-
“Irmağın Ulaştığı Her Yerde Hayat Olacak”Yehova Saf ve Temiz İbadeti Yeniden Canlandırıyor
-
-
19. BÖLÜM
“Irmağın Ulaştığı Her Yerde Hayat Olacak”
KONU: Mabetten akan ırmakla ilgili görüntünün geçmişte, günümüzde ve gelecekteki gerçekleşmesi
1, 2. Hezekiel 47:1-12 ayetlerine göre Hezekiel neler gördü? (Bölümün başındaki resme bakın.)
BU olağanüstü bir manzaraydı. Kutsal mekândan berrak bir su çıkıyordu. Hezekiel’i suyun akışını izlerken gözünüzde canlandırabilirsiniz (Hezekiel 47:1-12’yi okuyun). Kutsal mekânın eşiğinden sızan su, mabedin doğu girişinin yanından dışarı akıyordu. Hezekiel’e rehberlik eden melek onu mabetten çıkardı. Oradan uzaklaştıkça katettikleri mesafeyi ölçüyordu. Melek Hezekiel’i tekrar tekrar suyun içinden geçirdi. Su gittikçe derinleşiyordu ve sonunda ancak yüzerek geçilebilecek büyük bir ırmağa dönüştü.
2 Hezekiel bu ırmağın Ölü Deniz’in tuzlu sularına döküldüğünü öğrendi. Irmak bu denizin sularını iyileştirdi ve oraya hayat getirdi. Ulaştığı her yer balıkla dolmaya başladı. Irmağın her iki kıyısında çeşit çeşit ağaçlar yetişiyordu. Ağaçlar her ay yeni meyve veriyordu ve şifa veren yaprakları vardı. Tüm bu gördükleri Hezekiel’in yüreğini huzurla ve ümitle doldurmuş olmalı. Mabetle ilgili görüntünün bu kısmı Hezekiel ve sürgündeki diğer Yahudiler için ne anlama geliyordu? Bugün bizim için ne anlama geliyor?
Görüntüdeki Irmak Yahudi Sürgünler İçin Ne Anlama Geliyordu?
3. Hezekiel’in zamanındaki Yahudiler neden görüntüdeki ırmağın gerçek olduğunu düşünmedi?
3 Hezekiel’in zamanında yaşayan Yahudiler, şüphesiz görüntüdeki ırmağın gerçek olduğunu düşünmedi. Belki de bu sözleri duyunca 200 yıldan uzun bir süre önce Yoel Peygamber’in kaleme aldığı kaydı hatırladılar (Yoel 3:18’i okuyun). Yoel’in sürgünden dönüşle ilgili sözlerini okuduklarında gerçekten de dağlardan ‘tatlı şarap damlamasını’, tepelerden ‘süt akmasını’ ya da ‘Yehova’nın evinden bir pınar akmasını’ beklemediler. Benzer şekilde, Hezekiel’in gördüğü görüntüdeki ırmağın da gerçek olduğunu düşünmediler.a Peki Yehova bu görüntüde ne anlatmak istedi? Kutsal Yazılar bu kaydın bazı kısımlarını anlamamıza yardım eder. Şimdi bu görüntüyle ilgili üç noktayı ele alacağız. Yehova’nın sevgisini yansıtan bu noktalar geleceğe güvenle bakmamıza yardım eder.
4. (a) Yahudiler ırmakla ilgili görüntüye dayanarak Yehova’dan hangi nimetleri bekleyebilirdi? (b) Kutsal Kitap’ta “ırmak” ve “su” ifadelerinin kullanılması Yehova’nın halkına nimetler vereceği konusunda nasıl güvence sağlar? (“Yehova’dan Nimetler Getiren Irmaklar” başlıklı açıklamaya bakın.)
4 Nimetler getiren bir ırmak. Kutsal Kitap’ta “ırmak” ve “su” ifadeleri Yehova’dan gelen nimetleri tarif etmek için sık sık kullanılır. Hezekiel’in gördüğü ırmak mabetten çıkıyordu. Dolayısıyla Tanrı’nın halkı saf ve temiz ibadete bağlı kaldığı sürece Yehova’dan ruhen bol bol nimet almayı bekleyebilirdi. Bu nimetler neydi? Kâhinler yeniden onlara Tanrı ve amaçları hakkında eğitim verecekti. Mabette tekrar kurbanlar sunulacaktı. Böylece günahları için kefaret ödendiğinden emin olabileceklerdi (Hez. 44:15, 23; 45:17). Mabetten çıkan temiz suda yıkanmış gibi yine temiz olabileceklerdi.
5. Görüntüdeki ırmak Yehova’nın vereceği nimetlerin herkese yeteceğini nasıl gösteriyordu?
5 Yehova’nın vereceği nimetler herkese yetecek miydi? Görüntüde mucizevi şekilde çoğalan sular bu tür kaygıları ortadan kaldırmış olmalı. Mabetten ilk başta sızıntı halinde çıkan su, sadece iki kilometrelik mesafede taşkın bir ırmağa dönüşüyordu (Hez. 47:3-5). Memleketlerine geri döndükten sonra Yahudilerin sayısı giderek artabilirdi. Yine de Yehova’nın vereceği nimetler herkesin ihtiyaçlarını karşılayacaktı. Görüntüdeki ırmak bu nimetlerin bolluğunu gösteriyordu.
6. (a) Görüntü hangi vaadi içeriyordu? (b) Görüntüde hangi uyarı vardı? (Dipnota da bakın.)
6 Hayat veren sular. Görüntüdeki ırmak Ölü Deniz’e dökülüyordu. Sular, denizin büyük bir kısmını canlandırdı. Deniz balık sürüleriyle doldu. Orada Büyük Deniz yani Akdeniz’dekiler kadar çok balık türü vardı. Hatta birbirinden oldukça uzak iki kasaba arasındaki bölgede, Ölü Deniz kıyısı boyunca balıkçılık yapılıyordu. Melek şöyle dedi: “Irmağın ulaştığı her yerde hayat olacak.” Peki Yehova’nın mabedinden çıkan su Ölü Deniz’in her yerine ulaştı mı? Hayır. Melek hayat veren suların bazı bataklık yerlere ulaşmayacağını söyledi. Oralar ‘tuzlu kalacaktı’b (Hez. 47:8-11). Bu görüntü güven veren bir vaat içeriyordu. Doğru ibadet, halkı canlandıracak ve refaha kavuşturacaktı. Fakat aynı zamanda bir uyarı da vardı. Herkes Yehova’dan gelen nimetleri kabul etmeyecek ve iyileşmeyecekti.
7. Irmak kıyısındaki ağaçlar sürgündeki Yahudilere hangi güvenceyi verdi?
7 Yiyecek ve şifa sağlayan ağaçlar. Irmağın kıyısındaki ağaçlar için ne denebilir? Kuşkusuz onlar manzaranın güzelliğine güzellik katıyordu. Fakat aynı zamanda orada bulunmalarının bir amacı vardı. Bu ağaçlar her ay yeni meyve veriyordu. Hezekiel ve diğer Yahudiler bu lezzetli meyveleri hayal etmekten büyük keyif almış olmalı. Bu güzel tablo, Yehova’nın onları ruhen besleyeceğine olan inançlarını güçlendiriyordu. Ayrıca ağaçların yaprakları ‘şifa veriyordu’ (Hez. 47:12). Tanrı sürgünden dönen halkın ruhen iyileşmeye ihtiyaç duyacağını biliyordu. Onlara bunu sağlayacağını vaat etti. Yehova’nın, halkını ruhen iyileştirme vaadini nasıl yerine getirdiği bu yayının 9. bölümünde ele alınmıştır.
8. Hezekiel’in gördüğü görüntünün daha büyük çapta gerçekleşeceğini gösteren nedir?
8 Ancak 9. bölümde ele aldığımız gibi sürgünden dönen Yahudiler, Yehova’nın vaatlerinin sınırlı ölçüde gerçekleştiğini gördü. Bunun tek nedeni halkın kendisiydi. Onlar tekrar tekrar kötü yollarına geri dönüyor, itaatsizlik ediyor ve doğru ibadeti ihmal ediyordu. Bu durumda Yehova’nın onlara nimetler vermeye devam etmesi nasıl mümkün olabilirdi? Kardeşlerinin bu kötü davranışlarını gören sadık Yahudiler büyük acı duymuş ve hüsrana uğramış olmalı. Fakat onlar Yehova’nın vaatlerinin boş çıkmayacağını ve hepsinin yerine geleceğini biliyordu (Yeşu 23:14’ü okuyun). Hezekiel’in gördüğü görüntü bir gün daha büyük çapta yerine gelecekti. Peki ne zaman?
Irmak Bugün de Akıyor
9. Mabetle ilgili görüntünün daha büyük bir gerçekleşmesi ne zaman olacaktı?
9 Bu yayının 14. bölümünde gördüğümüz gibi mabetle ilgili görüntü son günlerde daha büyük çapta gerçekleşecekti. O zaman saf ve temiz ibadet daha önce hiç olmadığı kadar yücelecekti (İşa. 2:2). Görüntünün bu kısmı bugün nasıl gerçekleşiyor?
10, 11. (a) Bugün ırmak gibi akan hangi nimetlere sahibiz? (b) Son günlerde artan ihtiyaçları karşılamak için Yehova’dan gelen nimetler nasıl arttı?
10 Nimetler getiren bir ırmak. Yehova’nın mabedinden akan su bize bugün sahip olduğumuz hangi nimetleri hatırlatıyor? Ruhen sağlıklı olmamız ve beslenmemiz için Yehova’nın sağladığı her şeyi. En önemlisi de günahlarımızdan arınmamızı sağlayan Mesih’in fidyesine sahip olduğumuzu. Tanrı’nın Sözündeki temiz hakikatler de hayat veren ve arındıran bir suya benzetiliyor (Efes. 5:25-27). Günümüzde bu nimetlerin aktığını nasıl görüyoruz?
11 1919’da Yehova’ya hizmet eden sadece birkaç bin kişi vardı. Kutsal Kitap’taki birçok hakikat onlara açıklandığı için çok mutluydular. Sonraki yıllarda sayıları hızla arttı. Günümüzde Tanrı’ya hizmet edenlerin sayısı dokuz milyonu buldu. Peki hakikatin temiz suları da aynı ölçüde arttı mı? Kesinlikle. Kutsal Kitap hakikatlerini açıklayan bilgi tıpkı bir ırmak gibi akıyor. Geçen yüzyılda Tanrı’nın toplumunun yararlanması için milyarlarca Kutsal Kitap, kitap, kitapçık, dergi ve broşür basıldı. Hezekiel’in görüntüde gördüğü ırmak gibi hakikat bilgisi de hızla arttı. Bugün dünyanın her yerinde Tanrı’yı tanımak isteyen kişiler hakikat bilgisine ulaşabilir. Kutsal Kitap’a dayalı yayınlar uzun zamandır basılı formatta mevcuttu. Fakat şimdi jw.org internet sitesi sayesinde bu yayınlara 1.000’den fazla dilde dijital olarak ulaşılabiliyor. Peki hakikat suları doğruluğu seven kişileri nasıl etkiliyor?
12. (a) Kutsal Kitap hakikatleri insanlara nasıl yarar sağlar? (b) Görüntüde bizim için hangi önemli uyarı bulunuyor? (Dipnota da bakın.)
12 Hayat veren sular. Hezekiel şu sözleri duydu: “Irmağın ulaştığı her yerde hayat olacak.” Hakikat sularının ruhi cennette olan herkesin yaşamını nasıl etkilediğini düşünün. Kutsal Kitap hakikatleri milyonlarca kişinin yüreğine ulaştı ve onları ruhen iyileştirerek Yehova’ya iman etmelerini sağladı. Bununla birlikte bu görüntüde önemli bir uyarı da var: Herkes hakikate duyduğu sevgiyi korumayacak. Görüntüde Ölü Deniz’in çamurlu ve bataklık yerleri de vardı. Aynı şekilde bazı kişilerin yüreği zamanla duyarsızlaşacak. Onlar Kutsal Kitap hakikatlerini takdir etmeyi bırakacaklar ve Yehova’yı terk edecekler.c Biz asla bu durumda olmak istemeyiz (Tekrar 10:16-18’i okuyun).
13. Görüntüdeki ağaçlar bugün bizim için ne anlam taşır?
13 Yiyecek ve şifa sağlayan ağaçlar. Hezekiel’in ırmak kıyısında gördüğü ağaçlar, bugün bizim için de bir anlam taşır. Bu ağaçlar her ay lezzetli meyveler veriyordu ve yaprakları şifa sağlıyordu (Hez. 47:12). Bu görüntü sayesinde, hizmet ettiğimiz Tanrı’yla ilgili şunu hatırlıyoruz: O bizi özellikle ruhi yönden cömertçe besler ve iyileştirir. Bugün dünya ruhen aç ve hasta durumda. Öte yandan Yehova’nın bizim için sağladıklarını düşünün. Yayınlarımızdan bir makale okuduğunuzda, bir büyük ibadette kapanış ilahisini söylediğinizde ya da bir videoyu izledikten sonra sahip olduğunuz ruhi gıda için hiç şükrettiniz mi? Gerçekten de ruhen büyük bir bolluk içindeyiz (İşa. 65:13, 14). Hakikat bilgisi, doyum veren bir yaşam sürmemize ve Yehova’nın onayını kazanmamıza yardım ediyor. Tanrı’nın Sözüne dayanan sağlıklı öğütler sayesinde ahlaksızlık, açgözlülük ve iman eksikliği gibi günahlardan kaçınabiliriz. Ayrıca Yehova, işlediği ciddi bir günah yüzünden ruhen hasta olan Hıristiyanlara yardım etmek için de bir düzenleme yapmıştır (Yakup 5:14’ü okuyun). Görüntüdeki ağaçlarla vurgulandığı gibi gerçekten de nimetlerle dolu bir yaşamımız var.
