-
İnsan Tabiatına Ne Oldu?Gözcü Kulesi—1991 | 1 Şubat
-
-
İnsan Tabiatına Ne Oldu?
“Çağımızda neden çocuklara kötü davranılıyor? Hayvanlara neden işkence ediliyor? Neden şiddet var? . . . . Birçok kişi neden terör olaylarına katılıyor? Uyuşturucular neden kötüye kullanılıyor? . . . . Bazı kişiler her şeye sahip olmalarına rağmen neden uygarlığın temelini bile çürüten böyle aşırılıklara başvuruyorlar?”
BU SORULAR, İngiltere başbakanı tarafından alenen soruldu. Belki siz de çok kere benzer sorular sordunuz. Bunlara tatmin edici herhangi bir yanıt aldınız mı?
Başbakan, sorularını doğru perspektiflerine göre sıralayarak şunları söyledi: “Yıllar önce henüz gençken ve tüm ümit, düş ve heveslerimle siyasal alandaki mesleğime başlarken, birçok çağdaşımla birlikte, herkese iyi bir barınak, iyi bir eğitim ve makul bir yaşam standardı verebilecek bir çağ sağlamış olursak, her şeyin iyi gideceği ve daha doğru ve kolay bir geleceğe sahip olacağımıza inanıyorduk. Şimdi bunun böyle olmadığını biliyoruz. İnsan tabiatının gerçek problemleriyle karşı karşıyayız.”—İtalik harfler tarafımızdan.
İnsan tabiatı, “insan varlığına özgü, doğuştan edinilen tüm huy ve özellikler” olarak tanımlanabilir. Tabii, huy ve özelliklerin çatışması, kişisel, ulusal hatta uluslararası alanda sorunlar meydana getirebilir. Fakat bugünün tehlikeli şiddet eğilimi, terör, uyuşturucu ticareti ve benzeri işlerde insan tabiatı gerçekten ne derecede kusurludur?
“Uygarlığın temelini bile çürüt”meyi tehdit eden durumlardan acaba sadece insan tabiatı mı sorumludur? Yoksa insanların, daha yüksek standartları ve soylu uğraşları isteyebilecekleri yerde, neden bozuk, bencil alışkanlıkların bu kadar kolayca onlara çekici geldiğini açıklamakta hesaba katmamız gereken başka etkenler de mi var? Bunlara bir göz atalım.
-
-
İnsan Tabiatını DeğiştirmekGözcü Kulesi—1991 | 1 Şubat
-
-
İnsan Tabiatını Değiştirmek
FİLOZOF Sir İsaiah Berlin “insan, sadece kötülüğe karşı mücadele etmekle yaşamaz” diyor. “Kişisel ya da ortaklaşa güdülen olumlu hedeflerle de yaşar.” Fakat böyle “olumlu hedefleri” acaba kaç kişi bulabilir? İnsan tabiatına çok kere olumsuz ve yıkıcı hedefler çekici gelir.
Örneğin, yakın zamanda Büyük Britanya’da cürüm ve şiddet oranı yüzde 11’e yükseldi. İngiltere başbakanı “ilerlemiş uygarlığımızın ayakta tutulması ve devam etmesi için uğraşıyoruz” diyor. Fakat ne kadar iyi niyetli de olsa, kanunlar ve siyasal baskı yoluyla insanların kötülük işleme eğilimi gerçekten değiştirilebilir mi? Kanuna rağmen, kanunsuzluğun var olması ve bir dizi kanunun sıkı uygulanışı karşısında bile çoğalması, bir gerçeği açığa vurur. Yasal düzenlemelerden daha çok şeye gerek var. İnsanın bizzat tabiatı değişmelidir.
Mukaddes Kitap dürüstlük ve açıksözlülükle insanın kötülüğe olan eğilimlerine dikkati çeker. Örneğin, resul Pavlus, Galatya’daki imandaşlarına “ahlâksızlık, pislik ve kötü davranışlar . . . . düşmanlıklar, çekişmeler, kıskançlık, gazaplar . . . . hasetler, sarhoşluklar, sefahetler ve bunlara benzer şeyler” hakkında yazdı. Today’s English Version’a göre burada iktibas edilen tüm bu bozuk alışkanlıklar, “insan tabiatının yaptığı” şeylerdir.—Galatyalılar 5:19-21.
