-
Mukaddes Kitap Gerçekten Tanrı’nın Bir Hediyesi mi?Gözcü Kulesi—1992 | 1 Eylül
-
-
Mukaddes Kitap Gerçekten Tanrı’nın Bir Hediyesi mi?
“MUKADDES KİTABIN, (Tevrat, Zebur, İncil) Tanrı’nın insanlara verdiği en büyük hediye olduğuna inanıyorum.” Bu sözler, Amerika Birleşik Devletlerinin 16. başkanı Abraham Lincoln tarafından söylendi.a Ancak bu çok eski kitabın değerini bilen tek kişi o değildi.
19.yüzyılda yaşamış İngiliz devlet adamı William E. Gladstone şöyle dedi: “Mukaddes Kitabı tanımlayan özellik onun Kaynağıdır ve diğer kitaplarla arasında dağlar kadar fark vardır.” Benzer şekilde düşünen 18.yüzyılda yaşamış Amerikalı devlet adamı Patrick Henry şunları söyledi: “Mukaddes Kitap, bugüne kadar basılmış tüm kitaplardan daha değerlidir.” Kutsal Yazılardan etkilendiği açıkça belli olan Fransa İmparatoru Napolyon Bonapart şunları dedi: “Mukaddes Kitap sadece bir kitap değildir, o kendisine karşı çıkan her şeyi yenme gücüne sahip Yaşayan bir Varlıktır.”
Bazı kişiler için Mukaddes Kitap bir yardım ve teselli kaynağı oldu. Amerikan Konfederasyonunun, generali Robert E. Lee şöyle dedi: “Bütün kaygı ve sıkıntılarımda, Mukaddes Kitap bana her zaman yol gösterdi ve kuvvet verdi.” Bu kitaba olan takdiri yüzünden, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı John Quincy Adams şunları söyledi: “Yıllarca, Mukaddes Kitabı, yılda bir kez, baştan sona okuma alışkanlığını sürdürdüm.”
Eğer Yüce Tanrı, Mukaddes Kitabı insanlığa verdi ise, bunun Tanrısal ilhamla yazıldığına dair deliller bulunmalı ve başka herhangi bir kitaptan daha üstün olmalıdır. Gerçek bir kuvvet ve bilgi kaynağı olması için de Mukaddes Kitap tamamen güvenilir olmalıdır. Bu nedenle şu soru doğar: Mukaddes Kitap gerçekten Tanrı’nın bir hediyesi mi? Bu sorunun cevabını bulmaya çalışalım.
-
-
Mukaddes Kitabın Tanrı’nın İlham Edilmiş Hediyesi Olduğunu Gösteren DelillerGözcü Kulesi—1992 | 1 Eylül
-
-
Mukaddes Kitabın Tanrı’nın İlham Edilmiş Hediyesi Olduğunu Gösteren Deliller
MUKADDES KİTAP “Allah sevgidir” der, hikmet ve kudret niteliklerini Tanrı’ya atfen kullanır. (I. Yuhanna 4:8; Eyub 12:13; İşaya 40:26) ‘Bütün yollarının adalet’ olduğunu söyler. (Tesniye 32:4) Mukaddes Kitaba göre, Tanrı merhamet ve acıma gibi niteliklere de sahiptir.—Çıkış 34:6; Romalılar 9:15.
Mukaddes Kitap böyle nitelikleri Tanrı’ya atfen kullandığından, onu el yordamıyla arayan insanları kendine doğru çeker. Bu kitap yaratılışı, günah ve ölümün başlangıcını ve Tanrı ile barışma yolunu anlatır. Yeryüzünde tekrar kurulacak cennetteki yaşama dair heyecan verici bir ümit sunar. Ancak bütün bu bilgiler, Mukaddes Kitabın Tanrı’dan gelen ilham edilmiş bir hediye olduğu ispatlandığı takdirde değer kazanır.
Mukaddes Kitap ve Bilim
Mukaddes Kitap, eleştiriye karşı daima zafer kazandı. Örneğin, açık fikirlilikle okunduğunda, Mukaddes Kitabın bilimle uyum içinde olduğu görülür. Şüphesiz Mukaddes Kitap bir bilim kitabı değil, ruhi bir rehber olarak hazırlandı. Ancak yine de Mukaddes Kitabın bilimsel gerçeklere uyup uymadığını bir görelim.
Anatomi: Mukaddes Kitap, insanın, henüz cenin iken ‘bütün kısımlarının yazıldığını’ doğru olarak söyler. (Mezmurlar 139:13-16) Beyin, kalp, akciğer, gözler gibi—bedenin tüm kısımları anne karnındaki döllenmiş yumurtacığın genetik yapısında ‘yazılmıştır.’ Bu genetik yapı, bedenin her kısmının hangi uygun sıra ile oluşacağını gösteren bir zaman çizelgesini de kapsar. Düşünün, insan bedeninin gelişimiyle ilgili bu gerçekler, bilim adamlarının genetik yapıyı keşfetmesinden yaklaşık 3.000 yıl önce Mukaddes Kitapta yazılmıştı.
Hayvanların Yaşamı: Mukaddes Kitaba göre, “tavşan . . . . geviş getirir.” (Levililer 11:6) François Bourlière (The Natural History of Mammals, 1964, sayfa 41) şöyle demektedir: “Yiyeceği bağırsaklardan bir kez yerine iki kez geçirme alışkanlığı tavşan ve yabani tavşanlarda sık görülen bir olaydır. Evcil tavşanlar, akşam yediklerini genellikle çiğnemeden yutar ve bu yiyecekler, ertesi sabah midelerinde bulunan gıdaların hemen hemen yarısını oluşturur. Yabani tavşanlarda ise, geviş getirme günde iki kez olur ve aynı alışkanlık Avrupa’daki tavşanlarda da görülmüştür.” Buna dair, Mammals of the World (E.P. Walker tarafından, 1964, Cilt II, sayfa 647) adlı kitapta şunlar söylenmektedir: “Bu, geviş getiren memeli hayvanlarda görülen geviş getirme durumuna benzemektedir.”
Arkeoloji: Mukaddes Kitapta geçen krallar, şehirler ve milletler, kil tabletler, çömlekler, yazıtlar ve buna benzer eşyaların bulunmasıyla canlandılar. Örneğin, Kutsal Yazılarda geçen Hittîler gibi kavimler gerçekten yaşadı. (Çıkış 3:8) The Bible Comes Alive adlı kitabında Sir Charles Marston şöyle dedi: “İnsanların Mukaddes Kitaba gösterdiği güveni sarsmaya ve Kitabın yetkisini yıkmaya çalışanlar, bulunan deliller karşısında kendileri yıkılıyor ve yetkileri yok oluyor. Arkeologların elde ettiği bulgular, yıkıcı eleştirmenliği, kesin olmayan gerçeklerden yola çıkarak oluşturulmuş kurgu dünyasına doğru götürüyor.”
Arkeoloji, Mukaddes Kitabı birçok yolla desteklemiştir. Örneğin, bulgular Tekvin 10. bapta geçen yer ve isimlerin gerçekliğini onaylar. Kazılarda, İbrahim’in doğmuş olduğu ticari ve dinsel bir merkez olan Kildanîlerin Ur şehri bulundu. (Tekvin 11:27-31) Arkeologlar, Gihon sularının kaynağından yukarıya doğru, Yeruşalim’in güneydoğu kısmında Kral Davud’un aldığı Yebusî şehrini ortaya çıkardı. (II. Samuel 5:4-10) Kral Hizkiya’nın yaptığı havuz veya kemerli su yolunun bir kenarına kazılmış “Siloam” yazısı, 1880 yılında gün ışığına çıktı. (II. Kırallar 20:20) M.Ö. 539’da Babil’in, Büyük Koreş tarafından ele geçirilişinin anlatıldığı Nabonidus Yazıtı, 19. yüzyılda kazılarda meydana çıktı. Ester kitabında anlatılan olayların ayrıntıları, 1880 ile 1890 yılları arasında, Persepolis şehrindeki yazıtların ve Kral Kserkses’e ait (Ahaşveroş) Şuşan sarayının bulunmasıyla doğrulandı. 1961 yılında Kayseriye’de, Roma tiyatrosunun yıkıntıları arasında bulunan bir yazıt, İsa’yı işkence direğinde idam ettiren Romalı vali Pontuslu Pilatus’un yaşadığını ispatladı.—Matta 27:11-26.
Astronomi: Günümüzden 2700 yıl ve genelde insanların dünyanın yuvarlak olduğunu öğrenmelerinden çok önce, peygamber İşaya şöyle yazdı: “Dünya dairesi üzerinde oturan odur.” (İşaya 40:22) Burada “daire” olarak tercüme edilen İbranice hug kelimesi “küre” olarak da tercüme edilebilir. (A Concordance of the Hebrew and Chaldee Scriptures, B. Davidson tarafından) Ayrıca, yer yüzeyinin “daire” şeklinde olduğu uzaydan ve bazen çok yüksekten uçan bir uçaktan da açıkça görülmektedir. Bundan başka, Eyub 26:7 Tanrı’nın “hiçliğin üzerine dünyayı as”tığını söyler. Bu doğrudur, çünkü astronomlar, yeryüzünü herhangi görünür bir desteğin tutmadığını bilir.
Botanik: Bazıları, İsa “hardal tanesi”ne “bütün tohumlardan en küçüğü” diye değindiğinden dolayı, yanlış şekilde, Mukaddes Kitabın doğru olmadığı sonucuna vardılar. (Markos 4:30-32) İsa, herhalde, çapı 1 ila 1,6 mm olan siyah hardal tohumunu (Brassica nigra veya Sinapis nigra) kastetti. Şüphesiz bundan daha küçük, toz kadar ince olan orkide tohumları da var; ancak İsa orkide yetiştiren insanlara hitaben konuşmuyordu. Galile’de yaşayan bu Yahudiler, o yöredeki çiftçiler tarafından ekilen değişik tohum türleri arasında, hardal tanesinin en küçük tohum olduğunu biliyordu. Burada İsa, Gökteki Krallık hakkında konuşuyordu, botanik dersi vermiyordu.
Jeoloji: Mukades Kitabın yaratılışa dair kaydı hakkında, ünlü bir jeolog Wallace Pratt şöyle dedi: “Bir jeolog olarak benden, yeryüzünün başlangıcı ve yaşamın meydana gelişiyle ilgili çağdaş fikirlerimizi, Tekvin kitabının hitap ettiği kavimler gibi kırsal bölgede basit bir yaşam süren insanlara kısaca anlatmam istense, Tekvin kitabının birinci babının anlatımını yakından izlemekten daha iyi açıklama yapamam.” Pratt, Tekvin kitabında kaydedilen olayların sırasının—okyanusların başlangıcı, toprağın ortaya çıkışı ve denizde yaşayan canlıların, kuşların ve memeli hayvanların meydana gelişinin—esas olarak jeolojik döneme ait başlıca bölünmelere uygun olduğunu belirtti.
Tıp: The Physician Examines the Bible (Doktor Mukaddes Kitabı İnceliyor) adlı kitabında C. Raimer Smith şöyle yazdı: “Tıpla ilgili konularda Mukaddes Kitabın bu kadar doğru bilgi verdiğini görmek beni çok şaşırttı. . . . . Çıban ve yaranın tedavisine dair anlatılanlar çağdaş standartlar açısından bile doğrudur. . . . . Birçok insan, cebe konulan bir kestanenin romatizmayı önlediği; kurbağaya dokunmanın siğillere yol açtığı; faniladan kırmızı bir fular takmanın boğaz ağrısını geçirdiği; küçük bir poşet çadıruşağı otunu (kötü kokulu bir ot) üstünde taşımanın hastalıkları önlediği; bir çocuğun her hastalandığında bağırsaklarında tenya bulunduğu şeklindeki batıl itikatlara hâlâ inanmaktadır; ancak böyle ifadeler Mukaddes Kitapta bulunmaz. Bu başlı başına şaşırtıcıdır ve bana göre Mukaddes Kitabın Tanrısal kaynaklı olduğunu ispat eder.”
Tarihsel Ayrıntıların Güvenilirliği
Avukat Irwin H. Linton, A Lawyer Examines the Bible (Bir Hukukçu Mukaddes Kitabı İnceliyor) adlı kitabında şu gerçeğe dikkat çekti: “Edebi eserler, efsaneler ve sahte şahitler, anlattıkları olayları uzak bir yere ve belirsiz bir zamana yerleştirmeye çalışırlar ve bu şekilde, biz hukukçuların, iyi bir savunmada ‘ifadelerin zaman ve yer belirtmesi’ gerektiğine dair öğrenmiş olduğumuz ilk kuralı bozarlar. Oysa Mukaddes Kitap, olayların tarihini ve yerini son derece kesin bir dille belirtir.”
Linton, bu sözlerini ispatlamak için Luka 3:1, 2’den alıntı yapar. Orada, İncil yazarı, İsa Mesih’in hizmetine başladığı tarihi tespit etmek amacıyla resmi görevlerdeki yedi kişiye değinir. Luka’nın verdiği şu ayrıntılara dikkat edin: “Kayser Tiberiusun saltanatının on beşinci yılında, Pontuslu Pilatus Yahudiye valisi, Hirodes Galile reisirubu, kardeşi Filipus İturea ve Trahonitis havalisi reisirubu, Lisanyas Abilini reisirubu, Hanna ile Kayafa başkâhin bulundukları zamanda, çölde Zekeriyanın oğlu Yahyaya Allahın sözü geldi!”
Mukaddes Kitap, böyle ayrıntılarla doludur. Üstelik, Kutsal Yazıların, İnciller gibi bazı kısımları Yahudi, Yunan ve Roma kültürlerinin en çok geliştiği dönem boyunca kaleme alındı. O dönem, hukukçular, yazarlar, yöneticiler ve benzer kişilerin dönemiydi. Şüphesizdir ki, eğer İncillerde ve Mukaddes Kitabın diğer bölümlerinde geçen ayrıntılar gerçeğe uygun olmasaydı, sahte olarak açığa vurulurdu. Oysa dünyevi tarihçiler İsa Mesih’in gerçekten yaşadığını ve benzer gerçekleri doğruladılar. Örneğin İsa ve Onun takipçileri hakkında Romalı tarihçi Tacitus şöyle yazdı: “[Hıristiyan] isminin türetildiği Hıristos, Tiberius’un saltanatı sırasında valilerimizden biri olan Pontuslu Pilatus tarafından idam edildi.” (Annals, XV. Kitap, 44) Mukaddes Kitabın tarihsel doğruluğu, onun, insan toplumuna Tanrı’dan gelen bir hediye olduğunu kanıtlamaya yardım eder.
En Büyük Kanıtı
Arkeoloji, astronomi, tarih ve diğer bilim dallarının Mukaddes Kitabı desteklemesine rağmen bu tür deliller Mukaddes Kitaba olan imanımızın temelini oluşturmaz. Mukaddes Kitabın, Tanrı’nın bize ilham edilmiş bir hediyesi olduğunu gösteren birçok kanıtın yanı sıra, en büyük kanıtı peygamberliklerinin gerçekleşmesidir.
Yehova Tanrı doğru peygamberliklerin Kaynağıdır. O, peygamberi İşaya vasıtasıyla şöyle dedi: “İşte, öncekiler vaki oldu, ve yenileri ben bildiriyorum; onlar meydana çıkmadan önce size işittiriyorum.” (İşaya 42:9) Bundan başka, Mukaddes Kitap, yazarlarının Tanrı’nın mukaddes ruhunun veya faal gücünün ilhamıyla yazdığını söyler. Örneğin, İsa’nın takipçisi resul Pavlus şöyle yazdı: ‘Her mukaddes Yazı Tanrı tarafından ilham edilmiştir.’ (II. Timoteos 3:16) Resul Petrus da şunları yazdı: “Kitabın hiç bir peygamberliği hususî tefsirden değildir. Çünkü peygamberlik asla insanın iradesile gelmemiştir, fakat insanlar Ruhülkudüs [mukaddes ruh] tarafından sevkolunarak Allahtan söylediler.” (II. Petrus 1:20, 21) O halde, Mukaddes Kitabın peygamberliklerini inceleyelim.
Mukaddes Kitabın yüzlerce peygamberliği arasında, 15 yüzyıldan fazla bir süre boyunca, geçmişte bütün Orta Doğu’ya dehşet saçan Aşur’un başkenti “kanlı şehir” Nineve hakkında bir peygamberlik de bulunur. (Nahum 3:1) Henüz Nineve kudretinin doruğundayken, Mukaddes Kitap önceden şunları bildirdi: “[Tanrı] Nineveyi bir virane, ve çöl gibi kurak edecek. Ve sürüler, milletlerin bütün hayvanları, onun içinde yatacaklar; hem saka kuşu hem de kirpi onun direk başlıklarında geceliyecekler; pencerelerde onların sesi ötecek; harabiyet eşiklerde olacak; çünkü erz ağacı kaplamaları söküldü.” (Tsefanya 2:13, 14) Bugün orayı ziyaret edenler, eski Nineve şehrinin bulunduğu yerde sadece yüksek bir toprak yığını görürler. Ayrıca, önceden bildirildiği gibi, orada koyun sürüleri otlar.
Tanrı’nın peygamberi Daniel, bir rüyette, iki boynuzlu bir koç ve gözleri arasında büyük bir boynuzu olan bir ergeç gördü. Ergeç, koçu yere yıktı ve iki boynuzunu kırdı. Bundan sonra ergecin büyük boynuzu kırıldı ve onun yerine dört boynuz çıktı. (Daniel 8:1-8) Melek Cebrail bu durumu şöyle açıkladı: “Gördüğün iki boynuzu olan koç Medya ve Fars [Pers] kırallarıdır. Ve o kıllı ergeç Yunan ili kıralıdır; ve gözleri arasında olan büyük boynuz birinci kıraldır. Ve kırılmış, ve yerine dört boynuz çıkmış olana gelince, o milletten dört kırallık çıkacak, fakat onun kuvvetinde olmıyacaklar.” (Daniel 8:20, 22) Tarihin de kanıtladığı gibi, iki boynuzlu koç, Med-Pers İmparatorluğu “Yunan ili kıralı” tarafından devrildi. Sembolik ergecin Büyük İskender’i temsil eden ‘büyük bir boynuzu’ vardı. Onun ölümünden sonra, bu “büyük boynuzun” yerini, “dört kırallık”ın başına geçen dört generali aldı.
İbranice Kutsal Yazılarda (“Eski Ahit”) geçen çok sayıda peygamberlik İsa Mesih’in şahsında gerçekleşti. Bunların bazısı Yunanca Kutsal Yazıların (“Yeni Ahit”) ilham edilmiş yazarları tarafından İsa’ya uygulandı. Örneğin, İncil yazarı Matta, İsa’nın bir bakireden doğduğu, yolunu hazırlayan bir habercinin olduğu ve Yeruşalim’e bir sıpa üzerinde girdiğine dair peygamberliklerin gerçekleşmesine dikkat çekti. (Matta 1:18-23; 3:1-3; 21:1-9 ile İşaya 7:14; 40:3; Zekarya 9:9’u karşılaştırın.) Böyle gerçekleşmiş peygamberlikler, Mukaddes Kitabın gerçekten Tanrı’nın ilham edilmiş bir hediyesi olduğunu kanıtlamaya yardım eder.
Günümüzde gerçekleşen Mukaddes Kitap peygamberlikleri “son günlerde” yaşadığımızı ispatlar. (II. Timoteos 3:1-5) Eşi görülmemiş boyutlarda görülen savaşlar, salgın hastalıklar ve depremler, İsa’nın, gökte Krallık yetkisini aldığı ‘huzurunun alametinin’ bir kısmını oluşturur. Bu alamet, gökte kurulmuş olan Krallığın iyi haberini vaaz eden, Yehova’nın dört milyondan fazla Şahidinin dünya çapındaki faaliyetini de kapsamına alır. (Matta 24:3-14; Luka 21:10, 11) Şimdi gerçekleşmekte olan Mukaddes Kitap peygamberlikleri de, İsa Mesih’in idaresindeki Tanrı’nın gökteki hükümetinin yakında itaatli insan toplumuna ebedi mutluluğun hüküm süreceği yeni bir dünya getireceğine dair teminat verir.—II. Petrus 3:13; Vahiy 21:1-5.
“Gerçekleşmiş Mukaddes Kitap Peygamberlikleri” başlıklı liste, sıralanabilecek yüzlerce Mukaddes Kitap peygamberliğinin sadece birkaçını gösterir. Bunlardan bazısının gerçekleşmesi de, yine Kutsal Yazılarda kaydedilmiştir; ancak özellikle dikkate değer olan günlerimizde gerçekleşmekte olan peygamberliklerdir.
Herhalde, siz de Mukaddes Kitapta önceden bildirilen, dünya çapında görülen gelişmeleri fark ediyorsunuz. Ancak neden daha derin bir araştırma yapmayasınız? Eğer isterseniz Yehova’nın Şahitleri size memnuniyetle daha ayrıntılı bilgi verecektir. Yüce Olan’ı ve O’nun amacını bilmek için yapacağınız samimi araştırmanızın, sizi Mukaddes Kitabın gerçekten Tanrı’nın ilham edilmiş bir hediyesi olduğuna ikna etmesini dileriz.
-