Evlilikler Sarsılıyor

“Artık dayanamıyorum!” Evlilikleri hakkında böyle konuşan kişilere hiç rastladınız mı? Eğer evliyseniz, zaman zaman sizin bu hisse kapıldığınız hiç oldu mu?

BİNLERCE çift sıcak, sevgi dolu duygularla ya da büyük tutkuyla başlayan evliliklerinin çok mutlu olacağını düşündü. Ancak bir danışman şöyle diyor: “Benimle görüşmeye geldiklerinde birçoğu mutlu olma ümidini artık yitirmiş oluyor. Eşleri, evlilikleri, sevgileri, hatta bazen de hayatları konusunda büyük hayal kırıklığına uğramış oluyorlar.” Bu çiftlerden birçoğunun evlilik cüzdanı ve oturdukları ev dışında pek ortak bir şeyi kalmamıştır.

Bazı evlilikler artan stres ve kaygının kurbanı oluyor. Uzun çalışma saatleri, vardiyalı ve çok şey talep eden işler, birbirine bağlı olan çiftleri bile duygusal yönden tüketebilir. Maddi sorunlar, çocuk yetiştirmenin zorluğu, yeni bir eve taşınmak, iş değiştirmek ve sağlık sorunları sevgiyi ve saygıyı yavaş yavaş aşındırabilir. Basitçe ifade etmek gerekirse, hayatta yaşanan değişikliklerin yarattığı stres çiftleri birbirinden uzaklaştırabilir.

Birçok anne biri işyerinde, diğeri de evde olmak üzere iki tamgünlük işi bir arada yürütüyor. Bunun sonucunda işleri ve çocukları dışındaki bir şeyle pek fazla ilgilenemiyorlar. Stres ve yorgunluk nedeniyle evli çiftler birbirine çok az zaman ayırıyor. Bu yüzden birçoğu hayatlarını kontrol edemedikleri hissine kapılıyor, bu da hayal kırıklığıyla ve çiftlerin birbirine yabancılaşmasıyla sonuçlanıyor.

Hangi Sorunlarla Karşılaşılabilir?

BİR evliliğin sorunsuz olmasını beklemek gerçekçi olmaz. Sonuçta birbiriyle çok uyumlu çiftler bile her konuda hemfikir olmayacaktır. Bu nedenle bazı sorunlarla karşılaşmak kaçınılmazdır. Boyanın altında pas nasıl metali çürütebilirse, bazı etkenler de bir evliliği kemirebilir. Evliliği daha iyi duruma getirmek için yapılabilecekleri görmeden önce hangi şeylerin soruna yol açabileceğini ele alalım.

Baskılarla Dolu Bir Dönem

Mukaddes Kitap zamanımızda birçok insanın “kendini seven, parayı seven, böbürlenen, kibirli, . . . . nankör, vefasız, insan sevgisinden yoksun, uzlaşmaz, iftiracı, özdenetimden yoksun, azgın, iyilik düşmanı, hain, dikbaşlı, gururlu” kişiler olacağını önceden söylemiştir (2. Timoteos 3:2-4). Böyle özellikler, kusurlu insanların kolaylıkla yaşayabileceği yanlış anlaşılmaları, iletişim bozukluğunu ve söyleyebilecekleri düşüncesizce sözleri daha da artırabilir.

Bir araştırmacı şöyle dedi: “Evli kişilerin kafasını karıştıran bir dönemde yaşıyoruz. Bir taraftan . . . . evlilikleri daha da güçlendirmek . . . . için neredeyse sınırsız ölçüde bilgiye ulaşabilecek durumdayız. . . . . Diğer taraftan iyi evliliklere sahip olmamızı zorlaştıran sosyal ve ekonomik birçok etkiyle karşılaşıyoruz.”

Gerçekçi Olmayan Beklentiler

Bir evlilik terapisti şöyle diyor: “Gerçekçi olmayan beklentiler, evlilikte hoşnutsuzluğun en büyük nedenlerinden biri.” Birçok evli çift evliliklerinin hiç de bekledikleri gibi gitmediğini ve eşlerinin onların hayal ettiği gibi biri olmadığını fark edince düş kırıklığına uğruyor. Eşlerinin önceden görmedikleri hatalarını fark edince ya da bazı kusurlarının beklediklerinden daha ciddi sorunlara yol açtığını görünce hüsrana uğruyorlar.

Ancak Mukaddes Kitap evlilikte “birtakım sıkıntılar” yaşanabileceğini dürüstçe kabul eder (1. Korintoslular 7:28). Neden mi? Bunun bir nedeni iki kusurlu insan arasındaki ilişkide er ya da geç her birinin hatalarının ortaya çıkacak olmasıdır.

Ayrıca birçok kişi, üzerine düşeni yapmadan mutlu bir evliliğe sahip olmayı bekliyor. Evliliğin onları otomatikman mutlu edeceği hayali, gözlerini kör ettiğinden mutlu bir evliliğin sorumluluk ve çaba gerektirdiğini hesaba katmıyorlar. Evliliğin bekledikleri gibi olmadığı gerçeğiyle yüzleşince genellikle hayal kırıklığına uğruyorlar ve kafaları karışıyor. Evlilik hakkındaki beklentiler ne kadar gerçekdışı olursa, çoğunlukla yaşanan hayal kırıklığı da o kadar büyük oluyor.

İletişim Krizi

Evlilik ilişkisini daha da güçlendirmek için iletişim konusunda hangi hatalardan kaçınılmalı? Bazı çiftler dinlemeden işitmeyi ve iletişim kurmadan konuşmayı alışkanlık ediniyor. Sıcak ve sevgi dolu bir iletişimin yerini kısa ve soğuk konuşmalar alıyor. Çiftler amaçlı ve açık bir diyaloga girmek yerine ortada bir neden yokken bile durmadan tartışıyorlar. İletişim bozukluğu yanlış anlaşılmalara yol açıyor; sözlü saldırılar da soğuk bir sessizlikle sonuçlanıyor.

Ne yazık ki birçok kişi de, ya eşinin olumlu davranışlarını fark etmiyor ya da fark etse de takdirini ifade etmiyor. Ayrıca günümüzdeki eğilim nedeniyle birçok evli kadının, bir işte çalışmanın yanı sıra evdeki işlerin çoğunu halletmesi gerekiyor. Bu da onların içerlemesine neden oluyor. Üstelik birçok kadın duygusal ihtiyaçlarının göz ardı edildiğini düşünüyor.