Problemin Kökü
Bununla beraber Today’s English Version serbest bir tercümedir ve “insan tabiatının yaptığı” ifadesi, Pavlus’un sözlerinin sadece bir tarifidir. Pavlus tarafından kullanılan Yunanca sözcük sarks, “insan tabiatı” değil, “beden” anlamına gelir. Bu nedenle harfi tercümeler, Pavlus’un sözünü çağdaş dillerde doğru biçimde ifade etmek için, buna “bedenin işleri” der.a
Mukaddes Kitaptaki günahın dünyaya giriş kaydı açık ve basittir—gerçekte o kadar basittir ki, birçok kişi buna inanmamayı seçer. Pavlus, bunu şöyle tanımladı: “Bunun için, nasıl günah bir adam vasıtası ile, ve ölüm günah vasıtası ile dünyaya girdiyse, böylece ölüm de bütün insanlara geçti; çünkü hepsi günah işlediler.” (Romalılar 5:12) Pavlus, burada, Mukaddes Kitabın ilk kitabı Tekvin’deki ilk insan Âdem ile karısı Havva’yı kastediyor. Onların kasti itaatsizliği iyi bilinir. Bu nedenle ölüme mahkûm edildiler. Onların zürriyeti de nakâmilliği miras aldığından ölüyor. Böylece “hepsi günah işlediler ve Allahın izzetinden mahrum kaldılar.” Bu temel sebepten dolayı, şimdiki insan tabiatı, başlangıçta Tanrı insanı yarattığında insanın sahip olduğu tabiatın bulanık bir yansımasıdır.—Romalılar 3:23; Tekvin 2 ve 3. bap.
İnsan Tabiatı Değiştirilebilir!
Böyle olmakla birlikte, insan tabiatının birçok kötü eğiliminin üstesinden gelinmesi mümkündür. Gerçekte, Mukaddes Kitap, tabiatımızı değiştirme anlamında kişiliğimizi değiştirebileceğimizi söyler. Nasıl? Tanrı’nın mukaddes ruhunun yardımıyla.—Romalılar 8:9.
Pavlus, Kolose’deki imandaşlarına yazdığı mektupta buna şöyle değindi: “Eski adamı, işleriyle beraber, üzerinizden atmış ve kendini yaratanın suretine göre bilgi için tazelenen yeni adamı giyinmiş olduğunuzdan birbirinize yalan söylemeyin.” Eski kişiliğin alışkanlıkları arasında insanları yıkıcı hareketlere sevk eden kötü arzu, hiddet, öfke ve fenalık gibi birkaç özellik sıralar.—Koloseliler 3:5-10.
İsa’nın Efesos’taki takipçilerine benzer biçimde yazan Pavlus, yine “salâhta ve hakikat kudsiyetinde Allaha göre yaratılan yeni adamı giy”me ihtiyacını vurgular. Konuşmasını şöyle geliştirir: “Her kötülükle beraber her acılık, ve öfke, ve gazap, ve bağırış, ve küfür sizden kaldırılsın; ve birbirinize lütufkâr ve şefkatli olun; ve Allah sizi Mesihte bağışladığı gibi, birbirinize bağışlayın.”—Efesoslular 4:24, 31, 32.
Pavlus’un sözleri gerçekçi midir? Yani kişilikler gerçekten değiştirilebilir mi? İsa’nın bu ilk takipçilerinin, kendi yaşam tarzlarında köklü değişiklikler yaptıklarına dair kanıtlar var. Bir insan grubu olarak çevrelerindeki dünyadan ayrı kaldılar. İlk Hıristiyanların zamanında yaşayan tarihçi Justin Martyr şöyle yazdı: “Birbirimizden nefret eden ve birbirimizi yok eden ve davranış biçimlerinin farklılıklarından dolayı farklı soydan olan insanlarla beraber yaşamayı reddeden bizler, şimdi, Mesih’in gelişinden beri, onlarla bir aile gibi birleşmiş olarak yaşıyor, düşmanlarımız için dua ediyor ve bizden sebepsiz nefret eden kişileri, Mesih’in kâmil öğütlerine göre yaşamaya ikna etmeye gayret ediyoruz.”
Bugün için ne denilebilir? Bir kişinin tabiatında böyle değişiklikler yapması acaba hâlâ mümkün mü? Evet! On binlerce örnek, bugün de büyük değişikliklerin varlığını gösterir. İşte bunlardan biri:
Stephen, İngiltere’nin endüstri merkezlerinin birinde büyüdü. Babası tanrıtanımaz idi. Stephen, 12 yaşındayken üç yıl bir ıslahevinde kaldı. 64 olayda ev soyduğunu itiraf etti! Daha sonra otoritelere karşı saygısını yitirdi ve büyüdükçe daha da ciddi cürümler işledi. Bunlar kaçakçılık, sarhoşluk, ahlaksızlık ve polise saldırı suçlarını içerdi ki, bu son suçtan hapsedildi. Tabiatı şiddeti yansıtıyordu. Stephen, “Tanrı’dan korkmaz birinin ihtiyaç duyduğunda işleyemeyeceği cürüm yoktur” dedi.
Böyle katılaşmış bir suçluyu acaba hangi şey değiştirebilirdi? Stephen, sonunda, Yehova’nın bir Şahidi olan erkek kardeşinden yardım kabul etti. Mukaddes Kitabı kısa bir süre tetkik ettikten sonra, “yeni kişiliği” giymeye başladı. Yaptığı değişiklikler gerçekten heyecan vericiydi. Beş yıl sonra şimdi O, mutlu bir evliliği olan ve Yehova’nın Şahitlerinin cemaatinde hizmet-yardımcısı olarak hizmet eden sorumlu biridir.
Bu tür kişilerin durumunda insan tabiatının değişebildiği görülüyor. Fakat acaba bugün, insan zayıflıkları, ‘uygarlığı çürütmek’ için tek neden midir?
“Mukaddes Yazıların Sözünü Ettiği İblis”
Resul Pavlus, “son günler”le ilgili dikkate değer bir peygamberliği kaleme aldı. Onun sözleri, yukarıdaki çerçevenin içinde tekrarlanmıştır. Şiddetin ve kötülüğün çoğalmasının, “çetin anlar”ı oluşturacağına dikkat edin. Bütün bunlardan sadece insan tabiatı mı sorumludur?—II. Timoteos 3:1.
Hayır, insan zayıflıklarını ustalıkla kötüye yönelten başka bir etken, korkunç kötü bir kuvvet vardır. Bazı kişiler, insanın günahı miras aldığına inanmak istemedikleri gibi, insanı ustalıkla kötüye yönlendirmeye çalışan, kendilerinden üstün bir kuvvetin var olduğuna da inanmak istemezler. Fakat Mukaddes Kitap, böyle bir kuvvetin var olduğunu söyler: Bu, İblis Şeytan’dır.
“İblis” (“iftiracı” anlamında) sözcüğü, Mukaddes Kitapta 33 kez ve “Şeytan” (“karşı koyan” anlamında) sözcüğü ise, 52 kez geçer. Bu iki sözcük, aynı kötü ruhi kişi için kullanılmıştır. Bununla beraber bazı kişiler, bir şahıs olarak Şeytan’ın varlığını inkâr etmeyi tercih ederek şöyle derler: “İnsan tabiatıyla günah işleme arzusu, Mukaddes Yazıların İblisidir.”b Bununla beraber, ilginç olarak, Yehova’nın sadık hizmetçisi Eyub’un olayında, İbranice kayıtta, has Satan ifadesini, yani Şeytan’ı ve Luka 4:2’de İsa’yı deneyenin, İblis (Yunanca o diabolos) olduğunu okuyoruz. (Eyub 1:6) Öyle ise, insan tabiatı burada söz konusu değil.
Buna ek olarak, resul Pavlus, Efesoslulara yazdığı mektubunda “bu karanlığın dünya hükümdarları . . . . semaviyatta olan kötülüğün ruhi orduları . . . . ” hakkında konuşurken Şeytan’ın ne kadar güçlü olduğunu anlamamıza yardım eder. (Efesoslular 6:12) İblis ile beraber “bu dünyanın hükümdarları”, görünmez ruhi yaratıklar olan cinlerdir. Onlar, insanın bozuk durumunu mümkün olduğu kadar kullanarak “bütün dünyayı saptır”ıyorlar.
-