Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • rs s. 96-s. 110
  • Din

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Din
  • Kutsal Yazılardan Kanıtlar Gösterin
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Biri Şöyle Derse:
  • Tanrı’nın Onayladığı Tapınma
    Kutsal Kitap Aslında Ne Öğretiyor?
  • Bir Kimse Neden Dinini İncelemelidir?
    Hayata Sevk Eden Hakikat
  • Hakiki Din Nasıl Saptanır?
    Hayata Sevk Eden Hakikat
  • Doğru Dini Buldunuz mu?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1994
Daha Fazla
Kutsal Yazılardan Kanıtlar Gösterin
rs s. 96-s. 110

Din

Tanım: Tapınma biçimi. Bununla bağlantılı inançları, davranışları ve uygulamaları içeren sistem. Bunlar kişiye özgü olabileceği gibi kurumlaşmış da olabilir. Dinlerde çoğunlukla Tanrı’ya ya da tanrılara inanılır; bazen de insanlara, nesnelere, tutkulara ya da birtakım güçlere tapınılır. Birçok din insanın doğayla ilgili gözlemlerine, bazı dinler de vahiylere dayanır. Gerçek din ve sahte din vardır.

Neden bu kadar çok din var?

Bir araştırmaya göre dünyada belli başlı 10 din ve 10.000 kadar mezhep ve tarikat var. Bunlardan 6.000’i Afrika’da, 1.200’ü Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunuyor; başka ülkelerde de yüzlerce mezhep ve tarikat var.

Yeni dini grupların gelişmesinde pek çok etken söz konusudur. Bazıları, dinlerin hepsinin aynı dinsel hakikati farklı yollarla ortaya koyduğunu söyler. Ancak, öğreti ve uygulamaları Kutsal Kitapla karşılaştırdığımızda, dinlerde görülen çeşitliliğin sebebinin Tanrı’ya itaat etmektense insanların peşinden gitmek olduğunu görürüz. Dinlerde ortak olan öğretilerin Kutsal Kitaptan değil, çoğunlukla eski Babil’den kaynaklanmış olması dikkate değer (“Büyük Babil” başlıklı bölümün sayfa 68, 69’daki kısmına bakın).

Din konusundaki bu kargaşayı körükleyen kimdir? Kutsal Kitap İblis Şeytan’ı “bu ortamın tanrısı” olarak tanıtır (2. Kor. 4:4). Ayrıca, “Milletler kurban ettikleri şeyleri Tanrı’ya değil cinlere kurban ediyorlar” diyerek bizi uyarır (1. Kor. 10:20). O halde yeri ve göğü yaratan gerçek Tanrı’ya tapındığımızdan ve tapınmamızın O’nu memnun ettiğinden emin olmak çok önemlidir!

Tanrı tüm dinleri kabul eder mi?

Hâk. 10:6, 7: “İsrailoğulları yine Yehova’nın gözünde kötü işler yapmaya başladılar. Baallere, Aştoret putlarına, Aramilerin, Saydalıların, Moablıların, Ammonoğullarının ve Filistîlerin tanrılarına tapınmaya başladılar. Yehova’yı bıraktılar, artık O’na tapınmadılar. Bunun üzerine Yehova İsrail’e çok öfkelendi.” (Bir kimse yeri ve göğü yaratan tek Tanrı’dan başka birine ya da bir şeye taparsa, Yehova’nın onun tapınma şeklini kabul etmediği açıktır.)

Mar. 7:6, 7: “İsa [Yahudi Ferisilere ve yazıcılara] şu karşılığı verdi: ‘İşaya peygamberin siz ikiyüzlüler için yazdığı şu sözler ne kadar yerinde: “Bu halk dudaklarıyla beni sayar, fakat yürekleri benden çok uzaktır. Bana ibadet edip duruyorlar ama boşuna; çünkü öğreti olarak insan emirlerini öğretiyorlar.”’” (Bir dini grup kime tapındığını iddia ederse etsin, Tanrı ilhamı olan yazılar yerine insanların öğretilerine bağlı kalıyorsa ibadeti boşunadır.)

Rom. 10:2, 3: “Tanrı için olan gayretlerine ben tanığım; ancak bunu tam bilgiye göre yapmıyorlar. Evet, onlar Tanrı’nın belirlediği doğruluğu bilmeyerek kendi görüşlerine göre bir doğruluğun peşinde olduklarından, Tanrı’nın belirlediği doğruluğa boyun eğmediler.” (İnsanların elinde Tanrı’nın yazılı Sözü olsa da eğer doğru şekilde öğretilmiyorsa, onların kitabın içeriği konusunda tam bir bilgisi olamaz. Böyle kişiler Tanrı’ya tapınma konusunda gayretli olduklarını düşünse de O’nun istediklerini yapmıyor olabilirler. Bu durumda yaptıkları ibadet Tanrı’yı memnun etmeyecektir.)

Tüm dinler iyi olanı göstermez mi?

Dinlerin çoğu yalan söylemek, çalmak gibi şeylerin yapılmaması gerektiğini öğretir. Peki bu yeterli mi? Biri size bir bardak zehirli su gösterip, bardağın içindekinin büyük kısmının su olduğuna dair güvence verseydi, onu içmek ister miydiniz?

2. Kor. 11:14, 15: “Şeytan kendisi de ışık meleği kimliğine bürünür. Dolayısıyla, onun hizmetkârları doğruluk hizmetkârı kimliğine bürünürse, bu büyük bir şey değildir.” (Burada Şeytan’dan kaynaklanan bir şeyin her zaman iğrenç görünmeyebileceği konusunda uyarılıyoruz. Şeytan’ın insanlığı aldatmak için uyguladığı başlıca yöntemlerden biri de, her tür sahte dini kullanıp onları doğru din gibi göstermektir.)

2. Tim. 3:2, 5: “İnsanlar . . . . Tanrı’ya bağlı gibi görünüp, yaşamlarıyla böyle bir bağlılığın gücünü inkâr eden kişiler olacaklar; böylelerinden sakın.” (Birlikte ibadet ettiğiniz kişiler Tanrı’yı seviyor gibi görünüp yaşamlarında Tanrı’nın Sözünü içtenlikle uygulamıyorlarsa, Kutsal Kitap onlarla ilişkinizi kesmenizi söyleyerek sizi uyarır.)

Anne babamızın dinini bırakmak doğru olur mu?

Anne babamızın bize öğrettikleri gerçekten Kutsal Kitaba dayanıyorsa elbette onlara bağlı kalmamız gerekir. Dini inançlarının ve uygulamalarının Tanrı’nın Sözüne dayanmadığını öğrensek bile, anne babamızın saygımızı hak ettiği gerçeği değişmez. Fakat diyelim ki onların alışkanlık edindiği bir şeyin sağlığa zararlı hatta ölümcül olduğunu öğrendiniz. Yine de onları bu konuda örnek alır ve çocuklarınıza da aynı şeyi yapmalarını söyler miydiniz? Yoksa öğrendiğiniz bu gerçeği onlarla saygılı bir şekilde paylaşır mıydınız? Benzer şekilde Kutsal Kitaptaki hakikati bilmek de bize bir sorumluluk yükler. Mümkünse öğrendiklerimizi ailemizle paylaşmamız gerekir. Hepimiz bir karar vermek zorundayız: Tanrı’yı gerçekten seviyor muyuz? İsa Mesih’e gerçekten itaat etmek istiyor muyuz? İstiyorsak doğru tapınmayı benimsemek için anne babamızın dininden ayrılmamız gerekebilir. Anne babamıza olan bağlılığımızın Tanrı’ya ve Mesih’e sevgimizin önüne geçmesine izin vermek uygun olur mu? İsa şöyle dedi: “Babasını ya da anasını benden çok seven bana layık değildir; oğlunu ya da kızını benden çok seven bana layık değildir” (Mat. 10:37).

Yeşu 24:14: “Şimdi Yehova’dan korkun, O’na sadakatle ve içtenlikle kulluk edin. Atalarınızın Irmağın öte tarafında ve Mısır’da tapındığı ilahları atın; Yehova’ya kulluk edin.” (Bu onların atalarının dinini bırakmasını gerektirmez miydi? Yehova’ya O’nun kabul ettiği şekilde kulluk etmek için eski dinlerinde kullanılan tasvir ve nesneleri atmalı ve bu tür şeylere arzu duymayarak yüreklerini arındırmalıydılar.)

1. Pet. 1:18, 19: “Siz de bilirsiniz ki, atalarınızdan kalma boş yaşam tarzından kurtuluşunuz, altın, gümüş gibi geçici şeyler sayesinde değil, kusursuz ve lekesiz bir kuzu gibi olan Mesih’in değerli kanı sayesinde gerçekleşti.” (Birinci yüzyıldaki Hıristiyanlar atalarının geleneklerini bıraktılar; bu gelenekler onlara hiçbir şekilde sonsuz yaşam kazandıramayacaktı. Mesih’in hayatını kurban olarak vermesine duydukları minnettarlıkla, yaşamlarını boş ve anlamsız hale getiren her şeyi bırakmaya istekliydiler; Tanrı’yı yüceltmedikleri sürece yaşamlarının gerçek bir anlamı olamazdı. Bizim de tutumumuzun böyle olması gerekmez mi?)

Kutsal Kitabın dinlerarası diyalog konusundaki görüşü nedir?

Kendilerini doğru kişiler olarak gösteren ancak Tanrı’ya saygısızlık eden din adamları hakkında İsa’nın görüşü neydi? “İsa onlara şöyle dedi: ‘Eğer babanız Tanrı olsaydı, beni severdiniz. Çünkü ben Tanrı’nın yanından geldim ve buradayım. Kendiliğimden gelmedim, beni O gönderdi. . . . . Siz babanız İblis’tensiniz ve babanızın arzularını yerine getirmek istiyorsunuz. O kendi yolunda yürümeye başladığında katil oldu; hakikat yolunda kalmadı. Çünkü içinde hakikat yoktur. Yalan söylediği zaman, karakterine uygun davranır; çünkü hem yalancıdır, hem de yalanın babasıdır. Oysa ben hakikati söylediğim için siz bana inanmıyorsunuz. . . . . Siz Tanrı’dan olmadığınız için O’nu dinlemiyorsunuz’” (Yuhn. 8:42-47).

Tanrı’nın kulları, O’nun mahkûm ettiği şeyleri yapan ya da hoş gören kişilerle inanç birliği içinde olmayı kabul ederse, Tanrı’ya ve O’nun doğruluk standardına vefa gösterdiğini söyleyebilir mi? “Kardeş olarak bilindiği halde cinsel ahlaksızlık yapan ya da açgözlü, putperest, sövücü, içkici ya da gaspçı olan kişiyle görüşmeyi kesin; böyle biriyle yemek bile yemeyin.” “Ne cinsel ahlaksızlık yapanlar, ne putperestler, ne zina yapanlar, ne sapık amaçla kullanılan erkekler, ne oğlancılar, ne hırsızlar, ne açgözlüler, ne içkiciler, ne küfürbazlar, ne de gaspçılar; hiçbirinin Tanrı’nın krallığında mirası olmayacak” (1. Kor. 5:11; 6:9, 10). “Kim bu dünyanın dostu olmak isterse, kendini Tanrı’ya düşman eder” (Yak. 4:4). “Siz Yehova’yı sevenler, kötülükten nefret edin. O vefalı kullarının canını korur” (Mezm. 97:10).

2. Kor. 6:14-17: “İman etmeyenlerle aynı bağın içine girmeyin. Çünkü doğrulukla kanunsuzluk arasında nasıl bir birlik olabilir? Ya da ışığın karanlıkla paylaştığı ne olabilir? Mesih ile Belial arasında nasıl bir uyum olabilir? İman edenle iman etmeyen arasında ortak ne olabilir? Tanrı’nın mabediyle putlar arasında nasıl bir uyuşma olabilir? . . . . ‘Yehova diyor ki, “Onların arasından çıkın ve ayrılın; kirli olana dokunmaktan vazgeçin”; “Ben sizi kabul edeceğim.”’”

Vah. 18:4, 5: “Gökten gelen başka bir ses duydum: ‘Ey halkım, onun günahlarına ortak olmak ve başına gelecek belalardan pay almak istemiyorsanız, ondan çıkın. Çünkü günahları birikti, göğe kadar erişti ve Tanrı onun yaptığı adaletsizlikleri andı.’” (Daha fazla bilgi için “Büyük Babil” başlıklı bölüme bakın.)

Kurumlaşmış bir dine mensup olmak gerekli mi?

Dini toplulukların teşkilatlanması yanlış olmamakla birlikte, böyle kurumlaşmış dinlerin çoğunun kötü meyveler ortaya koydukları görülüyor. Bu dinlerin çoğu mensuplarına ruhi anlamda gerçek bir rehberlik sağlamak yerine sahte öğretilere dayalı ve ayin ağırlıklı tapınma biçimlerini destekliyor. Dinin insanların hayatı üzerindeki etkisi bencil amaçlarla kötüye kullanılıyor. Manevi değerler yerine para toplama ve tapınma yerlerini görkemli hale getirme gibi faaliyetlere önem veriliyor. Bu dinlerin üyelerinin çoğu ikiyüzlü davranıyor. Doğruluğu seven hiç kimse böyle bir teşkilatın içinde olmak istemez. Gerçek din ise bütün bunlara tam bir tezat oluşturur. Yine de, Kutsal Kitaptaki talepleri karşılaması için gerçek dinin de teşkilatlanmış olması gerekir.

İbr. 10:24, 25: “Sevgi ve iyi işler için gayretlendirmek üzere birbirimize dikkat edelim. Dolayısıyla, bazılarının alışkanlık edindiği gibi, toplantılarımızı ihmal etmeyelim, tersine birbirimizi teşvik edelim ve günün yaklaştığını gördükçe bunu daha da çok yapalım.” (Kutsal Yazılardaki bu emre uyabilmek için katılabileceğimiz düzenli ibadetler olmalı. Böyle bir düzenleme bize, sadece kendimizle ilgilenmeyip başkalarına da sevgi gösterme fırsatı verir.)

1. Kor. 1:10: “Kardeşler, bu tembihim Efendimiz İsa Mesih’in adıyladır. Konuşmalarınız tam bir fikir birliği yansıtmalı, aranızda ayrılıklar olmamalı; aynı zihniyetle ve aynı doğrultuda düşünerek aranızda gereken birliği sağlayın.” (Böyle bir birliğin oluşabilmesi için bir dinin üyeleri bir araya gelip aynı ruhi eğitim programıyla beslenmeli ve bu eğitimi sağlayan kanala saygı duymalıdır [Yuhanna 17:20, 21’e de bakın].)

1. Pet. 2:17: “Bütün kardeşler topluluğunu sevin.” (Bu topluluk yalnızca belirli bir evde bir araya gelip ibadet eden kişilerden mi oluşur? Hayır; Galatyalılar 2:8, 9 ve 1. Korintoslular 16:19’dan da görüldüğü gibi, bu uluslararası bir kardeşlik topluluğudur.)

Mat. 24:14: “Krallığın bu iyi haberi, dünyanın her yerinde bütün milletlere şahitlik amacıyla duyurulacak ve son o zaman gelecek.” (Tüm milletlerden insanların iyi haberi duyma fırsatına sahip olabilmesi için duyuru işinin uygun bir gözetim altında ve düzen içinde yürütülmesi gerekir. Dünya çapında birçok kişi Tanrı’ya ve insanlara olan sevgileri nedeniyle bu işi yapmak üzere birlikte çaba harcıyor.)

Ayrıca “Teşkilat” başlıklı bölüme bakın.

Asıl önemli olan insanları sevmek değil mi?

Hiç kuşkusuz, böyle bir sevgi önemlidir (Rom. 13:8-10). Fakat İsa’nın takipçisi olmak komşumuza iyi davranmaktan çok daha fazlasını gerektirir. İsa, gerçekten öğrencisi olan kişilerin birbirlerine, yani iman kardeşlerine olan sevgileriyle tanınacaklarını söyledi (Yuhn. 13:35). Böyle bir sevginin önemi Kutsal Kitapta tekrar tekrar vurgulanır (Gal. 6:10; 1. Pet. 4:8; 1. Yuhn. 3:14, 16, 17). Bununla birlikte İsa, Tanrı’ya olan sevgimizin daha önemli olduğunu ve bunun, emirlerine itaat ederek gösterilebileceğini söyledi (Mat. 22:35-38; 1. Yuhn. 5:3). Bunun için Tanrı’nın Sözünü inceleyip uygulamamız ve O’na hizmet edenlerle bir araya gelip tapınmamız gerekir.

En önemlisi kişinin Tanrı’yla iyi bir ilişkisinin olması değil mi?

Bu kesinlikle önemlidir. Bazı dini ayinlere formalite gereği katılmak bunun yerini tutamaz. Yine de dikkatli olmamız gerekir. Neden böyle söylüyoruz? Birinci yüzyılda Tanrı’yla iyi bir ilişkileri olduğunu düşünen insanlar vardı, fakat İsa onlara çok yanıldıklarını gösterdi (Yuhn. 8:41-44). Pavlus da inançları konusunda gayretleri açıkça görülen bazı kişilerden söz etti; onlar Tanrı’yla iyi bir ilişkileri olduğu kanısındaydılar, fakat Tanrı’nın onayını kazanmak için aslında ne yapılması gerektiğini anlamamışlardı (Rom. 10:2-4).

Tanrı’nın emirlerine yeterince önem vermezsek O’nunla iyi bir ilişkimiz olabilir mi? Bu emirlerden biri de iman kardeşlerimizle düzenli olarak bir araya gelmektir (İbr. 10:24, 25).

Kutsal Kitabı kendi başımıza okumak yeterli değil mi?

Kutsal Kitabı kendi başına okuyan birçok insan bu yolla pek çok şey öğrenebilir. Tanrı ve amacı hakkındaki hakikati öğrenmek niyetiyle Kutsal Kitabı okumak gerçekten övgüye değer bir davranıştır (Elçi. 17:11). Fakat kendimize karşı dürüst olursak, hiç yardım almadan onu tam olarak kavrayabileceğimizi söyleyebilir miyiz? Kutsal Kitapta, peygamberlik sözlerini anlamak için yardıma ihtiyacı olduğunu alçakgönüllülükle kabul eden seçkin konumdaki bir adamdan söz edilir. Hıristiyan cemaatinin bir üyesi bu sözleri anlamasına yardım etmişti (Elçi. 8:26-38; ayrıca Filipus’tan söz eden Elçiler 6:1-6; 8:5-17 ayetleriyle karşılaştırın).

Tabii Kutsal Kitabı okuyan biri öğrendiklerini yaşamında uygulamıyorsa bunun pek yararını göremez. Eğer Kutsal Kitaba inanıyor ve ona uygun davranıyorsa, ibadetlerde Tanrı’ya hizmet eden diğer kişilerle bir araya gelir (İbr. 10:24, 25). Aynı zamanda “iyi haberi” duyurma işine de katılır (Mar. 13:10; 1. Kor. 9:16; Mat. 28:19, 20).

Hangi dinin doğru olduğunu nasıl anlayabiliriz?

(1) Öğretileri neye dayanıyor? Tanrı’dan mı yoksa insanlardan mı kaynaklanıyor? (Mar. 7:7; 2. Tim. 3:16). Örneğin şu sorular üzerinde düşünelim: Üçlü bir Tanrı Kutsal Kitabın neresinde öğretiliyor? İnsan canının ölümsüz olduğu hangi ayetlerde söyleniyor?

(2) Tanrı’nın ismini bildiriyor mu? İsa Tanrı’ya şöyle dua etti: “Dünyadan bana verdiğin kişilere Senin adını açıkça bildirdim” (Yuhn. 17:6). Ayrıca şunu söyledi: “Tanrın Yehova’ya tapınacak ve yalnız O’na ibadet edeceksin” (Mat. 4:10). Sizin dininiz de ‘Yehova’ya ibadet etmek gerektiğini’ öğretiyor mu? Bu ismi taşıyan Tanrı’nın kişiliğini, O’nun amaçlarını, neler yaptığını ve niteliklerini öğrendiniz mi ve O’na rahatça yaklaşabileceğinizi hissediyor musunuz?

(3) İsa Mesih’e gerçek imanın nasıl gösterileceğini öğretiyor mu? İsa Mesih’e iman, onun kurban olarak verdiği yaşamının değerini ve bugün gökte Kral olarak bulunduğu konumu kavramayı içerir (Mezm. 2:6-8; Yuhn. 3:36). Bunu kavrayıp takdir ettiğimizi İsa’ya itaat ederek, onun takipçilerine verdiği işe gayretle katılarak gösteririz. Gerçek din, böyle işlerle desteklenen bir imanı öğretir (Yak. 2:26).

(4) Ayin ağırlıklı şekilci bir din mi, yoksa bir yaşam yolu mu? Tanrı şekilci davranışlardan ibaret olan bir tapınmayı asla onaylamaz (İşa. 1:15-17). Gerçek din toplumdaki yanlış eğilimlere boyun eğmek yerine ahlak ve temiz bir dil konusunda Kutsal Kitaptaki standardı korur (1. Kor. 5:9-13; Efes. 5:3-5). Üyeleri yaşamlarında Tanrı’nın ruhunun meyvesi olan nitelikleri yansıtır (Gal. 5:22, 23). Dolayısıyla gerçek tapınmaya bağlı kalan kişiler yalnızca ibadet yerlerinde değil, tüm yaşamlarında; aile hayatında, işte, okulda ve eğlenirken de Kutsal Kitabın standartlarına uymak için içten bir çaba göstermeleriyle tanınırlar.

(5) Üyeleri gerçekten birbirlerini seviyor mu? İsa şöyle dedi: “Aranızda sevgi olursa, herkes benim öğrencilerim olduğunuzu bununla bilecek” (Yuhn. 13:35). Böyle bir sevgi ırksal, sosyal ve ulusal sınırları aşarak insanları gerçek bir kardeşlik bağıyla birleştirir. Bu sevgi öyle güçlüdür ki onları diğerlerinden tamamen farklı bir toplum yapar. Milletler aralarında savaşırken, diğer ülkelerdeki iman kardeşlerine karşı silah kullanmayı ve onları öldürmeyi reddedecek sevgiye kimler sahiptir? İlk Hıristiyanlar böyle yapmıştı.

(6) Gerçekten dünyadan ayrı mı? İsa gerçek takipçilerinin ‘dünyaya ait olmayacaklarını’ söyledi (Yuhn. 15:19). Tanrı’ya onayladığı şekilde tapınmak için “bu dünyanın içinde lekesiz” kalmamız gerekir (Yak. 1:27). Bir dinin önde gelenleri ya da mensupları siyasete karışıyor, büyük ölçüde bedensel arzular ya da maddiyatçılık peşinde bir yaşam sürüyorsa, o dinin dünyadan ayrı olduğu söylenebilir mi? (1. Yuhn. 2:15-17).

(7) Üyeleri Tanrı’nın Krallığı hakkında gayretle şahitlikte bulunuyor mu? İsa şunları bildirmişti: “Krallığın bu iyi haberi, dünyanın her yerinde bütün milletlere şahitlik amacıyla duyurulacak ve son o zaman gelecek” (Mat. 24:14). Hangi din, Tanrı’nın Krallığını duyurarak insanları sorunların çözümünü kendi yönetimleri yerine bu Krallıktan beklemeye yöneltiyor? Sizin dininiz İsa’nın elçilerine öğrettiği gibi, evden eve giderek bu duyuru işine katılmanız için sizi eğitip destekliyor mu? (Mat. 10:7, 11-13; Elçi. 5:42; 20:20).

Yehova’nın Şahitleri tek doğru dinin kendilerininki olduğuna mı inanır?

“Yehova’nın Şahitleri” başlıklı bölümün sayfa 469, 470’deki kısmına bakın.

Neden bazı insanlar iman ediyor, diğerleri etmiyor?

“İman” başlıklı bölüme bakın.

Biri Şöyle Derse:

‘Dinle İlgilenmiyorum’

Şöyle diyebilirsiniz: ‘Aslında birçok insan böyle söylüyor. Eminim dinle ilgilenmemenizin haklı bir nedeni vardır, bunu öğrenmek isterim.’ Sonra şunları ekleyebilirsiniz: ‘Kutsal Kitabı inceleyince ilginç bir gerçeği fark ettim: Belli başlı dinler bu kitabı kabul ettiklerini söyleseler de temel öğretileri ve uygulamaları bu kitaba dayanmıyor. (“Yehova’nın Şahitleri” başlıklı bölümün sayfa 469-471’deki kısmından yararlanabilir ve uygun bir noktayı vurgulayabilirsiniz. Ayrıca sayfa 465, 466’daki kısımda belirtilen, Yehova’nın Şahitlerini diğer dinlerden ayıran inançlarına değinebilirsiniz.)’

Ayrıca sayfa 17’ye bakın.

‘Dindar insanların çoğu ikiyüzlülük yapıyor’

Şöyle diyebilirsiniz: ‘Haklısınız. Dinden bahseden birçok kişi söyledikleriyle tamamen çelişen bir yaşam sürüyor. İnsanları bir yana bırakalım; Tanrı’nın Sözü olan Kutsal Kitap hakkında ne düşünüyorsunuz? (Mezm. 19:7-10).’

‘İyi bir insan olmaya çalışıyorum. Herkese dürüst davranıyorum. Bana göre asıl dindarlık bu’

Şöyle diyebilirsiniz: ‘İyi bir insan olmaya çalıştığınıza göre, yaşamda iyi ve olumlu şeyler görmek istersiniz, değil mi? . . . Kutsal Kitapta anlatılan şöyle bir ortamda yaşamak ister misiniz? (Vahiy 21:4’ü okuyun) . . . Böyle bir yaşamı elde etmek için ne yapmamız gerektiğini Kutsal Kitap şu sözlerle açıklıyor . . . (1. Timoteos 2:3, 4 veya Yuhanna 17:3’ü okuyabilirsiniz).’

Ayrıca sayfa 102’ye bakın.

‘Bana göre Tanrı’ya yakın olmak önemli. Bunun için dine ihtiyacım yok’

Şöyle diyebilirsiniz: ‘Aslında bizim de ilgilendiğimiz konu Tanrı’ya yakın olmak. Sakıncası yoksa sorabilir miyim, sizi din konusunda böyle düşünmeye yönelten ne oldu? . . . (Sonra sayfa 101-103’teki bilgileri kullanabilirsiniz.)’

‘Ben de din adamlarının öğrettiği her şeyi kabul etmiyorum ama dinimi değiştirmeyi de düşünmüyorum. Sonuçta her koyun kendi bacağından asılır’

Şöyle diyebilirsiniz: ‘Bu düşüncenizi paylaştığınız için teşekkür ederiz. Herhalde siz de asıl önemli şeyin Tanrı’nın onayını kazanmak olduğunu kabul edersiniz.’ Sonra şunları ekleyebilirsiniz: (1) ‘Kutsal Kitap Tanrı’nın onayını kazanmanın önemli olduğunu gösterir; çünkü O çok yakında tüm bu kötü ortamı yok etmek üzere harekete geçecek. Bu yüzden samimi insanlara şu çağrı yapılıyor: . . . (Tsefanya 2:2, 3’ü okuyun). O halde bu kritik dönemde “Tanrı’nın hükümlerini” O’nun yazılı sözünden öğrenmemiz ve bunlara uymamız yaşamsaldır. (Uygunsa sayfa 104, 105’teki bilgiden yararlanabilirsiniz.)’ (2) ‘Tanrı Kutsal Sözünde hepimizin ciddiyetle düşünmesi gereken bir şey söylüyor: . . . (Vahiy 18:4, 5’i okuyun). Biz şahsen yanlış şeyler yapmasak bile, böyle şeyler yapan bir kurumu destekliyorsak, bu ayete göre yapılanların sorumluluğunu paylaşmış oluruz. (“Büyük Babil” başlıklı bölüme de bakın.)’ (3) ‘Tanrı Kendisini seven samimi insanlarla yakından ilgileniyor ve onların birlik içinde tapınmalarını istiyor (Filip. 2:2).’

‘Bütün dinler iyidir; sizinki size, benimki bana’

Şöyle diyebilirsiniz: ‘Birçok insan sizin gibi düşünüyor çünkü tüm dinlerin sevgi ve barıştan söz ettiğini görüyorlar. Her din bunu söylediği halde sizce neden dünyada bu kadar çok savaş, nefret ve ayrımcılık var?’ Sonra şunları ekleyebilirsiniz: ‘Açıkça belli ki neyin iyi ve doğru olduğundan söz etmek yetmiyor, bunları uygulamak çok daha önemli. Doğru bir dinden beklenen, mensuplarının böyle davranmasını sağlayabilmesidir. Bu konuda Kutsal Kitapta şu ilke bulunur: (Matta 7:16-20’yi okuyun).’

Ya da şöyle diyebilirsiniz: ‘Açık görüşlü biri olduğunuz anlaşılıyor. Siz de kabul edersiniz ki, insanlar dinin manevi konularda kendilerine rehberlik sağlamasını bekler ve bu rehberlik Yaratıcımızın yazılı Sözünden elde edilebilir.’ Sonra şunları ekleyebilirsiniz: ‘Kutsal Kitapta şu değerli öğüdü buluruz: . . . (Matta 7:13, 14’ü okuyun). Acaba neden böyle söylenmiş olabilir?’

Ayrıca sayfa 97, 98’e bakın.

‘İsa’ya iman ettiğiniz sürece hangi kiliseye mensup olduğunuzun önemi yok’ (Hıristiyan Âleminden biri)

Şöyle diyebilirsiniz: ‘Hiç kuşkusuz İsa’ya iman etmek şarttır. Mutlaka siz de İsa’ya imandan söz ederken onun öğrettiği her şeyi kabul etmeyi kastediyorsunuz. Siz de gözlemlemişsinizdir, Hıristiyan olduğunu söyleyen herkes bu isme uygun yaşamıyor.’ Sonra şunları ekleyebilirsiniz: (1) ‘İsa’nın Matta 7:21-23’te söylediklerini okumak istiyorum.’ (2) ‘Tanrı’nın isteğini öğrenip yapmaya dikkat eden kişileri harika bir gelecek bekliyor (Mezm. 37:10, 11; Vah. 21:4).’

‘Neden sadece tek bir doğru din olduğunu düşünüyorsunuz?’

Şöyle diyebilirsiniz: ‘Tabii ki her dinde doğruyu seven samimi insanlar vardır. Ancak, tek bir Tanrı varsa, O’na giden yol anlamında dinin de tek olması gerekir. Bir tane doğru vardır. İki nokta arasında birden fazla doğru çizilemez. Birbirinden bu kadar farklı şeyler öğreten dinlerin hepsinin birden Tanrı’ya giden yol olduğunu iddia etmek gerçekçi olmaz. Kutsal Kitap da bu gerçeğe dikkat çeker (Mat. 7:13, 14).’ Sonra şunları ekleyebilirsiniz: ‘O halde doğru dinin hangisi olduğunu saptamak zorundayız. Bunu nasıl yapabiliriz? (Sayfa 104, 105’teki bilgilerden yararlanabilirsiniz.)’

Ayrıca “Yehova’nın Şahitleri” başlıklı bölümün sayfa 465, 466’daki kısmına bakın.

‘Ben evimde Kutsal Kitabımı okuyorum ve anlamak için de Tanrı’ya dua ediyorum’

Şöyle diyebilirsiniz: ‘Kutsal Kitabın tümünü okuyabildiniz mi?’ Sonra şunları ekleyebilirsiniz: ‘Okurken Matta 28:19, 20 ayetinde ilginç bir nokta göreceksiniz. . . . Bu sözler çok anlamlıdır; çünkü Mesih’in, insanları öğrencisi olarak yetiştirmek için başka insanları kullanacağını gösteriyor. Diğer bir deyişle, bazı insanlar onun öğrencisi olmanın gerçekten ne ifade ettiğini anlamamıza yardım edecekti. Bu nedenle, Yehova’nın Şahitleri insanları evlerinde ziyaret ederek onlara, Kutsal Kitabı ücretsiz olarak birlikte incelemek üzere her hafta biraz vakit ayırmayı teklif ediyor. Birkaç dakikanız varsa bunu nasıl yaptığımızı gösterebilir miyim?’

Ayrıca sayfa 103’e bakın.

‘Bana göre din kişiye özel bir konudur’

Şöyle diyebilirsiniz: ‘Günümüzde birçok insan böyle düşünüyor. Tabii insanların görüşlerine saygı duyuyoruz. Ziyaret ettiğimiz kişiler Kutsal Kitabın mesajıyla ilgilenmezse, başkalarına gidiyoruz. Peki, insanların kapılarına neden gittiğimizi size Kutsal Kitaptan göstermemizi ister misiniz? (Hezekiel 3:17-21’i ya da Matta 24:14’ü okuyabilirsiniz).’

‘Siz yeni bir din mi yayıyorsunuz, aslında en son din bizimkidir, bundan sonra gelen hiçbir şey kabul edilemez’

Şöyle diyebilirsiniz: ‘Yehova’nın Şahitlerini pek tanımayan birçok insan böyle düşünüyor. Aslında onlar Kutsal Kitaba, yani Tevrat, Zebur ve İncil’e inanır ve ona uygun şekilde yaşamaya çalışır. Kutsal Kitabın tamamlanmasından sonra hiçbir yeni öğreti ya da inanış geliştirmemişlerdir. Kutsal Kitabın özüne bağlı kalan İsa’nın ilk takipçileriyle aynı şeylere inanırlar. Dolayısıyla yeni bir din yaymazlar.’ Sonra şunları ekleyebilirsiniz: (1) ‘İlk şahidin kim olduğunu biliyor musunuz? Kutsal Kitapta Âdem’in oğlu Habil’le başlayan, Nuh, İbrahim’le devam eden, imanlı kişilerin bir listesi verilir ve onlardan “şahitler” olarak söz edilir (İbr. 11:4-8; 12:1).’ (2) ‘Yehova’nın tarihin her döneminde şahitleri vardı. Kutsal Kitapta bu dünyanın son günlerinde de Tanrı’ya hizmet edecek kişilerin olacağı bildirilmiştir (İşa. 43:10; Mat. 24:14).’

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş