Bölüm 9
Dünya Çapında Barış Ve Güvenlik—Güvenilir Bir Ümit
1, 2. Mukaddes Kitapta önceden bildirilen hangi şartlar, bu yeryüzünü içinde yaşanılması çok hoş bir yer haline getirecektir?
EĞER gerçek barış ve güvenlik dünya çapında hüküm sürseydi, yeryüzü, içinde yaşanacak çok hoş ve ilginç bir mesken olurdu! Durum şimdi böyle olmaktan uzak olsa da, Mukaddes Kitaba göre yeryüzü, insan ailesinin hayattan tam bir sevinç duyacağı mükemmel bir yer haline gelecektir.
2 Acaba bize tam ne gibi nimetler vaat ediliyor ve bunların gerçekleşeceğinden nasıl emin olabiliriz?
Güven Duymak İçin Sağlam Bir Temel
3, 4. (a) Evreni yöneten temel kanunların güvenilirliği hakkında ne öğreniyoruz? (b) Bu kanunların Yapıcısı kimdir? Böylece yerinde olarak güvenimizi başka kime verebiliriz?
3 Evren, temel kanunlar tarafından yönetilmektedir. Çoğu bizim için olağandır. Güneşin doğuşu ve batışı, ayın evreleri ve mevsimler, insan yaşamındaki kararlılığı bozmayacak şekilde değişirler. İnsanlar, güneş, ay ve gezegenlerin hareketlerinin değişmez ve bundan ötürü güvenilir olduklarını bildiklerinden, yıllarca önce takvimler ve faaliyet programları düzenlerler. Biz bunlardan neler öğreniyoruz?
4 Bu kanunların Yapıcısı’nın, güvenilir bir kişi olduğunu ve söylediği her şeyin güvene layık olduğunu. Mukaddes Kitabın adil bir yeni dünya hakkındaki vaadi göğün ve yerin Yaratıcısının ismiyle verilmiştir. (İşaya 45:18, 19) İnsanın, günlük yaşamında bir derecede başkalarına güvenmesi doğaldır. Örneğin, pazardaki satıcıya, postacıya ve yakın arkadaşa. Öyleyse, Tanrı’ya ve O’nun vaatlerinin yerine geleceğine daha çok güven duymamız gerekmez mi?—İşaya 55:10, 11.
5. Tanrı’nın vaat ettiği şeylerde bencil bir saikin bulunmaması bize nasıl güven verir?
5 İnsanların vaatleri çoğu kez güvenilir olmadığı bir gerçektir. Fakat Tanrı’nın vaatleri güvenilirdir ve O’nun yararına değil, bizim çıkarımız için verilmiştir. O, bizim hiçbir şeyimize muhtaç değildir. Fakat Tanrı, onu sevip adil yollarını takdir ettikleri için kendisine iman edenlerden hoşlanır.—Mezmur 50:10-12, 14.
6. Mukaddes Kitap, nasıl bir iman kazanmamıza yardım eder?
6 Diğer yandan Mukaddes Kitap, muhakeme gücümüze hitap etmektedir. Kör bir iman veya safdillik talep etmez. Aslında gerçek imanı, “ümit edilen şeylerle ilgili teminatlandırılmış bir bekleyiş ve görülmemesine rağmen gerçeklerin sarih bir isharı” olarak tarif eder. (İbraniler 11:1) Mukaddes Kitapta Tanrı, iman için sağlam bir temel vermektedir. O’nun Sözü hakkında daha çok bilgi aldıkça ve bunun yaşamımızda ve Tanrı’nın peygamberliklerinin gerçekleşmesinde ne kadar gerçek olduğunu kavradıkça bu temel giderek daha belli olur.—Mezmur 34:8-10.
7. Mukaddes Kitabın gelecek nimetler hakkındaki vaatlerini tetkik ederken, bunlar neye inanmamızı gerektirmez?
7 Mukaddes Kitabın gelecek nimetler hakkındaki vaatleri, insanların vaat etmeye cüret edebilecekleri herhangi bir şeyden daha üstündür. Fakat Mukaddes Kitap insan tecrübesine aykırı olan şeylere inanmamızı talep etmez. Ayrıca bu vaatler, bizim ihtiyacımız olmayan şeylerle ilgili de değildir. Bu büyük nimetlerin bazılarının neler olduğuna bakarak bunun ne kadar doğru olduğunu görelim.
Yeryüzü Aden Bahçesine Benzeyen Bir Mesken Olacak
8, 9. (a) “Cennet” sözcüğü zihnimizde hangi fikri canlandırmalı? (b) Cennet yeryüzünde var oldu mu? (c) Cennetin dünya çapında yayılmasının Tanrı’nın maksadı olduğunu gösteren nedir?
8 Eski zamanlarda “cennet” anlamına gelen sözcükler, (İbranice: pardes; Farsça: pairidaeza; Yunanca: paradeisos) o zaman yeryüzünde mevcut olan durumu tarif etmek için kullanılırdı. Bu sözcüklerin hepsi de “harikulade güzel bir park” veya “park şeklindeki bahçe” temel fikrine dayanmaktadır. Eski zamanlarda olduğu gibi bugün de buna benzer yerler vardır. Bunlardan bazıları, insanın, güzelliği karşısında hayran kaldığı geniş parklardır. Mukaddes Kitap, gezegenimizin tümünün buna benzer bir bahçe veya cennet haline geleceği günü vaat etmektedir.
9 Tanrı, ilk insan çiftini yarattığı zaman onlara mesken olarak “Zevk Cennet”i anlamına gelen Aden Bahçesini verdi. Fakat Cennet, bu bahçenin ufak sahasıyla sınırlandırılacak değildi. Tanrı onlara dedi ki: “Semereli olun ve çoğalın, ve yeryüzünü doldurun ve onu tabi kılın.” (Tekvin 1:28; 2:8, 9) Bu, Cennet’in, genişletilip dünya çapında yayılması demekti. Adem ile Havva’nın itaatsiz hareketi, bu Tanrısal maksadın yerine getirilmesini engelleyemedi. İsa Mesih, cennete benzer bir yerin hâlâ Tanrı’nın maksadı olduğunu belirtmek üzere, yanında ölen bir adama, yeryüzünde böyle bir cennette yaşama fırsatına erişeceğine dair söz verdi. (Luka 23:39-43) Acaba bu nasıl gerçekleşecekti?
10. Vahiy 11:18’de Tanrı, Cennete engel olan hangi şeyleri ortadan kaldıracağını vaat ediyor?
10 Yakın olan “büyük sıkıntı”da Tanrı, dünyayı harap edenleri harap ederek böyle bir cennetin gelmesini engelleyen her şeyi ortadan kaldıracağını vaat ediyor. (Vahiy 11:18) Böylece Tanrı, insan hükümetlerinin hiçbir zaman yapamadıklarını yapacak. Kendisi, ticari hırsları yüzünden yeryüzünü kirletenlerin, halklarını korkunç savaşlara sürükleyenlerin ve Tanrı’nın cömertçe verdiği hediyelere karşı şükran ve saygıdan yoksun olduklarından dolayı onları hor kullananların tümünü ortadan kaldıracaktır.
11. (a) Hangi tarihsel olay, yeryüzünün bir cennet haline getirilmesinin insan tecrübesine aykırı olmadığını gösterir? (b) Bu, vaat edilen hangi nimete karşı imanımızı kuvvetlendiriyor?
11 O zaman bütün yeryüzü yeni açılan bir çiçek gibi güzelleşecek. Onun havası, suyu ve toprağı tazelenip temizlenecek. Cennetin yeniden kurulması, insanların inanamayacakları veya hiç karşılaşmadıkları bir şey değildir. Yüzyıllar önce İsrail milleti, Babil esaretinden kurtulduğu zaman, Yehova Tanrı, onları anavatanlarına iade etmişti. Döndükleri yer bir harabe halinde idi. Buna rağmen, Tanrı onları ve işlerini bereketlediği için, diyar kısa zamanda öyle değişti ki, komşu milletler şunu söylediler: “Bu diyar Aden bahçesi gibi oldu.” Diyar çok verimli olduğundan, herhangi bir kıtlık ve açlık tehdidi söz konusu değildi. (Hezekiel 36:29, 30, 35; İşaya 35:1, 2; 55:13) Tanrı, orada, küçük çapta yaptıklarını küre çapında yapacağını vaat ediyor. O zaman yaşamaya layık sayılan bütün insanlar, Cennette, Tanrısal hayat tedariğinden zevk alabilecekler.—Mezmur 67:6, 7; İşaya 25:6.
Sefaletin Ve Ekonomik Köleliğin Sonu
12. Hayattan gerçek zevk alabilmemiz için, hangi ekonomik duruma ve çalışma şartlarına çare bulunmalıdır?
12 Sefalet ve ekonomik sistemlere köleliğin, yeryüzü çapında mevcut olduğu bilinen bir gerçektir. Cennette milyonlarca insan, boğaz tokluğuna çalışmaya veya kocaman bir makinenin kişiliksiz bir çarkı haline gelip monoton bir iş yapmaya devam ederse, bu yeni yaşamdan zevk almak hiçbir şekilde mümkün olmayacaktır.
13-15. (a) Tanrı’nın, insanla ilgili iradesinin ne olduğunu gösteren tarihsel bir örnek nerede bulunabilir? (b) Bu önlemler, her kişi ve ailenin güvenliğine ve mutluluğuna nasıl katkıda bulunur?
13 Tanrı’nın bu hususta insanlarla ilgili iradesi, kendisinin eski İsrail’de uyguladığı yönetim şeklinden görülebilir. Her aileye miras olarak bir arazi verilmişti. (Hâkimler 2:6) Yahudiler borç yüzünden bu araziyi hatta köle olarak kendilerini bile satabilirlerdi. Fakat Yehova, büyük toprak sahipliği düzeninin ve uzun süreli köleliğin kurulmaması için bazı önlemler aldı. Ne şekilde?
14 Kavmine verdiği Kanun vasıtasıyla, Köleliğin yedinci yılı, köle olan İsraillinin serbest bırakılması gereken “İbra yılı” idi. Aynı zamanda her ellinci yıl bütün kavim için bir “Yubil yılı” idi. Yubil yılında “memlekette, orada oturanların hepsine azatlık ilan” edilirdi. (Tesniye 15:1-9; Levililer 25:10) O zaman satılmış her miras esas sahibine iade edilip, yedi yıl geçmiş olmasa da, köle olan serbest bırakılırdı. Bu, her ailenin sevinçle yeniden bir araya gelme zamanı ve ekonomik açıdan hayata yeni bir başlangıçtı. Bu şekilde hiçbir arazi temelli satılmaz, satışı ile en geç Yubil yılına kadar sanki ‛kiraya’ verilirdi.—Levililer 25:8-24.
15 Bütün bunlar kavmin ekonomik dengesiyle her ailenin barış ve güvenlik içinde yaşamasına katkıda bulunuyordu. Bunların uygulanması, milletin bugün bazı memleketlerde görülen, biri gayet zengin, diğeri çok fakir, iki kesimin varolması gibi, acı duruma düşmesini önlüyordu. Çıkarlar her ferde eşit olarak tanındığından kavim kuvvetleniyordu. Çünkü hiç kimse kötü ekonomik şartlar yüzünden zorda kalmıyor veya ezilmiyordu. Kral Süleyman’ın hüküm sürdüğü zaman hakkında Mukaddes Kitap şöyle demektedir: “Yahuda ve İsrail, herkes kendi asması ve incir ağacı altında barışla oturdular.” (I. Kırallar 4:25) Bugün birçok insan, bir kişinin veya bir grubun arzularını yerine getirmeye zorlayan ekonomik sistem içinde kıstırılmış olduğundan, kendi yetenek ve inisiyatifini kullanamamaktadır. Buna karşılık, Tanrı’nın kanunu altında bulunan çalışkan insanların, herkesin çıkarı ve mutluluğu için bütün yeteneğini kullanmalarına yardım ediliyordu. Bu, bize Tanrı’nın yeni dünyasında hayat kazanacak olanların sahip olacakları değer ve onur hakkında bir fikir vermektedir.
16. Yaşam şartlarına ve bir şahsın ekonomik durumuna gelince, Tanrı’nın gökteki Krallığı, tebaası olan bizler için neler sağlayacaktır?
16 Mika 4:3, 4 ayetlerindeki peygamberlik, dünya çapında bütünüyle gerçekleşecektir. Tanrı’nın adil hükümdarlığı altında yaşayacak olan barışseven herkes, “kendi asması altında, ve kendi incir ağacı altında oturacak; ve onları korkutan olmıyacak; çünkü bunu ordular RABBİNİN (Yehova’sının) ağzı söyledi.” Tanrı’nın gökteki Krallığının hiçbir tebaası, pis ve sefil mahallelerde veya fazla kalabalık yerlerde oturmayacak. Onların kendilerine ait evleri ve arazileri olacak. (İşaya 65:21, 22) Kral İsa Mesih, çok zaman önce, ‛halim olanların yeri miras alacaklarını’ vaat etmişti. Kendisi, “gökte ve yerüzünde bütün hakimiyet”e sahip olduğuna göre, bunların yerine gelmesini sağlayacaktır.—Matta 5:5; 28:18.
Sürekli Sağlık Ve Yaşam
17-19. (a) Tam bir sağlık ve uzun ömrün, insanın doğal arzusu olduğunu kanıtlayan nedir? (b) İnsan yaşamı ve bitkiler hakkındaki hangi gerçekler, insanın kısa ömrünün çelişkisini belirtir? (c) İnsan beyninin hangi özelliği, onun, ebediyen çalışmak üzere yaratıldığına inanmanın makullüğünü gösterir?
17 Bununla birlikte, geleceğiniz hastalık, yaşlılık ve ölümle tehdit edildikçe, bu şartların hiçbiri yaşamınızı gerçekten barış ve güvenlikle dolu hale getirmeyecektir. Bu şeylerden kurtulmayı ümit etmek mantıksız veya insan tecrübesinin dışında mıdır? Bunu arzu etmek, muhakkak ki insan doğasına aykırı değildir. Zira insanlar bunu başarabilmek için kendi yaşamlarını feda etmiş ve büyük servetler harcamışlardır.
18 Sürekli sağlık ve hayat ümidinin mantıksız olduğu söylenemez. Aslında insanın, çevresine tam katkıda bulunabilecek yaşa geldiğinde, iyi bir bilgi ve tecrübe hazinesine sahip olduğunda ölüvermesi mantıksız değil mi? Binlerce yıl yaşayan ağaçlar vardır. Tanrı’nın suretinde yaratılmış olan insan, neden bilinçsiz, zekâsı olmayan bir bitkinin yaşadığı zamanın bir zerresi kadar yaşasın? Ondan çok daha fazla yaşaması, daha mantıklı değil midir?
19 Uzmanlar için yaşlanmak hâlâ büyük ölçüde bir sırdır. İnsan beyninin sınırsız miktarda bilgi almak üzere tasarlanmış olması gerçeği de bilim adamlarını hayrete düşürmektedir. Bir bilim yazarının belirttiği gibi, “beyin insanın ömür boyu kendine mal ettiği bütün bilgi ve anıları hatta bunun bir milyar katını sıralayıp depo edebilir.”(55) Başka sözlerle, beyniniz, sadece yetmiş veya seksen yıllık bir ömür boyunca yükleyebileceğiniz herhangi bir yükü muhafaza etmekle kalmayıp, bunun bir milyar kere daha fazlasını bile depo edebilir. İnsanın, öğrenme ve öğrendiğini uygulama arzusuna ve bilgiye bu kadar susamış olmasına hayret etmemeli. Fakat yaşamın kısalığı onu engellemektedir. İnsanın, beyin gibi muazzam bir organa sahip olup da onun kapasitesinin sadece çok küçük bir kısmını kullanabilmesi makul müdür? Mukaddes Kitabın gösterdiği gibi, Yehova Tanrı’nın insanı, yeryüzünde ebediyen yaşaması için yarattığını ve ona bu maksadına uygun bir beyin verdiğini düşünmek, daha makul değil midir?
20. Mukaddes Kitap, Tanrı’nın, insanlar için ölüm dahil, günahın etkileri hakkında ne yapacağını vaat eder?
20 Mukaddes Kitap, başlangıçta insanın, ebediyen yaşama fırsatına sahip olduğunu, fakat bunu bir isyan yüzünden kaybettiğini şu sözlerle belirtir: “Günah bir adam [Adem] vasıtasıyla dünyaya girdiyse, böylece ölüm de bütün insanlara geçti; çünkü hepsi günah işlediler.” (Romalılar 5:12) Fakat Mukaddes Kitapta, aynı zamanda yeniden kurulacak olan cennette, “artık ölüm olmayacak; ve artık matem ve ağlayış; ve acı da olmıyacak” vaadi de bulunmaktadır. (Vahiy 21:3, 4; 7:16, 17 ile karşılaştır.) Mukaddes Kitaba göre, Tanrı’nın maksadı, insanın günahın etkisinden kurtulmuş olarak ebediyen yaşamasıdır. (Romalılar 5:21; 6:23) Bundan başka, Tanrı, yeni dünyasındaki nimetleri ölmüş olan milyonlarca insana da vereceğini vaat etmektedir. Nasıl? Dirilme vasıtasıyla. Evet, bütün insanlığın ortak mezarının boşaltılmasıyla. Bu konuda İsa Mesih güvenle önceden şunları bildirdi: “Saat geliyor, o saatte hatıra kabirlerinde olanların hepsi onun sesini işitecekler.”—Yuhanna 5:28, 29.
21, 22. Tam bir sağlığa sahip olma ümidinin imkânsız olmadığını nereden biliyoruz?
21 Bugün çağdaş tıp bilginleri “mucizevi ilaçlar” imal edip on, yirmi yıl önce imkânsız görülebilecek ameliyatları başarabilmektedirler. İnsanın Yaratıcısının, doğru yürekli insanları hastanelere, ameliyathanelere ve suni organlara başvurmadan tam bir sağlığa kavuşturmaya, hatta yaşlılık problemine çözüm bulmaya ve bundan daha çok şeyler yapmaya kadir olduğundan şüphe edebilir miyiz? Tanrı’nın sağladığı deliller, bu gibi nimetlerin ümit edilmesi imkânsız şeyler olmadığını bize kanıtlamıştır.
22 Oğlu yeryüzündeyken, ona, şifa verici kudretli işler yapma yeteneğini verdi. Bu işler bize, Tanrı’nın iyi edemeyeceği hiçbir zayıflık, kusur veya hastalığın olmadığı güvencesini veriyor. Cüzzamlı bir adam İsa’ya, kendisini iyileştirmesi için yalvardığında, İsa ona, merhametle dokunup şunları dedi: “Temiz ol” ve tarihsel kayıt, “onun cüzzamından hemen temizlendiğini” söyler. (Matta 8:2, 3) İsa, bu şeyleri insanların gözünden uzak ıssız yerlerde yapmadı. Tarihçi Matta şöyle nakleder: “Ona büyük kalabalıklar, beraberlerinde topallar, körler, dilsizler, çolaklar, daha başka birçokları olarak geldiler; ve onları İsanın ayaklarının yanına bıraktılar, ve İsa onları iyi etti; . . . . halk şaştılar; ve İsrailin Allahına hamdettiler.” (Matta 15:30, 31) Bu iyileştirmelere ait tarihsel kayıtların ne kadar gerçek ve canlı olduklarını görmek için örnek olarak Yuhanna 9:1-21’i okuyun. Bu olaylar Luka adındaki hekim dahil birçok tanık tarafından doğrulanmıştır.—Markos 7:32-37; Luka 5:12-14, 17-25; 6:6-11; Koloseliler 4:14.
23, 24. Ölülerin, Tanrı’nın gökteki Krallığının yönetimi altında, fiilen hayata getirilebileceklerine inanmak, neden mantığa aykırı değildir?
23 Bundan ötürü ölülerin bir “dirilmesi” olacağından şüphe etmemize bir neden yoktur. (Resullerin İşleri 24:15) Bugün insanlar, bir şahsın sesini, görüntüsünü ve hareketlerini filme veya videoya alabilir ve yıllar sonra kullanabilirler. Acaba insanın atomik ve moleküler yapısını tam olarak bilen Yaratıcı bundan daha fazlasını yapmaya gücü yetmez mi? İnsan yapısı bilgisayarlar milyonlarca bilgiyi depo edip koordine edebiliyor. Tanrı ise, her biri milyarlarca yıldızı içeren milyarlarca galaksinin bulunduğu şaşkınlık verici evreni yarattı. Evrendeki yıldızların sayısı, trilyonu, hatta katrilyonu aşar. Bu konuda Mezmur 147:14 şöyle der: “Yıldızların sayısını hesap eder; hepsini adları ile çağırır.” Böylesine büyük bir belleğe sahip olan Tanrı için, bireylere tekrar hayat vermek amacıyla, onların kişiliklerini hatırlaması zor olmasa gerek.—Eyub 14:13.
24 Yehova Tanrı, Oğluna, yeryüzündeki adil yönetimi sırasında, büyük çapta yapacağı şeyleri küçük çapta göstermesi için yetki vermekle, imanımızı böyle harikulade bir ümitle kuvvetlendirmemize sevgi dolu şekilde bir kez daha olanak vermiştir. Mesih İsa birçok kez başkalarının önünde ölüleri diriltmişti. Yeruşalim yakınlarında, dirilttiği Lazar birkaç gün önce ölmüş ve bedeni çürümeye yüz tutmuştu. Böylece dirilme ümidinin, sağlam esaslara dayalı olduğu görülmektedir.—Luka 7:11-17; 8:40-42, 49-56; Yuhanna 11:38-44.
Yeryüzü Bu Kadar Fazla Nüfusu Barındırabilir Mi?
25, 26. Ölüler diriltildiği zaman, herkese yeterli yer olacak mı?
25 Gezegenimiz, ölülerin diriltilmesi sonucunda çoğalacak nüfusa rahat bir yaşam sağlayabilecek mi? Dünya nüfusunun 1800 yıllarının ilk kısmında 1 milyara ulaşması için 5000’i aşkın yılın geçmesi gerekmişti. Bugün dünya nüfusu 5 milyar dolayındadır.
26 Bundan dolayı, bugün hayatta olanlar, şimdiye kadar yeryüzünde yaşamış olanların tümünün büyük bir kısmını teşkil etmektedir. Bütün insan tarihi boyunca gelmiş geçmiş nüfusun 15 milyar olduğu tahmin edilebilir. Yeryüzünün kara alanı, yaklaşık 15.000.000.000 hektar olduğuna göre, kişi başına 1 hektar toprak düşüyor demektir. Böylece, yeryüzündeki Cennette ekim alanlarından başka, gereksiz izdihama lüzum olmadan ormanlar, dağlar ve diğer şeyler için yeterli yer olacaktır. Diğer taraftan Mukaddes Kitabın, bugün yaşayan herkesin bu yeni dünyaya geçmek üzere hayatta kalacağını göstermediğini de unutmamak gerekir. Bu konuda İsa şöyle dedi: “Helake götüren kapı geniş, ve yol enlidir; ve ondan girenler çoktur.” Aynı zamanda dünya imhası geldiğinde, Yehova’nın iradesini yapmayanların ‛ebediyen kesilip atılacağını’ da söyledi.—Matta 7:13; 25:46.
27. Yeryüzü bütün bu insanlara yetecek kadar yiyecek verebilir mi?
27 Fakat acaba yeryüzü bu kadar çok insana yetecek kadar ürün verebilecek mi? Bilim adamları bugünkü şartlarda bile bunun mümkün olabileceğini ileri sürmektedirler. Toronto Star gazetesinde yayımlanan bir haber şöyledir: “Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatına (F.A.O.) göre, küre çapında yetiştirilen tahıllar günde 3000’er kalori olmak üzere yeryüzünde yaşayan herkesi beslemeye yeter. Bu kalori miktarı . . . . kabul edilebilir asgari düzeyin yaklaşık yüzde 50 üstündedir.”(56) Haberin belirttiği gibi, gelecek için bugünkü şartlar altında bile şimdiki dünya nüfusunun iki katının ihtiyacını karşılayacak gıda bulunabilmektedir. Yehova’nın, kavmini, yeryüzünün tarımsal potansiyelini kullanmaya yönelteceğini de unutmamalıyız. Çünkü Mezmur 72:16 bize şu güvenceyi veriyor: “Yerde, dağlar başında buğday bolluğu olsun.”
28. Neden yeryüzünün dolup taşma tehlikesiyle karşı karşıya kalınmayacak?
28 Tanrı’nın ilk insan çiftine söylediği gibi, maksadının, “yeryüzünü doldurmak ve onu tabi kılmak”, Aden’in sınırlarını yerin en uzak yerlerine kadar genişletmek olduğunu unutmamalıyız. (Tekvin 1:28) Bu, yeryüzünü insanla doldurup taşırmak değil, onu rahatça oturulacak şekilde genişletip, “tabi kılınmış” dünyayı insanın ilk meskeni gibi bir park durumuna getirerek doldurmak demekti! Böylece bu Tanrısal emir, nüfus artışının Tanrı’nın tayin edeceği zamanda ve şekilde kontrol edileceğini gösterir.
Sürekli Mutluluk İçin Sağlam Bir Temel
29. Bir insanın, başkalarıyla olan ilişkilerinin mutluluğu üzerinde ne gibi bir etkisi olur?
29 Her ne kadar gayet güzel bir çevre içinde yaşayabilir, maddi refah içinde olup, ilginç işler yapabilir ve oldukça iyi bir sağlığa sahip olabilirseniz de, bütün bunlar sizin sürekli mutluluğunuz için bir teminat değildir. Bugün, bütün bunlara sahip olup da buna rağmen mutsuz insanlar var. Neden? Çevrelerindeki insanlarla olan ilişkileri yüzünden. Bu kişiler belki bencil, kavgacı, ikiyüzlü veya nefretle dolu olabilirler. Tanrı’nın yeni dünyasındaki sürekli mutluluk, büyük ölçüde bütün dünyadaki insanların değişecek olan tutumlarından ileri gelecek. Tanrı’ya gösterecekleri sevgi, saygı ve O’nun maksatlarını yerine getirme istekleri, ruhi refah sağlayacaktır. Bu olmaksızın, maddi refah, tatmin edici olmayan boş bir şey olur.
30. Tanrı’nın yeni dünyasında ebedi hayat kazananların, ancak hemcinslerinin gerçekten barış ve güvenlikte olmalarına katkıda bulunan insanlar olacağını nasıl biliyoruz?
30 Mutluluk, özellikle yumuşak huylu, alçakgönüllü, nazik, gerçekten sevimli ve güvenilir ve size karşı aynı duyguları paylaşan insanlar arasında bulunmaktan ileri gelir. (Mezmur 133:1; Süleymanın Meselleri 15:17) Tanrı sevgisi, gerçek komşu sevgisinin yaratılmasını sağlar. Bu sevgi, O’nun adil yeni dünyasında yaşamı çok zevkli kılacaktır. Tanrı’nın ebedi hayat vereceği insanların hepsi de, O’na ve hemcinslerine sevgi göstermiş olan kişilerdir. Komşu, dost ve iş arkadaşları olarak bu insanlarla gerçek barış, güvenlik ve sürekli mutluluğu tadabileceksiniz.—I. Yuhanna 4:7, 8, 20, 21.
31. Biz, gerçekten Tanrı’nın yeni dünyasında yaşamak istiyorsak, şimdi ne yapmalıyız?
31 Mademki size bu kadar muazzam bir fırsat takdim edilmektedir, yapacağınız tek hikmetli şey bunu elde edebilmek için ne yapmanız gerektiğini anlamanızdır. Gelmekte olan “büyük sıkıntı”da kurtulabilmek için, Tanrı’nın Kendi Sözünde belirttiği adil talepler ile yaşamınızı uyumlu hale getirmenizin zamanı şimdidir.—II. Petrus 3:11-13.
[Sayfa 99’daki resim]
Tüm yeryüzünün cennet haline getirileceği gün yakındır