Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türk İşaret Dili
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • nwt 1. Korintoslular 1:1-16:24
  • 1. Korintoslular

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • 1. Korintoslular
  • Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi
Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi
1. Korintoslular

Korintoslulara Birinci Mektup

1 Tanrı’nın isteğiyle+ İsa Mesih’in elçisi+ olmak üzere çağrılan Pavlus’tan ve Sostenis+ kardeşimizden, 2 Tanrı’nın Korintos’taki+ cemaatine; her yerde Efendimizin, İsa Mesih’in adıyla yakaranlarla+ beraber, onların ve bizim Efendimiz olan Mesih İsa’yla+ birlik içine getirilerek kutsal kılınmış,+ kutsal kişiler+ olmak üzere çağrılmış sizlere,

3 Babamız Tanrı’nın ve Efendimiz İsa Mesih’in+ lütfu+ ve barışı+ sizinle olsun.

4 Mesih İsa yolunda+ size bağışladığı lütfu+ düşünerek, sizin için Tanrı’ya daima şükrediyorum. 5 Çünkü Mesih yolunda her yönden zenginleştiniz;+ bilgi+ açısından eksiksiz olup, gereği gibi konuşabilecek durumdasınız. 6 Ayrıca, Mesih+ hakkında anlatılanlar içinizde sağlam bir yer edindi. 7 Öyle ki, Efendimiz İsa Mesih’in ortaya çıkışını+ dört gözle beklerken hiçbir armağandan+ yoksun kalmadınız. 8 Ve O sizi sona kadar pekiştirerek+ Efendimiz İsa Mesih’in+ gününe+ yüz akıyla+ erişmenizi sağlayacak. 9 Sizi Efendimiz olan Oğlu İsa Mesih’le ortak+ olmaya çağıran Tanrı’dır; ve O güvenilirdir.+

10 Kardeşler, bu tembihim+ Efendimiz İsa Mesih’in adıyladır.+ Konuşmalarınız tam bir fikir birliği yansıtmalı,+ aranızda ayrılıklar olmamalı;+ aynı zihniyetle ve aynı doğrultuda düşünerek+ aranızda gereken birliği sağlayın. 11 Çünkü kardeşlerim, Kloi’nin ev halkından öğrendiğime göre+ aranızda uyuşmazlıklar varmış. 12 Demek istediğim, her biriniz, “Ben Pavlusçuyum”, “Ben Apollosçuyum”,+ “Ben Kifasçıyım”, “Ben Mesihçiyim”, diyormuşsunuz. 13 Böylece Mesih’i bölmüş oluyorsunuz.+ Sizin için direğe gerilen Pavlus muydu? Ya da Pavlus’un adıyla mı vaftiz edildiniz?+ 14 Çok şükür ki Krispos+ ve Gayus+ dışında sizden kimseyi vaftiz etmedim. 15 Dolayısıyla kimse benim adımla vaftiz edildiğinizi söyleyemez. 16 Bir de İstefanas’ın ev halkını+ vaftiz ettim; diğerlerine gelince, başka birini vaftiz ettiğimi hatırlamıyorum. 17 Mesih beni vaftiz etmeye değil, iyi haberi duyurmaya gönderdi;+ ancak bu işi bilgece konuşmalarla+ yapmıyorum, yoksa Mesih’in işkence direğini* yararsız hale getiririm.

18 İşkence direği hakkındaki söz yok olma yolundakilere+ göre akılsızcadır;+ kurtulma yolunda+ olan bizlere göre ise Tanrı’nın gücünü+ gösterir. 19 Nitekim şöyle yazılmıştır: “Bilgelerin bilgeliğini* silip atacağım,+ akıllıların aklını+ hiçe sayacağım.”+ 20 Bu dünyanın+ bilgeleri nerede? Kanun uzmanları* nerede?+ Tartışmacıları nerede?+ Tanrı dünyanın bilgeliğini akılsızlığa çevirmedi mi?+ 21 Dünya kendi bilgeliğiyle+ Tanrı’yı tanıyamadı;+ böylece Tanrı, iman edenleri dünyaya duyurulan ve akılsızca+ bulunan sözle kurtarmayı uygun gördü. Bu, Tanrı’nın hikmetiydi.

22 Gerçekten de, Yahudiler alamet isterler,+ Yunanlılar bilgelik ararlar.+ 23 Biz ise direğe gerilmiş Mesih’i+ duyururuz; o, Yahudilerin önünde bir engel,+ diğer milletler içinse akılsızca bir şeydir.+ 24 Oysa hem Yahudilerden hem de Yunanlılardan davet edilenler için Mesih, Tanrı’nın gücü+ ve Tanrı’nın hikmetidir.+ 25 Çünkü Tanrı’dan gelen bir şey akılsızca görülse de insanlarınkinden daha akıllıcadır, Tanrı’dan gelen bir şey zayıf görülse de insanlarınkinden daha güçlüdür.+

26 Kardeşler, O’nun size yaptığı daveti de görüyorsunuz; çağrılanlar+ arasında insani açıdan bilge,+ güçlü+ ya da soylu çok fazla kişi yoktur; 27 Tanrı bilgeleri utandırmak için dünyanın akılsız saydıklarını seçti,+ güçlüleri utandırmak için dünyanın zayıf saydıklarını seçti.+ 28 Dünyanın sıradan sayılan ve hor görülen şeylerini seçti; olanları yok saymak üzere,+ olmayanları+ seçti; 29 şöyle ki, hiçbir insan Tanrı’nın önünde övünemesin.+ 30 O’nun sayesinde Mesih İsa’yla birlik içindesiniz. Biz Tanrı’nın hikmetini Mesih’te gördük;+ doğruluğa,+ kutsallığa,+ fidyeyle kurtuluşa+ erişmemizi de o sağladı. 31 Bu yüzden de tıpkı yazıldığı gibi olsun: “Övünen Yehova’yla* övünsün.”+

2 Böylece kardeşler, ben de yanınıza gelip Tanrı’nın kutsal sırrını+ size bildirdiğimde, sözlerle+ ya da bilgelikle sizi etkilemeye çalışmadım. 2 Aranızda İsa Mesih ve onun direğe gerilişi dışında hiçbir şey bilmeyen+ biri olarak bulunmaya kararlıydım. 3 Size zayıf, korku içinde titreyen biri olarak geldim.+ 4 Sizi bilgece sözlerle ikna ederek değil, Tanrı’nın ruhunun ve gücünün kanıtlarını göstererek+ konuştum ve haberi duyurdum ki, 5 imanınız insanların bilgeliğine değil,+ Tanrı’nın gücüne+ dayansın.

6 Evet, biz de olgun kişiler+ arasında bilgelikten* söz ediyoruz, ancak bu şimdiki ortama ve onun yöneticilerine+ özgü bilgelik+ değildir; onlar yok olup gidecekler.+ 7 Biz, Tanrı’nın kutsal bir sırdaki+ hikmetinden söz ediyoruz; bu, bizim onurlandırılmamız için, ortamların oluşmasından önce+ O’nun kararlaştırdığı saklı hikmettir. 8 Bu hikmeti şimdiki ortamın yöneticilerinden+ hiçbiri anlamaz;+ eğer anlasalardı, yüce Efendimizi direğe germezlerdi.+ 9 Tıpkı yazıldığı gibi: “Gözlerin görmediği, kulakların duymadığı ve insanın hayal bile edemediği şeyleri Tanrı Kendisini sevenler için hazırladı.”+ 10 Tanrı ruhu aracılığıyla+ bunları bize açıklamıştır;+ çünkü ruh+ her şeyi, Tanrı’nın derin+ şeylerini bile araştırır.

11 İnsanlar arasında, bir insana ait şeyleri o insanın kendi ruhundan+ başka kim anlayabilir? Aynı şekilde, Tanrı’ya ait şeyleri de Tanrı’nın ruhundan+ başka kimse anlayamaz. 12 Biz bu dünyanın ruhunu+ değil Tanrı’dan gelen ruhu+ aldık, böylece Tanrı tarafından bize bağışlanan şeyleri anlayabiliriz.+ 13 Bunları da insan bilgeliğinin değil+ ruhun öğrettiği+ sözlerle söylüyoruz; bunu, ruhi konuları açıklamak üzere ruhi sözleri kullanarak+ yapıyoruz.

14 Bedensel düşünüşlü insan* Tanrı’nın ruhuna ait şeyleri kabul etmez; onları akılsızca bulur ve anlayamaz,+ çünkü bunlar ruhun yönlendirmesiyle değerlendirilecek şeylerdir. 15 Öte yandan ruhi düşünüşlü+ insan* her şeyi değerlendirebilir, fakat kendisinin hiçbir insan tarafından değerlendirilmesi söz konusu değildir.+ 16 “Yehova’nın düşünüşünü+ kim anlıyor ki O’na akıl verebilsin?”+ Biz ise Mesih’in düşünüşüne+ sahibiz.

3 Kardeşler, sizinle ruhi düşünüşlü kişilerle+ konuşur gibi konuşamamıştım; bedensel düşünüşlü kişilerle, Mesih yolunda henüz emekleyenlerle+ konuşur gibiydim. 2 Sizi katı gıdayla değil sütle besledim,+ çünkü henüz yeterince güçlü değildiniz. Aslında şimdi de değilsiniz.+ 3 Çünkü hâlâ bedensel düşünüştesiniz.+ Aranızdaki kıskançlıklar ve çekişmeler,+ bedensel düşünüşlü kişiler olduğunuzu ve diğer insanların yolundan gittiğinizi göstermiyor mu?+ 4 Örneğin, aranızdan biri “Ben Pavlusçuyum”, diğeri “Ben Apollosçuyum”+ diyorsa, diğer insanlardan ne farkınız kalır?

5 Peki, Apollos kim?+ Ya da Pavlus kim? Her biri Rabbin kendisine verdiği işi yaparak iman etmenizde aracı olmuş hizmetkârlardır.+ 6 Ben diktim,+ Apollos suladı,+ fakat Tanrı büyüttü.+ 7 O halde ne diken ne de sulayan kişinin bir önemi var,+ çünkü büyüten Tanrı’dır.+ 8 Diken de sulayan da birdir,+ her biri emeğine göre karşılığını alacaktır.+ 9 Biz Tanrı’nın iş arkadaşlarıyız.+ Sizler Tanrı’nın işlenen tarlası,+ Tanrı’nın binasısınız.+

10 Ben, Tanrı’nın bana bağışladığı lütfa+ dayanarak akıllı bir yapı ustası gibi temel attım,+ bir başkası da onun üzerine bina inşa ediyor. Fakat herkes inşa işini nasıl yaptığına dikkat etsin.+ 11 Çünkü kimse atılmış temelden,+ İsa Mesih’ten başka bir temel atamaz.+ 12 Eğer biri bu temelin üzerine altın, gümüş, değerli taşlarla, biri de ahşap, saz ya da saman kullanarak bir yapı kurarsa, 13 her birinin işi belli olacak, çünkü gün onun ne olduğunu gösterecek. Ateş onu açığa vuracak,+ herkesin yaptığı işin niteliğini ortaya koyacaktır. 14 Eğer bu temelin üzerine inşa ettiği yapı ayakta kalırsa,+ kişi karşılığını görecek.+ 15 Fakat işi yanarsa, kişi zararını çekecek; yine de kendisi kurtulacak,+ ancak ateş içinden geçercesine.+

16 Sizler Tanrı’nın mabedisiniz+ ve Tanrı’nın ruhu içinizde durmaktadır,+ bunu bilmiyor musunuz? 17 Biri Tanrı’nın mabedini harap ederse Tanrı da onu harap edecektir,+ çünkü Tanrı’nın mabedi kutsaldır;+ o mabet+ sizsiniz.+

18 Kimse kendini kandırmasın. Aranızdan biri bu ortamın ölçüleriyle kendini akıllı görüyorsa,+ tam tersi akılsız olsun; çünkü ancak böylece akıllı olabilir.+ 19 Bu dünyanın aklı Tanrı’nın gözünde akılsızlıktır,+ tıpkı yazıldığı gibi: “O akıllıları kendi kurnazlıklarıyla kapana kıstırır.”+ 20 Yine şöyle yazılmıştır: “Yehova bilgelerin düşüncelerinin boş olduğunu bilir.”+ 21 Öyleyse kimse insanlarla övünmesin; çünkü her şey sizindir.+ 22 Pavlus, Apollos,+ Kifas, dünya, hayat, ölüm, şu anda var olan şeyler, ileride olacak şeyler,+ hepsi sizindir. 23 Siz ise Mesih’insiniz;+ Mesih de Tanrı’nındır.+

4 İnsanlar bizi Mesih’in emrinde çalışanlar+ ve Tanrı’nın kutsal sırlarının+ kâhyaları+ olarak görsün. 2 Bu arada, kâhyada+ aranan özellik, sadık+ biri olmasıdır. 3 Bu noktada sizin tarafınızdan ya da bir mahkeme tarafından yargılanmak+ benim için son derece önemsiz bir şeydir. Ben de kendimi yargılamam. 4 Gerçi benim vicdanım her yönden rahat.+ Ancak bu beni aklamaz, çünkü beni yargılayan Yehova’dır.+ 5 Öyleyse, Efendimiz gelene dek,+ vaktinden önce hiçbir şeyi yargılamayın.+ O, karanlıktaki gizli şeyleri gün ışığına çıkaracak+ ve yüreklerdeki niyetleri ortaya koyacak;+ o zaman herkese övgü Tanrı’dan gelecek.+

6 Kardeşler, iyiliğiniz için kendimi ve Apollos’u+ örnek olarak kullanıp bunları söyledim ki, ‘Yazılanların dışına çıkmayın’+ ilkesini öğrenesiniz. O zaman kimse birini tutup+ diğerine karşı böbürlenmez.+ 7 Çünkü kim seni diğerinden farklı+ kılıyor? Gerçekten de, almadan sahip olduğun bir şey var mı?+ Aldınsa,+ neden almamış gibi övünüyorsun?+

8 Yoksa siz zaten doydunuz mu? Yoksa şimdiden zengin mi oldunuz?+ Yoksa bizsiz saltanat sürmeye+ mi başladınız? Keşke gerçekten krallar olarak saltanat sürmeye başlamış olsaydınız da, biz de sizinle birlikte saltanat sürseydik.+ 9 Sanırım Tanrı biz elçileri ölüme mahkûm edilenler+ gibi, en son sırada sergiledi;+ dünyaya, meleklere+ ve insanlara+ seyirlik+ oyun olduk. 10 Biz Mesih uğruna akılsızlarız,+ sizse Mesih yolunda akıllılarsınız;+ biz zayıfız,+ siz güçlüsünüz;+ sizler itibarlısınız,+ bizse itibarsızız.+ 11 Şu ana dek açlık+ ve susuzluk+ çektik, üstümüzde başımızda yok,+ itilip kakılıyoruz,+ yerimiz yurdumuz yok,+ 12 didinip duruyoruz,+ ellerimizle emek vererek çalışıyoruz.+ Hakaret gördüğümüzde iyi sözlerle karşılık veriyoruz;+ zulüm gördüğümüzde katlanıyoruz;+ 13 iftiraya uğradığımızda nezaketle konuşuyoruz;+ şimdiye dek tüm dünyanın döküntüsü, her şeyin süprüntüsü sayıldık.+

14 Bunları yazarken amacım sizi utandırmak değil, size sevgili çocuklarım+ olarak tembihte bulunmaktır. 15 Mesih yolunda on bin tane eğiticiniz+ bile olsa, bu çok sayıda babanız olduğu anlamına gelmez.+ Çünkü iyi haber aracılığıyla Mesih İsa yolunda sizin babanız ben oldum.+ 16 Bu yüzden de sizden rica ediyorum, beni örnek alın.+ 17 Timoteos’u bu nedenle size gönderiyorum,+ kendisi Efendimizin yolunda benim sadık ve sevgili çocuğumdur;+ Mesih İsa’nın hizmetinde izlediğim yöntemleri+ size o hatırlatacak. Zaten ben de her yerde, her cemaatte bunları öğretiyorum.

18 Bazıları sanki aslında yanınıza gelmeyecekmişim gibi böbürleniyorlar.+ 19 Fakat, Yehova isterse,+ çok yakında geleceğim ve o böbürlenenlerin sözleri değil de güçleri neymiş, göreceğim. 20 Çünkü Tanrı’nın krallığının temelinde güç yatar, söz değil.+ 21 Hangisini istersiniz, size değnekle mi,+ yoksa sevgiyle ve yumuşak bir tutumla+ mı geleyim?

5 Aranızda cinsel ahlaksızlık*+ olduğu bildirildi, hem de milletlerden insanlar arasında bile olmayan türden bir ahlaksızlık; bir adam babasının karısıyla birlikteymiş.+ 2 Sizse hâlâ böbürleniyor+ musunuz? Oysa yas tutmanız+ ve bunu yapan kişiyi aranızdan atmanız+ gerekmez mi? 3 Bana gelince, bedenen yanınızda değilsem de ruhen sizinleyim ve elbette bunu yapan adama sanki oradaymışım gibi zaten hükmü verdim.+ 4 Bir araya toplandığınız zaman, Efendimiz İsa’nın gücüyle benim ruhumun da sizinle olduğunu+ bilerek, Efendimiz İsa adına 5 böyle bir adamı Şeytan’a teslim edin+ ki, cemaatte bedensel düşünüş yok edilsin ve böylece Efendimizin gününde+ ruhi düşünüş+ korunabilsin.

6 Bu övünülecek+ bir şey değil. Azıcık mayayla tüm hamur+ mayalanır,+ bilmez misiniz? 7 Mayasız olmanız gerektiğine göre, eski mayayı kaldırıp atın ve yeni bir hamur+ olun. Unutmayın ki bizim Fısıh kuzumuz+ olan Mesih+ kurban edilmiştir.+ 8 Öyleyse biz de bayramımızı+ eski mayayla,+ kötülük ve fenalık+ mayasıyla değil,+ mayasız olan içtenlik ve hakikat+ ekmeğiyle kutlayalım.

