Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w89 1/5 s. 26-28
  • Mukaddes Kitap Herhangi Bir Yorumlamaya Açık mıdır?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Mukaddes Kitap Herhangi Bir Yorumlamaya Açık mıdır?
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1989 (Dinsel Seri 97-108)
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Mukaddes Kitabın Kaynağı Ne Diyor?
  • Günahın Cezası Nedir?
  • Dünyanın Mukadderatı Nedir?
  • Neden Herhangi Bir Yorumlamaya Açık Değildir?
  • İyi Haberin Asıl Kaynağı Kim?
    Yaratıcımızdan Gelen İyi Haber
  • Mukaddes Kitap Yorumu—Kimin Etkisiyle?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1999
  • Yeryüzü
    Kutsal Yazılardan Kanıtlar Gösterin
  • Mukaddes Kitapta Çelişkiler Var mı?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1988 (Dinsel Seri 85-96)
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1989 (Dinsel Seri 97-108)
w89 1/5 s. 26-28

Mukaddes Kitap Herhangi Bir Yorumlamaya Açık mıdır?

“SİZ, Mukaddes Kitapta yorumunuza uygun olan ayetleri seçerek, sadece bir kısımdan ötekine atlıyorsunuz.” Kendisini evinde ziyaret eden Yehova’nın Şahitlerinden birine, bir bayan böyle şikâyette bulundu.

Ancak Mukaddes Kitabın farklı kısımlarındaki ayetlere değinmesi, acaba bir kişinin onu gerçekten kendi fikirlerine uydurmak için yorumlamaya çalıştığının bir kanıtı olabilir mi? Eğer durum böyle ise, bu, Mukaddes Kitaptaki ayetlerin, her birinin bir diğeri kadar geçerli olan herhangi bir yorumlamaya açık olduğu anlamına mı gelir?

Mukaddes Kitabın Kaynağı Ne Diyor?

Mukaddes Kitabın tek kaynağı, Yehova Tanrı olmakla birlikte, birçok yazarı vardır. Bu 40 kadar yazar asla birbiriyle çelişkiye düşmez; bu da, kaynağının Tanrı olduğunun bir kanıtıdır. Fakat hiçbir Mukaddes Kitap yazarı, belirli bir konu hakkında tüm bilgileri vermez. Böylece, bir konu hakkında Mukaddes Kitabın Kaynağı olan Tanrı’nın ne dediğini anlamak üzere, ele alınan konuyla ilgili tüm ayetleri bir araya toplamak gereklidir. Yukarıda sözü geçen şahidin yapmaya çalıştığı da buydu.

O, emsali bulunan bir yöntem kullanıyordu. Örneğin, Mukaddes Kitabımızın Romalılar 9. babını açalım. Burada, İsa’nın sadık bir takipçisi olan Pavlus’un nasıl aynı şeyi yaptığının göze çarpan bir örneğini buluruz. Sadece bu bapta Pavlus, 11 kez Mukaddes Kitabın diğer kısımlarından iktibasta bulunur. Bazı eleştiriciler, Pavlus’u da çoğu kez “bir kısımdan ötekine atlamak”la itham edebilirler. Pavlus, Mukaddes Yazıların ilk kitabıyla başlayıp, 39. kitaba atladıktan sonra 2., 28. ve son olarak da 23. kitabıyla devam eder.

Tabii, Pavlus’un, ayetleri kendi bağlamından çıkarıp, kişisel fikirlerine uydurmak üzere çevirmesi yanlış olurdu. Fakat Pavlus böyle bir şeyden suçlu değildi. Oysa İsa’nın ilk takipçilerinden bazılarının bundan suçlu oldukları anlaşılmaktadır, çünkü resul Petrus şöyle demektedir: “Güç anlaşılan bazı şeyler vardır ki, cahiller ve sebatsızlar, diğer yazıları olduğu gibi, bunları da kendi helakleri için çevirirler.”—II. Petrus 3:16.

“Güç anlaşılan şeyler” kolaylıkla yanlış anlaşılabilir. Shakespeare gibi ünlü yazarların eserleri bile çeşitli şekillerde yorumlanmaktadır; açıkça bellidir ki, onların hepsi doğru değildir. Dolayısıyla, bu durumun Mukaddes Kitap için de söz konusu olması garip bir şey değildir. Eğer Shakespeare hâlâ hayatta olsaydı, ona, “tam olarak ne demek istedin?” diye sorabilirdik. Ancak bu mümkün değildir; Mukaddes Kitap yazarlarından daha fazla açıklama istemek de mümkün değildir. Oysa, onun Kaynağı olan Tanrı’dan isteyebiliriz, çünkü O yaşıyor! (Mezmur 90:1, 2) O da, Kendisinden isteyen sadık adamlara böyle ruhi rehberlik vereceğini vaat etmiştir.—Luka 11:9-13; Yakub 1:5, 6.

Tanrı’nın sadık hizmetçisi Yusuf, Mısır’da iken, Tanrı’nın, Mısır’ın hükümdarının görmesini sağladığı rüyayı yorumlamak için çağrıldığında, Tanrısal rehberlik istemenin önemini kabul etti. Önce şöyle sordu: “Tabir (yorum) Allaha mahsus değil mi?” Yusuf doğru yorumu verdikten sonra, Firavun etkilenerek, şöyle dedi: “Bunun gibi, kendisinde Allahın ruhu olan bir adam bulabilir miyiz?” Yusuf’a da şunu söyledi: “Mademki Allah sana bütün bu şeyi bildirdi, senin gibi akıllı (basiretli) ve hikmetli adam yoktur.—Tekvin 40:8; 41:38, 39.

Bugün, sözde Hıristiyanlar arasında çok çeşitli yorumlara rastlıyorsak da, bu, ne Mukaddes Kitabın kaynağı olan Tanrı’nın, ne de yazarlarının hatasıdır. Tanrı’nın peygamberleri “(mukaddes ruh) tarafından sevkolunarak Allahtan söylediler.” (II. Petrus 1:20, 21) Hata, Tanrı’nın Sözünü yorumlarken mukaddes ruhun rehberliğini izlemeyen okuyucudadır. Onlar, Mukaddes Kitabın Kaynağı olan Tanrı’nın bizzat söyledikleri hakkında kişisel görüşlerinin, fikirlerini karartmasına izin verdiler. İki örneğe bakalım.

Günahın Cezası Nedir?

Bazı insanlara, günahın cezasının, cehennem ateşinde bilinçli bir işkence olduğuna inanmaları öğretildi. Böyle kişiler, Şeytan’ın “ateş ve kükürt gölüne atıldı”ğını söyleyen Vahiy 20:10’u okuyup, bunu, kendi görüşlerini destekleyecek şekilde yorumlarlar. Tabii bu, ölüler “bir şey bilmezler” diyen Vaiz 9:5 ayetiyle uyuşmaz, ne de “günahın ücreti” bilinçli işkence değil, “ölümdür” diyen Romalılar 6:23 ile uyuşur. Bununla birlikte bazıları, Vahiy 20:10 Şeytan’a (ve zannedildiği gibi, onun tarafından aldatılan insanlara) “ebetler ebedince gündüz ve gece azap edilecektir” demiyor mu? diye sorabilirler.

İlk yüzyılda, Mukaddes Kitap yazarı Yuhanna tarafından kullanılan Yunanca “azap” veya “işkence” kelimesinin özel bir anlamı vardı. Hapsedilenlere (Tanrı’nın kanununa aykırı olmasına rağmen) bazen işkence edilirdi ve gardiyanlar işkenceci olarak tanınırlardı.

Başka bir Mukaddes Kitap yazarı, buna değinip sadık olmayan bir kölenin efendisinin, “bütün borcunu ödeyinciye kadar onu işkence edicilerin eline verdi”ğini söyler. (Matta 18:34) Bu ayeti yorumlayan The International Standard Bible Encyclopedia şöyle der: “Büyük olasılıkla, bizzat hapsedilme, bir ‘işkence’ olarak kabul edilirdi ki, (şüphesiz öyle idi), ‘işkence ediciler’ ifadesi, herhalde gardiyanlardan başkasını kastetmiyordu.”

Bundan, ayetleri karşılaştırıp, Mukaddes Kitabın yazıldığı dillerdeki anlamlarını göz önünde bulundurursak, Mukaddes Kitabın geri kalan kısmıyla uyuşan bir yorumlamaya varmanın mümkün olduğunu görürüz. Önyargılı fikirlerden uzak olarak, Vahiy 20:10’un cehennem ateşinde ebedi işkencenin ispatı olmadığını açıkça anlayabiliriz. Tanrı’ya isyan edenlerin tümünün sonu, ölümde ebedi hapsedilmedir. Onların helaki, sanki harfi ateşli bir göle atılıyorlarmış gibi tamdır.

Dünyanın Mukadderatı Nedir?

II. Petrus 3:10’a göre, “yer ve onda olan işler yanıp biteceklerdir.” Bazı kimseler bunu, belki de bir nükleer felakette yerin harap edileceği anlamında yorumluyorlar. Oysa Mukaddes Kitabın Kaynağı olan Tanrı’nın, başka yerde söylediği şeyler karşısında, bu nasıl olabilir? Mezmur 104:5’te yazar, ilham altında, Tanrı “yeri temelleri üzerine kurdu, ebediyen sarsılmıyacaktır” der. İlham altında yazan hikmetli kral Süleyman da, Vaiz 1:4’te şöyle der: “Bir nesil gidiyor, ve bir nesil geliyor, fakat dünya ebediyen duruyor.”

Bir çelişki mi var? Hayır, Mukaddes Kitabın Kaynağı olan hakikat Tanrısı, Kendi Kendisiyle çelişkiye düşmez. O halde, bu iki ayet birbiriyle nasıl uyumlu hale getirilebilir? II. Petrus 3:10’un bağlamına bir göz atalım.

5. ve 6. ayetlerde Nuh’un günlerindeki Tufan hakkında konuşan Petrus, onu, 7. ayette “hüküm, ve fasık adamların helak günün”de gelecek olan harabiyete benzetir. Acaba Tufanda neler yok edilmişti? 6. ayet şöyle der: “O zamanki dünya . . . . helak oldu.” Yer küresi yok olmadı. Yok olan kötü bir dünya sistemiydi. Tekvin 9:11’de Tanrı, Nuh’a bir daha “yeryüzünü helak etmek için artık tufan olmıyaca”ğını vaat ettiğinde, açıkça gezegenimiz hakkında konuşmuyordu, çünkü gezegenimiz yok edilmemişti. Böylece II. Petrus 3:10’a göre, harap edilecek “yer”, Tufan’dan harap edilen “yer”le aynı türdendi. “Yer” gezegenimiz değil, yeryüzündeki kötü insan toplumudur.—“Yer”in aynı anlamda kullanıldığı Tekvin 11:1 ile karşılaştırın.

Elinizden geldiği kadar bir araştırma yapın, bu yorumla çelişkiye düşen hiçbir Mukaddes Kitap ayeti bulamayacaksınız. Öyle ise, kaçınılmaz olarak, bu, bizzat Mukaddes Kitabın Kaynağı olan Tanrı’dan gelen doğru bir yorumlama olmalıdır.

Neden Herhangi Bir Yorumlamaya Açık Değildir?

Bir ev hanımı, herhangi bir yorumlamaya açık olan bir yemek tarifi kitabı için ne düşünecektir? Veya okuyucusuna kendi tercih ettiği şekilde kelimelerinin anlamını yorumlamasına izin veren bir sözlük için para harcamanın ne faydası olacak? Tanrı’nın, yaratıklarına bu tür bir rehber vereceğini bekleyebilir miyiz? Aslında, böyle bir durumda, ondan, rehber olarak söz etmek uygun olur mu?

Tanrı’dan korkan dürüst insanlar, “kendi helakleri için” Mukaddes Yazıları istedikleri gibi yorumlamazlar. (II. Petrus 3:16) Böyle yapmaktan kaçınmak için, anlamaya çalıştıkları konuya değinen bütün ayetleri bulurlar. Daha önce kabul edilen görüşlerle açıkça çelişkiye düşen ayetler bulunduğunda, bu görüşler çabuk atılır, çünkü doğru olamazlar.

Sahip oldukları bu tür yumuşak huylu tutumdan dolayı, eskiden dinsel olarak bölünmüş milyonlarca insan, şimdi, Yehova’nın Şahitleri ile birlikte dinsel birliğe ulaşabildiler. Mukaddes Kitabı kişisel fikirlere uydurmak için yorumlamayı istemek yerine, onlar, bizzat Mukaddes Kitabın Kaynağı olan Tanrı tarafından yapılan açık yorumlara itaat etmeye arzuludurlar.

Mukaddes Kitabın herhangi bir yorumlamaya açık olmadığını bilmek ne kadar iyidir! Kaynağı olan Tanrı’nın bizim için onu yorumlamasına izin verdiğimiz zaman, o gerçekten “öğretmek ve tedip etmek, şeyleri doğrultmak, adalette disiplin etmek için faidelidir.” O halde, sadece o zaman Mukaddes Kitap bizi, “her iyi iş için ehliyetli, (kılacak) tamamen [bizi] dona”tacaktır.—II. Timoteos 3:16, 17.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş