Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • Yehova Kırılmış Bir Yüreği Hor Görmez
    Gözcü Kulesi—1993 | 1 Haziran
    • Yehova Feryatlarımızı İşitir

      21, 22. Mezmur 51, yararımıza hangi dersleri içerir?

      21 Davud’un 51. Mezmur’da kayıtlı olan samimi duası, bize, günah işlediğimiz takdirde gerçek tövbekâr ruh göstermemiz gerektiğini söyler. Bu mezmur, yararımıza etkileyici dersler de içermektedir. Örneğin, eğer günah işleyip de tövbe edersek, Tanrı’nın merhametine güvenebiliriz. Bununla beraber, başta, Yehova’nın ismine getirmiş olabileceğimiz herhangi bir leke hakkında kaygı çekmeliyiz. (Ayet 1-4) Davud gibi, miras aldığımız günahkârlık temeline dayanarak merhamet göstermesi için semavi Babamıza dua edebiliriz. (Ayet 5) Samimi olmalı ve Tanrı’dan hikmet dilemeliyiz. (Ayet 6) Eğer günah işlediysek, bizi temizlemesi, bize temiz bir yürek ve değişmez bir ruh vermesi için Yehova’ya yalvarmalıyız.—Ayet 7-10.

      22 Mezmur 51’den günah işlemek konusunda katılaşmaya asla izin vermememiz gerektiğini de anlayabiliriz. Bunu yaptığımız takdirde, Yehova, mukaddes ruhunu veya faal kuvvetini bizden çekecektir. Oysa Tanrı’nın ruhu üzerimizde olduğu takdirde, O’nun yollarını başkalarına da başarıyla öğretebiliriz. (Ayet 11-13) Eğer hata yapar fakat tövbe edersek, Yehova Kendisine hamt etmeyi sürdürmemize izin verecektir; çünkü O, kırılmış ve ezilmiş bir yüreği asla hor görmez. (Ayet 14-17) Bundan başka bu mezmur, dualarımızın sadece kendimiz üzerinde odaklanmaması gerektiğini gösteriyor. Aslında, Yehova’nın pak tapınmasıyla meşgul olan herkesin bereketi ve ruhi refahı için de dua etmeliyiz.—Ayet 18, 19.

      23. Mezmur 51, bizi neden cesur ve iyimser olmak üzere harekete geçirmeli?

      23 Davud’un yüreği ısıtan bu mezmuru, cesur ve iyimser olmak üzere bizi harekete geçirmelidir. Bu mezmur, günaha düştüğümüz zaman bile her şeyin bittiğini düşünmememiz gerektiğini anlamamıza yardım eder. Neden mi? Çünkü tövbe edersek, Yehova’nın merhameti bizi ümitsizlikten kurtarabilir. Eğer biz tövbekâr isek ve sevgili semavi Babamıza tamamen bağlıysak, O, merhamet için ettiğimiz feryadı işitir. Yehova’nın kırılmış bir yüreği hor görmediğini bilmek ne denli teselli edicidir!

  • “Allahın Bütün Silahlarını Kuşanın”
    Gözcü Kulesi—1993 | 1 Haziran
    • “Allahın Bütün Silahlarını Kuşanın”

      İSA’NIN takipçilerinin silah kuşanması mı? Neden böyle bir savaşçı donanımı kuşansınlar? Onlar barışsever değil midir? (II. Timoteos 2:24) Evet, onlar barışsever kişilerdir. Bununla beraber, İsa’nın tüm hakiki takipçileri öldürme değil, bir zafer kazanma mücadelesi ile meşguldür.

      Şeytan isyan etmemiş olsaydı, böyle bir mücadeleye hiç gerek olmayacaktı. Oysa Şeytan isyan etti ve Adem ile Havva’yı da isyanına katılmaları için kandırdı. O zamandan beri gelişmiş olan dünya sistemi “şerir”in, İblis Şeytan’ın kudreti altındadır. (I. Yuhanna 5:19) Haklı Egemen Yehova’ya tabi olanlar, dünyanın ve onun yöneticisinin etkisine karşı koymalıdırlar. Onlar ruhi hayatları için mücadele etmelidirler. Bu nedenle, İsa’nın takipçileri şöyle uyarılıyor: “İblisin hilelerine karşı durabilmeniz için, Allahın bütün silâhlarını kuşanın.”—Efesoslular 6:11.

      Silah Takımı

      Tam olarak korunmuş olmak için “Allahın bütün silâhlarına” ihtiyacımız olduğuna dikkat edelim. Bundan dolayı, resul Pavlus tarafından tanımlanan bu silahların her bir kısmına bakalım ve ruhi savaş için tamamen donatılmış olup olmadığımızı belirlemek üzere kendimizi dürüstçe değerlendirelim.—Efesoslular 6:14-17.

      “İmdi belinizi hakikatle kuşatmış. . .” (Efesoslular 6:14a) Mukaddes Kitap zamanlarında askerler genişliği 15 santimetreye varan deri bir kemer takarlardı. Bu kemer onların belini korumaya yarardı. Bir asker kemerini taktığı zaman bu onun savaşa hazır olduğu anlamına gelirdi.

      O halde, bu Tanrısal hakikatin bir askerin kemerine benzetilmesi ne kadar uygundur! Bu, sanki onunla sarılmış gibi, Tanrı’nın hakikat Sözünü kendimize çok yakın tutmamızın gereğini çok iyi şekilde tasvir eder. Tanrı’nın Sözünün içerdiği düşünceler hakkında derin düşünmeliyiz. Bu bizi yalan ve aldatmalarla saptırılmaktan koruyacaktır. Üstelik, Yehova’nın ağzından çıkan ifadeler bizi ruhen kuvvetlendirecek ve bütünlüğümüzü destekleyecektir.

      “Adalet zırhını giyinmiş. . .” (Efesoslular 6:14b) Bir askerin zırhı hayati öneme sahip fiziksel bir organ olan kalbi korurdu. Şu halde Tanrı vergisi olan ruhi silahlar arasında, adalet bizim yüreğimizi korur. Kutsal Yazılarca yürek, bizim içten ne olduğumuzun—duygu, düşünce ve isteklerimizin—uygun bir sembolüdür. Mukaddes Kitap da yüreğin kötülüğe eğilimli olduğunu söylediğine göre, Yehova’nın adalet standardına bağlı kalma kararlılığını geliştirmeye devam etmek hayatidir. (Yeremya 17:9) Tanrı’ya gösterilen itaat dıştan ikiyüzlülükle yapılan bir gösteriş değil, içten gelen bir itaat olmalıdır. Bu, adalete güçlü bir sevgiyi olduğu kadar, kanunsuzluğa karşı güçlü bir nefreti de geliştirmemizi talep eder. (Mezmur 45:7) Böylece yüreğimiz korunmuş olacaktır.

      “Selamet incilinin hazırlığı ile ayaklarınızı giydirmiş olarak. . .” (Efesoslular 6:15) Ayaklarınız bu biçimde giydirilmiş mi? Ayaklarınız sizi, iyi haberi tarlada devamlı şekilde ilan etmeye yöneltiyor mu? Vaaz etme ve öğretme faaliyetinizin kalitesini artırmaya gayret ediyor musunuz? Bazı sahaların iyi habere nispeten olumlu karşılık vermediği doğrudur. İnsanlar umursamaz, duygusuz veya muhalif olabilir. Vaaz etme faaliyetimiz bize eza bile getirebilir. Fakat İsa’nın takipçileri sebat etmekle, Şeytan’ın saldırılarına karşı bir korunma sağlayan tahammülü geliştirir. Pavlus, eza görmesine rağmen gayretli bir vaizdi ve bizler ‘onun İsa’yı örnek aldığı gibi, onu örnek almaya’ teşvik ediliyoruz.—I. Korintoslular 11:1.

      Gökteki Krallığı vaaz etme faaliyetiyle meşgul olmak iyi habere karşı güvenimizi güçlendirir. Ayrıca bu, Yehova’nın ruhunun, Kendi iradesinin yerine gelmesiyle ilgili olarak bizim vasıtamızla işlemesine olanak sağlar. Aslında böyle bir faaliyet, bizi meleklerin—hatta bizzat Yehova Tanrı’nın—iş arkadaşları yapar. (I. Korintoslular 3:9; Vahiy 14:6) ‘Rabbin işinde artmak üzre olmak’ bizi “sabit ve sarsılmaz” kılar. (I. Korintoslular 15:58) Bu, ne harikulade bir korunmadır!

