Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w85 1/8 s. 25-28
  • Söylentileri Yayar mısın?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Söylentileri Yayar mısın?
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1985 (Dinsel Seri 48-60)
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • SÖYLENTİLER NASIL BAŞLAR?
  • SÖYLENTİLER NEDEN YAYILIYOR?
  • DOĞRUYU YANLIŞTAN AYIRT EDİN
  • SÖYLENTİLERİ DURDURUN, HAKİKATİ YAYIN
  • Hakkımdaki Dedikodularla Nasıl Başa Çıkabilirim?
    Gençler Soruyor
  • Dedikodu—Başkalarını ve Kendinizi İncitmekten Nasıl Kaçınabilirsiniz?
    Uyanış!—1992
  • Dedikoduyu Nasıl Engelleyebilirim?
    Uyanış!—2007
  • Yehova’nın Şahitleri Hakkında Neler Biliyorsunuz?
    Uyanış!—2010
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1985 (Dinsel Seri 48-60)
w85 1/8 s. 25-28

Söylentileri Yayar mısın?

ORTAÇAĞ boyunca, Avrupa’daki sözde Hıristiyanlar arasında inanılmaz bir söylenti yayıldı. Yahudilerin, her yıl Fısıh bayramında, bir Hıristiyanı öldürüp, kanını ayinlerinde kullandıkları fısıldanmaktaydı. Bazen Yahudilerin Hıristiyan çocuklarını yakaladıkları ve öldürüp kanlarını kullanmadan önce, feci şekilde onlara işkence yaptıkları söylenmekteydi. Ta yüzyılımıza kadar, Almanya’nın Nazi döneminde, Yahudilere zulmetmek için bahane olarak bu söylentiler kullanıldı.

Bu hikâye araştırıldı ve yalan olduğu birkaç kez kanıtlandı; buna rağmen, söylenti hemen hemen bin yıl kadar sürüp gitti. Eğer biri bunu sana söyleseydi, onu yayar mıydın? Öyle umulur ki, bunu yapmamak için hepimizin yeterince sağduyusu veya acıma duygusu olsun. Bununla beraber, söylentiler sürüp giden karmaşık şeylerdir. Başladıktan sonra, onları durdurmak çok güçtür. Hatta bugün bile garip ve anlamsız söylentiler çıkıp, insanları alev gibi sarıyor ve etrafa yayılıyor.

Örneğin, Amerika Birleşik Devletlerinde ev aletleri üreten büyük bir şirket, geçenlerde Şeytan ile ilişkisini ilettiği ve ticari markasının aslında bir cini sembolize ettiği yolunda yapılan bir söylentinin kurbanı oldu. Başka yaygın çapta duyulan bir söylentiye göre de, hazır yemek satan iyi tanınmış bir firma, hamburgerlerine kurt katıyormuş! Birkaç yıl önce Beatles şarkıcı topluluğunun bir üyesinin trafik kazasında ölüp yerine ona benzeyen birini geçtiği söylentisine de inanıldı. Hatta “Watchtower” yayınları da bazı söylentilerin konusu oldu; örneğin sanatçılardan biri resimlere gizlice cin tasvirleri sokmuş, işi ortaya çıkarılmış ve müşareketten kesilmiş!

Acaba bizzat sen, bu gibi bir haberin yayılmasına hiç katkıda bulundun mu? Bulundunsa ancak belki bilmeyerek gerçek olmayan şeyleri bizzat yaydın; çünkü onların hepsi asılsızdı. Muhakkak “Watchtower”ın yayınları hakkında bu söylenti hem zararlıydı, hem de yayınları çekici kılmak üzere uzun saatler harcayan Tanrı’nın gayretli hizmetçilerine karşı bir iftiraydı. Bu söylenti, Tanrı’nın gök cisimlerini yaratırken, ‘aydaki adam’ yüzü görüntüsünü kasten oluşturduğunu söylemek kadar gülünçtür. Çok zaman önce Yehova Tanrı, İsraillilere: “Yalan haber taşımıyacaksın” emrini vermişti. (Çıkış 23:1) Bu emrin verilmesi için iyi nedenler vardı. Böyle söylentilerin daima kötü sonuçları vardır. Onları yayan, yalancı olur ve Yehova bundan nefret eder. (Süleymanın Meselleri 6:16-19) Böyle söylentiler, bunlara konu olanın iyi namını da lekeler. Aynı zamanda söylentiyi dinleyen kişiyi de aldatır ve belki onu akılsızca davranmağa sevk eder. (Sayılar 13:32–14:4) Dostlarımızı böyle söylentilerle aldatmak büyük sevgisizliktir. Tanrı’nın şu emrine karşı gelinmiş olur: “Hile ile davranmıyacaksınız, ve birbirinize yalan söylemiyeceksiniz.”—Levililer 19:11; Süleymanın Meselleri 14:25.

Dolayısıyla, duyduğumuz bir haberi başkalarına iletmeden önce bunun gerçek olduğuna dikkat etmeliyiz. Bunu acaba nasıl yapabiliriz? Bize yardım eden etkenlerden biri, söylentilerin ne demek istediklerini anlamaktır.

SÖYLENTİLER NASIL BAŞLAR?

Bir söylenti, “ağızda dolaşan ve doğruluğu belli olmayan bir haber”dir (Türkçe Sözlük). Söylentiler ağızdan ağıza yayılabilir veya daha “resmi” bir kılığa bürünüp yazıda veya radyoda da söylenebilir. Bir şeyin televizyonda söylenmesi veya gazetede yayımlanması onun doğru olduğu anlamına gelmez.

Söylentiler nasıl başlar? Bunu tam olarak bilmek, çoğu zaman imkânsızdır. Birinin ağzından çıkan bir söz duyulabilir, tekrarlanıp abartılabilir. Bir şeyin belki olacağı fikri, kolayca muhakkak meydana gelecek iddiası haline gelebilir; ondan sonra da gerçekten olduğu söylenebilir. Hatta biri bir şakaya ciddiye alıp, onu tekrarlarsa, bir söylentinin başlamasına neden olabilir.

Söylentiler genellikle korku dolu bir ortamda ortaya çıkar. Yeruşalim’in sonu yaklaşırken, oradaki şartları önceden bildiren Hezekiel peygamber şöyle dedi: “Yılgınlık geliyor; ve barış arıyacaklar, ve bulunmıyacak. Belâ üzerine belâ gelecek, ve kötü haber üzerine kötü haber çıkacak.” (Hezekiel 7:25, 26) Halkın yüreği korkuyla dolarken, Yeruşalim bir söylentiler yuvası haline gelecekti.

Söylentiler kasten de başlatılabilir. Direğe gerilip öldürülen İsa’nın diriltilişi sırasında gördükleri şaşırtıcı olayları haber verdikleri zaman, Yahudilerin başkâhin ve ihtiyarları onlara para vererek, asılsız bir söylentiyi yaymalarını istediler. Şöyle dediler: “Şakirtleri geceleyin geldiler; biz uyurken onu çaldılar, diyin.” Askerler itaat ettiler. “Onlar da parayı alıp kendilerine öğretildiği gibi yaptılar; ve bu söz ta bugüne kadar Yahudiler arasında yayılmıştır.”—Matta 28:13-15.

SÖYLENTİLER NEDEN YAYILIYOR?

Daha ilginç bir soru vardır: Söylentiler dolaşmağa başladıktan sonra neden öylesine ısrarla sürüp giderler? Bunu bir nedeni, sadece insanların bunlara inanmak istemeleridir. Bazı gazete muhabirlerinin işi, ünlü kişiler hakkındaki söylentileri tekrarlamaktır. Böyle haberler için bir pazar olmasaydı, onlar çok zaman geçmeden işsiz kalacaklardı. Birçok insan Pavlus’un günlerindeki Yunanlılar gibidir. Onlar daima ‘yeni bir şeyi dinlemeye’ hevesliydiler.—Resullerin İşleri 17:21.

Söylentiler, sahip oldukları yanlış anlamalara ve önyargılara uydukları için de yayılırlar. Yahudilerin, Hıristiyan çocuklarını öldürmekle ilgili asılsız söylenti, şüphesiz Yahudi olmayanların, Yahudileri tanımadıklarından, dinleyen kulaklar buldu. Yahudilerden korkuyorlar veya onları kıskanıyorlardı. Söylentiler, bir şey hakkında yaygın biçimde duyulan bir huzursuzluğu da yansıtabilir. Hamburgerlerdeki kurtlarla ilgili söylenti, insanların besinlerine konulan ek ve gizli maddeler yüzünden tedirginlik duyulduğundan dolayı sürüp gitmiş olabilir. Ev aletleri satan şirket hakkındaki söylenti de birçok kişinin bugün cinciliğe ve ispritizmaya merak sardığı için kök salmış olabilir.

Hükümetlerin veya yetkililerin gizli bir şekilde hareket ettikleri yerlerde de söylentiler dolaşıp gelişecektir. Hüsnükuruntular bile söylentileri besleyebilir. Yıllar boyunca, uçan dairelerin sözde başka gezegenlerde bulunan bilimsel açıdan gelişmiş topluluklardan gelen iyilik-sever yaratıkları taşıdıkları yolundaki haberler dolaşıp durmuştur. Sıkıntı dolu 20. yüzyılımızda bazı insanlar, bu gibi varlıkların gerçekten var olduklarına inanmayı teselli edici bulabilirler.

Bir söylenti, gerçeklerin yanlış yorumlanmasıyla da başlatılabilir veya görünürde durum doğrulanabilir. Birinci yüzyılda, resul Pavlus’un, Yahudilerin Musa’dan irtidat etmeye teşvik ettiğine dair bir söylenti çıktı. (Resullerin İşleri 21:21, 24) Bu söylenti asılsızdı, fakat Pavlus’un, Yeruşalim’deki resul ve ihtiyarların aldıkları kararlara uyarak milletlerden olan Hıristiyanların Musa Kanunu altına girmelerine gerek olmadığını öğretme gerçeğinden kaynaklanmış olabilir.—Resullerin İşleri 15:5, 28, 29.

DOĞRUYU YANLIŞTAN AYIRT EDİN

Öyle ise, kulaktan kulağa yayılan her şey asılsız bir söylenti midir? Katiyen değil! Yeşu’nun günlerinde, Erihalı Rahab İsrailli çaşıtlara şöyle dedi: “Çünkü Mısırdan çıktığınız zaman RAB önünüzden Kızıl Denizi sularını nasıl kuruttu, ve Erden ötesinde olan Amorîlerin tamamen yok ettiğiniz iki kıralına ne yaptınız işittik. (Yeşu 2:10, 11) Rahab’ın duymuş olduğu bu haber doğruydu.

Benzer şekilde İsa, Filistin diyarında alametler yaptığı zaman, Mukaddes Kitap şöyle der: “Ve onun haberi bütün Suriyeye yayıldı; ve ona çeşit çeşit hastalıklara ve dertlere tutulmuş bütün hastaları, cinlere tutulanları, saralı ve inmeli olanları getirdiler, ve onları iyi etti.” (Matta 4:23, 24) İsa hakkında söylenen bu haberler de doğruydu.

O halde, bir haberin doğru veya sadece bir söylenti olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? Biri sana ilginç bir bilgi verdiği zaman, göz önünde bulundurman gereken bazı şeyler şunlardır:

Haberi size kim iletti? Acaba o, bir işin gerçek durumundan emin olmadıkça asla bir şey söylemeyen kişilerden biri midir? Yoksa daima burnunu başkalarının işlerine sokmağa çalışanlardan biri midir? O, acaba çekici haberlerin ilk söyleyeni olmaya hevesli biri midir? Bir haberin kaynağı, herhalde bu haberin doğru olup olmadığı konusunda büyük önem taşır. Böylece akla başka bir nokta da geliyor: Güven ve sorumluluk mevkilerinde bulunanlar, örneğin cemaatteki ihtiyarlar veya olgun Hıristiyan kadınlar, bir haberi başkalarına iletmeden önce, tamamen tüm gerçeklere sahip olduklarından emin olmalıdırlar. Tabii, bir haberin başka birine iletilmesine hiç gerek olmayabilir de! İnsanlar genellikle böyle kişilerin sözlerine daha çok inanırlar ve söylediklerini tekrar ederler.—Resullerin İşleri 20:28; Titus 2:3

Sana bir haberi ulaştıran kişi acaba tüm gerçekleri bilecek durumda mıdır? Tipik söylentilerin sık sık şöyle bir başlangıcı olur: “. . . . ’da çalışan adamı tanıyan amcamdan şunu işittim.” Böyle bir girişi duyarsanız, sakının! Bazen oynayan çocuklar bir daire durumunda dizilirler biri hemen yanındakine küçük bir cümle fısıldar. Yanındaki de bunu kendi yanındakine fısıldar ve böylece devam eder. Cümle tüm dairedeki çocukları dolaştığı zaman, çocuklar fısıldananın ne kadar değişmiş olduğunu görürler ve çok hoşlanırlar. Birçoğumuz bu oyunu oynadık, ama acaba bundan çıkan önemli dersi de aldık mı? Haberler de kişiden kişiye geçtiği zaman, kaçınılmaz biçimde değişikliğe uğrarlar ve çok zaman geçmeden asıl anlamlarına hiç benzemezler. Böylece bir haberin kaynağını kesin olarak öğrenemiyorsan, herhalde bu haberin değiştirilmiş olduğunu, hatta yalan olduğunu kabul etmek en iyi yoldur.

Gelen haber acaba iftira niteliğinde midir? Bir haber, belirli bir kişinin, mesleğin, ırkın veya teşkilatın iyi namını etkiliyorsa, çok dikkatli olmalısınız. Bu, söz konusu gruba veya kişiye karşı pek dostane duygularınız olmadığı zaman da geçerlidir. İftira iftiradır, ve yalan da yalandır; bunların kurbanlarının kimliği fark etmez. İsa, yazıcıları ve Ferisileri açıksözlülükle mahkûm etti, ama, onlar hakkında iftira niteliğini taşıyan bir söylenti yaydığını düşünebilir misiniz?—I. Petrus 2:21, 22.

Alınan haber aklın kabul edebileceği bir şey midir? Uzay gemilerinin gezegenimizi ziyaret etmeleri gerçekten olası mıdır? Büyük bir şirket de acaba İblis ile bağlantı kurar mı? Veya vakfolmuş sanatçılar, yayın resimlerinde cin resimlerini gizlerler mi? Hiç makûl görünmeyen böyle haberler, şüpheyle ele alınmalıdır.

SÖYLENTİLERİ DURDURUN, HAKİKATİ YAYIN

Bütün bunlar, şaşırtıcı şeylerin hiç var olmadığı demek değildir. Böyle şeyler bazen olur. Fakat onları duyduğumuz zaman hikmetlice hareket etmeli ve bize ula-Filistin diyarında Nasıralı bir dülgerin mucizeler yaptığı yolunda haberler yayıldığı zaman, bunlar, gerçekten doğruydu. (Matta 24:24) Böyle olmakla birlikte Vaftizci Yahya bunları duyduğu zaman, neler olduğunu tam olarak öğrenmek için şakirtlerini gönderdi. (Matta 11:2, 3) Onun bu davranışı dengeli bir tepkiydi.

Resul Tomas da İsa’nın diriltildiğini duyduğu zaman, şüphe etti. (Yuhanna 20:24, 25) Oysa o, bu olayla ilgili haberin asılsız bir söylenti olmadığını fark etmiş olmalıydı. İsa’nın bizzat ölüleri dirilttiğini biliyordu ve İsa’nın gelecekteki ölümü ve dirilişi hakkında da konuştuğunu duymuştu. (Matta 16:24; Yuhanna 11:43, 44) Bundan başka ona haberi ileten kişiler güvenebileceği insanlardı. Ayrıca onlar, başkalarından duydukları bir şeyi tekrarlamamışlardı. Olayın görgü tanıklarıydılar; Tomas da yanılıp yanılmadıklarını anlamak için onlara bir soru sorabilirdi.

Evet, duyduğumuz bazı haberler doğru olabilir. Ama sağduyumuz bize her millette, köyde veya hatta teşkilatta söylentilerin ve özellikle o topluluğun temel arzularını veya korkularını yansıtan haberlerin yayılacağını belirtir. Aynı zamanda bir söylentinin, olsa olsa kuvvetli, hakikatin bozuk bir şekli olması muhtemeldir. Dolayısıyla duyduğunuz bir haberin kaynağını öğrenmiyorsanız, durumu düşünün ve ancak gerçeklerden emin olduktan sonra başkasına iletin. Şunu da unutmayalım: “Söz çokluğunda hata eksik olmaz; fakat dudaklarını tutan akıllı davranır.” (Süleymanın Meselleri 10:19) Söylentiler için bir iletim kanalı olmayalım, bunun yerine ağzımızı sıkı tutalım. Böylece resul Pavlus’un şu sözlerini yerine getirmiş olacağız; “Bunun için yalanı bırakarak, her biriniz kendi komşusu ile hakikati söyleyin; çünkü birbirimizin azasıyız.”—Efesoslular 4:25.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş