Gökteki Krallık Senin İçin Ne Kadar Değerlidir?
DİYELİM ki, belirli bir tarlada paha biçilmez bir hazinenin gömülü olduğunu bilmektesin. Ancak sahip olduğu her şeyi satarak hazinenin saklı olduğu bu tarlayı satın alacak kadar paran var. Ne yapardın?
İsa Mesih, Tanrı’nın Krallığının önemini tasvir etmek için böyle bir durumu kullandı. Şöyle dedi: “Göklerin krallığı tarlada saklı bir hazineye benzer. Onu bir adam bulup gizledi; ve sevinçle gitti, bütün varını satıp o tarlayı satın aldı.”—Matta 13:44.
Acaba sen de meseldeki “adam” gibi mi davranırdın? İsa, öyle biri idi. O, bu meselde “göklerin krallığı” olarak adlandırılan semavi bir hükümet kurmak için Tanrı’nın maksadını öğrendiği zaman, aslında o hükümetin Hükümdarı olma imtiyazı demek olan o saklı hazineyi satın almak üzere varının tümünü sattı. İsa, gökte güçlü bir ruh olarak bulunduğu mevkiini feda edip yeryüzünde küçük Nasıra kasabasında oturan fakir bir ailenin üyesi oldu. Daha sonraları ise, acı ve zulüm çekti; en sonunda da bir işkence direğinde öldü. Böylece Tanrı’nın Krallığının Hükümdarı olmağa layık olduğunu ispat etti.
Sen de böyle bir hazineye sahip olmak için benzer bir fedakârlık gösterecek misin? Bunu yapmanın gerekliliğini vurgulamak için İsa şunu da söyledi: “Yine göklerin krallığı güzel inciler arıyan tacire benzer; ve o, değerli büyük bir inci bularak gitti, bütün varını satıp inciyi satın aldı.”—Matta 13:45, 46.
Evet, o tüccar inciyi satın almak için gereken parayı bulmak amacıyla hemen varının tümünü sattı. Neler feda etmiş ve ne büyük zahmetler çekmiş olmalı! Oysa verdiklerinin ve çektiklerinin hiç önemi yoktu. Fırsatı kaçırmadan harekete geçmeliydi! Değerli olan bu inci, tüm fedakârlığa ve zahmete değerdi. Gökteki Krallık için de durum aynıdır. Onu hayatımızda ön plana koymak zor olabilir. Oysa başka hangi şey, gökte İsa Mesih ile birlikte hükümdar olma veya yeryüzünde ebediyen yaşama ümidine, yani Krallığın tebaalarından biri olmaya benzetilebilir? Sen de duruma bu açıdan mı bakıyorsun?
İsa, takipçilerini önemle bu görüşe sahip olmağa teşvik etti; hatta onlara izlemeleri için bir de örnek bıraktı. (I. Petrus 2:21) O’nun hayatıyla ilgili tutumu şu sözleriyle açıklanıyor: “Benim yemeğim beni gönderenin iradesini yapmak, ve onun işini başarmaktır.” (Yuhanna 4:34) İsa’nın önemli gayesi, Tanrı’nın iradesini yapmaktı. Başka insanların “normal” bir hayat için gerekli saydıkları bazı şeylere sahip olmak üzere çalışmadı bile. Onun ilgilendiği sadece tek bir şey vardı: Hazineni saklı bulunduğu tarlayı elde etmek veya paha biçilmez inciyi satın almak. Acaba sen de her şeyden önce Tanrı’nın gökteki Krallığını mı arıyorsun? Hayat tarzın bunu mu gösteriyor?—Matta 6:31-33.