9 Mektubumda size, cinsel ahlaksızlık yapanlarla görüşmeyi kesmenizi yazmıştım. 10 Ancak sözünü ettiğim, bu dünyadaki+ tüm ahlaksızlar,+ açgözlüler ve gaspçılar ya da putperestler değildi. Yoksa gerçek anlamda dünyadan çıkmak zorunda kalırdınız.+ 11 Fakat şimdi size şunu yazıyorum: Kardeş olarak bilindiği halde cinsel ahlaksızlık yapan ya da açgözlü,+ putperest, sövücü, içkici+ ya da gaspçı olan kişiyle görüşmeyi kesin;+ böyle biriyle yemek bile yemeyin. 12 Dışarıdaki+ kişileri yargılamak benim işim mi? Siz içinizdekileri yargılamaz mısınız?+ 13 Dışarıdakileri ise Tanrı yargılayacak.+ Siz “Kötü adamı aranızdan çıkarın.”+

6 Aranızdan biri, diğeriyle bir davası+ olduğunda neden mahkemeye gitmeye kalkışır? Neden konuyu kutsal kişilere+ değil de adaletsiz insanların+ önüne götürür? 2 Yoksa kutsal kişilerin dünyayı+ yargılayacaklarını+ bilmiyor musunuz? Eğer dünyayı yargılayacak olanlar sizlerseniz, böyle sıradan+ meselelere bakmaktan aciz misiniz? 3 Melekleri yargılayacağımızı+ bilmiyor musunuz? Öyleyse, şimdiki hayata ait davalara bakamaz mıyız? 4 Eğer şimdiki hayatla ilgili bakılması gereken davalarınız+ varsa, bunları cemaatin itibar etmediği yargıçlara+ mı götürüyorsunuz? 5 Sizi utandırmak amacıyla söylüyorum.+ Gerçekten içinizde kardeşler arasındaki davalara bakabilecek tek bir hikmetli kişi yok mu+ ki, 6 kardeş kardeşi dava ediyor, hem de imansızlar önünde?+

7 Aslında aranızda davalar+ olması sizin için tam bir yenilgidir. Böyle davranacağınıza neden haksızlığa katlanmıyorsunuz?+ Dolandırılsanız bile neden bunu sineye çekmiyorsunuz?+ 8 Sizse tam tersi, haksızlık ediyor ve dolandırıyorsunuz, hem de bunu kardeşlere yapıyorsunuz.+

9 Doğruluktan uzak kişilerin Tanrı’nın krallığında mirası olmayacak, bunu nasıl bilmezsiniz?+ Aldanmayın. Ne cinsel ahlaksızlık yapanlar,+ ne putperestler,+ ne zina yapanlar,+ ne sapık amaçla kullanılan erkekler,+ ne oğlancılar,+ 10 ne hırsızlar, ne açgözlüler,+ ne içkiciler,+ ne küfürbazlar, ne de gaspçılar; hiçbirinin Tanrı’nın krallığında mirası olmayacak.+ 11 Gerçi bazılarınız böyleydiniz,+ fakat yıkanıp temizlendiniz,+ kutsal duruma getirildiniz,+ Tanrımızın+ ruhuyla ve Efendimiz İsa Mesih’in adıyla+ aklandınız.+

12 Her şeyi yapmama izin var; fakat her şey yararlı değildir.+ Her şeyi yapmama izin var;+ fakat hiçbir şeyin bana hâkim olmasına izin vermem.+ 13 Yiyecekler karnımız için, karnımız yiyecekler içindir;+ fakat Tanrı onların her ikisini de yok edecektir.+ Ancak beden ahlaksızlık için değil, Efendimiz içindir,+ Efendimiz de beden içindir.+ 14 Tanrı Kendi gücüyle+ Efendimizi dirilttiği+ gibi bizi de diriltecektir.+

15 Bedenlerinizin Mesih’in bedeninin+ uzuvları+ olduğunu bilmiyor musunuz? Öyleyse, Mesih’e ait olanı alıp fahişe uzvu mu yapayım?+ Tanrı esirgesin! 16 Evet, bilmiyor musunuz, fahişeyle birleşen onunla tek beden olur? Çünkü, “İkisi tek beden olacaklar”+ diyor. 17 Oysa Efendimize bağlanan onunla tek+ ruh+ olur. 18 Cinsel ahlaksızlıktan* kaçın.+ İnsanın işleyebileceği diğer tüm günahlar bedeninin dışında kalır; cinsel ahlaksızlık yapan ise kendi bedenine karşı günah işler.+ 19 Bedeninizin Tanrı’dan aldığınız ve sizde duran kutsal ruh+ için bir mabet+ olduğunu bilmiyor musunuz? Siz kendinize ait değilsiniz,+ 20 bedelle satın alındınız.+ Öyleyse Tanrı’yı kendi bedeninizle+ yüceltin.+

7 Yazdıklarınıza gelince; bir erkek için kadına dokunmamak+ iyi bir şeydir. 2 Ancak, cinsel ahlaksızlık+ yaygın olduğu için, her erkeğin kendi karısı+ ve her kadının kendi kocası olsun. 3 Erkek karısına hakkı olanı versin,+ kadın da kocasına aynı şekilde davransın.+ 4 Kadının bedeni üzerinde kendisinin değil kocasının yetkisi vardır;+ yine aynı şekilde erkeğin bedeni üzerinde kendisinin değil karısının yetkisi vardır.+ 5 Birbirinizi yoksun bırakmayın;+ bunu yalnızca zamanınızı tümüyle duaya ayırabilmek üzere, her iki tarafın rızasıyla ve bir süreliğine yapın.+ Sonra yeniden birlikte olun ki, nefsinize hâkim+ olamadığınız için Şeytan tarafından ayartılmayasınız.+ 6 Yine de bunu bir emir değil+ izin+ olarak kabul edin. 7 Aslında herkesin benim gibi olmasını isterdim.+ Bununla birlikte, herkesin Tanrı’dan aldığı bir armağan+ var, kimininki böyle kimininki başka türlü.

8 Evli olmayanlara+ ve dullara derim ki, benim de yaptığım gibi, öyle kalırlarsa iyi ederler.+ 9 Fakat özdenetimleri yoksa+ evlensinler, çünkü arzuyla yanıp tutuşmaktansa+ evlenmek iyidir.+

10 Evlilere şu talimatı veriyorum, aslında ben değil Efendimiz veriyor:+ Kadın kocasından ayrılmasın.+ 11 Ayrılırsa da, başkasıyla evlenmesin ya da tekrar kocasıyla barışsın. Koca da karısını bırakmasın.

12 Diğerlerine gelince, Efendimiz değil ama ben derim ki,+ bir kardeşin iman etmeyen karısı varsa ve kendisiyle oturmaya razıysa onu bırakmasın. 13 İman etmeyen biriyle evli olan kadın da, kocası kendisiyle oturmaya razıysa, onu bırakmasın. 14 Çünkü iman etmeyen koca, karısından dolayı kutsal durumdadır, iman etmeyen kadın da kardeşimizden dolayı kutsal durumdadır. Yoksa çocuklarınız da gerçekten temiz olmazdı,+ oysa şimdi kutsaldırlar.+ 15 Eğer iman etmeyen eş ayrılmaya kalkışırsa,+ ayrılsın. Kardeş ya da kız kardeş böyle durumlarda yükümlülük altında değildir, fakat Tanrı sizi barışta olmaya çağırdı.+ 16 Çünkü sen kadın olarak, kocanı kurtaramayacağını nereden biliyorsun?+ Ya da erkek olarak, karını kurtaramayacağını nereden biliyorsun?+

17 O halde herkes, Yehova kendisine ne pay verdiyse+ ve ne durumda çağırdıysa+ yaşamını öyle sürdürsün. Koyduğum kural+ tüm cemaatler için geçerlidir. 18 Bir adam sünnetliyken mi çağrıldı?+ Sünnetsiz olmasın. Sünnetsizken mi çağrıldı?+ Sünnet olmasın.+ 19 Sünnet+ bir şey değildir, sünnetsizlik+ de bir şey değildir, asıl önemli olan Tanrı’nın emirlerine uymaktır.+ 20 Herkes hangi durumda çağrıldıysa+ o durumda kalsın.+ 21 Çağrıldığında köle miydin? Bunu dert etme;+ ancak, özgür olabileceksen de bu fırsatı değerlendir. 22 Çünkü köleyken Efendimizin yoluna çağrılmış kişi özgür kılınmış biri olarak Efendimize aittir;+ özgürken+ çağrılmış kişi de Mesih’in kölesidir.+ 23 Sizler bedelle satın alındınız;+ artık insanların köleleri olmayın.+ 24 Kardeşler, herkes hangi koşullar+ içindeyken çağrıldıysa Tanrı’yla olan yakınlığını o koşullarda sürdürsün.

25 Bekârlara gelince, bu konuda Efendimizden aldığım bir emir yok, fakat Efendimizin merhametiyle+ sadık kalmış biri olarak+ görüşümü söylüyorum.+ 26 Dolayısıyla, şimdi yaşadığımız sıkıntılar göz önüne alındığında, bence insan bulunduğu durumda kalırsa iyi eder.+ 27 Bir karın varsa,+ bu bağdan kurtulmanın yolunu arama.+ Bir kadınla bağın yoksa, artık bir eş arama. 28 Ancak evlenirsen de, günah işlemiş olmazsın.+ Eğer bekâr biri evlenirse günah işlemiş olmaz. Yine de, bu kişiler kendi içlerinde birtakım sıkıntılar yaşayacaktır.+ Ben sizi bundan esirgemeye çalışıyorum.

29 Üstelik kardeşler şunu da söyleyeyim ki, vakit daralmıştır.+ Bundan böyle, eşleri olanlar eşleri yokmuş gibi olsunlar.+ 30 Ağlayanlar ağlamıyor gibi, sevinenler sevinmiyor gibi, satın alanlar bir şeyleri yokmuş gibi olsunlar. 31 Bu dünyadan+ yararlananlar da ölçüyü kaçırmasınlar; çünkü bu dünyanın sahnesi değişiyor.+ 32 Gerçekten, tasa çekmenizi istemiyorum.+ Evlenmemiş erkek, Efendimizi nasıl memnun edebileceğini düşünerek Efendimize ait şeyler için kaygı çeker. 33 Evli erkekse eşini nasıl memnun edebileceğini+ düşünerek bu dünyaya ait şeyler için kaygı çeker;+ 34 böylece ikiye bölünür. Yine, evli olmayan kadın ve kız, bedeni ve ruhu kutsal durumda olabilsin diye, Efendimize ait şeyler için+ kaygı çeker. Oysa evli kadın, kocasını nasıl memnun edebileceğini+ düşünerek bu dünyaya ait şeyler için kaygı çeker. 35 Bunu elinizi kolunuzu bağlamak için değil, kendi yararınız için söylüyorum. Dikkatiniz dağılmadan+ devamlı Efendimizin hizmetinde olarak, bekâr birine yaraşanı yapmanızı+ istiyorum.

36 Eğer kişi, bekâr biri olarak uygun davranmadığını+ düşünüyorsa, ilk gençlik çağını geçirmişse ve kendisi için doğru olan evlenmekse, bu isteğini gerçekleştirsin; günah işlemiş olmaz. Böyleleri evlensin.+ 37 Fakat biri zorlanmadan yüreğinde kararlılığını koruyorsa, kendi iradesine hâkimse ve bekâr kalma kararını yüreğinde taşıyorsa iyi yapıyor.+ 38 Öyleyse, bekârlığından vazgeçerek evlenen iyi eder,+ vazgeçmeyip evlenmeyen ise daha iyi eder.+

39 Bir kadın, kocası yaşadığı sürece ona bağlıdır.+ Fakat kocası ölürse, istediği kişiyle evlenmekte serbesttir, yeter ki Efendimizin bir takipçisi olsun.+ 40 Yine de, bence öyle kalırsa daha mutlu olur.+ Eminim bende de Tanrı’nın ruhu+ vardır.

8 Putlara sunulmuş yiyecekler+ konusuna gelince, hepimizin bilgisi var,+ bunu biliyoruz. Bilgi böbürlendirir, sevgiyse yapıcıdır.+ 2 Biri bir şey bildiğini sanıyorsa,+ aslında henüz yeterince bilgisi yok demektir.+ 3 Öte yandan, kişi Tanrı’yı seviyorsa,+ Tanrı da onu bilir.+

4 Putlara sunulmuş yiyecekleri yeme konusuna+ gelince, biliriz ki, put bir hiçtir+ ve tek bir Tanrı+ vardır. 5 Gerçi yerde+ olsun gökte+ olsun, “tanrı” denenler var;+ evet, çok sayıda “tanrı” ve çok sayıda “efendi”+ var. 6 Ancak bizim için bir tek Tanrı+ var; O Babamızdır,+ her şey O’ndan olmuştur ve biz O’nun içiniz;+ ve bir tek Efendi,+ İsa Mesih+ var, her şey onun aracılığıyla olmuştur+ ve biz de onun aracılığıyla olduk.

7 Ne var ki, bu bilgiye herkes sahip değil.+ Putlarla ilgili alışkanlıkları hâlâ zihninden atamayan kişi bir şeyi puta kurban edildiğini düşünerek+ yediğinde, onun zayıf vicdanı rahatsız oluyor.+ 8 Oysa yiyecek bizi Tanrı’nın önünde makbul duruma getirmez;+ yemezsek eksiğimiz olmaz, yersek de bize bir şey kazandırmaz.+ 9 Size tanınan bu hakla zayıfları iman yolunda bir şekilde tökezletmemeye dikkat edin.+ 10 Çünkü biri, bilgili bir kişi olarak seni put tapınağında yemeğe oturmuş görürse, zayıf vicdanı putlara sunulmuş şeylerden yemek üzere güç bulmaz mı?+ 11 Gerçekten de, zayıf kişiyi, uğruna Mesih’in öldüğü kardeşini, bilginle yıkmış olursun.+ 12 Böylece kardeşlerinize karşı günah işleyip zayıf olan vicdanlarını yaraladığınızda,+ Mesih’e karşı günah işliyorsunuz. 13 O halde, eğer yiyecek yüzünden kardeşim tökezleyecekse,+ kardeşim tökezlemesin diye bir daha asla et yemem.+

9 Ben özgür+ değil miyim? Ben elçi+ değil miyim? Efendimiz İsa’yı görmedim mi?+ Siz Efendimizin yolunda benim eserim değil misiniz? 2 Başkalarının olmasa bile, sizin durumunuzda elçiliğim kesindir, çünkü sizler Efendimiz için yaptığım elçiliğin onay mührü+ gibisiniz.

3 Beni yargılayanlara karşı savunmam şudur:+ 4 Bizim de yiyip+ içmeye hakkımız yok mu? 5 Diğer elçiler, Efendimizin kardeşleri+ ve Kifas+ gibi, iman eden bir eşle+ dolaşmaya da hakkımız yok mu? 6 Ya da, bir işte çalışmadan geçinme hakkından yoksun+ olan yalnızca Barnabas’la+ ben miyim? 7 Kim kendi harcamalarını karşılayarak askerlik hizmeti yapar? Kim bağ kurar da meyvesinden yemez?+ Kim sürü güder de sütünden içmez?+

8 Bunları insan ölçülerine dayanarak mı söylüyorum?+ Kanun+ da böyle söylemiyor mu? 9 Çünkü Musa kanununda şöyle yazılmıştır: “Harman döven öküzün ağzını bağlamayacaksın.”+ Sizce Tanrı öküzler için mi kaygılanıyor? 10 Yoksa bunu bizler için mi söylüyor? Evet, bu sözler bizler için yazılmıştır,+ çünkü çift sürenin umutla sürmesi, harman dövenin de pay alma+ umuduyla dövmesi gerekir.

11 Eğer biz size ruhi tohumlar ektiysek,+ sizden maddi ihtiyaçlar için bir ürün biçersek,+ bu büyük bir şey mi? 12 Eğer başkaları sizin üzerinizde bu tür bir hakka sahip+ oluyorsa, bizim hakkımız daha çok değil mi? Yine de, bu hakkımızı kullanmadık,+ fakat her şeye katlandık ki, Mesih hakkındaki iyi haberi engelleyebilecek bir şeye yol açmayalım.+ 13 Kutsal görevleri yerine getirenlerin mabede ait şeylerden yediğini+ ve sunakta sürekli hizmet görenlerin+ kurbana sunakla birlikte ortak olduklarını bilmiyor musunuz? 14 Aynı şekilde, Efendimiz de, iyi haberi duyuranların yaşamlarını iyi haber sayesinde sürdürmeleri+ kuralını koydu.+

15 Bense tüm bu düzenlemelerin birinden bile yararlanmadım.+ Bunları, bana da böyle yapılsın diye yazmıyorum. Çünkü öyle olacağına ölürüm daha iyi; kimsenin benim övünmemi+ boşa çıkarmasına fırsat vermem! 16 İyi haberi bildiriyorsam,+ övünmem için bir neden yok; çünkü bu benim yükümlülüğüm.+ Evet, eğer iyi haberi bildirmezsem vay halime!+ 17 Eğer bunu gönülden+ yaparsam karşılığım olur;+ gönülsüzce yapsam bile, biliyorum ki, emanet aldığım kâhyalık görevini+ yerine getirmeliyim. 18 Öyleyse, alacağım karşılık nedir? İyi haberi bildirirken, iyi haberin bana verdiği hakkı sonuna kadar kullanmadan, bu hizmeti karşılıksız+ olarak sunabilmektir.

19 Bu yüzden de, kimsenin kölesi olmayan özgür biri olduğum halde, daha çok kişiyi kazanayım+ diye kendimi herkesin kölesi+ yaptım. 20 Yahudileri kazanayım diye Yahudilerle Yahudi oldum.+ Kanunun hükmü altında olmadığım halde,+ onun hükmü altında olanları kazanayım diye, onlara kanunun hükmü altında biri gibi davrandım.+ 21 Kendim Tanrı’nın kanununa sahip olup Mesih’in kanununun+ hükmü altında olduğum halde,+ kanuna sahip olmayanları+ kazanayım diye, onlara kanunu olmayan biri gibi davrandım.+ 22 Zayıfı kazanayım diye, zayıfla zayıf oldum.+ Mümkün olan her yolla birilerini kurtarayım diye, her tür insanla+ her şey oldum. 23 Fakat her şeyi iyi haber uğruna, diğerleriyle birlikte onda payım olsun+ diye yapıyorum.

24 Şunu bilmiyor musunuz ki, bir yarışta koşucuların+ hepsi koşar, ancak ödülü+ yalnızca biri alır? Siz de öyle koşun+ ki, ödüle erişebilesiniz.+ 25 Üstelik, yarışmaya katılan herkes her konuda özdenetim+ gösterir. Tabii, onlar bunu solmaya mahkûm bir taç+ alabilmek için yaparlar, bizimkiyse solmayacak bir taçtır.+ 26 O halde, ben amaçsızca koşmuyorum;+ havayı dövercesine+ yumruk sallamıyorum. 27 Bedenimi+ yumruklayıp onu köle gibi hükmüm altına alıyorum ki, sözü başkalarına bildirdikten sonra kendim bir şekilde saf dışı kalmayayım.+

10 Şimdi kardeşler, şu konuda bilgisiz kalmanızı istemiyorum, atalarımızın hepsi bulutun+ altındaydı ve hepsi denizden geçti.+ 2 Hepsi bulutun altında denizden geçerken Musa’yla+ birlik içinde vaftiz edildiler. 3 Hepsi Tanrı’nın sağladığı* aynı yiyecekten yedi.+ 4 Hepsi Tanrı’nın sağladığı aynı içecekten içti.+ Çünkü Tanrı’nın sağladığı peşlerinden gelen kayadan+ içiyorlardı, o kaya+ Mesih’i+ temsil ediyordu. 5 Fakat, onların çoğu Tanrı’dan onay görmediler+ ve çölde serilip kaldılar.+

6 Onlar gibi zararlı arzulara+ kapılmayalım diye, bunlar bize birer derstir. 7 Putperest olmayalım; onlardan bazıları böyleydi,+ yazıldığı gibi: “Halk yiyip içmeye oturdu ve sonra kalkıp eğlenmeye başladılar.”+ 8 Cinsel ahlaksızlıktan uzak duralım; onlardan bazıları ahlaksızlık yaptılar+ ve sonuç yalnızca yıkım oldu; bir günde yirmi üç bin kişi öldü.+ 9 Yehova’yı sınamayalım;+ onlardan bazıları O’nu sınadılar,+ sonları yılanlar tarafından öldürülmek oldu.+ 10 Söylenmeyelim; onlardan bazıları söylendiler,+ sonları yok edicinin elinden oldu.+ 11 Bunlar ders alınsın diye onların başına geldi ve ortamların sonunun+ eşiğinde olan bizlere uyarı olarak yazıldı.+

12 O halde, ayaktayım diyen sakınsın, düşmesin.+ 13 Karşınıza çıkan ayartıcı durumlar herkesin karşılaştığı türden şeylerdir.+ Üstelik, Tanrı güvenilirdir;+ gücünüzün ötesinde denenmenize izin vermeyecek,+ ayartmayla karşılaştığınızda dayanabilmeniz için çıkış yolunu da sağlayacaktır.+

14 Dolayısıyla sevgili kardeşlerim, putperestlikten+ kaçın.+ 15 Size bunları, ayırt edici kişiler+ olduğunuzu düşünerek söylüyorum, sözlerimi kendiniz tartın. 16 Şükrederek aldığımız şükran kâsesi,+ Mesih’in kanına ortak olmak anlamına gelmez mi? Bölüp yediğimiz ekmek,+ Mesih’in bedenine ortak olmak anlamına gelmez mi?+ 17 Tek bir ekmek olduğundan, biz birçok kişi olmamıza rağmen+ tek bir bedeniz;+ hepimiz o ekmekten pay alıyoruz.+

18 İsrail soyundan olanlara bakın.+ Kurbanlardan yiyenler sunakla ortak olmaz mı?+ 19 Sözü nereye getirmek istiyorum? Puta kurban edilen herhangi bir şeyin ya da putun bir anlamı var mı?+ 20 Yok. Ancak dediğim şu, milletler kurban ettikleri şeyleri Tanrı’ya değil cinlere kurban ediyorlar+ ve ben sizin, cinlerle ortak olmanızı istemiyorum.+ 21 Yehova’nın kâsesinden+ içerken cinlerin kâsesinden de içemezsiniz; “Yehova’nın sofrasına”+ katılırken cinlerin sofrasına da katılamazsınız. 22 Yoksa “Yehova’yı kıskandırmaya+ mı kalkışıyoruz?” Biz O’ndan daha mı güçlüyüz?+

23 Her şeye izin vardır; fakat her şey yararlı değildir.+ Her şeye izin vardır;+ fakat her şey yapıcı+ değildir. 24 Herkes kendi yararını değil,+ başkasınınkini+ gözetsin.

25 Kasaplar çarşısında satılan her şeyi vicdani açıdan soruşturmadan+ yiyebilirsiniz.+ 26 Çünkü “Yeryüzü ve onu dolduran her şey+ Yehova’nındır.”+ 27 İman etmeyen kişilerden biri sizi davet ederse ve gitmek isterseniz, önünüze konulan bir şeyi+ vicdani açıdan soruşturmadan yiyebilirsiniz.+ 28 Ancak, biri size “Bu kurban olarak sunulmuştur” derse, bunu söyleyeni ve vicdanı hesaba katarak ondan yemeyin.+ 29 “Vicdan” derken senin değil, diğerinin vicdanından söz ediyorum. Çünkü başkasının vicdanı neden benim özgürlüğümü yargılasın?+ 30 Eğer şükürle yiyorsam, şükrettiğim+ şey konusunda neden kötüleneyim?

31 Öyleyse, ister yiyip içerken, ister başka bir şey yaparken olsun, her şeyi Tanrı’yı yüceltmek için yapın.+ 32 Yahudileri, Yunanlıları ya da Tanrı’nın cemaatini iman yolunda tökezletmemeye+ dikkat edin. 33 Aynı şekilde ben de kendi yararımı değil, başka birçok insanın yararını gözeterek her şeyde+ herkesi memnun ediyorum,+ yeter ki kurtulsunlar.+

11 Ben Mesih’i örnek aldığım gibi, siz de beni örnek alın.+

2 Her şeyde beni hatırladığınız ve geleneklerimize,+ size aktardığım şekliyle bağlı kaldığınız için sizi övüyorum. 3 Yine de, şunu bilmenizi istiyorum; her erkeğin başı Mesih,+ kadının başı erkek,+ Mesih’in başı da Tanrı’dır.+ 4 Dua ederken ya da peygamberlik sözü bildirirken başını bir şeyle örten her erkek kendi başını+ küçük düşürür. 5 Dua ederken ya da peygamberlik sözü bildirirken+ başını örtmeyen her kadın da kendi başını+ küçük düşürür; bu, saçı tıraş etmekle+ aynı şeydir. 6 Böyle durumlarda kadın başını örtmüyorsa, saçını da kestirsin; eğer saçını kısacık kestirmek ya da tıraş ettirmek kadın için küçültücüyse,+ o zaman örtsün.+

7 Erkek başını örtmemelidir, çünkü kendisi Tanrı’nın yansımasıdır,+ O’na onur kazandırır;+ kadın da erkeğe onur kazandırır.+ 8 Erkek kadından değil, kadın erkekten olmuştur.+ 9 Yine, erkek kadın için değil kadın erkek için yaratılmıştır.+ 10 Bu yüzden de kadın, meleklerden ötürü,+ yetkiye boyun eğişinin bir işaretini başında taşımalıdır.+

11 Öte yandan, Efendimizin düzenlemesinde kadın erkek olmadan, erkek de kadın olmadan var olmaz.+ 12 Çünkü kadın erkekten olduğu+ gibi, erkek de kadın aracılığıyladır;+ fakat her şey Tanrı’dandır.+ 13 Siz kendiniz karar verin: Kadının başını örtmeden Tanrı’ya dua etmesi uygun mu? 14 Doğa size öğretmiyor mu? Erkeğin uzun saçlı olması kendisi için utançtır. 15 Kadının uzun saçlı olması ise kendisine onur kazandırır.+ Çünkü saçı ona örtü+ olarak verilmiştir. 16 Farklı bir âdeti savunarak+ tartışmak isteyen varsa,+ bilsin ki, bizim için başka bir âdet söz konusu değildir, Tanrı’nın cemaatleri için de öyle.

17 Bu talimatları verirken sizi övemiyorum, çünkü toplantılarınız yarardan çok zarar getiriyor.+ 18 Öncelikle, cemaatçe bir araya geldiğiniz zaman aranızda bölünmeler olduğunu+ duyuyor ve buna bir ölçüde inanıyorum. 19 Aslında, Tanrı’nın onayına sahip kişilerin ortaya çıkması için,+ aranızda gruplaşmaların+ da olması gerekiyor.

20 Bir yerde toplandığınız zaman, Efendimizin akşam yemeğini+ bu durumda yemeniz mümkün değil. 21 Çünkü onu yeme vakti geldiğinde, herkes önce kendi yemeğini yiyor, böylece kiminiz açken kiminiz içkili durumda oluyor. 22 Peki, yiyip içmek için evleriniz yok mu?+ Yoksa siz Tanrı’nın cemaatini hor mu görüyorsunuz? Yiyecek bir şeyi olmayanları+ utandırmak mı istiyorsunuz? Bu durumda size ne diyeyim? Öveyim mi? Bu konuda övemem.

23 Ben Efendimizden aldığımı size aktardım; Efendimiz İsa ele verileceği gece+ ekmeği eline aldı, 24 şükrettikten sonra onu bölüp+ şöyle dedi: “Bu sizin uğrunuzda verilen bedenimi+ temsil eder. Beni anmak+ için bunu yapmaya devam edin.” 25 Kâseyle+ de aynı şeyi yaptı; akşam yemeğini yedikten sonra şöyle dedi: “Bu kâse benim kanıma dayanan+ yeni ahdi+ temsil eder. Onu her içtiğinizde beni anmak+ için bunu yapmayı sürdürün.” 26 Çünkü Efendimiz gelene+ dek, ekmekten her yediğinizde ve kâseden her içtiğinizde+ onun ölümünü+ duyurmuş oluyorsunuz.

27 O halde, kim layık olmayan şekilde ekmekten yer ya da Efendimizin kâsesinden içerse, Efendimizin kanına+ ve bedenine karşı suç işlemiş olur.+ 28 Kişi önce uygun durumda olup olmadığından emin olsun,+ sonra ekmekten yiyip kâseden içsin. 29 Çünkü bedenin taşıdığı anlamı ayırt edemeden ekmekten yiyip kâseden içen kişi için, yediği ve içtiği şey kendi aleyhine bir hüküm olur.+ 30 Bu yüzden birçoğunuz zayıf ve hasta, bazılarınız da ölüm uykusunda.+ 31 Ne durumda olduğumuzu ayırt edebilirsek hakkımızda olumsuz hüküm verilmez.+ 32 Ancak, böyle bir hüküm verildiğinde+ de, dünyayla+ birlikte mahkûm edilmeyelim+ diye Yehova tarafından terbiye edilmiş oluyoruz.+ 33 Sonuç olarak kardeşlerim, bu yemek+ için bir araya geldiğinizde birbirinizi bekleyin. 34 Biri açsa evde yesin.+ Böylece hüküm için+ bir araya gelmiş olmayın. Diğer konulara gelince, bunları oraya geldiğimde düzene sokacağım.

12 Ruhun verdiği yeteneklere+ gelince kardeşler, bu konuda da bilgisiz kalmanızı istemiyorum. 2 Biliyorsunuz, diğer milletlerden+ gelmiş insanlar olarak bir zamanlar şu ya da bu yolla, sesi soluğu olmayan+ putlara yönlendirilmiştiniz.+ 3 Dolayısıyla, size şunu söylemeliyim ki, kimse Tanrı’nın ruhunun etkisiyle konuşurken “İsa’ya lanet olsun!” demez;+ aynı şekilde kutsal ruhla olmadıkça kimse “İsa Efendimizdir!” de diyemez.+

4 Yetenekler çeşitli,+ fakat ruh aynıdır;+ 5 hizmetler çeşitli,+ Efendi aynıdır;+ 6 başarılan işler çeşitli,+ herkeste bunları gerçekleştiren+ Tanrı aynıdır.+ 7 Ruh herkeste yararlı bir amaca yönelik işlerle görülür.+ 8 Örneğin, kimine bu ruh aracılığıyla hikmetle konuşma+ yeteneği, kimine aynı ruh sayesinde bilgiyle konuşma+ yeteneği, 9 kimine aynı ruh yoluyla iman,+ kimine yine aynı ruhla şifa verme+ yeteneği, 10 kimine etkileyici işler gerçekleştirme,+ kimine peygamberlik sözleri bildirme,+ kimine vahiyleri ayırt etme,+ kimine farklı diller konuşma,+ kimine de dilleri tercüme etme+ yeteneği verilir. 11 Tüm bu işleri gerçekleştiren tek ve aynı ruhtur;+ o bunları dilediği gibi,+ herkese ayrı ayrı dağıtır.+

12 Nasıl beden tek olduğu halde birçok uzuvdan oluşur ve bu uzuvlar çok sayıda oldukları halde tek bir beden+ oluştururlarsa, Mesih de böyledir.+ 13 Gerçekten, ister Yahudi ister Yunanlı, ister köle ister özgür kişiler olalım, hepimiz tek ruh aracılığıyla tek bir beden oluşturmak üzere vaftiz edildik,+ hepimize aynı ruhtan içirildi.+

14 Gerçekten de, beden tek değil çok sayıda uzuvdan oluşur.+ 15 Ayak, “Ben el olmadığıma göre, bedene ait değilim” diyecek olursa, bu onun bedenden ayrı olduğunu göstermez.+ 16 Kulak da, “Ben göz olmadığıma göre, bedene ait değilim” diyecek olursa, bu onun bedenden ayrı olduğunu göstermez.+ 17 Eğer bedenin tümü göz olsaydı, işitme nasıl mümkün olurdu? Tümü işitmeye yarasaydı, koku alma nasıl mümkün olurdu? 18 Oysa Tanrı uzuvların her birini bedene dilediği gibi yerleştirdi.+

19 Hepsi aynı uzuv olsaydı,+ beden diye bir şey olur muydu? 20 Oysa şimdi çok sayıda uzuv olmalarına+ rağmen, tek bedendirler. 21 Göz, ele “Sana ihtiyacım yok” diyemez; baş da ayaklara “Size ihtiyacım yok” diyemez. 22 Tersine, bedenin daha zayıf görünen+ uzuvları gereklidir. 23 Daha az itibarlı olduğunu düşündüğümüz kısımlarına daha fazla itibar ederiz,+ böylece gösterişsiz uzuvlarımız daha güzel olur. 24 Çünkü bedenimizin güzel görünen kısımlarının bir şeye ihtiyacı yoktur. Tanrı, bedenin daha değersiz sayılan kısmına daha fazla değer vererek tüm bedeni uyumlu bir bütün haline getirdi. 25 Bunu, bedende ayrılık olmasın, tüm uzuvlar birbiriyle aynı şekilde ilgilensin+ diye yaptı. 26 Eğer bir uzuv acı çekerse, hepsi onunla birlikte acı çeker;+ bir uzuv onurlandırılırsa,+ hepsi onunla birlikte sevinir.+

27 Sizler Mesih’in bedenisiniz, ayrı ayrı uzuvlarsınız.+ 28 Tanrı cemaatte farklı üyelerin her birine bir yer verdi;+ önce elçiler,+ sonra peygamberler,+ sonra da öğretmenler;+ ayrıca, etkileyici işler yapanlar,+ şifa verme yeteneği olanlar,+ yardım sağlayanlar,+ önderlik yeteneği olanlar+ ve değişik diller konuşanlar.+ 29 Peki onların hepsi elçi mi? Hepsi peygamber mi? Hepsi öğretmen mi? Hepsi etkileyici işler yapar mı? 30 Hepsinin şifa verme yeteneği var mı? Hepsi farklı diller konuşur mu?+ Hepsi tercüman mı?+ 31 Daha önemli yetenekleri elde etmeye gayret edin.+ Yine de, size hepsinden üstün bir yol+ göstereyim.

13 Eğer insanların ve meleklerin dillerini konuşursam,+ fakat sevgim yoksa, ses çıkaran bakır çalgıdan ya da çınlayan zilden+ farkım kalmaz. 2 Eğer peygamberlik yeteneği almışsam,+ tüm kutsal sırları+ ve bilgileri biliyorsam,+ dağları yerinden kaldıracak imanım varsa,+ fakat sevgim yoksa, bir hiçim.+ 3 Varımı yoğumu insanları doyurmak için verir,+ hatta kendimi bile feda edersem;+ fakat bunu övünmek için yaparsam ve sevgim yoksa,+ bana hiçbir yararı olmaz.

4 Sevgi+ tahammül eder+ ve iyilikle davranır.+ Sevgi kıskanç değildir,+ övünmez,+ kibirlenmez,+ 5 çirkin davranışlarda bulunmaz,+ kendi çıkarını düşünmez,+ kolayca kızmaz.+ Yapılan kötülüğün hesabını tutmaz.+ 6 Haksızlığa sevinmez,+ onun sevinci hakikatle birliktedir.+ 7 Her şeye katlanır,+ her şeye inanır,+ her şeyi ümit eder,+ her şeye dayanır.+

8 Sevgi asla son bulmaz.*+ Oysa, peygamberlik, farklı diller konuşma ve bilgi gibi Tanrısal armağanlar ortadan kalkacak.+ 9 Çünkü bilgimiz+ ve peygamberliğimiz+ sınırlıdır; 10 tam olan geldiğinde+ sınırlı olan ortadan kalkar. 11 Küçük bir çocukken, çocukça konuşur, çocukça düşünür, çocukça akıl yürütürdüm; artık yetişkin bir adam oldum+ ve çocukça şeyleri bıraktım. 12 Çünkü şimdi metal bir aynayla bulanık bir görüntü elde ediyoruz,+ fakat o zaman yüz yüze göreceğiz.+ Şimdiki bilgim sınırlı, fakat o zaman, benim bilgim de Tanrı’nın benim hakkımdaki bilgisi gibi net olacak.+ 13 O halde, iman, ümit, sevgi, bu üçü var olmaya devam ediyor; yine de bunların en büyüğü sevgidir.+

14 Sevgi yolundan ayrılmayın, bununla birlikte ruhun verdiği yetenekleri+ elde etmeye, özellikle de peygamberlik sözleri bildirmeye+ hevesli olun. 2 Farklı bir dil konuşan kişi, insanlara değil Tanrı’ya söyler; çünkü, ruh aracılığıyla kutsal sırlar+ söyler, ancak söylediklerini işitenler anlamaz.+ 3 Oysa peygamberlik sözleri söyleyen kişi, konuşmasıyla insanların ruhen güçlenmesini,+ cesaret ve teselli bulmasını sağlar. 4 Farklı bir dil konuşan kişi kendini güçlendirir, peygamberlik sözleri söyleyen ise cemaati güçlendirir. 5 Hepinizin farklı diller konuşmasını+ isterim, ancak tercihim peygamberlik sözleri söylemenizdir.+ Gerçekten de, farklı diller konuşan,+ söylediklerini cemaatin güçlenmesi için tercüme etmediği sürece, peygamberlik sözleri bildiren ondan daha üstün durumdadır. 6 Şimdi kardeşlerim, yanınıza gelip farklı diller konuşsam, bir vahiy,+ bir bilgi,+ bir peygamberlik sözü aktarmadıkça ya da bir şey öğretmedikçe bunun size ne yararı olur?

7 Kaval ya da lir gibi cansız şeyler de ses verirler;+ ancak kaval ya da lir, farklı sesleri net olarak veremezlerse, onlarla ne çalındığı nasıl anlaşılır? 8 Gerçekten, borazan da belirsiz bir sesle çağrı yaparsa kim savaşa hazırlanır?+ 9 Benzer şekilde, sizin dile getirdikleriniz de anlaşılır şeyler değilse,+ söylenenler nasıl ayırt edilir? Böylece aslında havaya konuşuyor olursunuz.+ 10 Herhalde dünyada farklı dillere özgü pek çok ses vardır ve bunlardan hiçbiri anlamsız değildir. 11 Eğer konuşulan dildeki seslerin anlamını kavramıyorsam, ben konuşana yabancı olurum,+ konuşan da bana yabancı olur. 12 Öyleyse sizler de, ruhun verdiği yetenekler+ konusunda hevesli olduğunuza göre, cemaatin güçlenmesini+ sağlayan yetenekler açısından zenginleşmeye çalışın.

13 Dolayısıyla, farklı bir dil konuşan onu tercüme edebilmek+ için dua etsin. 14 Eğer farklı bir dilde dua ediyorsam, ruhun bana verdiği yetenek sayesindedir,+ bu durumda zihnimin ürettiği bir şey yoktur. 15 Öyleyse ne yapayım? Ruhun verdiği yetenekle dua ettiğim gibi, zihnimle de dua edeyim. Ruhun verdiği yetenekle şükran ilahileri+ söylediğim gibi, zihnimle de söyleyeyim.+ 16 Eğer ruhun verdiği yetenekle Tanrı’ya şükredersen, orada oturan kişiler arasında bilgisiz biri, senin ne söylediğini anlamadan, şükran duana nasıl “Amin”+ desin? 17 Gerçi güzel bir şekilde şükrettin, ancak o kişi için yapıcı olmadı.+ 18 Hepinizden daha fazla dil konuşuyorum+ ve bunun için Tanrı’ya şükrediyorum. 19 Yine de, bir cemaatte farklı dilde on bin sözcük söylemektense, başkalarını sözlerimle eğitebilmek için zihnimi kullanarak beş sözcük söylemeyi tercih ederim.+

20 Kardeşler, anlayış açısından küçük çocuklar olmayın,+ kötülük konusunda bebekler,+ anlayış açısından ise yetişkinler olun.+ 21 Kanunda şöyle yazılıdır: “Bu halkla yabancıların diliyle ve dudaklarıyla konuşacağım,+ yine de beni dinlemeyecekler. Yehova’nın sözü.”+ 22 O halde, farklı diller konuşma yeteneği iman edenler için değil, etmeyenler için+ verilen bir alamettir;+ peygamberlik sözleriyse, iman etmeyenler için değil iman edenler içindir.+ 23 Dolayısıyla, tüm cemaat bir yerde toplanır ve hepsi farklı diller konuşursa+ ve bilgisiz ya da iman etmeyen insanlar oraya gelirse, bunlar çıldırmış, demezler mi? 24 Oysa hepiniz peygamberlik sözleri söylediğiniz sırada, bilgisiz ya da iman etmeyen biri gelirse, sizin söyledikleriniz sayesinde kendi yanlışlarını görür+ ve bir iç hesaplaşma yaşar. 25 Yüreğindeki gizli şeyler ortaya çıkar+ ve yere kapanıp “Tanrı gerçekten sizinle”+ diyerek O’na tapınır.

26 Kardeşler, bundan çıkan sonuç nedir? Bir araya geldiğinizde, kiminizde mezmur, kiminizde öğretecek bir şey, kiminizde vahiy, kiminizde farklı bir dil konuşma, kiminizde de tercüme yeteneği var.+ Her ne olursa olsun, her şey yapıcı bir amaçla+ yapılsın. 27 Eğer farklı diller konuşanlar varsa, en fazla iki ya da üç kişi olsun, onlar da sırayla konuşsun ve biri tercüme etsin.+ 28 Fakat tercüman yoksa, bu kişiler cemaat içinde sessiz kalsın, yalnızca içlerinden+ Tanrı’ya söylesinler. 29 Sonra, iki ya da üç peygamber+ konuşsun, diğerleri de onların söylediklerinin anlamını kavramaya çalışsın.+ 30 Biri konuşurken, orada oturan başka birine vahiy gelirse,+ önceki sussun. 31 Herkesin öğrenmesi ve cesaret bulması+ için hepiniz tek tek peygamberlik sözleri söyleyebilirsiniz.+ 32 Peygamberler, ruhla verilen peygamberlik yeteneğini kontrolleri altında tutmalıdırlar. 33 Çünkü Tanrı kargaşa değil barış+ Tanrısıdır.+

Kutsal kişilerin tüm cemaatlerinde olduğu gibi, 34 kadın cemaatte sessizce dinlesin,+ onun konuşma yapmasına izin yoktur, Kanunun+ da dediği gibi, boyun eğsin.+ 35 Eğer bir şey öğrenmek isterse evde kocasına sorsun, kadının cemaatte konuşması ayıptır.+

36 Yoksa Tanrı’nın Sözü sizden mi çıkıp yayıldı,+ ya da yalnız size mi erişti?

37 Eğer biri kendisinin bir peygamber ya da ruhun verdiği yeteneğe sahip biri olduğunu düşünüyorsa, size yazdıklarımı kabul ettiğini göstersin; çünkü bunlar Efendimizin* emirleridir.+ 38 Bunları anlamak istemeyen anlamasın. 39 Sonuç olarak kardeşlerim, peygamberlik sözleri söylemeye hevesli olun,+ ancak farklı diller konuşmayı da engellemeyin.+ 40 Fakat her şey uygun ve düzenli biçimde olsun.+

15 Kardeşler, size bildirdiğim,+ sizin de benimseyip bağlı kaldığınız+ iyi haberi+ yeniden hatırlatıyorum. 2 Size bildirdiğim iyi habere sıkıca bağlı kalırsanız, o sözler aracılığıyla da kurtulursunuz;+ yoksa, gerçekten boşuna iman etmiş olursunuz.+

3 Kendi aldığım+ ve size de aktardığım en önemli şeylerden biri şudur: Kutsal Yazılara göre Mesih bizim günahlarımız için öldü+ 4 ve gömüldü.+ Evet o, Kutsal Yazılara göre+ üçüncü günde+ diriltildi.+ 5 Sonra Kifas’a,+ ardından onikilere göründü.+ 6 Ardından bir kerede beş yüzü aşkın kardeşe göründü. Onlardan çoğu bugün de hayattadır,+ bazılarıysa ölüm uykusuna dalmıştır. 7 Ardından Yakup’a,+ sonra tüm elçilere göründü.+ 8 Hepsinden sonra, erken doğmuş çocuğa benzeyen bana da göründü.+

9 Evet, ben elçilerin en küçüğüyüm,+ elçi olarak adlandırılmaya bile layık değilim, çünkü Tanrı’nın cemaatine zulmettim.+ 10 Fakat şu anda neysem, Tanrı’nın lütfu sayesindedir.+ O’nun bana gösterdiği lütuf boşuna olmadı,+ çünkü hepsinden çok emek verdim;+ aslında ben değil, benimle olan Tanrı’nın lütfu bunu yaptı.+ 11 Dolayısıyla, duyuran ister onlar olsun ister ben, iyi haber böyle duyuruluyor ve siz de böyle iman ediyorsunuz.+

12 Eğer Mesih’in ölüyken diriltildiği duyuruluyorsa,+ nasıl oluyor da aranızdan bazıları “dirilme yoktur” diyor?+ 13 Gerçekten dirilme yoksa Mesih de dirilmemiştir.+ 14 Mesih dirilmemişse, elbette yaptığımız duyuru da boş, imanımız da boştur.+ 15 Üstelik, biz Tanrı hakkında şahitlik ederek+ O’nun Mesih’i dirilttiğini+ söylediğimizden, O’na karşı yalancı şahitlik+ edenler durumunda oluruz; çünkü ölüler gerçekten dirilmeyecekse, Tanrı aslında Mesih’i de diriltmemiştir.+ 16 Evet, ölüler diriltilmeyecekse Mesih de diriltilmemiştir. 17 Dahası, Mesih diriltilmediyse sizin imanınız da işe yaramaz; hâlâ günahlar içindesiniz.+ 18 Mesih yolunda ölenler+ de yok olup gitmiştir.+ 19 Eğer yalnızca bu hayat için ümidimizi Mesih’e bağladıksa+ tüm insanlar arasında en acınacak durumdakiler biziz.

20 Ancak Mesih, ölüm uykusundan diriltilenlerin+ ilkidir.*+ 21 Çünkü ölüm+ bir adam aracılığıyla olduğu gibi, ölülerin dirilmesi+ de bir adam aracılığıyladır. 22 Nasıl hepsinin ölümü Âdem’le bağlantılıysa,+ yaşam almaları da Mesih’le bağlantılıdır.+ 23 Ancak herkes kendi sırası geldiğinde diriltilecek; Mesih ilktir;+ sonra, Mesih’in hazır bulunuşu sırasında,+ Mesih’in olanlar diriltilecek. 24 En sonunda, tüm yönetimleri, makamları ve iktidarları sona erdiren Mesih, krallığı Babası olan Tanrı’ya teslim edecek.+ 25 Çünkü Tanrı tüm düşmanlarını ayaklarının altına serene dek onun kral olarak saltanat sürmesi gerekir.+ 26 Son düşman olarak, ölüm sona erdirilecek.+ 27 Tanrı “Her şeyi ayakları altına sererek onun yetkisine verdi.”+ Ancak, ‘Her şey onun yetkisine verildi’+ dediğinde, her şeyi onun yetkisine vereni bunun dışında tuttuğu bellidir.+ 28 Her şey onun yetkisine verildiği zaman,+ Oğul kendisi de her şeyi onun yetkisine verenin+ yönetimine boyun eğecektir ki, Tanrı herkesin her şeyi olsun.+

29 Aksi halde, ölüler olmak üzere vaftiz edilenlerin durumu ne olur?+ Ölüler diriltilmeyecekse,+ neden bu amaçla vaftiz ediliyorlar?+ 30 Biz de neden her an tehlike içindeyiz?+ 31 Her gün ölümle yüz yüzeyim.+ Gerçekten, bunu Efendimiz Mesih İsa yolunda sahip olduğum siz kardeşlerimden ötürü, kıvançla söylüyorum.+ 32 Eğer Efesos’ta vahşi hayvanlarla boğuşurken+ bunu diğer insanlar gibi yaptımsa, bana ne yararı olur? Eğer ölüler diriltilmeyecekse, “Yiyelim, içelim, nasıl olsa yarın öleceğiz.”+ 33 Aldanmayın. Kötü arkadaşlar iyi alışkanlıkları bozar.+ 34 Aklınızı başınıza toplayın,+ doğruluk yolunu izleyin ve günahı alışkanlık edinmeyin, çünkü bazıları Tanrı bilgisinden yoksundur.+ Bunu sizi utandırmak için söylüyorum.+

35 Yine de bazıları şöyle der: “Ölüler nasıl diriltilir? Ne tür bir bedenle hayata gelirler?”+ 36 Ne kadar akılsızca! Senin ektiğin şey ölmedikçe canlanmaz ki.+ 37 Ektiğin, gelişecek bitkinin kendisi değil, bir çıplak tanedir.+ Bu bir buğday ya da herhangi bir tahıl tanesi olabilir. 38 Tanrı’nın ona uygun görüp+ verdiği bir beden vardır;+ her bir tohuma ayrı bir beden vermiştir. 39 Tüm canlıların eti de aynı değildir; insanlarınki başka, sığırlarınki başka, kuşlarınki başka, balıklarınki başkadır.+ 40 Göğe ait+ varlıklar ve yere ait varlıklar+ vardır; göğe ait varlıkların ihtişamı+ ayrı, yere ait varlıkların ihtişamı ayrıdır. 41 Güneşin ihtişamı+ başka, ayınki+ başka, yıldızlarınki+ başkadır; gerçekten parlaklık açısından yıldızlar da birbirinden farklıdır.

42 Ölülerin diriltilmesi de böyledir.+ Çürüyen yapıda ekilir, çürümeyen yapıda diriltilir.+ 43 İtibarsız durumda ekilir,+ ihtişam içinde diriltilir.+ Zayıf durumda ekilir,+ kudretle diriltilir.+ 44 Maddi varlık olarak ekilir,+ ruhi varlık olarak diriltilir.+ Maddi varlıklar olduğu gibi ruhi varlıklar da vardır. 45 Hatta şöyle yazılmıştır: “İlk insan Âdem yaşayan can* oldu.”+ Son Âdem hayat veren+ ruh+ oldu. 46 Ancak ilki ruhi değil, maddi bir varlıktı; ruhi olan sonradan geldi.+ 47 İlk adam yerden ve topraktandı;+ ikincisi göktendi.+ 48 Topraktan olan o adam+ nasılsa, topraktan olan diğerleri de öyledir; gökten olan o adam+ nasılsa, gökten olan diğerleri de öyledir.+ 49 Topraktan olanın tüm özelliklerini nasıl taşıyorsak,+ gökten olanın da tüm özelliklerini taşıyacağız.+

50 Bununla birlikte kardeşlerim, şunu söyleyeyim, etten kemikten* olan, Tanrı’nın krallığını miras alamaz,+ çürüyen de çürümezliği miras alamaz.+ 51 Bakın, size bir kutsal sır söyleyeyim: Hepimiz ölüm uykusuna dalmayacağız, fakat hepimiz değiştirileceğiz.+ 52 Bu, son borazan çalındığı sırada bir anda, göz açıp kapayana dek olacak. Borazan+ çalacak, ölüler çürümez yapıda diriltilecek ve biz değiştirileceğiz. 53 Çürümeye mahkûm olan çürümezliğe,+ ölüme mahkûm olan+ ölümsüzlüğe bürünmelidir. 54 Çürümeye mahkûm olan çürümezliğe büründüğünde ve ölüme mahkûm olan ölümsüzlüğe büründüğünde, yazılmış olan şu söz gerçekleşecek: “Ölüm+ sonsuza dek yok olup gitti.”+ 55 “Ey ölüm, nerede senin zaferin? Nerede senin zehirli iğnen?”+ 56 Ölüm getiren iğne+ günahtır ve günahın gücü Kanundan gelir.+ 57 Tanrı’ya şükürler olsun ki, bize Efendimiz İsa Mesih aracılığıyla zafer veriyor!+

58 O halde sevgili kardeşlerim, Rab* yolunda emeğinizin boşuna olmadığını bilerek,+ her zaman Rabbin işiyle meşgul,*+ kararlı ve sarsılmaz olun.+

16 Kardeşlerle*+ ilgili para yardımı+ konusunda siz de Galatya cemaatlerine+ verdiğim talimata uyun. 2 Her biriniz haftanın ilk günü kendi maddi gücüne göre kenara bir miktar ayırsın, böylece ben geldiğimde toplama işi olmasın. 3 Oraya geldiğimde, bağışınızı sizin mektuplarla onay verdiğiniz+ kişiler eliyle Yeruşalim’e göndereceğim. 4 Ancak oraya benim gitmem gerekiyorsa, onlar da yanımda gelir.

5 Fakat Makedonya’dan geçtiğim zaman yanınıza geleceğim; çünkü oradan geçmeliyim.+ 6 Belki biraz sizinle kalırım, hatta kışı orada geçiririm, sonra gideceğim yere siz beni yolcu edersiniz.+ 7 Sizi yalnızca geçerken uğrayıp görmek değil, Yehova’nın+ izniyle+ bir süre yanınızda kalmak da istiyorum.+ 8 Ancak Pentekost Bayramına dek Efesos’tayım;+ 9 önümde büyük bir faaliyet kapısı açıldı,+ fakat karşı koyanlar da çok.

10 Yine de, Timoteos+ gelirse, yanınızdayken kaygıya kapılmaması için elinizden geleni yapın, çünkü o da benim gibi Yehova’nın işinde çalışıyor.+ 11 Dolayısıyla hiç kimse onu küçümsemesin.+ Yanıma gelebilmesi için kendisini selametle yolcu edin, çünkü kardeşlerle birlikte onu bekliyorum.

12 Kardeşimiz Apollos’a+ gelince, kardeşlerle birlikte yanınıza gelmesi için çok yalvardım; ancak şimdi gelmek istemedi, fırsat bulunca gelecek.

13 Uyanık kalın,+ iman yolunda kararlı olun,+ her zaman erkekçe davranın,+ güçlü olun.+ 14 Her şeyiniz sevgiyle olsun.+

15 Kardeşler, sizden bir ricam var. İstefanas’ın ev halkının Ahaya’da ilk iman edenler+ olduğunu ve kendilerini kutsal kişilerin hizmetine verdiklerini+ biliyorsunuz. 16 Siz de böyle kişilere, bu işe katılan ve emek verenlere her zaman boyun eğin.+ 17 İstefanas,+ Fortunatos ve Ahaikos’un burada oluşuna seviniyorum, sizin yokluğunuzu hissettirmiyorlar. 18 Onlar hem sizin hem de benim gönlümü ferahlattılar.+ Böyle kişileri takdir ettiğinizi gösterin.+

19 Asya cemaatleri size selam gönderiyor.+ Akuila, Priska* ve onların evinde toplanan cemaat+ de size en içten kardeş sevgilerini gönderiyorlar. 20 Tüm kardeşlerin selamları var. Birbirinizi kardeşçe öperek kucaklayın.+

21 Ben Pavlus, selamımı kendi elimle yazıyorum.+

22 Efendimizi sevmeyen lanetli olsun.+ Gel, ey Efendimiz!+ 23 Efendimiz İsa’nın lütfu sizinle olsun. 24 Mesih İsa yolunda olan sizlere sevgilerimi gönderiyorum.

[Dipnotlar]

1Ko 1:17 Ek 17’ye bakın.

1Ko 1:19 Ya da “hikmetini”

1Ko 1:20 Sözcük anlamıyla, “yazıcı”

1Ko 1:31 Ek 1’e bakın.

1Ko 2:6 Ya da “hikmetten”

1Ko 2:14 Ya da “beden arzularıyla yönlendirilen insan”

1Ko 2:15 Ya da “Tanrı’nın ruhunun yönlendirmesine uyan insan”

1Ko 5:1 Ek 15’e bakın.

1Ko 6:18 Ya da “fuhuş”; Ek 15’e bakın.

1Ko 10:3 Sözcük anlamıyla, “ruhi”

1Ko 13:8 Ya da “başarısızlığa uğramaz”

1Ko 14:37 Ya da “Rab”, Yunanca Kyrios.

1Ko 15:20 Sözcük anlamıyla, “ilk ürün.” 23. ayet için de geçerli.

1Ko 15:45 Ek 3’e bakın.

1Ko 15:50 Sözcük anlamıyla, “et ve kan”

1Ko 15:58 Ya da “Efendi”, Yunanca Kyrios.

1Ko 15:58 Ya da “yapacak çok işiniz olsun”

1Ko 16:1 Sözcük anlamıyla, “kutsal kişiler”

1Ko 16:19 Ya da “Priskilla”

    Türk İşaret Dili Yayınları (2007-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türk İşaret Dili
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş