İman Kardeşlerimize Borç Para Vermek
ERHAN ile Kemal iyi arkadaştı.a İman kardeşiydiler ve aileleri arasında sıcak bir dostluk olup, sık sık birlikte olmaktan zevk alıyorlardı. Bu yüzden, Kemal’in işi için biraz paraya ihtiyacı olduğunda, Erhan, bu parayı borç vermekte hiç tereddüt etmedi. Şöyle diyor: “İyi arkadaş olduğumuz için sakınca görmedim”.
Bununla beraber, tam iki ay sonra, Kemal iflas etti ve geri ödemeler durdu. Kemal’in, borç aldığı paranın çoğunu ticari olmayan borçları ödemek ve müsrif bir yaşam sürmek için harcadığını öğrendiğinde, Erhan çok şaşırdı. Bir yıl boyunca yaptığı ziyaretlere ve yazdığı mektuplara rağmen olay Erhan’ın istediği gibi çözümlenmemişti. Erhan, sinirlenerek, yetkililere başvurup arkadaşı ve iman kardeşi Kemal’i hapse attırdı.b Bu izlenecek uygun bir yol muydu? Görelim.
Bütün dünyada borç para almak konusunda anlaşmazlık ve yanlış anlamalar insanlar arasındaki arkadaşlıkların yıkılmasının sık rastlanan bir nedenidir. Bu, zaman zaman İsa’nın takipçileri arasında bile uyuşmazlıklara neden olabilir. Birçok ülkede bankalardan borç almak oldukça zordur; bu yüzden sermayeye ihtiyaç duyan kişilerin arkadaş ve akrabalarına başvurması olağandır. Bununla birlikte, Erhan ve Kemal’in acı tecrübesi, hem borç alan hem de veren Mukaddes Kitap prensiplerini dikkatle takip etmediklerinde, ciddi sorunlar doğabileceğini gösteriyor. Öyleyse İsa’nın bir takipçisine iman kardeşinden gelen bir borç teklifini ele almanın uygun yolu nedir?
Borç Almanın Maliyetini Hesap Etmek
Mukaddes Kitap, gereksiz yere borca girmemeye teşvik eder. Resul Pavlus, “birbirinizi sevmekten başka, kimseye bir şey borçlu olmayın” diye uyarıyor. (Romalılar 13:8) Öyleyse borca girmeden önce bunun maliyetini hesap et. (Luka 14:28 ile karşılaştırın.) Borç paraya gerçekten ihtiyaç var mı? Bu, ailene bakmak üzere geçimini sağlama meselesi midir? (I. Timoteos 5:8) Yoksa bir ölçüde hırs mı söz konusu—belki daha lüks yaşama arzusu?—I. Timoteos 6:9, 10.
Başka önemli bir nokta ise, borca girmenin seni daha uzun saatler çalışmaya ve belki de ibadetleri ve tarla hizmetini ihmal etmeye zorlayıp zorlamayacağıdır. Ayrıca, bütçen, bir başkasının parasını tehlikeye soktuğunda doğabilecek zararı karşılamaya müsait mi? Eğer iş veya girişim başarısız olursa ne olacak? Şunu hatırla: “Kötü adam ödünç alır da ödemez.”—Mezmur 37:21.
Borç Verene ‘Hakikati Söylemek’
Bu gibi noktaları değerlendirdikten sonra, hâlâ ticari bir borcun gerekli olduğunu düşünebilirsin. Bu, dünyevi kaynaklardan sağlanamıyorsa, bir iman kardeşine yaklaşmak mutlaka yanlış değildir; çünkü İsa’nın Luka 11:5’de belirttiği gibi ihtiyaç anında dostlara başvurmak olağandır. Bununla beraber kişi ‘hakikati söylemeye’ dikkat etmelidir. (Efesoslular 4:25) Dürüstçe söz konusu bütün gerçekleri açıkla—riskler, hatta uzak görünenler de dahil. Ayrıca borç verecek kişi, net bir görüşe sahip olduğundan emin olmak için birçok özel soru sorarsa darılma.c
Belirli bir nedenle borç almak ve daha sonra bu parayı başka bir iş için kullanmak hakikati söylemek olacak mı? Herhalde hayır. Latin Amerikalı bir banker şöyle açıklıyor: “Bir banka olsaydı, kredini iptal ederdi ve borcunu derhal ödemezsen şahsi malına el koymak üzere dava açardı.” Eğer borç para bir işin verimliliğinin artırılması amacıyla verilmişse, onu başka bir amaç için kullanmak, aslında borç verenin paranın geri ödeneceği konusundaki güvenini yok eder. Evet, iman kardeşinden borç aldığında kanunî bir misillemeden korkmuyor olabilirsin. Bununla beraber, “ödünç alan ödünç verenin kulu olur;” ona karşı dürüst olma zorunluluğu altındasın.—Süleymanın Meselleri 22:7.
Ticarette Altın Kuralı Uygulamak
İsa şöyle dedi: “İmdi insanların size her ne yapmalarını istiyorsanız, siz de onlara öyle yapın.” (Matta 7:12) Bir iman kardeşimizle ticaret yaparken bu kurala uymamız ne kadar önemlidir! Örneğin, bir birader, kendisinden borç alma isteğini geri çevirirse nasıl karşılık vereceksin? Arkadaşlığınıza ihanet ettiğini mi düşüneceksin? Yoksa onun da paraya ihtiyacı olabileceğini veya senin gördüğünden çok daha ciddi riskler olabileceğini fark ederek, ricanı reddetme hakkına saygı mı göstereceksin? Parayı etkili şekilde kullanma yeteneğinden dürüstçe şüphe duyabilir. Böyle bir durumda isteğini kabul etmemesi hem akıllıca hem de sevgi dolu bir davranış olabilir.—Süleymanın Meselleri 27:6.
Bir dostun sana borç para vermeyi kabul ederse, ne kadar borç alındığı, paranın ne için kullanılacağı, borç için teminat olan mal varlığı, paranın ne zaman ve nasıl geri ödeneceği dahil olmak üzere tüm ayrıntılar, yazılı olarak belirtilmelidir. Bazı durumlarda bir avukat tarafından yazılmış veya incelenmiş ve yetkililer tarafından kayda geçirilmiş bir anlaşma yapmak hikmetliliktir. Her ne olursa olsun, anlaşma bir kere imzalandığında “Evet(iniz), evet, Hayır(ınız), hayır olsun.” (Matta 5:37) Dostuna olan yükümlülüğünü bir bankaya olan borç kadar ciddiye almayarak, onun iyi niyetini istismar etme!
İhtiyatla Borç Verenler
Eğer borç almak için sana yaklaşılırsa ne olacak? Çoğu şey o andaki duruma bağlıdır. Örneğin, İsa’nın bir takipçisi kusur kendisinde olmadığı halde mali yönden yıkılmış olabilir. Bunu yapacak paran varsa gerçek kardeş sevgisi seni, ‘bedeninin muhtaç olduğu şeyleri’ ona vermeye yöneltecek.—Yakub 2:15, 16.
Böyle bir durumda, faiz talep ederek bir kardeşin düştüğü sıkıntıdan faydalanmak ne büyük sevgisizlik olacak! İsa şöyle uyarır: “Düşmanlarınızı sevin, onlara iyilik edin, ve hiç ümitsiz olmıyarak (bir şeyi geri almayı ümit etmeyerek faizsiz) ödünç verin.”—Luka 6:35; Levililer 25:35-38 ile karşılaştırın.
Fakat senden sadece bir iş girişimini finanse etmen veya bir borca kefil olman istenirse ne yapacaksın? Genellikle böyle durumları mali yatırımlar konusundaki aynı yaklaşımla ele almak en iyisidir. Mukaddes Kitap şöyle tembih ederek ihtiyatlı olunmasını teşvik eder: “El verenlerden, borca kefil olanlardan olma.”—Süleymanın Meselleri 22:26.
Durum böyle olduğuna göre, ilk önce mali gücünün yatırım için gerçekten yeterli olup olmadığını saptamalısın. İş başarısız olursa veya borç alan parayı vaktinde geri ödeyemezse bu senin mali yönden yıkılmana yol açar mı? Borç için mali gücün yeterliyse ve kâr elde etme durumu varsa, tabii ki sen de verdiğin borç için faiz talep ederek kârı paylaşma hakkına sahipsin. (Luka 19:22, 23 ile karşılaştır.) Süleymanın Meselleri 14:15 şöyle uyarır: “Bön (tecrübesiz) adam her söze inanır; fakat basiretli adam kendi gidişine dikkat eder.” Normal zamanda çok akıllı davranan bazı iş adamları iman kardeşleriyle iş yaparken ihtiyatı elden bıraktılar. Yüksek faizler elde etmenin cazibesi, bazılarını, hem paralarını hem de iman kardeşleriyle dostluklarını kaybetmelerine yol açan düşüncesiz yatırımlar yapmaya yöneltti.
İlginç olarak, bankerler bir borç verme işinin ne kadar riskli olabileceğini değerlendirmek için çoğunlukla üç noktayı göz önüne alır: (1) borç isteyen kişinin karakteri (2) borcunu geri ödeyebilme gücü (3) onun iş alanında hüküm süren şartlar. Zor kazandığın parayı birine borç vermeyi düşünürken benzer bir durum değerlendirmesi yapmak “pratik hikmet” kullanmak olmayacak mı?—Süleymanın Meselleri 3:21.
Örneğin, para isteyen kardeşin nasıl bir namı var? Güvenilir biri olarak mı, yoksa pervasız ve istikrarsız olarak mı biliniyor? (I. Timoteos 3:7 ile karşılaştırın.) İşini genişletmek istiyorsa acaba o noktaya kadar işi başarılı şekilde idare etti mi? (Luka 16:10) Böyle değilse, ona kötüye kullanabileceği yeni bir para vermektense, parasını nasıl kullanacağı ile ilgili pratik yardım sağlamak uzun vadede daha yararlıdır.
Başka bir etken, kardeşin borcunu geri ödeyebilme gücüdür. Geliri nedir? Ne kadar borcu var? Sana açıksözlü davranması en makul yoldur. Bununla birlikte kardeş sevgisi hâlâ geçerli olmalıdır. Örneğin, belki borç verilen parayı o kardeşin satılabilir mal varlığı ile teminat altına almak isteyebilirsin. Alacağı güvenceye almak üzere bir adamın yaşaması için gerekli araçlara veya temel mallarına el koymak Musa Kanunu’nda mahkûm edilirdi. (Tesniye 24:6, 10-12) Bu yüzden, Güney Amerikalı işadamı bir birader, bir kardeşe sadece onun satılabilir mal varlığının yarısı kadar borç vermeye hazır olduğunu söylüyor. “Onun iş aletlerini ve evini satılabilir mal varlığı olarak görmüyorum” diye açıklıyor. “Kesinlikle paramı geri almak için kardeşimi sokakta bırakarak evine el koymak istemem.”
Son olarak yaşadığın yerdeki genel ticari şartları gerçekçi şekilde göz önüne almalısın. İnsanların “parayı seven, . . . . hain” oldukları “son günler”de yaşıyoruz. (II. Timoteos 3:1-4) Dost ve iman kardeşin dürüst olabilirken onun ortakları, işçileri veya müşterileri böyle olmayabilir. Rakiplerinin, çıkarları için kullanabildikleri rüşvetçilik ve yalan gibi taktiklere İsa’nın bir takipçisi olarak o başvuramaz. Ayrıca, “vakit ve tali (beklenmedik olaylar)”nin neden olduğu zararlar da dikkate alınmalı. (Vaiz 9:11) Ticari eşyaların değeri aniden düşebilir. Hızla artan enflasyon bir işi iflasa götürebilir veya verdiğin borcun değerini yok edebilir. Hırsızlık, kazalar, vandalizm ve yaralanmalar da ticaret dünyasında görülen hoş olmayan gerçeklerdir. Karar verirken bütün bu durumları göz önüne almalısın.
İflas
Bazen, bütün tedbirlere rağmen İsa’nın bir takipçisi gerçekten borcunu ödeyemeyebilir. Altın Kural onu, alacaklısı ile devamlı görüşmeye yöneltmelidir. Bir zaman için belki sadece küçük ödemeler mümkün olur. Bununla beraber, İsa’nın bir takipçisi, göstermelik ödemelerin kendisini yükümlülüklerini yerine getirmek için gerçek fedakârlıklar yapmaktan kurtaracağını düşünmemelidir. (Mezmur 15:4) İsa’nın takipçisi olan bir alacaklı da sevgi göstermelidir. Kendisine hile yapıldığını düşünürse, Matta 18:15-17’deki öğüdü uygulayabilir.
Başlangıçta belirtilen durumda Erhan’ın yaptığı gibi dünyevi yetkilileri işe karıştırmak çoğunlukla tavsiye edilmez. Resul Pavlus şöyle der: “Diğerine karşı davası olan sizden biri mukaddesler huzurunda değil, haksızlar huzurunda muhakeme olunmağa cesaret eder mi? . . . . kardeşler arasında hükmetmeğe muktedir olacak bir hikmetli adam aranızda bulunamaz mı? fakat kardeş kardeşle muhakeme olunuyor, bu da imansızlar huzurunda! Gerçek, zaten birbirinizle davalarınız olması sizin için tamamen bozgunluktur. Daha ziyade niçin haksızlık çekmiyorsunuz? daha ziyade niçin mağdur olmuyorsunuz?”—I. Korintoslular 6:1-7.
İman etmeyen ortaklar, mal veren dünyevi kişiler veya sigorta meselelerini içeren bazı durumlarda, meseleyi dünyevi mahkeme veya bir hükümet kurumunda halletmek gerektiği düşünülebilir. Fakat çoğu kez, İsa’nın bir takipçisi, bir miktar parasal kayba uğramayı ödenemeyecek bir borç yüzünden bir kardeşe dava açmanın cemaate getireceği utanca tercih edecektir.
Çoğu durumda böyle istenmeyen sonuçlardan kaçınılabilir. Nasıl? Bir kardeşe borç vermeden veya ondan borç almadan önce muhtemel tehlikelerin farkında ol. İhtiyatlı ve hikmetli davran. En önemlisi, ticari işlerin de dahil, ‘her şeyin sevgi ile olsun.’—I. Korintoslular 16:14.
[Dipnotlar]
a İsimler değiştirilmiştir.
b Bazı ülkelerde iflas etmek ve borç alınan parayı ödememek hâlâ genellikle hapis cezasıyla sonuçlanıyor.
c Bazıları birçok kişiden küçük miktarlarda borç aldı. Borç verenlerin her biri, tüm gerçekleri bilmeden, borç alanın bu miktarı kolayca ödeyebileceğini düşünebilir.