      “(Büyük) İman kalkanını ele alarak. . .” (Efesoslular 6:16) Eski zamanlarda bir asker büyük bir kalkanla kendisini mızrak ve oklardan korurdu. O, eğer kalkan kullanmazsa, ciddi şekilde yaralanabilir hatta ölebilirdi. İsa’nın takipçileri çok daha ölümcül silahlarla—“şeririn bütün kızgın okları”yla— karşılaşırlar. Bunlar imanımızı zayıflatmak ve bizi ruhen öldürmek için Şeytan’ın kullandığı bütün araçları içerir. Onlar ezayı, yalanı, aldatıcı dünyevi felsefeleri, maddi şeylerin çekiciliğini ve ahlaksızlık ayartmasını da kapsar. Tüm bunlara karşı kendimizi korumak için, büyük bir kalkana ihtiyacımız vardır. Yara alma ihtimali olan hiçbir yerimizi ihmal edemeyiz.

      İbrahim ve karısı Sara’nın güçlü bir imanı vardı. Çocuk sahibi olma yaşını geçtikleri halde, bir zürriyetlerinin doğacağıyla ilgili Tanrısal vaade iman ettiler. Daha sonra İbrahim, sevgili karısı Sara’dan olan tek oğlu İshak’ı kurban etmeye çağrıldığında itaat ettiği zaman, göze çarpan bir iman gösterdi. Yehova, İbrahim’in elini durdurdu ve İshak’ın yerini alan bir kurban sağladı. Fakat İbrahim itaat etmeye hazırdı. Acaba neden? Çünkü Yehova’ nın, oğlunu diriltebileceğine ve onun hakkındaki vaatlerini gerçekleştirebileceğine dair kesin imanı vardı.—Romalılar 4:16-21; İbraniler 11:11, 12, 17-19.

      Musa da bizim ihtiyacımız olan türden bir imana sahipti. O, Tanrı’nın kavmiyle elem çekmeyi seçerek Mısır’ın zenginliklerini reddetti. Neden? Çünkü Yehova’nın var olduğuna ve İsraillilere kurtuluş sağlayacağına iman etti. Musa’nın imanı öylesine kuvvetliydi ki “görünmiyen zatı görür gibi dayandı.”—İbraniler 11:6, 24-27.

      Yehova’ya böyle bir imanımız var mı? Yehova ile olan ilişkimiz onu neredeyse görebilecekmişiz kadar yakın mıdır? Tanrı ile ilişkimizi korumak için herhangi bir fedakârlık veya sıkıntıya katlanmaya razı mıyız? Yehova’ya imanımız tam mı? (İbraniler 11:1) Eğer böyle ise, Şeytan’ın kızgın okları iman kalkanımızdan geçemeyecek.

      “Kurtarış miğferini. . . .alın.” (Efesoslular 6:17a) Bir askerin miğferi başını ve dolayısıyla beynini—sinirsel koordinasyonunu ve düşünme merkezini—korurdu. İsa’nın takipçilerinin kurtuluş ile ilgili ümidi, zihni koruduğu için bir miğfere benzetilmektedir. İsa’nın bir takipçisinin zihni tam bilgiyle yenilenir; fakat hâlâ zayıf ve nakâmil bir kişiye aittir. (Romalılar 7:18; 12:2) Zihnimizin bu dünyanın ruhunun oluşturduğu, imanı yok eden kirli düşüncelerle beslenmesine izin verirsek, kurtuluş ümidimiz zayıflayıp sonunda da yok olabilir. Öte yandan, zihnimizi sürekli olarak Tanrı’nın kuvvetlendirici sözleriyle beslersek, ümidimiz parlak ve berrak kalacaktır. Kurtarış miğferiniz sıkıca bağlanmış durumda mı?

      “Ruhun kılıcı olan Allahın sözünü alın.” (Efesoslular 6:17b) ‘En iyi savunma iyi bir saldırıdır’ sözü, İsa’nın takipçilerinin savaşı için de doğrudur. Barışın iyi haberiyle giydirilmiş olan ayaklarımız bizi iman etmeyenlerin arasına götürdüğünde, silahsız durumda bırakılmış değiliz. Tanrı’nın Sözü olan Mukaddes Kitap, doğru yürekli insanların ruhi özgürlük bulmalarına yardım etmek için, yalan ve yanlış düşünceler üzerine güçlü bir kılıç gibi şiddetle iniyor.—Yuhanna 8:31, 32.

      İsa, aslında İblis Şeytan’a karşı mücadeleye giriştiğinde bu silahın gücünü gösterdi. O çölde denendiği zaman Tanrı’nın Sözünü etkili şekilde kullanarak ve “yazılmıştır” diyerek üç şeytani saldırıya karşı kendisini savundu. (Matta 4:1-11) Bu sözü ustalıkla kullanmayı öğrenirsek, yumuşak huylu insanların Şeytan’ın kudretinin hâkimiyetinden kurtulmalarına yardım edebileceğiz. Bundan başka, zayıf olanların imanını altüst etmeye uğraşan kişilerden sürüyü korumak için cemaatin ihtiyarları da Tanrı’nın Sözünü kullanır.—Resullerin İşleri 20:28-30.

      Bir askerin kılıç kullanmakta ustalaşması kolay değildir. Onu becerikli şekilde kullanmak için talim ve uzun bir uygulama dönemi gerekir. Benzer şekilde, ruhi savaşta Tanrı’nın Sözünün hünerli bir uygulayıcısı olmak için onu daha çok incelemek ve tarla hizmetinde devamlı olarak kullanmak gerekir. Elbette, ruhi kılıcı ustalıkla kullanan kişiler olmak için, gereken gayreti göstererek “hakikat sözünü doğrulukla kullan”maya yeterli olalım.—II.Timoteos 2:15.

      Dua Ederek Yerinizde Durun!

      Tanrı’ya karşı bütünlüğümüzü korumakta ruhi silahlarımızın tüm kısımları hayatidir. Fakat devamlı olarak bu silahları nasıl kuşanabiliriz? Mukaddes Kitabı devamlı okumak, İsa’nın takipçilerinin ibadetlerine önceden hazırlık yapmak ve sonra dikkatle dinlemek ve onlara faal olarak katılmak devamlı bu silahları kuşanmış durumda olmamıza yardım edecektir. (II. Timoteos 3:16; İbraniler 10:24, 25) Devamlı şekilde ve gayretle yapılan tarla faaliyetiyle birlikte İsa’nın takipçileriyle olan iyi arkadaşlık da bizim saldırıya ve savunmaya ait ruhi silahlarımızı iyi durumda tutmamıza yardım edecektir.—Süleymanın Meselleri 13:20; Romalılar 15:15, 16; I. Korintoslular 15:33.

      Doğru bir zihinsel tutum geliştirmek de önemlidir. Bu dünyanın eğlencelerinin bizi oyalamasına izin vermeyi reddetmeliyiz. Daha ziyade ‘saf bir göz’ geliştirelim. (Matta 6:19-24) İsa Mesih’in örneğine uyarak adaleti sevmeyi ve kötülükten nefret etmeyi de öğrenmeliyiz. (İbraniler 1:9) Tüm bu şeyler, Tanrı vergisi olan ruhi silahlarımızı devamlı olarak kuşanmamıza yardım eder.

      Pavlus ruhi silahların her kısmını müzakere ettikten sonra şunu diyerek bir sonuca varıyor: “Her vakitte Ruhta dua ederek, bütün dua ve niyazla, ve bunun için bütün mukaddesler hakkında tam müdavemet ve niyazla uyanık durun.” (Efesoslular 6:18) Sadık askerler ordu kumanda merkeziyle irtibatta bulunur ve emirlere itaat eder. Bizler İsa’nın askerleri olarak, büyük “emîr (kumandan) olarak ümmetlere verdi”ği İsa Mesih vasıtasıyla Egemenimiz Yehova Tanrı ile sürekli irtibatta bulunmaya ihtiyacımız vardır. (İşaya 55:4) Bu, yüzeysel dualarla değil, Yehova’ya yakınlık ve derin bir bağlılık yansıtan içten yalvarışla yapılabilir. Yehova ile düzenli olarak konuşmakla bu mücadelede her gün bizi destekleyecek kuvveti buluruz.

      İsa, “ben dünyayı yendim” dedi. (Yuhanna 16:33) Yehova da galip gelmemizi ister. Resul Pavlus, ölümü yakınken şöyle diyebildi: “İyi cihadı içtihat ettim, devrimi bitirdim, imanı korudum.” (II. Timoteos 4:7) Bu mücadeledeki payımız hakkında benzer sözleri biz de söyleyebilelim! Bunu gerçekten istiyorsak, Tanrı’ nın tüm silah takımıyla kuşanarak “İblis’in hilelerine karşı dur”alım.—Efesoslular 6:11.

  • “Çocuklarınızı İncitmeyin”
    Gözcü Kulesi—1993 | 1 Haziran
    • “Çocuklarınızı İncitmeyin”

      RESUL Pavlus şunları söyledi: “Ey babalar, çocuklarınızı incitmeyin.” (Efesoslular 6:4) Batı ülkelerinde, sanayileşmiş toplumun stres ve baskısı altında kalan ana-babaların, çocuklarına karşı daima cana yakın davranmaları kolay değildir. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerde de çocuk yetiştirmenin güçlükleri daha az değildir. Gerçi, bu ülkelerde yaşam temposu batı ülkelerindeki kadar hızlı olmayabilir. Bununla beraber ana-babalar, atalardan miras alınan örf ve geleneklerin etkisinde kalabilir ve bu, onları kaçınılmaz şekilde çocuklarını düş kırıklığına uğratan ve inciten biçimde davranmaya yöneltebilir.

      Gelişmekte olan bazı ülkelerde çocuklara karşı özen ve saygı ifade eden davranışlar en düşük düzeydedir. Bazı kültürlerde çocuklara tehditkâr ve otoriter bir ses tonuyla emirler veriliyor veya bağırılıyor ve hakaret ediliyor. Bir yetişkinin bir çocuğa “lütfen” veya “teşekkür ederim” gibi nazik ve hoş bir söz söylediği çok ender duyulabilir. Babalar kaba davranarak otoritelerini pekiştireceklerini düşünürler; sert dayaklar sert sözleri takip eder.

      Bazı Afrika kültürlerinde bir yetişkine önce çocuğun selam vermesi bile terbiyesizlik sayılır. Başları üzerinde yorucu ağır yük taşıyan gençlerin, yetişkinlerden oluşan bir grubu selamlamak üzere kendilerine izin verilmesini sabırla beklediklerini görmek az rastlanan bir şey değildir. Yetişkinler, bekleyen gençleri hiç önemsemeden bir süre gevezeliklerine devam ettikten sonra, nihayet onlara kendilerini selamlama fırsatını tanımaya karar vereceklerdir. Çocuklar, ancak selam verdikten sonra yollarına devam edebilir.

      Yoksulluk, çocukların yaşamlarını zorlaştıran başka bir etkendir. Sağlıklarına ve eğitimlerini sürdürmelerine mal olsa da, çocuklar sömürülerek çalıştırılırlar. Çocuklardan evde bile aşırı ağır işler yapmaları talep edilebilir. Kırsal bölgelerde oturan aileler, çocuklarını öğrenim görmeleri için büyük kentlere gönderdikleri ve oradaki akrabalarından onlarla ilgilenmesini istedikleri zaman, çoğu kere onlara neredeyse köleler gibi davranılır. Şüphesiz, bütün bu haksız davranışlar çocukları incitir.

      ‘Onları İncitmek’ Ne Anlama Gelir?

      Bazı ana-babalar çocuklarını eğitirken yol açabileceği zararları bir an bile düşünmeden, törelerin kendilerini etkilemesine izin verirler. Bununla beraber, Tanrı’nın Sözünün ana-babaları çocuklarını incitmemeye teşvik etmesi için pek çok neden vardır. Orijinal metindeki Yunanca “incitmeyin” ifadesi harfi anlamda “öfkeyi kışkırtmayın” demektir. (Kingdom Interlinear) Romalılar 10:19’da, aynı fiil ‘şiddetli bir öfkeyi kışkırtmak’ olarak tercüme edilmiştir.

      Bu nedenle Today’s English Version şöyle der: “Çocuklarınıza, onları öfkelendirecek biçimde davranmayın.” Benzer şekilde The Jerusalem Bible şöyle der: “Çocuklarınızı asla gücendirmeyin.” Bu nedenle Mukaddes Kitap, nakâmillik yüzünden bir ana-babanın istemiyerek çocuğunu biraz incitebileceği durumlar hakkında konuşmaz; ayrıca, doğru şekilde uygulanan disiplini de mahkûm etmez. Lange’s Commentary on the Holy Scriptures’a göre,

Türkçe Yayınlar (1974-2025)
Oturumu Kapat
Oturum Aç
  • Türkçe
  • Paylaş
  • Tercihler
  • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
  • Kullanım Şartları
  • Gizlilik İlkesi
  • Privacy Settings
  • JW.ORG
  • Oturum Aç
Paylaş