Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • “Cemaatleri Yüreklendirdi”
    Tanrı’nın Krallığına Tam Anlamıyla Tanıklık Edin
    • 15. BÖLÜM

      “Cemaatleri Yüreklendirdi”

      Gezici vaizler cemaatlerin imanda güçlenmesine yardım ederler

      Bu bölüm Elçiler 15:36–16:5’e dayanmaktadır

      1-3. (a) Pavlus’un yeni yol arkadaşı kimdi? Nasıl biriydi? (b) Bu bölümde neler öğreneceğiz?

      ENGEBELİ arazide bir kentten diğerine giderlerken, Elçi Pavlus, yanında yürüyen genç adama düşünceli gözlerle bakıyordu. Delikanlının adı Timoteos’tu. Genç ve enerjik Timoteos herhalde 20’li yaşlarındaydı. Bu yeni yolculukta attığı her adım onu evinden biraz daha uzaklaştırıyordu. O gün sona ererken Listra ve Konya bölgesi iyice geride kalmıştı. Acaba onları neler bekliyordu? Pavlus az çok neler olabileceğini biliyordu, çünkü bu onun ikinci vaizlik gezisiydi. Birçok tehlike ve sorunla karşılaşacaklarının farkındaydı. Peki yanındaki genç bunların üstesinden gelebilecek miydi?

      2 Pavlus Timoteos’a belki de onun kendine güvendiğinden daha fazla güveniyordu. Yaşadığı son olaylar Pavlus’u uygun bir yol arkadaşına ihtiyacı olduğuna iyice ikna etmişti. O, kendilerini bekleyen işin farkındaydı. Gezici vaizler olarak cemaatleri ziyaret edip yüreklendirmek için öncelikle kendilerinin kesin bir kararlılıkla ve fikir birliğiyle hareket etmesi gerekiyordu. Peki neden böyle düşünmüş olabilir? Bunun bir nedeni, daha önce Barnabas’la birbirlerinden ayrılmalarına yol açan anlaşmazlık olabilir.

      3 Bu bölümde anlaşmazlıkların üstesinden en iyi şekilde nasıl gelineceği hakkında bilgi alacağız. Aynı zamanda Pavlus’un yol arkadaşı olarak neden Timoteos’u seçtiğini göreceğiz ve günümüzde çevre gözetmenleri olarak hizmet edenlerin oynadığı önemli rol hakkında anlayış kazanacağız.

      ‘Tekrar Gidelim ve Kardeşleri Ziyaret Edelim’ (Elçiler 15:36)

      4. Pavlus ikinci vaizlik gezisinde ne yapmayı amaçlıyordu?

      4 Önceki bölümde Pavlus, Barnabas, Yahuda ve Silas’tan oluşan dört kişinin, yönetim kurulunun sünnet meselesi hakkındaki kararını ileterek Antakya cemaatini nasıl güçlendirdiğini gördük. Pavlus bundan sonra ne yaptı? Barnabas’a yeni bir seyahat planından söz ederek şunları dedi: “Haydi, Yehova’nın sözünü duyurduğumuz her şehre tekrar gidelim ve kardeşleri ziyaret edip durumlarını görelim” (Elçi. 15:36). O bunları söylerken yeni Hıristiyan olmuş bu kişileri sadece dostça ziyaret etmekten bahsetmiyordu. Elçilerin İşleri kitabı Pavlus’un ikinci vaizlik gezisinde tam olarak neler başarmak istediğini ortaya koyar. İlk olarak o, yönetim kurulunun aldığı kararları iletmeye devam edecekti (Elçi. 16:4). İkincisi gezici gözetmen olarak cemaatlerin ruhen gelişmesine ve kardeşlerin imanının güçlenmesine yardım etmeye kararlıydı (Rom. 1:11, 12). Yehova’nın Şahitlerinin günümüzdeki teşkilatı bu elçileri nasıl örnek alır?

      5. Günümüzdeki Yönetim Kurulu cemaatlere nasıl yol gösterir ve onları teşvik eder?

      5 Bugün Mesih, cemaatine rehberlik etmek için Yehova’nın Şahitlerinin Yönetim Kurulunu kullanıyor. Bu meshedilmiş sadık erkekler, mektuplar, basılı ve dijital yayınlar, ibadetler ve diğer iletişim yolları aracılığıyla dünyadaki tüm cemaatlere yol gösterir ve onları teşvik eder. Ayrıca Yönetim Kurulu her cemaatle arasındaki yakın bağı sürdürmeye çalışır. Bu amaçla gezici gözetmenleri kullanır. Yönetim Kurulu dünyanın her yanında yeterli durumdaki binlerce ihtiyarı çevre gözetmeni olarak hizmet etmeleri için bizzat tayin eder.

      6, 7. Çevre gözetmenlerinin bazı sorumlulukları nelerdir?

      6 Günümüzdeki gezici gözetmenler ziyaret ettikleri cemaatteki herkese kişisel ilgi göstermeye ve onları ruhen teşvik etmeye uğraşırlar. Bunu nasıl yaparlar? Pavlus’u ve birinci yüzyıldaki diğer İsa’nın takipçilerini örnek alarak. O hizmet arkadaşı olan gözetmeni, Timoteos’u şöyle teşvik etmişti: “Tanrı’nın sözünü duyur, elverişli dönemde olsun, sıkıntılı dönemde olsun, acil bir iş olduğunun bilinciyle bunu yap. Bütün tahammülünü ve öğretme sanatını ortaya koyarak yanlışları düzelt, ciddi şekilde uyar ve teşvik et. . . . . İncil vaizliği işini yap” (2. Tim. 4:2, 5).

      7 Bu sözlerle uyumlu olarak çevre gözetmeni, eğer evliyse eşiyle birlikte, ziyaret ettiği cemaatin müjdecileriyle tarla hizmetinin çeşitli yönlerine katılır. Bu gezici gözetmenler hizmette gayretlidirler ve yetenekli öğretmenlerdir; bu nitelikleri cemaati olumlu yönde etkiler (Rom. 12:11; 2. Tim. 2:15). Bu hizmette olanlar özverili sevgileriyle tanınırlar. Onlar olumsuz hava koşullarında, hatta tehlikeli bölgelerde seyahat ederek başkalarına istekle hizmet ederler (Filip. 2:3, 4). Çevre gözetmenleri Kutsal Kitaba dayalı konuşmalarla her cemaati teşvik eder, onlara öğretim ve öğüt verirler. Cemaatteki herkes onların davranışlarını izlemekten ve imanlarını örnek almaktan yarar görür (İbr. 13:7).

      “Şiddetli Bir Tartışma” (Elçiler 15:37-41)

      8. Barnabas Pavlus’un davetine nasıl karşılık verdi?

      8 Barnabas Pavlus’un kardeşleri ‘ziyaret etme’ önerisini kabul etti (Elçi. 15:36). Onlar seyahat işinde birlikte iyi bir hizmet yerine getirmişlerdi; ayrıca ziyaret edecekleri bölgeleri de insanları da yakından tanıyorlardı (Elçi. 13:2–14:28). Dolayısıyla bu görevi birlikte yerine getirme fikri mantıklı ve pratik görünmüş olabilir. Fakat bir sorun çıktı. Elçiler 15:37 şöyle der: “Barnabas, Markos denilen Yuhanna’yı da yanlarına alma kararındaydı.” Barnabas sadece bir öneride bulunmuyordu. Bu vaizlik gezisine kuzeni Markos’un da katılması “kararındaydı.”

      9. Pavlus Barnabas’la neden anlaşmazlığa düştü?

      9 Pavlus onunla hemfikir değildi. Kayıt şöyle diyor: “Pavlus [Markos’u] yanlarına almanın uygun olmadığını düşünüyordu, çünkü Markos Pamfilya’da yanlarından ayrılmış, kendileriyle birlikte hizmete devam etmemişti” (Elçi. 15:38). Markos ilk vaizlik turunda Pavlus ile Barnabas’a eşlik etmiş fakat yolculuğun sonuna kadar onlarla kalmamıştı (Elçi. 12:25; 13:13). Yolculuğun başında, henüz Pamfilya’dalarken görevini bırakıp memleketi Yeruşalim’e gitmişti. Kutsal Kitap onun neden ayrıldığını söylemez, fakat Elçi Pavlus’un bu davranışı sorumsuzluk olarak gördüğü anlaşılıyor. Pavlus Markos’un güvenilirliği konusunda kuşkuya kapılmış olabilirdi.

      10. Pavlus ile Barnabas arasındaki anlaşmazlık neye yol açtı? Sonuçta ne oldu?

      10 Yine de Barnabas Markos’u yanına almakta son derece kararlıydı. Pavlus da bunu yapmamaya aynı derecede kararlıydı. Elçilerin İşleri 15:39, “Bunun üzerine aralarında şiddetli bir tartışma çıktı ve birbirlerinden ayrıldılar” der. Barnabas Markos’u da alarak gemiyle memleketi Kıbrıs’a gitti. Pavlus da kendi planını uygulamaya devam etti. Kayıt şöyle devam eder: “Pavlus ise Silas’ı seçti ve kardeşler tarafından Yehova’nın lütfuna emanet edildikten sonra yola çıktı” (Elçi.15:40). Onlar birlikte ‘Suriye ve Kilikya’yı dolaşarak cemaatleri yüreklendirdiler’ (Elçi. 15:41).

      11. Bizi inciten biriyle aramızdaki anlaşmazlığın sürmesini engellemek için hangi nitelikler şarttır?

      11 Bu kayıt bize kendi kusurlu yapımızı hatırlatabilir. Pavlus ile Barnabas yönetim kurulunun özel temsilcileri olarak tayin edilmişlerdi. Büyük ihtimalle Pavlus da daha sonra o kurulun bir üyesi oldu. Fakat bu olayda Pavlus ve Barnabas insana özgü kusurlu eğilimlere yenik düştüler. Peki aralarındaki bu anlaşmazlığın sürmesine izin verdiler mi? Onlar kusurlu olsalar da alçakgönüllü ve Mesih’in düşünüşüne sahip kişilerdi. Şüphesiz zaman içinde birbirlerini bağışlayıp kardeşçe davrandılar (Efes. 4:1-3). Sonradan Pavlus ve Markos başka teokratik görevlerde birlikte hizmet ettilera (Kol. 4:10, 11a).

      12. Pavlus ile Barnabas’ı örnek alan gözetmenler hangi nitelikleri göstermelidir?

      12 Böyle şiddetli şekilde tartışmak ne Barnabas’ın ne de Pavlus’un özelliğiydi. Barnabas sevgi dolu ve cömert biri olarak tanınırdı; öyle ki elçiler ona gerçek ismi olan Yusuf yerine, kendi taktıkları “Teselli Oğlu” anlamına gelen Barnabas ismiyle hitap ediyorlardı (Elçi. 4:36). Pavlus da şefkatiyle ve nazik davranışlarıyla tanınırdı (1. Sel. 2:7, 8). Günümüzde çevre gözetmenleri de dahil tüm gözetmenler Pavlus ile Barnabas’ı örnek alarak her zaman alçakgönüllülük göstermeye ve hem ihtiyarlara hem de tüm cemaate şefkatle davranmaya çalışmalıdır (1. Pet. 5:2, 3).

      “Onun Hakkında Çok Olumlu Konuşuyorlardı” (Elçiler 16:1-3)

      13, 14. (a) Timoteos kimdi? Pavlus onunla nasıl tanışmış olabilir? (b) Timoteos neden Pavlus’un özel olarak dikkatini çekti? (c) Timoteos hangi görevi aldı?

      13 Pavlus ikinci vaizlik gezisinde, birkaç cemaatin bulunduğu bir Roma eyaleti olan Galatya’ya gitti. Sonunda “Derbe’ye ve sonra Listra’ya” vardı. Kayıt şöyle der: “Burada annesi imanlı bir Yahudi, babası ise Yunanlı olan Timoteos adında bir öğrenci vardı” (Elçi. 16:1).b

      14 Anlaşılan Pavlus Timoteos’un ailesiyle MS yaklaşık 47’de, o bölgeye yaptığı ilk ziyarette tanışmıştı. İki ya da üç yıl sonraki bu ikinci ziyareti sırasında genç Timoteos onun özel olarak dikkatini çekti. Çünkü “kardeşler onun hakkında çok olumlu konuşuyorlardı.” O sadece yaşadığı yerdeki kardeşler tarafından sevilmiyordu; iyi namı cemaatinin sınırlarını aşmıştı. Kutsal Yazılara göre, Listra’da ve oradan neredeyse 30 kilometre uzaktaki Konya’da bulunan kardeşler onun hakkında iyi şeyler söylüyordu (Elçi. 16:2). Kutsal ruhla yönlendirilen ihtiyarlar genç Timoteos’a gezici vaiz olarak Pavlus ve Silas’a yardım etmek gibi ağır bir sorumluluk verdiler (Elçi. 16:3).

      15, 16. Timoteos nasıl iyi bir nama sahip oldu?

      15 Bu genç yaşında Timoteos nasıl böyle iyi bir nama sahip oldu? Buna zekâsı, fiziksel görünümü ya da doğal yetenekleri mi yol açtı? İnsanlar genelde böyle özelliklerden etkilenirler. Bir keresinde peygamber Samuel bile dış görünüşten aşırı derecede etkilenmişti. Fakat Yehova ona şunu hatırlatmıştı: “Tanrı insanın gördüğü gibi görmez; çünkü insan görünüşe bakar oysa Yehova yüreğe bakar” (1. Sam. 16:7). Timoteos’un iman kardeşleri arasında iyi bir nama sahip olmasını sağlayan şey herhangi bir doğal yeteneği değil, kişilik özellikleriydi.

      16 Yıllar sonra Elçi Pavlus Timoteos’un bazı ruhi niteliklerinden söz etti. O Timoteos’un güzel mizacını, özverili sevgisini ve teokratik görevleri yerine getirirken gösterdiği gayreti anlattı (Filip. 2:20-22). Timoteos aynı zamanda “ikiyüzlülükten uzak” imanıyla da tanınıyordu (2. Tim. 1:5).

      17. Bugün gençler Timoteos’u nasıl örnek alabilir?

      17 Bugün birçok genç Tanrı’nın onayladığı nitelikleri geliştirerek Timoteos’u örnek alır. Böylece henüz çok gençken bile Yehova ve O’nun toplumu önünde iyi bir isme sahip olurlar (Özd. 22:1; 1. Tim. 4:15). İkili bir yaşam sürmeyi reddederek ikiyüzlülükten uzak bir iman gösterirler (Mezm. 26:4). Bunun sonucunda gençler Timoteos gibi cemaatte önemli bir rol oynayabilir. İyi haberin müjdecisi olmaya yeterlik kazandıklarında ve zamanı geldiğinde kendilerini Yehova’ya adayıp vaftiz edildiklerinde, çevrelerinde Yehova’yı seven herkesi gerçekten teşvik ederler.

      “Cemaatlerin İmanı Güçleniyor” (Elçiler 16:4, 5)

      18. (a) Pavlus ile Timoteos gezici vaizler olarak hangi ayrıcalıklara sahip oldu? (b) Cemaatler Pavlus ile Timoteos’un hizmetinden nasıl yararlandı?

      18 Pavlus ile Timoteos yıllarca birlikte çalıştı. Gezici vaizler olarak yönetim kurulu adına çeşitli görevler yerine getirdiler. Kutsal Kitap şöyle der: “Şehir şehir dolaşırlarken, Yeruşalim’deki elçiler ve ihtiyarlar tarafından alınan kararları kardeşlere bildiriyor ve bunlara uymalarını söylüyorlardı” (Elçi. 16:4). Belli ki cemaatler Yeruşalim’deki elçilerin ve ihtiyarların rehberliğine uydular. Bu itaatlerinin sonucunda “cemaatlerin imanı güçleniyor ve kardeşlerin sayısı günden güne artıyordu” (Elçi. 16:5).

      19, 20. İsa’nın takipçileri kendilerine “önderlik edenlere” neden itaat etmelidir?

      19 Benzer şekilde bugün de Yehova’nın Şahitleri kendilerine ‘önderlik edenlerin’ verdiği talimatlara istekle itaat etmelerinin sonucunda nimetler elde ederler (İbr. 13:17). Dünyanın sahnesi sürekli değiştiğinden İsa’nın takipçilerinin “sadık ve sağgörülü hizmetkâr” tarafından sağlanan ruhi gıda ve rehberliğe ayak uydurması yaşamsaldır (Mat. 24:45; 1. Kor. 7:29-31). Böyle yapmak ruhen bir felakete uğramamızı önleyebilir ve dünyanın içinde lekesiz kalmamıza yardım edebilir (Yak. 1:27).

      20 Yönetim Kurulunun üyeleri de dahil günümüzdeki gözetmenlerin tıpkı Pavlus, Barnabas, Markos ve birinci yüzyıldaki diğer meshedilmiş ihtiyarlar gibi kusurlu olduğu doğrudur (Rom. 5:12; Yak. 3:2). Fakat Yönetim Kurulu, Tanrı’nın Sözüne sıkıca bağlı kaldığından ve elçilerin örneğini dikkatle izlediğinden güvenilir olduğunu kanıtlıyor (2. Tim. 1:13, 14). Bunun sonucunda cemaatler kuvvetleniyor ve imanları güçleniyor.

      TİMOTEOS “İYİ HABERİN YAYILMASI İÇİN” CANLA BAŞLA HİZMET ETTİ

      Timoteos elçi Pavlus için çok değerli bir yardımcıydı. Yaklaşık 11 yıl omuz omuza hizmet ettikten sonra Pavlus onun hakkında şunları yazdı: “Durumunuzla candan ilgilenebilecek nitelikte başka kimsem yoktur. . . . . Timoteos’un kendini kanıtlamış olduğunu, babasına yardım eden bir çocuk gibi, iyi haberin yayılması için benimle birlikte nasıl canla başla hizmet ettiğini bilirsiniz” (Filip. 2:20, 22). Timoteos duyuru işinin ilerlemesi için istekle özveride bulundu, bu nedenle Pavlus onu çok sevdi. Timoteos kesinlikle örnek alabileceğimiz biridir.

      Timoteos.

      Yunanlı bir baba ile Yahudi bir annenin oğlu olan Timoteos anlaşılan Listra’da büyüdü. Annesi Evniki ve büyükannesi Lois, Timoteos’a bebekliğinden beri Kutsal Yazıları öğretmişti (Elçi. 16:1, 3; 2. Tim. 1:5; 3:14, 15). Timoteos büyük ihtimalle Pavlus’un memleketlerine yaptığı ilk ziyarette annesi ve büyükannesiyle birlikte Hıristiyanlığı kabul etti.

      Birkaç yıl sonra Pavlus tekrar geldiğinde, muhtemelen o sırada 20’li yaşlarda olan Timoteos hakkında “Listra ve Konya’daki kardeşler . . . . çok olumlu konuşuyorlardı” (Elçi. 16:2). Tanrı’nın ruhu bu genç adam hakkında peygamberlik sözleri bildirmişti. Pavlus ile yerel ihtiyarlar bu sözlere uyarak Timoteos’u özel bir hizmet için tavsiye ettiler (1. Tim. 1:18; 4:14; 2. Tim. 1:6). O, vaizlik turunda Pavlus’a eşlik edecekti. Timoteos ailesinden ayrılacaktı ve ziyaret edeceği yerlerdeki Yahudilere olası bir şikâyet nedeni vermemek için sünnet olmalıydı (Elçi. 16:3).

      Timoteos birçok yere seyahat etti. Pavlus ve Silas’la birlikte Filipi’de, Silas’la Veriya’da ve sonra tek başına Selanik’te iyi haberi duyurdu. Pavlus’la Korintos’ta yeniden bir araya geldiğinde ona Selaniklilerin sıkıntılara rağmen sevgi ve sadakat gösterdiğine dair iyi haberler verdi (Elçi. 16:6–17:14; 1. Sel. 3:2-6). Pavlus Efesos’tayken Korintoslular hakkında kötü haberler alınca Timoteos’u Korintos’a tekrar yollamayı düşündü (1. Kor. 4:17). Pavlus daha sonra onu ve Erastos’u Efesos’tan Makedonya’ya gönderdi. Fakat Pavlus Romalılara mektubunu yazdığında Timoteos onunla birlikte Korintos’a dönmüştü (Elçi. 19:22; Rom. 16:21). Bunlar Timoteos’un iyi haber uğruna yaptığı seyahatlerden sadece birkaçıdır.

      Pavlus’un “Genç olduğun için kimse seni küçümsemesin” teşvikinden Timoteos’un yetkisini kullanmakta biraz tereddüt etmiş olabileceği anlaşılıyor (1. Tim. 4:12). Fakat Pavlus Timoteos’u sorunlu bir cemaate şu talimatla gönderirken ona güveniyordu: “Bazılarına farklı bir öğreti yaymamalarını söylemeni istiyorum” (1. Tim. 1:3). Pavlus ona cemaatlerde gözetmenler ve hizmet görevlileri ataması için yetki de verdi (1. Tim. 5:22).

      Pavlus güzel nitelikleri nedeniyle Timoteos’u çok seviyordu. Kutsal Yazılar bu genç adamın bir oğul gibi içten, sadık ve sevgi dolu bir arkadaş olduğunu gösterir. Pavlus onun gözyaşlarını hatırladığını, onu görmeyi çok istediğini ve onun için dua ettiğini yazdı. O, evladını düşünen bir baba gibi, Timoteos’a ‘sık sık baş gösteren rahatsızlıkları için,’ muhtemelen mide problemleri için tavsiyede de bulundu (1. Tim. 5:23; 2. Tim. 1:3, 4).

      Pavlus Roma’da ilk kez hapsedildiğinde Timoteos onun yanındaydı. En azından bir süre için Timoteos da hapishane şartlarına dayandı (Filim. 1; İbr. 13:23). Bu iki adam arasındaki ilişkinin yakınlığı Pavlus’un ölümünün yaklaştığını anlayınca onu şu sözlerle çağırmasından anlaşılabilir: “Kısa süre içinde yanıma gelmek için elinden geleni yap” (2. Tim. 4:6-9). Timoteos’un sevgili eğitmenini görmek için oraya zamanında varıp varamadığı Kutsal Yazılarda belirtilmez.

      MARKOS BİRÇOK AYRICALIĞA SAHİP OLDU

      Markos İncili İsa’yı tutuklayanların ‘çıplak kaçan genç bir adamı’ da yakalamaya çalıştığını anlatır (Mar. 14:51, 52). Yuhanna Markos olarak da tanınan Markos bu olayı kaydeden tek kişi olduğundan, söz konusu genç adam herhalde odur. Eğer durum böyleyse, Markos İsa’yı biraz olsun tanımış olabilir.

      Yaşlı bir adam konuşurken Markos dinliyor ve not alıyor.

      Bundan yaklaşık 11 yıl sonra Herodes Agrippa’nın Hıristiyanlara zulmettiği dönemde, Yeruşalim cemaatindeki birçok kişi dua etmek için Markos’un annesi Meryem’in evinde toplanmıştı. Elçi Petrus da hapisten mucizevi şekilde kurtulduğunda onun evine gitmişti (Elçi. 12:12). Dolayısıyla Markos, sonradan İsa’nın takipçilerinin ibadetleri için kullanılan bu evde büyümüş olabilir. Belli ki o, İsa’nın ilk öğrencilerini yakından tanıyordu ve onların Markos üzerinde olumlu bir etkisi olmuştu.

      Markos ilk yüzyıldaki cemaatlerde gözetmenlik işini yapan birkaç kişiyle birlikte hizmet etti. Bildiğimiz kadarıyla ilk hizmet ayrıcalığı kuzeni Barnabas ile elçi Pavlus’a Antakya’daki görevlerinde eşlik etmekti (Elçi. 12:25). Barnabas ile Pavlus ilk vaizlik gezilerine başladıklarında Markos onlarla birlikte önce Kıbrıs’a sonra da Anadolu’ya gitti. Fakat bilinmeyen nedenlerle oradan Yeruşalim’e döndü (Elçi. 13:4, 13). Elçilerin İşleri 15. bölümde anlatıldığı gibi, Barnabas ve Pavlus arasında onunla ilgili çıkan anlaşmazlıktan sonra, Markos ile Barnabas hizmetlerine Kıbrıs’ta devam ettiler (Elçi. 15:36-39).

      MS 60 ila 61 yılına gelindiğinde o anlaşmazlık çoktan geride kalmış olmalı; çünkü o dönemde Markos bir kez daha, ama bu sefer Roma’da Pavlus’la birlikte çalışıyordu. O şehirde hapiste bulunan Pavlus Kolose cemaatine şunları yazmıştı: “Hapishane arkadaşım Aristarhos’un size selamı var; Barnabas’ın kuzeni Markos’un (yanınıza gelirse kendisini kabul etmek üzere emir aldınız) . . . . da selamları var” (Kol. 4:10, 11). Anlaşıldığı gibi Pavlus, Yuhanna Markos’u temsilcisi olarak Roma’dan Kolose’ye göndermeyi düşünüyordu.

      MS 62 ile 64 arası bir dönemde Markos elçi Petrus’la birlikte Babil’de çalıştı. Bu yayının 10. bölümünde belirtildiği gibi onların arasında yakın bir dostluk gelişmişti, çünkü Petrus bu genç adamdan “oğlum Markos” olarak söz etti (1. Pet. 5:13).

      Markos’la ilgili son kayıt, MS 65’te elçi Pavlus’un Roma’da ikinci kez hapisteyken yazdığı sözlerdir. Pavlus, Efesos’ta bulunan iş arkadaşı Timoteos’a şöyle demişti: “Gelirken Markos’u da yanında getir, çünkü hizmetiyle bana çok yararı dokunuyor” (2. Tim. 4:11). Muhakkak Markos bu daveti hemen kabul etti ve Efesos’tan Roma’ya döndü. Barnabas, Pavlus ve Petrus’un bu adama çok değer vermiş olmasına şaşmamalı.

      Markos’un sahip olduğu ayrıcalıkların en büyüğü Yehova’dan aldığı ilhamla bir İncil yazmasıydı. Geleneksel inanışa göre Markos, İncilindeki bilgilerin çoğunu elçi Petrus’tan aldı. Gerçekler de bu görüşü destekliyor; çünkü Markos’un kaydı Petrus gibi bir görgü şahidinin bizzat bilebileceği ayrıntılar içeriyor. Fakat Markos’un İncilini Petrus’la birlikte Babil’deyken değil Roma’da kaleme aldığı görülüyor. O birçok Latince ifade kullandı ve İbranice terimleri tercüme etti, aksi takdirde Yahudi olmayanların bunları anlaması zor olacaktı. Dolayısıyla onun öncelikle başka milletlerden olan okuyuculara hitap ettiği anlaşılıyor.

      a “Markos Birçok Ayrıcalığa Sahip Oldu” başlıklı çerçeveye bakın.

      b “Timoteos ‘İyi Haberin Yayılması İçin’ Canla Başla Hizmet Etti” başlıklı çerçeveye bakın.

  • “Makedonya’ya Geç”
    Tanrı’nın Krallığına Tam Anlamıyla Tanıklık Edin
    • 16. BÖLÜM

      “Makedonya’ya Geç”

      Bir görevi kabul etmekten ve zulme sevinçle dayanmaktan kaynaklanan nimetler

      Bu bölüm Elçiler 16:6-40’a dayanmaktadır

      1-3. (a) Pavlus ve arkadaşları kutsal ruhun rehberliğine nasıl tanık oldular? (b) Hangi olayları gözden geçireceğiz?

      BİR grup kadın Makedonya’daki Filipi şehrinden çıktı. Kısa sürede, dar bir yatakta akan Angitis Irmağına vardılar. Her zaman yaptıkları gibi, ırmak kenarında oturup İsrail’in Tanrısına dua ettiler. Yehova onları görüyordu (2. Tar. 16:9; Mezm. 65:2).

      2 Bu arada bir grup erkek Filipi’nin doğusunda, 800 kilometreden daha uzakta Galatya eyaletinin güneyindeki Listra şehrinden ayrılmıştı. Günler sonra batıya, Asya eyaletinin en kalabalık bölgesine giden taş döşeli bir Roma anayoluna ulaştılar. Bu adamlar, yani Pavlus, Silas ve Timoteos, Mesih hakkında bilgi alması gereken daha binlerce kişinin bulunduğu Efesos ve başka şehirlere gitmek için, o yolu izleyerek daha güneye inmek istiyordu. Ancak onlar daha yolculuğa başlayamadan kutsal ruh kayıtta belirtilmeyen bir şekilde onları durdurdu. Asya eyaletinde iyi haberi duyurmalarına izin verilmedi. Çünkü İsa, Tanrı’nın kutsal ruhu aracılığıyla Pavlus ve yanındakilere yol gösterip onların Anadolu’yu boydan boya katetmelerini, Ege Denizini geçmelerini ve ilerleyip o küçük Angitis Irmağının kenarına gelmelerini istiyordu.

      3 Pavlus ve arkadaşlarının Makedonya’ya yaptıkları bu alışılmadık yolculukta İsa’nın onlara rehberlik etme şekli bugün bizler için değerli dersler içerir. O nedenle, Pavlus’un MS yaklaşık 49’da başlayan ikinci vaizlik turunda meydana gelen olaylardan bazılarını gözden geçirelim.

      ‘Tanrı Bizi Çağırttı’ (Elçiler 16:6-15)

      4, 5. (a) Pavlus ve arkadaşları Bitinya’ya yaklaştıklarında ne oldu? (b) Öğrenciler neye karar verdi? Bunun nasıl bir sonucu oldu?

      4 Asya’da iyi haberi duyurmalarına izin verilmeyince, Pavlus ve arkadaşları bu iş için kuzeye, Bitinya eyaletindeki şehirlere yöneldiler. Belki de oraya ulaşmak için pek kalabalık olmayan Frigya ve Galatya bölgelerinin arasındaki patika yollarda günlerce yürüdüler. Fakat Bitinya’ya yaklaştıklarında İsa yine kutsal ruhu kullanarak onları engelledi (Elçi. 16:6, 7). Bu durumda grubun kafası karışmış olmalı. Onlar neyi, nasıl duyuracaklarını biliyorlardı, ama bu işi nerede yapacaklarını bilmiyorlardı. Deyim yerindeyse Asya eyaletinin kapısına kadar gelmişlerdi, fakat içeri girmelerine izin verilmemişti. Sonra Bitinya’ya gelmiş, ama gene engellenmişlerdi. Tüm bunlara rağmen Pavlus açılacak bir kapı bulana dek uğraşmaya kararlıydı. O zaman mantıksız görülebilecek bir karar verdiler. Batıya doğru yol alarak yaklaşık 550 kilometre yürüdüler ve şehirleri ardı ardına geçerek Troas limanına geldiler; oradan Makedonya’ya gemiyle gidebilirlerdi (Elçi. 16:8). Pavlus sanki üçüncü bir kapıya gelmiş oldu. Ve bu kez kapı ardına kadar açıldı.

      5 Pavlus ve yanındakilere Troas’ta katılan İncil yazarı Luka olanları şöyle anlatır: “Geceleyin Pavlus’un önünde bir görüntü belirdi: Ayakta duran Makedonyalı bir adam kendisine, ‘Makedonya’ya geçip bize yardım et’ diye yalvarıyordu. Pavlus bunu gördükten sonra, Makedonya’dakilere iyi haberi bildirmek için Tanrı’nın bizi çağırttığı sonucuna vararak hemen oraya gitmenin yollarını aradık”a (Elçi. 16:9, 10). Sonunda Pavlus iyi haberi nerede duyuracağını öğrenmişti. O, yarı yolda pes etmeyip yolculuğa devam ettiğine çok sevinmiş olmalı. Bu dört adam hemen Makedonya’ya gitmek üzere gemiye bindiler.

      Elçi Pavlus ve Timoteos bir geminin güvertesinde. Mürettebat işlerini yaparken Timoteos Pavlus’a uzaktaki bir şeyi gösteriyor.

      ‘Troas’tan denize açıldık’ (Elçiler 16:11).

      6, 7. (a) Pavlus’un seyahati sırasında olanlardan hangi dersi alabiliriz? (b) Pavlus’un yaşadıkları bize hangi güvenceyi veriyor?

      6 Bu kayıttan hangi dersi alabiliriz? Şuna dikkat edin: Pavlus ancak Asya’ya doğru yola çıktıktan sonra İsa Tanrı’nın ruhu aracılığıyla müdahale etti; Pavlus ancak Bitinya’ya yaklaştıktan sonra İsa onu engelledi ve Pavlus ancak Troas’a ulaştıktan sonra İsa onu Makedonya’ya yönlendirdi. Cemaatin başı olan İsa günümüzde bize de aynı şekilde rehberlik eder (Kol. 1:18). Örneğin, öncü olarak hizmet etmeyi ya da Krallık müjdecilerine ihtiyacın daha fazla olduğu bir sahaya taşınmayı bir süredir düşünüyor olabiliriz. Bununla birlikte, biz ancak hedefimize erişmek üzere kesin adımlar attıktan sonra İsa Tanrı’nın ruhu aracılığıyla bize rehberlik sağlayabilir. Neden? Şu örneği düşünün: Bir sürücü ancak arabası hareket ediyorsa onu sağa veya sola yönlendirebilir. Benzer şekilde İsa da hizmetimizi artırmamız için bize yol gösterir; fakat ancak faal isek, yani bu konuda gerçek bir çaba harcıyorsak bunu yapar.

      7 Peki ya çabalarımız hemen olumlu sonuç vermezse? Tanrı’nın ruhunun bize rehberlik etmediğini düşünüp pes mi etmeliyiz? Hayır. Unutmayın ki Pavlus da hayal kırıklıkları yaşadı. Yine de, açılacak bir kapı bulana kadar araştırmaya devam etti. “Büyük bir faaliyet kapısı” bulmak için sebat gösterdiğimizde benzer şekilde ödüllendirileceğimizden emin olabiliriz (1. Kor. 16:9).

      8. (a) Filipi şehrini anlatın. (b) Pavlus’un ‘bir dua yerinde’ iyi haberi duyurması hangi sevinçli olayla sonuçlandı?

      8 Pavlus ve yanındakiler Makedonya eyaletine vardıktan sonra Filipi’ye gittiler; bu şehrin sakinleri Roma vatandaşı olmakla övünürdü. Orada yaşayan emekli Romalı askerler için Filipi kolonisi küçük bir İtalya, sanki minyatür bir Roma’ydı. Görevli vaizler şehir kapısının dışında, bir derenin kenarında, “dua yeri” olduğunu düşündükleri bir yer buldular.b Sebt günü bu yere gittiler ve Tanrı’ya tapınmak için orada toplanmış birkaç kadın gördüler. Öğrenciler oturup onlarla konuştu. Lidya isimli bir kadın onları dinliyordu ve “Yehova onun yüreğini açmıştı.” Lidya vaizlerden öğrendiklerinden öyle etkilendi ki, ev halkıyla birlikte vaftiz edildi. Sonra Pavlus ile yol arkadaşlarını evinde kalmaları için zorladıc (Elçi. 16:13-15).

      9. Günümüzde birçokları Pavlus’u nasıl örnek aldı? Sonuçta hangi nimetleri tattılar?

      9 Lidya’nın vaftizinin yol açtığı sevinci bir düşünün. Pavlus ‘Makedonya’ya geçme’ davetini kabul ettiğine ne kadar sevinmiş olmalı. Yehova’nın onu ve arkadaşlarını Tanrı’dan korkan kadınların dualarını cevaplamak üzere kullanması herhalde onu çok mutlu etmişti. Günümüzde genç ya da yaşlı, evli ya da bekâr birçok birader ve hemşire de Krallık müjdecilerine ihtiyacın daha çok olduğu sahalara taşınıyor. Onların sıkıntılarla karşılaştığı doğrudur. Fakat bunlar, Lidya gibi Kutsal Kitap hakikatlerini benimseyen kişiler bulduklarında duydukları doyumla karşılaştırıldığında önemsiz kalır. İhtiyacın daha büyük olduğu bir sahaya gidebilmek için yaşamınızda ayarlamalar yapabilir misiniz? Nimetler sizi bekliyor. Bir Orta Amerika ülkesine taşınan, Aaron isminde 20’li yaşlarındaki bir biraderin örneğine bakalım. O, birçoklarının hislerine tercüman olup şunları söylüyor: “Yurt dışında hizmet etmek ruhen gelişmeme ve Yehova’ya daha da yaklaşmama yardım etti. Tarla hizmeti ise harika! Sekiz tetkikim var.”

      İki hemşire caddede genç bir kadına iyi haberi duyuruyor. Genç bir adam ne konuştuklarını anlamak için onlara bakıyor.

      Günümüzde nasıl ‘Makedonya’ya geçebiliriz?’

      “Kalabalık . . . . Onların Üzerine Yürüdü” (Elçiler 16:16-24)

      10. Cinler, Pavlus ile arkadaşları için olayların bir anda tersine dönmesinde nasıl rol oynadı?

      10 Şeytan, cinleriyle birlikte saltanat sürdüğü dünyanın bu bölgesinde iyi haberin kök salmasına mutlaka çok öfkeleniyordu. Dolayısıyla, Pavlus ile arkadaşları için olayların bir anda tersine dönmesinde cinlerin rol oynamasına şaşmamalı. Bir keresinde o dua yerine giderlerken, kehanetlerde bulunarak efendilerine para kazandıran, cinlerin tutsağı olmuş bir hizmetçi kız şöyle bağırarak peşlerine takıldı: “Bu adamlar Yüceler Yücesi Tanrı’nın kullarıdır, size kurtuluş yolunu ilan ediyorlar.” Cin, kızın kehanetleriyle Pavlus’un öğretilerinin aynı kaynaktan geldiği izlenimini yaratmak için ona bu sözleri söyletmiş olabilir. Böylece izleyenlerin dikkatini Mesih’in gerçek takipçilerinden başka yöne çekebilirdi. Fakat Pavlus cini çıkararak kızı susturdu (Elçi. 16:16-18).

      11. Cin kızdan çıkarılınca Pavlus ile Silas’ın başına ne geldi?

      11 Hizmetçi kızın efendileri kolay kazanç kaynaklarının yok olduğunu öğrendiklerinde çok öfkelendiler. Pavlus ile Silas’ı yöneticilerin, yani Roma’yı temsil eden görevlilerin davalara baktığı çarşı meydanına sürüklediler. Adamlar hâkimlerin önyargılarına ve vatanseverlik duygularına hitap ederek bir anlamda şöyle dediler: ‘Bu Yahudiler biz Romalıların kabul edemeyeceği âdetler öğreterek düzeni bozuyorlar.’ Bu sözler hemen sonuç verdi. “Bunun üzerine [çarşı meydanındaki] kalabalık hep birden onların [Pavlus ve Silas’ın] üzerine yürüdü” ve yöneticiler “değnekle dövülmelerini emrettiler.” Ardından Pavlus ile Silas’ı hapishaneye götürdüler. Gardiyan yara bere içindeki bu vaizleri zindanın iç kısmına attı ve ayaklarını tomruğa vurdu (Elçi. 16:19-24). Gardiyan zindanın kapısını kapadığında içerisi öyle karanlıktı ki, Pavlus ile Silas herhalde birbirlerini pek göremiyorlardı. Fakat Yehova onları görüyordu (Mezm. 139:12).

      12. (a) Mesih’in öğrencilerinin zulüm konusunda bakış açısı neydi? Neden? (b) Şeytan ve onun aleti olan kişiler muhalefetin hangi türlerini kullanmaya devam ediyor?

      12 Yıllar önce İsa, takipçilerine “size de zulmedecekler” demişti (Yuhn. 15:20). O nedenle, Pavlus ve yanındakiler Makedonya’ya gittiklerinde muhalefet görmeye hazırlıklıydılar. Zulüm patlak verdiğinde bunu Yehova’nın hoşnutsuzluğunun bir işareti değil, Şeytan’ın öfkesinin bir ifadesi olarak gördüler. Bugün de Şeytan’ın aleti olan kişiler Filipi’dekine benzer yöntemler kullanıyor. Hilekâr muhalifler muhalefeti körükleyerek okulda ve işyerinde bizi yanlış tanıtıyorlar. Bazı ülkelerde dinsel muhalifler bizi mahkemelerde suçlayarak bir anlamda şöyle diyor: ‘Bu Şahitler bizim gibi dinine ve geleneklerine bağlı kişilerin kabul edemeyeceği âdetler öğreterek düzeni bozuyorlar.’ Bazı yerlerde ise iman kardeşlerimiz dövülüyor ve hapse atılıyor. Fakat Yehova onları görüyor (1. Pet. 3:12).

      “Vakit Geçirmeksizin Vaftiz Edildiler” (Elçiler 16:25-34)

      13. Neden gardiyan “Kurtulmak için ne yapmalıyım?” diye sordu?

      13 Pavlus ile Silas’ın o gün yaşadıkları arbededen sonra kendilerine gelebilmek için zamana ihtiyaçları olmalıydı. Bununla birlikte gece yarısı olduğunda ‘dua edip ilahilerle Tanrı’yı yüceltecek’ kadar toparlanmışlardı. Sonra birden bir depremle hapishane sarsıldı. Uykusundan uyanan gardiyan kapıların açık olduğunu gördü ve mahkûmların kaçmış olmasından korktu. Onların kaçmasına izin verdiği için cezalandırılacağını bildiğinden “kılıcını çekip kendini öldürmek istedi.” Fakat Pavlus, “Kendine kıyma, hepimiz buradayız!” diye bağırdı. Perişan durumdaki gardiyan “Efendiler, kurtulmak için ne yapmalıyım?” diye sordu. Onu Pavlus ile Silas değil, sadece İsa kurtarabilirdi. Bu nedenle, “Efendimiz İsa’ya iman et, sen de ev halkın da kurtulursunuz” dediler (Elçi. 16:25-31).

      14. (a) Pavlus ile Silas gardiyana nasıl yardım etti? (b) Pavlus ile Silas zulme sevinçle dayandıkları için nasıl bir ödüle sahip oldular?

      14 Gardiyanın sorusu samimi miydi? Pavlus adamın içtenliğinden şüphelenmedi. Gardiyan başka milletten biriydi ve Kutsal Yazıları bilmiyordu. İsa’nın takipçisi olabilmesi için önce Kutsal Yazılardaki temel hakikatleri öğrenmeli ve kabul etmeliydi. Dolayısıyla Pavlus ile Silas “Yehova’nın sözünü ona” bildirmek üzere zaman ayırdılar. Kutsal Yazıları öğretmeye öyle dalmışlardı ki, aldıkları darbelerin acısını unutmuş olabilirler. Fakat gardiyan sırtlarındaki derin kesikleri fark etti ve yaralarını temizledi. Sonra o ve ev halkı “vakit geçirmeksizin vaftiz edildiler.” Pavlus ve Silas zulme sevinçle dayandıkları için gerçekten büyük bir ödüle sahip olmuşlardı (Elçi. 16:32-34).

      15. (a) Günümüzde birçok Şahit Pavlus ile Silas’ı nasıl örnek aldı? (b) Sahamızda yaşayanların evlerini neden tekrar ziyaret etmeye devam etmeliyiz?

      15 Pavlus ile Silas gibi, günümüzde de birçok Şahit inançları yüzünden hapisteyken iyi haberi duyurdu ve güzel sonuçlar elde etti. Örneğin bir dönem, faaliyetimizin yasak olduğu bir ülkede Şahitlerin yüzde 40’ı Yehova’yla ilgili hakikati hapiste duydu (İşa. 54:17). Gardiyanın ancak deprem olduktan sonra yardım istediğine de dikkat edin. Benzer şekilde günümüzde de önceden Krallık mesajına hiç olumlu karşılık vermeyen bazı kişiler ancak özel yaşamları acı bir olayla sarsıldıktan sonra iyi haberi kabul edebilir. Sahamızda oturanları tekrar tekrar ziyaret ederek onlara yardım etmeye hazır olduğumuzu gösterebiliriz.

      “Bizleri . . . . Şimdi Dışarıya Gizlice mi Atıyorlar?” (Elçiler 16:35-40)

      16. Pavlus ile Silas’ın dövülmelerinden sonraki gün durum nasıl tersine döndü?

      16 Dövülmelerinden sonraki sabah yöneticiler Pavlus ile Silas’ın serbest bırakılmasını emretti. Fakat Pavlus şu karşılığı verdi: “Roma vatandaşı olan bizleri halkın önünde yargılamadan dövüp hapse attılar; şimdi dışarıya gizlice mi atıyorlar? Böyle şey olmaz! Kendileri gelip bizi çıkarsın.” Bu iki adamın Roma vatandaşı olduğunu öğrendiklerinde yöneticiler “korktular”, çünkü onların haklarını çiğnemişlerdi.d Durum tersine dönmüştü. Öğrenciler halkın önünde dövülmüştü, şimdi de yöneticiler halkın önünde onlardan özür dilemeliydi. Pavlus ile Silas’a Filipi’den ayrılmaları için yalvardılar. İki vaiz bunu kabul etti, fakat önce zaman ayırıp sayıları giderek artan yeni öğrencileri teşvik ettiler. Ancak ondan sonra şehirden ayrıldılar.

      17. Yeni öğrenciler Pavlus ile Silas’ın gösterdiği tahammülden hangi önemli dersi aldılar?

      17 Pavlus ve Silas’ın Roma vatandaşları olarak haklarına daha önce saygı gösterilseydi, dayak yemeyebilirlerdi (Elçi. 22:25, 26). Fakat böyle olsaydı, Filipi’deki öğrenciler onların Mesih uğruna acı çekmekten kurtulmak için konumlarını kullandıkları kanısına varabilirdi. Bu, Roma vatandaşı olmayan öğrencilerin imanını nasıl etkilerdi? Roma kanunları onların dayak yemesini engellemeyecekti. Aslında Pavlus ve arkadaşı kendilerine verilen cezaya katlanmakla, yeni iman eden kişilere Mesih’in takipçilerinin zulüm karşısında kararlılıklarını koruyabildiğini göstermiş oldu. Ayrıca Pavlus ve Silas vatandaşlıklarının tanınmasını talep ettikleri için, yöneticiler kanunsuz şekilde davrandıklarını herkesin önünde beyan etmek zorunda kaldılar. Bu da yöneticilerin İsa’nın takipçilerine kötü davranmasını engellemiş ve gelecekteki benzer saldırılara karşı bir ölçüde yasal bir koruma sağlamış olabilir.

      18. (a) Bugün gözetmenler Pavlus’u nasıl örnek alıyorlar? (b) Günümüzde ‘iyi haberin savunulmasını ve hukuken tanınmasını’ nasıl sağlarız?

      18 Günümüzde de gözetmenler örnekleriyle rehberlik sağlıyorlar. Onlar iman kardeşlerinin ne yapmasını bekliyorlarsa, kendileri de aynısını yapmaya hazırdırlar. Pavlus gibi biz de korunma elde etmek için yasal haklarımızı nasıl ve ne zaman kullanacağımızı dikkatle gözden geçiririz. İnancımıza özgü faaliyetleri yerine getirmek üzere yasal koruma elde etmek için gerektiğinde yerel, ulusal, hatta uluslararası mahkemelere başvururuz. Pavlus’un Filipi’de hapiste olduğu dönemden yaklaşık on yıl sonra oradaki cemaate yazdığı gibi, amacımız sosyal reform yapmak değil, ‘iyi haberin savunulması ve hukuken tanınmasıdır’ (Filip. 1:7). Ancak bu davalar nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, Pavlus ve arkadaşları gibi biz de, Tanrı’nın ruhunun gitmemizi istediği her yerde ‘iyi haberi bildirmeye’ devam etmeye kararlıyız. (Elçi. 16:10).

      ELÇİLERİN İŞLERİ KİTABININ YAZARI LUKA

      Elçiler kitabının 16. bölümünün 9. ayetine kadar, olaylar sadece üçüncü şahsın ağzından anlatılır. Yani yazar olaylara kendini dahil etmeden başkalarının söylediklerini ve yaptıklarını anlatır. Fakat Elçiler 16:10, 11’de bu üslup değişir. Örneğin 11. ayette yazar “Troas’tan denize açılıp doğruca Semendirek’e geldik” der. Kitabın yazarı Luka işte burada olaylara dahil olur. Fakat Luka’nın ismi Elçilerin İşleri kitabında hiç geçmediğine göre, yazarın o olduğunu nasıl biliyoruz?

      Luka masaya oturmuş bir tomara yazı yazıyor.

      Yanıtı Elçilerin İşleri kitabı ile Luka İncilinin girişlerinde buluruz. İki kitabın girişinde de “Teofilos” isminde birine hitap edilir (Luka 1:1, 3; Elçi. 1:1). Elçilerin İşleri kitabı şu sözlerle başlar: “Ey Teofilos, yazdığım ilk kayıtta, İsa’nın yaptığı ve öğrettiği her şeyi en başından kaleme aldım.” Eski araştırmacılar bu ‘ilk kaydı’, yani incili Luka’nın yazdığı konusunda hemfikir olduklarından, Elçilerin İşleri kitabını da o yazmış olmalıdır.

      Luka hakkında çok şey bilmiyoruz. İsmi Kutsal Kitapta sadece üç kez geçer. Elçi Pavlus onu “sevgili hekim” ve ‘iş arkadaşlarından’ biri olarak adlandırır (Kol. 4:14; Filim. 24). Elçilerin İşleri kitabında Luka’nın olaylara kendini dahil edip “biz” diyerek anlattığı kısımlardan, onun elçi Pavlus’a ilk kez MS yaklaşık 50’de Troas’tan Filipi’ye giderken eşlik ettiği, fakat Pavlus Filipi’den ayrıldığında onunla beraber olmadığı anlaşılır. Bu iki adam MS yaklaşık 56’da Filipi’de yeniden buluştu ve başka yedi kardeşle birlikte Yeruşalim’e yolculuk ettiler. Pavlus orada tutuklandı. İki yıl sonra Luka, Sezariye’den Roma’ya tutuklu olarak giden Pavlus’a eşlik etti (Elçi. 16:10-17, 40; 20:5–21:17; 24:27; 27:1–28:16). Roma’da ikinci kez hapiste olan Pavlus idamının yakın olduğunu anladığında yanında “sadece Luka” vardı (2. Tim. 4:6, 11). Luka’nın iyi haber uğruna uzun yollar katettiği ve sıkıntılar çekmeye hazır olduğu açıktır.

      Luka İsa hakkında yazdığı şeylere tanık olduğunu iddia etmez. Tersine, ‘görgü tanıklarının’ ifadelerine dayanarak ‘olayları derlemeye’ giriştiğini söyler. Dahası ‘başından itibaren tüm olayları titizlikle araştırdığından, bunları mantıklı bir sırayla yazdı’ (Luka 1:1-3). Luka’nın çabalarının sonuçları onun dikkatli bir araştırmacı olduğunu gösterir. Belki de o, bilgi toplamak için Elizabet, İsa’nın annesi Meryem ve başkalarıyla görüştü. Yazdıklarının çoğu sadece onun incilinde görülür (Luka 1:5-80).

      Pavlus Luka’nın hekim olduğunu belirtir. Gerçekten de bir doktorun acı çeken kişilere gösterdiği ilgi Luka’nın yazılarında açıkça görülür. Birkaç örneğe değinmek gerekirse, cinlerin tutsağı olmuş bir adam İsa tarafından iyileştirilirken cinin “zarar vermeden” ondan çıktığını; elçi Petrus’un kaynanasının “yüksek ateşle” yattığını ve İsa’nın yardım ettiği kadının ‘cinin etkisiyle on sekiz yıldan beri rahatsız, iki büklüm olduğunu ve doğrulamadığını’ Luka belirtti (Luka 4:35, 38; 13:11).

      Luka’nın ‘Rabbin işine’ hayatında ilk yeri verdiği açıktı (1. Kor. 15:58). Onun hedefi dünyevi bir kariyer peşinde koşmak veya ünlü olmak değil, başkalarının Yehova’yı tanımasına ve hizmet etmesine yardım etmekti.

      ERGUVANİ KUMAŞLAR SATAN LİDYA

      Lidya Makedonya’nın önemli bir şehri olan Filipi’de yaşıyordu. O aslen, Batı Anadolu’daki Lidya bölgesinde yer alan Tiyatira şehrindendi. Lidya erguvani kumaş ticareti yapmak için Ege Denizi’ni geçip Filipi’ye yerleşmişti. Muhtemelen erguvani renkte çeşitli malların ticaretini yapıyordu, örneğin kilim, duvar halısı, dokuma ve hatta boya satıyordu. Filipi’de bulunan bir yazıt bu şehirde erguvani renkte eşya satan tüccarların bir loncası olduğunu doğrular.

      Lidya bir kumaş gösteriyor.

      Lidya “Tanrı’ya ibadet eden biri” olarak tanıtılır; bu, büyük ihtimalle onun Yahudiliği benimsemiş biri olduğu anlamına gelir (Elçi. 16:14). O Yehova’ya nasıl tapınıldığını kendi memleketinden biliyor olabilirdi. Filipi’nin tersine Tiyatira’da bir havra vardı. Bazıları Lidya isminin “Lidyalı kadın” anlamına gelen bir takma isim olduğuna ve bu ismin ona Filipi’de verildiğine inanıyor. Ancak Lidya’nın bir özel isim olarak da kullanıldığını gösteren belgeler vardır.

      Lidyalılar ve komşuları MÖ dokuzuncu ya da sekizinci yüzyıldan, yani Homeros’un zamanından beri erguvani boya konusundaki ustalıklarıyla ünlüydüler. Gerçekten de Tiyatira’nın suyunun en kalıcı ve en parlak tonların elde edilmesini sağladığı düşünülüyordu.

      Erguvani renkte eşyalar ancak zenginlerin sahip olabileceği lüks ürünlerdi. Erguvani boyanın üretiminde çeşitli ham maddeler kullanılırdı. Ama en kaliteli ve pahalı boya Akdeniz’de yaşayan dikenli salyangozdan elde edilirdi. Bu, has ketenin boyanmasında kullanılırdı. Her yumuşakçadan sadece tek bir damla boya çıkarılabilirdi ve bu değerli sıvıdan yalnızca bir gram elde etmek için yaklaşık 8.000 dikenlisalyangoz işlemden geçirilmeliydi. Dolayısıyla bu renkteki kıyafetler çok pahalıydı.

      Yaptığı iş büyük bir sermaye gerektirdiğinden ve dört kişiyi (Pavlus, Silas, Timoteos ve Luka) ağırlayacak kadar büyük bir eve sahip olduğundan, büyük ihtimalle Lidya başarılı ve zengin bir tüccardı. Onun ‘ev halkından’ söz edilmesi akrabalarıyla yaşadığı anlamına da gelebilir; köleleri ve hizmetçileri olduğunu da ima edebilir (Elçi. 16:15). Ayrıca Pavlus ve Silas’ın şehirden ayrılmadan önce bu konuksever kadının evinde bazı kardeşlerle görüşmesi, o evin Filipi’deki ilk Hıristiyanların ibadet yeri haline geldiği fikrini verir (Elçi. 16:40).

      Pavlus yaklaşık 10 yıl sonra Filipi cemaatine yazdığı mektupta Lidya’dan söz etmez. Dolayısıyla onun hakkında bildiğimiz her şey Elçiler kitabının 16. bölümüyle sınırlıdır.

      a “Elçilerin İşleri Kitabının Yazarı Luka” başlıklı çerçeveye bakın.

      b Belki Filipi’nin askerî açıdan özel bir şehir olmasından ötürü orada bir havraya izin verilmiyordu. Ya da şehirdeki Yahudi erkeklerin sayısı onu bulmadığından orada havra açılamıyordu. Çünkü bir havra açmak için gerekli asgari sayı ondu.

      c “Erguvani Kumaşlar Satan Lidya” başlıklı çerçeveye bakın.

      d Roma kanununa göre bir vatandaşın her zaman yasal bir mahkemenin önüne çıkarılma hakkı vardı ve mahkûm edilmeden halkın önünde asla cezalandırılamazdı.

  • “Makedonya’ya Geç”
    Tanrı’nın Krallığına Tam Anlamıyla Tanıklık Edin
    • 16. BÖLÜM

      “Makedonya’ya Geç”

      Bir görevi kabul etmekten ve zulme sevinçle dayanmaktan kaynaklanan nimetler

      Bu bölüm Elçiler 16:6-40’a dayanmaktadır

      1-3. (a) Pavlus ve arkadaşları kutsal ruhun rehberliğine nasıl tanık oldular? (b) Hangi olayları gözden geçireceğiz?

      BİR grup kadın Makedonya’daki Filipi şehrinden çıktı. Kısa sürede, dar bir yatakta akan Angitis Irmağına vardılar. Her zaman yaptıkları gibi, ırmak kenarında oturup İsrail’in Tanrısına dua ettiler. Yehova onları görüyordu (2. Tar. 16:9; Mezm. 65:2).

      2 Bu arada bir grup erkek Filipi’nin doğusunda, 800 kilometreden daha uzakta Galatya eyaletinin güneyindeki Listra şehrinden ayrılmıştı. Günler sonra batıya, Asya eyaletinin en kalabalık bölgesine giden taş döşeli bir Roma anayoluna ulaştılar. Bu adamlar, yani Pavlus, Silas ve Timoteos, Mesih hakkında bilgi alması gereken daha binlerce kişinin bulunduğu Efesos ve başka şehirlere gitmek için, o yolu izleyerek daha güneye inmek istiyordu. Ancak onlar daha yolculuğa başlayamadan kutsal ruh kayıtta belirtilmeyen bir şekilde onları durdurdu. Asya eyaletinde iyi haberi duyurmalarına izin verilmedi. Çünkü İsa, Tanrı’nın kutsal ruhu aracılığıyla Pavlus ve yanındakilere yol gösterip onların Anadolu’yu boydan boya katetmelerini, Ege Denizini geçmelerini ve ilerleyip o küçük Angitis Irmağının kenarına gelmelerini istiyordu.

      3 Pavlus ve arkadaşlarının Makedonya’ya yaptıkları bu alışılmadık yolculukta İsa’nın onlara rehberlik etme şekli bugün bizler için değerli dersler içerir. O nedenle, Pavlus’un MS yaklaşık 49’da başlayan ikinci vaizlik turunda meydana gelen olaylardan bazılarını gözden geçirelim.

      ‘Tanrı Bizi Çağırttı’ (Elçiler 16:6-15)

      4, 5. (a) Pavlus ve arkadaşları Bitinya’ya yaklaştıklarında ne oldu? (b) Öğrenciler neye karar verdi? Bunun nasıl bir sonucu oldu?

      4 Asya’da iyi haberi duyurmalarına izin verilmeyince, Pavlus ve arkadaşları bu iş için kuzeye, Bitinya eyaletindeki şehirlere yöneldiler. Belki de oraya ulaşmak için pek kalabalık olmayan Frigya ve Galatya bölgelerinin arasındaki patika yollarda günlerce yürüdüler. Fakat Bitinya’ya yaklaştıklarında İsa yine kutsal ruhu kullanarak onları engelledi (Elçi. 16:6, 7). Bu durumda grubun kafası karışmış olmalı. Onlar neyi, nasıl duyuracaklarını biliyorlardı, ama bu işi nerede yapacaklarını bilmiyorlardı. Deyim yerindeyse Asya eyaletinin kapısına kadar gelmişlerdi, fakat içeri girmelerine izin verilmemişti. Sonra Bitinya’ya gelmiş, ama gene engellenmişlerdi. Tüm bunlara rağmen Pavlus açılacak bir kapı bulana dek uğraşmaya kararlıydı. O zaman mantıksız görülebilecek bir karar verdiler. Batıya doğru yol alarak yaklaşık 550 kilometre yürüdüler ve şehirleri ardı ardına geçerek Troas limanına geldiler; oradan Makedonya’ya gemiyle gidebilirlerdi (Elçi. 16:8). Pavlus sanki üçüncü bir kapıya gelmiş oldu. Ve bu kez kapı ardına kadar açıldı.

      5 Pavlus ve yanındakilere Troas’ta katılan İncil yazarı Luka olanları şöyle anlatır: “Geceleyin Pavlus’un önünde bir görüntü belirdi: Ayakta duran Makedonyalı bir adam kendisine, ‘Makedonya’ya geçip bize yardım et’ diye yalvarıyordu. Pavlus bunu gördükten sonra, Makedonya’dakilere iyi haberi bildirmek için Tanrı’nın bizi çağırttığı sonucuna vararak hemen oraya gitmenin yollarını aradık”a (Elçi. 16:9, 10). Sonunda Pavlus iyi haberi nerede duyuracağını öğrenmişti. O, yarı yolda pes etmeyip yolculuğa devam ettiğine çok sevinmiş olmalı. Bu dört adam hemen Makedonya’ya gitmek üzere gemiye bindiler.

      Elçi Pavlus ve Timoteos bir geminin güvertesinde. Mürettebat işlerini yaparken Timoteos Pavlus’a uzaktaki bir şeyi gösteriyor.

      ‘Troas’tan denize açıldık’ (Elçiler 16:11).

      6, 7. (a) Pavlus’un seyahati sırasında olanlardan hangi dersi alabiliriz? (b) Pavlus’un yaşadıkları bize hangi güvenceyi veriyor?

      6 Bu kayıttan hangi dersi alabiliriz? Şuna dikkat edin: Pavlus ancak Asya’ya doğru yola çıktıktan sonra İsa Tanrı’nın ruhu aracılığıyla müdahale etti; Pavlus ancak Bitinya’ya yaklaştıktan sonra İsa onu engelledi ve Pavlus ancak Troas’a ulaştıktan sonra İsa onu Makedonya’ya yönlendirdi. Cemaatin başı olan İsa günümüzde bize de aynı şekilde rehberlik eder (Kol. 1:18). Örneğin, öncü olarak hizmet etmeyi ya da Krallık müjdecilerine ihtiyacın daha fazla olduğu bir sahaya taşınmayı bir süredir düşünüyor olabiliriz. Bununla birlikte, biz ancak hedefimize erişmek üzere kesin adımlar attıktan sonra İsa Tanrı’nın ruhu aracılığıyla bize rehberlik sağlayabilir. Neden? Şu örneği düşünün: Bir sürücü ancak arabası hareket ediyorsa onu sağa veya sola yönlendirebilir. Benzer şekilde İsa da hizmetimizi artırmamız için bize yol gösterir; fakat ancak faal isek, yani bu konuda gerçek bir çaba harcıyorsak bunu yapar.

      7 Peki ya çabalarımız hemen olumlu sonuç vermezse? Tanrı’nın ruhunun bize rehberlik etmediğini düşünüp pes mi etmeliyiz? Hayır. Unutmayın ki Pavlus da hayal kırıklıkları yaşadı. Yine de, açılacak bir kapı bulana kadar araştırmaya devam etti. “Büyük bir faaliyet kapısı” bulmak için sebat gösterdiğimizde benzer şekilde ödüllendirileceğimizden emin olabiliriz (1. Kor. 16:9).

      8. (a) Filipi şehrini anlatın. (b) Pavlus’un ‘bir dua yerinde’ iyi haberi duyurması hangi sevinçli olayla sonuçlandı?

      8 Pavlus ve yanındakiler Makedonya eyaletine vardıktan sonra Filipi’ye gittiler; bu şehrin sakinleri Roma vatandaşı olmakla övünürdü. Orada yaşayan emekli Romalı askerler için Filipi kolonisi küçük bir İtalya, sanki minyatür bir Roma’ydı. Görevli vaizler şehir kapısının dışında, bir derenin kenarında, “dua yeri” olduğunu düşündükleri bir yer buldular.b Sebt günü bu yere gittiler ve Tanrı’ya tapınmak için orada toplanmış birkaç kadın gördüler. Öğrenciler oturup onlarla konuştu. Lidya isimli bir kadın onları dinliyordu ve “Yehova onun yüreğini açmıştı.” Lidya vaizlerden öğrendiklerinden öyle etkilendi ki, ev halkıyla birlikte vaftiz edildi. Sonra Pavlus ile yol arkadaşlarını evinde kalmaları için zorladıc (Elçi. 16:13-15).

      9. Günümüzde birçokları Pavlus’u nasıl örnek aldı? Sonuçta hangi nimetleri tattılar?

      9 Lidya’nın vaftizinin yol açtığı sevinci bir düşünün. Pavlus ‘Makedonya’ya geçme’ davetini kabul ettiğine ne kadar sevinmiş olmalı. Yehova’nın onu ve arkadaşlarını Tanrı’dan korkan kadınların dualarını cevaplamak üzere kullanması herhalde onu çok mutlu etmişti. Günümüzde genç ya da yaşlı, evli ya da bekâr birçok birader ve hemşire de Krallık müjdecilerine ihtiyacın daha çok olduğu sahalara taşınıyor. Onların sıkıntılarla karşılaştığı doğrudur. Fakat bunlar, Lidya gibi Kutsal Kitap hakikatlerini benimseyen kişiler bulduklarında duydukları doyumla karşılaştırıldığında önemsiz kalır. İhtiyacın daha büyük olduğu bir sahaya gidebilmek için yaşamınızda ayarlamalar yapabilir misiniz? Nimetler sizi bekliyor. Bir Orta Amerika ülkesine taşınan, Aaron isminde 20’li yaşlarındaki bir biraderin örneğine bakalım. O, birçoklarının hislerine tercüman olup şunları söylüyor: “Yurt dışında hizmet etmek ruhen gelişmeme ve Yehova’ya daha da yaklaşmama yardım etti. Tarla hizmeti ise harika! Sekiz tetkikim var.”

      İki hemşire caddede genç bir kadına iyi haberi duyuruyor. Genç bir adam ne konuştuklarını anlamak için onlara bakıyor.

      Günümüzde nasıl ‘Makedonya’ya geçebiliriz?’

      “Kalabalık . . . . Onların Üzerine Yürüdü” (Elçiler 16:16-24)

      10. Cinler, Pavlus ile arkadaşları için olayların bir anda tersine dönmesinde nasıl rol oynadı?

      10 Şeytan, cinleriyle birlikte saltanat sürdüğü dünyanın bu bölgesinde iyi haberin kök salmasına mutlaka çok öfkeleniyordu. Dolayısıyla, Pavlus ile arkadaşları için olayların bir anda tersine dönmesinde cinlerin rol oynamasına şaşmamalı. Bir keresinde o dua yerine giderlerken, kehanetlerde bulunarak efendilerine para kazandıran, cinlerin tutsağı olmuş bir hizmetçi kız şöyle bağırarak peşlerine takıldı: “Bu adamlar Yüceler Yücesi Tanrı’nın kullarıdır, size kurtuluş yolunu ilan ediyorlar.” Cin, kızın kehanetleriyle Pavlus’un öğretilerinin aynı kaynaktan geldiği izlenimini yaratmak için ona bu sözleri söyletmiş olabilir. Böylece izleyenlerin dikkatini Mesih’in gerçek takipçilerinden başka yöne çekebilirdi. Fakat Pavlus cini çıkararak kızı susturdu (Elçi. 16:16-18).

      11. Cin kızdan çıkarılınca Pavlus ile Silas’ın başına ne geldi?

      11 Hizmetçi kızın efendileri kolay kazanç kaynaklarının yok olduğunu öğrendiklerinde çok öfkelendiler. Pavlus ile Silas’ı yöneticilerin, yani Roma’yı temsil eden görevlilerin davalara baktığı çarşı meydanına sürüklediler. Adamlar hâkimlerin önyargılarına ve vatanseverlik duygularına hitap ederek bir anlamda şöyle dediler: ‘Bu Yahudiler biz Romalıların kabul edemeyeceği âdetler öğreterek düzeni bozuyorlar.’ Bu sözler hemen sonuç verdi. “Bunun üzerine [çarşı meydanındaki] kalabalık hep birden onların [Pavlus ve Silas’ın] üzerine yürüdü” ve yöneticiler “değnekle dövülmelerini emrettiler.” Ardından Pavlus ile Silas’ı hapishaneye götürdüler. Gardiyan yara bere içindeki bu vaizleri zindanın iç kısmına attı ve ayaklarını tomruğa vurdu (Elçi. 16:19-24). Gardiyan zindanın kapısını kapadığında içerisi öyle karanlıktı ki, Pavlus ile Silas herhalde birbirlerini pek göremiyorlardı. Fakat Yehova onları görüyordu (Mezm. 139:12).

      12. (a) Mesih’in öğrencilerinin zulüm konusunda bakış açısı neydi? Neden? (b) Şeytan ve onun aleti olan kişiler muhalefetin hangi türlerini kullanmaya devam ediyor?

      12 Yıllar önce İsa, takipçilerine “size de zulmedecekler” demişti (Yuhn. 15:20). O nedenle, Pavlus ve yanındakiler Makedonya’ya gittiklerinde muhalefet görmeye hazırlıklıydılar. Zulüm patlak verdiğinde bunu Yehova’nın hoşnutsuzluğunun bir işareti değil, Şeytan’ın öfkesinin bir ifadesi olarak gördüler. Bugün de Şeytan’ın aleti olan kişiler Filipi’dekine benzer yöntemler kullanıyor. Hilekâr muhalifler muhalefeti körükleyerek okulda ve işyerinde bizi yanlış tanıtıyorlar. Bazı ülkelerde dinsel muhalifler bizi mahkemelerde suçlayarak bir anlamda şöyle diyor: ‘Bu Şahitler bizim gibi dinine ve geleneklerine bağlı kişilerin kabul edemeyeceği âdetler öğreterek düzeni bozuyorlar.’ Bazı yerlerde ise iman kardeşlerimiz dövülüyor ve hapse atılıyor. Fakat Yehova onları görüyor (1. Pet. 3:12).

      “Vakit Geçirmeksizin Vaftiz Edildiler” (Elçiler 16:25-34)

      13. Neden gardiyan “Kurtulmak için ne yapmalıyım?” diye sordu?

      13 Pavlus ile Silas’ın o gün yaşadıkları arbededen sonra kendilerine gelebilmek için zamana ihtiyaçları olmalıydı. Bununla birlikte gece yarısı olduğunda ‘dua edip ilahilerle Tanrı’yı yüceltecek’ kadar toparlanmışlardı. Sonra birden bir depremle hapishane sarsıldı. Uykusundan uyanan gardiyan kapıların açık olduğunu gördü ve mahkûmların kaçmış olmasından korktu. Onların kaçmasına izin verdiği için cezalandırılacağını bildiğinden “kılıcını çekip kendini öldürmek istedi.” Fakat Pavlus, “Kendine kıyma, hepimiz buradayız!” diye bağırdı. Perişan durumdaki gardiyan “Efendiler, kurtulmak için ne yapmalıyım?” diye sordu. Onu Pavlus ile Silas değil, sadece İsa kurtarabilirdi. Bu nedenle, “Efendimiz İsa’ya iman et, sen de ev halkın da kurtulursunuz” dediler (Elçi. 16:25-31).

      14. (a) Pavlus ile Silas gardiyana nasıl yardım etti? (b) Pavlus ile Silas zulme sevinçle dayandıkları için nasıl bir ödüle sahip oldular?

      14 Gardiyanın sorusu samimi miydi? Pavlus adamın içtenliğinden şüphelenmedi. Gardiyan başka milletten biriydi ve Kutsal Yazıları bilmiyordu. İsa’nın takipçisi olabilmesi için önce Kutsal Yazılardaki temel hakikatleri öğrenmeli ve kabul etmeliydi. Dolayısıyla Pavlus ile Silas “Yehova’nın sözünü ona” bildirmek üzere zaman ayırdılar. Kutsal Yazıları öğretmeye öyle dalmışlardı ki, aldıkları darbelerin acısını unutmuş olabilirler. Fakat gardiyan sırtlarındaki derin kesikleri fark etti ve yaralarını temizledi. Sonra o ve ev halkı “vakit geçirmeksizin vaftiz edildiler.” Pavlus ve Silas zulme sevinçle dayandıkları için gerçekten büyük bir ödüle sahip olmuşlardı (Elçi. 16:32-34).

      15. (a) Günümüzde birçok Şahit Pavlus ile Silas’ı nasıl örnek aldı? (b) Sahamızda yaşayanların evlerini neden tekrar ziyaret etmeye devam etmeliyiz?

      15 Pavlus ile Silas gibi, günümüzde de birçok Şahit inançları yüzünden hapisteyken iyi haberi duyurdu ve güzel sonuçlar elde etti. Örneğin bir dönem, faaliyetimizin yasak olduğu bir ülkede Şahitlerin yüzde 40’ı Yehova’yla ilgili hakikati hapiste duydu (İşa. 54:17). Gardiyanın ancak deprem olduktan sonra yardım istediğine de dikkat edin. Benzer şekilde günümüzde de önceden Krallık mesajına hiç olumlu karşılık vermeyen bazı kişiler ancak özel yaşamları acı bir olayla sarsıldıktan sonra iyi haberi kabul edebilir. Sahamızda oturanları tekrar tekrar ziyaret ederek onlara yardım etmeye hazır olduğumuzu gösterebiliriz.

      “Bizleri . . . . Şimdi Dışarıya Gizlice mi Atıyorlar?” (Elçiler 16:35-40)

      16. Pavlus ile Silas’ın dövülmelerinden sonraki gün durum nasıl tersine döndü?

      16 Dövülmelerinden sonraki sabah yöneticiler Pavlus ile Silas’ın serbest bırakılmasını emretti. Fakat Pavlus şu karşılığı verdi: “Roma vatandaşı olan bizleri halkın önünde yargılamadan dövüp hapse attılar; şimdi dışarıya gizlice mi atıyorlar? Böyle şey olmaz! Kendileri gelip bizi çıkarsın.” Bu iki adamın Roma vatandaşı olduğunu öğrendiklerinde yöneticiler “korktular”, çünkü onların haklarını çiğnemişlerdi.d Durum tersine dönmüştü. Öğrenciler halkın önünde dövülmüştü, şimdi de yöneticiler halkın önünde onlardan özür dilemeliydi. Pavlus ile Silas’a Filipi’den ayrılmaları için yalvardılar. İki vaiz bunu kabul etti, fakat önce zaman ayırıp sayıları giderek artan yeni öğrencileri teşvik ettiler. Ancak ondan sonra şehirden ayrıldılar.

      17. Yeni öğrenciler Pavlus ile Silas’ın gösterdiği tahammülden hangi önemli dersi aldılar?

      17 Pavlus ve Silas’ın Roma vatandaşları olarak haklarına daha önce saygı gösterilseydi, dayak yemeyebilirlerdi (Elçi. 22:25, 26). Fakat böyle olsaydı, Filipi’deki öğrenciler onların Mesih uğruna acı çekmekten kurtulmak için konumlarını kullandıkları kanısına varabilirdi. Bu, Roma vatandaşı olmayan öğrencilerin imanını nasıl etkilerdi? Roma kanunları onların dayak yemesini engellemeyecekti. Aslında Pavlus ve arkadaşı kendilerine verilen cezaya katlanmakla, yeni iman eden kişilere Mesih’in takipçilerinin zulüm karşısında kararlılıklarını koruyabildiğini göstermiş oldu. Ayrıca Pavlus ve Silas vatandaşlıklarının tanınmasını talep ettikleri için, yöneticiler kanunsuz şekilde davrandıklarını herkesin önünde beyan etmek zorunda kaldılar. Bu da yöneticilerin İsa’nın takipçilerine kötü davranmasını engellemiş ve gelecekteki benzer saldırılara karşı bir ölçüde yasal bir koruma sağlamış olabilir.

      18. (a) Bugün gözetmenler Pavlus’u nasıl örnek alıyorlar? (b) Günümüzde ‘iyi haberin savunulmasını ve hukuken tanınmasını’ nasıl sağlarız?

      18 Günümüzde de gözetmenler örnekleriyle rehberlik sağlıyorlar. Onlar iman kardeşlerinin ne yapmasını bekliyorlarsa, kendileri de aynısını yapmaya hazırdırlar. Pavlus gibi biz de korunma elde etmek için yasal haklarımızı nasıl ve ne zaman kullanacağımızı dikkatle gözden geçiririz. İnancımıza özgü faaliyetleri yerine getirmek üzere yasal koruma elde etmek için gerektiğinde yerel, ulusal, hatta uluslararası mahkemelere başvururuz. Pavlus’un Filipi’de hapiste olduğu dönemden yaklaşık on yıl sonra oradaki cemaate yazdığı gibi, amacımız sosyal reform yapmak değil, ‘iyi haberin savunulması ve hukuken tanınmasıdır’ (Filip. 1:7). Ancak bu davalar nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, Pavlus ve arkadaşları gibi biz de, Tanrı’nın ruhunun gitmemizi istediği her yerde ‘iyi haberi bildirmeye’ devam etmeye kararlıyız. (Elçi. 16:10).

      ELÇİLERİN İŞLERİ KİTABININ YAZARI LUKA

      Elçiler kitabının 16. bölümünün 9. ayetine kadar, olaylar sadece üçüncü şahsın ağzından anlatılır. Yani yazar olaylara kendini dahil etmeden başkalarının söylediklerini ve yaptıklarını anlatır. Fakat Elçiler 16:10, 11’de bu üslup değişir. Örneğin 11. ayette yazar “Troas’tan denize açılıp doğruca Semendirek’e geldik” der. Kitabın yazarı Luka işte burada olaylara dahil olur. Fakat Luka’nın ismi Elçilerin İşleri kitabında hiç geçmediğine göre, yazarın o olduğunu nasıl biliyoruz?

      Luka masaya oturmuş bir tomara yazı yazıyor.

      Yanıtı Elçilerin İşleri kitabı ile Luka İncilinin girişlerinde buluruz. İki kitabın girişinde de “Teofilos” isminde birine hitap edilir (Luka 1:1, 3; Elçi. 1:1). Elçilerin İşleri kitabı şu sözlerle başlar: “Ey Teofilos, yazdığım ilk kayıtta, İsa’nın yaptığı ve öğrettiği her şeyi en başından kaleme aldım.” Eski araştırmacılar bu ‘ilk kaydı’, yani incili Luka’nın yazdığı konusunda hemfikir olduklarından, Elçilerin İşleri kitabını da o yazmış olmalıdır.

      Luka hakkında çok şey bilmiyoruz. İsmi Kutsal Kitapta sadece üç kez geçer. Elçi Pavlus onu “sevgili hekim” ve ‘iş arkadaşlarından’ biri olarak adlandırır (Kol. 4:14; Filim. 24). Elçilerin İşleri kitabında Luka’nın olaylara kendini dahil edip “biz” diyerek anlattığı kısımlardan, onun elçi Pavlus’a ilk kez MS yaklaşık 50’de Troas’tan Filipi’ye giderken eşlik ettiği, fakat Pavlus Filipi’den ayrıldığında onunla beraber olmadığı anlaşılır. Bu iki adam MS yaklaşık 56’da Filipi’de yeniden buluştu ve başka yedi kardeşle birlikte Yeruşalim’e yolculuk ettiler. Pavlus orada tutuklandı. İki yıl sonra Luka, Sezariye’den Roma’ya tutuklu olarak giden Pavlus’a eşlik etti (Elçi. 16:10-17, 40; 20:5–21:17; 24:27; 27:1–28:16). Roma’da ikinci kez hapiste olan Pavlus idamının yakın olduğunu anladığında yanında “sadece Luka” vardı (2. Tim. 4:6, 11). Luka’nın iyi haber uğruna uzun yollar katettiği ve sıkıntılar çekmeye hazır olduğu açıktır.

      Luka İsa hakkında yazdığı şeylere tanık olduğunu iddia etmez. Tersine, ‘görgü tanıklarının’ ifadelerine dayanarak ‘olayları derlemeye’ giriştiğini söyler. Dahası ‘başından itibaren tüm olayları titizlikle araştırdığından, bunları mantıklı bir sırayla yazdı’ (Luka 1:1-3). Luka’nın çabalarının sonuçları onun dikkatli bir araştırmacı olduğunu gösterir. Belki de o, bilgi toplamak için Elizabet, İsa’nın annesi Meryem ve başkalarıyla görüştü. Yazdıklarının çoğu sadece onun incilinde görülür (Luka 1:5-80).

      Pavlus Luka’nın hekim olduğunu belirtir. Gerçekten de bir doktorun acı çeken kişilere gösterdiği ilgi Luka’nın yazılarında açıkça görülür. Birkaç örneğe değinmek gerekirse, cinlerin tutsağı olmuş bir adam İsa tarafından iyileştirilirken cinin “zarar vermeden” ondan çıktığını; elçi Petrus’un kaynanasının “yüksek ateşle” yattığını ve İsa’nın yardım ettiği kadının ‘cinin etkisiyle on sekiz yıldan beri rahatsız, iki büklüm olduğunu ve doğrulamadığını’ Luka belirtti (Luka 4:35, 38; 13:11).

      Luka’nın ‘Rabbin işine’ hayatında ilk yeri verdiği açıktı (1. Kor. 15:58). Onun hedefi dünyevi bir kariyer peşinde koşmak veya ünlü olmak değil, başkalarının Yehova’yı tanımasına ve hizmet etmesine yardım etmekti.

      ERGUVANİ KUMAŞLAR SATAN LİDYA

      Lidya Makedonya’nın önemli bir şehri olan Filipi’de yaşıyordu. O aslen, Batı Anadolu’daki Lidya bölgesinde yer alan Tiyatira şehrindendi. Lidya erguvani kumaş ticareti yapmak için Ege Denizi’ni geçip Filipi’ye yerleşmişti. Muhtemelen erguvani renkte çeşitli malların ticaretini yapıyordu, örneğin kilim, duvar halısı, dokuma ve hatta boya satıyordu. Filipi’de bulunan bir yazıt bu şehirde erguvani renkte eşya satan tüccarların bir loncası olduğunu doğrular.

      Lidya bir kumaş gösteriyor.

      Lidya “Tanrı’ya ibadet eden biri” olarak tanıtılır; bu, büyük ihtimalle onun Yahudiliği benimsemiş biri olduğu anlamına gelir (Elçi. 16:14). O Yehova’ya nasıl tapınıldığını kendi memleketinden biliyor olabilirdi. Filipi’nin tersine Tiyatira’da bir havra vardı. Bazıları Lidya isminin “Lidyalı kadın” anlamına gelen bir takma isim olduğuna ve bu ismin ona Filipi’de verildiğine inanıyor. Ancak Lidya’nın bir özel isim olarak da kullanıldığını gösteren belgeler vardır.

      Lidyalılar ve komşuları MÖ dokuzuncu ya da sekizinci yüzyıldan, yani Homeros’un zamanından beri erguvani boya konusundaki ustalıklarıyla ünlüydüler. Gerçekten de Tiyatira’nın suyunun en kalıcı ve en parlak tonların elde edilmesini sağladığı düşünülüyordu.

      Erguvani renkte eşyalar ancak zenginlerin sahip olabileceği lüks ürünlerdi. Erguvani boyanın üretiminde çeşitli ham maddeler kullanılırdı. Ama en kaliteli ve pahalı boya Akdeniz’de yaşayan dikenli salyangozdan elde edilirdi. Bu, has ketenin boyanmasında kullanılırdı. Her yumuşakçadan sadece tek bir damla boya çıkarılabilirdi ve bu değerli sıvıdan yalnızca bir gram elde etmek için yaklaşık 8.000 dikenlisalyangoz işlemden geçirilmeliydi. Dolayısıyla bu renkteki kıyafetler çok pahalıydı.

      Yaptığı iş büyük bir sermaye gerektirdiğinden ve dört kişiyi (Pavlus, Silas, Timoteos ve Luka) ağırlayacak kadar büyük bir eve sahip olduğundan, büyük ihtimalle Lidya başarılı ve zengin bir tüccardı. Onun ‘ev halkından’ söz edilmesi akrabalarıyla yaşadığı anlamına da gelebilir; köleleri ve hizmetçileri olduğunu da ima edebilir (Elçi. 16:15). Ayrıca Pavlus ve Silas’ın şehirden ayrılmadan önce bu konuksever kadının evinde bazı kardeşlerle görüşmesi, o evin Filipi’deki ilk Hıristiyanların ibadet yeri haline geldiği fikrini verir (Elçi. 16:40).

      Pavlus yaklaşık 10 yıl sonra Filipi cemaatine yazdığı mektupta Lidya’dan söz etmez. Dolayısıyla onun hakkında bildiğimiz her şey Elçiler kitabının 16. bölümüyle sınırlıdır.

      a “Elçilerin İşleri Kitabının Yazarı Luka” başlıklı çerçeveye bakın.

      b Belki Filipi’nin askerî açıdan özel bir şehir olmasından ötürü orada bir havraya izin verilmiyordu. Ya da şehirdeki Yahudi erkeklerin sayısı onu bulmadığından orada havra açılamıyordu. Çünkü bir havra açmak için gerekli asgari sayı ondu.

      c “Erguvani Kumaşlar Satan Lidya” başlıklı çerçeveye bakın.

      d Roma kanununa göre bir vatandaşın her zaman yasal bir mahkemenin önüne çıkarılma hakkı vardı ve mahkûm edilmeden halkın önünde asla cezalandırılamazdı.

Türkçe Yayınlar (1974-2026)
Oturumu Kapat
Oturum Aç
  • Türkçe
  • Paylaş
  • Tercihler
  • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
  • Kullanım Şartları
  • Gizlilik İlkesi
  • Privacy Settings
  • JW.ORG
  • Oturum Aç
Paylaş