14, 15. (a) Hezekiel’in gördüğü iyileşmemiş bataklık yerlerden hangi dersi alabiliriz? (b) Irmağın getirdiği nimetlerden bugün nasıl yararlanıyoruz?
14 Aynı zamanda iyileşmeyen bataklık yerlerden de kendimize dersler çıkarabiliriz. Ruhen hasta durumdaki bu dünyada birçok insan Yehova’dan gelen şifayı reddediyor ve iyileşemiyor (Mat. 13:15). Bu üzücü durumda olmayı elbette hiç istemeyiz. Aksine, biz ırmağın getirdiği nimetlere çok değer veriyoruz. Tanrı’nın Sözündeki hakikatin temiz sularını kana kana içiyoruz. Duyuru işi sayesinde bu değerli hakikatleri başkalarıyla paylaşıyoruz. Sadık hizmetkârın eğittiği ihtiyarların desteğine sahibiz. Onlar sevgiyle bize rehberlik, teselli ve yardım sağlıyor. Tüm bunlar bize Hezekiel’in gördüğü ırmağı hatırlatıyor. Bu ırmak ulaştığı her yere hayat ve şifa götürüyor.
15 Irmağın anlatıldığı bu görüntünün gelecekteki gerçekleşmesi hakkında ne denebilir? Göreceğimiz gibi cennet yeryüzünde bu ırmak daha da büyüyerek coşkun şekilde akmaya devam edecek.
Görüntü Cennette Nasıl Gerçekleşecek?
16, 17. (a) Hayat getiren sular cennette nasıl daha coşkun şekilde akacak? (b) Nimetler getiren ırmaktan cennette nasıl yararlanacağız?
16 Cennette olduğunuzu hayal edin. Aileniz ve dostlarınız yanınızda ve yaşamın her ânı size zevk veriyor. Hezekiel’in gördüğü ırmağı incelemek bu hayali gözünüzde daha net şekilde canlandırmanıza yardım edebilir. Bunun için şimdi bu görüntüde Yehova’nın sevgisini yansıtan üç noktayı tekrar ele alalım.
17 Nimetler getiren bir ırmak. Bu mecazi ırmak cennette büyüyerek daha coşkun şekilde akacak. Sadece ruhi anlamda değil, fiziksel anlamda da nimetler getirecek. İsa’nın Bin Yıllık Hükümdarlığı sırasında sadık kişiler fidyeden çok daha büyük oranda yararlanabilecek. Onlar zamanla kusursuzluğa ulaşacak. Artık hastalıklar, doktorlar, hemşireler ve hastaneler olmayacak. “Büyük sıkıntıdan” çıkıp gelen ‘büyük kalabalık’ yani Armagedon’da sağ kalan milyonlarca kişi hayat getiren bu sulardan yararlanacak (Vah. 7:9, 14). Bu ırmağın getireceği ilk nimetler çok etkileyici olacak. Fakat sonradan görülecek nimetlerin yanında az kalacak. Hezekiel’in gördüğü gibi ırmak artan ihtiyaçları karşılamak üzere giderek büyüyecek.
Cennette nimetler getiren ırmak sayesinde herkes genç ve sağlıklı olacak (17. paragrafa bakın)
18. Bin Yıllık Hükümdarlık sırasında “hayat suyu ırmağı” nasıl taşkın bir sele dönüşecek?
18 Hayat veren sular. Bin Yıllık Hükümdarlık sırasında “hayat suyu ırmağı” nimetler getiren taşkın bir sele dönüşecek (Vah. 22:1). Ölüm uykusunda olan milyonlarca hatta milyarlarca insan diriltilecek. Onlara cennet yeryüzünde sonsuza dek yaşama fırsatı verilecek. Yehova, Krallık aracılığıyla ölümün elinde tutsak olan sayısız insanı hayata döndürecek (İşa. 26:19). Peki diriltilenlerin hepsi sonsuza dek yaşamaya devam edecek mi?
19. (a) Cennet yeryüzünde yeni hakikatlerin açıklanacağını gösteren nedir? (b) Gelecekte bazıları nasıl tuzlu kalan yerlere benzeyecek?
19 Herkes bir seçim yapmalı. Cennet yeryüzünde Yehova bize ferahlatıcı hakikat suyunu vermeye devam edecek. Orada yeni kitaplar açılacak. Böylece Yehova bize yeni talimatlar verecek ve yeni hakikatler açıklayacak. O zaman neler olacağını düşünmek gerçekten çok heyecan verici. Ne var ki bazıları bu nimetleri geri çevirecek ve Yehova’ya itaat etmek istemeyecek. Bin yıllık dönem sırasında bazıları isyan edebilir. Fakat onların cennet yeryüzündeki barış dolu ortamı bozmasına izin verilmeyecek (İşa. 65:20). Bu bize Hezekiel’in gördüğü ‘tuzlu kalan’ bataklık yerleri hatırlatabilir. Değerli hayat suyundan içmeyi inatla reddetmek ne büyük bir akılsızlık olacak. Bazıları da bin yıllık dönem sona erdikten sonra Şeytan’ın tarafında yer alacak. Fakat Yehova’nın adil yönetimini reddeden herkes için sonuç aynı olacak; hepsi sonsuza dek yok edilecek (Vah. 20:7-12).
20. Bin yıllık dönemde yapılacak hangi düzenleme bize Hezekiel’in gördüğü ağaçları hatırlatıyor?
20 Yiyecek ve şifa sağlayan ağaçlar. Yehova hiçbirimizin sonsuz yaşamdan mahrum kalmasını istemez. O, önümüzdeki bu muhteşem fırsattan yararlanmamıza yardım etmek istiyor. Bunun için yine, Hezekiel’in gördüğü ağaçlara benzeyen bir düzenleme yapacak. Cennet yeryüzünde Yehova bize hem fiziksel hem de ruhi anlamda nimetler verecek. İsa Mesih ve 144.000 kişi bin yıl boyunca gökte kral olarak hüküm sürecek (Vah. 20:6). Onlar aynı zamanda kâhinler olarak Mesih’in fidyesinden yararlanmamızı sağlayacak. Böylece sadık insanların kusursuzluğa erişmesine yardım edecekler. Hezekiel’in görüntüde gördüğü ağaçlar lezzetli meyveler veriyordu ve yaprakları şifa sağlıyordu. Bu ağaçlar bize Elçi Yuhanna tarafından kaydedilen gelecekle ilgili başka güzel bir görüntüyü hatırlatıyor (Vahiy 22:1, 2’yi okuyun). Yuhanna’nın gördüğü ağaçların yaprakları da ‘milletlerin şifa bulmasını’ sağlıyordu. Gerçekten de cennet yeryüzünde sayısız sadık insan, 144.000 kişinin kâhinlik hizmeti sayesinde nimetler elde edecek.
21. Görüntüdeki ırmağı düşünmek sizi nasıl etkiliyor? (“Küçük Bir Sızıntı Coşkun Bir Irmağa Dönüşüyor” başlıklı açıklamaya bakın.) (b) Bundan sonra hangi konuyu ele alacağız?
21 Görüntüdeki ırmağı düşününce sizin de içinizi huzur ve ümit kaplıyor mu? Muhteşem bir gelecek bizi bekliyor. Yehova binlerce yıl önceden bildirdiği sözlerle, cenneti gözümüzde canlandırmamıza yardım etti. Bu sözlerin nasıl gerçekleştiğini kendi gözlerimizle görmemiz için bizi sabırla davet ediyor. Siz de orada olacak mısınız? “Gerçekten ben de cennette yaşayabilir miyim?” diye merak edebilirsiniz. Şimdi Hezekiel kitabındaki son bölümlerin bize bu konuda nasıl güvence verdiğini görelim.
a Memleketlerinin arazi yapısını hatırlayan sürgündeki Yahudiler muhtemelen bu ırmağın gerçek olmadığını anlamıştı. Çünkü bu ırmak çok yüksek bir dağda bulunan mabetten çıkıyordu. Fakat tarif edilen yerde böyle yüksek bir dağ yoktu. Üstelik görüntüdeki ırmak Ölü Deniz’e doğrudan ve hiçbir engelle karşılaşmadan akıyordu. Ancak coğrafi açıdan bu mümkün değildi.
b Bazı bilginler bu ifadenin olumlu bir anlam taşıdığı görüşünde. Tuz, koruyucu özelliği nedeniyle Ölü Deniz bölgesinde uzun zamandır toplanıyordu. Bu oldukça kazançlı bir işti. Ancak bu ayetlerde bataklık yerlerin ‘iyileşmeyeceği’ açıkça belirtiliyor. Orada hayat olmayacaktı. Çünkü Yehova’nın mabedinden çıkan su, bu yerlere ulaşmayacaktı. Dolayısıyla bataklık yerlerin tuzlu olması bu bağlamda olumsuz bir anlam taşıyor olmalı (Mezm. 107:33, 34; Yer. 17:6).
c İsa’nın denize atılan ağ örneğinde de benzer bir düşünce bulunur. Ağa birçok balık toplanır fakat hepsi “yenebilecek” türden değildir. Yenemeyecek balıklar atılır. Dolayısıyla İsa’nın sözleri şu uyarıyı içerir: Yehova’nın teşkilatıyla ilişkiye geçen birçokları zamanla hakikat yolunu bırakabilir (Mat. 13:47-50; 2. Tim. 2:20, 21).
-
-
‘Memleketi Mülk Olarak Paylaştırın’Yehova Saf ve Temiz İbadeti Yeniden Canlandırıyor
-
-
20. BÖLÜM
‘Memleketi Mülk Olarak Paylaştırın’
KONU: Memleketi paylaştırmanın anlamı
1, 2. (a) Yehova Hezekiel’e hangi talimatı verdi? (b) Hangi soruları ele alacağız?
HEZEKİEL gördüğü görüntünün etkisiyle mutlaka düşüncelere daldı. Gördükleri onu 900 yıl öncesine, Musa ve Yeşu’nun yaşadığı döneme geri götürmüş olmalı. O günlerde Yehova, Vaat Edilmiş Toprakların sınırlarını Musa’ya tarif etmişti. Sonra da Yeşu’ya memleketi İsrail kabileleri arasında nasıl paylaştıracağını anlatmıştı (Say. 34:1-15; Yeşu 13:7; 22:4, 9). Fakat şimdi, MÖ 593 yılında, Yehova Hezekiel’e ve Yahudi sürgünlere bununla ilgili tekrar bir emir verdi. Vaat Edilmiş Toprakları İsrail kabileleri arasında yeniden paylaştırmalarını söyledi (Hez. 45:1; 47:14; 48:29).
2 Bu görüntü, Hezekiel ve sürgündeki diğer Yahudiler için nasıl bir anlam taşıyordu? Bugün Tanrı’nın toplumuna nasıl güç veriyor? Gelecekte bu sözlerin daha büyük çapta bir gerçekleşmesi olacak mı?
Dört Güvence İçeren Bir Görüntü
3, 4. (a) Hezekiel’in gördüğü son görüntü, sürgündeki halka hangi dört güvenceyi verdi? (b) Bu bölümde hangi güvenceyi inceleyeceğiz?
3 Hezekiel’in kaleme aldığı kitapta 40. bölümden itibaren onun gördüğü son görüntü anlatılır (Hez. 40:1–48:35). Bu görüntü memleketine geri dönecek olan İsrail milletiyle ilgili cesaret veren dört güvence içeriyordu. Birincisi, Tanrı’nın mabedinde saf ve temiz ibadet yeniden canlanacaktı. İkincisi, memleketine geri dönen millete sadık kâhinler ve çobanlar önderlik edecekti. Üçüncüsü, İsrail’e geri dönen herkes için memlekette bir mülk ayrılacaktı. Dördüncüsü, Yehova onların arasında olacaktı.
4 Bu yayının 13 ve 14. bölümlerinde doğru ibadetin canlanmasıyla ve önderlik edecek sadık çobanlarla ilgili ilk iki güvencenin nasıl gerçekleşeceğini görmüştük. Memleketi mülk edinmekle ilgili üçüncü güvence bu bölümde incelenecek. Sonraki bölümde de Yehova’nın onların arasında olacağıyla ilgili vaadi ele alacağız (Hez. 47:13-21; 48:1-7, 23-29).
“Bu Toprakları . . . . Size Mülk Olarak Veriyorum”
5, 6. (a) Görüntüde mülk olarak verilecek bölge neresiydi? (Bölümün başındaki resme bakın.) (b) Bu görüntünün amacı neydi?
5 Hezekiel 47:14’ü okuyun. Görüntüde, Yehova Hezekiel’e yakında “Aden Bahçesi gibi” olacak memleketin bir kısmını gösterdi (Hez. 36:35). Sonra şöyle dedi: “İsrail’in 12 kabilesine mülk olarak vereceğiniz bölge burasıdır” (Hez. 47:13). Bu “bölge” sürgündeki Yahudilerin geri döneceği İsrail topraklarıydı. Daha sonra, Hezekiel 47:15-21’de kaydedildiği gibi, Yehova bütün memleketin kesin sınırlarını ayrıntılı şekilde açıkladı.
6 Bu görüntünün amacı neydi? Görüntüde sınırların titizlikle belirlenmiş olması, Hezekiel’e ve sürgündeki diğer Yahudilere bir güvence verdi: Çok sevdikleri memleketleri onlara geri verilecekti. Yehova’nın detaylı ve kesin bir dille verdiği bu güvence gerçekten çok yüreklendiriciydi. Peki geçmişte Tanrı’nın halkı onlara miras olarak vaat edilen bu toprakları gerçekten aldı mı? Evet.
7. (a) MÖ 537’de neler oldu? Bu olaylar bize neyi hatırlatıyor? (b) Şimdi hangi soruyu ele alacağız?
7 Bu sözler MÖ 537’de, yani Hezekiel’in mabetle ilgili görüntüyü görmesinden 56 yıl kadar sonra gerçekleşti. O zaman sürgündeki binlerce Yahudi, İsrail topraklarına geri dönmeye ve oraya yerleşmeye başladı. Geçmişte yaşanan bu önemli olaylar bize Tanrı’nın toplumunun bugün yaşadığı benzer gelişmeleri hatırlatıyor. Bir bakıma, onlara da mülk olarak bir diyar verildi. Bunu neden söyleyebiliriz? Yehova kullarının mecazi bir diyara girmesine ve oraya yerleşmesine izin verdi. Bu yüzden geçmişte Vaat Edilmiş Toprakların geri verilmesinden, bugün Tanrı’nın toplumuna verilen mecazi diyar hakkında birçok şey öğrenebiliriz. Fakat bundan önce şu soruyu ele alalım: Böyle bir mecazi diyarın bugün var olduğunu neden söyleyebiliriz?
8. (a) Yehova İsrailoğulları yerine hangi milleti seçti? (b) Mecazi diyar yani ruhi cennet nedir? (c) Ruhi cennet ne zaman oluştu? Orada kimler yaşıyor?
8 Daha önceki bir görüntüde Yehova şuna işaret etmişti: İsrailoğullarının memleketlerine dönmeleriyle ilgili sözler daha büyük çapta yerine gelecekti. Bu ne zaman olacaktı? Yehova’nın “kulum Davut” dediği İsa Mesih, Kral olarak hüküm sürmeye başladıktan sonra (Hez. 37:24). İsa MS 1914’te tahta geçti. O tarihte artık İsrailoğulları Tanrı’nın halkı değildi. Uzun zaman önce, meshedilmiş Hıristiyanlardan oluşan ruhi İsrail onların yerini almıştı (Matta 21:43; 1. Petrus 2:9’u okuyun). Ayrıca Yehova bu yeni millete, İsrail toprakları yerine mecazi bir diyar yani ruhi cenneti verdi (İşa. 66:8). Bu yayının 17. bölümünde gördüğümüz gibi bu mecazi diyar, meshedilmiş artakalanın 1919’dan beri Yehova’ya ibadet ettiği güvenli ortamdır. (“Neden 1919?” başlıklı Açıklama 9B’ye bakın.) Zamanla, yeryüzünde yaşama ümidi olan “başka koyunlar” da bu mecazi diyara yerleşmeye başladı (Yuhn. 10:16). Bugün ruhi cennet büyüyüp gelişmeye devam etse de, onun getireceği nimetlerden ancak Armagedon’dan sonra tam anlamıyla yararlanabileceğiz.
Memleketin Eşit Şekilde Paylaştırılması
9. Yehova diyarın paylaştırılmasıyla ilgili hangi ayrıntılı talimatları verdi?
9 Hezekiel 48:1, 28’i okuyun. Yehova diyarın dış sınırlarını belirledikten sonra onun nasıl paylaştırılacağını ayrıntılı şekilde açıkladı. Topraklar kuzeyden güneye doğru 12 kabileye eşit şekilde paylaştırılacaktı. En kuzeydeki Dan kabilesinden başlayıp güney sınırındaki Gad kabilesine kadar her kabilenin bir payı olacaktı. Her bir kabilenin mirası yatay bir şerit şeklindeydi. Her birinin payı diyarın doğu sınırından başlayıp batıda Büyük Deniz’de yani Akdeniz’de son buluyordu (Hez. 47:20).
10. Görüntünün bu kısmı sürgündeki Yahudilere hangi konuda güvence vermiş olmalı?
10 Görüntünün bu kısmı sürgündeki Yahudilere hangi konuda güvence vermiş olmalı? Hezekiel’in yaptığı ayrıntılı açıklamalar sürgündeki halkın zihnine şu fikri iyice yerleştirmiş olmalı: Toprakların paylaşımı çok düzenli bir şekilde yapılacaktı. Ayrıca toprakların 12 kabilenin tümü arasında titizlikle paylaştırıldığına dikkat edin. Bu, sürgünden dönen herkesin kesinlikle mirastan bir pay alacağını gösteriyordu. Geri döndükleri memlekette herkesin kendi evi ve toprağı olacaktı.
11. Diyarın paylaştırılmasıyla ilgili görüntüden neler öğrenebiliriz? (“Toprakların Paylaştırılması” başlıklı açıklamaya bakın.)
11 Bugün bu görüntü bize nasıl güç verebilir? Tanrı’nın halkı Vaat Edilmiş Topraklara geri döndüğünde, sadece kâhinlerin, Levioğullarının ve önderlerin değil 12 kabileden olan herkesin bir payı vardı (Hez. 45:4, 5, 7, 8). Benzer şekilde bugün ruhi cennette sadece meshedilmiş artakalanın ve ‘büyük kalabalığa’ önderlik edenlerin değil, büyük kalabalıktan olan herkesin bir yeri vara (Vah. 7:9). Teşkilattaki rolümüz küçük gibi görünse de bu mecazi diyarda değerli bir görevimiz var. Ruhi cennette hepimizin bir yeri olduğunu bilmek gerçekten içimizi ısıtıyor.
Yehova, teşkilatındaki sorumluluğumuz ne olursa olsun çabalarımıza çok değer verir (11. paragrafa bakın)
İki Önemli Fark ve Bunların Bizim İçin Anlamı
12, 13. Yehova diyarın kabileler arasında paylaştırılmasıyla ilgili hangi talimatları verdi?
12 Diyarın paylaştırılmasıyla ilgili Yehova’nın verdiği bazı talimatlar Hezekiel’i şaşırtmış olmalı. Çünkü bunlar Musa’ya verilen talimatlardan farklıydı. Bu farklardan ikisini ele alalım. Birincisi topraklarla ilgili, ikincisi orada yaşayanlarla ilgiliydi.
13 Topraklarla ilgili fark. Yehova Musa’ya, büyük kabilelere küçük kabilelerden daha çok toprak vermesini söylemişti (Say. 26:52-54). Ancak Hezekiel’in gördüğü görüntüde Yehova bütün kabilelerle ilgili şu net talimatı verdi: “Paylarınız eşit olacak” (Hez. 47:14). Dolayısıyla kabilelere miras olarak verilen 12 payın her birinde kuzey sınırıyla güney sınırı arasındaki mesafe eşit olacaktı. Böylece hangi kabileden olursa olsun, İsrailoğullarının hepsi Vaat Edilmiş Toprakların doğal zenginliklerinden eşit ölçüde yararlanabilecekti.
14. Yehova’nın diyarda yaşayan yabancılarla ilgili verdiği talimatlar, Musa Kanunu’nda belirtilen talimatlardan nasıl farklıydı?
14 Diyarda yaşayanlarla ilgili fark. Musa Kanunu yabancıları koruyordu ve onların Yehova’ya sunulan ibadete katılmasına izin veriyordu (Lev. 19:33, 34). Yine de yabancıların Vaat Edilmiş Topraklarda payı yoktu. Fakat şimdi Yehova’nın Hezekiel’e söyledikleri, Kanun’da belirtilenlerin çok ötesindeydi. Yehova şu talimatı verdi: “Aranızdaki yabancı hangi kabilenin topraklarında oturuyorsa ona oradan miras vereceksiniz.” Bu emirle Yehova, “doğuştan İsrailli” olanlarla memlekette yaşayan yabancılar arasındaki büyük bir ayrımı ortadan kaldırdı (Hez. 47:22, 23). Hezekiel’in gördüğü görüntüde diyarda yaşayanların arasında eşitlik vardı ve onlar birlik içinde Yehova’ya ibadet ediyordu (Lev. 25:23).
15. Yehova’nın diyar ve orada yaşayanlarla ilgili verdiği talimatlar hangi değişmez gerçeği vurguladı?
15 Diyar ve orada yaşayanlarla ilgili Hezekiel’e verilen bu iki çarpıcı talimat, sürgündeki halkın içini rahatlatmış olmalı. Onlar Yehova’nın herkese topraklardan eşit pay vereceğini biliyordu. Bu hem doğuştan İsrailli olanlar, hem de Yehova’ya ibadet eden yabancılar için geçerliydi (Ezra 8:20; Neh. 3:26; 7:6, 25; İşa. 56:3, 8). Ayrıca bu talimatlar güçlendirici ve değişmez bir gerçeği doğruluyordu; Yehova için kullarının her biri çok değerlidir (Haggay 2:7’yi okuyun). Bugün ister gökte, ister yeryüzünde yaşama ümidine sahip olalım bu gerçeği bilmek bizi de güçlendiriyor.
16, 17. (a) Diyarla ve orada yaşayacak olanlarla ilgili ayrıntıları ele almaktan nasıl yarar gördük? (b) Sonraki bölümde neyi ele alacağız?
16 Diyarla ve orada yaşayacak olanlarla ilgili bu ayrıntıları ele almaktan nasıl yarar gördük? Dünya çapındaki kardeşler topluluğumuzda eşitliğin ve birliğin açıkça görülmesi gerektiğini hatırladık. Yehova taraf tutmuyor. Kendimize şunları soralım: “Ben de Yehova gibi tarafsız mıyım? Etnik kökeni ya da sosyal durumu ne olursa olsun bütün iman kardeşlerime içten bir saygı gösteriyor muyum?” (Rom. 12:10). Yehova hepimize ruhi cennetten aynı ölçüde yararlanma fırsatı verdiği için çok mutluyuz. Böylece göklerdeki Babamıza tüm benliğimizle kutsal hizmet sunabiliyor ve O’nun verdiği nimetlerden yararlanabiliyoruz (Gal. 3:26-29; Vah. 7:9).
Yehova’nın tarafsızlığını örnek alarak başkalarına içten saygı gösteriyor muyuz? (15, 16. paragraflara bakın)
17 Şimdi Hezekiel’in gördüğü son görüntüdeki dördüncü güvenceye geliyoruz. Yehova sürgündeki halkının yanında olacağını vaat etti. Bu vaatten neler öğrenebiliriz? Bu sorunun cevabını sonraki bölümde ele alacağız.
a Yehova’nın mecazi diyarda kâhinler ve önder için belirlediği özel konum bu yayının 14. bölümünde ele alınıyor.
-
-
“Şehrin İsmi . . . . ‘Yehova Orada’ Olacak”Yehova Saf ve Temiz İbadeti Yeniden Canlandırıyor
-
-
21. BÖLÜM
“Şehrin İsmi . . . . ‘Yehova Orada’ Olacak”
KONU: Şehir ve bağış neyi temsil ediyor?
1, 2. (a) Diyardan ayrılan bir pay hangi özel amaç için kullanılacaktı? (Kitabın arka kapağındaki resme bakın.) (b) Bu görüntü sürgündeki Yahudilere hangi konuda güvence verdi?
HEZEKİEL gördüğü son görüntüde diyardan bir payın özel bir amaç için ayrılacağını öğrendi. Bu pay, İsrailoğullarından bir kabileye verilmeyecekti, bağış olarak Yehova’ya verilecekti. Ayrıca Hezekiel olağanüstü bir şehir gördü. Bu şehrin ismi çok ilginçti. Görüntünün bu bölümü sürgündeki Yahudilere önemli bir konuda güvence veriyordu. Çok özledikleri memleketlerine geri döndüklerinde Yehova onlarla birlikte olacaktı.
2 Hezekiel bağış olarak ayrılan bu payı ayrıntılı bir şekilde anlattı. Şimdi bu kaydı inceleyelim. Yehova’ya doğru şekilde ibadet edenler bu kayıttan çok değerli dersler alabilir.
“Kutsal Bağış ve Şehre Ait Arazi”
3. Yehova’nın özel bir amaçla ayırdığı payda hangi beş kısım bulunuyordu? Bu kısımlar hangi amaca hizmet ediyordu? (‘Bağış Olarak Ayrılacak Toprak’ başlıklı açıklamaya bakın.)
3 Ayrılan payda, kuzeyden güneye 25.000 arşın (13 kilometre) ve doğudan batıya 25.000 arşın uzunluğunda bir alan vardı. Hezekiel kare şeklindeki bu alandan “bağış olarak verilen tüm bölge” diye söz etti. Bu bölge yatay olarak üç kesite ayrılmıştı. Üst kesit Levioğullarına, orta kesit mabet ve kâhinlere ayrılmıştı. Bu iki kesit birlikte “kutsal bağış” olarak adlandırılıyordu. Altta kalan küçük kesit de “şehir halkının ortak kullanımı” içindi (Hez. 48:15, 20).
4. Yehova’ya ayrılan payla ilgili kayıttan ne öğrenebiliriz?
4 Yehova’ya ayrılan payla ilgili kayıttan biz ne öğrenebiliriz? Topraklar paylaştırılırken önce Yehova’ya bağış olarak verilecek kısım belirlendi. Kabilelerin payları ondan sonra verildi. Böylece Yehova ruhi faaliyetlerin merkezi olan bölgenin, diyarın en önemli kısmı olduğunu gösterdi (Hez. 45:1). Yahudi sürgünler, toprak paylaşımının bu sırayla yapılmasından çok şey öğrenmiş olmalı. Yehova’ya sundukları ibadet yaşamlarında en büyük öncelikleri olmalıydı. Bugün biz de Tanrı’nın Sözünü incelemek, ibadetlere katılmak ve iyi haberi duyurmak gibi ruhi faaliyetlere yaşamımızda ilk yeri veriyoruz. Önceliklerimizi belirlemek konusunda Yehova’yı örnek alırsak O’na sunduğumuz ibadet hayatımızın odak noktası olacak.
“Şehir O Bölgenin Ortasında Yer Alacak”
5, 6. (a) Şehir kime aitti? (b) Şehir neleri temsil etmiyordu? Neden?
5 Hezekiel 48:15’i okuyun. “Şehir” ve etrafındaki alanla ilgili neler dikkatimizi çekiyor? (Hez. 48:16-18). Yehova görüntüde Hezekiel’e şöyle dedi: “Şehir . . . . bütün İsrail halkına ait olacak” (Hez. 45:6, 7). Yani şehir ve etrafındaki alan ‘Yehova’ya ayrılan’ kutsal bağışın bir kısmı değildi (Hez. 48:9). Bunları aklımızda tutarak şehirle ilgili düzenlemeden alabileceğimiz dersleri inceleyelim.
6 Bunun için önce bu şehrin neyi temsil etmediğine bakalım. O, mabediyle birlikte yeniden inşa edilen Yeruşalim şehri değildi. Çünkü Hezekiel’in gördüğü şehirde bir mabet yoktu. Burası İsrail’de, sürgünden dönen Yahudilerin yaşadığı başka bir şehir de değildi. Onlar ve onların soyu hiçbir zaman böyle özellikleri olan bir yer inşa etmedi. Aynı zamanda Hezekiel’in söz ettiği şehir gökteki bir şehir de olamazdı. Çünkü ‘kutsal olmayan alanda’ yani halkın ortak kullanımı için ayrılmış bölgede inşa edilmişti. Oysa, kutsal hizmet sunmak için ayrılmış binalar kutsal alanda yapılmıştı (Hez. 42:20).
7. Hezekiel’in gördüğü şehir neyi temsil ediyordu? (Bölümün başındaki resme bakın.)
7 Öyleyse Hezekiel’in gördüğü şehir neyi temsil ediyordu? Şunu hatırlayın: Hezekiel mülk olarak paylaştırılacak memleketi ve şehri aynı görüntüde görmüştü (Hez. 40:2; 45:1, 6). Tanrı’nın Sözü bu memleketin mecazi bir yer olduğunu gösterir. O halde bu şehir de mecazi bir şehri temsil ediyor olmalı. “Şehir” dendiğinde genellikle aklımıza ne gelir? Bir grup insanın bir arada yaşamak için oluşturduğu planlı ve düzenli yerleşim. Dolayısıyla Hezekiel’in gördüğü kusursuz bir kare şeklindeki şehir iyi düzenlenmiş idari bir yapıyı temsil ediyor olmalı.
8. Bu idarenin faaliyet gösterdiği yer neresidir? Neden?
8 Peki bu idarenin faaliyet alanı neresidir? Hezekiel’in gördüğü görüntü, bu şehrin mecazi diyarda faaliyet gösterdiğini ortaya koyar. Dolayısıyla bugün bu idare ruhi cennette faaliyet gösteriyor. Peki şehrin, memleketin kutsal olmayan bölgesinde bulunması ne anlama geliyor? Bu bize bu şehrin göklerle değil, yeryüzüyle ilgili olduğu fikrini verir. Bu idare, bugün ruhi cennette yaşayan herkesin yararına hizmet eder.
9. (a) Yeryüzüyle ilgili bu idari yapı bugün kimlerden oluşuyor? (b) İsa Bin Yıllık Hükümdarlık döneminde ne yapacak?
9 Yeryüzüyle ilgili bu idari yapı kimlerden oluşuyor? Hezekiel’in gördüğü görüntüde şehri yöneten bir ‘önderden’ söz edilir (Hez. 45:7). O, kâhin ya da Levioğullarından biri olmasa da halka gözetmenlik yapıyordu. Bu önder bize meshedilmemiş cemaat gözetmenlerini hatırlatıyor. ‘Başka koyunlardan’ olan bu şefkatli çobanlar, Mesih’in gökteki yönetimine yeryüzünde alçakgönüllülükle hizmet ediyor (Yuhn. 10:16). Yaklaşan Bin Yıllık Hükümdarlık döneminde İsa yeterli ihtiyarlar seçecek ve “onları tüm yeryüzüne yönetici atayacak” (Mezm. 45:16). Onlar, gökteki Krallığın yönlendirmesi altında bu bin yıllık dönem boyunca Tanrı’nın toplumuyla yakından ilgilenecek.
“Yehova Orada”
10. Şehrin ismi neydi? Bu hangi güvenceyi içeriyordu?
10 Hezekiel 48:35’i okuyun. Şehir “Yehova Orada” adını taşıyordu. Bu isim bir güvence içeriyordu. Yehova’nın varlığı bu şehirde kesinlikle hissedilecekti. Yehova Hezekiel’e memleketin merkezindeki o şehri göstererek sürgündeki halka aslında şöyle diyordu: “Tekrar sizinle birlikte olacağım.” Gerçekten güven veren bir vaat.
11. Hezekiel’in gördüğü şehirden ve onun isminden neler öğrenebiliriz?
11 Hezekiel’in bildirdiği sözlerin bu kısmından hangi dersleri alabiliriz? Bu şehrin ismi bugün Tanrı’ya hizmet eden herkese şu güvenceyi verir: Yehova Tanrı yeryüzündeki sadık kullarının yanındadır ve her zaman yanında olacaktır. Bu önemli isim aynı zamanda yaşamsal bir gerçeği de vurgular: Şehrin var olmasının nedeni herhangi bir insana yetki vermek değil, Yehova’nın sevgi dolu ve makul ilkelerinin uygulanmasını sağlamaktır. Örneğin Yehova memleketi paylaştırma yetkisini bu idareye vermedi. Böyle bir durumda topraklar insanların uygun göreceği şekilde paylaştırılırdı. Bunun yerine Yehova memlekette en önemsiz görünenler de dahil, bütün kullarına Kendisi bir pay vermişti ve yöneticilerden buna saygı duymasını bekliyordu (Özd. 19:17; Hez. 46:18; 48:29).
12. (a) Şehrin dikkat çekici bir özelliği neydi? Bu neyi gösteriyordu? (b) Görüntünün bu yönü neden cemaat ihtiyarları için önemli bir hatırlatmadır?
12 İsmi “Yehova Orada” olan şehrin dikkat çekici bir özelliği daha var. Geçmişte şehirlerin koruyucu duvarları ve mümkün olduğu kadar az kapısı olurdu. Oysa bu şehrin 12 kapısı vardı (Hez. 48:30-34). Kare şeklindeki şehrin her bir yanında üç kapı bulunuyordu. Bu kadar çok kapının olması neyi gösteriyordu? Tanrı’nın tüm hizmetçileri, şehrin yöneticilerine kolayca ulaşabilirdi. Üstelik şehrin 12 kapısı onun herkese, “bütün İsrail halkına” açık olduğunu vurguluyordu (Hez. 45:6). Şehre kolayca girilebiliyor olması cemaat gözetmenleri için önemli bir hatırlatmadır. Yehova, onların dost canlısı olmalarını ve ruhi cennette yaşayan herkesin onlara kolayca ulaşabilmesini ister.
