Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • Yürekleri Acılı, İnançları Sarsılmış
    Uyanış!—2007 | Eylül
    • Yürekleri Acılı, İnançları Sarsılmış

      “HER YERDE cesetler vardı, evimizin yerini bulamadık.” Aralık 2004’te tsunami sonucunda yaşadığı köy harap olan Sri Lankalı bir adam böyle söyledi. Dinsel konularda yazılar yazan bir editör bu felaketle ilgili bir makalede, artık zaman zaman ‘dişleri kenetlenmiş bir halde dua ettiğini’ söyledi.

      Birçok kişi doğal afetleri Tanrı’dan gelen bir ceza olarak görüyor. Bir köşe yazarı korkunç bir kasırgayı “Tanrı’nın yumruğu” olarak tanımladı. ABD’de bazı din adamları Katrina Kasırgası gibi felaketleri, “günah dolu şehirler”e karşı “Tanrı’nın gazabı” olarak niteledi. Sri Lanka’da Budist militanlar, dinsel ayrılık yaratmalarını sebep göstererek tsunami yüzünden Hıristiyanları suçladılar. Bir Hindu tapınağındaki görevliye göre de, insanlar ahlaklı şekilde yaşamadığı için tanrı Şiva öfkelendi. ABD’deki Budist bir din adamı doğal afetler hakkında şöyle dedi: “Bunların nedenini bilmiyoruz. Neden dünyada olduğumuzu bile bilmiyoruz.”

      Yerle bir olmuş evleri, hayatını kaybetmiş insanları ve yürekleri acı dolu kişileri gördüğünüzde, ‘Tanrı neden bunca acıya izin veriyor?’ diye sorduğunuz oluyor mu? Yoksa, ‘Bizlere açıklamasa da, Tanrı’nın böyle şeylerin olmasına izin vermesinin geçerli sebepleri olmalı’ diye mi düşünüyorsunuz? Sonraki makaleler bu konuyu ele alacak. Ayrıca, insanların bir doğal afet olacağı zaman ya da olduğunda yaralanma ve ölme riskini azaltmak için atabilecekleri bazı pratik adımları da göreceğiz.

      [Sayfa 3’teki resim]

      Birçok din adamı Tanrı’nın doğal afetlere neden izin verdiğini bilmiyor

  • Tanrı Mı Sorumlu?
    Uyanış!—2007 | Eylül
    • Tanrı Mı Sorumlu?

      MUKADDES KİTAP “Tanrı sevgidir” der (1. Yuhanna 4:8). O ayrıca adil ve merhametlidir. “Kayadır, onun işi tamdır; çünkü bütün yolları haktır; sadakat Allahıdır, ve haksızlık etmez, sadık ve doğru olan odur” (Tesniye 32:4).

      Yehova Tanrı Yaratıcımız olarak, bize zarar verebilecek tüm şeyleri önceden görme yeteneğine sahiptir ve onları engelleyebilecek güçtedir. Bu gerçeklerin ve Tanrı’nın Mukaddes Kitapta anlatılan niteliklerinin ışığında birçokları haklı olarak “Tanrı neden doğal afetlerin olmasına izin veriyor?” diye soruyor.a Samimiyetle araştırma yapan milyonlarca kişinin de öğrendiği gibi, Tanrı yazılı Sözünde bu soruya çok mantıklı bir cevap vermektedir (2. Timoteos 3:16). Lütfen bu makalede anlatılanlar üzerinde düşünün.

      Tanrı’nın Sevgisini Reddettiler

      Mukaddes Kitap Tanrı’nın ilk ana babamıza mutlu ve güvenli bir yaşam için ihtiyaçları olan her şeyi verdiğini anlatır. Ayrıca onlar ve çocukları Tanrı’nın “semereli olun, ve çoğalın, ve yeryüzünü doldurun” emrine uyarken, giderek büyüyen insan ailesi Tanrı’nın onlarla ilgilenmeye devam edeceğinden emin olabilecekti (Tekvin 1:28).

      Ancak ne yazık ki Âdem ve Havva kasten Tanrı’ya itaatsizlik ederek ve O’ndan bağımsız olmayı seçerek, Yaratıcılarına sırt çevirdiler (Tekvin 1:28; 3:1-6). Onların soyundan gelen çoğu kişi de aynı yolu izledi (Tekvin 6:5, 6, 11, 12). Özetle, insanlık bütün olarak Tanrı’dan hiçbir rehberlik almadan kendilerinin ve yaşadıkları dünyanın efendisi olmayı seçti. Özgür irade ilkesine saygı duyan bir sevgi Tanrısı olarak Yehova, izledikleri davranış tarzı onlara zarar verebilecek olsa da egemenliğini insanlara zorla kabul ettirmez.b

      Yine de Yehova insanları terk etmedi. O bugüne kadar ‘güneşini hem kötülerin hem de iyilerin üzerine doğdurdu ve hem doğru olanların hem de olmayanların üzerine yağmur yağdırdı’ (Matta 5:45). Ayrıca Tanrı insanlara dünya ve çevrimleri hakkında yeni şeyler öğrenme yetisini verdi. Böylece edindikleri bu bilgi, insanların aşırı kötü hava koşullarını ve yanardağ patlamaları gibi diğer olası tehlikeleri önceden fark etmelerini bir ölçüde mümkün kıldı.

      Ayrıca insanlar dünyanın hangi kısımlarının deprem ya da kötü hava koşulları bakımından daha çok tehlikede olduğunu tespit ettiler. Bazı yerlerde bu bilgi sayesinde insanlar eğitildi ve inşa yöntemleri ile uyarı sistemleri geliştirildi, böylece insanların hayatı kurtuldu. Yine de her yıl doğal afetlerin sayısı sürekli artıyor. Bunun birçok karmaşık sebebi var.

      Riskli Bölgelerde Yaşamak

      Bir afetin şiddeti her zaman doğa güçlerinin etkisine bağlı değildir. Çoğunlukla asıl etken afetten etkilenen bölgede yaşayan insanların sayısıdır. Dünya Bankası tarafından yayımlanan bir rapora göre, 160’tan fazla ülkede nüfusun yüzde 25’inden fazlası doğal afet nedeniyle ölüm riskinin çok yüksek olduğu bölgelerde yaşıyor. ABD’nin Columbia Üniversitesi’nde bilim adamı olan Klaus Jacob şöyle diyor: “Risk taşıyan bölgelerde yaşayan insanların sayısı arttıkça, normal doğa olayları artık afet haline geliyor.”

      Durumu daha da kötüleştiren diğer etkenler, hızlı ve plansız kentleşme, ormanların yok edilmesi ve aşırı beton kullanımının sonucunda normalde suyu emen toprağın örtülmesi. Özellikle son iki etken yıkıcı çamur sellerine ve büyük su baskınlarına yol açabiliyor.

      İnsan faktörü de bir depremi büyük bir felakete dönüştürebilir, çünkü depremlerde çoğunlukla ölüme ve yaralanmaya yol açan şey enerjiyle ortaya çıkan şok dalgası değil, yıkılan binalardır. Deprembilimciler yerinde olarak şöyle derler: “İnsanları depremler öldürmez. Binalar öldürür.”

      Yöneticilerin yetersiz kalışı da ölümlerin artmasına yol açabilir. Güney Amerika’daki bir ülkede depremler son 400 yılda başkenti üç defa yerle bir etti. Fakat 1967’deki son depremden beri nüfus ikiye katlanarak beş milyon oldu. New Scientist dergisi şöyle diyor: “İnsanların hayatını kurtarabilecek inşaat yasaları ya yetersiz kalıyor ya da uygulatılmıyor.”

      Bu son cümle New Orleans (Louisiana, ABD) kentinin durumunu çok iyi anlatıyor. Bu şehir alçakta kalan ve sel riski taşıyan bir bölgede bulunuyor. 2005’te Katrina Kasırgasının patlak vermesiyle, herkesin korktuğu felaket, setlere ve pompalara rağmen gerçekleşti. USA Today gazetesindeki bir habere göre “uzun zamandır yapılan uyarılar” ya göz ardı edildi ya da “hafife alındı.”

      Küresel ısınmayla ilgili uyarılar da benzer şekilde hafife alındı. Birçok bilim insanı, küresel ısınma nedeniyle havayla bağlantılı afetlerin artacağı ve deniz seviyesinin yükseleceği görüşünde. Siyasi, sosyal ve ekonomik, yani Tanrı’nın kontrolü dışında ortaya çıkan etkenlerin dikkate alınması gerektiği açıktır. İnsanlardan kaynaklanan bu etkenler, Mukaddes Kitabın şu sözlerini akla getiriyor: “Adımlarını doğrultmak yürüyen insanın elinde değildir” (Yeremya 10:23). Bir diğer insan faktörü, insanların hem doğada görülen hem de yetkililerden gelen uyarılara karşı tutumlarıdır.

      Uyarı İşaretlerini Fark Edin

      Her şeyden önce doğal afetlerin uyarı olmadan gerçekleşebileceği kabul edilmelidir. Kutsal Yazılar, Vaiz 9:11’de hepimizin beklenmedik zamanda beklenmedik olaylarla karşılaşabileceğimizi söyler. Ancak çoğunlukla bir sorunun olacağını gösteren bazı belirtiler olur; bunlar doğada görülebilir ya da yetkililer tarafından yapılan uyarılardan anlaşılabilir. Bu nedenle insanlar işaretleri bilirlerse hayatta kalma olasılıkları da artar.

      2004’te Endonezya’nın Simeulue adasını tsunami vurduğunda binlerce kişilik nüfustan yedi kişi hayatını kaybetti. Çünkü çoğu kişi, anormal ölçüde geri çekilen dalgaların tsunaminin habercisi olabileceğini bildiğinden deniz geri çekilince kaçmaya başladı. Benzer şekilde doğanın yaptığı uyarılara dikkat eden insanlar şiddetli fırtınalardan ve yanardağ patlamalarından da kaçıp kurtuldular. Bazen doğa, yetkililerden daha erken uyarıda bulunduğundan, özellikle de doğal afet riski taşıyan bir bölgede yaşıyorsanız her ikisi hakkında bilgi sahibi olmanız akıllıca olur.

      Ancak bir yanardağbilimcinin de dediği gibi ne yazık ki “insanların açıkça görülen bir tehlikeyi bile inkâr etme eğilimi” var. Bu özellikle de yanlış alarmların sık yapıldığı ya da en son doğal afetin uzun zaman önce olduğu yerler için geçerlidir. Ayrıca bazen insanlar, bir doğal afet göz göre göre gerçekleşecek bile olsa mallarını bırakmak istemiyorlar.

      Birçok yerde de insanlar daha güvenli bir yere taşınamayacak kadar yoksul. Ancak yoksullukla ilgili gerçekler Yaratıcımızın değil, insanların başarısızlıklarını gösterir. Örneğin hükümetler silahlanmaya sık sık büyük miktarda para yatırırken, ihtiyaçta olan kişilere çok az yardımda bulunuyorlar.

      Yine de durumları ne olursa olsun çoğu kişiye bir ölçüde yardım sunulmaktadır. Nasıl mı? Tanrı’nın, yazılı Sözü olan Mukaddes Kitap aracılığıyla, uyguladığımızda hayatımızı kurtarabilecek birçok güzel ilke vermesi sayesinde.

      Hayat Kurtaran İlkeler

      ◼ Tanrı’yı denemeyin. “Allahınız RABBİ denemiyeceksiniz” (Tesniye 6:16). İsa’nın gerçek takipçileri Tanrı’nın onları her zaman fiziksel zarardan koruyacağını düşünerek hayat hakkında batıl inançlara dayanan bir bakış açısına sahip olmazlar. Bu nedenle bir tehlike baş gösterdiğinde ilhamla verilmiş şu öğüdü uygularlar: “Basiretli adam şerri görüp gizlenir; bön adamlar ise, ileri geçip zarar görürler” (Süleyman’ın Meselleri 22:3).

      ◼ Hayata maddi şeylerden daha çok değer verin. “Bir insanın çok malı mülkü olsa bile, hayatı bunlara bağlı değildir” (Luka 12:15). Evet, maddi şeyler bir ölçüde yararlı olsa da ölülere hiçbir yarar sağlamaz. Bu nedenle hayatı sevenler ve Tanrı’ya hizmet etme ayrıcalığına değer verenler mallarını korumak için gereksiz risklere girmezler (Mezmur 115:17).

      Japonya’da yaşayan Tadaşi 2004’teki bir depremin ardından, yetkililerden herhangi bir uyarı gelmeden önce hemen evinden ayrıldı. Onun için hayatı evinden ve eşyalarından çok daha önemliydi. Aynı bölgede yaşayan Akira şöyle yazdı: “Meydana gelen hasarın derecesini belirleyen asıl şey maddi kayıp değil, kişinin bakış açısıdır. Ben bu doğal afeti hayatımı basitleştirmek için güzel bir fırsat olarak gördüm.”

      ◼ Yetkililerin uyarılarına kulak verin. “Herkes baştaki yetkililere boyun eğsin” (Romalılar 13:1). Eğer yetkililer tarafından, evinizi ya da bulunduğunuz bölgeyi boşaltmanız ya da güvenlikle ilgili başka bir prosedürü uygulamanız istenirse, söyleneni yapmanız akıllıca olacaktır. Tadaşi tahliye emrine uyarak tehlike bölgesinden uzakta kaldı ve böylece artçı şoklar sonucunda yaralanma veya ölme tehlikesinden korundu.

      Yetkililerin bir doğal afet tehlikesi hakkında hiçbir uyarıda bulunmadığı durumlarda, insanlar var olan gerçekleri göz önünde bulundurarak ne zaman ve nasıl harekete geçeceklerine kişisel olarak karar vermelidir. Bazı bölgelerde yerel yöneticiler doğal afette hayatta kalmaları için halka yararlı talimatlar verebilir. Eğer yaşadığınız bölgede böyle bir yardıma sahipseniz, verilen talimatları iyice öğrendiniz mi? Bunları ailenizle birlikte ele aldınız mı? (Yan sayfadaki çerçeveye bakın.) Dünyanın birçok yerinde Yehova’nın Şahitlerinin yerel bürosunun yönlendirmesiyle cemaatler, bir doğal afet olacağı ya da olduğu zaman izlenecek acil durum prosedürüne sahipler ve bu yöntemlerin son derece yararlı olduğunu gördüler.

      ◼ İsa’nın gerçek takipçilerine özgü sevgiyi gösterin. İsa “Size . . . . yeni bir emir veriyorum; siz de benim sizi sevdiğim gibi birbirinizi sevin” dedi (Yuhanna 13:34). Mesih’inkine benzer özverili sevgiyi gösteren insanlar, birbirlerinin bir doğal afete hazırlanmasına ya da doğal afetten kurtulmasına yardım etmek için ellerinden geleni yaparlar. Yehova’nın Şahitleri arasındaki sorumlu konumda bulunan ihtiyarlar, güvende olduklarından ya da güvenli bir yere gidebildiklerinden emin olmak için cemaatin tüm bireylerine ulaşmak amacıyla yorulmak bilmeden çalışırlar. Ayrıca herkesin temiz içme suyu, yiyecek, giysi ve gerekli ilaçlar gibi acil ihtiyaçlara sahip olup olmadığını da kontrol ederler. Bu sırada güvenli bölgelerde bulunan Şahit aileler evlerini, yaşadıkları bölgeyi boşaltmak zorunda kalan iman kardeşlerine açarlar. Böyle bir sevgi gerçekten de “birliğin kusursuz bağıdır” (Koloseliler 3:14).

      Doğal afetler bazılarının tahmin ettiği gibi daha da kötüleşecek mi? Belki, ama sadece bir süreliğine. Neden mi? Çünkü insanlığın Tanrı’dan bağımsız olarak geçirdiği acılarla dolu bu çağ sona ermek üzere. Sonraki makalede göreceğimiz gibi, sonra tüm yeryüzü ve üzerinde yaşayan herkes Yehova’nın sevgi dolu egemenliği altına girecek ve bu durum harika nimetlerle sonuçlanacak.

      [Dipnotlar]

      a Depremler, aşırı kötü hava koşulları, yanardağ patlamaları ve benzeri olaylar aslında başlı başına afet değildir. Ancak insanların canına ve malına zarar verdiğinde doğal afet olurlar.

      b Tanrı’nın acı çekilmesine ve kötülüğe geçici olarak neden izin verdiğiyle ilgili daha fazla bilgi için lütfen Kasım 2006 tarihli Uyanış! dergisinin “Yanıtlanması En Zor Soru: ‘Neden?’” başlıklı makale dizisine ve Yehova’nın Şahitlerinin inancını yansıtan bir yayın olan Mukaddes Kitap Aslında Ne Öğretiyor? kitabının 11. bölümüne bakın.

      [Sayfa 7’deki çerçeve/resim]

      KAÇMAK İÇİN HAZIRLIKLI MISINIZ?

      New York Kenti Acil Durum Yönetimi Müdürlüğü ailelere, acil bir durumda evden çıkmaları gerektiğinde yanlarına almak üzere önceden bir çanta hazırlamalarını öneriyor. Bu, içinde acil durumda kullanılacak önemli gereçlerin bulunduğu, kolay ulaşılabilir ve taşınabilir, sağlam bir çanta olmalı. İçine şunlar konulabilir:c

      ◼ Su geçirmez bir kabın içinde önemli belgelerin kopyası

      ◼ Araba ve evin yedek anahtarları

      ◼ Kredi ve banka kartları ile nakit para

      ◼ Şişelenmiş su ve bozulmayan yiyecekler

      ◼ Fener(ler), AM/FM radyo, cep telefonu (varsa), yedek piller

      ◼ En azından bir haftalık ilaç, dozajları belirten bir liste, reçeteler, doktor isimleri ve telefon numaraları. (Son kullanma tarihi geçen ilaçları yenilediğinizden emin olun.)

      ◼ İlk yardım çantası

      ◼ Sağlam ve rahat ayakkabılar ile yağmurluk

      ◼ Aile üyelerinizle buluşmak için belirlediğiniz yer hakkında bilgi ve irtibat numaraları ile bir bölge haritası

      ◼ Çocuk bakımı gereçleri

      [Dipnot]

      c Burada sayılanlar resmi listeye dayanılarak hazırlansa da, bazı küçük değişiklikler yapılmıştır. Listedeki her gereç sizin durumunuz için ya da bulunduğunuz ülke için uygun olmayabilir ve listeye bazı eklemeler yapılması gerekebilir. Örneğin yaşlıların ve engelli kişilerin kendilerine özgü ihtiyaçları vardır.

      [Sayfa 4’teki resim tanıtım notu]

      USGS, David A. Johnston, Cascades Yanardağ Gözlemevi

  • Doğal Afetlerin Sonu Yakın
    Uyanış!—2007 | Eylül
    • Doğal Afetlerin Sonu Yakın

      DEPREMLER, savaşlar, kıtlıklar ve hastalıklar. Bunlar İsa peygamberin şu anda yaşadığımız “ortamın sonunun” işareti olacağını söylediği olaylardan bazılarıdır (Matta 24:3, 7, 8; Luka 21:7, 10, 11). Elbette bu olaylara Tanrı yol açmaz. İsa da, Yehova Tanrı da bunlardan sorumlu değildir.

      Ancak Tanrı bu olayların işaret ettiği şu gelişmeden sorumlu olacak: Yakında O’nun Krallığı, yani İsa Mesih’in yönetiminde olan ve gökte bulunan bir yönetim gelip O’nun egemenliğini reddeden herkesi yok edecek (Daniel 2:44; 7:13, 14). Bunun ardından yeryüzü barış dolu bir yuvaya dönüşecek ve orada doğal afetlerden korkmaya gerek olmayacak. Tanrı’nın şu vaadi tam olarak gerçekleşmiş olacak: “Kavmım selâmet yurdunda, ve emniyetli meskenlerde, ve rahat yerlerinde oturacak” (İşaya 32:18).

      Tanrı’yı Dinleyin ve Yaşayın

      Önceki makalelerde açıklandığı gibi, uyarılara kulak vermek hayat kurtarabilir. Bu ilke Mukaddes Kitapta kayıtlı Tanrısal uyarılar için daha da geçerlidir. Tanrı şu vaatte bulunur: “Beni dinliyen emniyette oturacaktır. Ve kötülükten korkusu olmayıp rahat bulacaktır” (Süleyman’ın Meselleri 1:33).

      Yehova’nın Şahitleri, ilhamla yazılmış Sözünü düzenli olarak okuyarak ve öğrettiklerini uygulayarak Tanrı’yı dinlemek için çaba harcarlar. Onlar sizi de bunu yapmaya davet ediyorlar. Evet, Yehova’yı itaatle dinleyen hiç kimsenin gelecekten ve kötülerin başına gelecek felaketten korkmasına gerek yok. Onlar, “selâmet bolluğunda lezzet bulacaklar”ı yeryüzündeki Cennette sonsuza dek yaşayacakları zamanı sevinçle bekleyebilirler (Mezmur 37:10, 11).

      [Sayfa 8’deki çerçeve]

      YASLI OLANLARA TESELLİ

      Bir doğal afet sonucunda ya da başka bir felaket yüzünden, sevdiğiniz birini kaybettiniz mi? Yaklaşık 2.000 yıl önce İsa’nın yakın arkadaşı Lazar genç yaşta öldü. İsa bunu öğrenince Lazar’ın yaşadığı Beytanya köyüne gitti ve onu ölüm ‘uykusundan uyandırdı’ (Yuhanna 11:1-44).

      İsa hem Lazar’a ve ailesine duyduğu sevgiyi göstermek hem de Krallığının yönetimi sırasında “mezarlarda olan herkesi” diriltme vaadini gerçekleştireceğine dair güvence vermek için bu mucizeyi yaptı (Yuhanna 5:28, 29). Evet, İsa gelecekteki Cennette Aden’deki isyanın yol açtığı tüm zararı telafi edeceka (1. Yuhanna 3:8).

      [Dipnot]

      a Hem sevilen birini kaybetmenin yol açtığı acıyla başa çıkmak konusunda Kutsal Yazılara dayalı öğütler hem de dirilme vaadi hakkında daha fazla bilgi için lütfen Yehova’nın Şahitlerinin inancını yansıtan Sevdiğiniz Biri Öldüğünde küçük kitabına bakın.

      [Sayfa 9’daki çerçeve/resim]

      BİR DEPREM HAYATTAKİ ÖNCELİKLERİMİ DEĞİŞTİRDİ

      1971’de genç bir anneydim ve opera sanatçısı olmak istiyordum. 1957’de, doğduğum yer olan Winnipeg’den (Manitoba, Kanada), Hollywood’un (California, ABD) yakınlarına taşınmıştım. Amacım, hayatta yapmak istediğim tek şey olan müzikle uğraşmaktı.

      Yehova’nın Şahidi olan annem dokuz yıl boyunca her yaz Kanada’dan gelip beni ziyaret ederdi. Her gelişinde benimle Mukaddes Kitap hakkında konuşurdu. O, bu kitabın mutluluk ve aile hayatı hakkında en iyi öğütleri sunduğundan emindi. Annemi severdim ve onu saygıyla dinlerdim. Ancak her gidişinde verdiği yayınları çöpe atardım, çünkü ben hayatıma doğru bir yön verdiğimden emindim.

      Şubat 1971’de bir salı sabahı erken saatlerde 6,6 büyüklüğünde bir depremle uyandım. Sağır edici bir gürültü vardı ve sarsıntı çok şiddetliydi. Korku içinde oğlumun yanına koştum ve onun yatağında güvende olduğunu görünce rahatladım. Sarsıntı durduğunda her taraf cam kırıklarıyla doluydu ve dolapların içindekiler yerlere saçılmıştı, yüzme havuzundaki su da avludaydı. Ailem güvende olsa da tekrar uyuyamadım.

      Annem bana ‘son günlerden’ bahsetmişti ve bu dönemin bir özelliğinin de “büyük depremler” olduğunu söylemişti (2. Timoteos 3:1; Luka 21:7-11). Her yıl olduğu gibi o yaz da beni ziyarete geldi, ama bu sefer yanında Mukaddes Kitaba dayalı yayınlar getirmemişti. Dokuz yıldır bana şahitlikte bulunmasına rağmen hiçbir sonuç elde edemediği için benim hakikatle ilgilenmediğim sonucuna varmıştı. Oysa ne kadar yanılmıştı! O yaz gelir gelmez onu soru yağmuruna tuttum. Şarkı söylemek ve ün birdenbire gözümde önemini kaybetmişti.

      O hafta annemle birlikte yöredeki Yehova’nın Şahitlerinin İbadet Salonundaki toplantıya gittim ve ondan sonra da hemen hemen bütün ibadetlere katıldım. Annem birinin Mukaddes Kitabı incelememe yardımcı olmasını sağladı. 1973’te vaftiz edildim ve bugün Tanrı’nın Krallığı hakkındaki iyi haberi başkalarına duyurmak için ayda ortalama 70 saat harcıyorum (Matta 24:14). Evet, yaşadığım bir deprem Tanrı’ya olan inancımı sarsmadı, tersine güçlendirdi. (Colleen Esparza tarafından anlatılmıştır.)

Türkçe Yayınlar (1974-2026)
Oturumu Kapat
Oturum Aç
  • Türkçe
  • Paylaş
  • Tercihler
  • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
  • Kullanım Şartları
  • Gizlilik İlkesi
  • Privacy Settings
  • JW.ORG
  • Oturum Aç
Paylaş