Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • nwt 1. Samuel 1:1-31:13
  • 1. Samuel

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • 1. Samuel
  • Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi (2025)
Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi (2025)
1. Samuel

SAMUEL BİRİNCİ KİTAP

1 Efraim’in dağlık bölgesindeki+ Ramataim-tsofim’de*+ Elkana+ isimli Efraimli bir adam yaşıyordu. O, Tsuf oğlu Tohu oğlu Elihu oğlu Yeroham’ın oğluydu. 2 Elkana’nın iki karısı vardı. Birinin adı Hanna, diğerinin adı Peninna’ydı. Peninna’nın çocukları olmuştu, fakat Hanna’nın çocuğu yoktu. 3 Elkana Göklerin* Hâkimi Yehova’ya ibadet etmek ve kurban sunmak için her yıl Şilo’ya giderdi.+ Orada Eli’nin iki oğlu Hofni ve Finehas,+ Yehova’nın kâhinleri* olarak hizmet ediyordu.+

4 Bir gün Elkana kurban sunduğunda, karısı Peninna’yla oğullarına ve kızlarına kurbandan pay verdi.+ 5 Hanna’ya ise özel bir pay verdi, çünkü onu çok seviyordu. Yehova Hanna’ya çocuk vermemişti.* 6 Ayrıca kuması Peninna da onu çok üzüyordu. Yehova Hanna’ya çocuk vermediğinden, Peninna onunla sürekli alay ediyordu. 7 Peninna her yıl Yehova’nın evine gittiklerinde+ de böyle yapardı. Onunla o kadar çok alay ederdi ki Hanna ağlar ve bir şey yemezdi. 8 Kocası Elkana Hanna’ya şöyle söyledi: “Neden ağlıyorsun, neden bir şey yemiyorsun? Niye bu kadar üzgünsün? Ben senin için on oğuldan daha iyi değil miyim?”

9 Onlar Şilo’da yiyip içtikten sonra Hanna yanlarından ayrıldı. O sırada Kâhin Eli, Yehova’nın mabedinin*+ girişinde taburede oturuyordu. 10 Hanna’nın yüreği yanıyordu; Yehova’ya dua etmeye+ ve hüngür hüngür ağlamaya başladı. 11 Şöyle diyerek bir adak adadı: “Ey Göklerin Hâkimi Yehova, lütfen ne kadar acı çektiğimi gör ve bu kulunla ilgilen. Eğer bu kulunu hatırlayıp bana bir oğul verirsen,+ ben de onu Sana vereceğim Yehova. Yaşamı boyunca Sana hizmet edecek, onun saçı hiç kesilmeyecek.”+

12 Hanna, Yehova’ya uzun uzun dua ederken Eli onu izliyordu. 13 Hanna içinden konuşuyordu; dudakları kıpırdıyor ama sesi duyulmuyordu. Bu nedenle Eli onu sarhoş sandı 14 ve şöyle dedi: “Bu sarhoş halinle burada ne işin var? Artık şarap içme.” 15 Hanna da şu karşılığı verdi: “Sarhoş değilim efendim, ne şarap içtim ne de başka bir içki. Sadece çok dertliyim ve Yehova’ya içimi döküyorum.+ 16 Ne olur bu kulunu kötü biri sanma. Çok üzgün ve kederli olduğum için uzun uzun dua ettim.” 17 O zaman Eli “Güle güle git kızım. İsrail’in Tanrısı dileğini yerine getirsin”+ dedi. 18 Hanna da “Bu kulunu hep iyi hatırla efendim” dedi. Sonra gidip yemek yedi, yüzündeki kaygılı ifade silinmişti.

19 Ertesi sabah erkenden kalktılar, Yehova’ya ibadet ettikten sonra Rama’daki+ evlerine döndüler. Elkana karısı Hanna’yla birlikte oldu ve Yehova Hanna’nın duasını cevapladı.*+ 20 Hanna bir yıl içinde* hamile kaldı ve bir oğlu oldu. “Onu Yehova’dan diledim” diyerek çocuğun adını+ Samuel* koydu.

21 Aradan zaman geçti. Elkana Yehova’ya yıllık kurbanını, ayrıca adak sunusunu* sunmak için tüm ev halkıyla birlikte yola çıktı.+ 22 Hanna ise onlarla gitmedi,+ kocasına şöyle dedi: “Çocuğu Yehova’nın evine sütten kesilince götürürüm. Ondan sonra da hep orada kalır.”+ 23 Bunun üzerine kocası Elkana şöyle dedi: “Nasıl istersen öyle yap. Çocuk sütten kesilene kadar evde kal. Yehova bu arzunu yerine getirsin.” Böylece Hanna evde kaldı, oğlunu sütten kesilene kadar emzirdi.

24 Çocuk sütten kesildikten hemen sonra onu Şilo’ya+ götürdü. Giderken yanına üç yaşında bir boğa, bir efa* un ve bir küp şarap aldı.+ Çocukla birlikte Yehova’nın evine geldi. 25 Sonra boğayı kestiler ve çocuğu Eli’ye götürdüler. 26 Hanna şöyle dedi: “Efendim bağışla, ben şurada senin yanında durup Yehova’ya dua eden kadınım.+ 27 Yehova’ya bana bu oğlu vermesi için yakarmıştım, O da dileğimi yerine getirdi.+ 28 Buna karşılık ben de oğlumu Yehova’ya veriyorum. Hayatı boyunca Yehova’ya ait olacak.”

Ve o* Yehova’nın önünde yere kapandı.

2 Sonra Hanna şöyle dua etti:

“Yüreğim Yehova’yla coşuyor,+

Yehova gücüme güç kattı.*

Artık düşmanlarıma verecek bir cevabım var,

Çünkü Sen kurtarıcısın ey Tanrım,

Bu bana sevinç veriyor.

 2 Yehova gibi kutsal* olan yok,

Ey Tanrım, Senin gibisi yok,+

Tanrımız gibi sağlam kaya yok.+

 3 Övünerek konuşmayı bırakın,

Ağzınızdan kibirli sözler çıkmasın,

Çünkü Yehova her şeyi bilen Tanrı’dır,+

O her davranışı doğru yargılar.

 4 Güçlü savaşçıların yayını parçalar,

Sendeleyenlere ise güç verir.+

 5 Açların karnı doyar,

Toklar ise ekmek uğruna çalışmak zorunda kalır.+

Kısır kadın yedi oğul doğurur,+

Bir sürü oğlu olansa yapayalnız kalır.

 6 Yehova öldürür de yaşatır da,

Mezara* indiren de O’dur, oradan çıkaran da.+

 7 Yehova yoksul da eder zengin de,+

Alçaltır da yükseltir de.+

 8 Düşkünü topraktan kaldırır,

Yoksulu kül* yığınından çıkarır.+

Onlara saygın bir yer verir,

Soylularla oturtur.

Dünyanın temelleri Yehova’nındır,+

Yeryüzünü onların üzerine yerleştirmiştir.

 9 Vefalı kullarını koruyup kollar,+

Fakat kötüleri karanlığa gömer, susturur,+

Çünkü insan kendi gücüyle üstün gelemez.+

10 Yehova Kendisiyle savaşanları parçalayacak,*+

Onlara göklerden gürleyecek.+

Yehova dünyayı bir uçtan bir uca yargılayacak,+

Kralına güç verecek,+

Meshettiği* kişinin gücüne güç katacak.”+

11 Sonra Elkana evine, Rama’ya döndü. Çocuk ise Kâhin Eli’nin yanında Yehova’ya hizmet etmeye başladı.+

12 Eli’nin oğulları kötü adamlardı;+ Yehova’ya hiç saygıları yoktu. 13 Getirilen kurbanlardan kâhinlerin pay alma hakkı vardı.+ Ancak bu adamlar şöyle yapardı: Ne zaman biri kurban sunsa, et haşlanırken kâhinin hizmetkârı elinde üç dişli büyük bir çatalla gelir, 14 çatalı kazana ya da tencereye daldırırdı. Çatalın battığı her şey kâhinin olurdu. Şilo’ya gelen İsraillilerin hepsine böyle yaparlardı. 15 Ayrıca, daha kurbanın yağı bile yakılmadan+ kâhinin hizmetkârı gelip kurban sunan kişiye şöyle derdi: “Kâhine ateşte kızartması için çiğ et ver. Senden haşlanmış et istemiyor.” 16 Kurban sunan ona “Önce yağ yakılsın,+ sonra sen istediğini alırsın” deyince, hizmetkâr “Hayır, hemen vereceksin, yoksa zorla alırım!” derdi. 17 Hizmetkârların günahı Yehova’nın gözünde çok büyüktü.+ Bu adamlar Yehova’nın sunularına saygısızlık ediyordu.

18 Bu arada Samuel küçük bir çocuk olsa da, üzerinde keten bir efodla*+ Yehova’nın önünde hizmet ediyordu.+ 19 Ayrıca annesi ona her yıl bir giysi dikerdi ve bu giysiyi kocasıyla birlikte yıllık kurbanı sunmaya geldiğinde+ oğluna getirirdi. 20 Eli, Elkana’yla karısına hayırdua edip şöyle dedi: “Yehova’ya verdiğin bu çocuğun yerine Yehova sana bu kadından başka bir çocuk versin.”+ Sonra evlerine döndüler. 21 Yehova Hanna’nın durumuyla ilgilendi, böylece kadın hamile kaldı;+ üç oğlu ve iki kızı daha oldu. Küçük Samuel de Yehova’nın hizmetinde* büyüyordu.+

22 Eli çok yaşlıydı. Oğullarının tüm İsrailoğullarına yaptıklarını+ ve Toplanma Çadırı’nın* girişinde hizmet eden kadınlarla+ yattıklarını öğrenmişti. 23 Onlara şöyle derdi: “Neden böyle yapıyorsunuz? Herkesten hakkınızda kötü şeyler duyuyorum. 24 Böyle olmaz oğullarım. Yehova’nın halkı arasında sizinle ilgili hiç iyi şeyler söylenmiyor. 25 Eğer insan insana karşı günah işlerse, biri onun için Yehova’ya yakarabilir.* Fakat insan Yehova’ya karşı günah işlerse,+ onun için kim yakarabilir?” Ne var ki onlar babalarını dinlemedi. Yehova onları öldürmeye karar vermişti.+ 26 Bu arada küçük Samuel büyüyor, hem Yehova’nın hem de insanların takdirini kazanıyordu.+

27 Bir gün, Tanrı’nın bir hizmetkârı* Eli’ye gelip şöyle dedi: “Yehova şunları diyor: ‘Senin atan ve ailesi Mısır’da Firavun’a* kölelik ederken, Kendimi onlara açıkça tanıtmadım mı?+ 28 Benim kâhinim olsun, sunağıma+ çıkıp kurban sunsun, buhur yaksın* ve önümde efod giysin diye tüm İsrail kabileleri arasından onu seçtim.+ İsrailoğullarının ateşte sunduğu tüm sunuları da senin atana ve onun soyuna verdim.+ 29 Neden evimde+ sunulmasını emrettiğim kurbanlara ve sunulara saygısızlık ediyorsunuz? Halkım İsrail’in verdiği sunuların en iyi kısımlarını yiyip duruyorsunuz.+ Neden oğullarını Benden daha çok önemsiyorsun?

30 Bu yüzden İsrail’in Tanrısı Ben Yehova şöyle diyorum: “Senin ailenin ve atanın ailesinin her zaman Bana hizmet edeceğini söylemiştim.”+ Fakat şimdi Ben Yehova şöyle diyorum: “Buna artık izin veremem! Çünkü Beni yücelteni yüceltirim,+ Beni küçümseyen ise küçük düşürülür.” 31 İşte, senin de babanın ailesinin de gücünü elinden alacağım günler geliyor. Öyle ki, ailenden hiçbir adam yaşlanacak kadar yaşamayacak.+ 32 İsrail Benim iyiliklerimi tadarken, sen evimde sadece düşmanlıkla karşılaşacaksın.+ Ailende bir daha hiçbir adam kendi yaşlılığını göremeyecek. 33 Senin soyundan sunağımda hizmet etmesine izin verdiğim kişi yüzünden gözünün ışığı sönecek ve kedere boğulacaksın. Ailenden çok sayıda kişi kılıçla öldürülecek.+ 34 Bu söylediklerimin doğru olduğuna dair senin için işaret şu olacak: Oğulların Hofni ve Finehas aynı gün ölecek.+ 35 Sonra Kendim için sadık bir kâhin çıkaracağım.+ Bu kâhin isteğime göre hareket edecek. Onun soyunun kalıcı olarak kâhinlik etmesini sağlayacağım ve o her zaman seçtiğim* kişiye hizmet edecek. 36 Ailenden kim hayatta kaldıysa, kâhinimin önünde eğilip bir parça gümüş ve bir somun ekmek için iş dilenecek. “Ne olur bana bir kâhinlik görevi ver de bir lokma ekmek yiyeyim” diyecek.’”+

3 Bu arada küçük Samuel, Eli’nin yanında Yehova’ya hizmet ediyordu.+ O günlerde Yehova insanlara sözünü nadiren iletiyordu; görüntüler*+ de azalmıştı.

2 Bir gün Eli yatağında yatıyordu. Artık gözleri iyice zayıflamış, görmez olmuştu.+ 3 Tanrı’nın evindeki şamdan*+ henüz sönmemişti. Samuel Tanrı’nın sandığının* bulunduğu yerde, Yehova’nın mabedinde* yatıyordu.+ 4 Yehova Samuel’e seslendi, Samuel de “Efendim!” dedi. 5 Eli’nin yanına koşup “Bana mı seslendin?” dedi. Eli “Hayır seni çağırmadım, git yat” dedi. O da gidip yattı. 6 Sonra Yehova tekrar “Samuel!” diye seslendi. Bunun üzerine Samuel kalktı ve Eli’ye gidip “Beni çağırdın, geldim” dedi. Fakat o “Hayır çağırmadım oğlum, git yat” dedi. 7 (Samuel henüz Yehova’yı yakından tanımıyordu ve Yehova ona sözünü bildirmeye henüz başlamamıştı.)+ 8 Yehova üçüncü kez “Samuel!” diye seslendi. O da kalkıp Eli’nin yanına gitti ve “Beni çağırdın, geldim” dedi.

O zaman Eli çocuğa seslenenin Yehova olduğunu anladı. 9 Bu nedenle Samuel’e şöyle dedi: “Git yat. Eğer sana yeniden seslenirse ‘Söyle Yehova, kulun Seni dinliyor’ dersin.” Samuel de gidip yattı.

10 Sonra Yehova yine “Samuel! Samuel!” diye seslendi. Samuel de “Söyle efendim, kulun Seni dinliyor” dedi. 11 Yehova Samuel’e şunları söyledi: “İsrail’de öyle bir şey yapacağım ki, bunu duyan herkes şaşkınlıktan donup kalacak.*+ 12 O gün, Eli ve ailesi hakkında söylediğim her şeyi tam olarak yerine getireceğim.+ 13 Ona de ki, kendisinin de bildiği+ suç yüzünden ailesine verdiğim hüküm hep geçerli olacak. Çünkü oğulları Tanrı’ya hakaret etti+ ama Eli onları azarlamadı bile.+ 14 Bu yüzden yemin ettim, hiçbir sunu ya da kurban Eli’nin ailesinin suçuna kefaret* edemeyecek.”+

15 Samuel sabaha kadar yattıktan sonra kalktı ve Yehova’nın evinin kapılarını açtı. Gördüğü görüntüyü Eli’ye anlatmaktan korkuyordu. 16 Eli “Samuel, oğlum!” diye seslendi. Samuel de “Efendim!” dedi. 17 Eli şöyle dedi: “Sana ne söyledi? Lütfen benden gizleme. Tanrı’nın sözlerinin bir kelimesini bile gizlersen, O da seni en ağır şekilde cezalandırsın.” 18 Bunun üzerine Samuel Eli’ye her şeyi anlattı, ondan hiçbir şey gizlemedi. Eli de “Yehova böyle istemiş, nasıl uygun görüyorsa öyle yapsın” dedi.

19 Samuel büyüyordu, Yehova hep onun yanındaydı+ ve sözlerinin hiçbirini boşa çıkarmadı. 20 Dan’dan Beer-şeba’ya kadar tüm İsrail, Yehova’nın Samuel’i peygamber olarak seçtiğini anladı. 21 Yehova Şilo’da Samuel’e görünmeye devam etti. Yehova sözlerini Samuel’e orada bildirdi, böylece Yehova Kendisini ona tanıttı.+

4 Samuel Tanrı’nın sözlerini tüm İsrail’e bildiriyordu.

O dönemde İsrailoğulları Filistilerle savaşmak üzere harekete geçti ve Eben-ezer yakınlarında ordugâh kurdular. Filistiler de Afek’te ordugâh kurmuştu. 2 Sonra Filistiler savaş düzeni alıp İsrailoğullarıyla savaştı. İsrailoğulları kaybetmeye başladı. Filistiler onları yendi ve savaş alanında yaklaşık 4.000 kişiyi öldürdü. 3 Askerler ordugâha dönünce İsrail ihtiyarları* şöyle dedi: “Yehova neden bugün Filistilere yenilmemize izin verdi?+ Hadi Yehova’nın Ahit Sandığı’nı Şilo’dan buraya getirelim.+ Sandık yanımızda olsun ki bizi düşmanın elinden kurtarsın.” 4 Bunun üzerine Şilo’ya adamlar gönderdiler ve kerubiler* üzerinde,* tahtında oturan+ Göklerin Hâkimi Yehova’nın Ahit Sandığı’nı getirttiler. Eli’nin iki oğlu Hofni ve Finehas+ da Tanrı’nın Ahit Sandığı’yla birlikte geldi.

5 Yehova’nın Ahit Sandığı ordugâha getirilir getirilmez tüm İsrailliler öyle yüksek sesle bağırdı ki yer yerinden oynadı. 6 Bağırışları duyan Filistiler, “İbranilerin ordugâhından gelen bu gürültü de ne?” diye sordular. Sonunda Yehova’nın sandığının ordugâha getirildiğini öğrendiler. 7 Filistiler korkup “Tanrı ordugâha gelmiş!”+ dediler. Bunun üzerine birbirlerine şunları söylediler: “Eyvah! Böyle bir şey daha önce hiç olmamıştı. 8 Mahvolduk! Bu büyük Tanrı’nın elinden bizi kim kurtaracak? Çölde Mısırlıların başına her tür belayı getiren Tanrı bu.+ 9 Fakat şimdi cesur olalım ve erkekçe davranalım ki, İbranilerin bize kulluk ettiği gibi biz de onlara kulluk etmeyelim.+ Erkekçe davranıp savaşalım!” 10 Bunun üzerine Filistiler İsrailoğullarıyla savaştı ve onları yenilgiye uğrattı.+ İsrailoğullarının hepsi kaçıp evine gitti. Büyük bir kıyım oldu ve 30.000 İsrailli asker öldü. 11 Dahası Tanrı’nın sandığı ele geçirildi ve Eli’nin iki oğlu Hofni ve Finehas da öldü.+

12 O gün Benyamin kabilesinden bir adam cepheden koşa koşa Şilo’ya gitti; üzüntüden giysilerini yırtmış, başına toprak saçmıştı.+ 13 Adam Şilo’ya vardığında, Eli yol kenarında tabureye oturmuş bekliyordu, çünkü Tanrı’nın sandığı için çok endişeliydi.+ Adam şehre girip durumu haber verince bütün şehir feryat etmeye başladı. 14 Feryatları duyan Eli, “Bu kargaşa da nedir?” diye sordu. Adam aceleyle onun yanına gelip olanları anlattı. 15 (Eli 98 yaşındaydı ve gözleri görmüyordu.*)+ 16 Adam “Cepheden geliyorum, oradan bugün kaçtım” dedi. Eli de “Oğlum, neler oldu?” diye sordu. 17 Haber getiren adam şöyle dedi: “İsrailoğulları Filistilerden kaçtı, çünkü büyük bir yenilgiye uğradılar.+ İki oğlun Hofni ve Finehas da öldürüldü+ ve Filistiler Tanrı’nın sandığını ele geçirdi.”+

18 Adam Tanrı’nın sandığından söz edince, şehir kapısının yanında taburede oturan Eli arkaya doğru düştü. Yaşlı ve şişman olduğundan boynu kırılarak öldü. İsrail’de 40 yıl hâkimlik yapmıştı. 19 Oğlu Finehas’ın karısı hamileydi, doğum zamanı yaklaşmıştı. Kadın, Tanrı’nın sandığının ele geçirildiğini ve kayınbabasıyla kocasının öldüğünü duyunca aniden sancılanıp iki büklüm oldu ve doğum yaptı. 20 Ölmek üzereyken yanındaki kadınlar “Korkma, bak bir oğlun oldu” dediler. Kadın ise hiç cevap vermedi, tepkisiz kaldı. 21 Fakat “İhtişam İsrail’den uzaklara, sürgüne gitti”+ diyerek çocuğun adını İkabod*+ koydu. Çünkü Tanrı’nın sandığı ele geçirilmiş, kayınbabası ve kocası ölmüştü.+ 22 Kadın şöyle dedi: “İhtişam İsrail’den uzaklara, sürgüne gitti, çünkü Tanrı’nın sandığı ele geçirildi.”+

5 Filistiler, ele geçirdikleri Sandığı+ Eben-ezer’den Aşdod’a getirdiler. 2 Tanrı’nın sandığını Dagon tapınağına taşıyıp Dagon heykelinin yanına koydular.+ 3 Aşdodlular ertesi gün erkenden kalktıklarında, Dagon heykelini Yehova’nın sandığının önünde yüzüstü yere düşmüş buldular.+ Ve onu kaldırıp yerine koydular.+ 4 Ertesi sabah erkenden kalktıklarında, Dagon’u yine Yehova’nın sandığının önünde yüzüstü yere düşmüş buldular. Kafası ve elleri ise kesik şekilde eşikte duruyordu, sadece balığa benzeyen kısmı* zarar görmemişti. 5 Dagon rahipleri ve Aşdod’daki Dagon tapınağına gidenler işte bu yüzden hâlâ o tapınağın eşiğine basmazlar.

6 Yehova Aşdodlulara ağır bir darbe indirdi. Aşdod ve çevresinde yaşayan halkı basurla* cezalandırıp onları perişan etti.+ 7 Aşdodlular bu olanlar üzerine şöyle dediler: “İsrail’in Tanrısının sandığı bizde kalmasın, çünkü O bize de tanrımız Dagon’a da büyük bir darbe vurdu.” 8 Sonra haber gönderip tüm Filisti beylerini topladılar. Onlara “İsrail’in Tanrısının sandığını ne yapalım?” diye sordular. Beyler de “İsrail’in Tanrısının sandığı Gat’a+ gönderilsin” dedi. Böylece Sandığı oraya götürdüler.

9 Sandık Gat’a götürüldükten sonra Yehova o şehri cezalandırdı ve büyük bir paniğe yol açtı. Şehirdeki büyük küçük herkeste basur çıkmasına neden oldu.+ 10 Bunun üzerine Tanrı’nın sandığını Ekron’a+ gönderdiler. Fakat Sandık şehre gelir gelmez Ekronlular şöyle feryat etmeye başladı: “İsrail’in Tanrısının sandığını bizi de halkımızı da öldürmek için buraya getirdiler.”+ 11 Sonra haber gönderip tüm Filisti beylerini topladılar. Onlara şöyle dediler: “İsrail’in Tanrısının sandığını buradan gönderin. Ait olduğu yere dönsün ki, biz de halkımız da ölmeyelim.” Çünkü tüm şehri ölüm korkusu sarmıştı. Tanrı’nın eli oradakilere çok ağır bir darbe indirmişti,+ 12 hayatta kalanlarda ise basur çıkmıştı. Şehirden yükselen feryatlar göklere erişiyordu.

6 Yehova’nın sandığı+ Filisti topraklarında 7 ay kaldı. 2 Filistiler sonunda rahipleri ve falcıları+ çağırıp “Yehova’nın sandığını ne yapacağız? Sandığı ait olduğu yere nasıl göndereceğiz, söyleyin” dediler. 3 Onlar da şu karşılığı verdi: “İsrail’in Tanrısı Yehova’nın Ahit Sandığı’nı geri gönderecekseniz, sakın sunusuz göndermeyin. O’na mutlaka bir suç sunusu* vermelisiniz.+ Ancak o zaman şifa bulursunuz ve sizi cezalandırmaya neden devam ettiğini anlarsınız.” 4 Filistiler “Peki O’na suç sunusu olarak ne göndermeliyiz?” diye sorunca şu cevabı aldılar: “Filisti beylerinin sayısına göre+ beş altın basur figürü ve beş altın fare figürü gönderin, çünkü sizi de beylerinizi de aynı bela vurdu. 5 Şimdi basur figürleri ve memlekete yıkım getiren farelerin+ figürlerini yapın ve İsrail’in Tanrısını yüceltin. Belki sizi, tanrınızı ve ülkenizi cezalandırmayı bırakır.+ 6 Neden Mısırlılar ve Firavun gibi inatçılık ediyorsunuz?+ Tanrı onları ağır şekilde cezalandırınca+ İsrailoğullarını göndermek zorunda kalmışlardı.+ 7 Şimdi yeni bir araba hazırlayın, ayrıca yavruları olan ve hiç boyunduruk* takılmamış iki inek bulun. Arabayı bu inekler çeksin, ama yavrularını onlardan ayırıp ahıra götürün. 8 Yehova’nın sandığını alıp arabaya yerleştirin, suç sunusu olarak göndereceğiniz altın figürleri de bir kutunun içinde sandığın yanına koyun+ ve arabayı gönderin. 9 Sonra arkasından bakın. Eğer araba Beyt-şemeş’e,+ yani Sandığın ait olduğu topraklara giden yola girerse, bize bu büyük kötülüğü yapan İsrail’in Tanrısıdır. Fakat o yola girmezse anlarız ki, bize bunları yapan O değildir, başımıza gelenler bir rastlantıdır.”

10 Adamlar söyleneni yaptı. Yavruları olan iki inek alıp arabaya bağladılar, yavruları ise ahıra götürdüler. 11 Sonra hem Yehova’nın sandığını hem de altın fare ve basur figürlerinin olduğu kutuyu arabaya koydular. 12 İnekler dosdoğru Beyt-şemeş yolunu tuttu.+ Anayol boyunca sağa sola sapmadan böğürerek ilerlediler. Tüm Filisti beyleri Beyt-şemeş sınırına kadar arabanın peşinden gitti. 13 Beyt-şemeş halkı ovadaki tarlalarda buğday biçiyordu. Başlarını kaldırıp Sandığı görünce çok sevindiler. 14 Araba Beyt-şemeşli Yeşu’nun arazisine gelip bir kayanın önünde durdu. Halk arabanın tahtalarını kesti ve inekleri+ Yehova’ya yakılan sunu* olarak sundu.

15 Levioğulları+ Yehova’nın sandığını ve içinde altın figürlerin bulunduğu kutuyu arabadan indirip kayanın üzerine koydular. Beyt-şemeş+ halkı o gün Yehova’ya yakılan sunular ve başka kurbanlar sundu.

16 Beş Filisti beyi bunları gördü ve o gün Ekron’a geri döndü. 17 Filistiler Yehova’ya suç sunusu olarak şu şehirler için beş tane altın basur figürü göndermişti:+ Aşdod,+ Gazze, Aşkelon, Gat+ ve Ekron.+ 18 Gönderilen altın fareler de beş Filisti beyine ait tüm şehirlerin, hem surlu şehirlerin hem de köylerin sayısı kadardı.

Beyt-şemeşli Yeşu’nun arazisinde Yehova’nın sandığını koydukları kaya hâlâ bu olayın tanığı olarak durur. 19 Fakat Beyt-şemeşliler Yehova’nın sandığına baktıkları için Tanrı onları cezalandırdı ve halktan 50.070* kişiyi öldürdü. Yehova bu kadar çok kişiyi öldürdüğü için halk yas tutmaya başladı.+ 20 Şöyle dediler: “Bu kutsal Tanrı’nın,+ Yehova’nın önünde kim durabilir? Keşke bizi bırakıp başkasına gitse!”+ 21 Sonra Kiryat-yearim+ halkına haberciler gönderip “Filistiler Yehova’nın sandığını geri gönderdi. Gelip Sandığı götürün” dediler.+

7 Bunun üzerine Kiryat-yearim halkı gelip Yehova’nın sandığını aldı ve Abinadab’ın tepedeki evine+ götürdü. Abinadab’ın oğlu Eleazar’a da kutsal bir iş olarak Yehova’nın sandığını koruma görevi verdiler.

2 Aradan uzun zaman geçti, Sandık Kiryat-yearim’e geleli tam 20 yıl olmuştu. Tüm İsrail halkı Yehova’ya yakarmaya başladı.+ 3 O zaman Samuel onlara şöyle dedi: “Eğer tüm yüreğinizle+ Yehova’ya dönüyorsanız, yabancı tanrıların putlarını ve Aştoret* putlarını+ atın.+ Tüm yüreğinizle ve yalnızca Yehova’ya tapının.+ O da sizi Filistilerin elinden kurtaracaktır.”+ 4 Bunun üzerine İsrailoğulları Baal* ve Aştoret putlarını attılar ve sadece Yehova’ya tapınmaya başladılar.+

5 O zaman Samuel “İsrailoğullarını Mitspa’da+ toplayın. Orada sizin için Yehova’ya dua edeceğim”+ dedi. 6 Böylece Mitspa’da toplandılar. O gün kuyudan su çekip Yehova’nın önünde döktüler* ve oruç* tuttular.+ “Yehova’ya karşı günah işledik”+ dediler. Samuel Mitspa’da İsrailoğullarına hâkimlik*+ yapmaya başladı.

7 İsrailoğullarının Mitspa’da toplandığını duyan Filisti beyleri+ onlarla savaşmak için yola çıktı. İsrailoğulları bunu duyunca korkuya kapıldı. 8 Samuel’e şöyle dediler: “Lütfen Tanrımız Yehova’ya yakarmaya devam et,+ bize yardım etsin ve bizi Filistilerin elinden kurtarsın.” 9 Bunun üzerine Samuel bir süt kuzusu alıp onu Yehova’ya yakılan sunu olarak sundu.+ Ve İsrail adına Yehova’ya yakardı, Yehova da ona cevap verdi.+ 10 Samuel yakılan sunuyu sunarken Filistiler İsrail’le savaşmak üzere yaklaştılar. O zaman Yehova şiddetli bir gök gürlemesine+ yol açarak Filistileri kargaşaya düşürdü.+ Böylece Filistiler İsrailoğulları karşısında yenilgiye uğradı.+ 11 Bunun üzerine İsrailoğulları Mitspa’dan hücuma geçti, Filistileri Beyt-kar’ın güneyine kadar kovalayıp öldürdüler. 12 Sonra Samuel Mitspa’yla Yeşana arasında bir yere büyük bir taş dikti+ ve “Yehova şimdiye kadar bize yardım etti”+ diyerek taşın adını Eben-ezer* koydu. 13 Yenilgiye uğrayan Filistiler bir daha İsrail topraklarına gelmediler.+ Samuel’in hayatı boyunca Yehova onların İsrail’e saldırmasına izin vermedi.+ 14 Ayrıca Filistilerin Ekron’dan Gat’a kadar almış olduğu şehirler yeniden İsrail’in kontrolüne geçti. Böylece İsrailoğulları o şehirleri ve çevresindeki toprakları Filistilerin elinden kurtarmış oldu.

İsrailoğulları ile Amoriler arasında da barış vardı.+

15 Samuel İsrail’de ömür boyu hâkimlik yaptı.+ 16 Her yıl Beytel,+ Gilgal+ ve Mitspa’yı+ ziyaret eder, oralarda hâkimlik yapardı. 17 Sonra Rama’ya+ dönerdi, çünkü evi o şehirdeydi ve orada da halka hâkimlik yapardı. Samuel Rama’da Yehova’ya bir sunak yaptı.+

8 Samuel yaşlanınca, oğullarını İsrail’de hâkim olarak görevlendirdi. 2 İlk oğlunun adı Yoel, ikincisinin adı Abiya’ydı.+ Onlar Beer-şeba’da hâkimlik yapıyorlardı. 3 Fakat babaları Samuel’in yolundan gitmediler. Haksız kazanç peşindeydiler,+ rüşvet alıyor+ ve adaleti saptırıyorlardı.+

4 Bir süre sonra tüm İsrail ihtiyarları toplanıp Rama’ya, Samuel’in yanına geldiler. 5 Ona şöyle dediler: “Sen artık yaşlandın, oğulların ise senin yolundan gitmiyor. Başımıza bir kral ata, diğer milletler gibi bize de kralımız hâkimlik etsin.”+ 6 Fakat onların “Başımıza bir kral ata, bize o hâkimlik etsin” demesi Samuel’in hiç hoşuna gitmedi. Sonra Samuel Yehova’ya dua etti, 7 Yehova da Samuel’e şöyle dedi: “Halk ne diyorsa yap, çünkü reddettikleri sen değilsin, kralları olarak Beni reddettiler.+ 8 Onları Mısır’dan çıkardığım günden beri hep aynı şeyi yapıyorlar. Sürekli Beni bırakıp+ başka tanrılara tapındılar.+ Şimdi sana da aynısını yapıyorlar. 9 Halkı dinle. Ancak onları açıkça uyar ve krallarının neler talep etme yetkisi olacağını söyle.”

10 Bunun üzerine Samuel, kendisinden kral isteyen halka Yehova’nın tüm sözlerini bildirdi. 11 Onlara şöyle dedi: “Sizi yönetecek kralın şunları talep etme yetkisi olacak:+ Oğullarınızı alıp+ savaş arabalarında+ ve atlı birliklerinde+ görevlendirecek. Oğullarınızdan bazıları muhafız olarak onun arabalarının önünden koşmak zorunda kalacak. 12 Bazılarını 1.000’er,+ bazılarını 50’şer+ kişilik birliklere komutan atayacak. Kimilerine toprağını sürdürüp+ ekin biçtirecek,+ kimilerine de silahlarını ve savaş arabalarının+ donanımını yaptıracak. 13 Kızlarınızı alıp ıtriyatçı,* aşçı ve fırıncı yapacak.+ 14 Tarlalarınızın, bağlarınızın ve zeytinliklerinizin+ en iyilerini alıp kendi hizmetkârlarına verecek. 15 Tarla ve bağlarınızın verdiği ürünün onda birini alıp kendi saray memurlarına ve hizmetkârlarına verecek. 16 Kadın ve erkek hizmetkârlarınızı, ayrıca sürülerinizdeki en iyi hayvanları ve eşeklerinizi alıp kendi işinde kullanacak.+ 17 Sürülerinizin+ onda birini alacak ve hepiniz ona kul köle olacaksınız. 18 Gün gelecek, seçtiğiniz kral yüzünden feryat edeceksiniz,+ fakat Yehova size cevap vermeyecek.”

19 Ancak halk Samuel’in dediklerine kulak asmadı. Şöyle dediler: “Olsun, biz kararlıyız, bir kral istiyoruz. 20 O zaman biz de diğer milletler gibi olacağız, kralımız bize hâkimlik yapacak, önderlik edecek ve bizim için savaşacak.” 21 Samuel halkın söylediklerini dinledikten sonra bunları Yehova’ya aktardı. 22 Yehova da Samuel’e “Halkı dinle ve başlarına bir kral ata” dedi.+ Bunun üzerine Samuel, gelen İsrail erkeklerine “Herkes şehrine dönsün” dedi.

9 Benyamin kabilesinden+ Kiş+ adında çok zengin bir adam vardı. O, Afiah oğlu Bekorat oğlu Tseror oğlu Abiel’in oğluydu. 2 Kiş’in Saul+ adında genç ve yakışıklı bir oğlu vardı; İsrailoğulları arasında ondan daha yakışıklısı yoktu. Ayrıca Saul herkesten uzundu, halktan boyu onun omzunu geçen kimse yoktu.

3 Bir gün Kiş’in eşekleri kayboldu. Kiş, oğlu Saul’a “Hizmetkârlardan birini yanına alıp eşekleri aramaya git” dedi. 4 O da hizmetkârıyla Efraim’in dağlık bölgesine, sonra da Şalişa’ya gitti, ama onları bulamadılar. Oradan Şaalim bölgesine geçtiler ama eşekler orada da yoktu. Benyamin topraklarını da baştan başa dolaştılar, fakat onları yine bulamadılar.

5 Sonra Tsuf bölgesine geldiler. Saul hizmetkârına şöyle dedi: “Hadi dönelim. Yoksa babam eşekler için kaygılanmayı bırakıp bizim için kaygılanmaya başlayacak.”+ 6 Fakat hizmetkârı ona şöyle dedi: “Şu şehirde Tanrı’nın bir hizmetkârı var; herkes ona saygı duyar. O ne söylerse kesinlikle doğru çıkar.+ Ona gidelim. Belki eşekleri nerede bulacağımızı o bize söyler.” 7 Saul da şöyle söyledi: “Peki giderken ona ne götürebiliriz? Torbamızda ekmek kalmadı. Tanrı’nın hizmetkârına hediye olarak götürebileceğimiz hiçbir şey yok. Elimiz boş mu gideceğiz?” 8 Hizmetkârı Saul’a “Bende çeyrek şekel* gümüş var, bunu veririz, o da nereye gideceğimizi söyler” dedi. 9 (Eskiden peygambere “gören”* denirdi. İsrail’de biri Tanrı’ya danışacağı zaman “Hadi, görene gidelim”+ derdi.) 10 Saul da “İyi o zaman, gidelim” dedi. Böylece Tanrı’nın hizmetkârının olduğu şehre gittiler.

11 Yokuştan şehre çıkarken su çekmeye giden kızlar gördüler. Onlara “Gören+ burada mı?” diye sordular. 12 Kızlar da “Evet” dediler. “Az önce buradan geçti. Acele edin, kendisi şehre bugün geldi, çünkü bugün halk yüksek yerde*+ kurban sunacak.+ 13 Şehre girer girmez onu bulursunuz. Çabuk olursanız, yemek için yüksek yere çıkmadan ona yetişirsiniz. O gelip dua etmeden kimse yemeğe başlamaz, davetliler ancak bundan sonra yiyebilir. Hemen giderseniz ona yetişirsiniz.” 14 Bunun üzerine Saul ve hizmetkârı şehre çıktı. Şehrin içine doğru yürürlerken, Samuel de onları karşılamak ve yüksek yere götürmek için yanlarına geliyordu.

15 Saul gelmeden bir gün önce Yehova Samuel’e şunları söylemişti: 16 “Yarın bu vakitlerde sana Benyamin topraklarından+ bir adam göndereceğim. Onu halkım İsrail’in önderi olarak meshet.*+ Halkımı Filistilerin elinden o kurtaracak. Çünkü çektikleri sıkıntıları gördüm ve feryatları Bana erişti.”+ 17 Samuel Saul’u görünce Yehova ona şöyle dedi: “İşte sana söz ettiğim adam. Halkımı o yönetecek.”+

18 O sırada Saul şehir kapısında Samuel’e yaklaşıp “Görenin evi nerede, biliyor musun?” diye sordu. 19 Samuel Saul’a şu karşılığı verdi: “Gören benim. Buyur önden yürü, yüksek yere çıkalım. Bugün sen ve hizmetkârın benimle yemek yiyeceksiniz.+ Öğrenmek istediğin her şeyi yarın sabah sana söyleyeceğim. Sonra yoluna gidersin. 20 Üç gün önce kaybolan eşekleri+ merak etme, bulundular. Zaten İsrail’deki bütün değerli şeyler sana ve babanın ailesine ait değil mi?”+ 21 Bunun üzerine Saul şöyle dedi: “Ama ben İsrail’in en küçük kabilesi olan Benyamin’denim.+ Ailem de Benyamin kabilesindeki en önemsiz aile. Neden bana böyle bir şey söyledin?”

22 Samuel, Saul’u ve hizmetkârını yemeğin yeneceği yere* götürdü ve onlara davetliler arasında baş yeri verdi. Orada yaklaşık 30 adam vardı. 23 Samuel aşçıya “Kenara ayırman için verdiğim payı getir” dedi. 24 Bunun üzerine aşçı kurbanın budunu getirip Saul’un önüne koydu. Samuel “Bu senin payın, buyur ye” dedi. “Onlara misafirlerim gelecek demiştim, bu et senin için ayrıldı, çünkü bugün özel bir gün.” Böylece Saul o gün Samuel’le birlikte yemek yedi. 25 Yemekten sonra yüksek yerden+ şehre indiler ve Samuel evin damında Saul’la konuşmaya devam etti. 26 Ertesi sabah erkenden, gün doğarken kalktılar. Samuel damda kalan Saul’a seslenip “Hadi hazırlan, seni yolcu edeyim” dedi. Bunun üzerine Saul hazırlandı ve birlikte dışarı çıktılar. 27 Şehirden ayrılıp tepeden aşağı doğru inerlerken Samuel Saul’a “Hizmetkârına+ söyle önden gitsin” dedi, hizmetkâr da önden gitti. O zaman Samuel Saul’a “Sen biraz kal, çünkü sana Tanrı’nın sözünü bildireceğim” dedi.

10 Sonra Samuel yağ kabını aldı ve Saul’un başına mesh yağını döktü.+ Onu öpüp şunları söyledi: “Yehova seni Kendi halkına+ önder olarak meshetti.+ 2 Bugün benim yanımdan ayrıldıktan sonra, Benyamin topraklarında Tseltsah’ta, Rahel’in mezarının+ yakınında iki adamla karşılaşacaksın. Onlar sana şöyle diyecek: ‘Aramaya çıktığın eşekler bulundu. Fakat baban eşekleri düşünmeyi bıraktı,+ sizin derdinize düştü. “Oğlum hâlâ dönmedi, onu nasıl bulacağım?” diyor.’ 3 Sonra yola devam edip Tabor’daki büyük ağacın bulunduğu yere kadar gideceksin. Orada Tanrı’ya ibadet etmek için Beytel’e+ çıkan üç adamla karşılaşacaksın. Onlardan birinin yanında üç oğlak, öbüründe üç somun ekmek, diğerinde de bir küp şarap olacak. 4 Sana hal hatır sorup iki somun ekmek verecekler, ekmekleri al. 5 Ondan sonra, Filisti birliğinin bulunduğu Tanrı Tepesi’ne varacaksın. Oradaki şehre vardığında yüksek yerden aşağı inen bir grup peygamberle karşılaşacaksın. Onlar peygamberlere özgü şekilde konuşurken önlerinde telli çalgı, tef, flüt ve lir çalanlar yürüyor olacak. 6 Yehova’nın ruhu* seni etkisi altına alacak;+ onlarla birlikte peygamber gibi konuşacaksın ve bambaşka biri olacaksın.+ 7 Tüm bunlar gerçekleştiğinde ne gerekiyorsa onu yap, çünkü Tanrı seninle. 8 Ardından Gilgal’e+ git. Ben de yakılan kurbanlar ve paylaşma kurbanları* sunmak üzere senden sonra oraya geleceğim. Ben yanına gelene kadar 7 gün bekle. Sonra ben gelip sana ne yapman gerektiğini söyleyeceğim.”

9 Saul, Samuel’in yanından ayrılmak üzere arkasını döner dönmez Tanrı onun tutumunu* değiştirmeye başladı ve Samuel’in söylediği her şey o gün gerçekleşti. 10 Saul’la hizmetkârı oradan tepeye gittiler. Saul bir grup peygamberle karşılaştı. O anda Tanrı’nın ruhu onu etkisi altına aldı+ ve Saul onlarla birlikte peygamber gibi konuşmaya başladı.+ 11 Saul’u önceden tanıyanlar, onun peygamberlerle birlikte peygamber gibi konuştuğunu görünce birbirlerine şöyle dediler: “Bu adama ne olmuş böyle? Kiş’in oğlu Saul da mı peygamber oldu?” 12 Oradan bir adam onlara “Diğerlerinin de babası peygamber değil ki!” dedi. Böylece “Saul da mı peygamber oldu?”+ sözü bir deyiş oldu.

13 Saul, peygamber gibi konuşmayı bitirince yüksek yere gitti. 14 Daha sonra Saul’un amcası, ona ve hizmetkârına “Nereye gittiniz?” dedi. O da şöyle cevap verdi: “Eşekleri aramaya gittik,+ bulamayınca da Samuel’e gittik.” 15 Amcası “Anlatsana, Samuel size ne dedi?” diye sordu. 16 Saul “Eşeklerin bulunduğunu söyledi” dedi. Fakat kral olma meselesi hakkında Samuel’in söylediklerini amcasına anlatmadı.

17 Sonra Samuel, halkı Mitspa’da+ Yehova’nın önünde bir araya topladı. 18 Onlara şöyle dedi: “İsrail’in Tanrısı Yehova diyor ki, ‘İsrail’i Mısır’dan çıkaran, sizi Mısır’ın ve baskı gördüğünüz tüm krallıkların elinden kurtaran Benim.+ 19 Ancak siz, yaşadığınız tüm felaket ve sıkıntılardan sizi kurtaran Tanrınızı reddettiniz+ ve “Başımıza bir kral ata!” dediniz. Şimdi hepiniz, kabilelerinize ve aşiretlerinize* göre Yehova’nın önünde durun.’”

20 Böylece Samuel İsrail’in tüm kabilelerini sırayla öne çıkardı+ ve Benyamin kabilesi seçildi.+ 21 Sonra Benyamin kabilesini aşiret aşiret öne çıkardı ve Matri aşireti seçildi. En sonunda da Kiş oğlu Saul seçildi.+ Onu aramaya başladılar, ama bulamadılar. 22 Bu yüzden Yehova’ya “O daha gelmedi mi?” diye sordular.+ Yehova da şöyle cevap verdi: “O burada, eşyaların arasında saklanıyor.” 23 Hemen koşup onu getirdiler. Saul gelip halkın ortasında durdu, halktan boyu onun omzunu geçen kimse yoktu.+ 24 Samuel oradaki herkese şöyle dedi: “Yehova’nın seçtiği kişiyi+ görüyor musunuz? Tüm halk arasında onun gibisi yok!” Ve halk hep bir ağızdan “Yaşasın kral!” diye bağırdı.

25 Samuel halka kralın yetkilerini anlattı+ ve onları bir kitaba yazıp Yehova’nın çadırına koydu. Sonra herkesi evine gönderdi. 26 Saul Gibea’daki evine gitti, Yehova’nın yüreklerini harekete geçirdiği savaşçılar da onunla gitti. 27 Bazı kötü adamlar ise “Bu mu bizi kurtaracak?”+ diyerek Saul’u küçümsediler ve ona hediye götürmediler.+ Fakat Saul sessiz kaldı.

11 Sonra Ammonlu+ Nahaş gelip Gilead’daki Yabeş+ şehriyle savaşmak üzere ordugâh kurdu. Bunun üzerine tüm Yabeş erkekleri Nahaş’a “Bizimle bir anlaşma yap. Sen bizi öldürme, biz de sana kulluk edelim” dediler. 2 Ammonlu Nahaş da şöyle dedi: “Sizinle anlaşma yaparım, ama şu şartla: Hepinizin sağ gözünü oyup tüm İsrail’i utanç verici bir duruma düşüreceğim.” 3 Yabeş ihtiyarları şöyle karşılık verdi: “Bize yedi gün ver, İsrail’in her yerine haberciler gönderelim. Eğer bizi kurtaracak kimse çıkmazsa sana teslim oluruz.” 4 Bir süre sonra haberciler Saul’un yaşadığı Gibea+ şehrine gelip halka bu sözleri bildirdiler. Halk feryat ederek ağlamaya başladı.

5 O sırada Saul, sürüsünü önüne katmış otlaktan dönüyordu. “Halka ne oldu? Neden böyle ağlıyorlar?” diye sordu. Yabeşlilerin söylediklerini ona anlattılar. 6 Saul bu sözleri duyunca Tanrı’nın ruhu onu etkisi altına aldı+ ve Saul çok öfkelendi. 7 İki tane boğa kesip parçalara ayırdı ve bu parçaları habercilerle İsrail’in tüm bölgelerine gönderdi. Haberciler şöyle dediler: “Saul’un ve Samuel’in ardından gitmeyenin sığırlarına işte böyle yapılacak!” Tüm halkı Yehova korkusu sardı, tek vücut oldular ve savaşmak üzere toplandılar. 8 Saul, Bezek’te onları saydı. İsrailoğulları 300.000, Yahudaoğulları 30.000 kişiydi. 9 Yabeş’ten gelen habercilere şöyle dediler: “Gilead’daki Yabeş halkına ‘Yarın güneş tepedeyken düşmandan kurtulmuş olacaksınız’ deyin.” Haberciler gelip bu haberi verince Yabeşliler çok sevindi. 10 Bunun üzerine Yabeşliler Nahaş’a “Yarın size teslim olacağız, bize ne istiyorsanız yaparsınız” dediler.+

11 Ertesi gün Saul, adamlarını üç bölüğe ayırdı ve sabah nöbeti* sırasında düşman ordugâhına girdiler. Güneş iyice yükselene dek Ammonlularla savaşıp onları yere serdiler.+ Sağ kalanlar ise kaçtı, her biri bir tarafa dağıldı. 12 O zaman halk Samuel’e “Saul mu bize kral olacak diyenler kimdi?+ Onları bize verin de öldürelim” dedi. 13 Fakat Saul “Bugün hiç kimse öldürülmeyecek,+ çünkü Yehova bugün İsrail’i kurtardı” dedi.

14 Sonra Samuel halka “Hadi gelin Gilgal’e+ gidelim ve Saul’u tekrar kral ilan edelim”+ dedi. 15 Böylece tüm halk Gilgal’e gitti ve orada Yehova’nın huzurunda Saul’u kral yaptılar. Ardından Yehova’ya paylaşma kurbanları+ sundular. Saul ve tüm İsrail halkı bu olayı büyük bir sevinçle kutladı.+

12 Ve Samuel tüm İsrail halkına şöyle dedi: “Bana söylediğiniz her şeyi yaptım ve başınıza bir kral atadım.+ 2 İşte, artık size önderlik eden bir kral var.+ Bense yaşlandım, saçlarım ağardı. Oğullarım burada aranızda.+ Gençliğimden bugüne kadar size önderlik ettim.+ 3 Şimdi önünüzdeyim. Bana karşı diyeceğiniz bir şey varsa, Yehova’nın ve seçtiği* kralın+ huzurunda söyleyin: Kimi dolandırdım, kime sıkıntı çektirdim? Kimin sığırını ya da eşeğini aldım?+ Bir suça göz yummak için kimden rüşvet aldım?+ Aldımsa söyleyin de size geri vereyim.”+ 4 Bunun üzerine halk şöyle dedi: “Bizi ne dolandırdın ne de sıkıntıya soktun. Hiç kimseden bir şey kabul etmedin.” 5 Samuel de “Beni suçlayacak bir şeyiniz olmadığına bugün hem Yehova, hem de seçtiği kral şahittir” dedi. Onlar da “Evet, şahittir” dediler.

6 Samuel halka şöyle dedi: “Musa’yı ve Harun’u görevlendiren ve atalarınızı Mısır’dan çıkaran+ Yehova şahittir. 7 Şimdi gelip burada durun, ben de Yehova’nın siz ve atalarınız için yaptığı tüm doğru işleri anlatarak sizi Yehova’nın önünde yargılayayım.

8 Yakup’un Mısır’a gitmesinden sonra+ atalarınız yardım için Yehova’ya yakarmaya başladı.+ Yehova da hemen harekete geçti ve onları Mısır’dan çıkarıp buraya yerleştirmek+ için Musa+ ile Harun’u gönderdi. 9 Fakat atalarınız Tanrıları Yehova’yı unuttu. O da onları Hatsor ordusunun komutanı Sisera’nın,+ Filistilerin+ ve Moab Kralı’nın+ eline düşürdü.+ Onlar atalarınızla savaştı. 10 Bunun üzerine atalarınız yardım için Yehova’ya yakarıp+ şöyle dedi: ‘Günah işledik+ Yehova, Seni terk edip Baallere+ ve Aştoret+ putlarına tapındık. Ne olur şimdi bizi düşmanlarımızın elinden kurtar da Sana kulluk edelim.’ 11 Yehova da Yerubbaal’i,+ Bedan’ı,* Yeftah’ı+ ve Samuel’i+ gönderdi ve güvende yaşayasınız diye sizi tüm düşmanlarınızdan kurtardı.+ 12 Ammon Kralı Nahaş’ın+ üzerinize yürüdüğünü görünce, bana ‘Biz kararlıyız, bir kral istiyoruz’ deyip durdunuz.+ Tanrınız Yehova kralınız olduğu halde+ böyle yaptınız. 13 İşte seçtiğiniz, istediğiniz kral! Evet, Yehova başınıza bir kral atadı.+ 14 Eğer Yehova’dan korkar,*+ O’na kulluk eder,+ sözünü dinler+ ve Yehova’nın emirlerine karşı gelmezseniz, siz de kralınız da Yehova’ya tapınırsanız sizin için iyi olur. 15 Fakat Yehova’nın sözünü dinlemez ve Yehova’nın emirlerine karşı gelirseniz, Yehova da sizi ve babalarınızı cezalandırır.+ 16 Şimdi durun ve bakın, Yehova gözlerinizin önünde olağanüstü bir şey yapacak. 17 Şu anda buğday hasadı zamanı. Ama ben gök gürlesin ve yağmur yağsın diye Yehova’ya yakaracağım. O zaman, bir kral isteyerek Yehova’nın gözünde ne kadar kötü bir şey yaptığınızı anlayacaksınız.”+

18 Sonra Samuel Yehova’ya yakardı. Yehova o gün gök gürültüleriyle birlikte yağmur yağdırdı, bunun üzerine tüm halk Yehova’dan ve Samuel’den çok korktu. 19 Samuel’e şöyle dediler: “Ne olur biz kulların için Tanrın Yehova’ya yakar,+ çünkü ölmek istemiyoruz. Evet, bir kral isteyerek günahlarımıza günah kattık.”

20 Bunun üzerine Samuel halka şunları söyledi: “Korkmayın. Evet, siz günahlar işlediniz. Ancak Yehova’ya tapınmaktan vazgeçmeyin,+ Yehova’ya bütün yüreğinizle kulluk edin.+ 21 O’nu terk edip sahte tanrıların* peşinden gitmeyin.+ Onlar bir hiçtir, bu yüzden hiçbir faydaları yoktur+ ve kimseyi kurtaramazlar. 22 Büyük ismi uğruna+ Yehova halkını terk etmeyecek,+ çünkü Yehova sizi Kendi halkı olarak seçti.+ 23 Bana gelince, sizin için dua etmeyi asla bırakamam, çünkü bunu yaparsam Yehova’ya karşı günah işlemiş olurum. Size iyi ve doğru olan yolu göstermeye devam edeceğim. 24 Yeter ki Yehova’dan korkun,+ O’na sadakatle* ve bütün yüreğinizle kulluk edin. Sizin için ne harika işler yaptığını unutmayın.+ 25 Fakat inatla kötü işler yaparsanız, siz de kralınız da+ yok olup gidersiniz.”+

13 Saul kral olduğunda+ . . .* yaşındaydı. İsrail’de 2 yıl saltanat sürdü. 2 Saul İsrail erkeklerinden 3.000 adam seçti. Bu adamlardan 2.000’i Saul’la birlikte Mikmaş’ta ve Beytel’in dağlık bölgesindeydi. 1.000’i ise Benyamin topraklarındaki Gibea şehrinde+ Yonatan’ın+ yanındaydı. Saul geri kalan erkekleri evlerine gönderdi. 3 Yonatan Geba’daki+ Filisti birliğini+ yenilgiye uğrattı ve Filistiler bunu öğrendi. Saul’un emriyle memleketin her yerinde haberciler “Ey İbraniler, duyduk duymadık demeyin!” diyerek borular* çaldı.+ 4 Ve tüm İsrail’e şu haberi duyurdular: “Saul Filisti birliğini bozguna uğrattı ve Filistilerin İsrail’e nefreti arttı.” Böylece İsrailoğulları Saul’un peşinden gitmek üzere Gilgal’e+ çağrıldı.

5 Filistiler de İsrail’le savaşmak üzere bir araya toplandı. Onların ordusunda 30.000 savaş arabası, 6.000 atlı ve deniz kıyısındaki kum kadar çok asker vardı.+ Beyt-aven’in+ doğusundaki Mikmaş’a gidip ordugâh kurdular. 6 İsrail erkekleri köşeye sıkışmıştı. Tehlikede olduklarını anlayınca mağaralara,+ kaya kovuklarına, sarp kayalıklara, mahzenlere ve sarnıçlara saklandılar. 7 Hatta bazı İbraniler Ürdün Irmağı’nı geçip Gad’a ve Gilead’a gitti.+ Fakat Saul hâlâ Gilgal’deydi ve yanındakiler korkudan tir tir titriyordu. 8 Saul Samuel’in belirlediği zamana dek yedi gün bekledi, fakat Samuel Gilgal’e gelmedi. Saul’un yanındaki adamlar dağılmaya başladı. 9 En sonunda Saul, “Yakılan kurbanı ve paylaşma kurbanlarını getirin” dedi. Ve yakılan kurbanı sundu.+

10 Fakat Saul yakılan kurbanı sunar sunmaz Samuel geldi. Saul onu karşılayıp selamladı. 11 Samuel “Sen ne yaptın?” deyince Saul şöyle karşılık verdi: “Adamlarım beni bırakıp gitmeye başladılar,+ sen de dediğin zamanda gelmedin. Filistilerin de Mikmaş’ta toplandığını+ görünce 12 kendi kendime dedim ki, ‘Filistiler şimdi Gilgal’e gelip bana saldıracak, oysa ben daha Yehova’nın desteğini dilemedim.’ Bu yüzden yakılan kurbanı sunmam gerektiğini düşündüm.”

13 Bunun üzerine Samuel şöyle dedi: “Akılsızlık ettin, Tanrın Yehova’nın sana verdiği emre uymadın.+ Uysaydın, Yehova senin krallığını İsrail’de devirler boyu sürdürecekti. 14 Fakat artık krallığın sürmeyecek.+ Yehova Kendi yüreğine göre bir adam bulacak,+ Yehova onu halkının önderi yapacak.+ Çünkü sen Yehova’nın emrine uymadın.”+

15 Sonra Samuel Gilgal’den Benyamin topraklarındaki Gibea’ya gitti. Saul adamlarını saydı, yaklaşık 600 kişi kalmıştı.+ 16 Saul, oğlu Yonatan ve hâlâ yanlarında olan adamlar Benyamin topraklarındaki Geba’daydı,+ Filistiler de Mikmaş’ta+ ordugâh kurmuştu. 17 Filisti akıncılar ordugâhtan üç bölük halinde çıktılar. Bir bölük Ofra’ya ve Şual topraklarına giden yolu izledi, 18 diğer bölük Beyt-horon’a+ giden yola, üçüncü bölük de Tseboim Vadisi’ne bakan sınıra çıkan yola, çöle doğru yöneldi.

19 O zamanlar İsrail topraklarında hiç demir* ustası yoktu, çünkü Filistiler İbranilerin kılıç ya da mızrak yapmasını istemiyordu. 20 Bu yüzden tüm İsrailliler saban demirlerini, kazmalarını, baltalarını ve oraklarını bileyletmek için Filistilere giderdi. 21 Saban demiri, kazma, üç dişli dirgen* ya da balta bileylemenin ve üvendire* onarmanın ücreti bir pimdi.* 22 Savaş zamanı sadece Saul ve Yonatan’ın elinde silah olurdu, yanlarındaki adamların hiçbirinde kılıç ya da mızrak olmazdı.+

23 Bu arada Filisti ordusunun bir kolu Mikmaş’taki+ vadi geçidine gitmişti.

14 Bir gün Yonatan+ silahtarına “Gel, karşı tarafa geçip Filisti birliğinin olduğu yere gidelim” dedi. Fakat bunu babası Saul’a söylemedi. 2 Bu arada Saul Migron’daki nar ağacının altında, Gibea+ yakınlarında konaklıyordu. Yanında yaklaşık 600 adam vardı.+ 3 (O sırada efod+ Kâhin Ahiya’daydı. O, Şilo’da+ Yehova’nın kâhini olan Eli’nin+ oğlu Finehas+ oğlu İkabod’un+ kardeşi Ahitub’un+ oğluydu.) Askerler Yonatan’ın gittiğinden habersizdi. 4 Yonatan’ın karşı taraftaki Filisti birliğine ulaşabilmek için geçitlerden geçmesi gerekiyordu. Orada, bir yanda Botsets adında, diğer yanda Sene adında dişe benzeyen birer kaya vardı. 5 Kayalardan biri bir sütun gibi yükseliyordu ve kuzeyde Mikmaş’a bakıyordu, diğeri ise güneyde Geba’ya bakıyordu.+

6 Yonatan silahtarına şöyle dedi: “Gel, karşı tarafa geçip şu sünnetsizlerin+ birliğinin olduğu yere gidelim. Belki Yehova bizim için harekete geçer; çünkü sayımız az olsun çok olsun, Yehova’nın sağlayacağı kurtuluşu hiçbir şey engelleyemez.”+ 7 Bunun üzerine silahtarı “Gönlünden ne geçiyorsa yap” dedi. “Nereye gitmek istiyorsan git, ben istediğin yere gelmeye hazırım.” 8 O zaman Yonatan şöyle dedi: “Karşı tarafa geçip o adamlara bir görünelim. 9 Eğer ‘Bir yere kımıldamayın, yanınıza geliyoruz!’ derlerse olduğumuz yerde durur, yanlarına çıkmayız. 10 Ama eğer ‘Gelin bakalım, çıkın karşımıza!’ derlerse yukarı çıkarız. Çünkü bu, Yehova bize zafer kazandıracak demektir.”+

11 Böylece Filisti askerlerine kendilerini gösterdiler. Filistiler “Baksanıza! İbraniler saklandıkları deliklerden+ çıkıyor” dedi. 12 Sonra da Yonatan’a ve silahtarına “Gelin de size gününüzü gösterelim”+ diye seslendiler. Yonatan hemen silahtarına “Beni takip et, Yehova İsrail’e zafer kazandıracak”+ dedi. 13 Yonatan yukarı tırmandı, silahtarı da arkasındaydı. Yonatan Filistilere saldırıp onları yere sermeye başladı, silahtarı da arkadan gelip hayatta kalanları öldürüyordu. 14 Yonatan’la silahtarı bu ilk saldırıda küçük bir alanda* yaklaşık 20 adam öldürdüler.

15 Bunun üzerine Filisti ordugâhındaki ve birliğindeki herkes dehşete kapıldı, akıncılar+ bile çok korktu. Yer sarsılmaya başladı ve Tanrı Filistiler arasında paniğe yol açtı. 16 Kargaşa giderek büyüyordu.+ Saul’un Benyamin topraklarındaki Gibea’da+ bulunan gözcüleri bunu gördü.

