-
Hangi Nedenler Aile Sorunlarına Yol Açar?Gözcü Kulesi—1991 | 1 Eylül
-
-
Hangi Nedenler Aile Sorunlarına Yol Açar?
‘O TEMBELDİR!’ diye bağırdı Bülent. ‘Karım berbat bir ev kadınıdır!’
Jale, ‘bu doğru değil!’ diye karşılık verdi. ‘Yapmaya çalıştığım hiçbir şeyi takdir etmez. Bugüne dek onun kadar eleştirici bir erkekle hiç karşılaşmadım.’
Bülent ile Jale’nin hayatına ne oldu? Onlar, dört aydan beri evliydi, fakat evlilikleri daha şimdiden felaketin eşiğindeydi. Bununla birlikte, onların durumu bir istisna değildir, çünkü istatistikler, evliliklerde anlaşmazlıkların yaygın olduğunu göstermektedir. Uzmanlar, şimdi Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan yeni evliliklerin yarısının boşanmayla sonuçlanacağını söylüyor. Bu tür endişe verici istatistikler, başka birçok ülkeden de gelmektedir. Üstelik boşanma, durumun sadece bir yönüdür. Birçok ailede daha önce hiç görülmemiş ölçüde ve farklı nedenlerden kaynaklanan gerginlikler yaşanmaktadır.
Aile Sorunlarının Bazı Nedenleri
Çocuklar, ailedeki sorunlarla dolu ortamdan büyük ölçüde etkilenmektedir. Newsweek dergisi bununla ilgili olarak şöyle diyor: “Son on yıl içinde [Amerika Birleşik Devletlerinde] doğan çocukların üçte biri, 18 yaşına gelmeden, üvey anne veya üvey babayla yaşama olasılığıyla karşı karşıyadır. Bugün, her dört çocuktan biri, ya sadece annesi ya da babası tarafından yetiştiriliyor. Bugünkü çocukların yüzde 22’si evlilik dışı ilişkilerden doğmaktadır; bu çocukların yaklaşık üçte biri buluğ çağındaki bir anneden doğmuştur.”
Kötü davranışlarla karşılaşan çocukların sorunları konusunda uzman olan J. Patrick Gannon, aile yaşamının başarısızlığa uğramasına yol açan başka bir nedeni anlatarak şunları söylüyor: “Son araştırmalar, on milyonlarca insanın, şiddet, yakın akraba ile yapılan ahlaksızlık ve alkolizmin yol açtığı duygusal sömürünün her gün yaşandığı, normal şekilde işlevini yerine getiremeyen, sorunlu ailelerde yetiştiğini göstermektedir.” Böyle olaylarla karşılaşan çocukların, erişkin olduktan sonra, kendi kurdukları ailelerin çökmesini nasıl önleyeceklerini bilmemeleri şaşırtıcı değildir.
Bazı gözlemciler, ailelerde yaşanan gerginliğin suçunu, endüstrileşmiş ülkelerde görülen ekonomik, sosyal ve ahlaksal değişikliklere yükleyebilir. Örneğin, kadınların büyük ölçüde iş dünyasına girmesi, evdeki görev ve sorumlulukların hiç de tatmin edici olmayan şekilde yeniden düzenlenmesiyle sonuçlandı. Anneler, sinirli bir şekilde iş hayatında başarılarını ispatlamaya uğraşırken, babalar, isteksizce ev işleriyle ilgileniyor ve gözü yaşlı çocuklar ise, kreş hayatına ayak uydurmaya çalışıyor.
Dünya çapında birçok aile yoğun baskı altındadır. Çalışıp ailesini geçindirmek zorunda olan bir kişi, bu durumu, “sürekli seferberlik halinde yaşamakla” bir tuttu. Gallup isimli bir araştırmanın sorularını cevaplandıran kişilerin hemen hemen yarısının, “Amerikan ailelerinin on yıl öncesine oranla daha kötü durumda olduğunu” söylemesi hiç de şaşırtıcı değildir ve bu kişilerin ancak pek azı durumun düzeleceğine inanmaktadır.
Böyle olmakla birlikte, aile sorunları televizyon ve radyoda sürekli tartışılan bir konudur. İnsanlar, aileye yardım amacıyla yazılan kitapları bir solukta okumaktadır. Bunlardan bazıları, bir dereceye kadar sağlam ve pratik öğüt sunmaktadır. Her ne kadar ‘fikirlerini daha açık şekilde ifade etmek’ veya ‘duygudaşlık göstermek’ gibi öğütler yararlı olabilirse de, evdeki sorunların gerçek nedenlerini ele almıyorlar. Bir sonraki makale aile sorunlarının gerçek nedenlerini bulup, onlarla nasıl başa çıkılabileceğini gösterecektir.
-
-
Aile Yaşamınızda Tanrı’ya İlk Yeri Verin!Gözcü Kulesi—1991 | 1 Eylül
-
-
Aile Yaşamınızda Tanrı’ya İlk Yeri Verin!
BÜLENT ile Jale—bir önceki makalede sözü edilen evli çift—boşanmadı. Bunun yerine sorunlarını Tanrı’nın bir hizmetçisi ile müzakere etti. O, bu çiftin sorunlarının temelde birbirinden tamamıyla farklı olan özgeçmişlerinden kaynaklandığını fark etti.
Örneğin Bülent, bir işçi aileden gelmişti. Ağır bir işte çalıştığından, her sabah çok kuvvetli bir kahvaltı yapmak istiyordu. Jale ise, büro işlerinde çalışan bir aileden geldiği için, kocasına sadece kahve ve tost hazırlıyordu. Böylelikle kahvaltı yüzünden başlayan tartışma tam bir savaşa dönüştü!
Bülent ile Jale, açık şekilde fikirlerini ifade etmeliydi. Ancak aile sorununun gerçek nedeni çok daha derindi. Meseleyi onlarla müzakere eden vaiz şunu sordu: “Birbirinize I. Korintoslular 13:4 ayetindeki sözlerin ışığında bakıyor musunuz?” Mukaddes Kitabın bu ayeti şöyle der: “Sevgi çok sabreder, lûtufla muamele eder, sevgi haset etmez (kıskanmaz); sevgi övünmez, kibirlenmez.” Bir sonraki ayet ise, sevgiyle ilgili şunu belirtir: “Çirkin muamele etmez, kendi faidesini aramaz, hiddetlenmez, kötülük saymaz.” Bülent ile Jale, her ikisi de bu sözleri evliliklerine uygulamaya hazırdı.
Her şeyden önce, bu evli çiftin sorununa ruhi yönden bir çözüm bulmak gerekliydi. Bülent ile Jale, Tanrı ile iyi ilişkilerini korumak istediklerinden, öncelikle Mukaddes Kitap prensiplerini uygulayıp, “eğer evi RAB (Yehova) yapmazsa, yapıcılar boş yere çalışır” sözünü kabul etmeliydiler. (Mezmur 127:1) Aynı Mezmurun 3’ten 5. ayetleri bir ailenin kurulmasını ele alır. Ailede mutluluğun hüküm sürmesi, ancak aile yaşamında Tanrı’ya ilk yeri vermekle mümkündür.—Efesoslular 3:14.
Tanrı’ya İlk Yeri Vermek Ne Anlama Gelir?
Aile yaşamınızda Tanrı’ya ilk yeri vermek, “duada birleşmiş aile, yaşamda da birleşmiş olur,” diyen İngiliz atasözünün anlatmak istediğinden çok daha fazlasını gerektirir. Family Relations (Aile İlişkileri) dergisine göre birçok kişi, ‘dinin, aile bireylerinin olumlu ve sağlıklı şekilde karşılıklı etkileşimini kolaylaştırıp, ailenin yaşamdan duyduğu tatmini artırdığına’ inanmaktadır. Ancak sadece bir dini uygulamak, Tanrı’ya ilk yeri vermek anlamına gelmez. Birçok kişi sadece alışkanlık, aile geleneği veya sosyal çıkarlardan dolayı, şekilci olarak bir dine bağlıdır. Tanrı’nın, onların günlük yaşamında pek az etkisi vardır. Daha da önemlisi, bütün dinler, “Allahın . . . . indinde temiz ve lekesiz dindarlık (tapınma şekli)” değildir.—Yakub 1:27.
Aile yaşamımızda Tanrı’ya ilk yeri vermek için sevdiklerimizle birlikte ‘bütün dünya üzerinde Yüce’ olan Yehova’ya O’nun taleplerine göre tapınmalıyız. (Mezmur 83:18) Tanrı’nın Oğlu İsa Mesih şöyle dedi: “Gerçekten tapınanların Babaya ruhta ve hakikatte tapınacakları saat geliyor, ve şimdidir; çünkü Baba kendine böyle tapınanları arar. Allah Ruhtur, ve ona tapınanların ruhta ve hakikatte tapınmaları gerektir.” (Yuhanna 4:23, 24) Yehova Tanrı’ya “ruhta” tapınmak için, O’na arzettiğimiz kutsal hizmetimiz, sevgi ve imanla dolu bir yürekten gelmelidir. (Markos 12:28-31; Galatyalılar 2:16) Yehova’ya “hakikatte” tapınmak ise, sahte dinsel öğretileri reddedip Mukaddes Kitapta anlatıldığı gibi, tamamen O’nun iradesine itaat etmeyi talep eder. Dinimiz Tanrı’nın standartlarını karşılamadıkça, Yehova Tanrı’ya ilk yeri veremeyiz. Bu standartların bazıları nelerdir? Onların uygulanması ailenize nasıl yarar sağlayabilir?
Bir Koca Olarak Tanrı’ya İlk Yeri Vermek
Mukaddes Kitap, I. Korintoslular 11:3 ayetinde şöyle der: “Her erkeğin başı Mesih, ve kadının başı erkek, ve Mesihin başı Allahtır.” Bir koca, Tanrı’nın ailede en önemli kararları almakla ilgili kocaya verdiği sorumluluğu taşıyor. Ancak bu, hiçbir kocaya, zulmetme veya diktatör gibi davranma yetkisini vermez.
Mukaddes Kitap, kocaları, eşlerini de ilgilendiren kararlar aldıkları zaman, onların duygularını göz önünde bulundurmaya teşvik eder. (Tekvin 21:9-14 ile karşılaştır.) Aslında Kutsal Yazılar, hepimizi, sadece ‘kendi işlerimize değil, fakat diğerlerinin işlerine de bakmaya’ sevk eder. (Filipililer 2:2-4) Mukaddes Kitap prensiplerinin söz konusu olmadığı durumlarda, İsa’nın takipçisi olan bir koca, genellikle karısının tercihlerini kabul edecek. Karısına kişisel ilgi göstererek, onun taşıyabileceğinden fazla sorumluluk yüklenmediğinden de emin olmak isteyecektir. Örneğin bir koca, özellikle karısı da çalışıyorsa, günlük ev işlerinde ona yardım edebilir.
Resul Pavlus şöyle yazdı: “Kocalar kendi karılarını kendi bedenleri gibi sevmeğe borçludurlar. Kendi karısını seven kendini sever; çünkü kimse hiç bir vakit kendi bedeninden nefret etmemiştir; . . . . Mesih kiliseyi (cemaati) beslediği ve kayırdığı gibi, onu besler ve kayırır.” (Efesoslular 5:28-30) İsa Mesih cemaatin üyelerine sevgi dolu bir şekilde davranır.
Resul Petrus’un bu konudaki öğüdü de dikkate değer: “Ey kocalar, siz ayni suretle daha zayıf kaba, ve hayat inayetinin hemvarislerine hürmet eder gibi, kadına hürmet ederek karılarınızla beraber akıl dairesinde oturun, ta ki dualarınıza mani olmasın.” (I. Petrus 3:7) Karısına sevgisizce davranması, bir kocanın dualarını engelleyebilirse, bu, gerçekten düşündürücü bir durum değil mi? Evet, bir erkek, Tanrı’nın, dualarını işitip cevaplandırmasını istiyorsa, karısına sevgiyle davranmalıdır.
Tanrı’ya ilk yeri vermek, bir babanın çocuklarıyla olan ilişkisini de etkiler. O, çocuklarının ruhi sağlığıyla yakından ilgilenmelidir. Böyle olmakla birlikte, Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan bir ankette erkeklerin sadece yarısı, “Kutsal Yazıların tetkik edilmesi veya grup olarak tartışılmasına katılmanın”, ‘ailelerinin ruhi gelişmesinde en önemli etken’ olduğunu söyledi. Geri kalanlar ise, “dinsel ayinleri yayımlayan radyo veya televizyon programlarını izlemeyi veya dinlemeyi” ya da ‘hayatın amacı hakkında düşünmeyi’ yeterli buldu.
Bununla birlikte, Mukaddes Kitap, babalardan şunu talep eder: “Çocuklarınızı incitmeyin, (kızdırmayın) fakat onları Rabbin (Yehova’nın) terbiye (disiplin) ve nasihatile yetiştirin.” (Efesoslular 6:4) Yehova’nın Şahitlerinin arasında, babaların, ailece tapınmada önderlik etmesi beklenir. Bu erkekler, muntazaman aile Mukaddes Kitap tetkikini idare edip, ibadetlerde hazır bulunarak ve Kutsal Yazılardaki diğer talepleri karşılayarak, aile yaşamında Tanrı’ya ilk yeri verirler.
Bir Zevce Olarak Tanrı’ya İlk Yeri Vermek
Bir zevce, ailede kocasının reisliğini destekleyerek Tanrı’ya ilk yeri verebilir. Mukaddes Kitap şöyle der: “Ey kadınlar, Rabde lâyık olduğu üzre, kocalarınıza tâbi olun.” (Koloseliler 3:18) Eğer bir erkek, fikir alışverişinde bulunmuyorsa veya ailece tapınmada önderlik etmek için çaba göstermiyorsa, bu oldukça zordur. Ne olursa olsun, bir kadın dikkati sürekli kocasının kusurlarına çekerse ya da daha kötüsü, ona karşı gelirse, bu, sadece ailedeki gerginliği artıracaktır.
Süleymanın Meselleri 14:1 şöyle der: “Her hikmetli kadın (gerçekten hikmeti olan kadın) kendi evini yapar; fakat sefih kadın kendi ellerile onu yıkar.” Gerçekten hikmetli bir kadının Tanrı’ya ilk yeri verebilmesi ve ‘kendi evini yapmasının’ bir yolu, kocasına tabi olmasıdır. (I. Korintoslular 11:3) ‘Lûtuf kanununun onun dilinde’ bulunması, gereksiz yere kocasını tenkit etmesini önler. (Süleymanın Meselleri 31:26) Ayrıca böyle bir kadın, kocasının aldığı kararların başarıya ulaşması için elinden geleni yapar.
Evli bir kadının Tanrı’ya ilk yeri vermesinin diğer bir yolu da çalışkan olmasıdır. Şüphesiz, bir işte çalışıyorsa, evini istediği kadar düzenli tutmak için ne zamanı ne de gücü olacaktır. Yine de Mukaddes Kitabın hakkında şunları söylediği, “yetenekli kadın”a benzemeye çalışabilir: “Evi halkının gidişine gözcülük eder, ve tembellik ekmeğini yemez.”—Süleymanın Meselleri 31:10, 27.
Bunların hepsinden ziyade bir kadın, yaşamındaki ilk yeri Tanrı’ya olan tapınmasına ayırmalıdır. Yehova’nın Şahitlerinin İbadet Salonuna ilk kez gelen birçok insan, çocukların temiz ve derli toplu görünüşünden övgüyle söz eder. Bu bakımdan, bir zevcenin, bu alanda yaptıklarına paha biçilemez. Fakat o, ruhi durumunu da dua, tetkik ve Tanrı’ya hizmet etmekle korumaya çalışmalıdır.
Gençler Olarak Tanrı’ya İlk Yeri Vermek
Adolescent Counselor dergisinde bir makale şunları söylüyor: “Çocuklar, kendi anne ve babalarına hakim olmalarını sağlayan tutum ve düşünceleri benimsemeye eğimlidirler. Maddi zenginlik ve hemen ödülendirilmeyi önemle vurgulayan bir toplumla karşı karşıya gelen gençler, ‘hemen şimdi istiyorum’ tutumunu geliştirdiler. Bir genç olarak, senin tutumun nedir?
Koloseliler 3:20 şöyle der: “Ey çocuklar, her şeyde ana babalarınıza itaat edin, çünkü bu Rabde makbuldür.” Böyle bir itaati, Tanrısal talep olarak gören bir genç, anne ve babasıyla işbirliği yapacaktır. Örneğin, anne ve babasının onaylamadığı okul arkadaşlarıyla beraber olarak, gizlice onlara karşı gelmeyecektir; ya da istediğini elde etmek için babasını veya annesini kurnazca etkilemeye çalışmayacaktır. (Süleymanın Meselleri 3:32) Daha ziyade, yaşamında Tanrı’ya ilk yeri veren bir genç, anne ve babasının sevgi dolu rehberliğine tabi olacaktır.
Tanrı’ya İlk Yeri Verin!
Aile içindeki yerimiz ne olursa olsun, Tanrı’ya ilk yeri verip, O’nunla yakın bir ilişki geliştirmemiz gerekir. Sizin ve ailenizin durumu böyle mi?
İçinde bulunduğumuz “son günlerde” hepimiz, “çetin anlar”la karşılaşıyoruz. (II. Timoteos 3:1-5) Böyle olmakla birlikte, ruhen gelişerek şimdiki sistemin sonunda hayatta kalmak mümkündür. (Matta 24:3-14) Mukaddes Kitabın tam bilgisiyle uyum içinde hareket etmekle, siz ve aileniz, cennet yeryüzünde ebediyen yaşamak ümidine sahip olabilirsiniz. (Luka 23:43; Yuhanna 17:3; Vahiy 21:3, 4) Evet, aile yaşamımızda Tanrı’ya ilk yeri verirsek, bu mümkündür.
-