¹³ Örneğin, Hindistan’da yaşayan 93 yaşındaki bir kadının durumunu ele alalım. O çocukluğundan beri ruhgöçüne inanıyordu. Başka bir ülkede yaşayan oğluyla Kutsal Kitabı mektupla incelemeye başladığında Yehova ve vaatleri hakkında öğrendiği her şeyi hemen kabul etti. Ancak ruhgöçü öğretisi onun zihninde öyle bir yer etmişti ki oğlu ölülerin durumunu anlatan bir mektup yazdığında ona şiddetle karşı çıktı. Şunları söyledi: “Senin Kutsal Kitabının bu konuda söylediği şeyi hiç anlayamıyorum. Tüm dinler insanın ruhunun ölmediğini öğretiyor. Hayatım boyunca bedenin öldüğüne ama görünmeyen bir kısmının başka bedenlerin içinde yaklaşık 8.400.000 kez tekrar tekrar yaşadığına inandım. Şimdi bunun yanlış olduğuna nasıl inanayım? Bütün dinler mi yanılıyor?” “Ruhun kılıcı” sağlam bir kale gibi olan böyle bir inanışı yıkabilir mi? Bu bayan oğluyla konuyu Kutsal Yazılardan birkaç hafta müzakere ettikten sonra şunları yazdı: “Sonunda ölümle ilgili hakikati anlamaya başlıyorum. İnsanlar dirildiğinde ölmüş olan sevdiklerimize kavuşacağımızı bilmek bana büyük sevinç veriyor. Umarım Tanrı’nın Krallığı en yakın zamanda gelir.”

Daha önce sözü edilen 93 yaşındaki bayanın, neden bu kadar çok insanın ruhun ölümsüzlüğüne inandığını anlaması gerekiyordu. Bu öğretinin kaynağını ve dünyadaki çoğu dine nasıl girdiğini öğrenmesi, onun bu konudaki Kutsal Kitap hakikatinin doğruluğuna ikna olması için şarttı.b