Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • Yehova’nın Sözü Muhalefete Rağmen “Yayılıyor ve Güç Kazanıyordu”
    Tanrı’nın Krallığına Tam Anlamıyla Tanıklık Edin
    • 20. BÖLÜM

      Yehova’nın Sözü Muhalefete Rağmen “Yayılıyor ve Güç Kazanıyordu”

      Apollos ile Pavlus hakikatin zafer kazanmasına katkıda bulunur

      Bu bölüm Elçiler 18:23–19:41’e dayanmaktadır

      1, 2. (a) Pavlus ve arkadaşları Efesos’ta hangi tehlikeyle karşılaştı? (b) Bu bölümde neyi ele alacağız?

      EFESOS’UN caddeleri bağırışlar, feryatlar ve oradan oraya koşan insanların gürültüsüyle yankılanıyordu. Kontrolden çıkmış bir kalabalık vardı ve ayaklanma başlamıştı. Elçi Pavlus’un yol arkadaşlarından ikisini yakalamış sürüklüyorlardı. Giderek büyüyen ve öfkeden deliye dönen kalabalık, şehrin 25.000 kişilik devasa amfitiyatrosuna hücum ederken dükkânların bulunduğu geniş, sütunlu cadde hızla boşaldı. İnsanların çoğu bu kargaşanın nedenini bilmese de, tapınaklarının ve sevgili tanrıçaları Artemis’in tehlikede olduğundan şüpheleniyordu. Bu yüzden “Efesosluların Artemis’i büyüktür!” diye çılgınca bağırmaya başladılar (Elçi. 19:34).

      2 Bir kez daha Şeytan’ın kışkırtılmış kalabalıkları kullanarak, Tanrı’nın Krallığıyla ilgili iyi haberin yayılmasını durdurmaya çalıştığını görüyoruz. Tabii ki Şeytan’ın kullandığı tek yöntem şiddet tehdidi değildir. Bu bölümde Şeytan’ın, birinci yüzyıldaki İsa’nın takipçilerinin duyuru işine ve aralarındaki birliğe zarar vermek için kullandığı bazı düzenleri ele alacağız. Daha da önemlisi onun tüm taktiklerinin boşa çıktığını göreceğiz, çünkü “Yehova’nın sözü, etkili bir şekilde yayılıyor ve güç kazanıyordu” (Elçi. 19:20). İsa’nın o takipçileri Şeytan’ı nasıl yendiler? Bugün bizlerin başardığı şekilde. Elbette zafer bizim değil, Yehova’nındır. Fakat birinci yüzyıldaki İsa’nın takipçileri gibi biz de üzerimize düşeni yapmalıyız. Yehova’nın ruhunun yardımıyla, hizmetimizin başarısına katkıda bulunacak nitelikler geliştirebiliriz. Şimdi ilk olarak Apollos’un örneğine bakalım.

      “Kutsal Yazıları İyi Bilen Biriydi” (Elçiler 18:24-28)

      3, 4. Akuila ile Priskilla, Apollos’taki hangi eksiği fark etti? Bu konuda neler yaptılar?

      3 Pavlus üçüncü vaizlik turunda Efesos’a giderken, şehre Apollos isimli bir Yahudi geldi. Onun memleketi, Mısır’ın ünlü şehri İskenderiye’ydi. Apollos’un bazı göze çarpan nitelikleri vardı. Çok güzel konuşuyordu. Etkili konuşmasının yanı sıra “Kutsal Yazıları iyi bilen biriydi.” Dahası “ruhun verdiği coşkuyla” doluydu. Apollos havradaki Yahudilerin önünde büyük bir gayretle, cesurca konuşuyordu (Elçi. 18:24, 25).

      4 Akuila ve Priskilla, Apollos’un konuşmasını dinlediler. Herhalde onun “İsa hakkında doğru şeyler” öğrettiğini işitince heyecanlandılar. İsa hakkında söyledikleri doğruydu. Fakat çok geçmeden İsa’nın takipçisi bu çift Apollos’un bilgisinde önemli bir eksiklik olduğunu fark etti. O “sadece Yahya’nın vaftizini biliyordu.” Apollos’un etkili konuşması ya da eğitimi, meslekleri çadırcılık olan bu alçakgönüllü çiftin gözünü korkutmadı. Tersine onu “yanlarına alıp Tanrı’nın yolunu kendisine daha doğru bir şekilde açıkladılar” (Elçi. 18:25, 26). Bu iyi konuşan eğitimli adam onlara nasıl karşılık verdi? Onun bir Hıristiyanın geliştirebileceği en önemli niteliklerden biri olan alçakgönüllülüğü gösterdiği anlaşılıyor.

      5, 6. Apollos Yehova’ya nasıl daha iyi hizmet edebildi? Ondan ne öğrenebiliriz?

      5 Apollos, Akuila ile Priskilla’nın yardımını kabul ettiği için Yehova’nın daha etkili bir hizmetçisi oldu. Ahaya’ya gitti ve iman etmiş olanlara orada “çok yardım etti.” Ayrıca İsa’nın beklenen Mesih olmadığını iddia eden o bölgedeki Yahudilere yaptığı şahitlik de etkili oldu. Luka şöyle anlatıyor: “İsa’nın Mesih olduğunu Kutsal Yazılardan kanıtlarla açıkça göstererek, Yahudilerin söylediklerini herkesin önünde etkili bir şekilde çürütüyordu” (Elçi. 18:27, 28). Apollos gerçekten bir nimetti. Pavlus gibi onun da “Yehova’nın sözünün” yayılmaya devam etmesine büyük katkısı oldu. Ondan neler öğrenebiliriz?

      6 Alçakgönüllülük İsa’nın takipçilerinin kesinlikle geliştirmesi gereken bir niteliktir. İster doğuştan sahip olduğumuz yeteneklerle, ister tecrübemizle, isterse de bilgimizle bağlantılı olsun hepimizin çeşitli özellikleri var. Bununla birlikte alçakgönüllülüğümüz bu özelliklerimizden daha çok göze çarpmalı. Aksi takdirde bu özelliklerimiz bizim için dezavantaj olabilir. Bunun sonucunda, çok zararlı bir nitelik olan kibrin bizde gelişmesine izin verebiliriz (1. Kor. 4:7; Yak. 4:6). Eğer gerçekten alçakgönüllüysek başkalarını kendimizden üstün görmeye çalışırız (Filip. 2:3). Ne başkalarının bizi düzeltmesine içerleriz ne de bir şeyler öğretmesine direniriz. Fikirlerimizin kutsal ruhun rehberliğiyle uyumlu olmadığını öğrendiğimizde gururla kendi fikirlerimizde asla diretmeyiz. Alçakgönüllülüğümüzü koruduğumuz sürece Yehova’ya ve İsa’ya hizmet eden yararlı işçiler oluruz (Luka 1:51, 52).

      7. Pavlus ile Apollos nasıl bir alçakgönüllülük örneği sergiledi?

      7 Alçakgönüllülük rekabeti de azaltır. Şeytan’ın ilk yüzyıldaki Hıristiyanlar arasında bölünmelere yol açmaya ne kadar istekli olduğunu hayal edebiliyor musunuz? Apollos ve elçi Pavlus gibi iki etkili kişi birbirlerini rakip olarak görseydi, belki de cemaat içinde nüfuz sahibi olmak için kıskançça yarışsalardı, Şeytan gerçekten çok sevinirdi. Bunu kolayca yapabilirlerdi. Zaten Korintos’ta İsa’nın bazı takipçileri “Ben Pavlusçuyum” derken diğerleri “Ben Apollosçuyum” demeye başlamıştı. Acaba Pavlus ile Apollos bu bölücü duyguları körükledi mi? Hayır. Tersine Pavlus Apollos’un duyuru işine yaptığı katkıyı alçakgönüllülükle kabul etti ve ona bazı hizmet imtiyazları verdi. Apollos da Pavlus’un talimatlarını dinledi (1. Kor. 1:10-12; 3:6, 9; Tit. 3:12, 13). Alçakgönüllülükle işbirliği yapmak konusunda bugün bizim için ne güzel bir örnek!

      “Tanrı’nın Krallığı Hakkında İkna Edici Kanıtlar” Kullandı (Elçiler 18:23; 19:1-10)

      8. Pavlus Efesos’a hangi güzergâhtan gitti? Neden?

      8 Pavlus Efesos’a tekrar geleceğini söylemişti ve sözünü tuttua (Elçi. 18:20, 21). Fakat oraya nasıl gittiğine dikkat edin. Ondan en son söz ettiğimizde Antakya’daydı. Oradan kısa bir yolculukla Selefkiye’ye gelebilir ve gemiye binip doğruca Efesos’a gidebilirdi. Fakat o “iç kesimlerden” geçti. Bir tahmine göre, Elçiler 18:23 ve 19:1’de anlatılan bu yolculuk yaklaşık 1.600 kilometrelik bir yol katetmeyi gerektiriyordu. Pavlus neden böylesine zorlu bir güzergâh seçti? Çünkü amacı ‘tüm öğrencileri yüreklendirmekti’ (Elçi. 18:23). Önceki iki vaizlik turu gibi üçüncü turu da büyük özverilerde bulunmasını gerektirecekti, fakat o tüm bunlara değdiğini düşündü. Bugün çevre gözetmenleri ve eşleri benzer bir tutum sergiliyorlar. Onların özverili sevgisini takdir etmiyor muyuz?

      ASYA EYALETİNİN BAŞKENTİ EFESOS

      Efesos batı Anadolu’nun en büyük şehriydi. Elçi Pavlus’un zamanında nüfusu muhtemelen 250.000’i aşıyordu. Roma’nın Asya eyaletinin başkenti olarak “Asya’nın İlk ve En Büyük Metropolü” unvanını gururla taşıyordu.

      Efesos ticaret ve dinden büyük servet elde etmişti. Şehir gemilerin seyrine elverişli, geniş bir ırmağın ağzına yakın bir yerde bulunuyordu ve limanı ticaret yollarının kesişme noktasındaydı. Efesos’ta ünlü Artemis tapınağının yanı sıra Yunan-Roma, Mısır ve Anadolu’nun birçok tanrısı için tapınaklar ve kutsal yerler de vardı.

      Eski dünyanın yedi harikasından biri olduğu söylenen Artemis tapınağı yaklaşık 105 metre uzunluğunda, 50 metre genişliğindeydi. 100 mermer sütunu vardı, her sütun yaklaşık 17 metre yüksekliğindeydi ve sütunların taban çapı 1,8 metreydi. Tapınak eski Akdeniz bölgesindeki en kutsal yer olarak görülüyordu ve Artemis’in koruması için oraya çok büyük miktarda paralar teslim ediliyordu. Böylece tapınak Asya’nın en önemli bankacılık merkezi haline de gelmişti.

      Efesos’taki diğer önemli yapılar atletizm yarışmalarının ve muhtemelen gladyatör dövüşlerinin yapıldığı bir stadyum, bir tiyatro, çarşı meydanları ve arkasında dükkânlar bulunan sıra sütunlardı.

      Yunanlı coğrafyacı Strabon, Efesos’taki limanın kum ve çamurla dolduğunu bildirir. Bu nedenle şehir zamanla liman işlevini kaybetti ve terk edildi. O bölgede şimdi hiçbir şehir bulunmadığından, günümüzde Efesos’taki kalıntıları ziyaret edenler kendilerini bir anda eski dünyada bulabilirler.

      9. Bir grup öğrencinin neden tekrar vaftiz edilmesi gerekti? Onların tutumundan ne öğrenebiliriz?

      9 Pavlus Efesos’a varır varmaz Vaftizci Yahya’nın öğrencilerinden oluşan bir grupla karşılaştı. Onlar artık geçerli olmayan bir düzenlemeye göre vaftiz edilmişlerdi. Dahası, anlaşılan kutsal ruh hakkında pek bilgileri yoktu. Pavlus onlara İsa’nın ismiyle vaftiz edilmenin önemini açıkladı; onlar da Apollos gibi alçakgönüllü ve öğrenmeye istekliydiler. İsa’nın ismiyle vaftiz edildikten sonra kutsal ruh ile bazı mucizevi armağanlar aldılar. Açıkça görüldüğü gibi, Yehova’nın ilerleyen teşkilatına ayak uydurmak nimetlerle sonuçlanır (Elçi. 19:1-7).

      10. Pavlus neden havrayı bırakıp dersliğe gitti? Bu bizim hizmetimiz için nasıl bir örnektir?

      10 Kısa süre sonra bunu başka bir gelişme izledi. Pavlus üç ay boyunca havrada cesaretle iyi haberi duyurdu. ‘Tanrı’nın Krallığı hakkında ikna edici kanıtlar kullanmasına’ rağmen bazıları tutumlarını sertleştirdi ve tam bir muhalif oldu. Pavlus ‘Yol’u kötüleyenlerle’ boşa vakit harcamak yerine, bir okulun dersliğinde konuşmak üzere düzenlemeler yaptı (Elçi. 19:8, 9). Ruhen gelişmek isteyenlerin artık havra yerine dersliğe gitmeleri gerekiyordu. Pavlus gibi biz de ev sahibinin bizi dinlemek istemediğini ya da sadece tartışmak istediğini fark ettiğimizde sohbetimize son verebiliriz. Teşvik edici mesajımızı işitmesi gereken, koyun benzeri nitelikler gösteren daha birçok insan var.

      11, 12. (a) Pavlus çalışkan ve esnek olmak konusunda nasıl bir örnekti? (b) Yehova’nın Şahitleri halka yönelik hizmetlerinde çalışkan ve esnek olmaya nasıl çalışırlar?

      11 Pavlus o derslikte her gün sabah 11’den öğleden sonra 4’e kadar konuşmuş olabilir (Elçi. 19:9). O saatler muhtemelen günün en sakin, fakat en sıcak zamanıydı. İnsanlar işi bırakıp yemek yer ve dinlenirdi. Eğer Pavlus o yoğun tempoyu iki yıl boyunca sürdürdüyse, iyi haberi duyurmak üzere 3.000 saatten daha fazla zaman harcamış olmalı.b Öyleyse bu da Yehova’nın sözünün yayılıp güç kazanmasının başka bir nedeniydi. Pavlus çalışkan ve esnekti. O toplumun ihtiyaçlarını karşılayabilmek için programında değişiklik yaparak hizmetini sürdürdü. Peki sonuç ne oldu? “Gerek Yahudi gerek Yunanlı, Asya eyaletinde oturan herkes Rabbin sözünü duydu” (Elçi. 19:10). Pavlus gerçekten iyi habere tam anlamıyla tanıklık etti.

      İki hemşire telefonla şahitlik yapıyor.

      İnsanlara bulunabilecekleri her yerde ulaşmaya çalışırız

      12 Çağımızda Yehova’nın Şahitleri de çalışkan ve esnektir. İnsanlara bulunabilecekleri her yerde ve her zaman ulaşmaya çalışırız. Caddelerde, çarşılarda ve park yerlerinde şahitlik ederiz. İnsanlarla telefon ya da mektup yoluyla da temas kurarız. Ve evden eve hizmetinde, onlara en çok evde bulunabilecekleri zamanlarda ulaşmaya çalışırız.

      Yehova’nın Sözü Kötü Ruhlara Rağmen “Yayılıyor ve Güç Kazanıyordu” (Elçiler 19:11-22)

      13, 14. (a) Pavlus Yehova sayesinde ne yaptı? (b) Skeva’nın oğulları hangi hatayı yaptı? Bugün Hıristiyan Âlemindeki birçok kişi nasıl benzer şekilde yanılıyor?

      13 Luka bize bunun ardından Pavlus’un Yehova sayesinde “olağanüstü işler” yaptığı göze çarpar bir dönemin geldiğini açıklıyor. Hasta olan insanlar Pavlus’un peşkirleri ve peştemalları onlara götürüldüğünde bile iyileşiyordu. Bu eşyalar kötü ruhları da çıkarıyorduc (Elçi. 19:11, 12). Şeytan’ın kuvvetlerine karşı kazanılan bu harika zaferler çok dikkat çekti, fakat her zaman olumlu sonuçlara yol açmadı.

      14 “O çevrede dolaşıp cin kovan Yahudilerden bazıları” Pavlus’un mucizelerini taklit etmeye kalkıştılar. O Yahudilerden bazıları İsa’nın ve Pavlus’un ismini kullanarak cinleri çıkarmaya çalıştı. Luka’nın örnek olarak söz ettiği Skeva adlı bir kâhinin yedi oğlu bunu yapmaya çalıştıklarında cin, “İsa’yı bilirim, Pavlus’u da tanırım, peki siz kimsiniz?” diye sordu. Sonra cinlerin tutsağı olan adam vahşice o sahtekârlara saldırdı. Adamlar çıplak ve yaralı halde kaçtılar (Elçi. 19:13-16). Bu “Yehova’nın sözü” için çok büyük bir zaferdi. Pavlus’a verilen güç ile sahte dinin destekçilerinin güçsüzlüğü arasındaki fark bundan daha net görülemezdi. Bugün milyonlarca kişi büyük bir yanılgıyla sadece İsa’nın ismini kullanmanın ya da kendilerini “Hıristiyan” olarak adlandırmanın yeterli olduğunu sanıyor. Fakat İsa’nın da belirttiği gibi, sadece Babasının isteğini yerine getirenler gelecek için gerçek bir ümide sahiptir (Mat. 7:21-23).

      15. Ruhçuluk ve bununla bağlantılı nesneler söz konusu olduğunda Efesosluları nasıl örnek alabiliriz?

      15 Skeva’nın oğullarının küçük düşmesi birçok kişinin Tanrı’dan korkmasına yol açtı. Bundan etkilenen birçokları iman etti ve ruhçulukla ilgili uygulamaları bıraktı. Efesos kültüründe büyücülüğün büyük etkisi vardı. Büyüler ve tılsımlar çok yaygındı ve çoğu kez yazılı halde bulunuyordu. Birçok Efesoslu, bugün için on binlerce lira değerinde olmasına rağmen büyücülükle ilgili kitapları getirip herkesin önünde yakma isteği duydu.d Luka şunları söylüyor: “Böylece Yehova’nın sözü, etkili bir şekilde yayılıyor ve güç kazanıyordu” (Elçi. 19:17-20). Hakikatin sahtekârlık ve cinciliğe karşı kazandığı ne muhteşem bir zafer! O sadık kişiler bugün bizim için iyi bir örnektir. Biz de ruhçuluğun çok yaygın olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Sahip olduğumuz bir eşyanın ruhçulukla bağlantısı olduğunu fark edersek Efesosluların yaptığı gibi hemen ondan kurtulmalıyız. Ne pahasına olursa olsun bu iğrenç uygulamalardan uzak kalalım.

      “Epey Büyük Bir Kargaşa Oldu” (Elçiler 19:23-41)

      Dimitrios Efesos’ta bir gümüşçü dükkânında. Elinde Artemis tapınağının gümüş bir minyatürü, öfkeli bir şekilde dükkândaki çalışanlarla konuşuyor. Arka planda, çarşı meydanında toplanmış insanlarla konuşan Pavlus görülüyor.

      “Efendiler, bu işten zengin olduğumuzu çok iyi biliyorsunuz” (Elçiler 19:25).

      16, 17. (a) Dimitrios’un Efesos’ta nasıl kargaşa çıkardığını anlatın. (b) Efesoslular yobazlıklarını nasıl gösterdiler?

      16 Şimdi Şeytan’ın başka bir yöntemini ele alalım. Luka “bu Yol’dan ötürü epey büyük bir kargaşa oldu” derken buna değinir (Elçi. 19:23). O olayları abartmıyordu.e Dimitrios adındaki bir gümüşçü kargaşa çıkarmıştı. O, meslektaşlarının dikkatini çekmek için önce onlara, put satarak zengin olduklarını hatırlattı. Ardından Pavlus’un duyurduğu mesaj yüzünden zarar edeceklerini ima etti; çünkü Hıristiyanlar putlara tapmıyordu. Ayrıca, dinleyicilerinin şehirleri ve milletleriyle gurur duyduğunu bildiğinden bundan yararlandı. Onlara tanrıçaları Artemis ile ona adanmış dünyaca ünlü tapınaklarının “itibardan düşme” tehlikesinde olduğunu söyledi (Elçi. 19:24-27).

      17 Dimitrios’un konuşması istediği etkiyi uyandırdı. Gümüşçüler “Efesosluların Artemis’i büyüktür” diye bağırmaya başladılar ve şehir karıştı. Böylece fanatik bir kalabalığın kışkırtılmasıyla bu bölümün başında anlatılan sahne ortaya çıktı.f Pavlus özverili biri olduğundan amfitiyatroya girip kalabalıkla konuşmak istedi, fakat öğrenciler ısrarla tehlikeden uzak durmasını rica ettiler. İskender isminde biri kalabalığın önüne çıkıp konuşmaya çalıştı. Bir Yahudi olduğundan, kendi milletiyle o Hıristiyanlar arasındaki farkı açıklamak istemiş olabilir. Fakat böyle açıklamalar o kalabalığı ilgilendirmiyordu. Onun Yahudi olduğunu anladıklarında konuşmasına fırsat vermeyerek iki saat boyunca “Efesosluların Artemis’i büyüktür!” diye bağırdılar. Yobazlık konusunda o zamandan bugüne değişen pek bir şey yok. Yobaz insanlar hâlâ son derece mantıksız davranıyor (Elçi. 19:28-34).

      18, 19. (a) Şehir kâtibi Efesos’taki kalabalığı nasıl yatıştırdı? (b) Yetkililer Yehova’nın toplumunu bazen nasıl korudu? Bunda bizim nasıl bir rolümüz olabilir?

      18 Sonunda şehir kâtibi kalabalığı yatıştırdı. Sağduyu sahibi bu yetenekli memur kalabalığa güvence vererek, o Hıristiyanların tapınakları ve tanrıçaları için bir tehlike oluşturmadığını, Pavlus ile arkadaşlarının Artemis tapınağına karşı bir suç işlemediğini ve böyle meseleleri ele almanın uygun yöntemleri olduğunu söyledi. Belki de sözlerinin en çarpıcı kısmı, kanunsuz ve denetimsiz şekilde toplanmaları yüzünden Roma’nın öfkesiyle karşılaşabileceklerini hatırlatmasıydı. Böylece kalabalığı dağıttı. Onların öfkeleri çok çabuk kabarmıştı; bu mantıklı ve etkili sözler karşısında bir o kadar çabuk dindi (Elçi. 19:35-41).

      19 Bu olay sağduyulu bir yetkilinin İsa’nın takipçilerini korumak üzere harekete geçtiği ne ilk ne de son olaydı. Elçi Yuhanna son günler hakkında bir görüntüde, İsa’nın takipçilerini hedef alan, ardı arkası kesilmeyen zulüm dalgalarını ‘yerin’ yuttuğunu gördü; bu “yer” yönetim ya da yargı yetkisine sahip bazı saygın kurumları simgeliyordu (Vah. 12:15, 16). Gerçekten de böyle oldu. Birçok olayda tarafsız yargıçlar Yehova’nın Şahitlerinin ibadet etmek için bir araya gelme ve iyi haberi başkalarıyla paylaşma haklarını korudular. Tabii bizim tutumumuz da böyle zaferlerde rol oynayabilir. Anlaşılan Pavlus davranışıyla Efesos’taki bazı yöneticilerin dostluğunu ve saygısını kazanmıştı, bu nedenle onlar Pavlus’un güvende olmasını istiyorlardı (Elçi. 19:31). Biz de dürüst ve saygılı davranışlarımızın tanıştığımız kişiler üzerinde olumlu bir izlenim bırakmasını isteriz. Bunun ne kadar kapsamlı etkileri olacağını asla bilemeyiz.

      20. (a) Yehova’nın sözünün birinci yüzyılda ve günümüzde güç kazanması hakkında neler hissediyorsunuz? (b) Yehova’nın zamanımızda kazandığı zaferler konusunda kararınız nedir?

      20 Birinci yüzyılda ‘Yehova’nın sözünün’ nasıl ‘etkili bir şekilde yayıldığını ve güç kazandığını’ görmek çok heyecan verici değil mi? Günümüzde de benzer zaferlerin arkasında Yehova’nın olduğunu görmek aynı şekilde heyecan veriyor. Böyle zaferlerde küçük de olsa pay sahibi olmak ister misiniz? Öyleyse incelediğimiz örneklerden ders alın. Alçakgönüllü kalın, Yehova’nın ilerleyen teşkilatına ayak uydurun, çok çalışın, ruhçuluktan uzak durun, dürüst ve saygılı davranışlarınızla iyi bir şahitlikte bulunmak için elinizden geleni yapın.

      a “Asya Eyaletinin Başkenti Efesos” başlıklı çerçeveye bakın.

      b Pavlus 1. Korintoslular mektubunu da Efesos’ta yazdı.

      c Bu peşkirler Pavlus’un terinin gözlerine inmesini engellemek üzere alnına sardığı mendiller olabilirdi. O dönemde Pavlus’un peştemal giymesi de onun boş zamanlarında, belki de sabahın erken saatlerinde çadırcılık işini yapıyor olabileceğini akla getirir (Elçi. 20:34, 35).

      d Luka kitapların 50.000 gümüş değerinde olduğunu söylüyor. Eğer bu sözlerle para birimi olarak dinarı kastettiyse, o zamanlar bir işçi bu parayı kazanabilmek için haftanın yedi günü olmak üzere 50.000 gün, yani yaklaşık 137 yıl çalışmalıydı.

      e Bazıları Pavlus’un Korintoslulara “hayatta kalacağımızı bile sanmıyorduk” derken bu olaydan bahsettiğini söylüyor (2. Kor. 1:8). Bununla birlikte o çok daha tehlikeli bir durumu düşünmüş olabilir. Pavlus ‘Efesos’ta vahşi hayvanlarla boğuştuğunu’ yazdığında, arenada yırtıcı hayvanlarla karşılaştığı bir olaya ya da insanların muhalefetine değinmiş olabilir (1. Kor. 15:32). Bu sözleri hem harfi hem de mecazi olarak yorumlamak mümkündür.

      f Böyle loncalar ya da esnaf birlikleri çok güçlü olabilirdi. Örneğin yaklaşık yüzyıl sonra fırıncılar loncası Efesos’ta benzer bir ayaklanma çıkardı.

  • ‘Hiçbir İnsanın Kanından Sorumlu Değilim’
    Tanrı’nın Krallığına Tam Anlamıyla Tanıklık Edin
    • 21. BÖLÜM

      ‘Hiçbir İnsanın Kanından Sorumlu Değilim’

      Pavlus’un hizmetteki gayreti ve ihtiyarlara nasihatleri

      Bu bölüm Elçiler 20:1-38’e dayanmaktadır

      1-3. (a) Eftihos’un öldüğü geceki ortamı anlatın. (b) Pavlus ne yaptı? Bu olay onun hakkında ne gösteriyor?

      PAVLUS Troas’ta bir evin üst katındaki kalabalık bir odadaydı. İman kardeşleriyle birlikte geçireceği son gece olduğundan onlarla uzun uzun konuştu. Artık gece yarısı olmuştu. Odada çok sayıda kandil yanıyordu, bu hem ısıyı artırıyor hem de belki içerideki havayı giderek ağırlaştırıyordu. Eftihos adında bir genç pencerelerden birine oturmuştu. Pavlus konuşurken Eftihos uykuya daldı ve üçüncü kattaki pencereden aşağı düştü.

      2 Luka bir hekim olduğundan gence bakmak üzere muhtemelen dışarıya ilk fırlayanlar arasındaydı. Her şey çok açıktı. Eftihos “yerden kaldırdıklarında ölmüştü” (Elçi. 20:9). Fakat sonra bir mucize oldu. Pavlus gencin üzerine kapanıp kalabalığa “Gürültü yapmayın, hayata döndü” dedi. Pavlus genci diriltmişti (Elçi. 20:10).

      3 Bu olay Tanrı’nın kutsal ruhunun gücünü gösterdi. Eftihos’un ölümünden Pavlus kesinlikle sorumlu tutulamazdı. Yine de o, Eftihos’un ölümünün bu önemli olaya gölge düşürmesini ya da herhangi birini ruhen tökezletmesini istemedi. Pavlus’un Eftihos’u diriltmesi cemaati teselli etti ve hizmete devam etmeleri için tam anlamıyla güçlendirdi. Bu elçinin kendini başkalarının yaşamından sorumlu hissettiği açıktı. Bu bize, onun “hiçbir insanın kanından sorumlu [değilim]” sözünü hatırlatıyor (Elçi. 20:26). Şimdi Pavlus’un bu konudaki örneğinden nasıl yararlanabileceğimizi görelim.

      “Makedonya’ya Gitmek Üzere Yola Çıktı” (Elçiler 20:1, 2)

      4. Pavlus hangi sıkıntılı olayı yaşamıştı?

      4 Önceki bölümde anlatıldığı gibi, Pavlus çok sıkıntılı bir olay yaşamıştı. Efesos’taki hizmeti bir kargaşaya yol açmıştı. Gerçekten de, geçimleri Artemis tapınmasına bağlı olan gümüşçülerin rol aldığı bir ayaklanma olmuştu. Elçiler 20:1 şöyle der: “Kargaşa bitince, Pavlus öğrencileri yanına çağırttı ve onları yüreklendirdi. Sonra onlara veda edip Makedonya’ya gitmek üzere yola çıktı.”

      5, 6. (a) Pavlus Makedonya’da ne kadar kalmış olabilir? Oradaki kardeşler için neler yaptı? (b) Pavlus’un iman kardeşlerine karşı tutumu nasıldı?

      5 Pavlus Makedonya’ya giderken yolculuğuna ara verip Troas limanında bir süre kaldı. Korintos’a gönderdiği Titus’la orada buluşmayı ümit ediyordu (2. Kor. 2:12, 13). Fakat Titus’un gelmeyeceği anlaşılınca, yoluna devam edip Makedonya’ya gitti. Muhtemelen bir yıl kadar orada kalıp “kardeşlerle konuşarak onları da yüreklendirdi”a (Elçi. 20:2). Titus sonunda Pavlus’la Makedonya’da buluşup ona Korintos cemaatinden güzel haberler getirdi; onlar Pavlus’un yazdığı ilk mektuba olumlu karşılık vermişlerdi (2. Kor. 7:5-7). Bundan dolayı Pavlus, 2. Korintoslular olarak bildiğimiz başka bir mektup daha yazdı.

      6 Pavlus’un Efesos ve Makedonya’daki kardeşlere ziyaretini anlatırken Luka’nın iki kez “yüreklendirdi” sözcüğünü kullanması dikkat çekicidir. Bu ifade onun iman kardeşlerine karşı tutumunu çok güzel anlatıyor. İnsanları hor gören Ferisilerin tersine, Pavlus yumuşak başlı kişileri iş arkadaşları olarak gördü (Yuhn. 7:47-49; 1. Kor. 3:9). Onları sert şekilde uyarması gerektiğinde bile bu tutumunu korudu (2. Kor. 2:4).

      7. Bugün gözetmenler Pavlus’u nasıl örnek alabilir?

      7 Bugün ihtiyarlar ve çevre gözetmenleri Pavlus’u örnek almaya çalışıyorlar. Yardıma ihtiyacı olanlara yanlışlarını gösterdiklerinde bile, amaçları bu kişileri güçlendirmektir. Gözetmenler onları mahkûm etmek yerine, duygudaşlık gösterip yüreklendirmeye çalışırlar. Tecrübeli bir çevre gözetmeni bunu şöyle ifade ediyor: “Birader ve hemşirelerimizin çoğu doğru olanı yapmak istiyor; fakat çoğunlukla düş kırıklıkları, korkular ve başarılı olamayacak kadar güçsüz oldukları düşüncesiyle mücadele ediyorlar.” Gözetmenler bu durumdaki iman kardeşleri için bir güç kaynağı olabilirler (İbr. 12:12, 13).

      PAVLUS’UN MAKEDONYA’DAN YAZDIĞI MEKTUPLAR

      Pavlus Korintoslulara yazdığı ikinci mektupta, Makedonya’ya geldiğinde Korintos’taki kardeşler için kaygılı olduğunu belirtti. Bununla birlikte Titus’un Korintos’tan getirdiği iyi haberler onu teselli etmişti. Pavlus hâlâ Makedonya’da olduğunu gösteren bu ikinci mektubu işte o zaman, yani MS yaklaşık 55’te yazdı (2. Kor. 7:5-7; 9:2-4). O dönemde Pavlus’un aklındaki şeylerden biri Yahudiye’deki kardeşler için bağış toplama işinin tamamlanmasıydı (2. Kor. 8:18-21). O ayrıca Korintos’taki “sahte elçiler, düzenbaz işçiler” yüzünden de kaygılanıyordu (2. Kor. 11:5, 13, 14).

      Pavlus Titus’a mektubunu da Makedonya’dan yazmış olabilir. O, Roma’da ilk kez tutuklanıp serbest bırakılmasının ardından MS 61-64 yıllarında bir ara Girit’te bulundu. Titus’u bazı sorunları halletmesi ve cemaate ihtiyarlar ataması için orada bıraktı (Tit. 1:5). Titus’tan Nikopolis’te kendisiyle buluşmasını istedi. Eski Akdeniz bölgesinde bu isimde birkaç şehir vardı, fakat Pavlus’un büyük ihtimalle Yunanistan’ın kuzeybatısındaki Nikopolis’ten söz ettiği anlaşılıyor. Elçi, Titus’a mektubunu yazdığı sırada herhalde o yörede hizmet ediyordu (Tit. 3:12).

      Pavlus, Timoteos’a ilk mektubunu MS 61-64’te, Roma’da hapis yattığı iki dönem arasındaki bir tarihte yazdı. Bu mektubun girişinde, Timoteos’tan Efesos’ta kalmasını isterken kendisinin Makedonya’ya gittiğini belirtir (1. Tim. 1:3). Oradan yazdığı anlaşılan bu mektupta Pavlus, Timoteos’a bir baba gibi öğüt verdi, onu teşvik etti ve cemaatlerde izlenecek yöntemlerle ilgili talimatlar verdi.

      ‘Kendisine Bir Tuzak Kurulduğunu Öğrendi’ (Elçiler 20:3, 4)

      8, 9. (a) Pavlus’un gemiyle Suriye’ye gitme planlarını hangi şey alt üst etti? (b) Yahudilerin Pavlus’a düşmanlık beslemesinin nedeni ne olabilir?

      8 Pavlus Makedonya’dan Korintos’a geçti.b Orada üç ay kaldıktan sonra, yolculuğuna devam edip Kenhrea’ya, oradan da gemiyle Suriye’ye gitmeyi planladı. Böylece Suriye’den Yeruşalim’e geçebilecek ve ihtiyaçta olan kardeşlere bağışları ulaştırabilecektic (Elçi. 24:17; Rom. 15:25, 26). Fakat beklenmedik bir gelişme Pavlus’un planlarını değiştirdi. Elçiler 20:3’e göre, o “Yahudilerin kendisine bir tuzak kurduğunu öğrenmişti.”

      9 Yahudilerin Pavlus’a düşmanlık beslemesi şaşırtıcı değildi, çünkü onu sapkın olarak görüyorlardı. Bir süre önce, Korintos havrasında önemli biri olan Krispos, Pavlus’un hizmeti sayesinde Hıristiyan olmuştu (Elçi. 18:7, 8; 1. Kor. 1:14). Başka bir seferinde de Korintos’taki Yahudiler, Ahaya genel valisi Gallio’ya Pavlus’la ilgili suçlamalarda bulunmuşlardı. Ancak Gallio o suçlamaları temelsiz bulmuştu ve bu kararı Pavlus’un düşmanlarını öfkeden deliye döndürmüştü (Elçi. 18:12-17). Korintos’taki Yahudiler herhalde Pavlus’un kısa süre içinde yakınlardaki Kenhrea’dan gemiye bineceğini biliyor ya da tahmin ediyorlardı. Bu yüzden elçiyi o limanda tuzağa düşürmek için plan yaptılar. Acaba Pavlus ne yapacaktı?

      10. Pavlus’un Kenhrea’dan uzak kalmaya çalışması korkaklık mıydı? Açıklayın.

      10 Pavlus güvenliğini sağlamak ve kendisine emanet edilen paraları korumak için Kenhrea’dan uzak kalmaya ve tekrar Makedonya üzerinden geri dönmeye karar verdi. Gerçi, kara yolculuğunun da kendine özgü tehlikeleri vardı. Genelde haydutlar eski yollarda pusuda beklerdi. Hanlar bile güvenli olmayabilirdi. Fakat Pavlus Kenhrea’da onu bekleyen tehlikeler yerine kara yolculuğundaki tehlikeleri tercih etti. Neyse ki yalnız başına yolculuk etmiyordu. Vaizlik turunun bu kısmında ona Aristarhos, Gayus, Sekundus, Sopatros, Tihikos, Timoteos ve Trofimos eşlik ediyordu (Elçi. 20:3, 4).

      11. Bugün İsa’nın takipçileri kendilerini korumak için ne tür makul önlemler alırlar? Bu konuda İsa nasıl örnek oldu?

      11 Pavlus gibi bugün de İsa’nın takipçileri hizmetteyken kendilerini korumak için tedbirli davranırlar. Bazı bölgelerde sahalarına tek başına değil, grup olarak ya da en azından ikişer ikişer giderler. Peki ya zulümden kendilerini nasıl korurlar? İsa’nın takipçileri zulümden kaçamayacaklarının farkındadır (Yuhn. 15:20; 2. Tim. 3:12). Yine de kendilerini bile bile tehlikeye atmazlar. Bu konuda İsa’nın örneğine bakalım. Bir keresinde Yeruşalim’deki muhalifler onu taşlamak için taş toplamaya başladıklarında “İsa gizlendi ve mabetten çıktı” (Yuhn. 8:59). Daha sonra Yahudiler onu öldürmek üzere komplo kurduklarında ‘İsa artık Yahudiler arasında dolaşmadı. Oradan ayrılarak çöle yakın bir yere gitti’ (Yuhn. 11:54). İsa, Tanrı’nın onunla ilgili isteğiyle çelişmediğinde, kendini korumak için makul önlemler aldı. Bugün de İsa’nın takipçileri aynısını yaparlar (Mat. 10:16).

      PAVLUS BAĞIŞLARI ULAŞTIRIYOR

      MS 33 yılının Pentekost’undan sonraki yıllarda Yeruşalim’deki İsa’nın takipçileri kıtlık, zulüm ve mallarının yağmalanması gibi birçok sıkıntı yaşadılar. Bunun sonucunda onlardan bazıları muhtaç duruma düştü (Elçi. 11:27–12:1; İbr. 10:32-34). Bu nedenle, MS yaklaşık 49’da Yeruşalim’deki ihtiyarlar Pavlus’tan duyuru faaliyetini öncelikle diğer milletlerden olanlara odaklamasını isterken onu ‘yoksulları unutmamaya’ teşvik ettiler. Pavlus cemaatlerde bağış toplama işinin gözetimini üstlendiğinde buna uygun davrandığını gösterdi (Gal. 2:10).

      MS 55’te Pavlus Korintoslulara şöyle dedi: “Kardeşlerle ilgili para yardımı konusunda siz de Galatya cemaatlerine verdiğim talimata uyun. Her biriniz haftanın ilk günü kendi maddi gücüne göre kenara bir miktar ayırsın, böylece ben geldiğimde toplama işi olmasın. Oraya geldiğimde, bağışınızı sizin mektuplarla onay verdiğiniz kişiler eliyle Yeruşalim’e göndereceğim” (1. Kor. 16:1-3). Bundan kısa süre sonra Korintoslulara Tanrı ilhamıyla yazdığı ikinci mektupta bağışlarını hazır etmelerini istedi ve Makedonyalıların da bağışta bulunduğunu söyledi (2. Kor. 8:1–9:15).

      Böylece MS 56’da cemaatlerin temsilcileri toplanan bağışı yerine ulaştırmak üzere Pavlus’la buluştu. Birlikte seyahat eden dokuz kişi hem belirli ölçüde güvenlik sağladı, hem de Pavlus’u bağışlanan paraları uygunsuz şekilde kullandığı yönünde olası bir suçlamadan korudu (2. Kor. 8:20). Pavlus’un Yeruşalim’e yaptığı yolculuğun başlıca amacı toplanan bağışları yerine ulaştırmaktı (Rom. 15:25, 26). Bu elçi daha sonra vali Feliks’e şunları söyledi: “Ben yıllar sonra, milletime bağışlanan yardımları yerine ulaştırmaya ve sunular vermeye gelmiştim” (Elçi. 24:17).

      “Büyük Bir Teselli Buldular” (Elçiler 20:5-12)

      12, 13. (a) Eftihos’un diriltilmesi cemaati nasıl etkiledi? (b) Bugün sevdiklerini kaybedenleri Kutsal Kitaba dayalı hangi ümit teselli ediyor?

      12 Makedonya’dan birlikte geçen Pavlus ve arkadaşları anlaşılan sonra ayrıldılar. Grubun Troas’ta yeniden bir araya geldiği görülüyor.d Kayıt “beş günde Troas’a onların yanına vardık” diyore (Elçi. 20:6). Bölümün başında anlatıldığı gibi, Eftihos isimli genç burada diriltildi. Gencin diriltildiğini gören kardeşlerin neler hissettiğini bir düşünün. Kayıt ‘büyük bir teselli bulduklarını’ söylüyor (Elçi. 20:12).

      13 Elbette günümüzde böyle mucizeler olmuyor. Fakat sevdiklerini kaybedenler Kutsal Kitaba dayalı dirilme ümidiyle ‘büyük bir teselli bulmaktadır’ (Yuhn. 5:28, 29). Bir düşünün, Eftihos kusurlu olduğundan sonunda tekrar öldü (Rom. 6:23). Fakat Tanrı’nın yeni dünyasında diriltilenlerin sonsuza kadar yaşama ümidi olacak. Üstelik, İsa’yla birlikte gökte hüküm sürmek üzere diriltilenler ölümsüzlüğü giyerler (1. Kor. 15:51-53). İster meshedilmişlerden, isterse de ‘başka koyunlardan’ olsun, bugün İsa’nın tüm takipçileri ‘büyük bir teselli” sağlayan sağlam bir ümide sahipler (Yuhn. 10:16).

      “Hem Herkesin İçinde Hem de Evden Eve” (Elçiler 20:13-24)

      14. Pavlus Miletos’ta, Efesos’tan gelen ihtiyarlara ne dedi?

      14 Pavlus ve arkadaşları Troas’tan Assos’a, oradan Midilli’ye, Sakız Adasına, Sisam Adasına ve Miletos’a gittiler. Pavlus’un amacı Pentekost Bayramında Yeruşalim’de olmaktı. O, Yeruşalim’e gitmek için acele ettiğinden, dönüş yolculuğunda Efesos’a uğramayan bir gemiyi tercih etti. Yine de, Efesos’taki ihtiyarlarla konuşmayı arzuladığı için onlarla Miletos’ta buluşmak istedi (Elçi. 20:13-17). İhtiyarlar geldiğinde Pavlus onlara şöyle dedi: “Asya eyaletine adım attığım ilk günden beri, yanınızda nasıl bir yaşam sürdüğümü iyi biliyorsunuz. Rabbimizin hizmetinde büyük bir alçakgönüllülükle ve gözyaşlarıyla çalıştım. Yahudilerin kurduğu tuzaklar yüzünden birçok zorlukla karşılaştım. Bu sırada, sizlere yararlı olacak her şeyi söylemekten ve hem herkesin içinde hem de evden eve Tanrı’nın sözünü öğretmekten geri durmadım. Hem Yahudilere hem Yunanlılara, tövbe edip Tanrı’ya dönmeleri ve Efendimiz İsa’ya iman etmeleri için her şeyi tam olarak anlattım” (Elçi. 20:18-21).

      15. Evden eve şahitlikte bulunmanın bazı yararları nelerdir?

      15 Bugün insanlara iyi haberi ulaştırmanın pek çok yolu var. Pavlus gibi biz de insanlara bulundukları her yerde, otobüs duraklarında, kalabalık caddelerde ya da çarşılarda ulaşmaya çalışırız. Ancak Yehova’nın Şahitlerinin başlıca duyuru yöntemi hâlâ evden eve gitmektir. Neden? Öncelikle evden eve hizmeti herkese Krallık mesajını düzenli olarak duymaları için yeterince fırsat tanır; bu, Tanrı’nın tarafsızlığını gösterir. Ayrıca dürüst kişilerin ihtiyaç duydukları konularda kişisel yardım almalarını sağlar. Evden eve hizmeti bu faaliyete katılan kişilerin imanını ve tahammülünü de artırır. Gerçekten de, bugün gerçek Hıristiyanların “hem herkesin içinde hem de evden eve” şahitlik etmekteki gayretleri onları tanıtan özelliklerden biridir.

      16, 17. Pavlus korkusuz biri olduğunu nasıl gösterdi? Bugün İsa’nın takipçileri onu nasıl örnek alırlar?

      16 Pavlus o ihtiyarlara Yeruşalim’e döndüğünde kendisini hangi tehlikelerin beklediğini bilmediğini söyledi. Devamen şöyle dedi: “Fakat ben canıma hiç değer vermiyorum; yeter ki, Tanrı’nın lütfuyla ilgili iyi habere tam anlamıyla tanıklık etmek için Efendimiz İsa’dan aldığım görevi ve bu yoldaki koşumu tamamlayabileyim” (Elçi. 20:24). Korkusuz biri olan Pavlus ister sağlık sorunları ister şiddetli muhalefet olsun, hiçbir şeyin onu hizmetini yerine getirmekten alıkoymasına izin vermedi.

      17 Benzer şekilde, bugün de İsa’nın takipçileri birçok olumsuz duruma tahammül ediyor. Bazıları hükümetlerin getirdiği yasaklar ve zulümle karşılaşıyor. Başkaları fiziksel ya da duygusal rahatsızlıklarla cesurca savaşıyor. İsa’nın takipçisi gençler okulda yaşıtlarının baskısıyla mücadele ediyor. İçinde bulundukları durum ne olursa olsun, Yehova’nın Şahitleri Pavlus gibi sadakatlerini korurlar. Onlar ‘iyi habere tam anlamıyla tanıklık etmeye’ kararlıdırlar.

      “Kendinize ve Tüm Sürüye Dikkat Edin” (Elçiler 20:25-38)

      18. Pavlus kimsenin kanından sorumlu olmamak için ne yaptı? Efesos cemaatinin ihtiyarları nasıl aynısını yapabilirdi?

      18 Pavlus sonra kendi yaşamını örnek göstererek Efesos cemaatindeki ihtiyarlara çok net nasihatler verdi. Önce onlara bunun muhtemelen son görüşmeleri olduğunu söyledi. Ardından ‘hiçbir insanın kanından sorumlu olmadığını’ belirterek “Tanrı’nın tüm amacını size bildirmekten geri durmadım” dedi. İhtiyarlar hiç kimsenin kanından sorumlu olmamak için Pavlus’u nasıl örnek alabilirdi? Elçi şöyle dedi: “Kendinize ve tüm sürüye dikkat edin; sizler, Tanrı’nın Kendi Oğlunun kanıyla satın aldığı cemaate çobanlık etmek üzere, kutsal ruh tarafından o sürünün içinde gözetmenler olarak atandınız” (Elçi. 20:26-28). Pavlus onları uyararak ‘zalim kurtların’ sürüye sızacağını ve “öğrencileri kendi peşlerinden sürüklemek için çarpıtılmış sözler” söyleyeceklerini bildirdi. İhtiyarlar ne yapmalıydı? Pavlus “Uyanık kalın” dedi. “Üç yıl boyunca gece gündüz her birinize gözyaşlarıyla tembihte bulunduğumu unutmayın” (Elçi. 20:29-31).

      19. Birinci yüzyılın sonuna doğru ne tür bir yozlaşma oldu? Bu, sonraki yüzyıllarda neye yol açtı?

      19 Birinci yüzyılın sonuna doğru “zalim kurtlar” ortaya çıktı. MS yaklaşık 98’de elçi Yuhanna şunları yazdı: “Birçok Mesih düşmanı türedi. . . . . Onlar bizim aramızdan çıktılar, fakat bizden değillerdi. Bizden olsalardı, bizimle kalırlardı” (1. Yuhn. 2:18, 19). Üçüncü yüzyıla gelindiğinde hakikate isyan Hıristiyan Âleminin ruhban sınıfının doğmasına yol açtı ve dördüncü yüzyılda da İmparator I. Constantinus Hıristiyanlığın bu yozlaşmış şeklini resmen tanıdı. Din adamları putperest ayinleri benimseyip onlara “Hıristiyanlık” görünümü vererek gerçekten “çarpıtılmış sözler” söylediler. Hakikate isyanın etkileri Hıristiyan Âleminin öğreti ve uygulamalarında hâlâ görülüyor.

      20, 21. Pavlus nasıl özverili bir tutum gösterdi? Bugün ihtiyarlar aynı tutumu nasıl gösterebilir?

      20 Pavlus’un yaşamı ile sonraları cemaatten faydalanmaya çalışacak olanların yaşamı arasında çok büyük bir zıtlık vardı. O, cemaate yük olmamak için çalışarak geçimini sağladı. İman kardeşleri için çaba harcarken kişisel kazanç peşinde değildi. Pavlus Efesos’taki ihtiyarları özverili bir tutum sergilemeye teşvik etti. Onlara şöyle dedi: “Zayıflara yardım etmeniz ve Efendimiz İsa’nın, ‘Vermek almaktan daha büyük mutluluktur’ sözünü unutmamanız gerek[ir]” (Elçi. 20:35).

      21 Bugün de ihtiyarlar Pavlus gibi özverilidirler. Hıristiyan Âleminin din adamları sürülerini sömürürken, ‘Tanrı’nın cemaatine çobanlık etme’ sorumluluğu verilen kişiler görevlerini bencil amaçlar gütmeden yerine getirirler. Gerçek Hıristiyanların cemaatinde gurura ve hırsa yer yoktur, çünkü ‘itibar peşinde koşanlar’ sonunda başarısız olacaklar (Özd. 25:27). Haddini bilmezlik sadece utanca yol açar (Özd. 11:2).

      Pavlus ve yol arkadaşları gemiye biniyor; Efesos’lu ihtiyarlar Pavlus’a sarılıyor.

      “Hepsi çok gözyaşı döktü” (Elçiler 20:37).

      22. Efesos’taki ihtiyarlar Pavlus’u neden sevdi?

      22 Pavlus kardeşlerine gösterdiği içten sevgi nedeniyle sevildi. Gerçekten de, elçiden ayrılma zamanı geldiğinde kardeşlerin “hepsi çok gözyaşı döktü; Pavlus’un boynuna sarılıp onu şefkatle öptüler” (Elçi. 20:37, 38). İsa’nın takipçileri, Pavlus gibi bencil amaçlar gütmeden kardeşler uğruna özveriyle çaba gösterenleri gerçekten takdir eder ve severler. Pavlus’un mükemmel örneğini inceledikten sonra, onun şu sözleri söylerken övünmediğini ya da abartmadığını mutlaka siz de gördünüz: “Hiçbir insanın kanından sorumlu [değilim]” (Elçi. 20:26).

      a “Pavlus’un Makedonya’dan Yazdığı Mektuplar” başlıklı çerçeveye bakın.

      b Pavlus Romalılara mektubunu muhtemelen Korintos’a yaptığı bu ziyaret sırasında yazdı.

      c “Pavlus Bağışları Ulaştırıyor” başlıklı çerçeveye bakın.

      d Luka’nın Elçiler 20:5, 6’da birinci çoğul şahıs kullanması, onun bir süre Filipi’de kaldıktan sonra orada Pavlus’la tekrar buluştuğu fikrini uyandırıyor (Elçi. 16:10-17, 40).

      e Filipi’den Troas’a gitmek beş gün sürmüştü. Bunun nedeni elverişsiz rüzgârlar olabilirdi, çünkü aynı yolculuk daha önce sadece iki gün sürmüştü (Elçi. 16:11).

  • “Yehova’nın İstediği Olsun”
    Tanrı’nın Krallığına Tam Anlamıyla Tanıklık Edin
    • 22. BÖLÜM

      “Yehova’nın İstediği Olsun”

      Tanrı’nın isteğini yapmaya kararlı olan Pavlus Yeruşalim’e gider

      Bu bölüm Elçiler 21:1-17’ye dayanmaktadır

      1-4. Pavlus neden Yeruşalim’e gidiyordu? Onu orada neler bekliyordu?

      MİLETOS’TAKİ veda sahnesi çok dokunaklıydı. Efesos cemaatinin sevgili ihtiyarlarından ayrılmak zorunda olmaları Pavlus ve Luka’ya çok zor geliyordu. Bu iki görevli vaiz geminin güvertesinde duruyordu. Torbaları seyahat için gerekli olan malzemelerle doluydu. Yahudiye’deki yoksul kardeşler için toplanan paralar da yanlarındaydı ve bu paraları onlara ulaştırmak istiyorlardı.

      2 Hafif bir rüzgâr yelkenleri şişirdi ve gemi gürültülü rıhtımı geride bıraktı. İki vaiz yanlarındaki yedi kişiyle birlikte kıyıdaki üzgün kardeşlerinden gözlerini ayıramıyordu (Elçi. 20:4, 14, 15). Yolcular, dostları gözden kaybolana dek el sallamaya devam etti.

      3 Pavlus Efesos’taki ihtiyarlarla yaklaşık üç yıl boyunca omuz omuza hizmet etmişti. Fakat şimdi kutsal ruhun yönlendirmesiyle Yeruşalim’e gidiyordu. Kendisini nelerin beklediğini bir ölçüde biliyordu. Daha önce o ihtiyarlara şunları söylemişti: “Ruhun zorlamasıyla Yeruşalim’e gidiyorum. Orada başıma neler geleceğini bilmesem de, zincirlerin ve sıkıntıların beni beklediğini kutsal ruh her şehirde bana tekrar tekrar söylüyor” (Elçi. 20:22, 23). Pavlus tehlikeye rağmen Yeruşalim’e gitmek üzere kendisini ‘ruhun zorladığını’ hissediyordu. O, hem kutsal ruhun yönlendirmesini izlemesi gerektiğini düşünüyordu hem de bunu yapmayı istiyordu. Pavlus yaşamına değer veriyordu, fakat en önem verdiği şey Tanrı’nın isteğini yerine getirmekti.

      4 Siz de böyle hissediyor musunuz? Kendimizi Yehova’ya adadığımızda O’nun isteğini yerine getirmenin yaşamımızdaki en önemli şey olacağına ciddiyetle söz vermiş olduk. Öyleyse elçi Pavlus’un örnek sadakatini ele almaktan yarar görebiliriz.

      “Kıbrıs’ı” Geçtiler (Elçiler 21:1-3)

      5. Pavlus ile yol arkadaşları Sur şehrine hangi güzergâhtan gittiler?

      5 Pavlus’la yol arkadaşlarının bindiği gemi ‘pupa yelken seyretti.’ Yani gemi elverişli rüzgârları arkasına alıp rotasını değiştirmeden ilerledi ve aynı gün İstanköy’e (Kos Adası) vardı (Elçi. 21:1). Anlaşılan gemi o gece orada demir attı, ertesi gün de Rodos’a ve Patara’ya doğru yol aldı. Pavlus ile arkadaşları Anadolu’nun güney kıyısındaki Patara’da, doğrudan Fenike’deki Sur şehrine giden büyük bir yük gemisine bindiler. Gemiyle yol alırken ‘Kıbrıs’ı solda bırakarak’ yolculuğa devam ettiler (Elçi. 21:3). Elçilerin İşleri kitabının yazarı Luka neden bu ayrıntıya değindi?

      6. (a) Kıbrıs’ı görmek Pavlus’u neden cesaretlendirmiş olabilir? (b) Yehova’nın sizi nasıl desteklediği ve yardım ettiği üzerinde derin düşününce hangi sonuca varıyorsunuz?

      6 Pavlus adayı gösterip orada yaşadığı tecrübeleri anlatmış olabilir. O bundan yaklaşık dokuz yıl önce Barnabas ve Yuhanna Markos ile birlikte birinci vaizlik turundayken, duyuru işine muhalefet eden büyücü Elimas’la karşılaşmıştı (Elçi. 13:4-12). O adayı görmek ve orada yaşadıkları üzerinde derin düşünmek, Pavlus’u ileride başına gelecekler konusunda cesaretlendirmiş ve güçlendirmiş olabilir. Biz de Tanrı’nın bizi nasıl desteklediği ve sınavlara dayanmamıza nasıl yardım ettiği üzerinde derin düşünmekten yarar görebiliriz. Bunu yapmak şu sözleri yazan Davut gibi hissetmemize yardım edebilir: “Doğru kişinin başındaki belalar çoktur, fakat Yehova onu hepsinden kurtarır” (Mezm. 34:19).

      ‘Öğrencileri Bulduk’ (Elçiler 21:4-9)

      7. Yolcular Sur’a gelince ne yaptılar?

      7 Pavlus iman kardeşleriyle ilişkisine çok değer veriyordu ve onlarla birlikte olmayı çok istiyordu. Luka Sur’a geldiklerinde ‘öğrencileri arayıp bulduklarını’ yazar (Elçi. 21:4). Sur’da İsa’nın takipçilerinin olduğunu bilen yolcular onları arayıp buldular ve muhtemelen onların yanında kaldılar. Hakikate sahip olmanın en büyük nimetlerinden biri, nereye gidersek gidelim bizi sevgiyle karşılayacak iman kardeşlerimizi bulabilecek olmamızdır. Tanrı’yı seven ve hakiki tapınmayı benimseyenlerin dünyanın her yerinde dostları vardır.

      8. Elçiler 21:4’ü nasıl anlamalıyız?

      8 Luka Sur’da yedi gün kaldıklarını anlatırken ilk bakışta şaşırtıcı gelebilecek bir şey söyler: “Onlar [Sur’daki kardeşler] ruhun yönlendirmesiyle Pavlus’a sürekli Yeruşalim’e ayak basmamasını söylüyorlardı” (Elçi. 21:4). Yehova fikrini mi değiştirmişti? Şimdi Pavlus’tan Yeruşalim’e gitmemesini mi istiyordu? Hayır. Kutsal ruh ona Yeruşalim’den uzak kalmasını değil, orada kötü muamele göreceğini söylemişti. Anlaşılan Sur şehrindeki kardeşler kutsal ruh aracılığıyla doğru bir sonuca varmışlardı; Pavlus Yeruşalim’de sıkıntı çekecekti. O nedenle, Pavlus için kaygılanan kardeşler ona ısrarla oraya gitmemesini söylediler. Onu yaklaşan tehlikeden koruma arzuları gayet makuldü. Bununla birlikte, Yehova’nın isteğini yerine getirmeye kararlı olan Pavlus Yeruşalim yolculuğuna devam etti (Elçi. 21:12).

      9, 10. (a) Sur’daki kardeşlerin kaygılarını işitince Pavlus hangi benzer durumu hatırlamış olabilir? (b) Bugün dünyada hangi düşünce yaygındır? Bu İsa’nın sözleriyle nasıl çelişir?

      9 Pavlus kardeşlerin bu kaygılarını işitince, İsa’nın, öğrencilerine Yeruşalim’e gideceğini, acılar çekip öldürüleceğini söylediğinde karşılaştığı benzer bir itirazı hatırlamış olabilir. O olayda Petrus duygularına kapılıp İsa’ya “Tanrı esirgesin Efendim, bunlar senin başına asla gelmeyecek” demişti. İsa da şöyle karşılık vermişti: “Çekil karşımdan Şeytan! Sen bana ayak bağısın, çünkü senin aklında Tanrı’nın değil insanların düşünceleri var” (Mat. 16:21-23). İsa Tanrı’nın ondan beklediği özverili yaşamı sürdürmeye kararlıydı. Pavlus da aynı şeyi hissediyordu. Sur’daki kardeşler şüphesiz Petrus gibi iyi niyetliydiler, fakat onlar Tanrı’nın isteğini anlamamışlardı.

      Bir birader tarla hizmetinde sabırsızca saatine bakıyor. Hizmet arkadaşı da ona bakıyor.

      İsa’yı izlemek için özverili bir tutum gerekir

      10 Bugün de kendi iyiliğini düşünme ya da en kolay yolu seçme düşüncesi birçoklarına çekici geliyor. Genelde insanlar rahat ve kendilerinden az şey talep eden bir din istiyorlar. Oysa İsa tamamen farklı bir zihniyeti teşvik etti. O öğrencilerine şöyle dedi: “Biri benim arkamdan gelmek isterse, kendini reddetsin; işkence direğini yüklensin ve hep beni izlesin” (Mat. 16:24). İsa’yı izlemek en hikmetli ve en doğru yaşam yoludur, fakat en kolay yaşam yolu değildir.

      11. Sur şehrindeki kardeşler Pavlus’a sıcak sevgilerini ve desteklerini nasıl gösterdiler?

      11 Çok geçmeden Pavlus, Luka ve yanlarındaki kişilerin yola devam etme zamanları geldi. Oradan ayrılışlarını anlatan kayıt çok dokunaklıdır. Bu, Sur’daki kardeşlerin Pavlus’a duydukları sıcak sevginin yanı sıra onun hizmetine verdikleri büyük desteği de gösterir. Erkekler, kadınlar ve çocuklar Pavlus ile yol arkadaşlarına kıyıya kadar eşlik etti. Grupça diz çöküp dua ettiler, sonra vedalaştılar. Ardından Pavlus, Luka ve arkadaşları başka bir gemiye binip Ptolemais’e doğru yollarına devam ettiler. Orada kardeşlerle görüşüp bir gün yanlarında kaldılar (Elçi. 21:5-7).

      12, 13. (a) Sadakatle hizmet etmek konusunda Filipus nasıl bir örnektir? (b) Filipus bugün İsa’nın takipçisi babalar için nasıl iyi bir örnektir?

      12 Sonra Luka, Pavlus ve yol arkadaşlarının Sezariye’ye gittiklerini bildirir. Orada ‘incil vaizi Filipus’un evine gittiler’a (Elçi. 21:8). Filipus’u görmek onları çok sevindirmiş olmalı. Yaklaşık 20 yıl önce elçiler Yeruşalim’de yeni kurulmuş Hıristiyan cemaatinde gıda dağıtma işine yardım etmesi için Filipus’u tayin etmişti. Filipus uzun zamandır gayretli bir vaizdi. Hatırlarsanız zulüm nedeniyle öğrenciler dağıldığında Filipus Samiriye’ye gidip iyi haberi duyurmaya başlamıştı. Ardından Habeş saray görevlisine iyi haberi duyurmuş ve onu vaftiz etmişti (Elçi. 6:2-6; 8:4-13, 26-38). Sadakatle hizmet etmek konusunda ne mükemmel bir örnek!

      13 Filipus hizmetteki gayretini kaybetmemişti. O artık Sezariye’de yaşıyordu ve Luka’nın onu “incil vaizi” olarak adlandırmasından da görüldüğü gibi duyuru işinde hâlâ faaldi. Ayrıca o sırada peygamberlik eden dört kızının olduğunu öğreniyoruz; anlaşılan onlar babalarının izinden gitmiştib (Elçi. 21:9). Öyleyse Filipus ev halkının Yehova ile ilişkisini güçlendirmek için çok şey yapmış olmalı. Bugün de İsa’nın takipçisi babalar hizmette ailelerine önderlik ederek ve çocuklarının duyuru işine sevgi geliştirmesine yardım ederek Filipus’u örnek almalı.

      14. Pavlus’un iman kardeşleriyle yaptığı ziyaretler nasıl sonuçlanmış olmalı? Bugün de hangi benzer fırsatlar var?

      14 Pavlus gittiği her yerde iman kardeşlerini arayıp buldu ve onlarla vakit geçirdi. Kuşkusuz o yörelerdeki kardeşler de bu gezici vaize ve arkadaşlarına konukseverlik göstermeyi istiyorlardı. Bu ziyaretler herhalde ‘teşvik alışverişiyle’ sonuçlandı (Rom. 1:11, 12). Benzer fırsatlar bugün de var. Eviniz ne kadar mütevazı olursa olsun, çevre gözetmeniyle eşine konukseverlik göstermekten büyük yararlar elde edersiniz (Rom. 12:13).

      SEZARİYE: ROMA’NIN YAHUDİYE EYALETİNİN BAŞKENTİ

      Elçilerin İşleri kitabındaki olayların geçtiği dönemde Sezariye bir Roma eyaleti olan Yahudiye’nin başkentiydi, eyalet valisi ve askeri karargâh da oradaydı. Şehri Büyük Herodes inşa etti ve Sezar Augustus’un şerefine şehre bu ismi verdi. O zamanlar çok tanrılı Helenistik uygarlığın bir kısmı olan şehirlerde yaygın olan her şey Sezariye’de mevcuttu; örneğin, “tanrı” Sezar’a adanmış bir tapınak, bir tiyatro, bir hipodrom ve bir amfitiyatro vardı. Nüfusun büyük kısmını Yahudi olmayanlar oluşturuyordu.

      Sezariye surlarla çevrili bir liman şehriydi. Şehrin Sebastos (Augustus’un Yunancası) adındaki yeni limanının devasa bir dalgakıranı vardı; gemiler kıyıya ancak bu sayede yanaşabiliyordu. Herodes’in tutkusu, bu limanın doğu Akdeniz’in ticaret merkezi olan İskenderiye’deki limana rakip olmasıydı. Sezariye İskenderiye’ye karşı hiçbir zaman üstünlük sağlayamasa da, başlıca ticaret yolları üzerindeki stratejik konumundan ötürü uluslararası bir önem kazandı.

      İncil vaizi Filipus iyi haberi Sezariye’de duyurdu ve anlaşılan çocuklarını orada yetiştirdi (Elçi. 8:40; 21:8, 9). Romalı Yüzbaşı Kornelius’un yaşadığı ve İsa’nın takipçisi olduğu yer de orasıydı (Elçi. 10:1).

      Elçi Pavlus Sezariye’yi birkaç kez ziyaret etti. İsa’nın takipçisi olmasından kısa süre sonra düşmanları onu öldürmek için komplo kurduğunda, öğrenciler bu yeni kardeşlerini aceleyle Yeruşalim’den 90 kilometre uzaktaki Sezariye’ye götürüp oradan gemiyle Tarsus’a gönderdiler. Pavlus ikinci ve üçüncü vaizlik turlarının sonunda Yeruşalim’e giderken de Sezariye limanından geçti (Elçi. 9:28-30; 18:21, 22; 21:7, 8). İki yıl boyunca Herodes’in Sezariye’deki sarayında tutuldu. Orada Feliks, Festus ve Agrippa’yla konuştu ve sonunda oradan gemiyle Roma’ya doğru yola çıktı (Elçi. 23:33-35; 24:27–25:4; 27:1).

      KADINLAR CEMAATTE ÖĞRETEBİLİR MİYDİ?

      Birinci yüzyıldaki Hıristiyan cemaatinde kadınların rolü neydi? Kadınlar cemaatte öğretebilir miydi?

      İsa takipçilerine Krallıkla ilgili iyi haberi duyurma ve öğrenci yetiştirme görevini verdi (Mat. 28:19, 20; Elçi. 1:8). Bu öğretmenlik görevi, erkek, kadın, delikanlı veya genç kız olsun tüm Hıristiyanlar için geçerlidir. Bu Yoel 2:28, 29’daki peygamberlik sözlerinden de görülebilir. Elçi Petrus bu sözlerin MS 33 yılının Pentekost’unda bir gerçekleşmesi olduğunu şu sözlerle gösterdi: “Tanrı diyor ki, ‘Son günlerde, her türlü insanın üzerine ruhumdan dökeceğim; oğullarınız ve kızlarınız peygamberlik edecekler; . . . . O günlerde hem erkek hem de kadın kullarımın üzerine ruhumdan dökeceğim, onlar da peygamberlik edecekler’” (Elçi. 2:17, 18). Daha önce gördüğümüz gibi, incil vaizi Filipus’un peygamberlik eden dört kızı vardı (Elçi. 21:8, 9).

      Bununla birlikte, Tanrı’nın Sözü sadece gözetmen ve hizmet görevlisi olarak tayin edilmiş erkeklerin cemaatte öğretmesi gerektiğini belirtir (1. Tim. 3:1-13; Tit. 1:5-9). Gerçekten de Pavlus şöyle söyledi: “Bir kadının öğretmesine ya da erkeğin üzerinde hâkimiyet kurmasına izin veremem. Kadın sessizce dinlesin” (1. Tim. 2:12).

      “Ölmeye de Hazırım” (Elçiler 21:10-14)

      15, 16. Agabos ne söyledi? Bunun dinleyenler üzerinde nasıl bir etkisi oldu?

      15 Pavlus Filipus’ta kalırken başka bir saygın ziyaretçi, Agabos geldi. Filipus’un evinde toplananlar Agabos’un bir peygamber olduğunu biliyordu; o daha önce Klaudius’un saltanatı sırasında büyük bir kıtlık olacağını bildirmişti (Elçi. 11:27, 28). Belki de onlar ‘Agabos neden geldi? Acaba ne söyleyecek?’ diye merak ettiler. Onlar kendisine dikkatle bakarken Agabos Pavlus’un kuşağını aldı. Bununla kendi ellerini ve ayaklarını bağladıktan sonra konuşmaya başladı. Şu ciddi mesajı iletti: “Kutsal ruh diyor ki, ‘Yahudiler bu kuşağın sahibini Yeruşalim’de böyle bağlayıp diğer milletlerden insanların eline verecekler’” (Elçi. 21:11).

      16 Bu peygamberlik sözleri Pavlus’un Yeruşalim’e gideceğini doğruluyordu. Ayrıca Pavlus’un oradaki Yahudilerle karşı karşıya gelmesinin “diğer milletlerden insanların eline” verilmesiyle sonuçlanacağını da gösteriyordu. Bu sözler orada bulunanları derinden etkiledi. Luka şöyle yazıyor: “Bu sözleri duyunca, hem biz hem oradaki kardeşler Yeruşalim’e gitmemesi için Pavlus’a yalvardık. O zaman Pavlus bize şunları söyledi: ‘Ne yapıyorsunuz? Ağlayarak neden yüreğimi eritiyorsunuz? Bilin ki, ben Efendimiz İsa’nın ismi uğrunda Yeruşalim’de sadece zincire vurulmaya değil, ölmeye de hazırım’” (Elçi. 21:12, 13).

      17, 18. Pavlus, Tanrı’nın isteğini yerine getirmeye kesin kararlı olduğunu nasıl gösterdi? Kardeşler bunu nasıl karşıladı?

      17 O sahneyi gözünüzde canlandırmaya çalışın. Luka da dahil tüm kardeşler Pavlus’a yola devam etmemesi için yalvarıyorlardı. Bazıları ağlıyordu. Kendisine gösterilen sevgi dolu ilgiden etkilenen Pavlus şefkatle onlara ‘yüreğini erittiklerini’ ya da bazı çevirilere göre ‘yüreğini parçaladıklarını’ söyledi. Yine de o kararlıydı. Sur’daki kardeşlerle buluştuğunda olduğu gibi, yalvarışların ya da gözyaşlarının kendisini duraksatmasına izin vermeyecekti. Tersine, onlara neden gitmesi gerektiğini açıkladı. Pavlus çok büyük bir cesaret ve kararlılık gösterdi. Daha önce İsa’nın yaptığı gibi o da Yeruşalim’e gitmeye kararlıydı (İbr. 12:2). Pavlus şehit olmaya çalışmıyordu, fakat böyle olursa da İsa Mesih’in bir takipçisi olarak ölmeyi şeref sayacaktı.

      18 Kardeşler onun kararını nasıl karşıladı? Saygı gösterdiler. Şöyle okuyoruz: “Onu kararından caydıramayınca, ‘Yehova’nın istediği olsun’ diyerek sustuk” (Elçi. 21:14). Pavlus’u Yeruşalim’e gitmemesi için ikna etmeye çalışanlar kendi görüşlerinde ısrar etmediler. Kendilerine çok zor gelse de, Yehova’nın isteğini anlayıp kabul ederek Pavlus’u dinlediler ve itiraz etmeyi bıraktılar. Böylece Pavlus ölümüyle sonlanabilecek yolculuğa başladı. Sevdikleri caydırmaya çalışmasaydı onun için her şey daha kolay olacaktı.

      19. Pavlus’un yaşadıklarından hangi değerli dersi alıyoruz?

      19 Pavlus’un yaşadıklarından şu değerli dersi alıyoruz: Başkalarını Tanrı’ya hizmet ederken özverili bir yaşam sürmekten caydırmaya asla çalışmamalıyız. Bu ders sadece bir ölüm kalım meselesi söz konusu olduğunda değil, birçok durumda geçerlidir. Örneğin, İsa’nın takipçisi birçok ana baba için çocuklarının uzak yerlerde Yehova’ya hizmet etmek üzere evden ayrılması zor olsa da, onlar çocuklarının cesaretini kırmamaya kararlıdır. İngiltere’de yaşayan Phyllis, biricik kızı görevli vaiz olarak Afrika’ya gittiğinde neler hissettiğini şöyle anlatıyor: “Bu benim için duygusal açıdan zor bir dönemdi. Onun bu kadar uzakta olacağını bilmek bana çok zor gelmişti. Hem çok üzgündüm hem de onunla gurur duyuyordum. Bu konuda çok dua ettim. Fakat bu onun kararıydı ve asla onu vazgeçirmeye çalışmadım. Ne de olsa ona her zaman Krallıkla ilgili uğraşları hayatında ön plana koymasını ben öğretmiştim. Kızım 30 yıldır yabancı ülkelerde hizmet ediyor ve sadakati için her gün Yehova’ya teşekkür ediyorum.” Özverili iman kardeşlerimizi teşvik etmemiz gerçekten güzel bir davranıştır.

      Resimler: Bir görevli vaiz çift ve anne babaları. 1. Anne baba telefonla konuşurken çok mutlu. 2. Çift tayin yerlerinde telefonla konuşurken mutlular.

      Özverili iman kardeşlerimizi teşvik etmemiz güzel bir davranıştır

      “Kardeşler Bizi Sevinçle Karşıladı” (Elçiler 21:15-17)

      20, 21. Pavlus’un kardeşleriyle birlikte olmak istediğini gösteren nedir? O neden iman kardeşleriyle birlikte olmak istedi?

      20 Hazırlıklar tamamlandı ve Pavlus kardeşlerin eşliğinde yola devam etti. Pavlus’a eşlik etmeleri onu tüm yürekle desteklediklerinin kanıtıydı. Yeruşalim’e yaptıkları yolculuğun her evresinde Pavlus ve yol arkadaşları iman kardeşlerinin arkadaşlığına ihtiyaç duydu. Sur’da öğrencileri bulmuş ve yedi gün onlarla kalmışlardı. Ptolemais’te kardeşlerle buluşup onlarla bir gün geçirmişlerdi. Sezariye’de de birkaç gün Filipus’un evinde kalmışlardı. Sonra Sezariye’den bazı kardeşler Pavlus ile arkadaşlarına Yeruşalim’e kadar eşlik ettiler. Yolcular Yeruşalim’e geldiklerinde, ilk öğrencilerden biri olan Mınason tarafından ağırlandılar. Luka “kardeşler bizi sevinçle karşıladı” der (Elçi. 21:17).

      21 Açıkça görüldüğü gibi Pavlus iman kardeşleriyle birlikte olmak istiyordu. Bizim gibi, bu elçi için de kardeşler teşvik kaynağıydı. Kuşkusuz bu teşvik Pavlus’u, kendisini öldürmeye çalışan öfkeli muhalifler karşısında güçlendirecekti.

      a “Sezariye: Roma’nın Yahudiye Eyaletinin Başkenti” başlıklı çerçeveye bakın.

      b ““Kadınlar Cemaatte Öğretebilir miydi?” başlıklı çerçeveye bakın.

Türkçe Yayınlar (1974-2026)
Oturumu Kapat
Oturum Aç
  • Türkçe
  • Paylaş
  • Tercihler
  • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
  • Kullanım Şartları
  • Gizlilik İlkesi
  • Privacy Settings
  • JW.ORG
  • Oturum Aç
Paylaş