Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • Öç Almak Yanlış mıdır?
    Gözcü Kulesi—1992 | 1 Şubat
    • Öç Almak Yanlış mıdır?

      Amerika Birleşik Devletlerinde bir otoyolda, bir sürücü, sağa yanaşarak arkadan gelene yol vermekte gecikti. Arkadan gelen arabadaki sürücü, misilleme yapmak için kendisini kızdıran arabaya ateş edip masum bir yolcuyu öldürdü.

      Bir genç kız, okulda sahneye konulacak bir oyunda istediği rolü başka bir kıza kaptırdı. Öç almak için kızın erkek arkadaşına, onun başka okuldan bir gençle görüştüğünü söyledi. Bu şekilde rolü kaptırdığı genç kızın, erkek arkadaşıyla olan ilişkisini bozdu.

      BİRÇOK insan haksızlığa uğradığı zaman, öç almaya hakkı olduğunu düşünür. Onlar, bu veya şu şekilde şu kuralı uygular: “Öç almak, öfkelenmekten daha iyidir.” Bugün komşu sevgisi azalırken, öç alma ruhu çoğalmaktadır.—Matta 24:12.

      Acaba siz, öç almaya ne gözle bakıyorsunuz? Mukaddes Kitaba inanıyorsanız, belki öç almanın prensip olarak yanlış olduğu kanısındasınız. Ancak içinde yaşadığınız bu kötü dünyada, öç almanın karşıtı olan bağışlamanın gerçekçi bir tutum olmadığını düşünebilirsiniz. Acaba aldatıldığınızda veya saldırıya uğradığınızda nasıl davranırsınız? Biri sizi önemsemez veya başka insanlara kötülerse, öç alıcı bir kişi olur musunuz? Öç alıcı mı, yoksa bağışlayan biri misiniz?

      Öç Alıcı Bir Tutum Zararlıdır

      Tabii, suçların farklı ağırlık dereceleri vardır. Oysa birinden öç almak isteyen insanların çoğu, saldırıya veya tecavüze uğramadı. Bu makalenin başında ele alınan “suçlar”, öç almayı düşünen kişilerin gözünde çok büyük gibi görünmekle birlikte aslında önemsiz suçlardır.

      Mukaddes Kitap, öç alıcı bir tutum geliştirmememiz gerektiğini söyler. Süleymanın Meselleri 24:29 şu öğüdü verir: “Bana ettiği gibi ona öylece ederim, . . . . deme.” Neden? Her şeyden önce, böyle bir tutum, duygusal ve fiziksel olarak zarar verir. Öç alıcı düşünceler, iç huzurunu yok eder ve mantıklı şekilde muhakeme etmemizi önler. Şu habere lütfen dikkat edin: “İki çiftçi, bir otoparkta kamyonetlerinin içinden ateş ederek birbirini öldürdü. Böylece çocukluk döneminde başlayan 40 yıllık bir kan davasını sonuçlandırdılar.” Bir an bu iki adamın, tüm yaşamları boyunca zihinlerini kaplayan ve insanı yiyip bitiren bir öç alma arzusuyla nasıl mahvolduğunu düşünün!—Süleymanın Meselleri 14:29, 30.

      Suç işleyen hatta ciddi bir suç işleyen birinin bile değişmesinin mümkün olması öç alıcı bir tutum geliştirmemenin bir nedenini teşkil eder. Örneğin, resul Pavlus, hayatının bir döneminde şakirt İstefanos’un ‘öldürülmesine . . . . razı olmuştu’ ve ‘Rabbin şakirtlerine karşı tehdit ve katil soludu.’ Ancak değişti. O sıralarda, Pavlus’tan dolayı hayatı tehlikede olan resul Petrus, yıllar sonra, onu “sevgili kardeşimiz Pavlus” diye andı. (Resullerin İşleri 8:1; 9:1, 2; II. Petrus 3:15) İsa’nın takipçileri, özellikle Şam’da kör bir şekilde beklerken Pavlus’tan öç almaya çalışabilirlerdi. (Resullerin İşleri 9:3-15) Fakat o zaman ne feci bir hata yapmış olurlardı!

      Öyle ise Pavlus, iyi bir nedenle Romalılar 12:20’deki şu öğüdü verebilirdi: “Eğer düşmanın acıkmışsa, ona yedir; eğer susamışsa, ona içir.” Neden? Çünkü biz düşmanımızdan öç alırsak, onun tutumunun sertleşmesine ve aramızdaki düşmanlığın daha da artmasına yol açarız. Ancak bize karşı suç işleyen veya bizi incitenlere iyilikle davranırsak, tutumlarını yumuşatıp bir düşmanı dosta dönüştürebiliriz.

      Kendi zayıflıklarımızı kabul etmemiz de öç alma arzusuna yol açan acılık hissini yenmemize yardım eder. Mezmur yazarı şöyle sordu: “Eğer fesatları hesaba alırsan, ey Yehova, ya Rab kim durabilir?” (Mezmur 130:3) Şüphesiz hepimiz birini incittik veya birine karşı suç işledik. Ancak onlar bizden öç almaya çalışmadıysa, buna memnun olmadık mı? Bizim de benzer şekilde kendimizi tutmamız gerekmez mi? İsa şu öğüdü verdi: “İmdi, insanların size her ne yapmalarını istiyorsanız, siz de onlara öyle yapın.”—Matta 7:12

      Gerçi, Mukaddes Kitabın “şerden nefret edin” dediği doğrudur. (Mezmurlar 97:10; Amos 5:15) Ancak bize kötülük edenden nefret etmemizi söylemez. Aslında İsa bize şunu emretti: “Düşmanlarınızı sevin, ve size eza edenler için dua edin.” (Matta 5:44) Eğer kötülüğe kötülükle karşılık verirsek, biz de bu suçu işleyenin ruhuna uyarız. Eski bir mesel şöyle der: “Şerrin karşılığını ödiyeceğim, deme; RABBİ (Yehova’yı) bekle, ve o seni kurtarır.” (Süleymanın Meselleri 20:22) Bu, ne kadar hikmetli bir tutum! Yanlış olanı yapanları örnek alma eğilimine karşı koyarak güçlü olduğumuzu göstermek, çok daha iyi bir davranıştır.—Yuhanna 16:33; Romalılar 12:17, 21.

      Cezayı Kim Verecek?

      Şüphesiz bazı hareketler, kişisel hakaret veya incinmeden daha ciddidir. Acaba ağır bir suçun kurbanı olursak, ne yapabiliriz? Doğal olarak, adalet adına bir şeylerin yapılması gerektiğini düşünürüz. Ancak ne yapılabilir? Bazı toplumlarda, meseleleri kişisel olarak ele alıp öç almak, normal bir durumdur. Ancak böyle toplumlar kan davaları yüzünden sık sık parçalanmıştır. Bugün, kişinin işlenen ağır suçun öcünü bizzat almasına ne Tanrı’nın kanunları, ne de çoğu durumda insan yasaları—haklı nedenlerle—izin verir. Bu şekilde kişisel olarak başvurulan şiddet, sadece daha çok şiddete yol açar.

      O halde, ağır bir suçun kurbanı olan kişi, hiçbir şey yapmadan başına gelenleri sessizce kabullenmeli mi? Hayır, böyle yapması gerekmez. Kendimize veya malımıza bir saldırı söz konusu olduğunda başvurulabilecek otoriteler vardır. İsterseniz polisi çağırabilirsiniz. İşyerinde, sorumlu kişiye danışabilirsiniz. Okulda, müdürle konuşabilirsiniz. Onların sorumlu mevkilerde bulunmasının bir nedeni de adaleti yerine getirmektir. Mukaddes Kitap, hükümet otoritelerinin ‘Tanrı’nın hizmetçisi ve kötülük yapana gazap için intikamcı’ olduğunu söyler. (Romalılar 13:4) Adalet, hükümetin, yetkisini kullanarak haksızlığı durdurup haksızlık yapanı cezalandırmasını gerektirir.

      Ancak, zaman zaman, adalet çarkının yavaş işlediği doğrudur. Adeta hayatından bezmiş bir yazar şöyle dedi: “Adalet, hemen hemen her zaman geciken bir tren gibidir.” Hatta, bazen bu tren hiç gelmez. Adaletsizlik işleyenler o kadar güçlü olabilir ki, otoriteler onları kontrol edemeyebilir. Buna rağmen en hikmetli yol kendimize hâkim olmamızdır. Mukaddes Kitap, “akılsız bütün öfkesini ortaya döker; hikmetli adam ise, onu tutar ve susturur” der.—Süleymanın Meselleri 29:11.

      Kim Öç Alacak?

      Böylece öç almaktan kaçınmak, bize yararlar getirecek; ayrıca adaletin yerine getirilmesi gerekse de, bunun Tanrı tarafından uygun zamanda yapılacağını bilmek, sakin şekilde beklememizi sağlayacak. Yehova, kontrol edilmediği takdirde suç işlemenin kötülüğe yol açacağını bilir. (Vaiz 8:11) O, katı yürekli kötülerin insanlığa ebediyen eziyet etmelerine asla izin vermeyecek. Bu nedenle resul Pavlus şu öğüdü verdi: “Ey sevgililer, kendiniz için öç almayın, fakat Allahın gazabına yer verin; çünkü yazılmıştır: ‘Rab (Yehova) diyor: Öç benimdir, karşılığını ben vereceğim.’” (Romalılar 12:19) Aslında, Mukaddes Kitap, Tanrı’nın bir öç alma gününden söz eder. Bu öç alma gününde neler olacak? Tanrı kimlerden öç alacak? Sonraki makalede bu konular ele alınacaktır.

  • Tanrı’nın Öç Alma Günü
    Gözcü Kulesi—1992 | 1 Şubat
    • Tanrı’nın Öç Alma Günü

      ÖNCEKİ makalede gördüğümüz gibi, öç almaya çalışmak birçok nedenle yanlıştır. Öç almak, uzun vadede hiçbir çözüm getirmeyeceğinden yanlıştır. Dostluk bağları kurmak yerine düşmanlığı daha da pekiştirir. Öç alıcı düşünceler bunları besleyen kişiye zarar verir.

      Bununla birlikte öç almanın yanlış olmasının en önemli nedeni, Musa’nın İsrail’e söylediği şu sözlerden anlaşılır: “Allahın RAB (Yehova) çok acıyan Allahtır.” (Tesniye 4:31) Tanrı merhametli olduğundan, biz de merhametli olmalıyız. Dolayısıyla İsa takipçilerine şöyle dedi: “Babanız nasıl merhametli ise, siz de merhametli olun.”—Luka 6:36.

      Böyle olmakla birlikte, Mukaddes Kitap, Yehova’yı “öçler Allahı” diye de tanımlar. (Mezmur 94:1) Peygamber İşaya, “RABBİN (Yehova’nın) lûtuf yılın”dan ve “Allahımızın öç alma günün”den bahseder. (İşaya 61:2) Tanrı, nasıl hem merhametli, hem de öç alıcı olabilir? Eğer Tanrı’nın merhametini örnek alacaksak, neden öç alma konusunda da O’nu örnek almayalım?

      İlk soruya cevap: Tanrı merhametlidir, çünkü insanlığı sever ve böylece yollarını düzeltmeleri için fırsat vermek üzere mümkün olduğu kadar çok kez ve uzun süre boyunca onları bağışlamıştır. Resul Pavlus gibi, birçok kişi O’nun merhametinden yararlanmıştır. Fakat Tanrı, aynı zamanda adaleti yerine getirmek bakımından öç alıcıdır, çünkü sonsuza dek merhamet gösteremez. Bazı kişiler, yollarını asla düzeltmeyeceklerini gösterdiklerinde, Tanrı, öç alma günü olarak adlandırılan zamanda adaleti yerine getirecektir.

      İkinci soruya cevap: Hayır, bizler, Tanrı öç aldığı için öç alma hakkına sahip değiliz. Yehova adalette kusursuzdur; insanlar ise, kusurludur. Tanrı, bir meselenin her yönünü görür ve her zaman adil karar verir. Bizler, aynını yapabileceğimizden emin olamayız. Bu nedenle Pavlus şu öğüdü verdi: “Ey sevgililer, kendiniz için öç almayın, fakat Allahın gazabına yer verin; çünkü yazılmıştır: ‘Rab diyor: Öç benimdir, karşılığını ben vereceğim.’” (Romalılar 12:19) Kendi iyiliğimiz için, öç almayı Yehova’nın ellerine bırakmalıyız.

      Neden Bir Öç Alma Günü?

      Bununla birlikte, Mukaddes Kitap birçok yerinde tövbe etmeyen kötülere hesap sormanın gerekliliğini vurgular. Örneğin, resul Pavlus, Tanrı’nın İsa vasıtasıyla “Allahı bilmiyenlerden ve Rabbimiz İsanın inciline itaat etmiyenlerden intikam” alacağını önceden bildirmiştir. (II. Selânikliler 1:6) Bu sözleri ciddiye almak için haklı nedenlerimiz var. Neden?

      Çünkü bugün, insanların çoğu Yaratıcı’nın egemenliğine karşı koyarak, O’nun adil kanunlarını önemsemez. Onlar, Tanrı’ya inandıklarını veya inanmadıklarını iddia etsinler, tutumları kendilerini Tanrı’nın önünde sorumlu durumda hissetmediklerini açıkça gösterir. Dolayısıyla bu gibi kişilere mezmur yazarının şu sözleri uygulanır: “Kötü adam niçin Allahı hor görür ve yüreğinden: Aramıyacaksın (hesap sormayacaksın), der?” (Mezmur 10:13) Şüphesiz Yehova, Kendisiyle bu şekilde alay edilmesine sonsuza dek izin vermeyecektir. O, sevgi Tanrısı olmakla birlikte, aynı zamanda adalet Tanrısıdır da. Adaleti gerçekten sevenlerin feryadına kulak verecektir: “Kalk, ya RAB; ey Allah, elini kaldır; hakirleri unutma” diye okuyoruz.—Mezmur 10:12.

      Bundan başka, kanunları çiğneyenler, yeryüzümüzü harap ediyorlar. Havayı, toprağı ve suyu kirletiyor, yeryüzünü adaletsizlik ve vahşetle dolduruyorlar. İnsanlığın hayatta kalmasını tehlikeye atacak bol miktarda kimyasal, nükleer ve diğer öldürücü silahları depoluyorlar. İtaatli insanlığa güvenilir bir gelecek sağlamak için Tanrısal bir müdahale gereklidir. (Vahiy 11:18) Bu, İşaya’nın öç alma günü olarak değindiği Tanrısal müdahaledir.

      Tanrı’nın Öç Alma Günü Neler Başaracak?

      Vine’s Expository Dictionary of Old an New Testament Words’a göre, Yunanca Mukaddes Yazılarda öç kelimesi, Tanrı ile ilgili kullanıldığında, “insanın öç almasıyla ilgili sık sık kullanılan, haksızlığa uğrama hissinden veya sadece öfkelenmekten kaynaklanan bir duygu” değildir; ancak harfi olarak, “adaletten ileri gelen” bir anlam taşımaktadır. Tanrı’nın düşmanlarından öç alması, kan davasında olduğu gibi kontrol edilemeyen bir kan dökme işi değildir. Mukaddes Kitap bize şöyle der: “Rab (Yehova) dindarları (Tanrısal bağlılık gösterenleri) imtihandan kurtarmağı, ve haksızları . . . . hüküm günü için tekdir altında tutmağı bilir.”—II. Petrus 2:9, 10.

      Tanrı’nın hizmetçileri, Tanrı’nın öç alma gününü, doğru davranışın haklılığının gösterileceği ve adillerin kötü olanın baskısından kurtulacakları bir zamanın başlangıcı olarak beklerler. Bu, onların kötü niyetli veya kinci olduğu anlamına gelmez. Mukaddes Kitap bir başkasının “felâket[in]e sevinen suçsuz tutulmaz” diye uyarır. (Süleymanın Meselleri 17:5) Aksine, onlar öç almayla ilgili herhangi bir kararı Tanrı’ya bırakarak, merhamet ve acıma niteliğini geliştirirler.

      Gerçi öfkeli bir kişi için böyle davranmak kolay değildir. Yine de bu mümkündür ve birçok kişi bunu yapmıştır. Örneğin, Pedro adlı bir kişi, mutsuz bir çocukluk geçirmişti ve ağabeyi tarafından sık sık dövülmüştü. Böylece başı her zaman polisle derde giren sert biri olarak yetişti; ağabeyine karşı duyduğu öfkenin acısını karısı ve çocuklarından çıkarırdı. Sonunda Yehova’nın Şahitlerinden birini dinledi ve zamanla Mukaddes Kitabı tetkik etmeye başladı. Bu kişi, “Yehova’nın yardımıyla değiştim” dedikten sonra şöyle devam ediyor: “Ve şimdi insanları dövmek yerine, İsa’nın takipçisi bir ihtiyar olarak onlara yardım ediyorum.” Mukaddes Kitap ve mukaddes ruhun yardımıyla sayısız başka kişi, benzer şekilde, kinci veya öç alan biri olmak yerine, değişerek insanlara sevgi ve sabır gösteren kişiler oldular.

      Siz Ne Yapacaksınız?

      Tanrı’nın gelmekte olan öç gününü zihnimizde tutmak, Yehova’nın tahammülünden yararlanmak üzere bize yardım edecek. Ancak bundan yararlanma süresi sınırsız değildir. Yakında o gün gelecek. Resul Petrus bunun henüz neden gelmediğini şu sözlerle açıkladı: “Bazılarının gecikmek zannettikleri gibi Rab (Yehova) vadi hakkında gecikmez, fakat bazılarının helâk olmalarını istemiyerek ancak bütün insanlar tövbeye dönsünler diye, sizin hakkınızda tahammül ediyor.”—II. Petrus 3:9.

      O halde şimdi, Kutsal Yazıları inceleyip, içindeki öğütleri uygulayarak Tanrı’nın hesap sorma günü için hazırlanmak acil bir iştir. Bu, mezmur yazarının şu sözlerini izlememize yardım edecek: “Hiddetten çekin, öfkeyi bırak; üzülme, o ancak şerre götürür. Çünkü şerirler kesilip atılacak; fakat RABBİ (Yehova’yı) bekliyenler, dünyayı miras alacaklardır.”—Mezmur 37:8, 9.

Türkçe Yayınlar (1974-2025)
Oturumu Kapat
Oturum Aç
  • Türkçe
  • Paylaş
  • Tercihler
  • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
  • Kullanım Şartları
  • Gizlilik İlkesi
  • Privacy Settings
  • JW.ORG
  • Oturum Aç
Paylaş