ŞU UMUTSUZ ve kederli şekilde duran çocuğa bak. O, Yusuf’tur. Ağabeyleri tarafından Mısır’a gitmekte olan bir grup adama satıldı ve köle olarak Mısır’a götürüldü. Üvey ağabeyleri bu kötü hareketi acaba neden yaptılar? Çünkü Yusuf’u kıskanıyorlardı.

Babaları Yakub, Yusuf’u çok, ama pek çok sevmektedir. Çok sevdiği için de ona güzel, uzun bir elbise yaptırır. 10 ağabeyi, Yakub’un onu bu kadar çok sevdiğini gördüklerinde Yusuf’u kıskanıp ondan nefret etmeye başlarlar. Fakat ondan nefret etmeleri için başka bir neden daha var.

Yusuf iki rüya görmüştür. Her iki rüyasında da ağabeyleri önünde eğilirler. Yusuf, ağabeylerine bunları anlattığı zaman onların nefreti daha da artar.

Bir gün ağabeyleri babalarının sürüsünü güderlerken, Yakub, Yusuf’un onların yanına gidip bakmasını ister. Uzaktan Yusuf’un geldiğini gördükleri zaman ağabeylerinden bazıları ‘onu öldürelim’ derler. Fakat en büyük ağabeyleri olan Ruben ‘hayır bunu yapmayın’ der. Bunun üzerine Yusuf’u boş bir kuyuya atarlar. Sonra da ne yapacaklarını kararlaştırmak için otururlar.

İşte o sırada oradan İsmailliler geçer. Yahuda diğer kardeşlerine ‘gelin, onu İsmaillilere satalım’ der. Onlar da bunu kabul eder. Yusuf’u 20 gümüşe satarlar. Bu, ne kadar aşağılayıcı ve kötü bir davranıştır!

Şimdi babalarına ne diyecekler. Bir keçi kesip Yusuf’un güzel elbisesini o keçinin kanına batırırlar. Sonra onu babalarına götürüp, ‘bunu bulduk, bak bu Yusuf’un elbisesi değil mi?’ derler.

Yakub elbiseyi tanır. ‘Vahşi bir canavar Yusuf’u parçalamış’ diye dövünür. Yusuf’un ağabeyleri de zaten babalarının böyle düşünmesini isterler. Yakub çok, pek çok üzülür. Günlerce ağlar. Fakat Yusuf ölmemiştir. Şimdi onun başına neler geldiğine bir bakalım.

YUSUF Mısır’a götürüldüğü zaman 17 yaşındadır. Orada Potifar adında bir adama satılır. Potifar, Firavun diye adlandırılan Mısır kralının hizmetinde çalışmaktadır.

Yusuf, efendisi Potifar’a çok iyi hizmet etmeye başlar. Yusuf büyüyünce, Potifar bütün evini yönetmesi için onu görevlendirir. Fakat sonra Yusuf hapse atılır. Neden? Potifar’ın karısı yüzünden.

Yusuf büyüdükçe çok yakışıklı bir erkek olur. Potifar’ın karısı onunla yatmak ister. Fakat Yusuf bunun kötü bir davranış olduğunu bildiğinden, kabul etmez. O zaman Potifar’ın karısı çok kızar. Kocası eve geldiğinde, yalan söyleyip ona ‘bu kötü Yusuf benimle yatmaya kalktı!’ der. Potifar karısına inanır ve Yusuf’a çok öfkelenir. Bu nedenle onu hapse attırır.

Kısa bir süre içinde hapishane müdürü Yusuf’un iyi bir insan olduğunu anlar. Bu nedenle bütün mahpusların başına Yusuf’u koyar. Aradan uzun bir süre geçer. Sonra, bir gün Firavun, sakisine ve başekmekçisine kızıp onları hapse attırır. Bir gece ikisi de rüya görürler, fakat rüyalarının ne anlama geldiğini anlamazlar. Ertesi gün Yusuf onlara, ‘bana rüyalarınızı anlatın’ der. Onlar anlattıkları zaman, Yusuf Tanrı’nın yardımıyla onlara rüyalarının anlamını açıklar.

Yusuf sakiye ‘üç güne kadar hapisten çıkarılacak ve yine Firavun’un sakisi olacaksın’ der. Hapisten çıktığı zaman Firavun’a kendisinden söz etmesini ve bu yerden kurtulmasına yardım etmesini rica eder. Fakat başekmekçiye ‘üç güne kadar Firavun senin başını kestirecek’ der.

Üç gün sonra Yusuf’un söylediği gibi olur. Firavun, ekmekçinin başını kestirir. Saki ise, hapisten çıkarılır ve yine kralın hizmetine başlar. Fakat saki Yusuf’u unutur. Firavun’a ondan söz etmez ve Yusuf hapishanede kalır.

ARADAN iki yıl geçer, Yusuf hâlâ hapistedir. Saki onu unutmuştur. Bir gece Firavun çok önemli iki rüya görür ve bunların ne anlama geldiğini merak eder. Onu uyurken görüyor musun? Sabah Firavun bütün bilgili adamlarını çağırtır ve gördüğü rüyaları anlatır. Fakat onlar Firavun’a rüyaların anlamını açıklayamazlar.

İşte o zaman saki, Yusuf’u hatırlar. Firavun’a ‘ben hapiste iken orada rüyaların anlamını açıklayabilen biri vardı’ der. Firavun hemen Yusuf’un hapisten çıkarılmasını emreder.

Firavun rüyalarını Yusuf’a anlatır: ‘Yedi besili ve güzel inek gördüm. Sonra yedi cılız ve çirkin inek gördüm. Ve cılız inekler besili inekleri yediler.’

‘İkinci rüyamda ise, bir sapta dolgun ve iri yedi başak çıktı. Sonra yedi cılız ve yanmış başak gördüm. Ve cılız başaklar yedi iyi başağı yutmaya başladılar.’

Yusuf, Firavun’a şunları der: ‘İki rüyanın anlamı da aynıdır. Yedi besili inekle yedi dolgun başak yedi yıldır ve yedi cılız inekle yedi cılız başak da başka yedi yıldır. Mısır’da yedi yıl bolluk olacak. Ondan sonra ise, yedi yıl kıtlık olacak.’

Yusuf, Firavun’a şunları da söyler: ‘Bilge bir adam seç ve yedi iyi yılın yiyeceğini toplatmak için onu memur et. Böylece kıtlığın olacağı yedi kötü yılda insanlar açlıktan ölmeyecekler.’

Firavun bu fikri beğenir. Yiyecekleri toplatması ve onları depolaması için Yusuf’u seçer. Yusuf Mısır’da Firavun’dan sonra gelen ikinci önemli adam olur.

Sekiz yıl sonra, kıtlık esnasında Yusuf bazı adamların geldiğini görür. Gelenlerin kimler olduğunu biliyor musun? Onlar, Yusuf’un 10 ağabeyidir. Yaşadıkları Kenân diyarında artık yiyecek kalmadığı için babaları Yakub onları Mısır’a göndermişti. Yusuf ağabeylerini tanır. Fakat onlar onu tanımazlar. Neden biliyor musun? Çünkü Yusuf büyümüştür ve değişik giysiler içindedir.

Yusuf daha küçükken, ağabeylerinin gelip önünde eğileceklerine dair bir rüya anlattığını hatırlar. Bunu okuduğunu hatırlıyor musun? Bu nedenle Yusuf, Tanrı’nın kendisini Mısır’a göndermiş olduğunu ve bunu iyi bir nedenle yaptığını anlar. Yusuf’un ne yaptığını düşünüyorsun? Görelim.

YUSUF, 10 ağabeyinin hâlâ alçak ve insafsız bir tutumda olup olmadıklarını anlamak ister. Bu nedenle onlara ‘siz casussunuz. Ülkemizin zayıf olup olmadığını görmeye geldiniz’ der.

Onlar ‘hayır casus değiliz. Dürüst insanlarız. Hepimiz kardeşiz. 12 kardeştik. Fakat bir kardeşimiz yok, küçük kardeşimiz ise, evde babamızın yanında’ derler.

Yusuf, onlara inanmamış gibi davranır. Ağabeyi Şimeon’u hapiste tutar. Diğerlerine yiyecek verip, evlerine gönderir. Fakat onlara ‘geri döndüğünüz zaman küçük kardeşinizi de beraberinizde getirin’ der.

Ağabeyleri, vatanları Kenân’a döndükleri zaman, olup biteni babaları Yakub’a anlatırlar. Yakub çok üzülür. Ağlayıp ‘Yusuf yok ve şimdi Şimeon da yok. En küçük oğlum Benyamin’i de götürmenize izin veremem’ der. Fakat yiyecekleri azalmaya başlayınca, Yakub, onların yiyecek getirebilmeleri için Benyamin’i de Mısır’a götürmelerine izin verir.

Yusuf ağabeylerinin geldiğini görür. Küçük kardeşi Benyamin’i gördüğü için çok sevinir. Tabii, hiçbiri bu önemli adamın Yusuf olduğunu anlamaz. Yusuf, 10 üvey ağabeyini denemek üzere bir şey tasarlar.

Hizmetçilerine emredip onların çuvallarını yiyecekle doldurtur. Fakat onlar görmeden, gümüş kâsesini Benyamin’in çuvalına koydurur. Onlar biraz uzaklaştıktan sonra, Yusuf hizmetçilerini artlarından gönderir. Hizmetçileri onları yakaladıkları zaman ‘neden efendimizin gümüş kâsesini çaldınız?’ diye sorarlar.

Ağabeyleri, ‘onun kâsesini çalmadık. Eğer kâseyi herhangi birimizin üzerinde bulursanız onu öldürün’ derler.

Hizmetçiler bütün çuvalları ararlar ve Benyamin’in çuvalında kâseyi bulurlar. Hizmetçiler, ‘sizler gidebilirsiniz, fakat Benyamin bizimle gelecek’ derler. Şimdi 10 üvey ağabey acaba ne yapacak?

Onlar da Benyamin ile birlikte Yusuf’un evine dönerler. Yusuf ağabeylerine, ‘siz evinize dönebilirsiniz, fakat Benyamin burada benim kölem olarak kalacak’ der.

O zaman Yahuda ona ‘eğer çocuğu almadan eve dönersek babam ölür, çünkü onu çok sever. Lütfen çocuğu eve gönder, ben burada köle olarak kalayım’ der.

Yusuf, ağabeylerinin değişmiş olduklarını anlar. Onlar artık kötü ve insafsız değillerdir. Şimdi Yusuf’un ne yaptığını görelim.

YUSUF kendini daha fazla tutamaz. Bütün hizmetçilerin odadan çıkmalarını söyler. Ağabeyleriyle yalnız kalınca ağlamaya başlar. Onun neden ağladığını bilmediklerinden, ne kadar şaşırdıklarını gözümüzün önüne getirebiliriz. Nihayet onlara ‘ben Yusuf’um. Babam hâlâ yaşıyor mu?’ diye sorar.

Ağabeyleri o derece şaşırırlar ki, hiçbir şey söyleyemezler. Korkarlar. Fakat Yusuf onlara ‘lütfen bana yaklaşın’ der. Yaklaştıkları zaman onlara ‘Mısır’a sattığınız kardeşiniz Yusuf benim’ der.

Yusuf onlarla dostça konuşmaya devam eder. ‘Beni buraya sattığınız için kendinizi suçlamayın. İnsanların hayatlarını kurtarmak için beni Mısır’a aslında Tanrı gönderdi. Firavun, beni bütün ülkenin efendisi yaptı. Şimdi derhal babama gidin ve bunları ona anlatın. Ona, gelip burada yaşamasını söyleyin’ der.

Yusuf onları kucaklayıp öper. Firavun, Yusuf’un kardeşlerinin gelmiş olduğunu öğrenince ona ‘kardeşlerine arabalar ver, gidip babalarını ve ailelerini buraya getirsinler. Mısır’ın en iyi yerini onlara vereceğim’, der.

Onlar söyleneni yaparlar. Böylece bütün ailesiyle birlikte Mısır’a gelen babasını gördüğünde Yusuf’un ne kadar sevindiğini anlayabiliriz.

Yakub’un ailesi çok kalabalık olmuştu. Yakub’u, çocuklarını ve torunlarını sayarsak, 70 kişi Mısır’a göç etmişti. Ayrıca onların karıları ve herhalde birçok hizmetçileri de vardı. Hepsi Mısır’a yerleştiler. Tanrı Yakub’un ismini İsrail olarak değiştirmiş olduğundan, onlara İsrailliler dendi. Daha sonra göreceğimiz gibi, İsrailliler, Tanrı için çok özel bir kavim oldular.