Cemaat gözetmenleri dost canlısıdır ve her zaman yardıma hazırdır (12. paragrafa bakın)
‘İbadet Etmek İçin Gelenler’ ve “Şehir İçin Çalışanlar”
13. Yehova farklı görevlerin yerine getirilmesiyle ilgili neler söyledi?
13 Şimdi Hezekiel’in yaşadığı günlere geri dönelim ve memleketin paylaştırılmasıyla ilgili kapsamlı görüntünün başka ayrıntılarına bakalım. Yehova, farklı görevler yerine getiren kişilerden söz etti. “Kutsal mekanda hizmet eden” kâhinler kurbanlar sunacak ve hizmet etmek için Yehova’nın önüne gelecekti. “Mabette hizmet eden” Levioğulları ise ‘orada yapılması gereken bütün işleri yapacaktı’ (Hez. 44:14-16; 45:4, 5). Ayrıca şehrin yakınlarında çalışanlar da vardı. Bunlar kimdi?
14. Şehri desteklemek için çalışanlar bize neyi hatırlatır?
14 Şehri desteklemek için çalışan bu kişiler “tüm İsrail kabilelerinden” geliyordu. Onların görevi “şehir için çalışanlara yiyecek olacak” ürünler yetiştirmekti (Hez. 48:18, 19). Bu düzenleme bize neyi hatırlatıyor? Bugün ruhi cennette yaşayan herkes, İsa’nın ruhla meshedilmiş kardeşlerinin hizmetini destekleme fırsatına sahiptir. Ayrıca ‘büyük kalabalıktan’ olan ve cemaatte önderlik etmek üzere tayin edilmiş kişilerin hizmetini de destekleyebiliriz (Vah. 7:9, 10). Bunu yapmanın başlıca yolu sadık hizmetkârın yönlendirmelerine istekle uymaktır.
15, 16. (a) Hezekiel’in gördüğü görüntüde başka hangi ayrıntılar dikkatimizi çekiyor? (b) Hangi benzer faaliyetlere katılma fırsatımız var?
15 Hezekiel’in gördüğü görüntü, hizmetimizle ilgili ders alabileceğimiz bir ayrıntı daha içerir. Yehova, Levioğulları dışındaki 12 kabileden olanların iki yerde faaliyet göstereceğinden söz etti: mabedin avlusunda ve şehrin otlaklarında. Bu iki yerde neler yapılıyordu? Mabedin avlusuna tüm kabileler “ibadet etmek için” geliyor ve Yehova’ya kurbanlar sunuyordu (Hez. 46:9, 24). Şehrin otlaklarında ise ürün yetiştirerek şehri destekliyorlardı. Onlardan ne öğrenebiliriz?
16 Bugün büyük kalabalıktan olanlar da benzer bir fırsata sahip. Onlar “şükran kurbanları” sunarak “mabedinde” Yehova’ya ibadet ediyorlar (İbr. 13:15; Vah. 7:9-15). Duyuru işine katılarak, cemaat ibadetlerinde cevaplarla ve ilahilerle imanlarını dile getirerek bunu yapıyorlar. Onlar Yehova’ya bu şekilde ibadet etmeyi en büyük sorumlulukları olarak görüyorlar (1. Tar. 16:29). Bunun yanında, Yehova’nın toplumundaki birçok kişi başka yollarla da Tanrı’nın teşkilatını destekliyor. Örneğin İbadet Salonları ve büro binalarının inşa ve bakımına yardım ediyorlar. Ayrıca Yehova’nın teşkilatının başlattığı başka birçok projede çalışıyorlar. Bazıları da bu projeleri maddi bağışlarıyla destekliyor. Tüm bunları yaparak “Tanrı’yı yüceltmek” için bir bakıma otlaklarda ürün yetiştiriyorlar (1. Kor. 10:31). Onlar hevesle ve sevinçle çalışıyor. Çünkü biliyorlar ki “böyle kurbanlar Tanrı’yı memnun eder” (İbr. 13:16). Siz de bu fırsatlardan tam olarak yararlanıyor musunuz?
Şehirde ve çevresindeki otlaklarda yapılan faaliyetlerden neler öğrenebiliriz? (14-16. paragraflara bakın)
“Yeni Gökler ve Yeni Bir Yer Bekliyoruz”
17. (a) Hezekiel’in gördüğü görüntü gelecekte daha büyük çapta nasıl gerçekleşecek? (b) Şehre benzeyen idari yapı Bin Yıllık Hükümdarlık döneminde kimlere yarar sağlayacak?
17 Bağış olarak ayrılan toprakla ilgili görüntü gelecekte daha büyük çapta gerçekleşecek mi? Evet, kesinlikle. Şunu düşünün: Hezekiel “kutsal bağış” olarak adlandırılan kısmın memleketin merkezinde olduğunu gördü (Hez. 48:10). Bu bize şu güvenceyi veriyor: Armagedon’dan sonra dünyanın neresinde yaşarsak yaşayalım, Yehova bizimle birlikte olacak (Vah. 21:3). Ayrıca görüntüde bir şehir olduğunu hatırlayalım. Şehre benzeyen bu idari yapı, Tanrı’nın toplumunun ihtiyaçlarıyla ilgilenmek üzere tayin edilecek kişileri temsil eder. Bin Yıllık Hükümdarlık döneminde bu idarenin etki alanı genişleyerek tüm dünyayı kapsayacak. ‘Yeni yere’ yani yeni insanlık toplumunu oluşturan herkese sevgiyle rehberlik sağlayıp yol gösterecek (2. Pet. 3:13).
18. (a) Şehre benzeyen bu idarenin Tanrı’nın yönetimiyle uyum içinde olacağından neden emin olabiliriz? (b) Şehrin ismi bize hangi konuda güven veriyor?
18 Şehre benzeyen bu idarenin Tanrı’nın yönetimiyle tam bir uyum içinde olacağından neden emin olabiliriz? Çünkü Tanrı’nın Sözünden, yerdeki 12 kapılı bu şehrin gökte bulunan 12 kapılı başka bir şehre benzediğini öğreniyoruz. Adı “Yeni Yeruşalim” olan gökteki şehir, Mesih’le birlikte hüküm sürecek 144.000 kişiden oluşur (Vah. 21:2, 12, 21-27). Bu bize şunu gösterir: Yeryüzündeki bu idari yapı, Tanrı’nın gökteki Krallığının kararlarıyla tam bir uyum içinde olacak ve bunları titizlikle yerine getirecek. Şehrin adının “Yehova Orada” olması her birimize bir konuda güven veriyor; saf ve temiz ibadet cennet yeryüzünde sonsuza dek var olmaya ve gelişmeye devam edecek. Bizi muhteşem bir gelecek bekliyor!
-