-
İstefanos: “Tanrı’nın Lütfu ve Gücüyle Dolu”Tanrı’nın Krallığına Tam Anlamıyla Tanıklık Edin
-
-
6. BÖLÜM
İstefanos: “Tanrı’nın Lütfu ve Gücüyle Dolu”
İstefanos’un Sanhedrin önündeki cesur şahitliğinden öğrenebileceklerimiz
Bu bölüm Elçiler 6:8–8:3’e dayanmaktadır
1-3. (a) İstefanos hangi korkunç durumdaydı? Bu duruma tepkisi ne oldu? (b) Hangi soruları ele alacağız?
İSTEFANOS mahkemenin karşısındaydı. Mahkeme büyük olasılıkla Yeruşalim’deki mabede yakın, görkemli bir salonda toplanmıştı. 71 kişi büyük bir yarım daire şeklinde oturuyordu. O gün bu mahkeme, yani Sanhedrin, İstefanos’u yargılayacaktı. Hâkimler güçlü ve nüfuzlu kişilerdi; onların çoğu İsa’nın bu öğrencisine hiç saygı duymuyordu. Aslında mahkemeyi toplayan kişi Başkâhin Kayafa’ydı. Birkaç ay önce Sanhedrin İsa Mesih’i ölüme mahkûm ettiğinde mahkemeye yine o başkanlık etmişti. Acaba İstefanos korkuyor muydu?
2 İstefanos’un o anki yüz ifadesinde göze çarpar bir şey vardı. Hâkimler gözlerini dikmiş ona bakarken, yüzünün “bir melek yüzü gibi” olduğunu gördüler (Elçi. 6:15). Melekler Yehova Tanrı’dan gelen mesajı taşıdıkları için doğal olarak korkusuz ve huzurludurlar. İstefanos da kendini böyle hissediyordu; nefret dolu hâkimler bile bunu görebiliyordu. O nasıl bu kadar sakindi?
3 Günümüzde İsa’nın takipçileri bu sorunun cevabından çok şey öğrenebilirler. Aynı zamanda İstefanos’un neden bu kritik durumda olduğunu da bilmemiz gerekir. Acaba İstefanos daha önce imanını nasıl savunmuştu? Onu nasıl örnek alabiliriz?
“Halkı . . . . Kışkırttılar” (Elçiler 6:8-15)
4, 5. (a) İstefanos cemaat için neden değerli biriydi? (b) İstefanos nasıl ‘Tanrı’nın lütfu ve gücüyle doluydu’?
4 İstefanos’un yeni kurulan Hıristiyan cemaati için değerli biri olduğunu öğrenmiştik. Bu kitabın önceki bölümünde İstefanos’un, yardım gerektiğinde elçileri desteklemeye istekli olan yedi alçakgönüllü kişiden biri olduğunu görmüştük. Onun Tanrı’dan aldığı armağanları düşündüğümüzde alçakgönüllülüğü bizi daha da etkiliyor. Elçiler 6:8’de bazı elçiler gibi onun da “büyük işler ve alametler” yapabildiğini okuyoruz. Onun “Tanrı’nın lütfu ve gücüyle dolu” olduğu da bildiriliyor. Peki bu ne anlama geliyordu?
5 İstefanos’un iyi ve nazik biri olduğu, insanların kalbini kazandığı anlaşılıyor. O, kendisini dinleyenlerin birçoğunu ikna edecek şekilde konuşarak, onları samimi olduğuna ve öğrettiği hakikatlerin yararlı olduğuna inandırıyordu. Yehova’nın ruhunun kendisine yol göstermesine alçakgönüllülükle izin verdiği için bu ruh İstefanos’un üzerinde işliyordu. Bunun sonucunda, Tanrı’nın verdiği güçle doluydu. İstefanos yetenekleri ve becerilerinden ötürü gururlanmak yerine, tüm onuru Yehova’ya veriyordu ve konuştuğu kişilerle sevgiyle ilgileniyordu. Bu nedenle, muhaliflerinin onu bir tehdit olarak görmesi şaşırtıcı değildi.
6-8. (a) Muhalifleri İstefanos’u hangi iki şeyle suçladılar? Bunu neden yaptılar? (b) İstefanos’un örneği günümüzdeki İsa’nın takipçileri için neden yararlıdır?
6 Birçok kişi İstefanos’la tartışmaya başladı, ancak “onun sözlerindeki hikmet ve ruha karşı koyamadılar.”a Düş kırıklığına uğrayan bu kişiler, Mesih’in bu masum takipçisine karşı suçlamada bulunması için bazı adamlarla ‘gizlice görüştüler.’ Ayrıca İstefanos zorla Sanhedrin’in önüne çıkarılsın diye halkı, ihtiyarları ve yazıcıları “kışkırttılar” (Elçi. 6:9-12). Muhalifler onu şu iki şeyle suçladılar: Tanrı’ya ve Musa’ya küfretmek. Bunu nasıl yaptılar?
7 Sahte suçlamalarda bulunanlar İstefanos’un “kutsal yer”, yani Yeruşalim’deki mabet aleyhinde konuşarak Tanrı’ya küfrettiğini söylediler (Elçi. 6:13). Musa’dan kalan âdetleri değiştirip Kanun aleyhinde konuştuğunu ileri sürerek İstefanos’u Musa’ya küfretmekle de suçladılar. Bunlar çok ciddi suçlamalardı, çünkü o dönemde Yahudiler mabede, Musa Kanunundaki ayrıntılara ve Kanuna ekledikleri birçok sözlü geleneğe büyük önem veriyordu. O nedenle bu suçlamalar İstefanos’un ölümü hak eden tehlikeli biri olduğu anlamına geliyordu.
8 Ne yazık ki, dindar kişiler Tanrı’nın hizmetçilerine sıkıntı vermek üzere böyle taktikleri her zaman kullanmıştır. Günümüzde de dinsel muhalifler Yehova’nın Şahitlerine zulmetmeleri için bazen yetkili kişileri kışkırtıyorlar. Hakkımızda söylenen çarpıtılmış sözlerle ya da sahte suçlamalarla karşılaştığımızda nasıl karşılık vermeliyiz? Bu konuda İstefanos’tan çok şey öğrenebiliriz.
“Yüce Tanrı” Hakkında Cesaretle Şahitlikte Bulunmak (Elçiler 7:1-53)
9, 10. Eleştirmenler İstefanos’un Sanhedrin’in önündeki konuşması hakkında hangi iddiada bulundu? Neyi unutmamalıyız?
9 Makalenin başında söz edildiği gibi, kendisine yönelik suçlamaları dinlerken İstefanos’un yüzü bir meleğinki gibi huzurluydu. Kayafa ona dönüp “Bunlar doğru mu?” dedi (Elçi. 7:1). Artık konuşma sırası İstefanos’taydı. O da konuştu.
10 Bazı eleştirmenler İstefanos’un konuşmasını haksızca yererek, onun bu uzun konuşma boyunca kendisine yönelik suçlamalara hiçbir cevap vermediğini iddia ettiler. Aslında İstefanos, iyi haberin nasıl ‘savunulacağı’ konusunda bize mükemmel bir örnektir (1. Pet. 3:15). Onun, mabedi kötüleyerek Tanrı’ya küfretmekle ve Kanunun aleyhinde konuşarak Musa’ya küfretmekle suçlandığını unutmayın. İstefanos’un cevabı İsrail tarihindeki üç dönemin bir özetidir ve belirli noktalar dikkatle vurgulanmıştır. Şimdi bu üç dönemi tek tek ele alalım.
11, 12. (a) İstefanos’un, İbrahim’i örnek vermesi neden yerindeydi? (b) İstefanos konuşmasında neden Yusuf’tan söz etti?
11 Ataların dönemi (Elçi. 7:1-16). İstefanos konuşmasına imanından dolayı Yahudilerin saygı duyduğu İbrahim’den söz ederek başladı. Bu, dinleyenleriyle arasındaki önemli bir ortak noktaydı. O, “yüce Tanrı” Yehova’nın İbrahim’e ilk olarak Mezopotamya’da göründüğünü vurguladı (Elçi. 7:2). Aslında İbrahim, Vaat Edilmiş Topraklarda gurbet hayatı yaşamıştı. Onun ne bir mabedi ne de Musa Kanunu vardı. Öyleyse bir kişi, Tanrı’ya sadakatin her zaman bu düzenlemelere bağlı olması gerektiği konusunda ısrar edebilir miydi?
12 İbrahim’in torunu Yusuf da, İstefanos’u dinleyenlerin çok saygı duyduğu biriydi. Fakat İstefanos onlara Yusuf’un öz kardeşlerinin, yani İsrail kabilelerinin atalarının bu doğru adama zulmedip onu köle olarak sattığını hatırlattı. Bununla birlikte Yusuf, Tanrı’nın İsrail’i kıtlıktan kurtarmak için kullandığı bir araç olmuştu. Kuşkusuz İstefanos, Yusuf ile İsa Mesih arasındaki bariz benzerlikleri biliyordu, fakat çevresindekilerin kendisini mümkün olduğunca uzun süre dinleyebilmesi için böyle bir karşılaştırma yapmadı.
13. İstefanos’un Musa hakkındaki sözleri ona yönelik suçlamalara nasıl cevap oluşturdu? Bu, hangi temayı geliştirmesine yardım etti?
13 Musa’nın dönemi (Elçi. 7:17-43). İstefanos Musa hakkında çok şey söyledi. Bunu yapması akıllıcaydı, çünkü Sanhedrin’in birçok üyesi Sadukiydi ve Sadukiler Kutsal Yazılarda Musa’nın yazdıkları dışındaki tüm kitapları reddediyordu. İstefanos’un Musa’ya küfretmekle suçlandığını da unutmayın. İstefanos’un sözleri bu suçlamaya doğrudan bir cevap oluşturdu; çünkü o, Musa’ya ve Kanuna derin saygı duyduğunu göstermiş oldu (Elçi. 7:38). İstefanos, Musa’nın da kurtarmaya çalıştığı kişiler tarafından reddedildiğine dikkat çekti. Onlar Musa’yı 40 yaşındayken reddetmişti. 40 yıldan uzun zaman sonra da onun önderliğine birçok kez meydan okumuşlardı.b Böylece İstefanos adım adım şu önemli temayı geliştirmiş oldu: Yehova Tanrı’nın toplumu, O’nun tayin ettiği önderleri defalarca reddetti.
14. İstefanos Musa’yı örnek vererek konuşmasındaki hangi noktaları destekledi?
14 İstefanos dinleyicilerine Musa’nın İsrail’den kendisi gibi bir peygamber çıkacağını söylediğini hatırlattı. Bu kişi kim olacaktı ve nasıl karşılanacaktı? İstefanos bu soruların cevaplarını konuşmasının sonuna sakladı. O şu noktaya da dikkat çekti: Musa Yehova’nın yanan çalıdan kendisiyle konuştuğu olayda, herhangi bir toprağın kutsal olabileceğini öğrenmişti. Öyleyse, Yehova’ya sunulan tapınma Yeruşalim’deki mabet gibi tek bir binayla sınırlandırılabilir ya da kısıtlanabilir miydi? Bunu görelim.
15, 16. (a) İstefanos neden Kutsal Çadır’dan söz etti? (b) İstefanos konuşmasında Süleyman’ın mabedini nasıl kullandı?
15 Kutsal Çadır ve mabet (Elçi. 7:44-50). İstefanos, Yeruşalim’de henüz bir mabet yokken Tanrı’nın Musa’ya bir Kutsal Çadır, yani tapınma için kullanılacak taşınabilir, çadıra benzeyen bir yapı yaptırdığını mahkemeye hatırlattı. Musa orada Yehova’ya bizzat hizmet sunduğuna göre, hiç kimse bu Kutsal Çadırın mabetten daha aşağı durumda olduğunu iddia etmeye kalkışamazdı.
16 Bundan yıllar sonra, Yeruşalim’deki mabedin inşası bittiğinde Süleyman duasında Tanrı’nın yönlendirmesiyle önemli bir gerçeği vurgulamıştı. İstefanos bunu belirterek, “Yüceler Yücesi, insan eliyle yapılmış evlerde oturmaz” dedi (Elçi. 7:48; 2. Tar. 6:18). Yehova amaçlarının gerçekleşmesine yardımcı olmak için bir mabet kullanmış olabilir, fakat O’na sunulan hizmet mabetle sınırlandırılamaz. Öyleyse O’nun hizmetçileri neden pak tapınmanın insan eliyle yapılmış bir binaya bağlı olduğunu düşünsün? İstefanos mabetle ilgili yürüttüğü mantığı İşaya kitabından bir alıntıyla sonlandırdı: “Yehova diyor ki, Gök tahtım, yeryüzü ise ayaklarıma basamaktır. Benim için ne gibi bir ev yapacaksınız? Ya da dinleneceğim yer neresidir? Tüm bunları Kendi ellerimle yapmadım mı?” (Elçi. 7:49, 50; İşa. 66:1, 2).
17. (a) İstefanos’un konuşması, dinleyicilerinin tutumunu nasıl ortaya koydu? (b) İstefanos kendisine yönelik suçlamalara nasıl cevap verdi?
17 İstefanos’un Sanhedrin’e yaptığı konuşmayı buraya kadar gözden geçirdiğinizde, onun kendisini suçlayanların yanlış tutumunu ustalıkla ortaya koyduğuna katılmıyor musunuz? İstefanos, Yehova’nın katı ve gelenekçi değil, esnek ve amacını gerçekleştirmek üzere zaman içinde değişiklikler yapan Biri olduğunu gösterdi. Musa Kanununa eklenmiş geleneklere ve Yeruşalim’deki bu güzel binaya çok fazla önem verenler, Kanunun ve mabedin var olma amacını gözden kaçırmışlardı. İstefanos’un konuşması dolaylı olarak şu önemli soruya yol açıyordu: Kanunu ve mabedi onurlandırmanın en iyi yolu Yehova’ya itaat etmek değil midir? Gerçekten de İstefanos sözleriyle kendisini mükemmel şekilde savundu; çünkü o, Yehova’ya elinden geldiğince itaat etmişti.
18. İstefanos’u hangi açılardan örnek almaya çalışmalıyız?
18 İstefanos’un konuşmasından neler öğrenebiliriz? O, Kutsal Yazıları çok iyi biliyordu. Biz de “hakikat sözünü doğru şekilde” kullanmak istiyorsak, Tanrı’nın Sözünü gayretle incelemeliyiz (2. Tim. 2:15). İstefanos’tan lütuf ve duyarlılık konusunda da bir şeyler öğrenebiliriz. Onu dinleyenler son derece düşmanca tutumu olan kişilerdi. Yine de İstefanos onların çok değer verdiği konular hakkında konuşarak, ortak zemini mümkün olduğunca korumaya çalıştı. Ayrıca onlarla saygıyla konuşarak, yetki sahibi kişilere “babalar” diye hitap etti (Elçi. 7:2). Biz de, Tanrı’nın Sözündeki hakikatleri “yumuşak başlı bir tutumla ve derin saygıyla” sunmalıyız (1. Pet. 3:15).
19. İstefanos, Yehova’nın hüküm mesajını Sanhedrin’e nasıl cesaretle bildirdi?
19 Bununla birlikte, insanları rahatsız etmekten korktuğumuz için Tanrı’nın Sözündeki hakikatleri bildirmekten geri durmadığımız gibi Yehova’nın hüküm mesajlarını da yumuşatmıyoruz. İstefanos bu konuda iyi bir örnektir. O, Sanhedrin’e sunduğu tüm kanıtların bu katı yürekli hâkimleri pek etkilemeyeceğinin kuşkusuz farkındaydı. Bu nedenle kutsal ruhun yönlendirmesiyle İstefanos, onlara Yusuf, Musa ve tüm peygamberleri reddeden ataları gibi olduklarını korkusuzca göstererek konuşmasını bitirdi (Elçi. 7:51-53). Sanhedrin’in bu hâkimleri, Musa ve tüm peygamberler tarafından geleceği bildirilen Mesih’i öldürmüştü. Gerçekten de onlar Musa Kanununu olabilecek en kötü şekilde çiğnemişlerdi.
“Efendim İsa, Ruhumu Al” (Elçiler 7:54–8:3)
“Kurul üyeleri bu sözleri duyunca, öfkeden çılgına dönüp diş gıcırdatmaya başladılar” (Elçiler 7:54).
20, 21. Sanhedrin İstefanos’un sözlerine hangi tepkiyi gösterdi? Yehova, İstefanos’u nasıl kuvvetlendirdi?
20 İstefanos’un sözlerindeki inkâr edilemez hakikat bu hâkimleri öfkeden deliye döndürdü. Konumlarına hiç yakışmayacak şekilde davranarak İstefanos’a “diş gıcırdatmaya başladılar.” Bu sadık adam da Efendisi İsa Mesih gibi merhamet görmeyeceğini anlamış olmalı.
21 İstefanos’un başına geleceklere tahammül edebilmek için cesarete ihtiyacı vardı ve o sırada Yehova’nın gösterdiği bir görüntü kuşkusuz onu çok yüreklendirdi. İstefanos Yehova’nın ihtişamını ve O’nun sağında duran İsa’yı gördü. İstefanos bu görüntüyü anlatırken hâkimler elleriyle kulaklarını kapadılar. Neden? Çünkü daha önce İsa, aynı mahkemeye Mesih olduğunu ve çok yakında Babasının sağında duracağını söylemişti (Mar. 14:62). İstefanos’un gördüğü görüntü İsa’nın hakikati söylediğini kanıtlıyordu. Aslında Sanhedrin, Mesih’e ihanet etmiş ve onu öldürmüştü. Bu kez ise hepsi birden İstefanos’un üzerine hücum edip onu taşlayarak öldürdü.c
22, 23. İstefanos’un ölümü hangi açılardan Mesih’inki gibiydi? Bugün İsa’nın takipçileri nasıl İstefanos kadar korkusuz olabilirler?
22 İstefanos, Efendisi gibi öldü. O huzur içindeydi, Yehova’ya güveniyordu ve katillerini affetmişti. İstefanos, “Efendim İsa, ruhumu al” dedi. Bunun sebebi, belki de Yehova ve İsa’yla ilgili o görüntüyü hâlâ görüyor olmasıydı. İstefanos, İsa’nın şu teşvik edici sözlerini de kuşkusuz biliyordu: “Dirilme ve yaşam benim” (Yuhn. 11:25). O son olarak yüksek sesle Tanrı’ya dua etti: “Yehova, bu günahı onlara yükleme.” Bunu söyledikten sonra ölüm uykusuna daldı (Elçi. 7:59, 60).
23 Böylece İstefanos, Mesih’in takipçileri arasında bilinen ilk şehit oldu. (“Hangi Anlamda ‘Şehit’?” başlıklı çerçeveye bakın.) Üzücü olan şu ki, o son şehit olmayacaktı. O zamandan günümüze kadar Yehova’nın bazı sadık hizmetçileri yobazlar, fanatik siyasiler ve diğer acımasız muhalifler tarafından öldürüldüler. Bizim de İstefanos kadar korkusuz olabilmek için pek çok nedenimiz var. Şimdi İsa, Babasının kendisine verdiği büyük gücü kullanarak Kral olarak saltanat sürüyor. Hiçbir şey onun sadık takipçilerini diriltmesini engellemeyecek (Yuhn. 5:28, 29).
24. Saul, İstefanos’un öldürülmesinde nasıl rol oynadı? Bu sadık adamın ölümünün bazı uzun süreli etkileri nelerdi?
24 Saul adındaki genç bir adam tüm bu olanları izledi. İstefanos’un öldürülmesini onayladı, hatta taş atanların kaftanlarına gözcülük etti. O kısa süre sonra, korkunç bir zulüm dalgasına önderlik etti. Fakat İstefanos’un ölümünün yarattığı etki uzun sürecekti. Onun örneği, sadık kalmak ve benzer bir zafer elde etmek konusunda İsa’nın diğer takipçilerini güçlendirecekti. Dahası Saul (sonraki yıllarda genelde Pavlus olarak adlandırıldı), İstefanos’un ölümünde oynadığı rolü düşünerek sonradan büyük pişmanlık duyacaktı (Elçi. 22:20). O, İstefanos’un öldürülmesine yardım etmişti; fakat sonradan “küfreden ve zulmeden küstah bir adam” olduğunu fark edecekti (1. Tim. 1:13). Pavlus’un, İstefanos’u ve o gün yaptığı etkili konuşmayı hiç unutmadığı açıktır. Gerçekten de onun konuşmalarının ve yazılarının bazılarında İstefanos’un konuşmasındaki temalar yer alır (Elçi. 7:48; 17:24; İbr. 9:24). Pavlus zamanla, “Tanrı’nın lütfuyla ve gücüyle dolu olan” İstefanos’un iman ve cesaretini örnek almayı tam anlamıyla öğrendi. Peki bunu biz de öğrenecek miyiz?
a Bu muhaliflerden bazıları “Azatlılar Havrası”na mensuptu. Onlar Romalılar tarafından esir alınıp sonra serbest bırakılmış kişiler ya da Yahudiliği benimsemiş eski köleler olabilir. Bazıları, Tarsuslu Saul gibi Kilikya’dandı. Bu kayıtta Saul’un İstefanos’a karşı koyamayan Kilikyalıların arasında bulunup bulunmadığı belirtilmiyor.
b İstefanos’un konuşması Kutsal Kitabın başka hiçbir yerinde bulamayacağımız bilgiler içerir. Örneğin, Musa’nın Mısır’da aldığı eğitimi, Mısır’dan ilk kaçtığında kaç yaşında olduğunu ve Midyan’da ne kadar kaldığını bu kayıttan öğreniriz.
c Roma kanununun Sanhedrin’e idam kararı verme yetkisi tanıyıp tanımadığı belli değildir (Yuhn. 18:31). Durum ne olursa olsun, İstefanos’un ölümü hukuki bir karardan ziyade, öfkeli, kışkırtılmış kalabalığın işlediği bir cinayet gibi görünüyor.
-
-
“İsa Hakkındaki İyi Haberi” BildirdilerTanrı’nın Krallığına Tam Anlamıyla Tanıklık Edin
-
-
7. BÖLÜM
“İsa Hakkındaki İyi Haberi” Bildirdiler
Bir incil vaizi olarak Filipus’un örneği
Bu bölüm Elçiler 8:4-40’a dayanmaktadır
1, 2. Birinci yüzyılda duyuru işini engelleme çabalarının hangi ters etkisi oldu?
ŞİDDETLİ bir zulüm dalgası patlak vermişti ve Saul cemaati acımasızca “kasıp kavurmaya başlamıştı” (Elçi. 8:3). İsa’nın öğrencileri kaçmıştı; belki bazıları Saul’un Hıristiyanlığı yok etme amacının gerçekleşeceğini düşünmüştü. Fakat Hıristiyanların dağılması beklenmedik bir şeye yol açtı. Bu neydi?
2 İsa’nın takipçileri gittikleri yerlerde ‘sözü müjdelemeye’ başladılar (Elçi. 8:4). Düşünün, zulüm iyi haberin duyurulmasını engelleyememiş, tersine mesajın yayılmasına yardım etmişti. Öğrencilere zulmedenler onları memleketlerinden ayrılmaya zorlamakla, farkında olmadan duyuru işinin çok uzak sahalara yayılmasını sağlamış oldu. Göreceğimiz gibi, aynı şey çağımızda da meydana geldi.
“Dağılanlar” (Elçiler 8:4-8)
3. (a) Filipus kimdi? (b) Samiriye’de halkın çoğu neden iyi haberi duymamıştı? Fakat İsa bu saha hakkında ne söyledi?
3 Başka yerlere “dağılanlar” arasında Filipus da vardı.a (Elçi. 8:4; “‘İncil Vaizi’ Filipus” başlıklı çerçeveye bakın.) O Samiriye’ye gitti. Bu şehirde halkın çoğu henüz iyi haberi duymamıştı. Çünkü daha önce İsa elçilerine şunu demişti: “Samiriye şehirlerine girmeyin. Siz hep İsrail evinin kaybolmuş koyunlarına gidin” (Mat. 10:5, 6). Fakat İsa, zamanla Samiriye’de de iyi habere tam anlamıyla tanıklık edileceğini biliyordu. Çünkü göğe çıkmadan önce şöyle dedi: “Yeruşalim’de, bütün Yahudiye’de, Samiriye’de ve yeryüzünün en uzak yerlerine dek şahitlerim olacaksınız” (Elçi. 1:8).
4. Samiriyeliler, Filipus’un duyuru faaliyetine nasıl karşılık verdiler? Böyle davranmalarında hangi etken rol oynamış olabilir?
4 Filipus Samiriye’nin ‘hasadı bekleyen ağarmış bir tarla’ olduğunu gördü (Yuhn. 4:35). Orada yaşayanlar Filipus’un mesajını sevinçle kabul ettiler. Bunun nedenini anlamak zor değildir. Yahudiler Samiriyelilerle hiç görüşmezdi, hatta birçoğu onları küçük görürdü. Oysa iyi haber sınıf ayrımı yapmadan herkese ümit veriyordu, dolayısıyla Ferisilerin dar görüşlülüğünden çok farklıydı ve Samiriyeliler bunu anladı. Filipus Samiriyelilere gayretle ve ayrım gözetmeksizin şahitlikte bulunarak, onları hor görenlerin önyargısından etkilenmediğini gösterdi. Bu nedenle, “bütün” Samiriye halkının Filipus’u dinlemesi gayet doğaldı (Elçi. 8:6).
5-7. İsa’nın takipçilerinin başka yerlere dağılmalarının iyi haberin yayılmasına nasıl yardım ettiğine dair örnekler verin.
5 Birinci yüzyılda olduğu gibi, günümüzde de Tanrı’nın toplumuna yapılan zulüm onların duyuru faaliyetini durduramadı. İsa’nın takipçilerinin hapsedilerek ya da göç ettirilerek defalarca yer değiştirmeye mecbur bırakılması ancak gittikleri yerlerdeki insanların Krallık mesajını duymasına yaradı. Örneğin II. Dünya Savaşı sırasında Yehova’nın Şahitleri Nazi toplama kamplarında göze çarpar bir şahitlikte bulundular. Bu kamplarda Şahitlerle tanışan bir Yahudi şunları söylüyor: “Yehova’nın Şahitleri olan tutukluların dayanma gücü beni, imanlarının Kutsal Yazılara dayandığına ikna etti ve ben de bir Şahit oldum.”
6 Bazı durumlarda kardeşler kendilerine zulmeden kişilere bile şahitlikte bulundu ve onlar buna olumlu karşılık verdi. Örneğin bir Şahit olan Franz Desch, Avusturya’daki Gusen toplama kampına nakledildiğinde, Kutsal Kitabı bir SS subayıyla inceleme fırsatı buldu. Yıllar sonra Yehova’nın Şahitlerinin bir bölge ibadetinde karşılaştıklarında yaşadıkları sevinci bir düşünün! Artık her ikisi de iyi haberin müjdecisiydi.
7 İsa’nın takipçileri zulüm nedeniyle bir ülkeden diğerine kaçtıklarında da benzer şeyler oldu. Örneğin 1970’lerde Malavili Şahitler Mozambik’e kaçmaya mecbur bırakıldığında, orada büyük bir şahitlik yapıldı. Daha sonra Mozambik’te muhalefet başladığında bile duyuru faaliyeti durmadı. Francisco Coana şunları söylüyor: “Gerçi vaaz etme faaliyetimizden dolayı bazılarımız birçok kez yakalandı ve tutuklandı. Yine de, birçokları gökteki Krallık mesajına kulak verince, Tanrı’nın birinci yüzyılda, İsa’nın takipçilerine yardım ettiği gibi, bize de yardım edeceğine güven duyuyorduk.”
8. Siyasal ve ekonomik değişikliklerin duyuru faaliyeti üzerinde nasıl bir etkisi oldu?
8 Hıristiyanlığın yabancı sahalarda gelişmesinin tek nedeni elbette zulüm değildi. Son yıllarda siyasal ve ekonomik değişiklikler, Krallık mesajının farklı dillerden ve uluslardan insanlara ulaşmasına fırsat verdi. Bazı kişiler savaş ve yoksulluğun etkilediği bölgelerden daha istikrarlı bölgelere kaçtılar ve yerleştikleri yerlerde Kutsal Kitabı incelemeye başladılar. Sığınmacı akını, yabancı dil konuşulan sahaların açılmasına yol açtı. Siz de sahanızdaki “her milletten, her kabileden, her halktan ve her dilden” insana şahitlikte bulunmaya çalışıyor musunuz? (Vah. 7:9).
“Bana da Bu Yetkiyi Verin” (Elçiler 8:9-25)
‘Simun, elçilerin ellerini koymasıyla insanların kutsal ruhu aldığını görünce, onlara para teklif etti’ (Elçiler 8:18).
9. Simun kimdi? Onu Filipus’a neyin çektiği anlaşılıyor?
9 Filipus, Samiriye’de birçok mucize yaptı. Örneğin sakatları iyileştirdi, hatta kötü ruhları çıkardı (Elçi. 8:6-8). Filipus’un mucizelerinden özellikle etkilenen biri vardı. O Simun’du. Büyücülük yapan bu adama herkes o kadar saygı duyuyordu ki, onun için “Tanrı Gücü işte bu adamda!” diyorlardı. Simun, Filipus’un yaptığı mucizeler sayesinde Tanrı’nın gerçek gücünü bizzat gördü ve iman etti (Elçi. 8:9-13). Ancak daha sonra Simun’un güdüleri sınandı. Peki nasıl?
10. (a) Petrus ve Yuhanna Samiriye’de ne yaptı? (b) Yeni öğrencilerin kutsal ruhu aldığını görünce, Simun ne yaptı?
10 Elçiler Samiriye’deki artışı öğrendiklerinde oraya Petrus ile Yuhanna’yı gönderdiler. (“Petrus ‘Krallığın Anahtarlarını’ Kullanıyor” başlıklı çerçeveye bakın.) İki elçi geldiklerinde, yeni öğrencilerin üzerine ellerini koydular, böylece onların her biri kutsal ruhu aldı.b Simun bunu gördüğünde çok etkilendi. Elçilere, “Bana da bu yetkiyi verin, benim de ellerimi üzerine koyduğum kişi kutsal ruhu alsın” dedi. Hatta Simun bu kutsal gücü satın alabilmek umuduyla onlara para bile teklif etti (Elçi. 8:14-19).
11. Petrus, Simun’a ne öğüt verdi? Bunun üzerine Simun ne yaptı?
11 Petrus’un Simun’a verdiği yanıt kesindi. O şöyle dedi: “Gümüşün seninle birlikte yok olsun, çünkü sen Tanrı’nın karşılıksız verdiği armağana parayla sahip olmayı düşündün. Tanrı’nın gözünde yüreğin bozuk olduğundan, senin bu işte ne payın ne de hissen vardır.” Sonra Petrus, Simun’u tövbe etmeye ve bağışlanmak için dua etmeye teşvik etti. “Yehova’ya yakar; belki yüreğindeki bu fesat bağışlanır” dedi. Simun’un kötü biri olmadığı anlaşılıyor; o doğru olanı yapmak istemişti, fakat bir anlığına yanlış düşünmüştü. Bu yüzden elçilere şöyle yakardı: “Benim için Yehova’ya yalvarın da söylediğiniz şeylerin hiçbiri başıma gelmesin” (Elçi. 8:20-24).
12. Simunculuk nedir? Bunun Hıristiyan Âlemi için bir tuzak olduğu nasıl görülüyor?
12 Petrus’un Simun’u azarlaması günümüzdeki İsa’nın takipçileri için de bir uyarıdır. Özellikle dinsel mevkilerin parayla alınıp satılması anlamına gelen Latince simonia sözcüğü (Simunculuk) bu olayın sonucunda türetilmiştir. Hakikatten sapmış Hıristiyanlığın tarihi bu uygulamaların örnekleriyle doludur. The Encyclopædia Britannica’nın dokuzuncu baskısı da (1878) şuna dikkat çekmişti: “Papa seçme amacıyla yapılan özel toplantıların tarihi üzerinde yapılan bir inceleme, kişiyi Simunculukla lekelenmemiş hiçbir toplantının gerçekleşmediği konusunda ikna edecektir; Simunculuğa ilişkin çok sayıdaki örnekten en affedilemez, en utanmazca ve en aşikâr olanları bu toplantılardır.”
13. Gerçek Hıristiyanlar Simunculuktan nasıl kaçınmalıdır?
13 Gerçek Hıristiyanlar Simunculuk gibi bir tutum ve günahtan kaçınmalıdır. Örneğin, gözetmen konumundaki kişilere pahalı hediyeler vererek ya da övgüler yağdırarak cemaatte ek imtiyazlar elde etmeye çalışmamalıdırlar. Öte yandan gözetmen konumundaki kişiler de zenginleri kayırmaktan kaçınmalıdır. Aslında her iki durum da Simunculuktur. Gerçekten de, Yehova Tanrı’nın tüm hizmetçileri ‘küçükler’ gibi davranmalı ve hizmet imtiyazları için O’nun ruhunun tayinler yapmasını beklemelidir (Luka 9:48). Tanrı’nın teşkilatında “itibar peşinde” koşanlara yer yoktur (Özd. 25:27).
“Okuduğunu Gerçekten Anlıyor musun?” (Elçiler 8:26-40)
14, 15. (a) Habeş saray görevlisi kimdi? Filipus onunla nasıl karşılaştı? (b) Habeş saray görevlisi Filipus’un mesajına nasıl karşılık verdi? Onun vaftizi neden düşünülmeden yapılmış bir eylem değildi? (Dipnota bakın.)
14 Yehova’nın meleği, Filipus’u Yeruşalim’den Gazze’ye inen yola yönlendirdi. Eğer Filipus oraya neden gitmesi gerektiğini merak ettiyse, “İşaya peygamberin kitabını sesli olarak” okuyan Habeş saray görevlisiyle karşılaştıktan sonra bu merakı giderilmiş oldu. (“‘Hadım’ mı, ‘Saray Görevlisi’ mi?” başlıklı çerçeveye bakın.) Yehova’nın kutsal ruhu Filipus’u bu adamın arabasına yönlendirdi. Filipus arabanın yanına geldiğinde adama “Okuduğunu gerçekten anlıyor musun?” diye sordu. Adam “Biri bana yol göstermedikçe nasıl anlayabilirim?” diye cevap verdi (Elçi. 8:26-31).
15 Saray görevlisi Filipus’u arabaya davet etti. Yaptıkları sohbeti hayal etmeye çalışın. İşaya’nın peygamberlik sözündeki “kuzu”nun, yani “kul”un kimliği uzun bir süre sır olarak kalmıştı (İşa. 53:1-12). Fakat Filipus, yolda Habeş saray görevlisine bu peygamberlik sözlerinin İsa Mesih üzerinde gerçekleştiğini açıkladı. Yahudiliği zaten benimsemiş biri olan bu adam, MS 33 yılının Pentekost’unda vaftiz edilen kişiler gibi ne yapması gerektiğini hemen anladı. Filipus’a “İşte su, vaftiz edilmeme ne engel var?” dedi. Hemen ardından Filipus tarafından vaftiz edildi.c (“‘Suda’ Vaftiz” başlıklı çerçeveye bakın.) Sonra Yehova’nın ruhu Filipus’u Aşdod’da yeni bir göreve yönlendirdi. Filipus orada iyi haberi bildirmeye devam etti (Elçi. 8:32-40).
16, 17. Günümüzde melekler duyuru işine nasıl katılıyor?
16 Günümüzde İsa’nın takipçileri, Filipus’un yaptığına benzer bir işe katılma ayrıcalığına sahipler. Krallık mesajını genelde rastlantılarda, örneğin seyahatte karşılaştıkları kimselere duyurma fırsatı buluyorlar. İyi habere olumlu karşılık veren kişilerle karşılaşmaları birçok kez tesadüf değildir. Bu beklenen bir şeydir, çünkü Kutsal Kitap mesajın “her millete, her kabileye, her dile ve her halka” ulaşması için duyuru faaliyetini meleklerin yönlendirdiğini açıkça söylüyor (Vah. 14:6). İsa duyuru işini meleklerin yönlendireceğini tam olarak bildirmişti. Buğday ve delicelerle ilgili örneğinde, İsa hasat zamanında, yani bu ortamın sonunda ‘orakçıların melekler’ olacağını söyledi. O bu ruhi varlıkların ‘onun krallığında günaha yol açan her şeyi ve kötülük yapan herkesi toplayacaklarını’ da sözlerine ekledi (Mat. 13:37-41). Aynı zamanda, melekler Gökteki Krallığın gelecekteki mirasçılarını ve daha sonra da Yehova’nın teşkilatına çekmek istediği, “başka koyunlar”dan oluşan ‘büyük kalabalığı’ toplayacaktı (Vah. 7:9; Yuhn. 6:44, 65; 10:16).
17 Hizmette konuştuğumuz bazı kişilerin, bizim ziyaretimizden önce, yardım etmesi için Tanrı’ya dua ettiklerini söylemesi bunun bir kanıtıdır. Küçük bir çocukla birlikte tarla hizmetine çıkan iki müjdecinin tecrübesini ele alalım. Öğleye doğru iki Şahit duyuru işini bitirmek üzereydi, fakat nedense çocuk bir sonraki kapıya gitmeye çok istekliydi. Hatta çocuk tek başına gidip kapıyı çaldı. Kapıyı genç bir kadın açınca iki hemşire konuşmak için yanına geldi. Kadın Kutsal Kitabı anlamasına yardım edecek birinin gelmesi için biraz önce dua ettiğini söylediğinde çok şaşırdılar. Bu kadın Kutsal Kitabı tetkik etmeyi kabul etti.
“Tanrım, lütfen bana yardım et!”
18. Hizmetimizi neden asla hafife almamalıyız?
18 Günümüzde duyuru faaliyeti daha önce görülmemiş ölçüde yerine getirilirken, İsa’nın takipçilerinin cemaatinin bir ferdi olarak meleklerle çalışma onuruna sahipsiniz. Bu ayrıcalığı asla hafife almayın. Sebat edip “İsa hakkındaki iyi haberi” bildirmeyi sürdürdükçe büyük sevinç duyacaksınız (Elçi. 8:35).
a Bu, elçi Filipus değildir. Bu kitabın 5. Bölümünde söz edildiği gibi, Yeruşalim’deki Yunanca konuşan ve İbranice konuşan İsa’nın takipçisi dullara günlük yiyecek dağıtımını organize etmek üzere atanan, “iyi nitelikleriyle tanınmış” yedi kişiden biri olan Filipus’tur (Elçi. 6:1-6).
b O dönemde yeni öğrencilerin genelde vaftiz sırasında meshedildiği, yani kutsal ruhu aldığı anlaşılıyor. Bu sayede onlar, gökte İsa ile birlikte kral ve kâhin olarak hüküm sürme ümidine sahip oldular (2. Kor. 1:21, 22; Vah. 5:9, 10; 20:6). Fakat bu özel olayda yeni öğrenciler vaftiz sırasında meshedilmediler. Onlar ancak Petrus ve Yuhanna ellerini üzerlerine koyduktan sonra kutsal ruhu ve onunla bağlantılı diğer mucizevi armağanları aldılar.
c Bu düşünülmeden yapılmış bir eylem değildi. Bu adam Yahudiliği benimsemiş biri olduğundan, onun Mesih’le ilgili peygamberlik sözleri de dahil Kutsal Yazılar hakkında zaten bilgisi vardı. Artık İsa’nın Tanrı’nın amacındaki rolünü de öğrenmiş olduğundan hemen vaftiz edilebilirdi.
-
-
“İsa Hakkındaki İyi Haberi” BildirdilerTanrı’nın Krallığına Tam Anlamıyla Tanıklık Edin
-
-
7. BÖLÜM
“İsa Hakkındaki İyi Haberi” Bildirdiler
Bir incil vaizi olarak Filipus’un örneği
Bu bölüm Elçiler 8:4-40’a dayanmaktadır
1, 2. Birinci yüzyılda duyuru işini engelleme çabalarının hangi ters etkisi oldu?
ŞİDDETLİ bir zulüm dalgası patlak vermişti ve Saul cemaati acımasızca “kasıp kavurmaya başlamıştı” (Elçi. 8:3). İsa’nın öğrencileri kaçmıştı; belki bazıları Saul’un Hıristiyanlığı yok etme amacının gerçekleşeceğini düşünmüştü. Fakat Hıristiyanların dağılması beklenmedik bir şeye yol açtı. Bu neydi?
2 İsa’nın takipçileri gittikleri yerlerde ‘sözü müjdelemeye’ başladılar (Elçi. 8:4). Düşünün, zulüm iyi haberin duyurulmasını engelleyememiş, tersine mesajın yayılmasına yardım etmişti. Öğrencilere zulmedenler onları memleketlerinden ayrılmaya zorlamakla, farkında olmadan duyuru işinin çok uzak sahalara yayılmasını sağlamış oldu. Göreceğimiz gibi, aynı şey çağımızda da meydana geldi.
“Dağılanlar” (Elçiler 8:4-8)
3. (a) Filipus kimdi? (b) Samiriye’de halkın çoğu neden iyi haberi duymamıştı? Fakat İsa bu saha hakkında ne söyledi?
3 Başka yerlere “dağılanlar” arasında Filipus da vardı.a (Elçi. 8:4; “‘İncil Vaizi’ Filipus” başlıklı çerçeveye bakın.) O Samiriye’ye gitti. Bu şehirde halkın çoğu henüz iyi haberi duymamıştı. Çünkü daha önce İsa elçilerine şunu demişti: “Samiriye şehirlerine girmeyin. Siz hep İsrail evinin kaybolmuş koyunlarına gidin” (Mat. 10:5, 6). Fakat İsa, zamanla Samiriye’de de iyi habere tam anlamıyla tanıklık edileceğini biliyordu. Çünkü göğe çıkmadan önce şöyle dedi: “Yeruşalim’de, bütün Yahudiye’de, Samiriye’de ve yeryüzünün en uzak yerlerine dek şahitlerim olacaksınız” (Elçi. 1:8).
4. Samiriyeliler, Filipus’un duyuru faaliyetine nasıl karşılık verdiler? Böyle davranmalarında hangi etken rol oynamış olabilir?
4 Filipus Samiriye’nin ‘hasadı bekleyen ağarmış bir tarla’ olduğunu gördü (Yuhn. 4:35). Orada yaşayanlar Filipus’un mesajını sevinçle kabul ettiler. Bunun nedenini anlamak zor değildir. Yahudiler Samiriyelilerle hiç görüşmezdi, hatta birçoğu onları küçük görürdü. Oysa iyi haber sınıf ayrımı yapmadan herkese ümit veriyordu, dolayısıyla Ferisilerin dar görüşlülüğünden çok farklıydı ve Samiriyeliler bunu anladı. Filipus Samiriyelilere gayretle ve ayrım gözetmeksizin şahitlikte bulunarak, onları hor görenlerin önyargısından etkilenmediğini gösterdi. Bu nedenle, “bütün” Samiriye halkının Filipus’u dinlemesi gayet doğaldı (Elçi. 8:6).
5-7. İsa’nın takipçilerinin başka yerlere dağılmalarının iyi haberin yayılmasına nasıl yardım ettiğine dair örnekler verin.
5 Birinci yüzyılda olduğu gibi, günümüzde de Tanrı’nın toplumuna yapılan zulüm onların duyuru faaliyetini durduramadı. İsa’nın takipçilerinin hapsedilerek ya da göç ettirilerek defalarca yer değiştirmeye mecbur bırakılması ancak gittikleri yerlerdeki insanların Krallık mesajını duymasına yaradı. Örneğin II. Dünya Savaşı sırasında Yehova’nın Şahitleri Nazi toplama kamplarında göze çarpar bir şahitlikte bulundular. Bu kamplarda Şahitlerle tanışan bir Yahudi şunları söylüyor: “Yehova’nın Şahitleri olan tutukluların dayanma gücü beni, imanlarının Kutsal Yazılara dayandığına ikna etti ve ben de bir Şahit oldum.”
6 Bazı durumlarda kardeşler kendilerine zulmeden kişilere bile şahitlikte bulundu ve onlar buna olumlu karşılık verdi. Örneğin bir Şahit olan Franz Desch, Avusturya’daki Gusen toplama kampına nakledildiğinde, Kutsal Kitabı bir SS subayıyla inceleme fırsatı buldu. Yıllar sonra Yehova’nın Şahitlerinin bir bölge ibadetinde karşılaştıklarında yaşadıkları sevinci bir düşünün! Artık her ikisi de iyi haberin müjdecisiydi.
7 İsa’nın takipçileri zulüm nedeniyle bir ülkeden diğerine kaçtıklarında da benzer şeyler oldu. Örneğin 1970’lerde Malavili Şahitler Mozambik’e kaçmaya mecbur bırakıldığında, orada büyük bir şahitlik yapıldı. Daha sonra Mozambik’te muhalefet başladığında bile duyuru faaliyeti durmadı. Francisco Coana şunları söylüyor: “Gerçi vaaz etme faaliyetimizden dolayı bazılarımız birçok kez yakalandı ve tutuklandı. Yine de, birçokları gökteki Krallık mesajına kulak verince, Tanrı’nın birinci yüzyılda, İsa’nın takipçilerine yardım ettiği gibi, bize de yardım edeceğine güven duyuyorduk.”
8. Siyasal ve ekonomik değişikliklerin duyuru faaliyeti üzerinde nasıl bir etkisi oldu?
8 Hıristiyanlığın yabancı sahalarda gelişmesinin tek nedeni elbette zulüm değildi. Son yıllarda siyasal ve ekonomik değişiklikler, Krallık mesajının farklı dillerden ve uluslardan insanlara ulaşmasına fırsat verdi. Bazı kişiler savaş ve yoksulluğun etkilediği bölgelerden daha istikrarlı bölgelere kaçtılar ve yerleştikleri yerlerde Kutsal Kitabı incelemeye başladılar. Sığınmacı akını, yabancı dil konuşulan sahaların açılmasına yol açtı. Siz de sahanızdaki “her milletten, her kabileden, her halktan ve her dilden” insana şahitlikte bulunmaya çalışıyor musunuz? (Vah. 7:9).
“Bana da Bu Yetkiyi Verin” (Elçiler 8:9-25)
‘Simun, elçilerin ellerini koymasıyla insanların kutsal ruhu aldığını görünce, onlara para teklif etti’ (Elçiler 8:18).
9. Simun kimdi? Onu Filipus’a neyin çektiği anlaşılıyor?
9 Filipus, Samiriye’de birçok mucize yaptı. Örneğin sakatları iyileştirdi, hatta kötü ruhları çıkardı (Elçi. 8:6-8). Filipus’un mucizelerinden özellikle etkilenen biri vardı. O Simun’du. Büyücülük yapan bu adama herkes o kadar saygı duyuyordu ki, onun için “Tanrı Gücü işte bu adamda!” diyorlardı. Simun, Filipus’un yaptığı mucizeler sayesinde Tanrı’nın gerçek gücünü bizzat gördü ve iman etti (Elçi. 8:9-13). Ancak daha sonra Simun’un güdüleri sınandı. Peki nasıl?
10. (a) Petrus ve Yuhanna Samiriye’de ne yaptı? (b) Yeni öğrencilerin kutsal ruhu aldığını görünce, Simun ne yaptı?
10 Elçiler Samiriye’deki artışı öğrendiklerinde oraya Petrus ile Yuhanna’yı gönderdiler. (“Petrus ‘Krallığın Anahtarlarını’ Kullanıyor” başlıklı çerçeveye bakın.) İki elçi geldiklerinde, yeni öğrencilerin üzerine ellerini koydular, böylece onların her biri kutsal ruhu aldı.b Simun bunu gördüğünde çok etkilendi. Elçilere, “Bana da bu yetkiyi verin, benim de ellerimi üzerine koyduğum kişi kutsal ruhu alsın” dedi. Hatta Simun bu kutsal gücü satın alabilmek umuduyla onlara para bile teklif etti (Elçi. 8:14-19).
11. Petrus, Simun’a ne öğüt verdi? Bunun üzerine Simun ne yaptı?
11 Petrus’un Simun’a verdiği yanıt kesindi. O şöyle dedi: “Gümüşün seninle birlikte yok olsun, çünkü sen Tanrı’nın karşılıksız verdiği armağana parayla sahip olmayı düşündün. Tanrı’nın gözünde yüreğin bozuk olduğundan, senin bu işte ne payın ne de hissen vardır.” Sonra Petrus, Simun’u tövbe etmeye ve bağışlanmak için dua etmeye teşvik etti. “Yehova’ya yakar; belki yüreğindeki bu fesat bağışlanır” dedi. Simun’un kötü biri olmadığı anlaşılıyor; o doğru olanı yapmak istemişti, fakat bir anlığına yanlış düşünmüştü. Bu yüzden elçilere şöyle yakardı: “Benim için Yehova’ya yalvarın da söylediğiniz şeylerin hiçbiri başıma gelmesin” (Elçi. 8:20-24).
12. Simunculuk nedir? Bunun Hıristiyan Âlemi için bir tuzak olduğu nasıl görülüyor?
12 Petrus’un Simun’u azarlaması günümüzdeki İsa’nın takipçileri için de bir uyarıdır. Özellikle dinsel mevkilerin parayla alınıp satılması anlamına gelen Latince simonia sözcüğü (Simunculuk) bu olayın sonucunda türetilmiştir. Hakikatten sapmış Hıristiyanlığın tarihi bu uygulamaların örnekleriyle doludur. The Encyclopædia Britannica’nın dokuzuncu baskısı da (1878) şuna dikkat çekmişti: “Papa seçme amacıyla yapılan özel toplantıların tarihi üzerinde yapılan bir inceleme, kişiyi Simunculukla lekelenmemiş hiçbir toplantının gerçekleşmediği konusunda ikna edecektir; Simunculuğa ilişkin çok sayıdaki örnekten en affedilemez, en utanmazca ve en aşikâr olanları bu toplantılardır.”
13. Gerçek Hıristiyanlar Simunculuktan nasıl kaçınmalıdır?
13 Gerçek Hıristiyanlar Simunculuk gibi bir tutum ve günahtan kaçınmalıdır. Örneğin, gözetmen konumundaki kişilere pahalı hediyeler vererek ya da övgüler yağdırarak cemaatte ek imtiyazlar elde etmeye çalışmamalıdırlar. Öte yandan gözetmen konumundaki kişiler de zenginleri kayırmaktan kaçınmalıdır. Aslında her iki durum da Simunculuktur. Gerçekten de, Yehova Tanrı’nın tüm hizmetçileri ‘küçükler’ gibi davranmalı ve hizmet imtiyazları için O’nun ruhunun tayinler yapmasını beklemelidir (Luka 9:48). Tanrı’nın teşkilatında “itibar peşinde” koşanlara yer yoktur (Özd. 25:27).
“Okuduğunu Gerçekten Anlıyor musun?” (Elçiler 8:26-40)
14, 15. (a) Habeş saray görevlisi kimdi? Filipus onunla nasıl karşılaştı? (b) Habeş saray görevlisi Filipus’un mesajına nasıl karşılık verdi? Onun vaftizi neden düşünülmeden yapılmış bir eylem değildi? (Dipnota bakın.)
14 Yehova’nın meleği, Filipus’u Yeruşalim’den Gazze’ye inen yola yönlendirdi. Eğer Filipus oraya neden gitmesi gerektiğini merak ettiyse, “İşaya peygamberin kitabını sesli olarak” okuyan Habeş saray görevlisiyle karşılaştıktan sonra bu merakı giderilmiş oldu. (“‘Hadım’ mı, ‘Saray Görevlisi’ mi?” başlıklı çerçeveye bakın.) Yehova’nın kutsal ruhu Filipus’u bu adamın arabasına yönlendirdi. Filipus arabanın yanına geldiğinde adama “Okuduğunu gerçekten anlıyor musun?” diye sordu. Adam “Biri bana yol göstermedikçe nasıl anlayabilirim?” diye cevap verdi (Elçi. 8:26-31).
15 Saray görevlisi Filipus’u arabaya davet etti. Yaptıkları sohbeti hayal etmeye çalışın. İşaya’nın peygamberlik sözündeki “kuzu”nun, yani “kul”un kimliği uzun bir süre sır olarak kalmıştı (İşa. 53:1-12). Fakat Filipus, yolda Habeş saray görevlisine bu peygamberlik sözlerinin İsa Mesih üzerinde gerçekleştiğini açıkladı. Yahudiliği zaten benimsemiş biri olan bu adam, MS 33 yılının Pentekost’unda vaftiz edilen kişiler gibi ne yapması gerektiğini hemen anladı. Filipus’a “İşte su, vaftiz edilmeme ne engel var?” dedi. Hemen ardından Filipus tarafından vaftiz edildi.c (“‘Suda’ Vaftiz” başlıklı çerçeveye bakın.) Sonra Yehova’nın ruhu Filipus’u Aşdod’da yeni bir göreve yönlendirdi. Filipus orada iyi haberi bildirmeye devam etti (Elçi. 8:32-40).
16, 17. Günümüzde melekler duyuru işine nasıl katılıyor?
16 Günümüzde İsa’nın takipçileri, Filipus’un yaptığına benzer bir işe katılma ayrıcalığına sahipler. Krallık mesajını genelde rastlantılarda, örneğin seyahatte karşılaştıkları kimselere duyurma fırsatı buluyorlar. İyi habere olumlu karşılık veren kişilerle karşılaşmaları birçok kez tesadüf değildir. Bu beklenen bir şeydir, çünkü Kutsal Kitap mesajın “her millete, her kabileye, her dile ve her halka” ulaşması için duyuru faaliyetini meleklerin yönlendirdiğini açıkça söylüyor (Vah. 14:6). İsa duyuru işini meleklerin yönlendireceğini tam olarak bildirmişti. Buğday ve delicelerle ilgili örneğinde, İsa hasat zamanında, yani bu ortamın sonunda ‘orakçıların melekler’ olacağını söyledi. O bu ruhi varlıkların ‘onun krallığında günaha yol açan her şeyi ve kötülük yapan herkesi toplayacaklarını’ da sözlerine ekledi (Mat. 13:37-41). Aynı zamanda, melekler Gökteki Krallığın gelecekteki mirasçılarını ve daha sonra da Yehova’nın teşkilatına çekmek istediği, “başka koyunlar”dan oluşan ‘büyük kalabalığı’ toplayacaktı (Vah. 7:9; Yuhn. 6:44, 65; 10:16).
17 Hizmette konuştuğumuz bazı kişilerin, bizim ziyaretimizden önce, yardım etmesi için Tanrı’ya dua ettiklerini söylemesi bunun bir kanıtıdır. Küçük bir çocukla birlikte tarla hizmetine çıkan iki müjdecinin tecrübesini ele alalım. Öğleye doğru iki Şahit duyuru işini bitirmek üzereydi, fakat nedense çocuk bir sonraki kapıya gitmeye çok istekliydi. Hatta çocuk tek başına gidip kapıyı çaldı. Kapıyı genç bir kadın açınca iki hemşire konuşmak için yanına geldi. Kadın Kutsal Kitabı anlamasına yardım edecek birinin gelmesi için biraz önce dua ettiğini söylediğinde çok şaşırdılar. Bu kadın Kutsal Kitabı tetkik etmeyi kabul etti.
“Tanrım, lütfen bana yardım et!”
18. Hizmetimizi neden asla hafife almamalıyız?
18 Günümüzde duyuru faaliyeti daha önce görülmemiş ölçüde yerine getirilirken, İsa’nın takipçilerinin cemaatinin bir ferdi olarak meleklerle çalışma onuruna sahipsiniz. Bu ayrıcalığı asla hafife almayın. Sebat edip “İsa hakkındaki iyi haberi” bildirmeyi sürdürdükçe büyük sevinç duyacaksınız (Elçi. 8:35).
a Bu, elçi Filipus değildir. Bu kitabın 5. Bölümünde söz edildiği gibi, Yeruşalim’deki Yunanca konuşan ve İbranice konuşan İsa’nın takipçisi dullara günlük yiyecek dağıtımını organize etmek üzere atanan, “iyi nitelikleriyle tanınmış” yedi kişiden biri olan Filipus’tur (Elçi. 6:1-6).
b O dönemde yeni öğrencilerin genelde vaftiz sırasında meshedildiği, yani kutsal ruhu aldığı anlaşılıyor. Bu sayede onlar, gökte İsa ile birlikte kral ve kâhin olarak hüküm sürme ümidine sahip oldular (2. Kor. 1:21, 22; Vah. 5:9, 10; 20:6). Fakat bu özel olayda yeni öğrenciler vaftiz sırasında meshedilmediler. Onlar ancak Petrus ve Yuhanna ellerini üzerlerine koyduktan sonra kutsal ruhu ve onunla bağlantılı diğer mucizevi armağanları aldılar.
c Bu düşünülmeden yapılmış bir eylem değildi. Bu adam Yahudiliği benimsemiş biri olduğundan, onun Mesih’le ilgili peygamberlik sözleri de dahil Kutsal Yazılar hakkında zaten bilgisi vardı. Artık İsa’nın Tanrı’nın amacındaki rolünü de öğrenmiş olduğundan hemen vaftiz edilebilirdi.
-