Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • Başarılı Bir Aile Hayatının Anahtarı
    Gözcü Kulesi—1993 | 1 Kasım
    • Başarılı Bir Aile Hayatının Anahtarı

      “AİLE birimimiz çökmektedir.” Bunu geçen yıl, Amerika Birleşik Devletleri’nin başkan adaylarından biri söyledi. Gerçekten ailedeki çöküşün bu kadar büyük çapta olması şaşırtıcıdır. Fortune dergisi ise şunları bildirdi: “Göze çarpan bu değişikliklerin ekonomi ve sanayi alanlarındakilerle aynı dönem içinde gelişmesi bizi hayretler içinde bıraktı.”

      Mukaddes Kitap prensiplerini tutmaya gayret eden aileler bile sık sık feci şekilde etkilenmektedir. Birkaç yıl önce, İsa’nın bir takipçisi, yaşları ondan küçük altı çocuğu olan bir babaya iyi niyetle şöyle dedi: “Çocuklarından dördünün hakikatten uzaklaşabileceğini hesaba katmalısın.” Ancak bu baba, böyle bir durumun çocuklarından birinin bile başına gelebileceğine inanmıyordu. Nedenini de anlattı.

      Şöyle dedi: “Çocuklarımız gerçekte bize ait değildir. Yehova Tanrı tarafından karıma ve bana bir ‘miras’ veya bir hediye olarak emanet edildiler. Ayrıca Yehova onları yürümeleri gereken yolda eğitirsek, ‛ondan ayrılmayacaklarını’ da söyledi. Böylece onlara, sanki Yehova’ya aitmişler gibi her zaman özen gösterdik.”—Mezmur 127:3; Süleymanın Meselleri 22:6.

      Bu baba böylece başarılı bir aile hayatının anahtarını belirtti; ana-babalar, çocuklarına bizzat Tanrı’ya ait olan bir şey ile ilgileniyorlarmış gibi özen göstermelidirler. Bu, çocukların her konuda sizin doğru yönlendirmenizi dinleyecekleri anlamına gelmese bile, Tanrı’nın size emanet ettiği çocuklarınızla ilgilenme sorumluluğunu taşımaktasınız.

      Ciddi Bir Sorumluluk

      Böyle bir özeni gösterirken aldırmazlık ve kayıtsızlıkla değil, dikkat ve derin ilgi ile davranacaksınız. Size verilen bu miras veya hediye için Tanrı’ya hesap vereceğinizi bilerek onun için zaman ve çaba harcayacaksınız. Çocuk yetiştirme ile ilgili değişik yöntemleri denemeye gerek yok. Ana-babaların sadece, Mukaddes Kitapta bulunan, Tanrı’nın talimatlarına ihtiyaçları vardır ve bunları dikkatle izlemelidirler.

      Yehova Tanrı bize şu talimatı vermektedir: “[Sözlerimi, çocuklarının] zihnine iyice koyacaksın, ve evinde oturduğun, ve yolda yürüdüğün, ve yattığın, ve kalktığın zaman bunlar hakkında konuşacaksın. Ve onları alâmet olarak elinin üzerine bağlıyacaksın, ve onlar gözlerinin arasında alın bağı olacaklar. Ve onları evinin kapı süveleri üzerine, ve kapılarının üzerine yazacaksın.” Mukaddes Kitap ayrıca ısrarla şöyle teşvik eder: “Babalar, çocuklarınızı . . . . Rabbin terbiye ve nasihatile yetiştirin.”—Tesniye 6:7-9; Efesoslular 6:4.

      Böylece çocuklara özen göstermek onlara her gün dikkat etmeyi gerektirir; evet vaktinizi, özellikle sevgi ve derin ilginizi esirgemeden vermek demektir. Çocuklarının bu temel ihtiyaçlarını sağlayan ana-babalar, Tanrı’nın, başarılı bir aile hayatı için gerekli olduğunu söylediği şeyi yapanlardır.

      Bunun çok şeyler talep ettiğini mi düşünüyorsunuz? Birçok ana-babanın davranışı böyle düşündüklerini gösteriyor. Oysa, Tanrı’dan hediye olan çocuklarınız gerçekten bu özel dikkati hak etmektedirler.

      Onlarla Nasıl İlgilenmeli?

