Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • ‘Tanrım Buna Neden İzin Verdin?’
    Gözcü Kulesi—2003 | 1 Ocak
    • ‘Tanrım Buna Neden İzin Verdin?’

      METİN, karısı Didem ile doktorun bekleme salonunda oturdukları günü hâlâ hatırlıyor.a Didem’in en son yaptırdığı tahlillerin sonuçlarını okumaya cesaret edemiyorlardı. Daha sonra Metin zarfı açtı ve rapordaki tıbbi terimlere telaşla göz attılar. “Kanser” sözcüğünü fark ettiklerinde, ikisi de ağlamaya başladı; çünkü bunun ne anlama geldiğini biliyorlardı.

      Metin, “doktor çok iyi biriydi” diyor; “durumun ciddiyetini fark ettiği belliydi, çünkü bize durmadan, Tanrı’ya güvenmemiz gerektiğini söylüyordu.”

      Işın tedavisine başlanmadan önce, doktor Didem’in sağ ayağındaki istemsiz hareketleri fark etti. Başka testler yapılınca, kanserin beyne yayıldığı ortaya çıktı. Tedaviye başladıktan sadece bir hafta sonra ışın tedavisine ara verildi. Didem komaya girdi ve iki ay sonra öldü. Metin “çektiği acılar sona erdiği için sevinmiştim” diyor; “fakat onu öyle çok özlüyordum ki, kendi hayatımın da sona ermesini istediğimi fark ettim. Çoğu kez Tanrı’ya ‘buna neden izin verdin?’ diye haykırıyordum.”

      Facialar Olduğunda Sorular Artar

      Metin gibi, dünyadaki sayısız insan da acı gerçeklerle yüz yüze gelmek zorunda. Çoğu kez masum kişiler acı çekiyor. İnsanlığın başına dert olan ve aralıksız devam eden silahlı çatışmaların neden olduğu yürek parçalayıcı acıları düşünün. Ya da tecavüz, çocuklara kötü muamele, aile içi şiddet ve diğer kötülüklerin kurbanı olan kişilerin hissettiği acıyı gözünüzde canlandırın. Tarih boyunca, erkeklerin ve kadınların başkalarına zulmetmelerinin sınırsız acıya ve adaletsizliğe yol açtığı görüldü. (Vaiz 4:1-3) Bununla birlikte, doğal afetlerin ya da duygusal, ruhsal ve fiziksel rahatsızlıkların kurbanı olan insanlar da acı çekiyor. Bu nedenle, birçok kişinin “Tanrı bu acılara neden izin veriyor?” diye sormasına şaşmamalı.

      Dinsel inançları olan insanların bile acılarla başa çıkması hiç kolay değildir. Sevgi dolu ve mutlak güce sahip bir Tanrı’nın insanların acı çekmesine neden izin verdiğini siz de merak ediyor olabilirsiniz. Bu merak uyandıran soruya tatmin edici ve gerçek bir yanıt bulmak, iç huzurumuz ve Tanrı’yla ilişkimiz açısından çok önemlidir. Mukaddes Kitap bu yanıtı veriyor. Lütfen sonraki makalede Mukaddes Kitabın ne söylediğine dikkat edin.

      [Dipnot]

      a İsimler değiştirilmiştir.

      [Sayfa 3’teki resimler]

      Doktor bize durmadan, Tanrı’ya güvenmemiz gerektiğini söylüyordu

  • Teselli Acı Çekenlere Teselli
    Gözcü Kulesi—2003 | 1 Ocak
    • Teselli Acı Çekenlere Teselli

      TANRI acılara neden izin veriyor sorusu yüzyıllardır birçok filozof ve ilahiyatçının kafasını karıştırdı. Bazıları, Tanrı mutlak güce sahip olduğundan, sonuçta acılardan O’nun sorumlu olması gerektiğini ileri sürdü. İkinci yüzyılda yazılmış apokrif bir eser olan The Clementine Homilies’in yazarı, Tanrı’nın dünyayı iki eliyle yönettiğini iddia etti. Tanrı, “sol eli” İblis’le acılara ve hastalıklara neden olurken, “sağ eli” İsa’yla kurtarıyor ve mutluluk veriyor.

      Tanrı acılara neden olmasa da, izin veriyor görüşünü kabul edemeyen başkaları ise, acıların var olduğunu inkâr etmeyi tercih etmiştir. Mary Baker Eddy şunu yazdı: “Kötülük sadece bir hayaldir ve gerçek bir dayanağı yoktur. Eğer günah, hastalık ve ölümün hiç olmadığı kabul edilseydi, bunlar ortadan kaybolurdu.”—Science and Health With Key to the Scriptures.

      Birçok kişi tarih boyunca, özellikle de Birinci Dünya Savaşından günlerimize kadar geçen sürede meydana gelen üzücü olaylar yüzünden, Tanrı’nın acıları önleyemediği sonucuna vardı. Yahudi bilgin David Wolf Silverman, “Yahudi Soykırımının, Tanrı’ya mal edilen mutlak güç kavramının istismar edilmesini engellediğini düşünüyorum. Eğer Tanrı anlaşılabilir bir varlıksa, O’nun iyiliğiyle kötülüğün var oluşu uyum içinde olmalıdır ve bu sadece Tanrı mutlak güce sahip değilse doğrudur” diye yazdı.

      Ancak, Tanrı’nın acı çekilmesinde bir şekilde payı olduğuna, O’nun acı çekilmesini önleyemediğine ya da acıların sadece bizim hayal ürünümüz olduğuna ilişkin iddialar, acı çeken insanları teselli etmekte yetersiz kalıyor. Ve daha da önemlisi, bu tür inanışlar, Tanrı’nın Mukaddes Kitapta belirtilen adalet, kudret ve şefkat nitelikleriyle kesinlikle bağdaşmıyor. (Eyub 34:10, 12; Yeremya 32:17; I. Yuhanna 4:8) O halde, Mukaddes Kitap acılara neden izin verildiğine ilişkin neler söylüyor?

      Acılar Nasıl Başladı?

      Tanrı insanları acı çekmeleri için yaratmadı. Aksine, ilk insan çifti olan Âdem ile Havva’ya kusursuz bir zihin ve beden verdi; onlara ev olarak kullanabilecekleri güzel bir bahçe hazırladı ve anlamlı, tatmin edici bir iş verdi. (Tekvin 1:27, 28, 31; 2:8) Ancak bu çiftin mutluluğunun devam etmesi, Tanrı’nın yönetimini ve O’nun neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar verme hakkını kabul etmelerine bağlıydı. Bu Tanrısal yetkiyi “iyilik ve kötülüğü bilme ağacı” temsil ediyordu. (Tekvin 2:17) Âdem ile Havva, Tanrı’nın bu ağacın meyvesinden yememeleri konusundaki emrine itaat etmiş olsalardı, O’nun yönetimine bağlılıklarını göstermiş olacaklardı.a

      Üzücüdür ki, Âdem ile Havva Tanrı’ya itaat etmediler. Sonradan İblis Şeytan olarak adlandırılan asi bir ruh, Tanrı’ya itaat etmenin iyi bir yol olmadığını ileri sürüp Havva’yı kandırdı. Güya Tanrı onu çok arzu edilen bir şeyden, bağımsızlıktan, yani kendisi için neyin iyi neyin kötü olduğunu seçme hakkından yoksun bırakmıştı. Şeytan, eğer Havva ağacın meyvesinden yerse ‘gözlerinin açılacağını, iyiyi ve kötüyü bilerek Allah gibi olacağını’ iddia etti. (Tekvin 3:1-6; Vahiy 12:9) Bağımsızlık ümidiyle ayartılan Havva yasak meyveden aldı; çok geçmeden Âdem de aynı şeyi yaptı.

      Aynı gün Âdem ile Havva, isyanlarının sonuçlarını görmeye başladılar. Tanrısal yönetimi reddetmekle, O’nun yönetimine bağlı kalmanın sağladığı korunmayı ve nimetleri de kaybettiler. Tanrı onları Cennet’ten kovdu ve Âdem’e “toprak senin yüzünden lânetli oldu; ömrünün bütün günlerinde zahmetle ondan yiyeceksin; toprağa dönünciye kadar, alnının terile ekmek yiyeceksin” dedi. (Tekvin 3:17, 19) Böylece, Âdem ile Havva hastalık, ıstırap, yaşlılık ve ölüme mahkûm oldular. Acılar insan yaşamının bir parçası oldu.—Tekvin 5:29.

      Sorunun Çözümü

      Belki şöyle bir soru akla gelebilir: ‘Tanrı, Âdem ile Havva’nın günahını görmezlikten gelemez miydi?’ Hayır. Çünkü böyle yapsaydı, otoritesine duyulan saygı azalacaktı; belki de başka isyanları özendirmiş olacak ve bunlar daha büyük acılarla sonuçlanacaktı. (Vaiz 8:11) Ayrıca, bu itaatsizliğe göz yumması Tanrı’yı da suç ortağı yapacaktı. Mukaddes Kitap yazarı Musa şunu hatırlatır: “Kayadır, onun işi tamdır; çünkü bütün yolları haktır; sadakat Allahıdır, ve haksızlık etmez, sadık ve doğru olan odur.” (Tesniye 32:4) Tanrı’nın, kendi ilkelerine uygun olarak, Âdem ile Havva’nın itaatsizliklerinin sonuçlarıyla karşılaşmasına izin vermesi gerekiyordu.

      Acaba Tanrı ilk insan çiftiyle birlikte onların isyanının görünmez kışkırtıcısı olan Şeytan’ı neden hemen yok etmedi? Bunu yapacak güce sahipti. Böyle yapsaydı, Âdem ile Havva’nın soyu acı ve ölümü miras almayacaktı. Bununla birlikte, bu Tanrısal güç gösterisi Tanrı’nın zekâ sahibi varlıklar üzerindeki otoritesinin meşruluğunu kanıtlamayacaktı. Dahası, Âdem ile Havva çocuk sahibi olmadan ölselerdi; bu, Tanrı’nın yeryüzünü onların kusursuz soylarıyla doldurma amacının başarısızlığa uğraması anlamına gelecekti. (Tekvin 1:28) Ayrıca, ‘Tanrı insanlar gibi yalan söylemez. O söylediğini yapar ve sözünü yerine getirir.’—Sayılar [Çölde Sayım] 23:19, YÇ.

      Yehova Tanrı kusursuz hikmetine uygun olarak, isyanın sınırlı bir süre devam etmesine izin vermeye karar verdi. Böylece, isyancıların Tanrı’dan bağımsız olmanın sonuçlarını yeterince görme fırsatı olacaktı. Tarih, insanlığın Tanrı’nın rehberliğine ihtiyacı olduğunu ve O’nun yönetiminin insanın ya da Şeytan’ın yönetiminden üstün olduğunu açıkça gösterecekti. Ayrıca, Yehova yeryüzüyle ilgili başlangıçtaki amacının gerçekleşmesini sağlamak için bazı adımlar attı. ‘Şeytan’ın başını ezecek’ bir “zürriyet” ya da “soy”un geleceğini ve Şeytan’ın isyanı ile isyanın yıkıcı etkilerini tümüyle ortadan kaldıracağını vaat etti.—Tekvin [Yaratılış] 3:15, YÇ.

      Vaat edilen Zürriyet İsa Mesih’ti. I. Yuhanna 3:8’de “Allahın Oğlu, İblisin işlerini çözsün diye, izhar olundu [ortaya çıktı, YÇ]” diye okuyoruz. Mesih, kusursuz yaşamını kurban vererek ve Âdem’in çocuklarını miras aldıkları günah ve ölümden kurtarmak için fidye bedelini ödeyerek İblis’in işlerine son verdi. (Yuhanna 1:29; I. Timoteos 2:5, 6) İsa’nın fidyesine gerçekten iman edenlere acılardan tamamen kurtulacakları vaat ediliyor. (Yuhanna 3:16; Vahiy 7:17) Bu ne zaman olacak?

      Acıların Sonu

      Tanrı’nın otoritesinin reddedilmesi sayısız acıya neden oldu. O halde, Tanrı’nın insanların acı çekmesine son vermek ve yeryüzüyle ilgili başlangıçtaki amacını yerine getirmek üzere otoritesini özel bir şekilde kullanması uygundur. İsa, takipçilerine dua etmelerini öğretirken Tanrı’nın bu düzenlemesinden söz etti: “Göklerde olan Babamız, . . . . melekûtun [Krallığın] gelsin; gökte olduğu gibi yerde de senin iraden olsun.”—Matta 6:9, 10.

      Tanrı’nın, insanlara kendi yönetimlerini denemeleri için verdiği süre bitmek üzeredir. Tanrı’nın Krallığının 1914’te gökte kurulması ve Kralının İsa Mesih olmasıyla Mukaddes Kitaptaki peygamberlik gerçekleşti.b Gökteki Krallık yakında tüm insan yönetimlerini parçalayıp yok edecek.—Daniel 2:44.

      İsa yeryüzündeki kısa hizmeti boyunca, yeniden kurulacak Tanrısal yönetimin insanlığa getireceği nimetlere ilişkin örnekler verdi. İncillerde, İsa’nın toplumda ayrımcılığa maruz kalan yoksul insanlara şefkat gösterdiğine dair kanıtlar vardır. O, hastaları iyileştirdi; açları doyurdu ve ölüleri diriltti. Doğa güçleri bile onun sesine itaat etti. (Matta 11:5; Markos 4:37-39; Luka 9:11-16) Fidyesinin temizleyici etkisini tüm itaatli insanların yararlanması için kullandığında, İsa’nın neler başaracağını bir düşünün! Mukaddes Kitapta, Tanrı’nın İsa’nın yönetimi aracılığıyla ‘[insanların] gözlerinden bütün gözyaşlarını sileceği, artık ölüm, matem, ağlayış ve acının olmayacağı’ vaat ediliyor.—Vahiy 21:4.

      Acı Çekenler İçin Teselli

      Sevgi dolu ve mutlak güce sahip Tanrımız Yehova’nın bizimle ilgilendiğini ve yakında insanlığa kurtuluş getireceğini bilmek ne kadar yüreklendirici! Genelde, ağır hasta olan biri kendini iyileştirecek tedaviyi çok acı verse de kabul eder. Aynı şekilde, eğer Tanrı’nın meseleleri ele alış şeklinin sonsuz nimetler getireceğini bilirsek; bu bilgi, karşılaştığımız geçici zorluklar ne olursa olsun bizi teselli edebilir.

      Önceki makalede sözü edilen Metin, Mukaddes Kitaptaki peygamberliklerden teselli bulmayı öğrendi. O, “karımın ölümünden sonra kendimi insanlardan soyutlamayı çok istedim; fakat bunun karımı geri getirmeyeceğini ve sadece duygusal durumumu kötüleştireceğini kısa sürede fark ettim” diyor. Metin böyle yapmak yerine, her zamanki gibi İsa’nın takipçilerinin ibadetlerine katılmaya ve Mukaddes Kitabın mesajını başkalarıyla paylaşmaya devam etti. O, “Yehova’nın sevgi dolu desteğini hissettikçe ve önemsiz görünen meselelerde bile dualarıma nasıl yanıt verdiğini fark ettikçe, O’na yaklaştım” diyor ve ekliyor: “Tanrı’nın sevgisini bildiğim için, başıma gelen en kötü denemeye tahammül edebildim. Karımı hâlâ çok özlüyorum, ancak Yehova’nın hiçbir şeyin bize kalıcı zarar vermesine müsaade etmeyeceğine artık kesinlikle inanıyorum.”

      Metin ve milyonlarca başka kişi gibi, siz de insanlığın şimdi yaşadığı acıların ‘anılmayıp, akla bile gelmeyeceği’ zamanı özlemle bekliyor musunuz? (İşaya 65:17) Mukaddes Kitabın “RABBİ bulunabilirken arayın; yakınken onu çağırın” öğüdünü dinlerseniz Tanrı’nın Gökteki Krallığının nimetlerini elde edeceğinizden emin olun.—İşaya 55:6

      Yaşamınızda Tanrı’nın Sözünü okumaya ve dikkatle incelemeye öncelik vermeniz bunu yapmanıza yardım edecektir. Yehova’yı ve gönderdiği İsa Mesih’i tanıyın. Tanrı’nın standartlarına uygun yaşamaya çalışın ve böylece O’nun egemenliğine boyun eğmek istediğinizi gösterin. Böylece, denemelerle karşılaşsanız bile, şimdi daha mutlu olacaksınız ve gelecekte acıların olmadığı bir dünyada zevkli bir yaşam süreceksiniz.—Yuhanna 17:3.

      [Dipnotlar]

      a The Jerusalem Bible’ın Tekvin 2:17’yle ilgili dipnotunda, “iyilik ve kötülüğü bilme” ifadesi şöyle açıklanıyor: “İnsanın, bir yaratık olarak bulunduğu konumu tanımayı reddedip ahlaksal yönden tamamen bağımsız olma isteğiyle, kendisi için neyin iyi neyin kötü olduğuna karar verip buna göre davranma gücüdür.” Ve ekleniyor: “İlk günah Tanrı’nın egemenliğine yöneltilen bir saldırıydı.”

      b Mukaddes Kitabın 1914 yılıyla bağlantılı peygamberlikleriyle ilgili ayrıntılı bir inceleme için Yehova’nın Şahitlerinin inancını yansıtan yayınlardan Sonsuz Yaşama Götüren Bilgi kitabının 10. ve 11. bölümlerine bakın.

Türkçe Yayınlar (1974-2026)
Oturumu Kapat
Oturum Aç
  • Türkçe
  • Paylaş
  • Tercihler
  • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
  • Kullanım Şartları
  • Gizlilik İlkesi
  • Privacy Settings
  • JW.ORG
  • Oturum Aç
Paylaş