17 Saul yanındaki askerlere “Yoklama yapıp aramızdan kimin gittiğini bulun” dedi. Yoklamada Yonatan’ın ve silahtarının orada olmadığı anlaşıldı. 18 Saul Ahiya’ya+ “Tanrı’nın sandığını getir” dedi. (Tanrı’nın sandığı o günlerde İsrailoğullarının elindeydi.) 19 Saul Kâhin’le konuşurken, Filisti ordugâhında kargaşa gittikçe büyüyordu. O zaman Saul Kâhin’e “Dur, yapma”* dedi. 20 Ve yanındaki tüm askerlerle birlikte savaşmaya gitti. Orada Filistilerin birbirlerine kılıç çektiğini gördüler, kargaşa çok büyüktü. 21 Önceden Filistilerin tarafına geçen ve onların ordugâhında bulunan İbraniler de Saul ve Yonatan komutasındaki İsrailoğullarına katıldı. 22 Efraim’in dağlık bölgesinde gizlenmiş olan tüm İsrailoğulları+ da Filistilerin kaçtığını duydu ve onların peşine düştü. 23 İsrailoğulları Beyt-aven’e+ kadar Filistileri kovalayıp öldürdüler ve Yehova o gün İsrail’i kurtardı.+

24 Fakat askerler o gün çok yorgun düştü, çünkü Saul “Akşam olmadan ve ben düşmanlarımdan öç almadan kim ağzına bir şey koyarsa lanetli olsun!” diyerek onlara yemin ettirmişti. Bu yüzden kimse bir şey yemedi.+

25 Sonra hep birlikte bir ormana geldiler, yerde bal vardı. 26 Ormana girince yere bal damladığını gördüler, fakat kimse baldan yemedi. Yemin ettikleri için korkuyorlardı. 27 Ancak Yonatan babasının askerlere yemin ettirdiğini duymamıştı.+ Bu yüzden elindeki değneğin ucunu bal peteğine batırdı. Balı ağzına götürünce bakışları canlandı. 28 Bunun üzerine adamlardan biri şöyle dedi: “Baban ‘Bugün ağzına bir şey koyan lanetli olsun!’ diyerek hepimize yemin ettirmişti.+ Bu yüzden herkes çok bitkin.” 29 Yonatan şöyle karşılık verdi: “Babam adamlarına eziyet etmiş. Bakın, birazcık bal tadınca nasıl da kendime geldim. 30 Keşke askerler bugün düşmandan aldığı ganimetten rahat rahat yemiş olsaydı!+ O zaman Filistiler karşısında çok daha büyük bir zafer kazanırdık.”

31 O gün askerler Mikmaş’tan Ayyalon’a+ kadar Filistileri kovalayıp öldürdüler ve çok bitkin düştüler. 32 Bu yüzden, aldıkları ganimete büyük bir hırsla saldırıp koyunları, sığırları, buzağıları yakaladıkları gibi toprağın üzerinde kestiler ve kanını akıtmadan yediler.+ 33 Bunun üzerine Saul’a “Askerler kanlı et yiyerek Yehova’ya karşı günah işliyor”+ diye haber geldi. Saul da “Bu büyük bir sadakatsizlik! Buraya hemen bir kaya yuvarlayın” dedi. 34 Sonra şöyle söyledi: “Askerlerin arasına dağılıp boğalarını ve koyunlarını buraya getirmelerini söyleyin, burada kesip yesinler. Eti kanıyla yiyerek Yehova’ya karşı günah işlemesinler.”+ Böylece o akşam herkes boğasını getirip orada kesti. 35 Ve Saul Yehova’ya bir sunak yaptı.+ Bu, onun Yehova’ya yaptığı ilk sunaktı.

36 Daha sonra Saul şöyle dedi: “Bu gece Filistilerin peşine düşelim ve gün doğana kadar onları yağmalayalım. Birini bile sağ bırakmayalım.” Adamlar da “Nasıl uygun görüyorsan öyle olsun” dedi. O zaman Kâhin “Önce burada Tanrı’ya danışalım” dedi.+ 37 Saul Tanrı’ya, “Filistilerin peşine düşeyim mi?+ Onları İsrail’in eline teslim edecek misin?” diye sordu. Fakat Tanrı o gün ona cevap vermedi. 38 Bunun üzerine Saul halkın ileri gelenlerini yanına çağırdı ve şöyle dedi: “Bugün ne günah işlenmiş öğrenin. 39 İsrail’i kurtaran Yehova’nın varlığı üzerine yemin ederim ki, bunu yapan oğlum Yonatan bile olsa mutlaka ölecek.” Fakat kimse ona cevap vermedi. 40 Sonra Saul İsrailoğullarına “Siz bir tarafta durun, ben ve oğlum Yonatan diğer tarafta duralım” dedi. Onlar da Saul’a “Nasıl uygun görüyorsan öyle olsun” dedi.

41 Saul Yehova’ya “Ey İsrail’in Tanrısı, ne olur Tummim’le*+ bize cevap ver” dedi. Ve Yonatan’la Saul seçildi, diğerleri ise aklandı. 42 Bu sefer Saul “Benimle oğlum Yonatan arasında kura çekin”+ dedi. Ve kurada Yonatan çıktı. 43 Saul Yonatan’a “Söyle, ne yaptın?” diye sordu. Yonatan şöyle karşılık verdi: “Değneğimin ucuyla biraz bal alıp tattım, o kadar.+ İşte karşındayım, öldür beni!”

44 Bunun üzerine Saul Yonatan’a şöyle dedi: “Eğer sen öldürülmezsen, Tanrı da beni en ağır şekilde cezalandırsın.”+ 45 Fakat askerler Saul’a şöyle karşılık verdi: “İsrail’e bu büyük zaferi kazandıran*+ Yonatan mı öldürülecek? Böyle bir şey olamaz! Yehova’nın varlığı üzerine yemin ederiz ki, onun saçının tek bir teline bile zarar gelmeyecek, çünkü o bugün Tanrı’nın yardımıyla büyük bir iş başardı.”+ Böylece Yonatan’ın hayatını kurtardılar.

46 Saul Filistilerin peşini bıraktı, Filistiler de kendi topraklarına döndüler.

47 Saul’un İsrail üzerindeki hâkimiyeti güçlendi ve çevresindeki tüm düşmanlarıyla, Moablılarla,+ Ammonlularla,+ Edomlularla,+ Tsoba krallarıyla+ ve Filistilerle+ savaştı. Gittiği her yerde düşmanlarını bozguna uğrattı. 48 Yiğitçe savaşıp Amalekoğullarını yendi+ ve İsrail’i yağmacıların elinden kurtardı.

49 Saul’un oğulları Yonatan, Yişvi, Malki-şua’ydı.+ Ayrıca iki kızı vardı, büyüğünün adı Merab,+ küçüğünün adı Mikal’di.+ 50 Saul’un karısı, Ahimaats’ın kızı Ahinoam’dı. Ordusunun komutanı amcası Abner’di,+ Abner Ner’in oğluydu. 51 Saul Kiş’in+ oğluydu, Abner’in babası Ner+ de Abiel’in oğluydu.

52 Saul hayatı boyunca Filistilerle kıyasıya savaştı.+ Nerede güçlü ve cesur bir adam görse onu hemen ordusuna alırdı.+

15 Bir süre sonra Samuel Saul’a şöyle dedi: “Yehova seni halkı İsrail’in kralı olarak meshetmem için beni gönderdi.+ Şimdi Yehova’nın sözlerine kulak ver.+ 2 Orduların* Hâkimi Yehova diyor ki, ‘Amalekoğullarından, İsrail’e yaptıklarının hesabını soracağım; çünkü Mısır’dan çıkan İsrailoğullarına yolda saldırdılar.+ 3 Şimdi git Amalekoğullarını öldür,+ onları ve onlara ait her şeyi tamamen yok et.+ Hiçbirini sağ bırakma;*+ kadını, erkeği, çocuğu, bebeği, sığırı, koyunu, deveyi, eşeği, hepsini öldür.’”+ 4 Bunun üzerine Saul ordusunu Telaim’de toplayıp saydı: 200.000 yaya asker, Yahuda’dan da 10.000 kişi vardı.+

5 Saul, Amalekoğullarının şehrine kadar geldi ve vadide pusuya yattı. 6 Ardından Kenilere+ şöyle dedi: “Buradan gidin, Amalekoğullarının arasından ayrılın ki sizi onlarla birlikte yok etmeyeyim.+ Çünkü İsrailoğulları Mısır’dan çıktığında onlara iyilik* etmiştiniz.”+ Böylece Keniler Amalekoğullarının arasından ayrıldı. 7 Sonra Saul, Havila’dan+ Mısır yakınlarındaki Şur’a+ kadar Amalekoğullarını yok etti.+ 8 Amalek Kralı Agag’ı+ sağ olarak ele geçirdi, diğer herkesi kılıçla öldürdü.+ 9 Fakat Saul ve adamları hem Agag’ı hem de koyunların ve sığırların en iyilerini, besili hayvanları ve koçları sağ bıraktılar.+ İyi olan hiçbir şeyi yok etmek istemediler. Ama beğenmedikleri ve değersiz olan her şeyi yok ettiler.

10 Bunun üzerine Yehova Samuel’e şöyle dedi: 11 “Saul’u kral yaptığıma üzüldüm. Çünkü Benim yolumdan döndü, dediklerimi yapmadı.”+ Samuel çok kederlendi ve bütün gece Yehova’ya feryat etti.+ 12 Samuel, Saul’la görüşmek için sabah erkenden kalktı. Ona şu haber geldi: “Saul Karmel’e+ gidip orada kendi onuruna bir anıt dikti,+ sonra da Gilgal’e gitti.” 13 Samuel Saul’un yanına gelince Saul ona şöyle dedi: “Yehova’nın bereketi üzerinde olsun. Yehova’nın dediğini yaptım.” 14 Samuel ise “Peki kulağıma gelen bu koyun ve sığır sesleri ne?” diye sordu.+ 15 Saul da şöyle karşılık verdi: “Bunlar Amalekoğullarından getirildi. Adamlarım koyunların ve sığırların en iyilerini Tanrın Yehova’ya kurban etmek için sağ bıraktı. Ama geri kalan her şeyi yok ettik.” 16 O zaman Samuel Saul’a “Yeter!” dedi. “Şimdi Yehova’nın dün gece bana söylediklerini dinle.”+ O da “Söyle, dinliyorum” dedi.

17 Samuel şunları söyledi: “Yehova seni İsrail kabilelerinin başı yaptığında ve kral olarak seçtiğinde*+ kendini önemsiz görüyordun.+ 18 Sonra Yehova seni bir göreve gönderdi, ‘Git, günahkâr Amalekoğullarını yok et.+ Onları tamamen ortadan kaldırıncaya kadar savaş’ dedi.+ 19 Peki sen neden Yehova’nın sözünü dinlemedin? Bunun yerine açgözlülükle ganimete saldırıp+ Yehova’nın gözünde kötü olanı yaptın!”

20 Saul ise Samuel’e şu karşılığı verdi: “Ama ben Yehova’nın sözünü dinledim. Yehova’nın verdiği görevi yapıp Amalek Kralı Agag’ı getirdim ve Amalekoğullarını yok ettim.+ 21 Fakat adamlarım ganimetin içinden koyunları ve sığırları, yani yok edilecek şeylerin en iyilerini Tanrın Yehova’ya Gilgal’de kurban olarak sunmak için ayırdılar.”+

22 Bunun üzerine Samuel şöyle dedi: “Yehova yakılan sunulardan ve kurbanlardan çok+ sözünün dinlenmesinden hoşlanmaz mı? Şunu bil ki, Yehova’ya itaat etmek kurbandan, O’nu dikkatle dinlemek koçların yağından+ iyidir.+ 23 İsyankârlık+ falcılıkla birdir,+ küstahlık ise büyücülük ve putperestlikle* birdir. Sen Yehova’nın sözünü dinlemeyi reddettiğin için+ O da seni kral olarak reddetti.”+

24 O zaman Saul Samuel’e şunları söyledi: “Günah işledim, Yehova’nın emrini ve senin sözünü çiğnedim, çünkü yanımdaki adamlardan korktum ve onların sözünü dinledim. 25 Şimdi ne olur günahımı bağışla ve benimle birlikte dön de Yehova’nın onayını kazanmak için O’nun önünde yere kapanayım.”+ 26 Fakat Samuel Saul’a “Seninle birlikte dönmem” dedi. “Çünkü Yehova’nın sözünü dinlemeyi reddettin, Yehova da senin İsrail üzerindeki krallığını artık reddediyor.”+ 27 Samuel gitmek üzere arkasını dönünce Saul onun kaftanının eteğine yapıştı ve kaftan yırtıldı. 28 Bunun üzerine Samuel şöyle dedi: “Yehova İsrail krallığını bugün senin elinden işte böyle yırtıp aldı. Krallığı senden daha iyi birine, senin bir kardeşine verecek.+ 29 Üstelik İsrail’in yüce Tanrısı+ yalancı çıkmayacak+ ya da fikrini değiştirmeyecek.* O insan değil ki fikrini değiştirsin.”+

30 O zaman Saul “Günah işledim” dedi, “Ama ne olur halkımın ihtiyarları ve İsrail’in önünde beni onurlandır. Benimle birlikte dön, Tanrın Yehova’nın onayını kazanmak için O’nun önünde yere kapanayım.”+ 31 Böylece Samuel Saul’la birlikte gitti ve Saul Yehova’nın önünde yere kapandı. 32 Samuel “Amalek Kralı Agag’ı buraya getirin” dedi. O ana kadar “Artık ölüm tehlikesi geçmiştir” diye düşünen Agag, Samuel’in yanına çekinerek* geldi. 33 Samuel ona “Senin kılıcın anneleri nasıl evlatsız bıraktıysa, senin annen de öyle evlatsız bırakılacak” dedi. Ardından Agag’ı Gilgal’de Yehova’nın önünde kılıçla parçaladı.+

34 Sonra Samuel Rama’ya, Saul da memleketi Gibea’daki evine gitti. 35 Samuel ölene dek Saul’u bir daha görmedi, Saul yüzünden büyük bir keder içindeydi.+ Yehova da Saul’u İsrail’in kralı yaptığına üzülmüştü.+

16 Sonunda Yehova Samuel’e “Ben Saul’u İsrail kralı olarak reddettiğim halde,+ sen onun için daha ne kadar üzüleceksin?”+ dedi. “Şimdi yağ boynuzunu doldurup+ yola koyul. Seni Beytlehemli Yesse’ye+ göndereceğim, çünkü onun oğullarından birini kral olarak seçtim.”+ 2 Fakat Samuel “Nasıl giderim? Saul duyarsa beni öldürür”+ diye karşılık verdi. O zaman Yehova şöyle dedi: “Yanına bir buzağı al ve ‘Yehova’ya kurban sunmaya geldim’ de. 3 Kurban sunacağın yere Yesse’yi de çağır. Ne yapacağını sana söyleyeceğim. Gösterdiğim kişiyi Benim adıma meshedeceksin.”+

4 Samuel Yehova’nın söylediğini yaptı. Beytlehem’e+ vardığında şehrin ihtiyarları onu korkudan titreyerek karşıladılar. Samuel’e “Hayırlı bir sebeple mi geldin?” diye sordular. 5 O da “Evet öyle” dedi, “Yehova’ya kurban sunmak için geldim. Kendinizi arındırın* ve benimle birlikte kurban sunacağım yere gelin.” Ardından Yesse’yi ve oğullarını arındırıp onları da kurban sunacağı yere davet etti. 6 Onlar gelince Samuel Eliab’a+ baktı ve “Yehova’nın seçtiği* kişi bu olmalı” diye düşündü. 7 Fakat Yehova Samuel’e şöyle dedi: “Onun görünüşüne ve uzun boylu olduğuna bakma,+ Ben onu seçmedim. Çünkü Tanrı insanın gördüğü gibi görmez; insan görünüşe bakar oysa Yehova yüreğe bakar.”+ 8 Sonra Yesse Abinadab’ı+ çağırıp Samuel’in önüne getirdi. Ama Samuel “Yehova bunu da seçmedi” dedi. 9 Ardından Yesse Şammah’ı+ getirdi. Samuel “Yehova bunu da seçmedi” dedi. 10 Yesse yedi oğlunu da Samuel’in önüne getirdi. Fakat Samuel Yesse’ye “Yehova bunların hiçbirini seçmedi” dedi.

11 En sonunda Samuel “Oğullarının hepsi bunlar mı?” diye sordu. Yesse “Bir de en küçükleri var,+ koyun güdüyor”+ cevabını verdi. O zaman Samuel “Çağır gelsin, çünkü o gelmeden yemeğe oturmayacağız” dedi. 12 Böylece Yesse onu çağırttı. Pembe tenli, güzel gözlü, yakışıklı bir genç geldi.+ Yehova Samuel’e “Seçtiğim kişi bu, kalk onu meshet”+ dedi. 13 Samuel de yağ boynuzunu aldı,+ onu kardeşlerinin önünde meshetti. O günden itibaren Yehova’nın ruhu Davut’u etkisi altına aldı.+ Samuel oradan Rama’ya gitti.+

14 Bu arada Yehova ruhunu Saul’dan çekmişti.+ Yehova kötü bir ruh halinin* ona sıkıntı vermesine izin verdi.+ 15 Hizmetkârları Saul’a şöyle dedi: “Efendimiz, belli ki Tanrı kötü düşüncelerle seni rahatsız ediyor. 16 Lütfen huzurundaki hizmetkârlarına emir ver de, iyi lir* çalan+ bir adam bulsunlar. Ne zaman bu kötü ruh haline girersen o sana lir çalar, sen de kendini daha iyi hissedersin.” 17 Bunun üzerine Saul hizmetkârlarına “Peki, iyi lir çalan bir adam bulup getirin” dedi.

18 Hizmetkârlarından biri şöyle karşılık verdi: “Beytlehemli Yesse’nin oğullarından birini biliyorum, çok iyi lir çalar. Hem de cesur ve güçlü bir savaşçı.+ Nasıl konuşacağını bilen, yakışıklı bir genç.+ Ayrıca Yehova da onunla beraber.”+ 19 O zaman Saul Yesse’ye haberciler gönderip “Sürüne çobanlık eden oğlun+ Davut’u bana gönder” dedi. 20 Yesse de bir eşeğe ekmek, bir tulum şarap ve bir oğlak yükleyip oğlu Davut’la birlikte Saul’a gönderdi. 21 Böylece Davut Saul’un yanına geldi ve ona hizmet etmeye başladı.+ Saul onu çok sevdi ve kendi silahtarı yaptı. 22 Saul Yesse’ye haber gönderip “Lütfen Davut hizmetimde kalsın, ondan çok memnunum” dedi. 23 Saul ne zaman kötü bir ruh haline girse* Davut lirini eline alıp çalmaya başlardı. Saul da rahatlar, kendini daha iyi hissederdi ve kötü ruh halinden kurtulurdu.+

17 Filisti+ orduları savaş için bir araya geldi. Yahuda’nın Soko+ şehrinde toplanıp Soko ile Azeka+ arasındaki Efes-dammim’de+ ordugâh kurdular. 2 Saul ve İsrail askerleri de toplanıp Elah Vadisi’nde+ ordugâh kurdu ve Filistilere karşı savaş düzeni aldılar. 3 Filistiler bir taraftaki dağın yamacında, İsrailliler de karşı taraftaki dağın yamacındaydı. Aralarında vadi vardı.

4 Filisti ordugâhından güçlü bir savaşçı öne çıktı. İsmi Golyat’tı+ ve Gat+ şehrindendi. Boyu altı arşın bir karıştı.* 5 Başında tunç* bir miğfer, üzerinde pullu bir zırh vardı. Tunç zırhın+ ağırlığı 5.000 şekeldi.* 6 Bacaklarında tunç dizlikler vardı ve sırtında tunç bir mızrak+ asılıydı. 7 Elindeki büyük mızrağın tahta sapı dokuma tezgâhındaki sırık gibiydi,+ demirden ucu da 600 şekel* ağırlığındaydı. Kalkanını taşıyan adam önünden yürüyordu. 8 Golyat durup İsrail askerlerine+ şöyle bağırdı: “Neden böyle savaş düzeni aldınız? Ben bir Filisti savaşçısıyım, siz ise Saul’un kullarısınız. Aranızdan birini seçin de aşağıya inip karşıma çıksın. 9 Eğer benimle savaşıp beni öldürebilirse, biz size kul oluruz. Ama ben üstün gelip onu öldürürsem siz bize kul olursunuz.” 10 Sonra da şöyle dedi: “Bugün İsrail ordusuna meydan okuyorum.+ Hadi bir adam seçin de karşıma çıksın!”

11 Saul ve tüm İsrailoğulları bu sözleri duyunca çok korktular ve dehşete kapıldılar.

12 Bu arada Davut Yahuda’daki Beytlehem’den+ Efratalı+ Yesse’nin oğluydu. Yesse’nin+ sekiz oğlu vardı+ ve o, Saul’un zamanında artık çok yaşlı bir adamdı. 13 Üç büyük oğlu Saul’un ardından savaşa gitmişti.+ En büyüğünün adı Eliab,+ ikincisinin adı Abinadab,+ üçüncüsünün adı Şammah’tı.+ 14 Davut en küçükleriydi,+ en büyük üç abisi Saul’un ardından gitmişti.

15 Davut Saul’un hizmetindeyken, babasının koyunlarını gütmek için+ Beytlehem’e gidip gelirdi. 16 Bu arada Filisti* 40 gün boyunca her sabah ve her akşam öne çıkıp İsrail askerlerinin karşısına dikiliyordu.

17 Yesse, oğlu Davut’a şöyle dedi: “Şu bir efa* kavrulmuş tahılı ve 10 somun ekmeği al, hemen ordugâhtaki abilerine götür. 18 Bu 10 parça peyniri* de binbaşıya götür. Abilerinin iyi olup olmadıklarına bak ve bana onlardan haber* getir.” 19 Davut’un abileri, Saul ve diğer İsrail askerleriyle birlikte Filistilerle savaşmak için+ Elah Vadisi’ndeydiler.+

20 Davut sabah erkenden kalktı ve sürüyü birine emanet etti. Yesse’nin söylediği gibi yiyecekleri alıp yola koyuldu. Ordugâha vardığında, askerler naralar atarak savaş düzenine giriyordu. 21 İsrail ve Filisti askerleri savaş düzeni alıp karşılıklı durdular. 22 Davut yiyecekleri hemen malzeme bekçisine bırakıp cepheye koştu. Oraya varınca abilerine nasıl olduklarını sordu.+

23 Davut onlarla konuşurken Filisti cephesinden Golyat+ adındaki Gatlı savaşçı öne çıktı ve daha önce söylediklerini tekrarladı.+ Bunları Davut da duydu. 24 Adamı gören tüm İsrail askerleri çok korktular ve ondan kaçmaya başladılar.+ 25 İsrail askerleri şöyle diyordu: “Şu adamı görüyor musunuz? İsrail’e meydan okumaya geliyor.+ Onu öldüreni Kral hem çok zengin edecek hem de kızını ona verecek.+ Üstelik babasının ev halkını İsrail’deki tüm yükümlülüklerden muaf tutacak.”

26 Davut yakınında duran adamlara şöyle dedi: “O Filisti’yi öldürüp İsrail’i bu utançtan kurtaracak adama ne ödül verilecekmiş? Yaşayan Tanrı’nın ordusuna meydan okuyan bu sünnetsiz Filisti de kim oluyor?”+ 27 Adamlar da aynı şeyi söyleyip “Onu öldüren adama işte bunlar verilecek” dediler. 28 Davut’un en büyük abisi Eliab+ onun adamlarla konuştuğunu duyunca çok sinirlendi ve şöyle dedi: “Senin burada ne işin var! Kırdaki o birkaç koyunu kime bıraktın?+ Ben senin ne kadar haddini bilmez ve kötü niyetli olduğunu iyi biliyorum. Buraya sırf savaşı görmek için geldin.” 29 Davut da “Ben şimdi ne yaptım ki? Sadece bir soru sordum” dedi. 30 Sonra Davut dönüp aynı soruyu+ başka birine sordu ve herkesten aynı cevabı+ aldı.

31 Davut’un dedikleri duyuldu ve bunları Saul’a bildirdiler. Saul da onu çağırttı. 32 Davut Saul’a şöyle dedi: “O Filisti yüzünden kimse korkuya kapılmasın. Bu kulun gidip onunla savaşacak.”+ 33 Fakat Saul “Sen onu yenemezsin, çünkü çok gençsin,+ oysa o gençliğinden beri savaşıyor” dedi. 34 Davut Saul’a şöyle karşılık verdi: “Efendim, ben babamın sürüsüne çobanlık ediyorum. Bir keresinde bir aslan,+ başka bir keresinde de bir ayı sürüden bir koyun kaptı. 35 Ben iki olayda da hayvanın peşinden gidip onu yakaladım ve ağzından koyunu çekip kurtardım. Bana saldırmaya kalkınca da onu boğazından* yakaladım ve öldürdüm. 36 Bu kulun aslanı da ayıyı da öldürdü! O sünnetsiz Filisti’nin de sonu aynı olacak, çünkü yaşayan Tanrı’nın ordusuna meydan okudu.”+ 37 Sonra şöyle dedi: “Beni aslanın ve ayının pençesinden kurtaran Yehova, o Filisti’nin elinden de kurtaracaktır.”+ Bunun üzerine Saul Davut’a “O halde git, Yehova seninle olsun” dedi.

38 Saul kendi savaş giysisini Davut’a verdi. Başına tunç miğfer taktı ve üzerine zırh giydirdi. 39 Davut giydiklerinin üzerine kılıcını kuşandı ve yürümeye çalıştı, fakat yürüyemedi, çünkü onlara alışık değildi. Saul’a “Bunların içinde yürümem mümkün değil, alışık değilim” dedi. Bu yüzden onları üzerinden çıkardı. 40 Sonra eline değneğini aldı ve dere yatağından beş düzgün taş seçip çantasının cebine koydu. Elinde sapanıyla*+ Filisti’ye doğru ilerlemeye başladı.

41 Filisti de Davut’a giderek yaklaşıyordu. Kalkanını taşıyan adam önünden gidiyordu. 42 Filisti, Davut’u görünce onu küçümseyerek güldü. Çünkü o pembe tenli, yakışıklı bir gençti.+ 43 Filisti “Ben köpek+ miyim ki üzerime sopayla geliyorsun?” dedi ve kendi ilahlarının adıyla Davut’a lanet okudu. 44 Sonra “Gel bakalım!” dedi, “Cesedini gökteki kuşlara ve yaban hayvanlarına yem edeceğim.”

45 Davut ise Filisti’ye şöyle karşılık verdi: “Sen benim üzerime kılıçla, mızrakla geliyorsun.+ Ama ben senin üzerine Orduların Hâkimi Yehova’nın adıyla,+ meydan okuduğun+ İsrail ordusunun Tanrısının adıyla geliyorum. 46 Bugün Yehova seni elime teslim edecek.+ Seni yere serip kafanı gövdenden ayıracağım. Bugün Filisti ordugâhındakilerin cesetlerini gökteki kuşlara ve yaban hayvanlarına yem edeceğim. Böylece tüm dünya İsrail’in bir Tanrısı olduğunu anlayacak.+ 47 Ve buradaki herkes şunu anlayacak ki, Yehova kılıçla ya da mızrakla kurtarmaz.+ Savaş Yehova’nın savaşıdır+ ve O hepinizi elimize teslim edecek.”+

48 Sonra Filisti, Davut’a doğru yürümeye başladı, Davut ise ona saldırmak üzere Filisti askerlerinin olduğu yere doğru hızla koştu. 49 Davut elini çantasına sokup bir taş çıkardı ve sapanla fırlattı. Filisti’yi alnından vurdu, taş alnına saplandı. Filisti yüzüstü yere yıkıldı.+ 50 Böylece Davut sadece bir sapan ve taşla Filisti’yi yendi. Elinde bir kılıcı olmadığı halde onu yere serip öldürdü.+ 51 Sonra Davut koşarak Filisti’nin yanına gitti. Öldüğünden emin olmak için onun kılıcını+ kınından çekip kafasını kesti. Filistiler güçlü savaşçılarının öldüğünü görünce kaçtılar.+

52 Bunun üzerine İsrail ve Yahuda askerleri harekete geçti, naralar atarak vadiden+ Ekron+ kapılarına kadar Filistileri kovaladılar. Şaarayim’den+ Gat’a ve Ekron’a kadar uzanan yol Filisti askerlerinin cesetleriyle doldu. 53 İsrailoğulları Filistileri amansızca kovalayıp geri döndükten sonra onların ordugâhını yağmaladı.

54 Sonra Davut Filisti’nin kafasını alıp Yeruşalim’e götürdü, fakat onun silahlarını kendi çadırına koydu.+

55 Saul, Davut’un Filisti’yle savaşmaya gittiğini görünce ordusunun komutanı Abner’e+ “Bu delikanlı kimin oğlu?”+ diye sormuştu. Abner de “Kralım, yemin ederim* bilmiyorum” diye cevap vermişti. 56 Kral “Kimin oğluymuş öğren bakalım” demişti. 57 Bu nedenle Davut Filisti’yi öldürüp döndükten hemen sonra, Abner onu elinde Filisti’nin kafasıyla+ Saul’un huzuruna çıkardı. 58 Saul Davut’a “Sen kimin oğlusun?” diye sordu. O da “Beytlehemli+ kulun Yesse’nin oğluyum”+ dedi.

18 Yonatan+ Davut’un Saul’a anlattıklarını duyunca onu canı gibi sevmeye başladı ve ikisi dost oldular.+ 2 Saul o günden itibaren Davut’u yanında tuttu, babasının evine dönmesine izin vermedi.+ 3 Yonatan’la Davut aralarında bir dostluk anlaşması yaptılar,+ çünkü Yonatan Davut’u canı kadar çok seviyordu.+ 4 Yonatan üzerindeki kolsuz kaftanı çıkarıp savaş giysisi, kılıcı, yayı ve kemeriyle birlikte Davut’a verdi. 5 Davut seferlere çıkmaya başladı, Saul’un onu gönderdiği her yerde başarılı oldu.*+ Bu nedenle Saul onu ordusunda komutan yaptı.+ Bu hem halkın hem de Saul’un hizmetkârlarının hoşuna gitti.

6 Davut ve yanındakilerin Filistileri yenip döndüğü her seferinde, bütün İsrail şehirlerinden kadınlar şarkılar söyleyip+ dans ederek Kral Saul’u karşılamaya çıkardı. Sevinç içinde tef+ ve lavta* çalarlardı. 7 Zaferi kutlayan kadınlar şöyle şarkı söylerdi:

“Saul binlerce düşmanı yere serdi,

Davut ise on binlercesini.”+

8 Bu şarkı Saul’un hiç hoşuna gitmedi.+ Çok öfkelendi ve şöyle düşündü: “Davut’a on binlercesini, bana ise sadece binlercesini layık gördüler. Onu bir tek kral yapmadıkları kaldı!”+ 9 O günden itibaren Saul Davut’tan hep şüphe duydu.

10 Ertesi gün Tanrı, Saul’un kötü bir ruh haline girmesine izin verdi*+ ve Saul evde tuhaf davranışlarda bulunmaya* başladı. O sırada Davut daha önceleri olduğu gibi lir çalıyordu.+ Saul’un elinde bir mızrak vardı,+ 11 “Davut’u duvara çakayım” diyerek mızrağı fırlattı.+ Fakat Davut iki kez kurtuldu. 12 Bunun üzerine Saul Davut’tan korkmaya başladı, çünkü Yehova Davut’la birlikteydi,+ fakat Saul’u bırakmıştı.+ 13 Bu yüzden Saul Davut’u binbaşı yaparak yanından uzaklaştırdı. Davut birliklere önderlik ediyordu.+ 14 Yaptığı her işte başarılı olmaya devam ediyordu,+ Yehova onunla birlikteydi.+ 15 Saul Davut’un çok başarılı olduğunu görünce ondan daha da korktu. 16 Fakat tüm İsrail ve Yahuda halkı Davut’u çok seviyordu, çünkü Davut seferlerde onlara önderlik ediyordu.

17 Bir gün Saul Davut’a şöyle dedi: “İşte büyük kızım Merab.+ Onu sana eş olarak vereceğim.+ Ama bana cesurca hizmet etmeye ve Yehova için savaşmaya+ devam etmelisin.” Aslında Saul “Davut’un sonu benim elimden olmasın, onu Filistiler öldürsün” diye düşünüyordu.+ 18 Davut ise Saul’a şöyle cevap verdi: “Ben kimim ki? İsrail’de babamın ailesi, akrabalarım kim ki benim gibi biri krala damat olsun?”+ 19 Ne var ki Saul’un kızı Merab’ın Davut’la evlenme zamanı gelmeden, Saul onu Meholalı Adriel’e+ verdi.

20 Bu arada Saul’un diğer kızı Mikal+ Davut’a âşıktı. Saul bunu öğrenince çok sevindi 21 ve şöyle düşündü: “Kızı ona vereyim, böylece Davut’a tuzak kurup Filistilerin onu öldürmesini sağlarım.”+ Sonra Davut’a ikinci kez “Artık damadım olacaksın” dedi. 22 Hizmetkârlarına da şu emri verdi: “Davut’a gizlice deyin ki, ‘Kral senden çok memnun, tüm hizmetkârları da seni çok seviyor. Gel Kral’ın damadı ol.’” 23 Saul’un hizmetkârları bunu söyleyince Davut, “Ben yoksul ve önemsiz bir adamım. Benim için Kral’a damat olmak kolay mı sanıyorsunuz?” dedi.+ 24 Hizmetkârlar da Davut’un söylediklerini Saul’a bildirdiler.

25 Bunun üzerine Saul “Davut’a şunu söyleyin” dedi. “Kral, kızı için 100 Filisti’nin sünnet derisinden+ başka bir başlık parası+ istemiyor. Çünkü düşmanlarından öç almak istiyor.” Aslında Saul, Davut’un Filistiler tarafından öldürülmesi için tuzak kuruyordu. 26 Saul’un hizmetkârları bu sözleri Davut’a ilettiler. O zaman Kral’ın damadı olma fikri onun hoşuna gitti.+ Davut kendisine tanınan süre dolmadan 27 adamlarıyla birlikte gitti ve 200 Filisti’yi öldürdü. Kral’ın damadı olmak için Filistilerin sünnet derilerinin hepsini Saul’a getirdi. Saul da kızı Mikal’i Davut’a eş olarak verdi.+ 28 Saul, Yehova’nın Davut’la olduğunu+ ve kızı Mikal’in Davut’u çok sevdiğini açıkça gördü.+ 29 Bu yüzden Davut’tan daha da çok korktu ve hayatının sonuna dek Davut’a düşman oldu.+

30 Bu arada, Filisti beyleri İsrail’e saldırılar düzenliyordu. Davut her seferinde Saul’un diğer tüm adamlarından daha başarılı oluyordu.+ Davut büyük bir isim yaptı.+

19 Sonra Saul, oğlu Yonatan’a ve tüm hizmetkârlarına Davut’u öldürmek istediğini söyledi.+ 2 Fakat Yonatan Davut’u çok seviyordu,+ bu nedenle ona şöyle dedi: “Babam Saul seni öldürtmek istiyor. Ne olur yarın sabah dikkatli ol. Güvenli bir yere gidip saklan. 3 Ben babamla birlikte dışarı çıkacağım ve kırda senin olduğun yerin yakınlarına geleceğim, orada durup onunla senin hakkında konuşacağım. Bir şey öğrenirsem mutlaka sana söyleyeceğim.”+

4 Böylece Yonatan babası Saul’a Davut hakkında olumlu şeyler söyledi.+ Şöyle dedi: “Kralım, kulun Davut’a bir kötülük yapma.* Çünkü o sana hiçbir kötülük yapmadı, hep senin yararına çalıştı. 5 Davut o Filisti’yi öldürmek için kendi canını hiçe saydı,+ bu sayede Yehova tüm İsrail’e büyük bir zafer kazandırdı.* Bunu sen de gördün ve çok sevindin. Öyleyse neden Davut’u sebepsiz yere öldürtmek istiyorsun?+ Bunu yaparsan masum birinin kanını dökmüş ve günah işlemiş olursun.” 6 Saul Yonatan’ı dinledi ve “Yehova’nın varlığı üzerine yemin ederim ki o öldürülmeyecek” dedi. 7 Bunun üzerine Yonatan Davut’u çağırıp tüm bunları ona anlattı. Sonra onu Saul’a götürdü ve Davut önceki gibi yine ona hizmet etmeye başladı.+

8 Bir süre sonra tekrar savaş çıktı. Davut Filistilere saldırıp çok kişiyi öldürdü, geriye kalanlar da ondan kaçtılar.

9 Bir gün Saul evinde oturuyordu, mızrağı elindeydi. Davut da ona lir çalıyordu.+ O sırada Yehova yine Saul’un kötü bir ruh haline girmesine izin verdi.*+ 10 Saul Davut’u duvara çakmak için mızrağını fırlattı, fakat Davut yana kaçınca Saul’un mızrağı duvara saplandı. O akşam Davut oradan kaçtı. 11 Sonra Saul Davut’un evine adamlar gönderdi. Evi gözetlemelerini, sabah olunca da onu öldürmelerini+ söyledi. Fakat Davut’un karısı Mikal ona şöyle dedi: “Bu gece kaçıp canını kurtar, yoksa yarın seni öldürecekler.” 12 Sonra hemen Davut’un pencereden inmesine yardım etti, böylece Davut kaçıp kurtuldu. 13 Mikal aile putunu* alıp yatağa koydu, baş tarafına keçi kılından bir örtü* yerleştirdi, sonra da üzerine bir giysi örttü.

14 Saul Davut’u getirtmek için adamlar gönderdi, fakat karısı “Davut hasta” dedi. 15 Bunun üzerine Saul adamları tekrar gönderip Davut’u görmelerini istedi ve “Onu bana yatağıyla da olsa getirin, öldüreceğim!” dedi.+ 16 Adamlar içeri girince yatakta aile putunu buldular, baş kısmında da keçi kılından bir örtü vardı. 17 Bunun üzerine Saul Mikal’e “Neden bana böyle bir oyun oynadın ve düşmanımın+ kaçıp kurtulmasına izin verdin?” dedi. Mikal de şu karşılığı verdi: “Davut ‘Beni bırak yoksa seni öldürürüm’ dedi.”

18 Davut oradan kaçıp kurtuldu. Rama’ya Samuel’in yanına geldi,+ ona Saul’un kendisine neler yaptığını anlattı. Sonra Samuel’le birlikte Nayot’a+ gittiler, orada kaldılar. 19 Bir süre sonra Saul’a “Davut Rama’daki Nayot’ta” diye haber geldi. 20 Saul Davut’u yakalatmak için hemen adamlarını gönderdi. Adamlar orada peygamberlere özgü şekilde davranan* yaşlı peygamberler gördü, Samuel onlara önderlik ediyordu. Tanrı’nın ruhu, gelen adamları etkisi altına aldı ve bu adamlar da onlar gibi davranmaya başladı.

21 Saul bunu duyunca hemen başka adamlar gönderdi. Ama onlar da peygamber gibi davranmaya başladı. Bu yüzden Saul üçüncü kez adamlar gönderdi, ama onlar da aynı şekilde davranmaya başladı. 22 En sonunda kendisi de Rama’ya gitti. Seku’daki büyük sarnıca* gelince “Samuel ile Davut nerede?” diye sordu. “Rama’daki Nayot’ta”+ dediler. 23 Rama’daki Nayot’a doğru yürürken Tanrı’nın ruhu onu da etkisine aldı. Saul Nayot’a varana dek peygamber gibi davrandı. 24 Diğerleri gibi o da üzerindeki giysileri çıkardı ve Samuel’in önünde peygamber gibi davrandı. Bütün gün ve bütün gece çıplak* yattı. Bu yüzden “Saul da mı peygamber oldu?” derler.+

20 Davut Rama’daki Nayot’tan kaçtı ve Yonatan’ın yanına gitti. Ona “Ben ne yaptım?+ Ne suç işledim? Babana ne kötülük yaptım* da canımı almak istiyor?” diye sordu. 2 Yonatan şöyle dedi: “Böyle bir şey olamaz,+ kimse seni öldürmeyecek. İster büyük ister küçük bir mesele olsun, babam bana söylemeden hiçbir şey yapmaz. Bu meseleyi benden neden gizlesin ki? Böyle bir şey olmayacak!” 3 Fakat Davut şöyle dedi: “Beni sevdiğini baban çok iyi biliyor.+ Bu yüzden ‘Yonatan bunu bilmesin yoksa üzülür’ demiştir. Ama yaşayan Tanrı Yehova’nın ve senin önünde yemin ederim ki ben ölümün eşiğindeyim.”+

4 O zaman Yonatan Davut’a “Ne istersen senin için yaparım” dedi. 5 Bunun üzerine Davut şöyle dedi: “Yarın Yeniay,*+ Kral’la birlikte yemek yemem gerekiyor. Şöyle yapalım: Sen beni gönder, yarın değil öbür günün akşamına kadar şehrin dışında saklanayım. 6 Baban yokluğumu fark ederse, ‘Davut memleketi Beytlehem’e+ gitmek için bana yalvardı, orada ailece yıllık kurbanlarını sunacaklarmış’+ dersin. 7 Cevap olarak ‘Peki, tamam’ derse bu kulun güvende demektir. Fakat öfkelenirse, anla ki bana bir kötülük yapmaya kararlı. 8 Bu kuluna vefa* göster,+ çünkü Yehova’nın önünde benimle bir anlaşma yaptın.+ Ama eğer suçluysam+ da beni sen öldür, babanın eline bırakma.”

9 Bunun üzerine Yonatan “Böyle bir şeyi düşünme bile!” dedi. “Babamın sana bir kötülük yapacağını öğrenirsem bunu sana söylemez miyim?”+ 10 Davut Yonatan’a “Peki baban sana ters bir karşılık verirse bunu bana kim haber verecek?” diye sordu. 11 Yonatan Davut’a “Gel, şehrin dışına gidelim” dedi ve birlikte gittiler. 12 Yonatan ona şöyle dedi: “İsrail’in Tanrısı Yehova şahidim olsun ki, yarın ya da öbür gün babamın ne düşündüğünü öğreneceğim. Eğer senin hakkında olumlu düşünüyorsa, mutlaka sana haber göndereceğim. 13 Ama babamın niyeti sana kötülük yapmaksa ve ben bunu sana haber vermezsem, sen de bu yüzden buradan sağ salim gidemezsen, Yehova beni en ağır şekilde cezalandırsın. Yehova, babamla olduğu gibi+ seninle de olsun.+ 14 Sen de bana yaşadığım sürece, hatta ölsem bile Yehova’nın vefasını göster.+ 15 Yehova, senin tüm düşmanlarını ortadan kaldırdığında bile vefanı benim ailemden eksik etme.”+ 16 Böylece Yonatan Davut’la, onun soyunu* da kapsayan bir anlaşma yaptı ve “Yehova Davut’un düşmanlarından hesap soracak” dedi. 17 Yonatan Davut’a, kendisine olan sevgisi üzerine tekrar yemin ettirdi, çünkü onu canı gibi seviyordu.+

18 Yonatan sonra Davut’a şöyle dedi: “Yarın Yeniay,+ yerin boş olacağından babam yokluğunu fark edecek. 19 Öbür günse seni mutlaka soracak. Geçen gün burada saklanmıştın ya, yine buraya gel ve şu kayanın yanında dur. 20 Ben hedefe atıyormuş gibi bu kayanın bir yanına üç ok atacağım. 21 Sonra hizmetkârımı gönderip ‘Git, okları bul’ diyeceğim. Eğer ona ‘Oklar senin bu tarafında, onları getir’ dersem, o zaman anla ki geri dönebilirsin. Çünkü Yehova’nın varlığı üzerine yemin ederim ki senin için bir tehlike yok, her şey yolunda demektir. 22 Ama eğer çocuğa ‘Bak, oklar senden ileride’ dersem, anla ki gitmen gerekiyor, Yehova buradan gitmeni istiyor. 23 Birbirimize verdiğimiz söze gelince,+ Yehova daima seninle benim aramda şahit olsun.”+

24 Böylece Davut şehrin dışında gizlendi. Yeniay gelince Kral sofraya oturdu.+ 25 Her zamanki gibi duvarın önündeki yerine oturmuştu. Karşısında Yonatan, yanında Abner+ oturuyordu, fakat Davut’un yeri boştu. 26 Saul o gün bir şey demedi, çünkü kendi kendine “Belli ki bir şey oldu, bu yüzden temiz* değil.+ Evet evet, kirli durumda olmalı” diye düşündü. 27 Yeniay’ın ertesi günü Davut’un yeri yine boştu. Bunun üzerine Saul Yonatan’a “Yesse’nin oğlu+ dün de yoktu, bugün de yok. Neden yemeğe gelmedi?” diye sordu. 28 Yonatan Saul’a şöyle dedi: “Davut Beytlehem’e gitmek için bana yalvarıp izin istedi.+ 29 Bana şöyle dedi: ‘Lütfen gitmeme izin ver, abim çağırdı, memlekette ailece kurban sunacağız. Eğer senin için de uygunsa bir gidip kardeşlerimi göreyim.’ İşte bu yüzden Kral’ın sofrasına gelemedi.” 30 O zaman Saul Yonatan’a çok öfkelenip şöyle dedi: “Seni asi evlat!* Yesse’nin oğlunun tarafını tuttuğunu bilmiyor muyum? Kendini de anneni de rezil ediyorsun! 31 Yesse’nin oğlu yaşadığı sürece ne sen güvende olabilirsin ne de krallığın!+ Şimdi adam gönderip onu bana getirt. O ölmeli!”+

32 Fakat Yonatan babası Saul’a “O neden ölmeli?+ Ne yaptı ki?” dedi. 33 Bunun üzerine Saul Yonatan’a mızrağını fırlattı.+ O zaman Yonatan, babasının Davut’u öldürmeye kararlı olduğunu anladı.+ 34 Öfkeyle sofradan kalkıp gitti ve o gün hiç yemek yemedi. Çünkü Davut için çok üzülüyordu,+ babası onu aşağılamıştı.

35 Ertesi sabah Yonatan şehrin dışına, Davut’la buluşacağı yere gitti. Yanında genç bir hizmetkâr vardı.+ 36 Ona “Hadi koş, atacağım okları bul” dedi. Hizmetkâr koşarken Yonatan onun ilerisine ok attı. 37 Hizmetkâr, Yonatan’ın oku attığı yere gelince Yonatan ona “Ok senden ileride” diye seslendi. 38 Sonra hizmetkârına “Çabuk, acele et! Oyalanma!” diye bağırdı. Hizmetkâr da okları toplayıp onun yanına geldi. 39 Hizmetkâr hiçbir şey anlamadı, tüm bunların anlamını sadece Yonatan ve Davut biliyordu. 40 Sonra Yonatan silahlarını hizmetkârına verip “Al bunları şehre götür” dedi.

41 Hizmetkâr gidince, Davut güney tarafında saklandığı yerden çıktı. Sonra eğilip üç kez yere kapandı ve birbirlerini öpüp ağladılar, fakat Davut daha fazla ağladı. 42 Yonatan Davut’a şunları söyledi: “Yolun açık olsun. Çünkü Yehova’nın adıyla birbirimize yemin ettik,+ ‘Yehova daima seninle benim aramda, senin soyunla benim soyum arasında şahit olsun’ dedik.”+

Sonra Davut oradan ayrıldı, Yonatan da şehre döndü.

21 Sonra Davut Nob’a,+ Kâhin Ahimelek’in yanına gitti. Ahimelek Davut’u karşısında görünce çok korktu. “Neden tek başınasın? Yanında niye kimse yok?”+ diye sordu. 2 Davut ona şöyle cevap verdi: “Kral bana bir görev verdi, fakat ‘Seni niçin gönderdiğimi ve verdiğim talimatları kimse bilmesin’ dedi. Adamlarımla bir yerde buluşmak üzere sözleştim. 3 Elinde beş somun ekmek ya da yiyecek başka bir şey varsa lütfen ver.” 4 Kâhin de ona “Elimde kutsal ekmekten+ başka ekmek yok. Fakat sadece adamların kadından* uzak durduysa+ bu ekmekleri verebilirim” dedi. 5 Davut şu cevabı verdi: “Önceki görevlerimizde olduğu gibi şimdi de kesinlikle kadından uzak duruyoruz.+ Sıradan bir sefere çıkarken bile kendini kutsal durumda tutan adamlarım, bu özel görev için kutsal kalmaya çok daha dikkat ettiler.” 6 Bunun üzerine Kâhin ona kutsal ekmekleri verdi,+ çünkü orada huzur ekmeklerinden* başka ekmek yoktu. Bu ekmekler Yehova’nın huzurundan kaldırılmış, yerlerine aynı gün tazeleri konmuştu.

7 O gün Saul’un hizmetkârlarından Edomlu+ Doeg+ de oradaydı. Bu adam Saul’un çobanlarının başıydı. Bir sebeple* Yehova’nın huzurunda kalması gerekmişti.

8 Sonra Davut Ahimelek’e “Burada bir mızrak ya da kılıç var mı?” diye sordu. “Kral’ın işi çok acil olduğundan yanıma ne kılıcımı aldım ne de başka bir silah.” 9 Kâhin de ona şöyle dedi: “Elah Vadisi’nde+ öldürdüğün Filisti Golyat’ın kılıcı+ burada. Efodun+ arkasında, beze sarılı duruyor. İstersen onu al, burada sadece o var.” Davut “O kılıcın eşi benzeri yoktur, tamam ver” dedi.

10 Davut o gün oradan ayrıldı ve Saul’dan kaçmaya devam etti.+ Sonunda Gat Kralı Akiş’in+ yanına geldi. 11 Akiş’in hizmetkârları ona şöyle dediler: “İsrail Kralı Davut değil mi bu? İnsanlar dans ederek bu adam için şöyle şarkı söylemişti:

‘Saul binlerce düşmanı yere serdi,

Davut ise on binlercesini.’”+

12 Davut bu sözler üzerinde düşündü ve Gat Kralı Akiş’ten çok korktu.+ 13 Bu yüzden onların yanında* deli numarası yaptı.+ Şehir kapısının kanatlarına çizgiler çiziyor, salyalarını sakalına akıtıyordu. 14 Sonunda Akiş, adamlarına şöyle dedi: “Bu adamın deli olduğunu görmüyor musunuz? Onu niye bana getirdiniz? 15 Etrafımda yeterince deli yokmuş gibi bir de bunu karşıma çıkarıyorsunuz! Böyle bir adamın evimde işi ne?”

22 Davut oradan ayrılıp+ Adullam Mağarası’na kaçtı.+ Bunu duyan abileri ve tüm ailesi onun yanına geldi. 2 Ayrıca derdi, sıkıntısı, borcu olan herkes onun yanına gelmeye başladı ve Davut onların başı oldu. Yanına 400 kadar adam toplandı.

3 Davut oradan Moab’daki Mitspe’ye gitti ve Moab+ Kralı’na şöyle dedi: “Tanrı’nın benim için ne yapacağı belli olana kadar lütfen annemle babam burada kalsın.” 4 Böylece onları Moab Kralı’na bırakıp oradan ayrıldı. Davut’un tepelerde saklandığı+ tüm süre boyunca anne babası Kral’ın yanında kaldı.

5 Bir süre sonra Gad+ Peygamber, Davut’a şöyle dedi: “Tepelik arazide kalma. Oradan ayrılıp Yahuda topraklarına git.”+ Davut da oradan ayrılıp Heret Ormanı’na gitti.

6 Saul’a, Davut’la adamlarını görenler olmuş diye haber geldi. O sırada Saul Gibea’daki+ tepede, elinde mızrağıyla bir ılgın ağacının altında oturuyordu ve tüm adamları çevresindeydi. 7 Saul adamlarına şöyle dedi: “Ey Benyaminoğulları, dinleyin! Yesse’nin oğlu+ da mı size topraklar, bağlar verecek? Hepinizi binbaşı, yüzbaşı mı yapacak?+ 8 Hepiniz bana komplo kurdunuz. Öz oğlumun Yesse’nin oğluyla anlaşma yaptığını+ biriniz bile haber vermedi. Hiçbiriniz Kralınızı düşünmüyorsunuz. Oğlum hizmetkârımı bana tuzak kursun diye kışkırtmış, bunu biriniz bile bana söylemedi. Ve şimdi düşman peşimde.”

9 Bunun üzerine, Saul’un oradaki adamlarının başında olan Edomlu Doeg+ şöyle dedi:+ “Ben Yesse’nin oğlunu Nob’da gördüm, Ahitub+ oğlu Ahimelek’in yanına gelmişti. 10 Ahimelek Davut adına Yehova’ya danıştı ve ona yiyecek verdi. Hatta Filisti Golyat’ın kılıcını da verdi.”+ 11 Kral hemen adam gönderip Nob’da bulunan Ahitub oğlu Kâhin Ahimelek’i ve babasının ailesindeki tüm kâhinleri çağırttı. Hepsi Kral’ın yanına geldi.

12 Saul “Ahitub oğlu, beni dinle!” dedi. O da “Dinliyorum efendim” diye karşılık verdi. 13 Saul şöyle söyledi: “Yesse’nin oğluyla birlikte neden bana komplo kurdunuz? Neden ona ekmekle kılıç verdin, onun adına Tanrı’ya danıştın? O bana düşman oldu, şimdi de pusuya yatmış bana saldırmayı bekliyor.” 14 Ahimelek şöyle karşılık verdi: “Tüm hizmetkârların arasında sana Davut kadar sadık biri var mı?+ O senin damadın,+ muhafızlarının başı, ayrıca senin evinde saygın biri.+ 15 Ben Tanrı’ya onun adına ilk kez danışmıyorum ki!+ Sana asla komplo kurmam! Benim bu konuda en ufak bir bilgim yoktu, bu yüzden Kral bu kulunu ve babamın ailesini suçlu tutmasın.”+

16 Fakat Kral ona “Sen de babanın tüm ailesi+ de öleceksiniz”+ dedi. 17 Ardından yanında duran muhafızlara* şöyle dedi: “Yehova’nın kâhinlerini öldürün, çünkü onlar Davut’un tarafını tuttular! Onun kaçak olduğunu biliyorlardı, ama bana hiçbir şey söylemediler.” Fakat Kral’ın adamları, Yehova’nın kâhinlerini öldürmek istemedi. 18 O zaman Kral, Doeg’e+ “Kâhinleri sen öldür” dedi. Edomlu+ Doeg de hemen kâhinlerin üzerine saldırdı, o gün 85 kâhini* öldürdü.+ 19 Ayrıca kâhinler şehri olan Nob’u+ da kılıçtan geçirdi. Kadınları, erkekleri, çocukları, bebekleri, sığırları, eşekleri ve koyunları, hepsini öldürdü.

20 Ancak Ahitub oğlu Ahimelek’in Abiatar+ adındaki oğlu kaçıp kurtuldu ve Davut’un yanına gitti. 21 Abiatar Davut’a “Saul Yehova’nın kâhinlerini öldürttü” dedi. 22 Davut da ona şöyle dedi: “O gün Edomlu Doeg’i orada görünce anlamıştım.+ Mutlaka gidip Saul’a haber vereceğini biliyordum. Babanın tüm ailesinin ölümüne ben sebep oldum. 23 Yanımda kal. Korkma, senin canına kasteden benim canıma kastetmiş demektir. Seni ben koruyacağım.”+

23 Bir süre sonra Davut’a “Filistiler Keila’ya+ saldırdı, harman yerlerindeki* ürünü yağmalıyorlar” diye haber geldi. 2 Bunun üzerine Davut Yehova’ya danıştı+ ve “Gidip Filistilere saldırayım mı?” diye sordu. Yehova da “Git, Filistilere saldırıp Keila’yı kurtar” dedi. 3 Fakat Davut’un adamları şöyle dedi: “Biz daha burada Yahuda’dayken+ bile korku içindeyiz, bir de Filistilerle çarpışmak için+ Keila’ya gidersek halimiz ne olur!” 4 O zaman Davut Yehova’ya yeniden danıştı.+ Yehova ona “Keila’ya git, çünkü Filistileri senin eline teslim edeceğim” dedi.+ 5 Davut da adamlarıyla Keila’ya gidip Filistilerle savaştı. Onlara ağır kayıplar verdirdi ve hayvanlarını alıp götürdü. Böylece Keila halkını kurtardı.+

6 Ahimelek’in oğlu Abiatar+ kaçıp Keila’ya, Davut’un yanına geldiğinde bir efod getirmişti. 7 Bu arada Saul’a, Davut’un Keila’ya geldiğini söylediler. Saul bunu duyunca “Tanrı şimdi onu elime düşürdü”+ dedi, “Davut kapıları sürgülü bir şehre girerek kapana kısıldı.” 8 Böylece Saul, Keila’ya gidip Davut’la adamlarının etrafını sarmaya karar verdi ve tüm askerlerini savaşa çağırdı. 9 Davut, Saul’un planını öğrenince Kâhin Abiatar’a “Efodu getir” dedi.+ 10 Sonra da “Ey İsrail’in Tanrısı Yehova” dedi, “Bu kulun duydu ki, Saul Keila’ya gelip benim yüzümden burayı yerle bir edecekmiş.+ 11 Keila’nın önderleri* beni ona teslim edecek mi? Kulunun duyduğu gibi Saul buraya gelecek mi? Ey İsrail’in Tanrısı Yehova, ne olur kuluna söyle.” Yehova da ona “Evet, gelecek” dedi. 12 Davut “Keila’nın önderleri beni ve adamlarımı Saul’a teslim edecek mi?” diye sordu. Yehova “Evet, teslim edecek” dedi.

13 Bunun üzerine Davut’la yanındaki 600 kadar+ adam hemen Keila’dan ayrıldı ve güvenli buldukları yerlere gittiler. Saul Davut’un Keila’dan kaçtığını duyunca peşinden gitmedi. 14 Davut Zif+ şehrinin yakınındaki çölde, oradaki dağlık bölgede sarp yerlerde kalmaya başladı. Saul onu sürekli arıyordu,+ ama Yehova Davut’u onun eline teslim etmedi. 15 Davut Saul’un onu öldürmek için aradığını biliyordu.* O sırada Zif yakınındaki çölde, Horeş’teydi.

16 Saul’un oğlu Yonatan, Horeş’e Davut’un yanına gitti ve onun Yehova’ya olan güvenini güçlendirdi.+ 17 Davut’a şöyle dedi: “Korkma, babam seni bulamayacak. Sen İsrail’in kralı olacaksın,+ ben de senden sonraki ikinci adam olacağım. Babam da bunu biliyor.”+ 18 Davut ve Yonatan Yehova’nın önünde bir anlaşma yaptı.+ Yonatan evine döndü, Davut ise Horeş’te kaldı.

19 Sonra Zif erkekleri Gibea’ya+ gidip Saul’a şöyle dediler: “Davut yakınımızda, Horeş’te+ ulaşılması zor yerlerde gizleniyor.+ Yeşimon’un* güneyindeki+ Hakila Tepesi’nde.+ 20 Ey Kral, ne zaman uygun görürsen gel, onu sana teslim edeceğiz.”+ 21 Bunun üzerine Saul şöyle karşılık verdi: “Halimi anladığınız için Yehova sizden razı olsun. 22 Şimdi gidin, tam olarak nerede olduğunu ve Davut’u orada kimin gördüğünü öğrenin. Çünkü onun çok kurnaz olduğunu duydum. 23 Saklandığı yerlerin hepsini iyice öğrenip bana kanıt getirin, o zaman sizinle gelirim. Tüm Yahuda aşiretlerini* didik didik aramam gerekse bile Davut’u bulacağım.”

24 Böylece adamlar oradan ayrılıp Zif’e+ döndü. Daha sonra Saul da oraya gitti. Davut’la adamları Yeşimon’un güneyindeki Araba’da,+ Maon+ yakınlarındaki çöldeydi. 25 Saul ve adamları Davut’u aramaya başladılar.+ Bunu haber alan Davut, hemen bulunduğu yerden aşağıdaki kayalıklara+ inip saklandı ve Maon yakınındaki çölde kalmaya devam etti. Saul bunu duyunca Davut’un peşinden çöle gitti. 26 Saul, Davut’la adamlarının bulunduğu dağın diğer tarafına geldi. Davut aceleyle Saul’dan kaçmaya çalışıyordu,+ Saul’la adamları ise giderek yaklaşıyordu, onları yakalamak üzereydiler.+ 27 O sırada bir haberci gelip Saul’a “Hemen geri dön, Filistiler topraklarımıza saldırdı!” dedi. 28 Bunun üzerine Saul Davut’un peşini bırakıp+ Filistilerle savaşmaya gitti. Bu yüzden oraya Ayrılık Kayalığı adı verildi.

29 Sonra Davut oradan En-gedi’ye+ gitti ve kimsenin ulaşamayacağı yerlerde kalmaya başladı.

24 Saul Filistileri kovalayıp döndükten hemen sonra ona “Davut En-gedi çevresindeki çölde”+ diye haber geldi.

2 Bunun üzerine tüm İsrail’den topladığı 3.000 savaşçıyla birlikte, Davut’u ve adamlarını aramak için dağ keçilerinin yaşadığı sarp kayalıklara gitti. 3 Saul, yol kenarında taş duvarlı ağılların olduğu yere geldi, orada bir mağara vardı. Tuvalet ihtiyacını gidermek için mağaraya girdi. O sırada Davut’la adamları mağaranın arka kısmında, kuytu yerlerde oturuyorlardı.+ 4 Adamları Davut’a şöyle dedi: “Bak, bugün Yehova sana ‘Düşmanını eline teslim ettim,+ ona ne istiyorsan yap’ diyor!” O zaman Davut yerinden kalktı, Saul’a yaklaşıp kaftanının ucunu gizlice kesti. 5 Fakat sonra bu yaptığından dolayı içten içe* rahatsız oldu.+ 6 Adamlarına şöyle dedi: “Efendime, Yehova’nın seçtiği* kişiye nasıl zarar veririm! Bu Yehova’nın gözünde hiç doğru olmaz, çünkü onu Yehova meshetti.”+ 7 Davut bu sözlerle adamlarına engel oldu, onların Saul’a saldırmasına izin vermedi. Ve Saul mağaradan çıkıp yola koyuldu.

8 O sırada Davut da kalkıp mağaradan çıktı ve Saul’un arkasından “Kralım, efendim!”+ diye seslendi. Saul dönüp arkasına bakınca Davut eğilip yere kapandı. 9 Saul’a şöyle dedi: “‘Davut sana kötülük yapmak istiyor’ diyenleri neden dinliyorsun?+ 10 Bak görüyorsun, bugün Yehova mağarada seni elime teslim etti. Adamlarım seni öldürmemi söyledi,+ ama ben sana acıdım ve ‘Efendime zarar vermem, çünkü onu Yehova seçti’ dedim.+ 11 Baba, işte kaftanının bir parçası elimde! Kaftanını kestim ama seni öldürmedim. Bak görüyorsun, sana zarar vermek ya da isyan etmek gibi bir niyetim yok. Sen canımı almak için peşime düştüğün halde+ ben sana hiçbir kötülük yapmadım.*+ 12 Bu meselede Yehova karar versin,+ benim öcümü senden Yehova alsın.+ Fakat ben sana zarar vermeyeceğim.+ 13 Eskilerin dediği gibi ‘Kötülük kötülerden gelir.’ Bu yüzden ben sana zarar vermem. 14 İsrail’in kralı benim gibi ölü bir köpeğin, küçücük bir pirenin peşine neden düşer?+ 15 Yehova hâkimimiz olsun. Hangimizin haklı olduğuna O karar verecek; aramızdaki davaya bakacak, beni savunacak,+ haklı bulacak ve senin elinden kurtaracak.”

16 Davut sözünü bitirdiğinde Saul ona “Davut, bu senin sesin mi oğlum?”+ dedi ve hüngür hüngür ağlamaya başladı. 17 Davut’a şöyle dedi: “Sen benden daha doğru bir adamsın. Çünkü bana iyilikle davrandın, bense sana kötülükle karşılık verdim.+ 18 Bugün de bana bir iyilik yaptın. Dediğin gibi, Yehova beni senin eline teslim ettiği halde canımı almadın.+ 19 Hangi adam düşmanını bulur da sağ salim gitmesine izin verir? Bugün bana yaptığın iyiliğe Yehova iyilikle karşılık verecek.+ 20 Artık şunu biliyorum ki, sen mutlaka kral olacaksın+ ve krallığın İsrail’de hep sürecek. 21 Şimdi bana Yehova’nın adıyla yemin et,+ benden sonra soyumu ortadan kaldırmayacaksın, babamın ailesinden adımı silmeyeceksin.”+ 22 Davut Saul’a yemin etti, sonra Saul evine gitti.+ Davut’la adamları ise saklandıkları yere gittiler.+

25 Bir süre sonra Samuel+ öldü ve tüm İsrail bir araya toplanıp onun için yas tuttu. Onu Rama’da,+ evinin olduğu yere gömdüler. Sonra Davut kalkıp Paran Çölü’ne gitti.

2 Maon’da+ çok zengin bir adam yaşıyordu. Bu adamın işi Karmel’deydi;*+ 3.000 koyunu, 1.000 keçisi vardı. O sırada Karmel’de koyunlarının yününü kırkıyordu. 3 Kaleb soyundan+ olan bu adamın adı Nabal’dı,+ karısının adı ise Abigail’di.+ Kadın çok akıllı* ve güzeldi, fakat kocası kaba ve zalim bir adamdı.+ 4 Davut çöldeyken Nabal’ın koyun kırktığını duydu. 5 Bunun üzerine on adamını Nabal’a gönderdi, onlara şöyle dedi: “Karmel’e çıkın. Nabal’ın yanına gidince, benim adıma halini hatırını sorun. 6 Sonra ona şunları söyleyin: ‘Ömrün uzun olsun. Dilerim iyisindir,* ev halkın da iyidir ve her şey yolundadır. 7 Koyun kırktığını duydum. Çobanların bizimleyken onlara hiçbir zararımız dokunmadı.+ Karmel’de yanlarında olduğumuz zaman boyunca hiçbir kayıpları olmadı. 8 Kendi adamlarına sor, onlar da bunu söyleyecek. Sana gönderdiğim adamları lütfen iyi karşıla, çünkü sana sevinçli bir zamanda geldiler. Lütfen o kullarına ve oğlun Davut’a ne kadar yiyecek verebiliyorsan ver.”+

9 Davut’un adamları gidip Nabal’a onun tüm bu sözlerini ilettiler. Sözleri bitince 10 Nabal onlara şöyle dedi: “Davut da kim oluyor? Yesse’nin oğlu kendini ne sanıyor? Bugünlerde efendisini bırakıp kaçan hizmetkârlar da çoğaldı.+ 11 Ekmeğimi, suyumu ve koyunlarımı kırkanların yiyeceği eti, yeri yurdu belli olmayan adamlara vermek zorunda mıyım?”

12 Bunun üzerine Davut’un adamları geri dönüp bu sözleri Davut’a ilettiler. 13 Davut hemen adamlarına “Herkes kılıcını kuşansın!” dedi.+ Davut da adamları da kılıçlarını kuşandı. Yaklaşık 400 adam Davut’la gitti, 200 kişi de eşyaların yanında kaldı.

14 Bu arada Nabal’ın karısı Abigail’e hizmetkârlardan biri şöyle dedi: “Davut, efendim Nabal’a iyi dileklerde bulunmak için çölden adamlarını gönderdi, fakat efendim onlara hakaretler yağdırdı.+ 15 Aslında o adamlar bize çok iyi davranmıştı. Bize hiç zarar vermediler ve kırda onlarla birlikte olduğumuz süre boyunca hiçbir kayıp yaşamadık.+ 16 Yanlarında sürü güttüğümüz zamanlarda, gece gündüz çevremizde duvar olup bizi korudular. 17 Şimdi ne yapacağına karar ver. Çünkü efendimin ve tüm ev halkının başına kesinlikle bir felaket getirecekler.+ Efendim öyle kötü bir adam+ ki, kimse ona bir şey söyleyemiyor.”

18 Bunun üzerine Abigail+ hemen harekete geçti. 200 somun ekmek, iki küp şarap, pişirilmeye hazır beş koyun, beş ölçek* kavrulmuş tahıl, 100 üzüm pestili ve 200 incir pestili alıp eşeklere yükledi.+ 19 Sonra hizmetkârlarına “Siz önden gidin, ben de arkanızdan geliyorum” dedi. Fakat kocasına hiçbir şey söylemedi.

20 Abigail eşek üzerinde tepeden aşağı inerken Davut ve adamları da ona doğru geliyordu, fakat tepe yüzünden onu görmediler. Sonra Abigail karşılarına çıktı. 21 Davut şöyle diyordu: “Çölde bu adamın mallarını boşuna korumuşum. Ona ait tek bir şeye bile zarar gelmedi.+ Ama o yaptığım iyiliğe kötülükle karşılık veriyor.+ 22 Eğer yarın sabaha kadar Nabal’ı ve tüm adamlarını öldürmezsem Tanrı düşmanlarımı* en ağır şekilde cezalandırsın.”

23 Abigail Davut’u görünce hemen eşekten indi ve Davut’un önünde eğilip yere kapandı. 24 Sonra onun ayaklarına kapanıp şöyle dedi: “Efendim, bu suçu ben işledim say. Lütfen anlatmama izin ver, bu kulunun söyleyeceklerini dinle. 25 Ne olur efendim, bu işe yaramaz Nabal’a+ aldırma, çünkü onun ismi neyse kendisi de o. İsmi Nabal,* kendi de akılsız. Bu kulun ne yazık ki gönderdiğin adamları görmedi. 26 Efendim, yaşayan Tanrı Yehova’nın ve senin önünde yemin ederim ki, seni kan dökme suçundan+ ve kendi elinle öç almaktan* alıkoyan Yehova’dır.+ Efendimin düşmanları ve onun kötülüğünü isteyenler Nabal gibi olsun. 27 Lütfen bu kulunun sana getirdiği hediyeleri+ kabul et ve adamlarına ver.+ 28 Lütfen bu kulunun suçunu bağışla. Yehova senin soyunun krallığını* hep sürdürecek,+ çünkü efendim, sen Yehova için savaşıyorsun+ ve hayatın boyunca hiçbir kötülük yapmadın.+ 29 Düşmanların senin peşine düşüp canına kastettiğinde, Tanrın Yehova, değerli şeylerini sarıp sarmalayıp çantasında saklayan biri gibi seni koruyacak. Düşmanlarını ise sapanla atılan bir taş gibi fırlatıp atacak. 30 Efendim, Yehova sana vaat ettiği bütün iyi şeyleri yaptığında ve seni İsrail’e önder olarak atadığında,+ 31 sebepsiz yere kan dökmediğin ve öcünü kendin almadığın için+ yüreğin rahat olacak, hiçbir pişmanlık duymayacaksın. Yehova sana iyilik ettiğinde ne olur bu kulunu hatırla.”

32 Bunun üzerine Davut Abigail’e şöyle dedi: “Bugün seni karşıma çıkaran İsrail’in Tanrısı Yehova’ya şükürler olsun! 33 Şükrolsun ki sen böyle akıllıca davrandın! Bugün beni kan dökme suçundan+ ve kendi elimle öç almaktan alıkoyduğun için Tanrı senden razı olsun. 34 Bugün sana zarar vermeme engel olan İsrail’in Tanrısı Yehova’nın+ varlığı üzerine yemin ederim ki, hemen harekete geçip karşıma çıkmasaydın+ sabaha kadar Nabal’ın hiçbir adamı sağ kalmayacaktı.”+ 35 Böylece Davut Abigail’in getirdiklerini kabul etti ve ona şöyle dedi: “Evine gidebilirsin, için rahat olsun. Seni dinleyip isteğini yerine getireceğim.”

36 Sonra Abigail Nabal’ın yanına döndü. Nabal evinde krallar gibi yiyip içiyordu. Körkütük sarhoş olmuştu ve keyfi yerindeydi. Abigail gün aydınlanana dek ona hiçbir şey söylemedi. 37 Sabah Nabal ayılınca ona olup bitenleri anlattı. Bu duydukları Nabal’ın yüreğine indi, bedeni kaskatı kesildi. 38 On gün kadar sonra Yehova Nabal’ın hayatına son verdi, o öldü.

39 Davut Nabal’ın öldüğünü duyunca şöyle dedi: “Nabal’ın hakaretleri karşısında+ beni savunan+ ve bu kulunu kötü bir şey yapmaktan alıkoyan+ Yehova’ya şükürler olsun. Yehova Nabal’ın kötülüğünü kendi başına getirdi.” Sonra Davut Abigail’e evlilik teklifinde bulunmak için haberciler gönderdi. 40 Böylece Davut’un hizmetkârları Karmel’e, Abigail’in yanına gidip “Davut seni eşi olarak almak istiyor, bu yüzden bizi gönderdi” dediler. 41 Kadın hemen kalkıp yere eğildi ve şöyle dedi: “Efendimin hizmetçisi olup, onun hizmetkârlarının ayaklarını yıkamaya+ hazırım.” 42 Abigail+ hemen kalktı, eşeğine bindi ve yanına beş hizmetçisini alıp Davut’un habercileriyle birlikte gitti. Böylece Abigail Davut’un karısı oldu.

43 Davut daha önce de Yizreelli+ Ahinoam’la+ evlenmişti, iki kadın da onun karısı oldu.+

44 Fakat Saul, Davut’un karısı olan kızı Mikal’i+ Gallimli Laiş’in oğlu Palti’ye vermişti.+

26 Bir süre sonra Zif+ erkekleri Gibea’ya+ gidip Saul’a şöyle dediler: “Davut nerede gizleniyor biliyor musun? Yeşimon’a* bakan Hakila Tepesi’nde.”+ 2 O zaman Saul 3.000 İsrailli savaşçısıyla Davut’u aramak için Zif şehrinin yakınındaki çöle gitti.+ 3 Yeşimon’a bakan Hakila Tepesi’nde, yolun yakınlarında ordugâh kurdu. Davut o sırada çölde yaşıyordu ve Saul’un onu yakalamak için çöle geldiğini duydu. 4 Davut, Saul’un gerçekten gelip gelmediğini gizlice öğrensinler diye adamlarını gönderdi. 5 Sonra Saul’un ordugâh kurduğu yere gitti. Saul’un ve ordu komutanı olan Ner oğlu Abner’in+ uyudukları yeri gördü. Saul ordugâhın ortasında yatıyordu, etrafı askerlerle çevriliydi. 6 Davut, Hititli+ Ahimelek’e ve Tseruya+ oğlu Yoab’ın kardeşi Abişay’a+ “Benimle birlikte ordugâha, Saul’un yanına hanginiz iner?” diye sordu. Abişay “Ben inerim” dedi. 7 Böylece Davut ve Abişay geceleyin ordugâha girdi. Saul ordugâhın ortasında uyuyordu, mızrağı başucunda yere saplıydı, etrafında da Abner ve adamları yatıyordu.

8 Abişay Davut’a şöyle dedi: “Tanrı bugün düşmanını senin eline düşürdü.+ İzin ver onu mızrakla bir kerede yere çakayım. İkinci bir darbeye gerek bile kalmaz.” 9 Ancak Davut şöyle karşılık verdi: “Ona bir şey yapma. Çünkü biri Yehova’nın seçtiği* kişiye+ zarar verir de suçsuz sayılır mı?”+ 10 Sonra şunları söyledi: “Yaşayan Tanrı Yehova’nın önünde yemin ederim ki, onu ya Yehova öldürecek,+ ya vakti geldiğinde+ kendi ölecek ya da savaşta yok olup gidecek.+ 11 Yehova’nın seçtiği kişiye ben nasıl zarar veririm? Bu Yehova’nın gözünde hiç doğru olmaz.+ Hadi, Kral’ın başucundaki mızrağı ve su testisini al da gidelim.” 12 Böylece Davut, Saul’un başucundaki mızrakla testiyi aldı ve oradan uzaklaştılar. Onları ne gören+ ne de duyan oldu, kimse uyanmadı. Çünkü Yehova askerlerin üzerine derin bir uyku getirmişti. 13 Davut sonra karşı tarafa geçip ilerideki bir tepeye çıktı, aralarında epey mesafe vardı.

14 Davut, askerlere ve Ner oğlu Abner’e+ seslenerek “Abner! Beni duyuyor musun?” dedi. Abner de “Sen kimsin? Neden bağırıp Kral’ı rahatsız ediyorsun?” diye karşılık verdi. 15 Davut Abner’e şöyle dedi: “Sen yiğit bir adam değil misin? İsrail’de senin gibisi var mı? Öyleyse neden Kralının başında nöbet tutmadın? Çünkü askerlerden biri efendini öldürmek için oraya geldi.+ 16 Görevini iyi yapmıyorsun. Yehova’nın varlığı üzerine yemin ederim ki sizler ölümü hak ediyorsunuz. Çünkü efendinize, Yehova’nın seçtiği kişiye+ göz kulak olmadınız. Bakın bakalım, Kral’ın başucundaki mızrak ve su testisi nerede?”+

17 O zaman Saul Davut’un sesini tanıdı ve “Davut, bu senin sesin mi oğlum?”+ dedi. Davut da “Evet Kralım, benim” diye karşılık verdi. 18 Sonra şunları söyledi: “Efendim, neden bu kulunu kovalıyorsun?+ Ben ne yaptım, ne suç işledim?+ 19 Kralım, lütfen bu kulunun söyleyeceklerini dinle. Eğer seni bana karşı kışkırtan Yehova’ysa, tahıl sunumu* kabul etsin. Ama eğer seni kışkırtan insanlarsa,+ Yehova onları cezalandırsın. Çünkü bana ‘Git başka tanrılara tapın’ dediler, Yehova’nın halkıyla*+ bir arada olmayayım diye beni kovdular. 20 Yehova’nın huzurundan uzakta kanımı dökme. İsrail Kralı dağlarda keklik kovalar gibi bu küçücük pirenin peşine düşmüş.”+

21 Bunun üzerine Saul şöyle dedi: “Günah işledim.+ Davut, oğlum geri dön. Bir daha sana zarar vermeyeceğim, çünkü sen bugün hayatıma değer verdiğini gösterdin.+ Evet, ben aptallık ettim, korkunç bir hata yaptım.” 22 Davut da şöyle dedi: “İşte Kral’ın mızrağı! Adamlarından biri gelip alsın. 23 Herkese doğruluğunun+ ve sadakatinin karşılığını verecek olan Yehova’dır. Bugün Yehova seni elime teslim etti, ama ben Yehova’nın seçtiği kişiye zarar vermek istemedim.+ 24 Bugün ben senin hayatına nasıl değer verdiysem, benim hayatım da Yehova’nın gözünde öyle değerli olsun ve beni bütün sıkıntılarımdan kurtarsın.”+ 25 O zaman Saul “Tanrı sana nimetler versin oğlum. Büyük işler yapacak, başarılı olacaksın”+ dedi. Sonra Davut kendi yoluna gitti, Saul da evine döndü.+

27 Fakat Davut içinden şöyle dedi: “Bir gün Saul beni kesin öldürecek. En iyisi Filisti topraklarına kaçmak.+ O zaman Saul İsrail’in her yerinde beni aramaktan vazgeçer,+ ben de onun elinden kurtulurum.” 2 Böylece 600 adamıyla+ birlikte Maok’un oğlu, Gat Kralı Akiş’in yanına gitti.+ 3 Davut, adamları ve onların aileleriyle beraber Gat’ta Akiş’in yanında yaşamaya başladı. İki karısı, yani Yizreelli Ahinoam+ ve Nabal’ın dul eşi Karmelli Abigail de+ onunla birlikteydi. 4 Saul Davut’un Gat’a kaçtığını öğrenince artık onu aramaktan vazgeçti.+

5 Bir gün Davut Akiş’e şöyle dedi: “Eğer senin için de uygunsa küçük şehirlerden birinde bana yer ver, orada yaşayayım. Bu kulun neden seninle birlikte kraliyet şehrinde yaşasın ki?” 6 Bunun üzerine Akiş o gün ona Tsiklag’ı+ verdi. Bu nedenle Tsiklag bugüne dek Yahuda krallarına aittir.

7 Davut Filisti topraklarında 1 yıl 4 ay yaşadı.+ 8 O süre boyunca adamlarıyla Geşurilere,+ Girzilere ve Amalekoğullarına+ baskınlar yaptı. Bu halklar Telam’dan Şur’a+ ve Mısır’a kadar uzanan topraklarda yaşıyorlardı. 9 Davut yaptığı baskınlarda kadın erkek kimseyi sağ bırakmıyordu.+ Fakat büyükbaş ve küçükbaş hayvanları, eşekleri, develeri ve giysileri alıyor, sonra da Akiş’in yanına dönüyordu. 10 Akiş “Bugün nereye baskın yaptınız?” diye sorduğunda, Davut “Yahuda’nın güneyine”,*+ “Yerahmeeloğullarına ait toprakların güneyine”+ ya da “Keni topraklarının güneyine”+ diye cevap veriyordu. 11 Davut baskın yaptığı yerlerden kimseyi Gat’a götürmemek için kadın erkek herkesi öldürüyordu, çünkü “Sağ kalırlarsa ‘Davut bunları bunları yaptı’ diyerek bizi ele verirler” diye düşünüyordu. (Filisti topraklarında yaşadığı sürece hep böyle yaptı.) 12 Akiş de Davut’a inandı ve şöyle düşündü: “Halkı İsrail artık Davut’tan nefret ediyor olmalı. O hep bana hizmet edecek.”

28 O günlerde Filisti orduları İsrail’le savaşmak için toplandılar.+ Akiş Davut’a “Adamlarınla birlikte benimle savaşa geleceğini biliyorsun değil mi?” dedi.+ 2 Bunun üzerine Davut “Bu kulunun ne yapacağını en iyi sen bilirsin” diye karşılık verdi. Akiş de Davut’a “İşte bu yüzden seni muhafızım olarak atayacağım ve hep bu görevde kalacaksın” dedi.+

3 Samuel ölmüştü ve tüm İsrail halkı yas tutup onu memleketi Rama’da gömmüştü.+ Ayrıca, Saul ülkeyi medyumlardan ve falcılardan temizlemişti.+

4 Filistiler toplanıp Şunem’e+ gitti ve orada ordugâh kurdu. Saul da İsrail askerlerini toplayıp Gilboa’da+ ordugâh kurdu. 5 Saul Filistilerin ordugâhını görünce çok korktu, dehşete düştü.+ 6 Yehova’ya danıştıysa da+ hiçbir cevap alamadı. Yehova ona ne rüyalarla, ne Urim’le,*+ ne de peygamberlerle cevap verdi. 7 Saul sonunda hizmetkârlarına “Bana medyum bir kadın bulun+ da gidip ona danışayım” dedi. Hizmetkârları “En-dor’da+ medyum bir kadın var” dediler.

8 Bunun üzerine Saul başka giysiler giyip kılık değiştirdi ve iki adamını alıp gece o kadının yanına gitti. Kadına şöyle dedi: “Lütfen ruhlarla temasa geçip+ sana söyleyeceğim kişiyi çağır. Geleceği öğrenmek istiyorum.” 9 Ancak kadın şöyle söyledi: “Saul’un yaptıklarını, ülkeyi medyumlardan ve falcılardan temizlediğini bilmiyor musun?+ Sen beni öldürtmek için tuzak mı kuruyorsun?”+ 10 O zaman Saul Yehova’nın adıyla kadına yemin edip şöyle dedi: “Yehova’nın varlığı üzerine yemin ederim ki bunu yaptığın için suçlu sayılmayacaksın.” 11 Kadın “Peki sana kimi çağırayım?” diye sordu. Saul “Samuel’i çağır” dedi. 12 Kadın “Samuel”i*+ görünce bir çığlık attı ve “Sen Saul’sun! Neden beni kandırdın?” dedi. 13 Kral “Korkma! Ne gördün, söyle” dedi. Kadın “Yerden çıkan, ilaha benzer birini görüyorum” dedi. 14 Saul hemen “Görünüşü nasıl?” diye sordu. Kadın da “Yaşlı bir adam, üzerinde bir kaftan var” dedi.+ O zaman Saul onun “Samuel” olduğunu anladı ve eğilip yere kapandı.

15 “Samuel” Saul’a “Neden beni çağırarak rahatsız ediyorsun?” diye sordu. Saul şöyle karşılık verdi: “Çok zor durumdayım. Filistiler benimle savaşıyor ve Tanrı beni terk etti. Artık ne peygamberlerle ne de rüyalarla bana cevap veriyor.+ Ben de ne yapmam gerektiğini söylemen için seni çağırdım.”+

16 “Samuel” şöyle dedi: “Yehova seni terk edip+ düşmanın olduysa, neden bana danışıyorsun? 17 Yehova benim aracılığımla söylediklerini yapacak. Yehova krallığı senin elinden çekip alacak ve bir kardeşine, Davut’a verecek.+ 18 Sen Yehova’nın sözünü dinlemedin ve O’nu öfkelendiren Amalekoğullarını yok etmedin,+ işte bu yüzden Yehova şimdi sana böyle davranıyor. 19 Ayrıca Yehova seni de İsrail halkını da Filistilerin eline teslim edecek.+ Yarın sen+ ve oğulların+ benim yanımda olacaksınız. Yehova, İsrail ordusunu Filistiler karşısında yenilgiye uğratacak.”+

20 Bunun üzerine Saul boylu boyunca yere yığıldı ve “Samuel”in sözlerinden çok korktu. Gücü tükenmişti, çünkü bütün gün bütün gece bir şey yememişti. 21 Kadın Saul’a yaklaşıp onun perişan halde olduğunu görünce şöyle dedi: “Efendim, bak ben seni dinledim, hayatımı tehlikeye atıp+ dediğini yaptım. 22 Şimdi ne olur sen de bu kulunu dinle. Önüne bir lokma ekmek koyayım da ye, gücün yerine gelsin. Çünkü yola gideceksin.” 23 Fakat Saul “Yemeyeceğim” diyerek reddetti. Ancak hizmetkârları ve kadın çok ısrar ettiler. En sonunda Saul onların dediğini yaptı, yerden kalkıp divana oturdu. 24 Kadın hemen evindeki besili danayı kesti.* Ayrıca un alıp hamur yoğurdu ve mayasız ekmek pişirdi. 25 Bunları Saul’la hizmetkârlarının önüne koydu. Yemeklerini yedikten sonra, geceleyin oradan ayrıldılar.+

29 Tüm Filisti orduları+ Afek’te toplandı, İsrailliler de Yizreel’deki+ pınarın yakınlarında ordugâh kurdu. 2 Filisti beyleri yüzer ve biner kişilik birlikleriyle ilerliyordu. Akiş de Davut ve adamlarıyla birlikte arkalarından geliyordu.+ 3 Fakat Filisti beyleri “Bu İbranilerin burada ne işi var?” diye sordular. Akiş şöyle cevap verdi: “O Davut. İsrail Kralı Saul’un hizmetkârı. Bir yıldan uzun süredir benim yanımda.+ Kralını bırakıp yanıma geldiği günden beri hiçbir kusurunu görmedim.” 4 Ama Filisti beyleri Akiş’e çok kızdılar ve şöyle dediler: “Onu geri gönder.+ Kendisine verdiğin yere geri dönsün. Bizimle birlikte savaşa gelmesin, yoksa savaş sırasında taraf değiştirebilir.+ Efendisinin gözüne girmek için adamlarımızı öldürmekten daha iyi bir yol bulabilir mi? 5 İnsanlar dans ederek bu adam için şöyle şarkı söylemişti:

‘Saul binlerce düşmanı yere serdi,

Davut ise on binlercesini.’”+

6 Bunun üzerine Akiş+ Davut’u çağırdı ve ona şöyle dedi: “Yehova’nın varlığı üzerine yemin ederim ki, sen doğru bir adamsın. Ben ordumla birlikte savaşa gelmeni isterdim,+ çünkü yanıma geldiğin günden beri hiçbir kusurunu görmedim.+ Fakat Filisti beyleri sana güvenmiyor.+ 7 Şimdi geri dön, Filisti beylerini kızdıracak bir şey yapma.” 8 Ancak Davut Akiş’e şöyle dedi: “Ama neden? Ben ne yaptım? Yanına geldiğim günden beri bu kulunun ne yanlışını gördün? Kralım, neden seninle gelip düşmanlarınla savaşmıyorum?” 9 Akiş şu karşılığı verdi: “Sen benim gözümde Tanrı’nın meleği kadar iyi bir adamsın.+ Ancak Filisti beyleri ‘Bu adam bizimle savaşa gelmesin’ dediler. 10 Sabah erkenden kalk, seninle gelmiş olan adamlarla birlikte gün doğar doğmaz buradan git.”

11 Böylece Davut adamlarıyla birlikte erkenden kalktı ve Filisti topraklarına döndü. Filistiler de Yizreel’e+ gittiler.

30 Davut ve adamları üçüncü gün Tsiklag’a+ vardılar. Bu arada Amalekoğulları+ güneye* ve Tsiklag’a baskın yapmış, Tsiklag’ı yerle bir edip ateşe vermişlerdi. 2 Kimseyi öldürmemişlerdi, ama kadınları+ ve küçüğünden büyüğüne herkesi tutsak alıp gitmişlerdi. 3 Davut ve adamları şehre geldiklerinde baktılar ki şehir ateşe verilmiş, eşleri, oğulları ve kızlarıysa tutsak alınmıştı. 4 O zaman Davut ve adamları öyle çok ağlayıp feryat ettiler ki, artık ağlayacak halleri kalmadı. 5 Davut’un iki karısı, yani Yizreelli Ahinoam ve Karmelli Nabal’ın dul eşi Abigail de tutsak alınmıştı.+ 6 Davut’un adamları oğulları ve kızları kaçırıldığı için çok öfkeliydi, onu taşlamaktan söz ediyorlardı. Bu yüzden Davut perişan haldeydi. Fakat Tanrısı Yehova’yla güç buldu.+

7 Davut Ahimelek oğlu Kâhin Abiatar’a+ “Lütfen efodu getir”+ dedi. Abiatar da efodu getirdi. 8 Davut Yehova’ya danışıp+ şöyle sordu: “Yağmacıların peşine düşeyim mi? Onlara yetişebilecek miyim?” O da “Peşlerine düş, onlara mutlaka yetişecek ve her şeyi kurtaracaksın”+ diye karşılık verdi.

9 Davut yanındaki 600 adamıyla+ hemen yola koyuldu. Besor Vadisi’ne kadar geldiler, adamların bir kısmı orada kaldı. 10 Bu 200 adam Besor Vadisi’ni geçemeyecek kadar yorgundu ve Davut yola 400 adamıyla devam etti.+

11 Yolda giderken Mısırlı bir adam buldular ve onu Davut’a getirdiler. Adama yemek ve su verdiler. 12 Ayrıca bir dilim incir pestili ve iki üzüm pestili verdiler. Adam bunları yedikten sonra canlandı, çünkü üç gün üç gecedir ne yemek yemiş ne de su içmişti. 13 Davut ona “Sen kimin hizmetkârısın, nerelisin?” diye sordu. Adam şöyle dedi: “Amalekoğullarından bir adamın kölesiyim, Mısırlıyım. Üç gün önce hastalandım ve efendim beni bıraktı. 14 Keretilerin+ topraklarının güneyine, Yahuda’ya, Kaleb’in topraklarının güneyine+ baskın yaptık ve Tsiklag’ı ateşe verdik.” 15 Bunun üzerine Davut “Beni o yağmacıların olduğu yere götürür müsün?” diye sordu. Adam da şöyle cevap verdi: “Beni öldürmeyeceğine de, efendime teslim etmeyeceğine de Tanrı’nın önünde yemin et. O zaman seni onlara götürürüm.”

16 Böylece Davut’u yağmacıların olduğu yere götürdü. Yağmacılar geniş bir alana yayılmıştı; Filisti ve Yahuda topraklarından çok büyük bir ganimet ele geçirdikleri için kutlama yapıyor, yiyip içiyorlardı. 17 Bunun üzerine Davut onlara saldırıp sabah karanlığından akşama kadar hepsini öldürdü. Develere binip kaçan 400 kişi dışında kimse ellerinden kurtulamadı.+ 18 Davut Amalekoğullarının alıp götürdüğü her şeyi+ ve iki karısını kurtardı. 19 Küçük ya da büyük hiçbir kayıpları olmamıştı. Oğullarını, kızlarını ve yağmalanan mallarını kurtardılar.+ Böylece Davut her şeyi geri aldı. 20 Amalekoğullarının tüm koyunlarını ve sığırlarını da aldı. Bunları kendi hayvanlarının önüne katıp oradan ayrıldılar. “Bunlar Davut’un ganimeti” diyorlardı.

21 Sonra Davut, yorgun oldukları için Besor Vadisi’nde kalan 200 adamının+ yanına gitti. Onlar da Davut’u ve onunla gelenleri karşılamaya çıktılar. Davut yaklaşıp nasıl olduklarını sordu. 22 Fakat Davut’la giden bazı kötü ve aşağılık adamlar şöyle dediler: “Madem bizimle gelmediler, onlara ganimetten hiçbir şey vermeyeceğiz. Her biri sadece karısını ve çocuklarını alıp gitsin.” 23 Fakat Davut şöyle dedi: “Kardeşlerim böyle yapmayın, çünkü bunları bize Yehova verdi. O bizi korudu ve bize saldıran yağmacıları elimize teslim etti.+ 24 Sizin bu dediğiniz olacak şey mi? Savaşa gidenin alacağı pay neyse, eşyanın yanında kalanın payı da o olacak.+ Herkes eşit pay alacak.”+ 25 Davut o günden itibaren bunu İsrail’de bir kural ve kanun haline getirdi.

26 Davut Tsiklag’a dönünce, arkadaşları olan Yahuda ihtiyarlarına ganimetin bir kısmını gönderdi ve şöyle dedi: “Yehova’nın düşmanlarından aldığımız ganimetten size bir armağan gönderiyorum.” 27 Davut Beytel,+ Necef’teki* Ramot, Yattir,+ 28 Aroer, Sifmot, Eştemoa,+ 29 Rakal, Yerahmeeloğullarının+ şehirleri, Kenilerin+ şehirleri, 30 Horma,+ Bor-aşan, Atak ve 31 Hebron’daki+ ihtiyarlara, ayrıca adamlarıyla sık sık gittiği her yere bu armağanlardan gönderdi.

31 Filistiler İsrail’le savaşıyordu.+ İsrail askerleri Filistilerden kaçtı ve birçoğu Gilboa Dağı’nda öldürüldü.+ 2 Filistiler Saul’la oğullarının peşine düştü. Sonunda Saul’un oğulları+ Yonatan,+ Abinadab ve Malki-şua’yı yakalayıp öldürdüler. 3 Ardından Saul’a karşı saldırılarını şiddetlendirdiler. Okçular onu bulup vurdular. Saul ağır yaralandı.+ 4 Bunun üzerine silahtarına “Kılıcını çekip bana sapla” dedi, “Yoksa bu sünnetsizler+ gelip beni işkence ederek öldürecek.” Fakat silahtarı bunu yapmak istemedi, çünkü çok korkmuştu. O zaman Saul kılıcını çekip kendini kılıcın üzerine bıraktı.+ 5 Silahtarı Saul’un öldüğünü+ görünce o da kendini kılıcının üzerine bıraktı ve Saul’la birlikte öldü. 6 Böylece Saul, 3 oğlu, silahtarı ve tüm adamları, hepsi o gün öldü.+ 7 Vadideki ve Ürdün bölgesindeki İsrail halkı askerlerin kaçtığını ve Saul’la oğullarının öldüğünü öğrenince, şehirlerini terk edip kaçmaya başladı.+ Filistiler de gelip oralara yerleşti.

8 Ertesi gün Filistiler savaşta ölen askerleri soymak için geldiğinde, Gilboa Dağı’nda Saul ve 3 oğlunun ölüsünü buldular.+ 9 Saul’un kafasını kestiler ve üzerindeki savaş giysilerini aldılar. Bu haber halk arasında ve tapınaklarında*+ duyurulsun diye Filisti topraklarının her yanına haberciler gönderdiler.+ 10 Sonra Saul’un savaş giysilerini Aştoret tapınağına koydular, cesedini ise Beyt-şan+ şehrinin surlarına astılar. 11 Yabeş-gilead+ halkı Filistilerin Saul’a yaptıklarını duydu, 12 bunun üzerine tüm savaşçıları yola koyuldu. Bütün gece yürüyerek Beyt-şan’a vardılar. Surlardan Saul’la oğullarının cesetlerini aldılar ve Yabeş’e götürüp orada yaktılar. 13 Sonra kemiklerini alıp+ Yabeş’teki+ ılgın ağacının altına gömdüler ve yedi gün oruç tuttular.

Ya da “Rama’da, Tsuf soyundan.”

Ya da “Orduların.”

Sözlük kısmına bakın.

Orijinal dilde: “rahmini kapamıştı.”

Yani, Kutsal Çadır’ın.

Ya da “durumuyla ilgilendi.”

Alternatif çeviri: “zamanı gelince.”

Anlamı, “Tanrı’nın ismi.”

Sözlük kısmındaki “adak sunusu” maddesine bakın.

Yaklaşık 22 L. Ek B14’e bakın.

Anlaşılan Elkana kastediliyor.

Orijinal dilde: “boynuzumu yükseltti.”

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Alternatif çeviri: “çöp.”

Alternatif çeviri: “dehşete düşürecek.”

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Orijinal dilde: “Yehova’yla.”

Sözlük kısmındaki “Toplanma Çadırı” maddesine bakın.

Alternatif çeviri: “aralarında Tanrı hâkim olur.”

Orijinal dilde: “Tanrı adamı.”

Orijinal dilde: “Firavun’un evine.”

Alternatif çeviri: “sunu dumanı sunsun.”

Orijinal dilde: “meshettiğim.”

Sözlük kısmına bakın.

Orijinal dilde: “kandil.”

Sözlük kısmındaki “Ahit Sandığı” maddesine bakın.

Yani, Kutsal Çadır’ın.

Orijinal dilde: “herkesin iki kulağı da çınlayacak.”

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Alternatif çeviri: “arasında.”

Ya da “gözleri görmediğinden sabit bakıyordu.”

Anlamı, “İhtişam nerede?”

Orijinal dilde: “sadece Dagon.”

Alternatif çeviri: “urlarla.”

Sözlük kısmındaki “suç sunusu” maddesine bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmındaki “yakılan sunu” maddesine bakın.

Orijinal dilde: “70 adam, 50.000 adam.”

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Anlaşılan bu, tövbeyi simgeleyen bir hareketti.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Anlamı, “yardım taşı.”

Güzel kokulu karışımlar hazırlayan kişi.

“Çeyrek şekel” yaklaşık 3 g. Ek B14’e bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “yemek salonuna.”

Sözlük kısmındaki “kutsal ruh” maddesine bakın.

Sözlük kısmındaki “paylaşma kurbanı” maddesine bakın.

Orijinal dilde: “yüreğini.”

Orijinal dilde: “binlerinize.”

Gece saat iki ile sabah altı arasındaki zaman dilimi.

Orijinal dilde: “meshettiği.”

Barak kastediliyor olabilir.

Ya da “Yehova’ya derin saygı duyar.” Sözlük kısmındaki “Tanrı korkusu” maddesine bakın.

Orijinal dilde: “boş şeylerin; gerçek olmayan şeylerin.”

Ya da “içtenlikle.”

İbranice metinde rakam eksiktir.

Orijinal dilde: “boynuz.” Sözlük kısmındaki “boynuz” maddesine bakın.

Ya da “metal.”

Büyük bir çatal biçimindeki tarım aleti.

Sözlük kısmına bakın.

“Pim” yaklaşık 8 g’lık gümüş ağırlık. Ek B14’e bakın.

İbranice ifade, toprağı süren öküzlerin tarlada bir günde katedebildiği alanın yarısına atfeder. Yaklaşık 2 dönüm.

Orijinal dilde: “Elini çek.” Kâhin o sırada Tanrı’ya danışıyor olabilir.

Sözlük kısmındaki “Urim ve Tummim” maddesine bakın.

Ya da “kurtuluşu sağlayan.”

Ya da “Göklerin.”

Ya da “Hiçbirine acıma.”

Ya da “vefa göstermiştiniz.”

Orijinal dilde: “meshettiğinde.”

Orijinal dilde: “terafimle.” Sözlük kısmındaki “terafim” maddesine bakın.

Ya da “pişmanlık duymayacak.”

Alternatif çeviri: “güvenle.”

Sözlük kısmına bakın.

Orijinal dilde: “meshettiği.”

Orijinal dilde: “kötü bir ruhun.”

Sözlük kısmına bakın.

Orijinal dilde: “Tanrı’dan bir ruh Saul’a geldiğinde.”

Yaklaşık 2,9 m. Ek B14’e bakın.

Ya da “bakır.”

“5.000 şekel” yaklaşık 57 kg.

“600 şekel” 6,84 kg.

Golyat.

Yaklaşık 22 L.

Orijinal dilde: “sütü.”

Ya da “teminat.”

Orijinal dilde: “sakalından.”

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “senin hayatın üzerine yemin ederim.”

Ya da “akıllıca davrandı.”

Üç telli bir çalgı.

Orijinal dilde: “Tanrı’dan gelen kötü bir ruh Saul’u etkiledi.”

Ya da “peygamber gibi davranmaya.” Bu ifade, peygamberlerin zaman zaman tuhaf görünmesine yol açan, sıra dışı davranışlarını veya konuşmalarını kastediyor olabilir.

Orijinal dilde: “günah işleme.”

Ya da “kurtuluş sağladı.”

Orijinal dilde: “Yehova’dan gelen kötü bir ruh Saul’u etkiledi.”

Orijinal dilde: “terafimi.” Sözlük kısmındaki “terafim” maddesine bakın.

Ya da “file şeklinde bir kumaş.”

Bu ifade, peygamberlerin zaman zaman tuhaf görünmesine yol açan, sıra dışı davranışlarını veya konuşmalarını kastediyor olabilir.

Özellikle yağmur sularını biriktirmeye yarayan yeraltı su deposu.

Ya da “yarı çıplak.”

Orijinal dilde: “günah işledim.”

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “vefalı sevgi.” Sözlük kısmındaki “vefa” maddesine bakın.

Orijinal dilde: “evini.”

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “asi kadının oğlu!”

Ya da “cinsel ilişkiden.”

Sözlük kısmındaki “huzur ekmeği” maddesine bakın.

Bir adak ya da kirlilik halinden dolayı olabilir.

Ya da “onların eline düştüğünde.”

Ya da “koşucu askerlere.”

Orijinal dilde: “keten efod giyen adamı.”

Sözlük kısmına bakın.

Alternatif çeviri: “toprak sahipleri.”

Alternatif çeviri: “Davut korktu, çünkü Saul onu öldürmek için arıyordu.”

Alternatif çeviri: “Çölün.”

Orijinal dilde: “binlerini.”

Ya da “vicdanı.”

Orijinal dilde: “meshettiği.”

Orijinal dilde: “günah işlemedim.”

Karmel Dağı değil, Yahuda’da bir şehir.

Ya da “sağduyulu.” Sözlük kısmındaki “sağduyu” maddesine bakın.

Ya da “Sana selam olsun.”

Orijinal dilde: “beş sea.” “Beş sea” yaklaşık 35 L. Ek B14’e bakın.

Alternatif çeviri: “beni.”

Anlamı, “akılsız, aptal.”

Ya da “kurtuluş sağlamaktan.”

Orijinal dilde: “senin evini.”

Alternatif çeviri: “Çöle.”

Orijinal dilde: “meshettiği.”

Sözlük kısmındaki “tahıl sunusu” maddesine bakın.

Orijinal dilde: “mirasıyla.” Hem halka hem de onların miras aldığı topraklara atfediyor olabilir.

Ya da “Necef bölgesine.”

Sözlük kısmındaki “Urim ve Tummim” maddesine bakın.

Kendini Samuel gibi gösteren bir cin kastediliyor.

Ya da “kurban etti.”

Ya da “Necef’e.”

Ya da “güneydeki.”

Orijinal dilde: “putlarının evlerinde.”

    Türkçe Yayınlar (1974-2026)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş