Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w02 1/3 s. 20-25
  • Özveri Ruhuyla Hizmet Etmek

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Özveri Ruhuyla Hizmet Etmek
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2002
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Hareketlerle Gösterilen Özveri
  • Bir Karar Ânı
  • Savaş Zamanında Öncülük
  • Dolgun Vakitli Vaizlik Hizmeti
  • Kıbrıs ve İsrail
  • Değişen Koşullara Uyum Sağlamak
  • Hizmetle İlgili Başka Değişiklikler
  • Kıbrıs ve Yeniden Yunanistan’a Dönüş
  • Sevgili Ablama Destek Oluyorum
  • Yehova’ya Dolgun Vakitli Hizmet Yoluyla Teşekkür!
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2000
  • Mukaddes Kitabı Öğretme İşinde Payım Olduğu İçin Mutluyum
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2005
  • Korkmadık Çünkü Yehova Bizimle Beraberdi
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2008
  • Sağlık Sorunlarına Rağmen Sevinçle Hizmet Etmek
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2006
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2002
w02 1/3 s. 20-25

Yaşam Öyküsü

Özveri Ruhuyla Hizmet Etmek

ANLATAN DON RENDELL

Annem 1927 yılında, ben henüz beş yaşındayken öldü. Yine de onun imanı yaşamımı çok etkiledi. Bu nasıl olabildi?

ANNEM profesyonel asker olan babamla evlendiğinde İngiltere Kilisesi’nin sadık bir üyesiymiş. Ancak, 1914’te başlayan I. Dünya Savaşı döneminde annem, vaaz kürsüsünü orduya asker toplamak amacıyla kullanan papaza itiraz edince durum biraz değişmiş. Annemin itirazına papazın yanıtı şu olmuş: “Evine git ve bu soruları da kafana takma!” Yanıt annemi pek tatmin etmemiş.

Annem, savaşın doruğa ulaştığı 1917’de “Yaradılışın Fotodramı”nı görmeye gitmiş. Hakikati bulduğuna ikna olarak o zamanlar Mukaddes Kitap Tetkikçileri adıyla tanınan Yehova’nın Şahitleriyle ilişkiye geçmek üzere hemen kiliseden ayrılmış. West Coker (Somerset, İngiltere) adındaki köyümüze en yakın yer olan Yeovil’deki cemaatte ibadetlere katılmış.

Annem yeni inancını hemen üç kız kardeşiyle paylaşmış. Yeovil cemaatindeki yaşlı kardeşler, bana annem ile kız kardeşi Millie’nin, geniş kırsal sahamızı bisikletle dolaşarak Mukaddes Kitabı tetkik etmeye yardımcı Studies in the Scriptures yayınlarını nasıl gayretle dağıttıklarını anlatırlar. Fakat ne yazık ki annem ömrünün son 18 ayını o zamanlar tedavisi olmayan tüberküloz hastalığı yüzünden yatağa bağlı olarak geçirdi.

Hareketlerle Gösterilen Özveri

O dönemde bizde kalan Millie teyzem, bir yandan hasta olan anneme bakarken, bir yandan da benimle ve yedi yaşındaki ablam Joan ile ilgileniyordu. Annemiz öldüğünde Millie teyzem, bize bakabileceğini söyledi. Bu sorumluluktan kurtulduğuna memnun olan babamız, Millie teyzemin sürekli olarak bizde kalmasını seve seve kabul etti.

Teyzemizi giderek daha çok seviyorduk ve bizimle kaldığı için mutluyduk. Fakat o neden böyle bir karar vermişti? Uzun yıllar sonra Millie teyzem kalış nedenini açıkladı. Annemizin attığı temeli geliştirmek, yani Mukaddes Kitaptaki hakikati bana ve Joan’a öğretmek amacıyla bunu yapmıştı; çünkü dinle hiç ilgilenmeyen babamın böyle bir şeyi asla yapmayacağını biliyordu.

Sonraları, Millie teyzemin başka bir karar daha aldığını öğrendik. Bizimle yeterince ilgilenmek için hiç evlenmeyecekti. Ne büyük özveri! Joan ve ben ona derin bir minnettarlık duymakta çok haklıyız. Millie teyzemin bize öğrettiği her şey ve mükemmel örneği yüreğimize işledi.