      Çocuk yetiştirmekte başarılı olan ana-babaların örneğine bakmak hikmetliliktir. Bir dergi “Göze Çarpan Aileler” başlıklı kapak konusunda, başarılı şekilde çocuk yetiştirme konusunda dört önemli noktayı şöyle belirtti: “[1] Yemek masasında zihni harekete geçiren sohbetler, [2] yararlı kitapların okunması, [3] yaratıcı zekâya sahip ve örnek alınmaya değer kişilerin etkisi, [4] aileye özgü korunması gereken geleneklerin bilincinde olunması.”—U.S.News & World Report, 12 Aralık 1988.

      “Yemek masasındaki sohbetlere” gelince, bununla ilgili olarak, Tanrı’nın, ana-babalara evde otururlarken çocuklarına öğretmeleri konusundaki emrini hatırlayın. Aileniz, her gün arkadaşlık ve teşvik edici sohbetlere fırsat sağlayan yemek vaktinde düzenli olarak bir araya geliyor mu? Bunlar çocuklar için çok önemli ve unutulmaz anlardır; onlarda denge ve güven duygusu oluşturur. Altı yaşındaki bir çocuk, yemek zamanlarını çok sevdiğini söylüyor; “herkes bir arada bulunduğundan, birbirimiz için kaygılanmamız gerekmiyor” diye ekliyor.

      Yemek masasındaki sohbetlerinizin niteliği hakkında ne denebilir? Bunlar sık sık, “yararlı kitapların”, yani Mukaddes Kitabın ve Tanrı’nın yarattığı şeyleri ya da O’na sunduğumuz hizmeti ele alan Mukaddes Kitaba dayalı yayınların içerdiği konular üzerinde odaklanıyor mu? Ana-babalar, yemek masasındaki bu tür sohbetlere ek olarak, düzenli bir tetkik programı vasıtasıyla da, çocuklarda Yehova’ya ve adil kanunlarına karşı sevgi geliştirmelidirler.

      Yukarıda değinilen altı çocuk sahibi baba şunları anlattı: “Düzenli olarak birlikte yemek yemek bir sorun değildi. Bu, kendiliğinden oluyordu ve birleşmiş durumda olmamızı sağlıyordu. Ancak düzenli bir Mukaddes Kitap tetkiki programını yürütmek zordu.” Çünkü bu baba, gün boyunca ağır bir işte çalıştıktan sonra bazen ‘tetkik’ esnasında yorgunluktan uyuyakalırdı. Buna rağmen çocuklarıyla devamlı bir aile tetkiki yapmaktan asla vazgeçmedi ve kendileriyle düzenli olarak şahsen konuşup onları uzun uzun dinledi.

      Yemek masasındaki anlamlı sohbetlere önderlik edip, yararlı kitapların okunmasını sağlamaktan başka, çocuklarınızın “yaratıcı zekâya sahip ve örnek alınmaya değer kişilerin etkisinden” yararlanmalarına dikkat ediyor musunuz? Gerçek şu ki, çocuklarınızın başarılı yetişkinler olmasını istiyorsanız, yeryüzünde yaşamış en büyük kişi olan İsa Mesih’in örneğine uyanlarla devamlı olarak bir araya gelmelerini sağlamanız gereklidir.

      Son olarak, “aileye özgü korunması gereken geleneklerin bilincinde olunması” hakkında ne denebilir? Çocuklarınız, uymaları beklenen aile standartları bulunduğunu ve belirli davranış, konuşma, giyim ve hareket tarzlarının kabul edilemeyeceğini, bunların aile geleneklerini bozduğunu anlamalıdırlar. Çocuklar, aile geleneklerini bozmanın ciddi bir mesele olduğunu ve oğullarının utanç verici davranışı yüzünden ‘memlekette oturanlar arasında iğrenç’ hale gelen eski ata Yakub’un durumundaki gibi, babalarının da bundan feci şekilde zarar göreceğini anlamalıdırlar.—Tekvin 34:30.

      Çocuklarını Tanrı’ya ait olarak gören altı çocuklu baba, özellikle “aile gelenekleri” konusunu vurguladı. O, daima çocuklarıyla birlikte muhakeme yürüterek, ailenin giyim kuşamla ilgili standartlarının ve bu dünyanın yollarından ayrı olmasının Yaratıcı Yehova Tanrı’nın düşünüş ve yönlendirmesiyle nasıl bağlantılı olduğunu anlamalarını sağlardı. Kendileri için harcanan onca zamana, gösterilen sevgi ve derin ilgiye karşılık yürümeleri gereken yolda yetiştirilen altı çocuk da ‘o yoldan ayrılmadılar.’—Süleymanın Meselleri 22:6.

      Böyle kuvvetli aile birimlerinden dünya çapında binlerce var. Onlar, Yaratıcıları için ne güzel bir övgü kaynağıdır ve bencil olmayan sevgi dolu ana-babalar için ne büyük bir ödüldür! Böyle ana-babalar, gösterdikleri çabadan yararlanan çocuklarınca yıllar geçtikçe daha da takdir edilmektedirler. Lütfen, Tanrı’ya yönelik ana-babası tarafından yetiştirilen bir kadının hayat öyküsünü anlatan bir sonraki makaleyi okuyun ve bundan alınabilecek değerli derslere dikkat edin.

  • İsa’nın Takipçilerine Özgü Değerli Bir Miras
    Gözcü Kulesi—1993 | 1 Kasım
    • İsa’nın Takipçilerine Özgü Değerli Bir Miras

      BLOSSOM BRANDT TARAFINDAN ANLATILMIŞTIR

      Doğduğum gün, yani 17 Ocak 1923’te Texas’ın San Antonio şehrine kar yağmış. Dışardaki hava soğuktu ama ben İsa’nın takipçileri olan sevgi dolu babam Judge ve annem Helen Norris’in sıcak kollarındaydım. İlk anılarım, ana-babamın yaptığı her şeyin, Yehova Tanrı’ya tapınma etrafında yoğunlaştığıyla ilgilidir.

      ANNEM sekiz yaşında iken, 1910 yılında, ana-babası Pennsylvania, Pittsburgh yakınlarından Teksas, Alvin’in dışındaki bir çiftliğe taşınmış. Orada bir komşularından Mukaddes Kitap hakikatlerini öğrenmişler. Annem yaşamının geri kalan kısmını insanların ilgisini Gökteki Krallık ümidine çekmeye çalışarak geçirmiş. Ailesi Teksas, Houston’a taşındıktan sonra, 1912 yılında vaftiz edilmiş.

      Annem ve onun ana-babası, Teşkilatın ilk başkanı Charles T. Russel ile ilk kez, Houston’daki cemaatleri ziyareti sırasında tanışmışlar. Ailesi, Teşkilatın o zaman pilgrim diye adlandırılan seyahat eden temsilcilerini sık sık evlerinde ağırlarmış. Birkaç yıl sonra annem, ana-babası ile birlikte Chicago, Illinois’e taşınmış ve birader Russel oradaki cemaati de ziyaret edecekmiş.

      1918 yılında, anneannem İspanyol gribine yakalanmış ve sağlığı bozulduğu için doktorlar daha sıcak bir iklimde yaşamasını tavsiye etmişler. Dedem, çalıştığı Pullman tren şirketinde 1919’da tayinini tekrar Teksas’a yaptırmış. Orada, San Antonio’da, annem, cemaatin genç ve gayretli bir üyesi olan Judge Norris ile karşılaşmış. Aralarında hemen bir yakınlık doğmuş ve bir süre sonra evlenmişler; işte o Judge benim babamdır.

      Babam Mukaddes Kitap Hakikatlerini Öğreniyor

      Garip bir isim olan Judge (Hâkim), babama doğduğunda verilmiş. Babası onu ilk gördüğünde “bu bebek bir hâkim kadar ciddi” demiş ve böylece ona bu isim konulmuş. 1917 yılında Babam 16 yaşındayken ona, Watch Tower Bible and Tract Society tarafından basılan “Where Are the Dead?” (Ölüler Nerede Bulunuyor?) ve “What Is the Soul?” (Can Nedir?) adlı broşürler verilmiş. İki yıl önce babasını kaybetmiş olan babam, bu broşürler sayesinde ölülerin durumuyla ilgili aradığı cevapları bulmuş. Kısa süre sonra da, o zaman Mukaddes Kitap Tetkikçileri adıyla tanınan Yehova’nın Şahitlerinin ibadetlerine gitmeye başlamış.

      Babam, hemen cemaat faaliyetlerine katılmak istemiş. Vaaz etmek üzere bir saha almış; okuldan sonra bisikletle oraya gidip broşür dağıtıyormuş. Kendini tamamen Gökteki Krallık ümidini yayma işine vermiş ve 24 Mart 1918’de Yehova’ya vakfını su vaftizi ile sembolize etmiş.

      Bir sonraki yıl annem San Antonio’ya taşındığında, babamı, gördüğü bu “en tatlı gülüş ve masmavi gözler” hemen cezbetmiş. Çok geçmeden, evlenmek istediklerini ailelerine açıklamışlar, fakat annemin ana-babasını ikna etmeleri çok zor olmuş. Yine de, 15 Nisan 1921’de düğün gerçekleşmiş. Her ikisinin de hedefi dolgun vakitli hizmetmiş.

      Hizmetteki Erken Başlangıç

      Annem ve babam, 1922 yılında Cedar Point Ohio’daki kongreye katılmayı planlarken, annem hamile olduğunu anlamış. Babam, doğumumdan kısa bir süre sonra, henüz 22 yaşında iken, cemaat hizmetçisi olarak tayin edilmiş. Bu bütün tarla hizmeti düzenlemelerini onun yapması anlamına geliyordu. Doğumumdan sadece birkaç hafta sonra annem evden eve hizmetine giderken beni yanında götürmeye başlamış. Aslında anneannem ve dedem de hizmete giderken beni yanlarında götürmekten hoşlanırlardı.

      Ben henüz iki yaşında iken ana-babam Teksas, Dallas’a taşınmış ve üç yıl sonra öncü olarak dolgun hizmete başlamış. Geceleri, yolun kenarında portatif karyolada uyurlar, beni de arabanın arka koltuğuna yatırırlarmış. Tabii bu benim için eğlenceliydi, fakat onların öncülüğe henüz hazır olmadıkları belli oldu. Bu nedenle babam kendine bir iş kurdu. Zamanla tekrar öncülüğe başlamak amacıyla, hazırlık olarak küçük bir karavan yaptı.

      Okula başlamadan önce, annem bana okuma yazma ve dörtlere kadar çarpım tablosu öğretti. Onun hedefi daima öğrenmeme yardım etmekti. Annem bulaşık yıkarken, yıkadıklarını kurulayabilmem için beni yanında bir sandalye üzerinde ayakta durdurup, Kutsal Yazılardan bazı kısımları ezberletir ve ilâhileri söylemeyi öğretirdi.

      Ana-Babam İle Birlikte Tanrı’ya Hizmet Ediyorum

      1931 yılında, Yehova’nın Şahitleri ismini aldığımız Ohio Colombus’taki heyecan verici kongrede hepimiz hazır bulunduk. Sadece sekiz yaşında olmama rağmen, bunun duyduğum en güzel isim olduğunu düşünmüştüm. Eve dönüşümüzden kısa bir süre sonra babamın işyeri yangın yüzünden ağır hasar gördü. Babam ve annem bunu “Rabbin iradesi” olarak görüp tekrar öncülüğe başladı. Böylece 1932 yazından başlayarak uzun yıllar dolgun vakitli hizmette sevinç duyduk.

      Ana-babam, hâlâ San Antonio’da olan anneannem ve dedeme yakın olmak üzere Teksas’ın orta kesiminde öncülük yaptılar. Tayin edildiğimiz bir yerden diğerine gitmemiz sık sık okul değiştirmeme yol açtı. Bazen kardeşler, sanki ana-babam benimle gereğince ilgilenmiyormuş gibi, düşünmeden “neden çocuğunuza sürekli bir yuva olacak bir yere yerleşmiyorsunuz?” derlerdi. Fakat ben hayatımızın çok ilginç olduğunu ve babamla anneme hizmetlerinde yardım ettiğimi düşünüyordum.

      Aylar boyunca babama ve anneme vaftiz edilmek istediğimi söyleyip durdum; bu konuda benimle sık sık konuştular. Bu kararımın ciddiyetini kavradığımdan emin olmak istediler. 31 Aralık 1934, hayatımdaki bu önemli olayın gerçekleşeceği gündü. Ancak, bir gece önce babam, kendimi vakfettiğimi duada Yehova’ya bildirdiğimden emin olduktan sonra, güzel bir şey yaptı. Hepimize diz çöktürdü ve dua etti. Yehova’ya, küçük kızının kendisini O’na vakfetme kararından dolayı çok mutlu olduğunu söyledi. Yaşamım boyunca bu geceyi asla unutmayacağımdan emin olabilirsiniz.

      Anneannem ve Dedemden Aldığım Eğitim

      1928 ile 1938 yılları arasında sık sık anneannem ile dedemi San Antonio’da ziyaret ettim. Onların günlük programı ana-babamınkiyle aynı idi. Anneannem bir kolportördü —o zamanlar öncüleri böyle adlandırıyorlardı— sonra yarım günlük öncülük yaptı. Dedem 1929’un Aralık ayında öncü olarak tayin edilmişti, bu nedenle tarla hizmeti günlük programının bir kısmıydı.

      Dedem geceleri beni kollarının arasına alır ve yıldızların isimlerini öğretirdi. Bana ezberden şiirler okurdu. Demiryollarında çalıştığı sırada onunla birlikte birçok tren yolculuğu yaptım. O, ne zaman bir sorunum olsa kendisine yaklaşabileceğim biriydi; beni teselli edip, gözyaşlarımı silerdi. Ancak yanlış bir davranışımdan dolayı disiplin edildiğim zaman ona gidip teselli aradığımda, sadece şöyle derdi (o zaman bu sözcüklerin ne demek olduğunu anlamazdım, fakat ses tonunun anlamı çok açıktı): “Hayatım, suç işleyen acı çeker.”

      Zulüm Yılları

      1939 yılında II. Dünya Savaşı başladı ve Yehova’nın kavmi zulme ve ayaktakımının saldırısına maruz kaldı. 1939’un sonunda annem çok hastalandı ve ilerde ameliyat edilmesi gerekli olduğundan San Antonio’ya geri döndük.

      San Antonio sokaklarında dergi dağıtmak için durduğumuzda ayaktakımı toplanıyordu. Fakat her hafta, orada, bizim için ayrılmış köşede ailece bulunuyorduk. Sık sık, babamın ite kaka polis karakoluna götürüldüğünü görürdüm.

      Annem bırakmak zorunda kalmasına rağmen, babam öncülüğü sürdürmeye gayret etti. Ancak yarım günlük bir işte çalışarak yeterince para kazanamıyordu ve bu nedenle onun da öncülüğü bırakması gerekti. 1939 yılında okulu bitirdim ve ben de çalışmaya başladım.

      O yıllarda babamın isminin Judge (Hâkim) oluşunun yararını gördük. Örneğin, bir grup kardeş, San Antonio’nun kuzeyindeki bir kasabaya şahadet vermek amacıyla gitmişti ve şerif onların hepsini hapse atmıştı. Anneannem ve dedem de dahil, 35 kişiyi tutuklamıştı. Durumu babama haber verdiler, o da oraya gitti. Şerifin bürosuna girip, “ben San Antonio’dan Judge [Hâkim] Norris’im” dedi.

      Şerif şöyle sordu: “Evet Hâkim Bey, sizin için ne yapabilirim?”

      Babam şu cevabı verdi: “Ben bu insanları hapisten çıkarmak için geldim.” Bunun üzerine şerif kefalet talep etmeden ve başka soru sormadan onları serbest bıraktı.

      Babam kent merkezinde, büroların bulunduğu binalarda şahadet etmeyi çok severdi ve hâkimlerle avukatları ziyaret etmekten özellikle çok hoşlanırdı. Danışmada oturan kişiye “ben Judge [Hâkim] Norris’im, hâkim beyi görmeye geldim” derdi.

      Sonra hâkimle karşılaştığında, öncelikle her zaman şöyle derdi: “Şimdi ziyaretimin amacı hakkında konuşmadan, sizden çok önce Hâkim olduğumu anlatmak isterim. Aslında bütün hayatım boyunca bir Hâkim’dim.” Sonra ona bu ismi nasıl verdiklerini anlatırdı. Bu sözler dostça bir başlangıç yapmasını sağlardı ve o günlerde birçok hâkimle iyi ilişkiler geliştirdi.

      Ana-Babamın Yönlendirmesi İçin Minnettarım

      Erinlik çağının o sorunlu dönemindeydim; babamla annemin nasıl davranacağımı merakla gözlerken zor anlar geçirmiş olduklarını biliyorum. Onların red cevabı vereceğini baştan bilmeme rağmen, bazı şeyleri yapmak ya da bir yerlere gitmek için izin isteyerek, bütün çocukların yaptığı gibi onları denerdim. Bazen ağlardım. Gerçekten eğer bana “git, ne istersen onu yap, bize göre hava hoş” deselerdi, derinden hayal kırıklığına uğrayacaktım.

      Onları, standartlarını değiştirmek üzere etkileyemeyeceğimi bilmem, bana bir güven duygusu verdi. Gerçekten bu, diğer gençler hikmetli olmayan eğlencelere gitmem için teklifte bulunduklarında benim işimi kolaylaştırırdı, çünkü şöyle diyebiliyordum: “Babam gitmeme izin vermez.” 16 yaşıma geldiğimde babam araba kullanmayı öğrenmemi sağladı ve sonra sürücü belgesi aldım. Ayrıca bana evin bir anahtarını verdi. Bana olan güveninden çok etkilenmiştim. Kendimi büyük bir insan gibi hissettim, bu bende sorumluluk duygusu ve onların güvenini sarsmama arzusu oluşturdu.

      O günlerde evlilik hakkında fazla öğüt verilmiyordu, fakat babam, Mukaddes Kitabı ve onun “ancak Rabde” evlenme konusunda ne söylediğini biliyordu. (I. Korintoslular 7:39) Bana, kendileriyle tanıştırmak üzere eve dünyevi bir genci getirirsem ya da dünyevi bir gençle çıkmak istersem çok büyük bir hayal kırıklığına uğrayacağını açıkça belirtti. Onun haklı olduğunu biliyordum, çünkü “Rabde” evlendikleri için evliliklerinde bulunan mutluluk ve birliği görüyordum.

      1941 yılında, 18 yaşında iken, cemaatteki genç bir adama âşık olduğumu sandım. Öncü idi ve hukuk okuyordu. Ben çok heyecanlıydım. Ana-babama evlenmek istediğimizi söylediğimizde, bunu onaylamadıklarını göstererek cesaretimizi kırmaktansa, sadece şöyle dediler: “Blossom, senden bir ricamız var. Çok genç olduğunu düşünüyoruz; bu yüzden bir yıl beklersen, memnun oluruz. Ona gerçekten âşıksan, bir yıl hiçbir şeyi değiştirmez.”

      Bu hikmetli öğüdü dinlediğim için çok minnettarım. Yıl boyunca biraz daha olgunlaştım ve bu genç adamın iyi bir eşte olması gereken niteliklere sahip olmadığını görmeye başladım. O, sonunda Yehova’nın teşkilatını terk etti; bana gelince, başıma gelebilecek bir felaketten kurtuldum. Yürüttükleri muhakemeye güvenilebilecek hikmetli bir ana-babaya sahip olmak ne harikulade bir şey!

      Evlilik ve Seyahat Etme Görevi

      Altı yıl yarım günlük bir işte çalışarak öncülük yaptıktan sonra, 1946 yılının kışında bir gün, o zamana kadar karşılaştığım en yakışıklı erkek ibadet salonumuza geldi. Gene Brandt, o zaman seyahat eden hizmetçi diye adlandırılan çevre nazırının yardımcısı olarak tayin edilmişti. Birbirimizden hoşlandık ve 5 Ağustos 1947’de evlendik.

      Kısa bir süre sonra babam ve Gene bir muhasebe bürosu açtılar. Ancak babam Gene’e şöyle dedi: “Bu büro bizi bir ibadetten veya teokratik bir görevden alıkoyduğu gün, kapıya kilit vurup, anahtarı atacağım.” Yehova bu ruhi görüşü bereketledi. İşyeri maddi ihtiyaçlarımızı yeterince karşıladı ve öncülük yapmamız için bize yeterli vakti bıraktı. Babam ve Gene yetenekli işadamları idiler; bu nedenle kolayca zengin olabilirdik, fakat bu hiçbir zaman onların hedefi olmamıştı.

      1954 yılında, Gene çevre hizmeti yapmaya davet edildi, bu yaşamımızda büyük bir değişiklik anlamına geliyordu. Ana-babamın tepkisi ne olacaktı? Bir kez daha onlar kendilerini değil, Gökteki Krallığın menfaatlerini ve çocuklarının ruhi iyiliğini düşündüler. Bize asla onlara neden torun vermediğimizi sormadılar. Bunun yerine, her zaman dolgun vakitli hizmette yardıma ihtiyacımız olup olmadığını öğrenmek istediler.”

      Böylece, ayrılık günü geldiğinde sadece bizi teşvik eden ve büyük imtiyazımıza sevindiklerini belirten sözler söylediler. Onları terk ettiğimiz duygusunu asla hissettirmediler; bizi her zaman tam anlamıyla desteklediler. Onlardan ayrılışımızdan sonraki on yıl boyunca öncülük hizmetine devam ettiler. Babam San Antonio’da şehir nazırı olarak tayin edildi ve 30 yıl bu görevi yürüttü. San Antonio’da, 1920’de tek bir cemaat varken, 1991 yılında ölmeden önce cemaat sayısının 71’e ulaştığını görmenin sevincini yaşadı.

      Gene ve benim çok heyecan dolu bir hayatımız oldu. 31 eyaletteki sevgili birader ve hemşirelerimize hizmet etme ve en ilginci, 1957 yılında Gilead Okulunun 29’uncu sınıfında hazır bulunma imtiyazından çok büyük sevinç duyduk. Sonra çevre hizmetine döndük. 1984’te çevre ve bölge hizmetinde geçen 30 yıldan sonra, ana-babam 80 yaşını geçtiği ve sağlık durumları bozulduğu için, Teşkilat anlayış göstererek, Gene’i San Antonio içindeki bir çevreye tayin etti.

      Ana-Babama Bakıyoruz

      San Antonio’ya dönüşümüzden sadece bir buçuk yıl sonra annem yarıkomaya girdi ve öldü. Bu o kadar çabuk oldu ki, ona söylemek istediğim birçok şeyi söyleyemedim. Bu olaydan babamla daha çok konuşmak üzere ders aldım. 65 yıllık evlilikten sonra, annemin eksikliğini oldukça hissediyordu; fakat biz ona sevgi göstermek ve desteklemek için yanındaydık.

      Babam hayatı boyunca, ölümüne kadar, İsa’nın takipçilerinin ibadetlerinde hazır bulunma, tetkik ve hizmet etme yönlerinden örnek olmaya devam etti. Okumayı çok severdi. Biz hizmette iken yalnız kaldığından eve döndüğümde yalnızlık hissedip hissetmediğini sorardım. Kendisini okumaya ve tetkike öylesine verirdi ki, yalnızlık fikri aklına bile gelmezdi.”

      Hayatımız boyunca sürdürdüğümüz başka bir alışkanlığımız daha vardı. Babam, özellikle günün ayetini müzakere ettiğimiz sabah kahvaltısını ailenin birlikte yapmasında ısrar ederdi. Bunu yapmadan evden ayrılmama asla izin verilmezdi. Bazen şöyle derdim: “Baba, okula (veya işe) geç kalacağım.”

      O ise bana şöyle cevap verirdi: “Seni geç bırakan günün ayeti değil; sen vaktinde kalkmadın.” Evde kalmalı ve ayetin müzakeresinde bulunmalıydım. Hayatının son günlerine kadar bu iyi örneği sürdürdü. Bu bana bıraktığı diğer bir mirastı.

      Babam ölümüne kadar zihnen sağlam kaldı. Asla kılı kırk yaran veya şikâyetçi biri olmaması ona bakmamızı kolaylaştırdı. Ah! Tabii bazen artritinden söz ederdi, fakat asıl derdinin artrit değil “Âdemit” olduğunu hatırlatırdım; gülerdi. 30 Kasım 1991 sabahında, Gene ve ben yanında otururken, huzur içinde öldü.

      Şimdi 70 yaşımı geçtim ve hâlâ İsa’nın takipçileri olan sevgi dolu ana-babamın iyi örneğinden yararlanıyorum. Gelecekteki bütün çağlar boyunca, bu mirasa olan takdirimi onu uygun şekilde kullanarak kanıtlamak istiyor ve bunun için samimiyetle dua ediyorum.—Mezmur 71:17, 18.

Türkçe Yayınlar (1974-2025)
Oturumu Kapat
Oturum Aç
  • Türkçe
  • Paylaş
  • Tercihler
  • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
  • Kullanım Şartları
  • Gizlilik İlkesi
  • Privacy Settings
  • JW.ORG
  • Oturum Aç
Paylaş