-
Huzur ArayışıGözcü Kulesi—2005 | 1 Temmuz
-
-
Huzur Arayışı
ALBERT’İN çok tatlı iki çocuğu ve mutlu bir evliliği vardı. Fakat hayatında bir şeylerin eksik olduğunu düşünüyordu. İş bulması gerektiği bir dönemde siyasete girdi ve sosyalizmi benimsedi. Hatta yerel Komünist partinin faal bir üyesi oldu.
Çok geçmeden Komünizm, Albert’i hayal kırıklığına uğrattı. Bunun üzerine siyasetle tüm bağlarını kopardı ve kendini tümüyle ailesine adadı. Ailesinin mutluluğu yaşamdaki tek amacı haline geldi. Yine de Albert içinde hissettiği boşluk duygusunu bir türlü gideremiyordu; gerçek mutluluk ve huzur ondan çok uzaklardaydı.
Bu durumda olan tek kişi Albert değildir. Milyonlarca insan yaşamlarında anlamlı bir amaç bulmak için çeşitli ideolojileri, felsefeleri ve dinleri araştırmıştır. 1960’larda Batı’da ortaya çıkan hippi akımı, ahlaksal ve toplumsal alandaki geleneksel değerlere karşı bir isyandı. Özellikle gençler, uyuşturucu yoluyla ve bu hareketin guru denilen akıl hocalarının felsefeleriyle mutluluğu ve yaşamın amacını aradılar. Fakat yine de hippi hareketi gerçek mutluluğu getiremedi. Bunun yerine, uyuşturucu bağımlılarının ve rasgele cinsel ilişkide bulunan gençlerin ortaya çıkmasına katkıda bulunup, toplumun ahlaksal bir karışıklığa sürüklenmesini hızlandırdı.
Yüzyıllardır birçok kişi mutluluğu zenginlik, güç ve eğitimde aradı. Ancak bunların hepsi sonuçta hayal kırıklığına yol açtı. Tanrı’nın peygamberi İsa “insanın çok malı mülkü olsa bile, hayatı bunlara bağlı değildir” demişti (Luka 12:15). Çünkü zenginliğin peşinde koşmak genelde mutsuzluk getirir. Mukaddes Kitapta bu konuda şöyle söyleniyor: “Zengin olmayı hedef edinenler, ayartıcı durumlara ve tuzağa düşerler; insanları yıkıma ve yok oluşa sürükleyen anlamsız ve zararlı arzulara kapılırlar. Çünkü her tür zararlı şeyin kökünde para sevgisi yatar. Bazıları bu sevdaya kapılarak . . . . büyük acılarla kendilerini yaraladılar” (1. Timoteos 6:9, 10).
Peki bir kişi yaşamda nasıl huzur ve amaç bulabilir? Bu, deneme yanılma yöntemiyle bulunabilecek bir şey midir? Neyse ki böyle değil. Sonraki makalede de göreceğimiz gibi, bu sorun, sadece insanlara özgü olan çok önemli bir ihtiyacın karşılanmasıyla çözümlenir.
-
-
“Ne Mutlu Manevi İhtiyacının Farkında Olanlara”Gözcü Kulesi—2005 | 1 Temmuz
-
-
“Ne Mutlu Manevi İhtiyacının Farkında Olanlara”
KUŞLAR sabah uyandıklarında genelde önce bir süre cıvıldaşırlar, sonra yiyecek aramak için uçarlar. Akşam olduğunda tünedikleri yere geri döner; biraz daha ötüşür ve uyurlar. Belirli mevsimlerde çiftleşir, yumurtlar ve yavrularını büyütürler. Başka hayvanlar da önceden belirlenmiş böyle bir yaşam sürdürürler.
Biz insanlar ise farklıyız. Evet, biz de yiyoruz, uyuyoruz ve çocuk sahibi oluyoruz, ama çoğumuz sadece bu tür şeylerle mutlu olmuyor. Neden var olduğumuzu bilmek istiyoruz ve hayatımızda bir amaç arıyoruz. Aynı zamanda geleceğe dair bir ümidimizin olmasını da istiyoruz. İnsana özgü bu istekler, insan yaşamının manevi bir yönü olduğunu ve bu yönde hissettiği derin ihtiyaçları karşılayabilecek güçte olduğunu gösterir.
Tanrı’nın Suretinde Yaratıldık
İnsanın doğasında manevi bir yönün bulunmasının nedeni Mukaddes Kitapta şöyle açıklanıyor: “Allah insanı kendi suretinde yarattı, onu Allahın suretinde yarattı; onları erkek ve dişi olarak yarattı” (Tekvin 1:27). ‘Tanrı’nın suretinde’ yaratılmış olmamız, günah ve kusurla lekelenmiş olsak bile Tanrı’nın bazı niteliklerini yansıtabileceğimiz anlamına geliyor (Romalılar 5:12). Örneğin, biz de üretken ve yaratıcı olabiliriz. Aynı zamanda bir ölçüde hikmete, adalet duygusuna ve birbirimize özverili sevgi gösterme yeteneğine de sahibiz. Ayrıca geçmişi düşünebilir, gelecek için plan yapabiliriz (Süleyman’ın Meselleri 4:7; Vaiz 3:1, 11; Mika 6:8; Yuhanna 13:34; 1. Yuhanna 4:8).
Tanrı’ya tapınma isteğine doğuştan sahip olmamız, manevi ihtiyaçlarımızı karşılayabilme gücümüzü en açık şekilde gösterir. Yaratıcımızla bir bağ kurma ihtiyacımızı uygun şekilde karşılamadıkça, gerçek ve kalıcı mutluluğu bulamayız. İsa “Ne mutlu manevi ihtiyacının farkında olanlara” demişti (Matta 5:3). Bu ihtiyacı, Tanrı’nın standartları ve insanlıkla ilgili amacı hakkındaki hakikatleri öğrenerek karşılamaya özen göstermeliyiz. Manevi konularda hakikati Mukaddes Kitapta bulabiliriz.
“Senin Sözün Hakikattir”
Elçi Pavlus şöyle yazdı: “Kutsal Yazıların tümü Tanrı ilhamıdır ve öğretmek, yanlışı göstermek, düzeltmek . . . . bakımından yararlıdır” (2. Timoteos 3:16). Pavlus’un bu sözleri, İsa’nın Tanrı’ya duasındaki “senin sözün hakikattir” sözleriyle uyum içindedir. Bu Sözün günümüzde Mukaddes Kitapta yer aldığını biliyoruz; bu nedenle, inançlarımızın ve standartlarımızın ona uygun olup olmadığını incelememiz akıllıca olur (Yuhanna 17:17).
İnançlarımızı Tanrı’nın Sözüyle karşılaştırırsak, eski Veria halkını örnek almış oluruz. Onlar böyle yaparak Pavlus’un öğrettiği şeylerin Kutsal Yazılara uygun olduğundan emin olmuşlardı. Tarihçi Luka, Verialıları eleştirmek yerine, tutumları nedeniyle övmüş ve onlar hakkında “kendilerine anlatılanların doğruluğunu her gün Kutsal Yazılardan dikkatle araştırarak sözü büyük istekle kabul ettiler” diye yazmıştı (Elçilerin İşleri 17:11). Çelişkili dinsel ve ahlaksal öğretilerle sıkça karşılaştığımız günümüzde açık fikirli Verialıları örnek almamız önemlidir.
Manevi konularda hakikati saptamanın başka bir yolu, bunun insanların yaşamını nasıl etkilediğini görmektir (Matta 7:17). Örneğin Mukaddes Kitap hakikatine uygun yaşamak kişiyi daha iyi bir eş ve daha iyi bir anne ya da baba yapmalı; böylece ailenin mutluluğuna katkıda bulunup, kişinin huzurunu artırmalıdır. İsa “Tanrı’nın sözünü dinleyip tutanlara ne mutlu” demişti (Luka 11:28).
İsa’nın sözleri bize Yehova Tanrı’nın İsrailoğullarına söylediği şu sözleri hatırlatıyor: “Faideli olanı sana öğreten, yürüyeceğin yolda seni güden, Allahın RAB (Yehova) benim. Keşke emirlerimi iyi dinliye idin! O zaman selâmetin ırmak gibi, salâhın da deniz dalgaları gibi olurdu” (İşaya 48:17, 18). Bu sıcak çağrı, iyiliği ve doğruluğu seven herkesi kesinlikle etkileyecektir.
Bazıları ‘Kulaklarına Hoş Gelen Şeyleri’ Tercih Ediyor
Tanrı’nın bu samimi çağrıyı yapma nedeni, İsrailoğullarının dinsel yalanlarla aldatılmalarıydı (Mezmur 106:35-40). Biz de yalanlara karşı uyanık olmalıyız. Pavlus, İsa’nın sözde takipçileri hakkında şunları yazdı: “Öyle bir dönem gelecek ki, insanlar bu sağlıklı öğretiye katlanamayacak ve kulaklarına hoş gelen şeyleri duymak için kendi arzularına göre öğretmenler toplayacaklar. . . . . Hakikat sözüne kulaklarını tıka”yacaklar (2. Timoteos 4:3, 4).
Dinsel liderler evlilik dışı cinsel ilişki, eşcinsellik ve sarhoşluk gibi, yanlış arzuları tatmin etmeye yönelik alışkanlıklara göz yumarak insanların kulaklarına hoş gelen sözler söylüyorlar. Oysa Mukaddes Kitap böyle şeyleri yapanların ve onaylayanların ‘Tanrı’nın Krallığında mirası olmayacağını’ açıkça söylüyor (1. Korintoslular 6:9, 10; Romalılar 1:24-32).
Mukaddes Kitap standartlarına göre yaşamak, özellikle de alaylarla karşılaşıldığında, kuşkusuz cesaret ister. Fakat bu başarılabilir. Yehova’nın Şahitleri arasında eskiden uyuşturucu kullanmış, alkol bağımlısı olmuş, cinsel ahlaksızlık yapmış, sokak çetelerine karışmış, hırsızlık yapmış ve yalan söylemiş kişiler de var. Fakat onlar Tanrı’nın Sözünü benimsediler ve ‘Yehova’nın hizmetçilerine yaraşır bir yaşam sürdürmek’ için kutsal ruhun yardımıyla hayatlarında değişiklikler yaptılar (Koloseliler 1:9, 10; 1. Korintoslular 6:11). Tanrı’yla barıştıklarından dolayı iç huzuruna ve şimdi göreceğimiz gibi, gelecekle ilgili gerçek bir ümide de sahip oldular.
Gökteki Krallık Ümidi
Mukaddes Kitap itaatli insanların kalıcı bir barışa sahip olacakları ümidini verir. Bu ümit Tanrı’nın Gökteki Krallığı aracılığıyla gerçekleşecek. İsa örnek duasında “Krallığın gelsin. Gökte olduğu gibi yerde de Senin isteğin gerçekleşsin” demişti (Matta 6:10). Evet, yeryüzünde Tanrı’nın isteğini sadece Tanrı’nın Gökteki Krallığı yerine getirebilir. Çünkü İsa Mesih’in yönettiği bu Krallık, Tanrı’nın yeryüzü üzerindeki haklı egemenliğini yerine getirme aracıdır (Mezmur 2:7-12; Daniel 7:13, 14).
İsa Mesih Gökteki Krallığın kralı olarak itaatli insanlığı her tür kölelikten, örneğin Âdem’in günahının pençesinden ve bunun sonucu olan hastalık ve ölümden de kurtaracak. Vahiy 21:3, 4’te şöyle söyleniyor: “İşte, Tanrı’nın çadırı insanlarladır . . . . [Yehova Tanrı] gözlerinden bütün gözyaşlarını silecek. Artık ölüm olmayacak, artık matem, feryat ve acı da olmayacak. Önceki şeyler geçti.”
Tüm yeryüzünde kalıcı barış egemen olacak. Bundan eminiz, çünkü İşaya 11:9’da şöyle yazıyor: “[Gökteki Krallığın yönetiminde yaşayanlar] bütün mukaddes dağımda zarar vermiyecekler ve helâk etmiyecekler; çünkü sular denizi nasıl kaplıyorsa, dünya da RAB (Yehova) bilgisi ile dolu olacak.” Evet yeryüzündeki herkes Tanrı hakkında tam bilgiye sahip olacak ve O’na itaat edecek. Bu ümit sizi sevindiriyor mu? Eğer öyleyse, Yehova hakkında bu değerli ‘bilgiyi’ almanın zamanı şimdidir.
İyi Habere Kulak Verecek misiniz?
Tanrı, Gökteki Krallık aracılığıyla, Şeytan’ın işlerinin tüm izlerini ortadan kaldıracak ve insanları Kendi doğru standartlarına göre eğitecek. Bu nedenle, İsa’nın öğretilerinin odak noktasının bu Krallık olmasına şaşmamalı. İsa, “Tanrı’nın krallığı hakkındaki müjdeyi bildirmeliyim, çünkü ben bunun için gönderildim” dedi (Luka 4:43). Mesih öğrencilerine bu iyi haberi başkalarıyla paylaşmalarını emretti (Matta 28:19, 20). O, “Krallık hakkındaki bu iyi haber, dünyanın her yerinde bütün milletlere şahitlik amacıyla duyurulacak ve son o zaman gelecek” diye bildirdi (Matta 24:14). Son, hızla yaklaşıyor. O nedenle dürüst ve samimi insanların hayat kurtaran iyi haberi duyması gerçekten çok önemlidir.
Önceki makalede sözü edilen Albert’in karısı ve oğlu Yehova’nın Şahitleriyle Mukaddes Kitabı incelemeye başlayınca o da Krallıkla ilgili bu iyi haberi duydu. Önce kuşkulandı; hatta yöresindeki bir din adamından karısını ve oğlunu ziyaret edip Şahitlerin hatalarını ortaya çıkarmasını istedi. Fakat din adamı bu işe karışmak istemedi. Bu sefer Albert, Şahitlerin öğretilerindeki yanlışları göstermek niyetiyle, ailesi Mukaddes Kitabı incelerken yanlarında kalıp konuşulanları dinlemeye karar verdi. Bunu bir kez yaptı, ondan sonra o da Kutsal Yazıları incelemeye başladı. Bu konuda daha fazla bilgi almayı çok istiyordu. Tutumundaki bu değişikliği şöyle açıkladı: “Aslında her zaman aradığım buydu.”
Albert nihayet manevi ihtiyacını karşılamaya başladı ve bundan asla pişman olmadı. Mukaddes Kitap hakikati ona tüm yaşamı boyunca aradığı şeyleri vermişti: Toplumun içine işleyen adaletsizliğe ve yozlaşmaya bir çözüm ve bir gelecek ümidi. Mukaddes Kitap hakikati ona iç huzuru da verdi. Ya siz manevi ihtiyacınızı karşılıyor musunuz? Lütfen 6. sayfada bulunan çerçevedeki soruları incelemeye biraz zaman ayırın. Daha fazla bilgi edinmek isterseniz, Yehova’nın Şahitleri size yardım etmekten mutlu olacaklar.
-