Bir Karar Ânı

Joan ve ben İngiltere Kilisesi’nin köy okuluna gidiyorduk. Millie teyzem okul müdiresine dinsel eğitimimizle ilgili kesin tavrını açıkladı. Diğer çocuklar topluca kiliseye giderken biz eve giderdik. Papaz dinsel eğitim vermek üzere okula geldiğinde diğer çocuklardan ayrı otururduk ve ezberlememiz için Mukaddes Kitaptan ayetler verilirdi. Bu benim için çok iyi oldu, çünkü bu ayetler zihnimde silinmez şekilde yer etmişti.

Okuldan 14 yaşında ayrılarak yöremizdeki bir peynir fabrikasında dört yıl çıraklık yaptım. Ayrıca piyano çalmayı öğrendim; müzik ve klasik dans da hobim oldu. Bununla birlikte, yüreğimde kökleşmiş Mukaddes Kitap hakikati hâlâ hareketlerimi etkiliyor olmalıydı. Sonra, 1940 yılının Mart ayında bir gün yaşlıca bir Şahit, 110 kilometre uzaklıktaki Swindon’da yapılacak bir büyük ibadete onunla birlikte gitmemi istedi. Umumi konuşmayı Yehova’nın Şahitlerinin İngiltere bürosunun nazırı olan Albert D. Schroeder yaptı. Bu büyük ibadet benim için bir dönüm noktası oldu.

Bu arada II. Dünya Savaşı tüm şiddetiyle sürüyordu. Ben ne yapacaktım? Yeovil İbadet Salonundaki ibadetlere tekrar katılmaya karar verdim. Katıldığım ilk ibadette cadde hizmeti başlatıldı. Sınırlı bilgime rağmen bu faaliyete katılmaya gönüllü oldum. Buna çok şaşıran bazı “arkadaşlarım” sokakta karşılaşınca benimle alay ediyordu.

Haziran 1940’ta Bristol kentinde vaftiz edildim. Bir ay içinde daimi öncü olmak üzere başvurdum; iyi haberi dolgun vakitle vaaz etmek istiyordum. Kısa süre sonra ablam da vakfını suda vaftiz edilerek simgelediğinde çok mutlu olmuştum.

Savaş Zamanında Öncülük

Savaşın başlamasından bir yıl sonra orduya katılmam için belgeler geldi. Yeovil’de vicdani retçi olarak kaydedildiğim için Bristol’de bir mahkemeye çıkmak zorunda kaldım. Sonra John Wynn’e katılarak Cinderford’da, Gloucestershire’da ve Galler’in Haverfordwest ve Carmarthen kasabalarında öncülük yaptım.a Daha sonra Carmarthen’daki bir duruşmada, Swansea hapishanesinde üç ay hapis cezasına ek olarak 25 pound para cezasına çarptırıldım; bu para o günlerde oldukça yüklü bir miktardı. Sonradan, bu para cezasını ödemediğim için ikinci defa üç ay hapse mahkûm oldum.

Bir üçüncü duruşmada bana şöyle sordular: “Mukaddes Kitapta ‘Sezar’ın hakkını Sezar’a verin’ dendiğini bilmiyor musun?” “Evet” dedim, “bunu biliyorum, fakat bu ayetin sonunu da söylemek isterim: ‘Tanrı’nın hakkını da Tanrı’ya verin.’ Ben de bunu yapıyorum.” (Matta 22:21, Yeni Çeviri) Birkaç hafta sonra bu konudaki yükümlülüklerden muaf olduğumu bildiren bir mektup aldım.

Londra’daki bürodan 1945’in başlarında orada çalışmak üzere davet aldım. Sonraki kış, tüm dünyadaki vaaz etme işinin düzenlenmesine önderlik eden Nathan H. Knorr ve sekreteri Milton G. Henschel Londra’yı ziyaret etti. İngiltere’den dolgun vakitli vaizlik eğitimi için Gilead programının sekizinci dönemine katılmak üzere sekiz genç birader davet edildi ve ben de onların arasındayım.

Dolgun Vakitli Vaizlik Hizmeti

23 Mayıs 1946’da Cornwall’daki küçük Fowey limanından, savaşta “Liberty” sınıfı olarak bilinen gemilerden biriyle denize açıldık. Liman şefi Kaptan Coolins Yehova’nın Şahidiydi ve biz iskeleden ayrılırken siren çaldı. Doğaldır ki, İngiltere kıyıları gözden kaybolurken hepimiz karışık duygular içindeydik. Atlas Okyanusu’nu geçerken müthiş bir fırtına vardı; fakat 13 gün sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne sağ salim ulaştık.

Clevland’da (Ohio) 4-11 Ağustos 1946’da yapılan sekiz günlük uluslararası “Sevinçli Milletler” ibadetine katılmak unutulmaz bir deneyimdi. İbadete 32 ülkeden gelen 302 kişiyle birlikte toplam seksen bin kişi katıldı. O büyük ibadette coşkulu izleyicilere Awake!b dergisi ve Mukaddes Kitabı tetkik etmeye yardımcı bir yayın olan “Let God Be True (Allah Hak Olsun)” kitabı sunuldu.

Gilead programını 1947’de bitirdiğimizde Bill Copson ve ben Mısır’a gideceğimizi öğrendik. Fakat oradan ayrılmadan önce Brooklyn’deki büroda çalışan Richard Abrahamson’dan yazı işleriyle ilgili iyi bir eğitim alma fırsatım oldu. İskenderiye limanında karaya çıktıktan sonra Ortadoğu yaşam tarzına çok geçmeden uyum sağladım. Ancak Arapça öğrenmek zordu ve bu nedenle dört dilde şahitlik yapmak üzere hazırlanmış kartları kullanıyordum.

Bill Copson orada yedi yıl kaldı, fakat ben birinci yılın sonunda vizemi yenileyemediğim için ülkeden ayrılmak zorunda kaldım. Dolgun vakitli hizmette geçirdiğim o yılın yaşamımdaki en verimli yıl olduğunu düşünüyorum. Haftada 20’den fazla ev Mukaddes Kitap tetkiki idare etme ayrıcalığım vardı ve o zaman hakikati öğrenmiş olan o kişilerden bazıları hâlâ faal şekilde Yehova’yı yüceltiyor. Mısır’dan sonra Kıbrıs’a gittim.

Kıbrıs ve İsrail

Yeni bir dil olarak Yunanca öğrenmeye ve yerel lehçeye alışmaya başladım. Kısa süre sonra, Anthony Sideris Yunanistan’a gidince Kıbrıs’taki vaaz etme işine ben nezaret etmeye başladım. O zamanlar Kıbrıs bürosu İsrail’le de ilgileniyordu ve zaman zaman başka biraderlerle birlikte oradaki birkaç Şahidi ziyaret ediyordum.

İsrail’e yaptığım ilk yolculukta, Hayfa’da bir restoranda küçük bir buluşma düzenledik, bu buluşmada 50 ya da 60 kişi hazır bulundu. Gruplara ayırarak büyük ibadet programını da altı farklı dilde yapabildik. Başka bir keresinde Yehova’nın Şahitleri tarafından hazırlanan bir filmi Kudüs’te gösterebildim ve bir umumi konuşma yaptım; bu konuşma İngilizce yayımlanan bir gazetede olumlu yorumlar aldı.

O zamanlar Kıbrıs’ta yaklaşık 100 Şahit vardı ve imanlarını korumak için mücadele etmeleri gerekiyordu. Rum Ortodoks Kilisesinin papazlarının önderlik ettiği kalabalıklar büyük ibadetlerimizi bölüyordu; aynı zamanda kırsal yörelerde vaaz ederken taşlanıyorduk. Bu benim için yeni bir deneyimdi. Çabucak gözden kaybolabilmeyi öğrenmeliydim! Böyle şiddetli bir muhalefet karşısında adaya daha çok dolgun vakitli vaizin gelmesi imanımızı güçlendiriyordu. Dennis ve Mavis Matthews ile beraber Joan Hulley ve Beryl Heywood Mağusa’da bana katılırken, Tom ve Mary Goulden ile Londra doğumlu bir Kıbrıslı olan Nina Constanti Limasol’e gitti. Aynı zamanda Bill Copson da Kıbrıs’a geldi ve sonra Bert ve Beryl Vaisey ona katıldı.

Değişen Koşullara Uyum Sağlamak

1957’nin sonlarında hastalandım ve dolgun vakitli vaizlik hizmetime devam edemeyecek duruma geldim. Sağlığımı yeniden kazanmak üzere üzülerek İngiltere’ye geri dönmeye karar verdim ve orada 1960 yılına kadar öncülük yapmaya devam ettim. Ablam ve kocası bana nezaketle evlerini açtı, fakat koşullar değişti. Joan için durum giderek daha da zorlaşıyordu. Kocasına ve küçük kızına bakmanın yanı sıra benim olmadığım 17 yıl boyunca babamıza ve Millie teyzeme de o bakmıştı; artık onlar da yaşlanmıştı ve iyi değillerdi. Teyzemin özveri örneğini izlemem gerektiği açıktı, böylece hem teyzem hem de babam ölene dek ablamın yanında kaldım.

Bundan sonra İngiltere’ye yerleşmek çok kolay olurdu; fakat kısa bir dinlenmeden sonra hizmetime geri dönme zorunluluğu hissettim. Ne de olsa Yehova’nın teşkilatı beni eğitmek için çok şey yapmıştı. Böylece 1972’de öncülük yapmak üzere, yol masrafımı kendim karşılayarak Kıbrıs’a geri döndüm.

Nathan H. Knorr ertesi yıl yapılacak olan bölge ibadetini düzenlemek üzere oraya geldi. Geri döndüğümü öğrenince tüm adada çevre nazırı olarak hizmet etmemi tavsiye etti ve bu imtiyazı dört yıl boyunca yerine getirdim. Fakat bu görev vaktimin çoğunu Yunanca konuşarak geçirmemi gerektirdiğinden gözümü korkutmuştu.

Hizmetle İlgili Başka Değişiklikler

Ocak 1981’de Yönetim Kurulunun isteğiyle Atina’daki büroda çalışmaya başladım, fakat o yılın sonunda Kıbrıs’a geri döndüm ve Temsil Heyetine katıldım. Londra’dan gelen Kıbrıslı kardeşler Andreas Kontoyiorgis ile karısı Maro benim için ‘güçlendirici bir yardım’ oldu.—Koloseliler 4:11.

Theodore Jaracz’ın 1984’te yaptığı bir mıntıka ziyaretinin sonunda, Yönetim Kurulundan sadece şunların yazılı olduğu bir mektup aldım: “Jaracz birader ziyaretini bitirdiğinde, lütfen onunla birlikte Yunanistan’a git.” Hiçbir neden belirtilmemişti, fakat Yunanistan’a geldiğimizde Temsil Heyetine, Yönetim Kurulundan gelen başka bir mektup okundu; o ülkenin Temsil Heyetine tayin edilmiştim.

Bu sırada o ülkede büyük bir irtidat baş göstermişti. Aynı zamanda yasalara aykırı dinsel propaganda suçlamaları vardı. Yehova’nın Şahitleri her gün tutuklanıyor ve mahkemeye çıkarılıyordu. Bu deneme döneminde bütünlüklerini koruyan birader ve hemşireleri tanımak büyük bir ayrıcalıktı! Onların davalarından bazıları daha sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde görüldü ve Yunanistan’daki vaaz etme faaliyetinde iyi bir etki yaratacak muhteşem sonuçlara yol açtı.c

Yunanistan’da hizmet ederken Atina ve Selanik’te, ayrıca Rodos ve Girit adalarında unutulmaz bölge ibadetlerine katıldım. Mutlu ve verimli dört yıl geçirdim, fakat başka bir değişiklik daha olacaktı: 1988’de Kıbrıs’a dönüş.

Kıbrıs ve Yeniden Yunanistan’a Dönüş

Kıbrıs’ta olmadığım süre içinde kardeşler Lefkoşa’ya birkaç kilometre uzaklıktaki Nissou’da yeni büro binaları almış ve Yehova’nın Şahitlerinin Brooklyn merkez bürolarından gelen Carey Barber tarafından, bu binaların Tanrı’ya vakfedilmesi amacıyla bir konuşma yapılmıştı. Adadaki durum şimdi daha istikrarlıydı ve oraya geri dönmekten mutluydum; fakat durum kısa süre sonra değişecekti.

Yönetim Kurulu Yunanistan’da Atina’nın birkaç kilometre kuzeyinde yeni bir Beytel evinin inşa planlarını onaylamıştı. Hem İngilizce hem de Yunanca konuşabildiğim için 1990’da, yeni inşa bölgesinde çalışan uluslararası hizmetçiler topluluğuna tercümanlık yapmak üzere geri çağrıldım. Yazın sabah saat altıda inşaata gidip, yapı grubuyla çalışmak için gönüllü olarak gelen yüzlerce Yunan kardeşi karşılamanın sevincini hâlâ hatırlıyorum! Onların mutluluğu ve gayretiyle ilgili anılar hep zihnimde kalacak.

Rum Ortodoks papazlar ve taraftarları inşaat bölgesine girip işimizi engellemeye çalıştılar; fakat Yehova dualarımızı duydu ve bizi korudu. Yeni Beytel binası 13 Nisan 1991’de hizmete açılana kadar orada kaldım.

Sevgili Ablama Destek Oluyorum

Ertesi yıl, tatil için İngiltere’ye gidip ablamın ve kocasının yanında kaldım. Ben oradayken maalesef eniştem iki kalp krizi geçirip öldü. Joan dolgun vakitli hizmetim sırasında bana çok destek olmuştu. Neredeyse her hafta teşvik edici bir mektup yazardı. Dolgun vakitli her vaiz için böyle bir iletişim büyük nimettir! Şimdi o dul kalmıştı, sağlığı kötüleşiyordu ve desteğe ihtiyacı vardı. Ne yapmalıydım?

Joan’ın kızı Thelma ile kocası zaten cemaatlerindeki imanlı bir dula bakıyorlardı. Kuzenlerimizden biri olan bu kardeşimizin ölümcül bir hastalığı vardı. Dolayısıyla, uzun uzun dua ettikten sonra, orada kalıp Joan ile ilgilenmem gerektiğine karar verdim. Ayarlamaları yapmak kolay olmadı, fakat şimdi, Yeovil’deki iki cemaatten biri olan Pen Mill’de ihtiyar olarak hizmet etme imtiyazına sahibim.

Yabancı ülkelerde birlikte hizmet ettiğim kardeşler telefon ve mektupla bağlantıyı sürdürdüğü için çok minnettarım. Yunanistan’a ya da Kıbrıs’a geri dönmek istediğimi bir söylesem hemen biletimi göndermeye hazır olduklarını biliyorum. Ancak artık 80 yaşındayım ve hem gözlerim hem de sağlığım eskisi gibi değil. Önceki gibi faal olamamak üzüntü veriyor, fakat Beytel hizmetinde geçirdiğim yıllar, iyi durumda kalmamı sağlayan birçok alışkanlık edinmeme yardım etti. Örneğin, her zaman kahvaltıdan önce günün ayetini okuyorum. Aynı zamanda insanlarla iyi geçinip onları sevmenin yollarını öğrendim; dolgun vakitli hizmette başarının anahtarı budur.

Yehova’yı yücelterek geçirdiğim 60 küsür yılı düşününce dolgun vakitli hizmetin en büyük korunmayı ve en iyi eğitimi sağladığını anlıyorum. Davud’un Yehova’ya söylediği sözlere tüm yürekten katılıyorum: “Sen yüksek kulem, ve sıkıntı günümde bana sığınacak yer oldun.”—Mezmur 59:16.

[Dipnotlar]

a John Wynn’ın “Yüreğim Minnettarlıkla Doluyor” başlıklı yaşam öyküsü, 1 Eylül 1997 tarihli Kule dergisinin 25 ila 28. sayfalarında çıktı.

b Daha önceleri adı Consolation’dı.

c Kule dergisinin 1 Aralık 1998 sayısının 20-21. sayfalarına ve 1 Ekim 1993 sayısının 27-31. sayfalarına bakın.

[Sayfa 21’deki resim]

1915’te annem

[Sayfa 22’deki resim]

Brooklyn Beytel’in terasında, 1946’da Gilead programının sekizinci dönemine katılan başka kardeşler ve ben (soldan dördüncü)

[Sayfa 23’teki resim]

İngiltere’ye ilk gidişimde Millie teyzemle

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş