarak hizmet etmek üzere görevlendirildim.

Portekiz’de ve büromuzun gözetimi altındaki bölgede vaaz etme işinin gelişmesini görmek çok büyük sevinç oldu. Bu bölgede Angola, Asor Adaları, Cabo Verde, Madeira Adaları ile São Tomé ve Príncipe var. Yıllardan sonra, Gökteki Krallık mesajına büyük ilgi gösterilen bu ülkelerde hizmet etmek üzere Portekiz’den dolgun vakitli vaizlerin gönderilmesini görmek çok heyecan vericiydi. Bugün, 47.000’i Portekiz’de olmak üzere, bu yerlerde toplam 88.000’den fazla müjdecinin olması bizi çok sevindiriyor. Bu ülkelerde Anma Yemeğine katılım 1998’de 245.000’e ulaştı. Şahit olduğum 1954’te ise bu sayı 200’den azdı.

Edminia ve ben, şunları söyleyen mezmur yazarıyla tamamen aynı görüşteyiz: “[Yehova’nın] avlularında bir gün, [başka yerde geçirilen] bin günden iyidir.” (Mezmur 84:10) Başlangıçtaki yoksul durumumu düşünüp bunu şimdiye kadar sahip olduğum ruhi zenginliklerle karşılaştırdığımda İşaya peygamber gibi şunları hissediyorum: “Ya RAB, Allahım sensin; seni yükseltirim, senin ismine hamdederim; çünkü sen şaşılacak şeyler yaptın . . . . sen fakir için hisar, sıkıntısı içinde yoksul için hisar . . . . oldun.”—İşaya 25:1, 4.

[Sayfa 24’teki resimler]

Üst: Birader Almeida 1958’de New York’ta yapılacak ibadete gönderilecek kardeşlerle ilgili düzenlemeyi Lizbon’da duyururken

Orta: Paris’te yapılan “Yeryüzünde Barış” Uluslararası ibadetinde hizmetçiler toplantısını bir gösteri şeklinde idare ederken

Alt: Fransa’daki bir bölge ibadetine gitmek üzere hazırlanan kiralık otobüsler

[Sayfa 25’teki resim]

Portekiz bürosunda sabah ibadetini idare ederken

[Sayfa 25’teki resim]

1988’de Tanrı’ya vakfedilen Portekiz bürosu

[Sayfa 26’daki resim]

Birader Hugo Riemer, Brooklyn Beytel’den geldiğinde yaptığı konuşmalarla bizi teşvik etti

[Sayfa 26’daki resim]

Karımla birlikte

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş