Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • Aşağıda Sıralanan Durumları Özlüyor musunuz?
    Gözcü Kulesi—1990 | 1 Aralık
    • Aşağıda Sıralanan Durumları Özlüyor musunuz?

      ◻ Günün hangi saatinde olursa olsun, evinizde kendinizi güvenlikte hissedebilmeyi . . .

      ◻ Kilitler, sürgüler, alarm zilleri, gözetleme delikleri, parmaklıklar, muhafızlar, bekçi köpekleri ve diğer güvenlik önlemlerine ihtiyacınızın olmamasını . . .

      ◻ Geceleri bile, tam bir güvenlik içinde sokakta tek başınıza yürüyebilmeyi . . .

      ◻ Uyuşturucu kullanımının ve yol açtığı zararların geçmişte kalmasını . . .

      ◻ Bütün savaşlarla birlikte silah üretimi ve stoklanmasının da sona ermesini . . .

      ◻ Gıda, hava ve suyun kirletilmesinden dolayı artık endişelenmemeyi . . .

      ◻ Terör, rehin alma ve bombalama olaylarının oluşturduğu tehdidin tamamen ortadan kalkmasını . . .

      ◻ Yeryüzünün doğal kaynaklarının özenle korunarak herkesin yararı için hikmetli şekilde kullanılmasını . . .

      ◻ İnsanların birbirine artık açgözlülük ve bencillikle davranmamalarını . . .

      ◻ Çocukların masumiyetlerini koruyup, diğer insanlara ve onların mallarına karşı saygılı davranmalarını . . .

      ◻ Kadınların artık kötü muamele görmemelerini ve saldırıya uğramamalarını . . .

      ◻ Kanun ve yönetmeliklerin yerinde olup, herkesin iyiliği için adaletle uygulanmasını . . .

      ◻ Siyasal çıkarlar değil, gerçek ihtiyaçlar doğrultusunda kararlar alınmasını . . .

      ◻ Özgürlük ve eşitliğin sadece sözde kalmayıp, gerçekten uygulanmasını . . .

      ◻ Fakirliğin artık geçmişte kalıp, herkesin sağlık, refah ve mutluluk için ihtiyaç duyduğu her şeye sahip olabilmesini . . .

      ◻ İstenerek dünyaya getirilen çocukların, kötü muamele ve terk edilmeyle karşılaşmadan özenle büyütülebilmesini . . .

      ◻ Hastalık ve ölümün ortadan kaldırılıp, öldürücü salgınların olmamasını . . .

      ◻ Karşılaştığınız herkesin müşfik, yardımsever ve güvenilir kimseler olmasını . . .

      ◻ Her ferdin hayatının gerçekten değerli sayılıp, herkesin sürekli mutluluğu tadabilmesini . . .

      ◻ Dinin, insanlığı bağnazlık, nefret ve savaşlara sevk eden bölücü bir etken olmamasını . . .

      ◻ Evsiz insanların artık geçmişte kalmasını; herkesin uygun koşullarda ve orada yaşamaktan zevk duyabileceği yerlerde bulunmasını . . .

      Eğer bu durumlardan hiç değilse birini özlüyorsanız, bundan sonraki makaleler ilginizi çekecektir.

  • Yeni Bir Dünyaya İhtiyacımız Var
    Gözcü Kulesi—1990 | 1 Aralık
    • Yeni Bir Dünyaya İhtiyacımız Var

      BİR an durup, çevrenizde hüküm süren şartlara bakın. Gördükleriniz hoşunuza gidiyor mu?

      Belki, sizin güzel ve bakımlı bir semtte eviniz var. Hoşunuza giden ve bol kazançlı bir işiniz de olabilir. Sizin ve sevdiklerinizin sağlıklı oluşu da, yaşamınızı zevkli kılabilir. Bütün bunları düşünerek, kendinizi bir dereceye kadar güvenlikte hissedip, mutlu olabilirsiniz.

      Ancak bir an yaşadığınız yerden farklı mahalleleri ve ülkenizin değişik yöreleri ile diğer ülkeleri düşünün. Kısacası tüm dünyaya bir göz atın. Gördüğünüz hoş bir manzara mı? Dünyada hoşnutluk ruhu, barış ve refah hüküm sürüyor mu?

      20. yüzyılın başında yapılan bazı kehanetlere göre, bilim, artık bütün ölümcül hastalıkları ortadan kaldıracak, herkes için bol gıda temin edecek, doğal dengeyi yeniden sağlayıp, daha iyi duruma getirecek ve bir barış çağını başlatacaktı. Fakat gerçekte neler oldu?

      Barışın gezegenimizi terk ettiğini anlamak çok kolaydır. Micheal Renner, State of the World 1990 (Dünya Durumu 1990) adlı kitabında “Mukaddes Kitabın yazıldığı zamandan bu yana, insanlar, kılıçlarını sapan demirleri yapmaya teşvik ediliyorlar” diye yazıyor. “Bu öğüt, hiçbir zaman bu kadar yerinde olmamıştır. Amansız silahlanma yarışı insanlığı kendi kendini yok etme noktasına getirmiştir.”

      Dünyanın birçok ülkesindeki iç savaş ve çatışmalarda pek çok insanın öldüğü haberlerden anlaşılmaktadır. Bir kaynağa göre, 1988 yılında 22 savaş devam etmekteydi.a Bu savaşlarda acaba kaç kişi öldü? St. Louis Post-Dispatch gazetesi şu cevabı veriyor: “1988 yılı da dahil olmak üzere, o yılın başlangıcıdan bugüne kadar yapılan savaşlarda 4.645.000 kişi öldürüldü. Ölenlerin yüzde yetmiş altısı ise, sivil halktı.”

      Dünya olaylarındaki gelişmeler, barış dolu bir dünyanın yakın olduğunu gösteriyor mu? San Jose Mercury News isimli Kalifornia (ABD) gazetesindeki bir makale şunları söylüyor: “Soğuk Savaşın sona erdiği ve yakında barışı tatmayı ümit edebileceğimiz söylenmektedir. Ancak, daha yakından baktığımızda, savaşın, Üçüncü Dünya Ülkelerini kasıp kavurduğu ve çözüm için pek az ümit olduğu fark edilmektedir. Bunlar, dünyanın gizli savaşlarıdır. Toprak davaları, dinsel ve etnik kökenli uyuşmazlıklar ve kabilelerarası anlaşmazlıklar nedeniyle yapılan kanlı iç savaşlarda; iktidar mücadelesi ve hatta uyuşturucuyla mücadele için çıkan çatışmalarda, hükümetler, çoğunlukla kendi vatandaşlarına karşı savaşıyorlar . . . . Güney Afrika’dan Güneydoğu Asya’ya kadar savaş, milyonlarca insanı evini terk etmek zorunda bıraktı. Ürünler ekilmedi, sağlık merkezlerine saldırıldı, çiftliklerde hayvanlar telef edildi, ana-babalar çocuklarının gözleri önünde vahşice öldürüldü; 10 yaşındaki erkek çocuklarına önce silah taşıtılıyor, sonra da askere alınıyor; genç kızlar tecavüze uğruyorlar. Çoğunlukla adı bile anılmayan bu ülkelerde savaş, bu toplumların, belki de bir daha asla tamamen iyileştiremeyeceği bir sürü toplumsal yara ve düzensizlik bıraktı . . . . Araştırmalar, 80’li yılların, tarihte herhangi bir on yıllık dönemden çok daha fazla savaş yaşadığını göstermektedir.”

      Daha gelişmiş ülkelere kaçmayı başaranlar, özlemini duydukları barışın suçluluk tehdidiyle bozulduğunu fark ettiler. U.S.News & Report dergisi şunları bildiriyor: “Azalacağıyla ilgili bildirilen haberlere rağmen, 1980’li yıllar boyunca [Amerika Birleşik Devletlerinde] suçluluk devam etmiştir. 1 yıllık dönem için verilen rakamlar şöyledir: 8,1 milyon adet cinayet, saldırı ve hırsızlık gibi ciddi suç vakası . . . . En üzücü durum ise, böyle yollarla kan dökmenin çok yaygın ve tahmin edilenden fazla olmasıdır. Soygunculuk, sürekli görülen bir durumdur. Amerika Birleşik Devletleri Adli İstatistik Bürosu, suçluluk oranı şimdiki hızıyla artmaya devam ederse, bugün 12 yaşında olan çocukların yüzde 83’ünün, ilerde bir gün, şiddet kurbanları veya şiddete katılan kişiler olacaklarını kabul ediyor. Toplumdaki suçlular, gerektiği gibi ve çabuk cezalandırılmıyor. Ülke çapında polis teşkilatı, 5 büyük suçtan sadece birinin esrarını çözebiliyor.” Benzer durumlar tüm dünyada görülmektedir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu “dünyanın birçok yerinde ciddi suçların oranının arttığını ve daha sık işlendiğini” bildiriyor.

      Ancak bütün savaşlar, silahlar ve suçluluk hemen yeryüzünden kaldırılsa bile, yine de hayat tehdit altında olacaktır. Worldwatch Institute, State of the World 1990 raporunda şunları söylüyor: “Ezici fakirlik, önü alınamayan hastalıklar ve büyük çoğunluğun okuma yazma bilmemesi, gelişmekte olan ülkelerdeki milyonlarca kişinin içinde bulunduğu durumu tanımlamaktadır. Bütün insanlık—zengin veya fakir, askeri açıdan kuvvetli veya zayıf olsun—çevrenin, daha önce hiç gerçekleşmemiş şekilde harap edilmesinin tehdidi altındadır.”

      Evet, tüm insanlığın yaşamı için gerekli olan kaynaklar harap edilmektedir. Discover dergisinin başyazarı Paul Hoffman şöyle demektedir: “Bir bütün olarak yeryüzü, [1970 yılından] çok daha kötü durumdadır. Çöpler çöplüklerin dışına taşıyor. Zehirli gazlar, atmosferin ısınmasına neden oluyor. Gezegenimizi koruyan ozon tabakası deliniyor. Çöller büyüyor, tropikal ormanlar küçülüyor. Bir saat içinde, 17 bitki ve hayvan türü yok oluyor.”

      Bunlara, toprağın ve suyun sürekli kirletilmesini de ekleyin. Ayrıca durmadan artan dünya nüfusunu düşünün; ki bu durum, verimli toprakların yerleşim merkezleri ve yollara dönüşmesini gerektiriyor; bu da, hayvan ve bitki türlerinin neslinin gitgide tükenmesine yol açıyor. Ayrıca içilecek su stoklarının sürekli azalmasını ve asit yağmurlarından kaynaklanan sorunları da göz önünde bulundurun. Hava kirliliğinin sağlık üzerindeki zararlı etkilerini ve zehirli artıkların yarattığı sorunları da lütfen düşünün. Bunların hepsi birlikte insan ırkının felâketine yol açmaktadır. Kim olursak olalım veya nerede yaşarsak yaşayalım, hayatta kalmak için havaya, gıdaya, suya ve hammaddelere ihtiyacımız var. Bunlara, kirletilmemiş şekilde ve yeterli miktarda ihtiyaç duyuyoruz. State of the World 1990 (Dünya Durumu 1990) başlıklı kitapta şunları okuyoruz: “80’li yıllar, fakirler için tam bir felaket, yetersiz beslenme ve ölüm oranlarının arttığı bir dönem oldu.”

      İnsan ırkı bu kadar değişik şekillerde tehdit edilirken, bir kişi, yeni bir dünyaya büyük çapta ihtiyacımız olduğunu inkar edebilir mi? Ancak yeni bir dünya gerçekten olabilir mi? Böyle bir dünya hangi kaynaktan gelebilir? Gezegenimizin gerçekten güvenlik ve refahla dolu bir yer olabilmesi için, hangi engellerin aşılması gerekmektedir? Bu soruların cevaplarını görelim.

      [Dipnotlar]

      a “Savaş”, en az bir hükümetin karıştığı ve bir yıl içinde, en az 1.000 kişinin öldürüldüğü bir çatışma olarak tanımlanıyor.

  • Yeni Bir Dünya Yakındır!
    Gözcü Kulesi—1990 | 1 Aralık
    • Yeni Bir Dünya Yakındır!

      DÜNYANIN sorunlarını düzeltmek için birçok teklif sunulmaktadır. Genel olarak, bu teklifler, bütün milletler tarafından gösterilecek ortak çabaların, ilgi ve işbirliğinin gereğini vurguluyor. Dünya durumunun daha kötüye gitmesinin, milletleri, ortak güvenlikleriyle ilgili çıkarlarını tekrar gözden geçirmeye ve hep birlikte yeni ve kalıcı bir dünya oluşturmak için işbirliği yapmaya zorlayacağı kanısı yaygındır. Parasal kaynakların çevreyi tehdit edenlere karşı kullanılabilmesi için, askeri harcamaların önemli ölçüde azaltılması da öngörülmektedir. Bu konuda State of the World 1990 (Dünya Durumu 1990) adlı kitapta belirtildiğine göre, “hükümetler, kendi büyük güvenlik teşkilatlarına güvenmek yerine, Birleşmiş Milletlerin desteklediği ve geniş çapta yaygın olan barışı koruyucu bir kuvvete güvenecekler; bu kuvvet de, üyesi olan herhangi bir ülkeyi bir saldırıya karşı savunacak güç ve yetkiye sahip olacaktır.”

      Ancak böyle planlar, dergimizin ilk sayfalarında saydığımız durumları gerçekleştirmeye yeterli olmuyor. İnsanların geliştirebileceği herhangi bir yöntem, nakamilliği ve açgözlülüğü gideremez, önyargı ve ırksal çatışmaları ortadan kaldıramaz; tüm insanlığın çıkarlara dayanmayan bir sevgi geliştirmesine yardımcı olamaz; hastalık ve ölümün sona ereceğine dair teminat da veremez. Bu planların, suçlulukla etkili şekilde mücadele edip, dinsel farklılıkları ve nefreti yok ettiği de görülmüyor. Sorunlara neden olan aşırı milliyetçiliğin var olmasına izin veriliyor. Doğal afetlerin insanlar tarafından önlenmesi ise, düşünülemez bile. Ne yazık ki, insanların, sorunlara gerçek bir çözüm bulmakta başarısız olduklarını kabul etmeliyiz.

      Böyle olmakla birlikte bir çözüm var. İnsanlığın özlemini duyduğu bütün bu şeylerin gerçekleşeceği, “yalan söyliyemiyen” Tanrı tarafından vaat edildi. (Titus 1:2) Tanrı, yapılması gerekeni çok iyi bilir ve vaatlerini gerçekleştirmek için gereken hikmet, kudret ve yeteneğe de sahiptir.—Vahiy 7:12; 19:1.

      Tanrı şöyle vaat etmektedir: “Biraz bekle ve kötü yok olacaktır; onun yerini araştıracaksın, ve yok olacaktır. Fakat halimler (yumuşak huylu olanlar) dünyayı miras alacaklar, ve selamet (barış) bolluğunda lezzet bulacaklardır.”—Mezmur 37:10, 11.

      Bu, nasıl gerçekleşecek? İşaya 11:9 şu cevabı veriyor: “Bütün mukaddes dağımda zarar vermiyecekler ve helak etmiyecekler; çünkü sular denizi nasıl kaplıyorsa, dünya da Rab (Yehova) bilgisi ile dolu olacak.” Evet, bütün insanlık, “Yehova bilgisi” ile eğitilecek ve buna uygun davranmayı reddeden kişilerin hayatta kalmasına ve diğerlerinin barışını bozmasına izin verilmeyecek. Güzel yeryüzümüz artık harap edilmeyecek.

      Mezmur 46:8, 9 şunları vaat eder: “RABBİN (Yehova’nın) işlerini görün . . . . Yerin ucuna kadar cenkleri durdurur.” (Mika 4:3, 4’e de bakın) Küresel barışın gerçekleşmesi için gerekli önemli etkenlerden biri, aşırı milliyetçilikten kaynaklanan anlaşmazlıkların sona erdirilmesidir. Dünya çapında bir tek hükümet, yani Tanrı’nın hükümeti bulunacağından, tam bir işbirliği ortamı olacağına güvenebiliriz. Bu hükümet, “ebediyen harap olmıyacak” gökteki Krallıktır. (Daniel 2:44) Bundan başka, onun Kralı, adalet ve doğrulukla hükmedecek biridir; O, diriltilen ve ölümsüz olan İsa Mesih’tir.—İşaya 9:6, 7; 32:1.

      Ancak, bu barış, insanlarda doğuştan bulunan

Türkçe Yayınlar (1974-2025)
Oturumu Kapat
Oturum Aç
  • Türkçe
  • Paylaş
  • Tercihler
  • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
  • Kullanım Şartları
  • Gizlilik İlkesi
  • Privacy Settings
  • JW.ORG
  • Oturum Aç
Paylaş