-
Yehova’nın Hizmetinde Geçirdiğim Uzun Ömür İçin MinnettarımGözcü Kulesi—1997 | 1 Ekim
-
-
Vaaz etme faaliyetim de kısıtlı durumda. Yaz boyunca cemaatteki hemşireler zaman zaman beni tekerlekli sandalye ile dışarı çıkarıp biraz vaaz edebileceğim bir yere götürüyorlar. Ayrıca Kopervik’te yaklaşık 100 yıl önce öğrencisi olduğum ilkokul gibi okullara dergi ve küçük kitaplar postalıyorum. Hâlâ devamlı bir müjdeci olabildiğim için mutluyum.
Oslo’nun dışında Ytre Enebakk kasabasında 1983’te kurulan Beytel binasındaki odam, iyi ki yemek salonu ve İbadet Salonuyla aynı katta bulunuyor. Böylece sabah tapınmasına, yemeklere ve ibadetlere bir destek aleti yardımıyla gelebiliyorum. Ayrıca hâlâ bölge ve çevre toplantılarına katılabildiğim için mutluyum. Yıllardır tanıdığım kardeşleri, ayrıca yeni biraderler ile hemşireleri ve birçok şirin çocuğu görmekten zevk alıyorum.
Sona Kadar İmanı Korumak
Beytel’de faal, hoş ve ruhi düşünüşlü insanlarla çevrili olmak bir nimet. Beytel hizmetine başladığımda tüm aile gökte yaşama ümidine sahip olan kişilerden oluşuyordu. (Filipililer 3:14) Şimdi ise ben hariç herkes sonsuza dek yerde yaşamayı ümit ediyor.
Gerçi Yehova’nın daha önce harekete geçmesini beklemiştik. Yine de, büyük kalabalığın gittikçe büyüdüğünü görmekten mutluyum. Ne büyük artışlar gördüm! Hizmete ilk başladığımda tüm dünyada 5.000 kadar müjdeci vardı. Şimdi 5.400.000’den fazla kişi var! Gerçekten de, “Küçüğü bin kişi, ve ufağı kuvvetli bir millet olacak” sözlerinin gerçekleştiğini gördüm. (İşaya 60:22) Yehova’yı beklemeye devam etmeliyiz, peygamber Habakkuk’un dediği gibi: “Eğer gecikirse onu bekle; çünkü elbette gelecek, geç kalmıyacaktır.”—Habakkuk 2:3.
-
-
Dünyanın Ruhu Sizi Zehirliyor mu?Gözcü Kulesi—1997 | 1 Ekim
-
-
Dünyanın Ruhu Sizi Zehirliyor mu?
ON İKİ Eylül 1990’da, Kazakistan’da bir fabrikada patlama meydana geldi. Yörede oturan 120.000 kişinin sağlığını tehdit eden tehlikeli radyoaktif maddeler atmosfere dağıldı; yöre sakinlerinin çoğu sokaklara dökülüp bu öldürücü zehiri protesto etti.
Fakat gerçekler giderek ortaya çıktıkça yıllardır zaten zehirli bir çevrede yaşadıklarını anladılar. Yıllar boyunca, korunmasız, açık bir alana 100.000 ton radyoaktif atık boşaltılmıştı. Tehlike yanı başlarındaydı, ama kimse bunu ciddiye almamıştı. Neden?
Yetkililer her gün yöredeki futbol stadyumunda bulunan yazılı bir panodan radyasyon miktarını duyurdular; bu, hiçbir tehlike olmadığı izlenimini veriyordu. Rakamlar doğruydu, fakat onlar sadece gamma ışınlarını gösteriyordu. Ölçülmeyen alfa ışınları ise aynı derecede öldürücü olabilirdi. Birçok anne, çocukların neden böylesine hastalıklı olduğunu anlamaya başladı.
Konuya ruhi açıdan da bakacak olursak, görünmez bir kirlilikle zehirlenebiliriz. Kazakistan’daki o çaresiz insanlar gibi, çoğunluk yaşamı tehdit eden bu tehlikenin bilincinde değildir. Mukaddes Kitap, bu kirliliği “dünyanın ruhu” olarak tanıtıyor ki, bunu yönlendiren İblis Şeytan’dan başkası değildir. (I. Korintoslular 2:12) Tanrı’nın Muhalifi, Tanrısal bağlılığımızı zayıflatmak amacıyla dünyanın bu ruhunu, yani dünyadaki baskın tutumu kötü niyetle kullanıyor.
Dünyanın ruhu, ruhi gücümüzü nasıl zayıflatabilir? Gözlerin arzusunu tahrik ederek ve doğuştan gelen bencilliğimizden yararlanarak. (Efesoslular 2:1-3; I. Yuhanna 2:16) Dünyevi düşünüşün ruhi düşünüşümüzü yavaş yavaş zehirleyebileceği üç farklı alanı örneklerle, ele alacağız.
Önce Krallığı Aramak
İsa, takipçilerinin ‘önce Krallığı ve Tanrı’nın adaletini aramalarını’ önemle belirtti. (Matta 6:33) Diğer yandan dünyanın ruhu bizi kendi çıkarlarımıza ve rahatımıza aşırı önem vermeye yöneltebilir. İlk tehlike ruhi çıkarlardan tümüyle vazgeçmekle değil, onları ikinci plana atmakla baş gösterir. Sahte bir güvenlik duygusu yüzünden Kazakistan’daki insanlar gibi, tehlikenin farkına varmayabiliriz. Hizmette sadık şekilde geçirdiğimiz yıllar ve ruhi kardeşlerimize duyduğumuz takdir, hakikat yolunu asla bırakamayacağımız gibi bir düşünüşle bizi uyutabilir. Büyük olasılıkla, Efesos cemaatindeki birçok kişi de böyle hissetti.
MS yaklaşık 96’da İsa, onlar hakkındaki şu düşüncesini belirtti: “Sana karşı bir şeyim var, o da ilk sevgini bırakmış olmandır.” (Vahiy 2:4) İsa’nın uzun yıllar hizmet eden bu takipçileri birçok zorluğa tahammül etmişti. (Vahiy 2:2, 3) Resul Pavlus da dahil, onlar sadık ihtiyarlardan öğretim almışlardı. (Resullerin İşleri 20:17-21, 27) Bununla birlikte, yıllar geçtikçe Yehova’ya duydukları sevgi azalmış ve ruhi yönden gelişme hızlarını kaybetmişlerdi.—Vahiy 2:5.
Büyük olasılıkla, Efesosluların bazıları kentin ticaret ortamından ve maddi zenginliğinden etkilendiler. Ne yazık ki, günümüz toplumunun maddeci eğilimleri benzer şekilde İsa’nın bazı takipçilerini de beraberinde sürükledi. Konforlu bir yaşam biçimi elde etmek için kararlı bir şekilde didinmek, kaçınılmaz şekilde bizi ruhi hedeflerden saptıracaktır.—Matta 6:24 ile karşılaştırın.
İsa bu tehlike hakkında uyararak şöyle dedi: “Bedenin ışığı gözdür; imdi, gözün saf olursa, bütün bedenin aydın olur. Fakat gözün kötü [kıskanç] olursa, bütün bedenin karanlık olur.” (Matta 6:22, 23) “Saf” bir göz ruhi yönden odaklanmış, yani Tanrı’nın Gökteki Krallığı üzerine dikilmiş bir gözdür. Diğer taraftan, “kötü” ya da “kıskanç” bir göz kısa görüşlüdür, yani sadece hemen doyurulmak istenen bedensel arzular üzerinde odaklanabilir. Ruhi hedefler ve gelecekteki ödüller onun algılama sınırlarının ötesindedir.
İsa önceki ayette şöyle dedi: “Hazinen nerede ise, yüreğin de orada olacaktır.” (Matta 6:21) Yüreğimizin ruhi ya da maddi şeyler üzerinde odaklanıp odaklanmadığını nasıl bilebiliriz? Belki en iyi rehber sohbetlerimizdir; çünkü “ağız yüreğin taşmasından söyler.” (Luka 6:45) Sürekli maddi şeyler ya da dünyevi başarılar hakkında konuşuyorsak, yüreğimizin bölünmüş ve ruhi görme yetimizin bozuk olduğu açıktır.
Carmena adlı İspanyol bir hemşire bu sorunla boğuştu. Carmen şunları açıklıyor: “Hakikatte yetiştirildim, fakat 18 yaşında bir anaokulu çalıştırmaya başladım. Üç yıl sonra dört elemanım oldu, iş büyüyordu ve çok para kazanıyordum. Belki bana en çok doyum veren, ekonomik bağımsızlık ve ‘başarı’ duygusuydu. Doğrusunu söylemek gerekirse, yüreğim işimdeydi; o benim en büyük aşkımdı.
Zamanımın çoğunu işimle ilgili çıkarlara vakfederken, yine de bir Şahit olabileceğimi düşünüyordum. Diğer taraftan, Yehova’ya hizmet etmek üzere daha fazla şey yapabileceğime ilişkin bir duyguda sürekli içimi kemiriyordu. Sonunda Gökteki Krallığın çıkarlarını ön plana koymam yönünde beni ikna eden, iki öncü arkadaşın örneği oldu. Onlardan biri benim cemaatimde olan Juliana’ydı. O, öncü olmam yönünde bana baskı yapmadı, fakat sohbetleri ve hizmetinden elde ettiği sevincin açıkça görülmesi kendi ruhi değerlerimi yeniden gözden geçirmeme yardım etti.
Bir süre sonra, Amerika Birleşik Devletlerinde tatildeyken, öncü bir hemşire olan Gloria’da kaldım. Yeni dul kalmıştı ve beş yaşındaki kızıyla kanser hastası olan annesine bakıyordu. Yine de öncülük yapıyordu. Onun bu örneği ve hizmete duyduğu yürekten takdir beni derinden etkiledi. Evinde geçirdiğim dört kısa gün Yehova’ya elimden gelenin en iyisini vermek üzere kararlı olmamı sağladı. İlk önce daimi öncü oldum ve birkaç yıl sonra kocam ve ben Beytel’de hizmet etmek üzere davet edildik. Ruhi ilerlememe bir engel oluşturan işime elveda dedim ve şimdi, Yehova’nın gözünde başarılı bir yaşamım olduğunu hissediyorum ki, asıl önemli olan da budur.”—Luka 14:33.
Carmen’in yaptığı gibi, ‘daha önemli şeylerden emin olmayı’ öğrenmek iş, eğitim, barınak ve yaşam biçimi gibi konularda hikmetli kararlar almamıza yardım edecektir. (Filipililer 1:9) Bununla birlikte sıra eğlenceye gelince de daha önemli şeylerden emin oluyor muyuz? Bu, dünyanın ruhunun muazzam derecede etkili olduğu başka bir alandır.
Dinlenme ve Eğlenceye Uygun Ölçüde Yer Verin
Dünyanın ruhu, insanların dinlenme ve eğlenme yönündeki doğal arzusundan kurnazca yararlanır. Çoğu insanın gelecek için gerçek bir ümidi olmadığından, zamanlarını neden eğlence ve dinlenmeyle doldurmaya baktıklarını anlayabiliriz. (İşaya 22:13; I. Korintoslular 15:32 ile karşılaştırın.) Dinlenme ve eğlenceye giderek daha fazla önem verdiğimizi mi görüyoruz? Bu, dünyanın düşünüş tarzının görüşümüzü şekillendirdiğinin bir işareti olabilir.
Mukaddes Kitap şu uyarıyı yapıyor: “Zevki seven yoksul olur.” (Süleymanın Meselleri 21:17) Eğlenmek yanlış değildir, fakat onu sevmek ya da ona birinci derecede önem vermek ruhi yönden eksikliğe yol açacaktır. Kaçınılmaz olarak ruhi iştahımız azalacak ve iyi haberi vaaz etmek için daha az zamanımız olacak.
Bu nedenle Tanrı’nın Sözü, “Zihinlerinizi eyleme hazırlayın. Ayık olun” diye öğütlüyor. (I. Petrus 1:13, Müjde) Dinlenmek için kullandığımız vakti makul sınırlarda tutmak için özdenetim gereklidir. Zihni eyleme hazırlamak, kişisel tetkik, ibadetler ya da tarla hizmeti gibi ruhi faaliyetler için hazır olmak anlamına gelir.
Gerekli dinlenme için ne denebilir? Dinlenmeye zaman ayırdığımızda suçluluk mu duymalıyız? Kesinlikle hayır. Dinlenmek, özellikle bugünün stres dolu dünyasında çok önemlidir. Yine de, İsa’nın vakfolmuş takipçileri olarak yaşamlarımızın eğlence ve dinlenme etrafında yoğunlaşmasına izin veremeyiz. Çok dinlenmek ve eğlenmek bizi uyutarak anlamlı faaliyetimizi giderek azaltmaya yöneltebilir. Acillik duygumuzu zayıflatabilir ve hatta zevke düşkünlüğü teşvik edebilir. Öyleyse dinlenme konusunda nasıl dengeli bir görüşe sahip olabiliriz?
Mukaddes Kitap, özellikle dünyevi işte çalışmak gerekli değilse, aşırı derecede çalışmaktan çok biraz dinlenmeyi tavsiye ediyor. (Vaiz 4:6) Dinlenmek bedenimizin güç kazanmasına yardım eder, ruhi enerjinin kaynağı ise Tanrı’nın faal kuvvetidir. (İşaya 40:29-31) Bu mukaddes ruhu İsa’nın takipçilerine özgü faaliyetlerle bağlantılı olarak alıyoruz. Kişisel tetkik yüreklerimizi besler ve doğru arzuları uyarır. İbadetlerde hazır bulunmak Yaratıcımıza duyduğumuz takdiri besleyip geliştirir. İsa’nın takipçilerine özgü hizmete katılmak, başkalarına duygudaşlık göstermeyi teşvik eder. (I. Korintoslular 9:22, 23) Pavlus’un gerçekçi bir biçimde açıkladığı gibi, “haricî adamımız zeval buluyorsa da, derunî [iç, Müjde] adamımız günden güne yenileniyor.”—II. Korintoslular 4:16.
İnancını paylaşmayan bir kocası olan altı çocuk annesi Gamze çok yoğun bir yaşam sürdürüyor. Onun kendi ailesine ve akrabalarından bazılarına karşı sorumlulukları var; bu, onun her zaman bir koşuşturma içinde olduğu anlamına geliyor. Yine de o, vaaz etme işi ve ibadetlere hazırlık konusunda dikkate değer bir örnek sergiliyor. Bu kadar çok işin altından nasıl kalkabiliyor?
Gamze şunları açıklıyor: “İbadetler ve tarla hizmeti, diğer sorumluluklarımla başa çıkmak üzere bana gerçekten yardım ediyor. Örneğin, vaaz ettikten sonra, ev işlerimi yaparken düşünecek çok şeyim oluyor. Ev işi yaparken sık sık şarkı söylerim. Diğer taraftan, bir ibadeti kaçırmışsam ya da tarla hizmetinde çok az şey yapmışsam, ev işleri gerçek bir yük haline geliyor.”
Bu, dinlenme ve eğlenceye aşırı önem verme tutumuna ne büyük bir tezattır!
Ruhi Güzellik Yehova’yı Memnun Eder
Fiziksel görünüşü giderek daha çok saplantı haline getiren bir dünyada yaşıyoruz. İnsanlar görünüşlerini güzelleştirecek ve yaşlanmanın etkilerini azaltacak tekniklere büyük miktarlarda paralar harcıyorlar. Bunlar saç ektirme ve boyama, estetik göğüs ve yüz gerdirme ameliyatlarını içeriyor. Milyonlarca kişi zayıflama merkezlerine, jimnastik salonlarına ve aerobik kurslarına gidiyor, ya da egzersizle ilgili video kasetleri ve rejim kitapları alıyor. Dünya, mutluluğun anahtarının fiziksel görünümümüz olduğuna, yani “imajın” her şey demek olduğuna bizi inandırmaya çalışır.
Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan ve Newsweek dergisinde sözü edilen bir anket, beyaz Amerikalı gençlerin yüzde 90’ının “vücutlarından memnun olmadığını” gösterdi. Çılgınca ideal vücut biçimi arayışına kapılmak ruhi düşünüşümüzü etkileyebilir. Biraz kilolu olduğundan fiziksel görünüşünden utanan Didem, Yehova’nın genç bir Şahidiydi. Şunları açıklıyor: “Alışverişe gittiğimde, ölçülerime göre giysi bulmak zordu. Öyle görünüyordu ki modaya uygun giysiler sadece zayıf gençler için yapılmıştı. Daha da kötüsü, insanlar kilom hakkında küçük düşürücü yorumlar yapıyorlardı ve bunlar, özellikle ruhi kardeşlerimden geldiğinde, beni çok üzüyordu.
Sonuç olarak, dış görünümümle giderek daha çok ilgilenmeye başladım ve bu bir saplantı haline geldi; öyle ki ruhi değerler hayatımda ikinci plana düştü. Sanki mutlu olmam belimin ölçüsüne bağlıydı. Birkaç yıl geçti, şimdi İsa’nın takipçisi bir kadın olarak olgunlaştığımdan, her şeye daha farklı bakıyorum. Görünüşüme dikkat etmekle birlikte, en önemli şeyin ruhi güzellik olduğunun bilincindeyim ve bana en büyük doyumu veren şey işte budur. Bunu anlayınca, Gökteki Krallığın çıkarlarını doğru yere koyabildim.”
Sara, bu dengeli görüşe sahip eski devirlerde yaşamış, sadık bir kadındı. Mukaddes Kitap, 60 yaşının üzerindeyken onun fiziksel güzelliğinden söz etmesine rağmen, esas olarak onun mükemmel niteliklerine—yüreğin gizli insanına—dikkati çeker. (Tekvin 12:11; I. Petrus 3:4-6) O nazik ve yumuşak bir ruh sergiledi ve kocasına uysalca itaat etti. Sara başkalarının kendisi hakkındaki görüşleriyle gereğinden fazla ilgilenmedi. Geçmişte zengin bir yaşam sürdürmüş olmasına rağmen, 60 yıldan fazla bir süre boyunca kendi isteğiyle çadırlarda yaşadı. Alçakgönüllülükle ve bencillikten uzak bir şekilde kocasını destekledi; o bir iman kadınıydı. Onu gerçekten güzel bir kadın yapan buydu.—Süleymanın Meselleri 31:30; İbraniler 11:11.
İsa’nın takipçileri olarak, ruhi güzelliğimizi artırmakla ilgileniyoruz; bu, devamlı geliştirilirse, artacak ve kalıcı olacak bir güzelliktir. (Koloseliler 1:9, 10, 12b) Ruhi görünüşümüzü iki temel yolla geliştirebiliriz.
Hayat kurtaran hizmetimize katılırken Yehova’nın gözünde daha da güzelleşiriz. (İşaya 52:7; II. Korintoslular 3:18–4:2) Bunun yanında, İsa’nın takipçilerine özgü nitelikleri göstermeyi öğrenirken, güzelliğimiz derinlik kazanır. Ruhi güzelliğimizi artırma fırsatları boldur: “Kardeşlik sevgisinde birbirinizi şefkatle sevin; hürmette diğerlerini tercih edin. . . . . Ruhta hararetli olun. . . . . Misafirperver olmağa dikkat edin. . . . . Sevinenlerle sevinin; ağlıyanlarla ağlayın. . . . . Kimseye kötülüğe karşı kötülük etmeyin. . . . . Bütün insanlarla . . . . selâmette olun.” (Romalılar 12:10-18) Bu tutumları geliştirmek hem Tanrı’nın hem de hemcinslerimizin bizi sevmesini sağlayacak ve miras aldığımız günahkâr eğilimlerden kaynaklanan çirkin görünüşümüzü en aza indirecektir.—Galatyalılar 5:22, 23; II. Petrus 1:5-8.
Dünyanın Ruhuyla Savaşabiliriz!
Dünyanın zehirli ruhu birçok sinsi yolla bütünlüğümüzü zayıflatabilir. Sahip olduklarımızdan memnun olmamamıza yol açıp bizi, kendi ihtiyaçlarımızı ve çıkarlarımızı Tanrı’nınkinin önüne koymaya istekli hale getirebilir. Veya, bizi Tanrı’nınkilerin yerine insan fikirlerini düşünmeye yönelterek dinlenme ve eğlenceye ya da fiziksel görünüşe gereğinden fazla önem vermemize yol açabilir.—Matta 16:21-23 ile karşılaştırın.
Şeytan ruhi düşünüşümüzü yok etmeye kararlıdır ve dünyanın ruhu onun en önemli silahlarından biridir. İblis’in, gümürdenen aslanınkinden kurnaz yılanınkine dek çok farklı taktiklerinin olabileceğini unutmayın. (Tekvin 3:1; I. Petrus 5:8) Bazen dünya İsa’nın bir takipçisini şiddetli ezalarla yenebilir, fakat dünyanın onu yavaş yavaş zehirlemesi daha sık görülmektedir. Pavlus bu ikinci tehlike hakkında daha çok kaygı duyduğunu şu sözlerle belirtti: “Yılan Havvayı kurnazlığı ile aldattığı gibi, belki sizin fikirleriniz de bozulup Mesihe olan sadelik ve temizlikten ayrılır diye korkuyorum.”—II. Korintoslular 11:3.
Kendimizi yılanın kurnazlığından korumak için, “dünyadan” gelen propagandayı saptamamız, sonra da onu kararlı biçimde reddetmemiz gerekiyor. (I. Yuhanna 2:16) Dünyevi düşünüş tarzının zararlı olmadığı şeklindeki bir düşünüş bizi kandırmasın. Şeytan’ın sisteminin zehirli havası tehlikeli boyutlara ulaşmıştır.—Efesoslular 2:2.
Dünyevi düşünüşü saptadıktan sonra, zihinlerimizi ve yüreklerimizi Yehova’nın pak öğretimiyle doldurarak onunla savaşabiliriz. Kral Davud gibi biz de şunu söyleyelim: “Ya RAB, yollarını bana bildir; tariklerini bana öğret. Bana hakikatinde yol göster, ve bana öğret; çünkü sen kurtuluşumun Allahısın.”—Mezmur 25:4, 5.
[Dipnot]
a İsimler değiştirilmiştir.
[Sayfa 26’daki resim]
Konforlu bir yaşam biçimi için didinmek bizi ruhi hedeflerimizden saptırabilir
-