Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g 6/00 s. 13-17
  • Ünlü Geçmişi ve Zorlu Geleceğiyle Atina

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Ünlü Geçmişi ve Zorlu Geleceğiyle Atina
  • Uyanış!—2000
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Ünlü Bir Geçmiş
  • Çağın Gerçekleri
  • Temizlik ve Yeni Düzenlemeler
  • Eski Atina’dan Bir Köşe
  • Atina Gecelerinden Görüntü ve Sesler
  • Hoş Geldiniz!
  • Eski Atina’nın Kalbi—Agora
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1998
  • “Tanrı’yı Arayabilir, O’nu . . . . . Gerçekten Bulabilirlerdi” (Elçiler 17: 27)
    Tanrı’nın Krallığına Tam Anlamıyla Tanıklık Edin
  • “Allah’ın Mabedi” ile Yunan İlahları Arasında Bir Ortaklık Mı?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1997
Uyanış!—2000
g 6/00 s. 13-17

Ünlü Geçmişi ve Zorlu Geleceğiyle Atina

UÇAĞIMIZ Atina Uluslararası Havaalanına inmeden önce son bir dönüş yapıyor. İki yıllık ayrılıktan sonra, yirmi yıl boyunca evim olarak gördüğüm yere dönüyorum. Altımızda uzanan kentin birçoklarınca demokrasinin beşiği olarak görüldüğünü tarih kitaplarından biliyorum.

Yere indiğimizde, Yunanistan’ın yıllara meydan okuyan bu ünlü başkentinin, tarih, sanat ve anıtların yanı sıra, enerjik ve olumlu insanlarla da tıklım tıklım dolu olduğunu görüyorum. Ayrıca, sıcak ve güler yüzlü sakinlerinin kentlerini iyi duruma getirmek üzere çok çalıştıklarını da fark ettim; bunun özel bir nedeni de var: Kent, 2004 Olimpiyat Oyunlarının ev sahipliğine hazırlanıyor.

Ünlü Bir Geçmiş

Atina’nın tarihi İsa’dan 20 yüzyıl öncesine kadar gidiyor; kent adını Yunan tanrıçası Athena’dan almıştır. Kentte bugün bile Sokrates’in yürüdüğü sokaklarda yürüyebilir, Aristoteles’in öğretim verdiği okulda bir gezinti yapabilirsiniz; ya da Sophokles ve Aristophanes’in oyunlarını yönettiği sahnelerde insanı kendini sorgulamaya yönelten bir trajedi veya bir komedi izleyebilirsiniz.

Atina ilk Yunan şehir devletlerinden biriydi ve MÖ beşinci yüzyılda en görkemli günlerini, altın çağını yaşamıştı. Bu dönem boyunca demokratik Atina, Yunanlıların Perslere karşı kazandığı zaferlerde önemli bir rol oynadı ve Yunanistan’ın hem edebiyat hem de sanat merkezi durumuna geldi. Mimari değer taşıyan ünlü tarihsel yapılarının bir kısmı da o zaman inşa edildi; bunlardan en iyi bilineni görkemli Parthenon’dur.

Atina, Perslerin boyunduruğundan kurtulduysa da, sonradan vatanları daha yakın ezeli bir düşman Sparta’nın saldırılarına yenik düştü. Sonraki yüzyıllarda, farklı yönetimlere boyun eğdi; bunlar sırasıyla Makedonya, Roma, Konstantinopolis’teki (İstanbul) Bizans imparatorluğu, Haçlıların Frank dükleri ve Türklerdi. Yunanlılar 1829’da bağımsızlıklarını kazandığında Atina yalnızca birkaç bin kişinin oturduğu küçük bir taşra kenti durumuna düşmüştü.

Çağın Gerçekleri

Atina 1834’te Yunanistan’ın başkenti olduğundan beri, hızla büyüdü. Şimdi Attikí Ovası boyunca uzanan 450 kilometre karelik bir alanı kaplamaktadır. “Parmakları” Párnis, Pendéli ve Imittós dağlarının yamaçları boyunca uzanır. Metropol dört buçuk milyondan fazla insanı, başka sözlerle Yunanistan nüfusunun yaklaşık yüzde 45’ini barındırmaktadır. Kentin imarı büyük ölçüde plan ve yönetmelikler oluşturulmadan gerçekleştirilmiştir. Bir tahmine göre, konutların üçte birinden fazlası ruhsatsız inşa edilmiştir ve bugün Atina’nın betonla kaplanmamış yalnızca küçük bir kısmı kalmıştır.

Atina’nın modern semtlerinin çoğu, mimari tarz olarak dikdörtgen prizma şeklindeki betonarme yapılardan oluşur. İçinde yer yer sanayiden ve motorlu araçlardan kaynaklanan gri kirliliğe bulanmış eski sütunların yükseldiği kent, sanki güneşte yere sere serpe uzanmış gibidir.

Smog, yani hava kirliliği diğer modern metropoller gibi, Atina’nın da sorunu. Yerel halkın nefos dediği bir smog bulutu, binaların çatılarındaki televizyon anteni ormanının birkaç metre yukarısında kümeleniyor. Smog tarihsel yapıları o kadar hızlı aşındırıyor ki, bir ara arkeologlar Akropolis’in üstüne bir cam fanus kondurmayı bile düşündüler. Kirlilik uyarıları çok sık tekrarlanmakta. Hava koşulları yüzünden smog (nefos), Atina’yı çevreleyen dağların ortasında asılı kaldığında, insanlar için öldürücü olabiliyor. Böyle günlerde, özel arabaların kent merkezine girmesi yasaklanır, fabrikalar yakıt tüketimini kısıtlar, yaşlıların evden çıkmaması tavsiye edilir ve Atinalılardan arabalarını kullanmamaları istenir.

Atinalılar hafta sonları kenti topluca boşaltıyorlar. Şehrini iyi tanıyan Vassilis adlı bir Atinalı, bir kafede sade kahvenin yanında bal gibi tatlı cevizli baklava yerken şöyle diyor: “Arabana atlarsın, yalnızca birkaç saat içinde, ya dağda ya da deniz kenarındasın.” Bu sözlerin altında yatan gerçek şu: Arabanıza atladıktan sonra kentten ayrılıp kırlara ulaşmak için, adım adım ilerleyen trafikte birkaç saat direksiyon başında kalabilirsiniz.

Temizlik ve Yeni Düzenlemeler

Ancak, Atinalılar temizlik konusunu ciddiye aldıklarını söylüyorlar ve bunun kanıtı olarak ikna edici bir sicilleri var. Örneğin, kentin ticari merkezinde geniş bir kesim trafiğe kapatıldı. Çarşı içindeki bu sokaklar, daha önce trafiğin en tıkalı olduğu yerler arasındaydı. Arabalar rahat bir yürüyüş temposunda, saatte ortalama beş kilometre hız yapabiliyordu. Şimdi sokaklarda, tıkanmış trafikte dip dibe bekleyen arabaların yerine saksılara ekili ağaçlar dizilmiş; alışılmış vites gıcırtılarının ve motor iniltilerinin yerine kuş cıvıltıları duyuluyor. Kent, bir Akdeniz geleneğinin değişmesini bile göze almış; fazladan iki saat trafik sıkışıklığına yol açtığından, çalışanlardan siesta için eve gitmekten vazgeçmeleri isteniyor.

Belediye Başkan Yardımcısı Nikos Yatrakos’un bürosunda ihtiyatlı bir iyimserlik havası hâkim. Bürosuna gelebilmek için iki saat eziyet çektiğimi söyleyince duygudaşça başını salladı. Ve hemen vurgulu bir tonla şöyle dedi: “Fakat unutmayın, 2004 Olimpiyat Oyunları yaklaşıyor. Biz kenti daha iyi duruma getirmeye kendimizi adadık ve bunu yapacağız.” Oyunların baş organizatörü Constantine Bakouris şunları belirtiyor: “Oyunların güzel bir şekilde [gerçekleşmesini sağlamak] zorundayız. Kendi vizyonumuza gelince, biz ondan sonrasını düşünerek hareket ediyoruz. . . . . Kalıcı olacağını bildiğimiz şeyler yapmamız gerek.”

Atina’nın 2004 Olimpiyatlarına ev sahipliği yapması, faaliyet ve yapılaşma açısından benzeri görülmemiş bir furya başlattı. Her yerde, makineler alt yapıyı düzeltmek, yollar ve oyun alanları inşa etmek için toprağı kazıyor. Metro sistemine yapılan on sekiz kilometrelik ek neredeyse bitmek üzere. Her şey programa uygun giderse, Avrupa’nın en modern havaalanı denilen Atina’nın yeni uluslararası havaalanına, ilk uçak 2001 Mart’ında inecek.

Dahası, 2001 yılına dek, toplam 72 kilometrelik yeni otoyollar hazır olacak. Bu otoyollar, trafiğin Atina merkezinin dışına akmasını sağlayacak ve toplu taşımacılığı özendirecek. Bu şekilde, her gün kent merkezindeki otomobillerin sayısında 250.000’den fazla bir düşüş ve hava kirliliğinde yüzde 35 azalma sağlanacağı umuluyor. Atina büyükşehrindeki atık suların biyolojik arıtımıyla ilgili yeni program, başkent çevresinde denizin daha iyi duruma geleceği umudunu veriyor. Epey iddialı bir hedef, Atina’yı birkaç yıl içinde daha iyi ulaşım sistemi, daha fazla yeşil alanı ve daha temiz bir çevresi olan yepyeni bir kente dönüştürmektir.

Eski Atina’dan Bir Köşe

İş merkezleri olan yeni gökdelenleri, yenilenmiş bulvar ve çeşmeleri, şık mağazaları ve cıvıl cıvıl caddelerine karşın, Atina birçoklarına göre, disiplinden çok doğallığıyla, düzenden çok bölük pörçük haliyle her zaman bir köy olarak kalacak. Atina’nın köyümsü yanı, kentin kiremit çatılı, içinde sardunya saksıları duran demir parmaklıklarla çevrelenmiş balkonlu evlerinin bulunduğu kesimlerde görülebilir.

Atina’nın bu yönünü görmek için, kentin en eski semtine, Akropolis’in kuzey yamacına yaslanmış Plaka’ya gittim. Orada, dar ve inişli çıkışlı, dolambaçlı sokaklardan oluşan bir labirent, yamuk evler, şarap dükkânları, başıboş kedi ve köpekler, tavernalar ve seyyar satıcıların arabalarını gördüm. Bu bölge, geçmişin turistlere çekici gelen, şamatacı bir karnaval havasını koruyor. Kaldırım boyunca, ufak sandalyelerle birlikte bazen bir ayağı kısa olan masalar dizilidir. Ellerinde açık tuttukları menülerle garsonlar müşteri çekmeye çalışırlar.

Motosikletlerin patırtıları lâternacıların müziğini bastırıyor. Hatıra eşya satan mağazaların önlerinde dizi dizi, yeni sepilenmiş deri çantalar asılı duruyor. Yunan tanrıları şeklindeki yığınla mermer satranç taşı savaş düzenini almış duruyor; kuklalar halk dansları yapıyor, seramik yel değirmenleri dönüyor. Kentin bu köşesinin modernleşme çabalarına şiddetle direndiği açık.

Atina Gecelerinden Görüntü ve Sesler

Atina’ya yapılan bir ziyaret, kentin kültürel zenginliğinden örnekler görülmedikçe çok eksik kalır. Bu gece, eşimle birlikte, Akropolis’in güney yamacına kurulmuş, Roma döneminden kalma, restore edilmiş Herodes Atticus Tiyatrosu’nda bir konsere gitmeye karar verdik. Tiyatroya doğru giden yaya yolu çam ağaçlarının karanlık silüetleri altında hafifçe aydınlatılmış, sakin bir yoldu. Kızılımsı sarı taşlardan oluşan aydınlatılmış cephe, ağaçların arasından tüm gösterişiyle beliriyor. Yukarı sıralardan bilet almıştık, dolayısıyla mermer basamakları tırmanıp bir Roma kapısından geçerek amfitiyatroya girdik.

O anın tadını çıkarmak için durduk; siyah kadife gibi bir gökyüzü, sirrus bulutlarının ipliksi şeritleri ardında dolunaya yakın bir mehtap ve dik yarım koninin içini, parlak bir sahneye dönüştüren ışıldaklar. 5.000 kişi alabilen bu tiyatronun genişliği içinde küçülüp uzaklaşan yüzlerce insan, iç içe duran yarı çember şeklindeki sıralar boyunca yerlerini bulmak üzere ilerliyor. Taştan yapılmış oturma yerleri hâlâ güneşten aldığı ısıyı koruyor; bu taşlarda binyıllar boyu oyunlar, müzik, kahkahalar ve alkışlar yankılandı.

Kentteki çok sayıda müze de görülmeli. Aralarında en ünlüsü, Yunan sanatının yüzlerce yıllık tarihine etkileyici ve ayrıntılı bir bakış sağlayan Ulusal Arkeoloji Müzesi’dir. Gezmeye değer diğer müzeler Kyklad (Siklat) Adaları Sanatı Müzesi ve Bizans Müzesi’dir. Mégaron Atina Konser Salonu olağanüstü akustiği olan görkemli mermer bir yapıdır ve 1991’den bu yana yıl boyu opera, bale ve klasik müzik dinletileri için kullanılmaktadır. Tabii, bunun yanı sıra çok sayıdaki geleneksel tavernada Yunan Halk müziğini de dinleyebilirsiniz.

Hoş Geldiniz!

Ünlü geçmişi olan Modern Atina, zorlu bir geleceğin baskılarıyla karşı karşıya. Fakat halk, olabildiğince uyum sağlamayı öğrendi; bunu mizah duyguları, yaratıcılıkları ve philotimo’ya (harfiyen özsaygıya duyulan sevgi) borçlular. Çoğu turist için Atina kültürel yönden zengin, büyüleyici bir kent olmaya devam ediyor.

[Sayfa 13’teki harita]

(Ayrıntılı bilgi için lütfen yayına bakın)

Atina

[Sayfa 14’teki resim]

Parthenon; kilise ve cami olarak da hizmet etmiş eski bir pagan tapınağı

[Sayfa 15’teki resim]

Atina’da dört buçuk milyonu aşkın insan oturuyor

[Sayfa 16’daki resim]

Atina’nın en eski semti olan Plaka’da bir taverna

[Tanıtım notu]

M. Burgess/H. Armstrong Roberts

[Sayfa 17’deki resim]

Hatıra eşya satan tipik balkonları olan bazı dükkânlar

[Tanıtım notu]

H. Sutton/H. Armstrong Roberts

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş