Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • lfs makale 20
  • Doğru Kariyeri Seçtiğim İçin Çok Mutluyum

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Doğru Kariyeri Seçtiğim İçin Çok Mutluyum
  • Yehova’nın Şahitlerinin Yaşam Öyküleri
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Hedeflerimizin Peşinden Gitmek
  • Zor Bir Tayin
  • Sürprizlerle Dolu Bir Ülke: Papua Yeni Gine
  • Avustralya’da da Yapılacak Çok Şey Vardı
  • Hizmetimizi Yerine Getirmeye Kararlıydık
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2007
  • Ömür Boyu Süren Bir Eğitim
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2004
  • Yehova Bana İsteğini Yerine Getirmeyi Öğretti
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2012
  • “Hiçbir Zaman Yalnız Değildim”
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur (İnceleme)—2025
Daha Fazla
Yehova’nın Şahitlerinin Yaşam Öyküleri
lfs makale 20
Warren ve Leann Reynolds.

WARREN REYNOLDS | YAŞAM ÖYKÜSÜ

Doğru Kariyeri Seçtiğim İçin Çok Mutluyum

Avustralya’nın güneybatısındaki çok ücra bir yerde kardeşlerle çıtırdayan ateşin etrafında oturmuş Yehova’nın bizi nasıl ödüllendirdiğini birbirimize anlatıyorduk. Aslında bunu birçok kez yaşadım ama genelde bu farklı ülkelerde ve farklı diller konuşan insanlarlaydı. Böyle zamanlarda alevlerin hemen ötesinde oturan sevdiğim kadının yüzündeki gülümsemeyi görüyordum. Gençken, asla hayal edemeyeceğimiz yerlerde Yehova’ya hizmet ettik ve harika maceralar yaşadık. Aslında gençliğimde çok farklı bir hayat seçebilirdim. Size anlatayım.

Avustralya’nın kırsal kesiminde büyüdüm. Anne babam ve onların anne babası hakikati 1950’lerde öğrenmişti. Altı yaşındayken hizmete çıkmaya başladım ve on üç yaşındayken vaftiz edildim. Okul tatillerinde sık sık öncü yardımcılığı yapardım. Yehova’yı çok seviyordum ve O’na sonsuza dek hizmet etmek istiyordum.

Anne babam ve dört erkek kardeşimle

On beş yaşındayken spor hocalarım bu alanda başarılı olduğumu fark ettiler. Bu nedenle profesyonel ragbi ligi temsilcileri bana bir spor bursu teklif etti. Ragbi yıldızı olma fikri bana çok cazip gelmişti. Fakat kendimi zaten Yehova’ya adamıştım. Babam bir karar vermeden önce Yehova’ya verdiğim söz üzerinde derin düşünmeyi önerdi. Babamın önerdiği gibi yaptım ve her ikisinde de başarılı olamayacağımı fark ettim. Bu yüzden teklifi reddettim. Aylar sonra Canberra’daki Avustralya Spor Enstitüsü bana başka bir burs teklif etti. Avustralya’yı İngiliz Milletler Topluluğu Oyunlarında veya Olimpiyat Oyunlarında temsil etme fırsatıyla birlikte maraton koşucusu olarak eğitim alabilecektim. Tanrı’ya verdiğim sözü yerine getirmeyi çok istiyordum. Bu yüzden cevabım tekrardan hayır oldu.

Kısa bir süre sonra okulu bitirdim ve öncülüğe başladım. Bu bir süredir üzerinde düşündüğüm bir hedefti. Ancak ailem maddi olarak sıkıntı çekiyordu. Bu yüzden öncülüğü bıraktım ve tam zamanlı bir işe başladım. Tarım makineleri sürüyordum. 18-19 yaşlarındaydım ve tek başıma yaşıyordum. Hâlâ Yehova’ya hizmet ediyordum fakat bunu tüm yüreğimle yapmıyordum. Hizmetim sıradan bir hale gelmişti. Sevincimi kaybetmiştim ve Yehova’yla ilişkim güçlü değildi. Çok fazla içki içen ve ahlaksız bir yaşam süren arkadaşlar edinmiştim ve onlar gibi olmak istiyordum. Geçici zevklerin peşinden koşarak Yehova ile olan ilişkime zarar vermiştim.

Önceliklerimi değiştirmem gerekiyordu. Bu yüzden uzak bir şehre taşındım. Artık eski arkadaşlarım beni etkileyemeyecekti. Yehova’ya yaklaştım ve tekrardan öncülüğe başlamak için bir plan yaptım. Daha sonra Leann McSharry ile tanıştım. Kendisi öncülük yapan utangaç bir kızdı ve arkadaş olduk. Görevli vaizlik hizmetini de içeren hedeflerimiz hakkında açıkça konuştuk. 1993 yılında evlendik ve ikimiz de hayatımızdaki ilk yeri Yehova’ya vermek istiyorduk.

Hedeflerimizin Peşinden Gitmek

O yıl ben de Leann gibi daimi öncülük yapmaya başladım. Hayatımızı sade tutmaya ve borca girmemeye kararlıydık. Eski bir karavan satın aldık ve içinde yaşamaya başladık. Altı yıl boyunca Yehova’nın teşkilatının önerdiği her yere taşındık ve geçinmek için çeşitli işlerde çalıştık. Queensland’in ücra yerlerindeki küçük cemaatlerle iyi haberi duyurduk. O bölge çok düz, geniş ve kuruydu. Sıklıkla ücra yerlerde kamp kurduk ve açık alanlarda veya yerel toplantı salonlarında ibadetler düzenledik. Mutluyduk, yine de ‘Yehova için daha fazlasını yapabilir miyiz?’ diye merak ediyorduk. Kısa bir süre sonra bunun cevabını aldık.

Hizmet için Avustralya’nın ücra bir yerine gittiğimizde açık havada yaptığımız bir ibadet

Yehova’nın teşkilatı bizi başka bir ülkede görevli vaiz olarak hizmet etmemiz için davet etti. Ancak Gilead Okulunda eğitim almadan iyi bir görevli vaiz olabileceğimizden şüphe duyuyorduk. Kendimizi yetersiz hissettik ve korktuk. Hizmete çıkmayı çok seviyorduk ancak daha önce çok fazla kişiyle Kutsal Kitap’ı incelememiştik. Bu yüzden bu konuda çok yetenekli olduğumuzu düşünmüyorduk.

Endişelerimizi Temsil Heyetinde hizmet eden Max Lloyd’la paylaştık.a O, bize şu gerçeği hatırlattı: Kendimizi yetersiz hissedebiliriz, fakat yine de Yehova’nın isteğini yaparsak O bize gereken desteği verecek. Bu teşvik edici sözlerden sonra Sri Lanka’da hizmet etmeyi seve seve kabul ettik.

Zor Bir Tayin

1999’da Sri Lanka’nın başkenti Kolombo’ya vardık. Burası Avustralya’nın kırsal kesimlerindeki sakin hayattan çok farklıydı. İç savaş, yoksulluk, aşırı kalabalık, ve dilenciler vardı. Ayrıca o bölgede karmaşık diller konuşuluyordu. Yine de Sri Lanka’da çok güzel hazineler bulduk: Hem değerli kardeşlerimiz hem de Yehova’yı tanımayan alçakgönüllü insanlar vardı.

Kandy’e tayin edildik. Orası çay tarlaları ve yağmur ormanlarıyla çevrili güzel bir yerdi. Şehir birçok Budist tapınağıyla tanınıyordu. Çoğu kişi sevgi dolu Yaratıcıları hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Cemaatimizde hem Sinhali hem de Tamil dili konuşan kardeşlerimiz vardı ve her iki dilde de ibadetler yapılıyordu. Sinhali dilini öğrenmek zordu. Yaptığımız birçok hata onları güldürüyordu. Yine de kardeşler ve inceleme yaptığımız kişiler çabalarımızı takdir ediyordu.

Sinhali ve Tamil dili tercümanlarının yardımıyla Sri Lanka’da konuşma verirken

Ancak dil bizim için en büyük zorluk değildi. Hayatımızda ilk kez şiddetli bir muhalefet gördük. Bir keresinde öfkeli bir kalabalık etrafımızı sardı. Bazıları yayınlarımızı yakarken, diğerleri beni ve bir kardeşimizi tekmeleyip dövdü. Bu olayları yaşarken sakin kalmak için ve ölürsek bizi hatırlaması için Yehova’ya dua ettik. Neyse ki kalabalık dağıldı. Titreyerek köyden uzaklaştık ve Yehova’ya bizi koruduğu için şükrettik.

Zamanla Sri Lanka evimiz gibi oldu. Ülkeyi bölen savaşa rağmen Yehova’nın hakikate susamış insanları birlik içindeki ailesine çektiğini görmek çok güzeldi. Bu adada birçok güzel anı biriktirdik. Yalnızca iki yıl sonra yetkililer dini liderlerin baskısına yenik düştü ve çoğu görevli vaiz ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.

Bundan sonraki haftalar kafa karıştırıcıydı ve üzücüydü. Nereye gideceğimizi merak ediyorduk. Yönetim Kurulu bizi Papua Yeni Gine’ye tayin etti. Eylül 2001’de başkent Port Moresby’a vardık.

Sürprizlerle Dolu Bir Ülke: Papua Yeni Gine

Avustralya’ya çok yakın olmasına rağmen Papua Yeni Gine’de günlük yaşam ve kültür çok farklı. Bir kez daha değişikliğe uyum sağlamalıydık. 800’den fazla dilin konuşulduğu bu ülkede en yaygın konuşulan dil olan Tok Pisin dilini öğrendik.

Popondetta şehrinde 3 yıl geçirdikten sonra çevre hizmetine tayin edildik. Yehova’nın bizi bu şekilde kullanabileceği hiç aklımıza gelmemişti. Gezici gözetmenlerin rehberliğini, olgunluğunu ve öğretme yeteneğini her zaman takdir etmişimdir. Ancak bu alanda hizmet etmek için kendimi yetersiz hissediyordum. Hedefim hep görevli vaiz olmaktı. Gezici gözetmen olmak aklımın ucundan bile geçmemişti! Yehova bana böyle bir ayrıcalık verdiği için hâlâ şoktaydım.

Warren, Papua Yeni Gine’deki ücra bir grupta ibadeti idare ediyor.

Batı Sepik Bölgesi’nde (Papua Yeni Gine) bulunan ücra bir grubu ziyaret ederken

Warren gece fener kullanarak raporları hazırlıyor.

Papua Yeni Gine’deki ücra bir grubu ziyaret ettikten sonra büroya rapor yazarken

Ziyaret ettiğimiz şehirlerde genellikle elektrik, su ve yatacak bir odamız vardı. Ancak kırsal kesimlerde genellikle bu şeylerden yoksunduk. Küçük kulübelerde uyuyorduk, dışarıda ateşte yemek pişiriyorduk ve derelerde veya nehirlerde yıkanıyorduk. Fakat etrafta timsahlar olduğunda bir kovaya su doldurup kulübede yıkanmaya çalışırdık.

Bu tayin daha önce yaptığımız her şeyden daha fazla fiziksel dayanıklılık gerektiriyordu. Fakat ‘gücümüzü toplarsak’ Yehova’nın bunu başarmamızı sağlayacağından emindik (Hâkimler 6:14). Ziyaret ettiğimiz cemaatlerin ve grupların çoğuna ulaşmak zordu. Çünkü yağmur ormanları, kıyı bataklıkları ve engebeli dağlar arasında bulunuyorlardı. Kardeşlerimize ulaşmak için dört çekerli araçlar, tekneler, uçaklar ve çoğu zaman sadece yürüyerek yolculuk yapıyorduk.b

Leann nehri geçmek için dar bir kütükte yürüyor.

Leann hizmette her türlü zorluğun üstesinden gelmeye hazırdı

Endonezya sınırına yakın bir cemaati ziyaret etmek için çoğunlukla toprak yollarda 350 kilometreden fazla yol katederdik. Bu yolda birçok nehir ve dere vardı. Ancak çoğunda köprü yoktu. Sık sık, aracımızı yoğun çamurların içinden çıkarmak için sayısız saatler harcadık. Sonunda bizi yüzlerinde büyük bir gülümsemeyle ve ellerinde yemeklerle karşılayan sevgili kardeşlerimizi görürdük.

Resimler: 1. Üç müjdeci Reynolds’ların çamura batmış aracını itiyor. 2. Sonra Leann ve müjdeciler aracın yanında duruyor ve giysileri çamur içinde.

Papua Yeni Gine’de yolculuk yapmak zordu

Küçük tek motorlu uçaklarla dağların tepesine doğru seyahat ederdik. Pilot genellikle pistin yerini bulmak için bulutların dağılmasını beklemek zorundaydı. Sonra çocuk ya da hayvan var mı diye kontrol etmek için pistin üzerinden alçaktan uçardı. Daha sonra 2.100 metre yükseklikteki dağın tepesinde bulunan tehlikeli, çamurlu ve engebeli bir piste iniş yapmak için kendimizi hazırladık. Bazen bu kadar uzak bir köyden ayrılmanın tek yolu uçurumun kenarında son bulan bir pistten havalanmaktı.c

Bazen de dağın dik patikalarında ya da bataklığın kıyı bölgelerinde sıcak ve nemli koşullarda yürürdük. Sırt çantalarımızda yayınlar ve temel malzemeler olurdu. Sadık kardeşlerimizle birlikte yaptığımız yolculuklar yapıcı sohbetlerle ve bolca kahkahayla geçerdi.

Warren müjdecilerle dolu tekneyi sürüyor.

Keram Nehri’nde (Papua Yeni Gine) hizmete çıkacağımız yere doğru giderken

Elçi Pavlus’un 1. Selanikliler 2:8’deki duygularını paylaşıyorduk: “Gönülden sevdiğimiz sizlere . . . . canımızı da seve seve vermeye hazırdık, çünkü sevgili kardeşlerimiz olmuştunuz.” Kardeşlerin de bizim için aynısını yapmaya istekli olduğunu öğrendik. Hatta bizi silahlı çetelerden korumak için ölmeye hazırlardı. Bir keresinde bir adam elinde tuttuğu palayla Leann’ı tehdit etti. Köyün başka bir yerinde olduğum için ona yardım edemedim. Bir kardeşimiz hızlıca Leann ve adamın arasına girdi. Başkaları öfkeli adamı zapt etmeye çalışırken kardeşimiz hafif yaralandı. Ülkedeki şiddet giderek artıyordu ve kardeşlerimizi güçlendirmeye devam edebilmemiz için Yehova bize her gün yardım etti.

Papua Yeni Gine’de tıbbi kaynaklar sınırlı olduğu için sağlığımızı korumak zordu. 2010 yılında Leann hayatını tehdit eden bakteriyel bir enfeksiyon geçirdi. Bu yüzden acil bir tedavi görmek için Avustralya’ya uçtuk. Yehova sakin kalmamıza yardım etti. Sonunda doktorlar etkili bir antibiyotik buldu. Doktorlardan biri şöyle dedi: “Siz Tanrı için çalışıyordunuz, şimdi O sizin için çalışıyor.” Aylar sonra tayin edildiğimiz yere döndük.

Sri Lanka, Endonezya, Papua Yeni Gine ve Doğu Timor dahil olmak üzere Avustralya ve çevresindeki ülkelerin haritası. Avustralya haritasında Kuzey Bölgesi ile Batı Avustralya, Queensland ve Yeni Güney Galler eyaletleri yer almaktadır.

Avustralya’da da Yapılacak Çok Şey Vardı

Leann sonraki yıl tekrar tedavi görmek için birkaç kez Avustralya’ya gitmek zorundaydı. Sonunda 2012 yılında büro sağlığımızla ilgilenmemiz için orada kalmamızı söyledi. Uzun yıllar Avustralya’dan uzak kaldıktan sonra yaşadığımız en büyük zorluk tedavi süreci değil, zihnen ve duygusal olarak uyum sağlamaktı. Tayinimizi ve orada çok sevdiğimiz ruhi ailemizi geride bıraktığımız için üzgündük. Başarısız olduğumuzu ve artık Yehova’nın bizi eskisi kadar kullanamayacağını düşündük. Bu kadar uzun bir aradan sonra Avustralya’yı evimiz olarak görmekte zorlandık. Bu süreçte kardeşlerimizin desteği çok önemliydi.

Leann’ın iyileşmesinden sonra Sidney’in güneyindeki Wollongong’da (Yeni Güney Galler) özel öncüler olarak hizmet ettik. Bir yıl kadar sonra Evli Çiftler İçin Kutsal Kitap Kursuna (şimdiki adıyla Krallık Müjdecileri Kursu) davet edildiğimiz için çok heyecanlıydık. Sonra Avustralasya bürosu bizi çevre hizmetine tayin etti. Birkaç yıl boyunca farklı yerlerdeki cemaat ve grupları ziyaret ettik. Örneğin kalabalık şehirlere, ıssız çöl kasabalarına ve balıkçı köylerine gittik. Şimdiki tayinimiz, Avustralya’nın çöl gibi olan kuzeybatısı ve Doğu Timor’un tamamını kapsıyor.

Warren ve Leann sahildeki bir adama iyi haberi duyururken.

Doğu Timor’da iyi haberi duyururken

Yanımda beni hep destekleyen ve Yehova’ya hizmet etmeye odaklı olan eşim var. O, Yehova’dan aldığım en değerli hediye. Leann, koşullar ne kadar zor olursa olsun hiçbir tayine itiraz etmedi. Zorluklarla nasıl başa çıkıyorsun diye sorulduğunda,”Yehova’ya her şeyi anlatıyorum” diyor. Tanrı’nın Sözünü okurken Yehova’nın onu her açıdan şekillendirmesine izin veriyor.

Spor alanında dünyada kariyer yapmak yerine Yehova’ya hayatımda ilk yeri verdiğim için asla pişman olmadım. O’nun bize verdiği her görevi kabul edersek, başarılı olmak için bizi eğittiğini gördüm. Bir zorlukla karşılaştığımda veya bir karar vermeden önce dua etmeyi öğrendim. Yehova’dan her zaman hikmet ve kutsal ruh diliyordum. Babamız Yehova sayesinde nimetlerle dolu bir hayatımız oldu. Bizim gibi ‘toprak kaplarla’ daha neler başaracağını görmeyi dört gözle bekliyoruz (2. Korintoslular 4:7).

a Max Lloyd’un yaşam öyküsü 15 Temmuz 2012 tarihli Gözcü Kulesi dergisinin 17-21. sayfalarında yer almaktadır.

b Tekneyle yapılan bu çevre ziyaretinin detaylarını 2011 Yearbook of Jehovah’s Witnesses kitabının 129-134. sayfalarında bulabilirsiniz.

c 1 Mart 2010 tarihli Gözcü Kulesi dergisinin 16-17. sayfalarında bulunan “Bulutların Arasında Bir Mercan Resifi” makalesini okuyabilirsiniz.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş