Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • nwt 1. Korintoslular 1:1-16:24
  • 1. Korintliler

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • 1. Korintliler
  • Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi (2025)
Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi (2025)
1. Korintliler

KORİNTLİLERE BİRİNCİ MEKTUP

1 Bu mektup, Tanrı’nın isteğiyle Mesih İsa’nın elçisi olmak üzere çağrılan ben Pavlus+ ve kardeşimiz Sostenis’ten 2 Tanrı’nın Korint’teki cemaati*+ olan size ve nerede olursa olsun Efendimiz İsa Mesih’in adıyla yakaran+ herkesedir. O hepimizin efendisidir. Sizler Mesih İsa’nın+ takipçileri olarak Tanrı için ayrıldınız ve kutsal* olmak için seçildiniz.

3 Babamız Tanrı’nın ve Efendimiz İsa Mesih’in lütfu* ve barışı üzerinizden eksik olmasın.

4 Mesih İsa’nın takipçileri olarak Tanrı’dan gördüğünüz lütuf için O’na daima şükrediyorum. 5 Mesih’le* birlik içinde olduğunuzdan her yönden zenginleştiniz, böylece Tanrı’nın sözünü en iyi şekilde duyurabiliyorsunuz ve bilgi açısından eksiğiniz yok.+ 6 Çünkü Mesih hakkında size anlatılanlara+ tam olarak ikna oldunuz. 7 Efendimiz İsa Mesih’in görünmesini*+ dört gözle beklerken hiçbir armağandan yoksun değilsiniz. 8 Tanrı sona kadar güçlü kalmanıza yardım edecek ve Efendimiz İsa Mesih’in günü geldiğinde suçlanacak hiçbir şeyiniz olmayacak.+ 9 Tanrı güvenilirdir+ ve oğlu* olan Efendimiz İsa Mesih’le birlik içinde* olmanız için sizi çağıran O’dur.

10 Kardeşler, Efendimiz İsa Mesih’in adıyla hepinizden şunu rica ediyorum: Sözleriniz fikir birliği yansıtsın, aranızda gruplaşmalar olmasın,+ aynı düşünce tarzına ve aynı görüşe sahip olarak aranızda tam bir birlik olsun.+ 11 Kardeşlerim, Kloi’nin ev halkından öğrendiğime göre aranızda tartışmalar oluyormuş. 12 Demek istediğim, bazılarınız “Ben Pavlusçuyum”, bazılarınız “Ben Apollosçuyum”,+ bazılarınız da “Ben Kifasçıyım”* ya da “Ben Mesihçiyim” diyormuş. 13 Mesih bölündü mü? Sizin için direğe* gerilen Pavlus muydu? Ya da Pavlus’un adıyla mı vaftiz edildiniz? 14 Tanrı’ya şükür ki Krispos+ ve Gayus+ dışında sizden kimseyi vaftiz etmedim. 15 Dolayısıyla kimse benim adımla vaftiz edildiğinizi söyleyemez. 16 Evet, bir de İstefanas’ın ev halkını+ vaftiz ettim. Bunun dışında birini vaftiz ettiğimi hatırlamıyorum. 17 Çünkü Mesih beni vaftiz etmeye değil, iyi haberi duyurmaya gönderdi.+ Ben de bunu Mesih’in işkence direğinin* etkisini yok edecek bilgece* sözlerle yapmadım.

18 İşkence direğiyle ilgili sözler, yok edilecek olanlara akılsızca gelir.+ Kurtuluş yolunda olan bizlere ise Tanrı’nın gücünü gösterir.+ 19 Kutsal Yazılar şöyle der: “Bilgelerin bilgeliğini yok edeceğim, akıllıların aklını reddedeceğim.”+ 20 Bu dünyanın bilgesi, Kanun uzmanı,* düşünürü* hakkında ne diyebiliriz? Tanrı dünyanın bilgeliğinin akılsızlık olduğunu göstermedi mi? 21 Evet, Tanrı’nın hikmeti* şöyle görüldü: Dünya kendi bilgeliğiyle+ Tanrı’yı tanıyamadı,+ fakat Tanrı bizim duyurduğumuz ve onların akılsızca bulduğu+ mesaja iman edenleri kurtarmayı uygun buldu.

22 Yahudiler mucizevi işaretler ister,+ Yunanlılar bilgelik arar; 23 biz ise Mesih’in direk üzerinde öldürüldüğünü duyuruyoruz. Bu haber Yahudiler için kabul edilmesi zor, diğer milletler içinse akılsızca bir şeydir.+ 24 Oysa hem Yahudilerden hem de Yunanlılardan davet edilenler için, Tanrı’nın gücü ve hikmeti Mesih’te görülür.+ 25 Çünkü Tanrı’dan olan bir şey insanlara akılsızca ve zayıf görünse de, onlardan daha hikmetli ve daha güçlüdür.+

26 Kardeşler, Tanrı’nın ne tür insanları davet ettiğini görüyorsunuz. İnsanların bakış açısına göre+ aranızda bilge, güçlü ya da soylu kişilerin sayısı çok değil.+ 27 Tanrı bilgeleri utandırmak için dünyanın akılsız saydıklarını seçti, güçlüleri utandırmak için dünyanın zayıf saydıklarını seçti.+ 28 Tanrı dünyanın önemli gördüklerini işe yaramaz hale getirmek için, önemsiz ve hor görülenleri, yok sayılanları seçti.+ 29 Hiç kimse O’nun önünde övünemesin diye bunu yaptı. 30 Çünkü siz O’nun sayesinde Mesih İsa’yla birlik içindesiniz. Mesih bize Tanrı’nın hikmetini gösterdi, onun aracılığıyla doğruluğa*+ ve kutsallığa eriştik+ ve fidyeyle* kurtulduk.+ 31 Bu yüzden tıpkı yazıldığı gibi, “Övünen Yehova’yla* övünsün.”+

2 Bu nedenle kardeşler, Tanrı’nın kutsal sırrını bildirmek için yanınıza geldiğimde, sizi bilgelikle+ ya da süslü sözlerle+ etkilemeye çalışmadım. 2 Aranızdayken, İsa Mesih ve onun direğe gerilmesi dışında bir şey anlatmamaya kararlıydım.+ 3 Size geldiğimde zayıf durumdaydım ve korku içinde titriyordum. 4 Size iyi haberi etkileyici ve bilgece sözlerle duyurmadım, kutsal ruhun* gücünü gösteren sözlerle konuştum.+ 5 İmanınız insanların bilgeliğine değil, Tanrı’nın gücüne dayansın diye böyle yaptım.

6 Olgun kişilerle+ birlikteyken biz de bilgelikten söz ediyoruz, ancak bu dünyaya ya da geçip gidecek yöneticilere+ özgü bilgelikten değil. 7 Biz saklı hikmetten, kutsal bir sırdaki+ Tanrı’nın hikmetinden söz ediyoruz. Tanrı bu sırrı bizim yüceltilmemiz için devirler* öncesinde kararlaştırdı. 8 Bu dünyadaki yöneticilerden hiçbiri bu hikmeti anlamadı.+ Eğer anlasalardı yüce Efendimizi direğe germezlerdi. 9 Fakat yazıldığı gibi: “Hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir insanın hayal edemediği şeyleri Tanrı Kendisini sevenler için hazırladı.”+ 10 Tanrı bunları bize kutsal ruhu+ aracılığıyla açıkladı;+ çünkü ruh her şeye, Tanrı’yla ilgili derin şeylere+ bile ışık tutar.

11 Hangi insan bir başkasının düşüncelerini bilebilir? Herkes yalnızca kendi zihninden geçenleri* bilir. Benzer şekilde, Tanrı’nın düşüncelerini de kimse bilemez, yalnızca O’nun kutsal ruhu bilir. 12 Biz bu dünyanın ruhunu* değil Tanrı’dan gelen ruhu aldık.+ O’nun bize cömertçe verdiği şeyleri bu sayede anlayabiliyoruz. 13 Dahası bunlar hakkında konuşuyoruz, fakat insan bilgeliğinden kaynaklanan sözlerle değil.+ Biz Tanrı’yla ilgili* hakikatleri kutsal ruhun öğrettiği+ sözlerle açıklıyoruz.

14 İnsan düşünüşüne sahip* biri, Tanrı’nın ruhunun açıkladığı şeyleri kabul etmez. Onları akılsızca bulur ve anlayamaz, çünkü bunları değerlendirebilmek için kutsal ruhun yardımı gerekir. 15 Öte yandan, ruhun rehberliğinde yaşayan* biri her şeyi doğru değerlendirebilir,*+ fakat kimse o kişiyi doğru değerlendiremez. 16 Kutsal Yazıların dediği gibi, “Yehova’nın* düşüncelerini kim anlayabilir ki O’na bir şey öğretsin?”+ Fakat biz Mesih’in düşünce tarzına sahibiz.+

3 Kardeşler, sizinle kutsal ruhu değil,+ insan düşünüşünü rehber alan* kişilerle konuşur gibi konuşmak zorunda kaldım. Mesih’in yolunda bebekler gibiydiniz.+ 2 Sizi katı gıdayla değil sütle besledim, çünkü yeterince güçlü değildiniz. Aslında şimdi de değilsiniz,+ 3 çünkü hâlâ insan düşünüşüne sahipsiniz.+ Aranızda kıskançlık ve çekişmeler olması, bu dünyanın insanları gibi+ düşünüp onlar gibi davrandığınızı göstermiyor mu? 4 Örneğin aranızdan biri “Ben Pavlusçuyum”, diğeri “Ben Apollosçuyum”+ dediğinde bu dünyanın insanlarından ne farkınız kalıyor?

5 Peki Apollos kim? Ya da Pavlus kim? Biz sadece iman etmenize yardım etmiş hizmetkârlarız,+ Rabbin bize verdiği işi yaptık. 6 Tohumu ben ektim,+ Apollos suladı,+ fakat Tanrı büyüttü. 7 Ne ekenin ne de sulayanın bir önemi var, çünkü büyüten Tanrı’dır.+ 8 Eken de sulayan da birdir,* her biri emeğinin karşılığını alacak.+ 9 Çünkü biz Tanrı’nın iş arkadaşlarıyız. Siz Tanrı’nın işlediği tarla, O’nun inşa ettiği binasınız.+

10 Tanrı’nın bana gösterdiği lütuf sayesinde, iyi bir yapı ustası gibi temel attım.+ O temelin üzerine binayı başkası inşa ediyor. Fakat herkes inşa işini nasıl yaptığına dikkat etsin. 11 Çünkü hiç kimse var olan temelden, İsa Mesih’ten başka bir temel atamaz.+ 12 Biri bu temelin üzerine yapı inşa ederken altın, gümüş ve değerli taşlar kullanabilir; biri de tahta, saz ve saman kullanabilir. 13 Fakat sonunda her birinin nasıl bir iş yaptığı belli olacak, o gün geldiğinde bu görülecek. Çünkü ateş+ herkesin yaptığı işin sağlam olup olmadığını ortaya çıkaracak. 14 Eğer bu temel üzerine inşa edilen yapı ayakta kalırsa, onu yapan ödülünü alacak. 15 Fakat yapı yanarsa, büyük bir kayıp yaşayacak. Canını kurtaracak ama alevler arasından geçmiş gibi olacak.

16 Siz Tanrı’nın mabedisiniz+ ve Tanrı’nın ruhu içinizde, bunu bilmiyor musunuz?+ 17 Biri Tanrı’nın mabedine zarar verirse Tanrı onu yok edecek, çünkü Tanrı’nın mabedi kutsaldır. O mabet sizsiniz.+

18 Kimse kendini kandırmasın. Aranızdan biri bu dünyanın gözünde bilge olduğunu düşünüyorsa tam tersine akılsız olsun, ancak bu şekilde akıllı olabilir. 19 Çünkü bu dünyanın bilgeliği Tanrı’nın gözünde akılsızlıktır. Kutsal Yazıların dediği gibi, “O akıllıları kendi kurnazlıklarıyla kapana kıstırır.”+ 20 Yine şöyle yazılmıştır: “Yehova* bilgelerin düşüncelerinin boş olduğunu bilir.”+ 21 Öyleyse hiçbiriniz insanlarla övünmesin. Çünkü her şey sizindir; 22 Pavlus, Apollos, Kifas,+ dünya, hayat, ölüm, şu anda var olan veya ileride olacak şeyler, hepsi sizindir. 23 Siz ise Mesih’insiniz,+ Mesih de Tanrı’nındır.

4 Herkes bizi Mesih’in hizmetkârları ve Tanrı’nın kutsal sırlarının+ emanet edildiği kâhyalar* olarak görsün. 2 Kâhyalardan sadık olmaları beklenir. 3 Bu konuda sizin ya da bir mahkemenin beni yargılaması* hiç önemli değil. Ben de kendimi yargılamıyorum. 4 Gerçi vicdanım her yönden rahat. Ancak bu benim doğru biri olduğumu kanıtlamaz. Beni yargılayan Yehova’dır.*+ 5 Bu nedenle vaktinden önce hiçbir şeyi yargılamayın.+ Efendimiz geldiğinde karanlıktaki gizli şeyleri aydınlatacak ve herkesin yüreğindeki niyetleri ortaya çıkaracak. O zaman herkes hak ettiği övgüyü Tanrı’dan alacak.+

6 Kardeşler, önemli bir noktayı anlamanıza yardım etmek için kendimden ve Apollos’tan+ söz ettim. Bizi örnek almanızı ve “Yazılanların dışına çıkmayın” ilkesini öğrenmenizi istiyorum. Bu ilkeye uyarsanız gurura kapılmaz+ ve taraf tutmazsınız. 7 Çünkü kim seni bir başkasından farklı kılıyor? Sahip olduğun her şeyi Tanrı’dan almadın mı?+ Madem aldın, öyleyse neden O’ndan almamış gibi övünüyorsun?

8 “Her şeyimiz var, hiçbir şeye ihtiyacımız yok” mu diyorsunuz? Şimdiden zengin mi oldunuz? Bizsiz kral olup hüküm sürmeye mi başladınız?+ Keşke öyle olsaydı da, biz de sizinle birlikte hüküm sürseydik.+ 9 Sanırım Tanrı biz elçileri, ölüme mahkûm+ kişiler gibi sahneye en son çıkardı. Evet, dünyaya, meleklere ve insanlara seyirlik oyun olduk.+ 10 Biz Mesih’ten dolayı akılsız görülüyoruz,+ siz ise Mesih’ten dolayı akıllı olduğunuzu düşünüyorsunuz. Biz zayıf görünüyoruz, fakat siz güçlü görünüyorsunuz. Siz saygı görüyorsunuz, biz ise hor görülüyoruz. 11 Şu ana dek aç ve susuz haldeyiz,+ giyecek doğru düzgün bir şeyimiz yok, dayak yiyoruz,*+ yerimiz yurdumuz yok, 12 ellerimizle çalışıp çabalıyoruz.+ Hakarete uğradığımızda iyi sözlerle karşılık veriyoruz,+ zulüm gördüğümüzde sabırla katlanıyoruz,+ 13 iftiraya uğradığımızda nezaketle konuşuyoruz.+ Bu dünya bizi çöp gibi gördü ve süprüntü saydı, hâlâ da böyle.

14 Bunları sizi utandırmak için değil, siz sevgili çocuklarıma öğüt vermek için yazıyorum. 15 Sizi Mesih’in yolunda koruyup gözeten 10.000 kişi bile olsa, çok sayıda babanız yok. Size iyi haberi getirerek Mesih İsa sayesinde ben sizin babanız oldum.+ 16 Bu yüzden de sizden rica ediyorum, beni örnek alın.+ 17 Efendimize sadakatle hizmet eden sevgili çocuğum Timoteos’u bu nedenle size gönderiyorum. Mesih İsa’nın hizmetinde izlediğim yöntemleri* size o hatırlatacak.+ Ben de her yerde, her cemaatte bunları öğretiyorum.

18 Aranızdan bazıları gurura kapılıyor, sanki yanınıza gelmeyecekmişim gibi konuşuyorlar. 19 Fakat Yehova isterse çok yakında geleceğim. Geldiğimde de o gururlananların sözlerine değil güçlerine bakacağım. 20 Çünkü Tanrı’nın Krallığı’na* itaat, sözlerden değil O’nun gücünü gösteren işlerden belli olur. 21 Hangisini istersiniz? Yanınıza sopayla mı geleyim,+ yoksa sevgiyle ve yumuşak bir tutumla mı?

5 Aranızda cinsel ahlaksızlık*+ yapan biri olduğunu duydum, bir adam babasının karısıyla birlikte yaşıyormuş.+ Böyle bir ahlaksızlık başka milletlerden insanlar arasında bile yoktur. 2 Siz bununla gurur mu duyuyorsunuz? Aksine yas tutmanız+ ve bunu yapan kişiyi aranızdan çıkarmanız gerekmez mi?+ 3 Şu anda yanınızda değilsem de yüreğim sizinle ve bunu yapan adam hakkında oradaymışım gibi zaten hükmümü verdim. 4 Efendimiz İsa’nın adıyla bir araya toplandığınızda, yanınızda olduğumu, Efendimiz İsa’nın da sahip olduğu güçle arkanızda olduğunu bilerek 5 böyle bir adamı Şeytan’a teslim edin ki,+ onun kötü etkisi ortadan kalksın. Bu sayede, Efendimizin gününde cemaatin doğru tutumu korunabilir.+

6 Gururlanmanız doğru değil. Azıcık maya bütün hamuru mayalar, bilmez misiniz?+ 7 Mayasız yeni bir hamur olabilmek için mayalı eski hamuru atın, çünkü sizde maya olmamalı. Gerçekten de Fısıh* kuzumuz olan Mesih+ kurban edilmiştir.+ 8 Öyleyse biz de Fısıh Bayramımızı+ eski mayalı ekmekle ya da günah ve kötülük mayasıyla değil, içtenliği ve doğruluğu temsil eden mayasız ekmekle kutlayalım.

9 Mektubumda size, cinsel ahlaksızlık yapanlarla arkadaşlığı kesmenizi yazmıştım. 10 Ancak bu dünyadaki+ ahlaksızlardan, açgözlülerden, soygunculardan ya da putperestlerden bahsetmiyordum. Yoksa gerçek anlamda dünyadan çıkmak zorunda kalırdınız.+ 11 Fakat şimdi size şunu yazıyorum: Kardeş olarak tanındığı halde cinsel ahlaksızlık yapan, açgözlü,+ putperest, aşağılayıcı konuşan, içkici+ ya da soyguncu+ olan biriyle arkadaşlığı kesin;+ onunla yemek bile yemeyin. 12 Ben cemaatin dışındaki kişileri yargılamakla ilgilenmiyorum. Ama cemaatin içindekileri yargılamak sizin sorumluluğunuz, 13 dışarıdakileri ise Tanrı yargılayacak.+ “Kötü kişiyi aranızdan çıkarın.”+

6 Aranızda bir anlaşmazlık olduğunda+ konuyu kutsal kişilere* götürmek yerine, neden mahkemeye gidip iman etmeyenlerin* önüne çıkıyorsunuz? 2 Yoksa kutsal kişilerin dünyayı yargılayacağını bilmiyor musunuz?+ Madem dünyayı siz yargılayacaksınız, nasıl oluyor da küçücük meseleleri ele alamıyorsunuz? 3 Melekleri yargılayacağımızı bilmiyor musunuz?+ Öyleyse şimdiki hayata ait meselelerde bunu neden yapmıyorsunuz? 4 Madem çözülmesi gereken davalar var,+ bunları cemaatin gözünde saygın bir yeri olmayan kişilerin kararına mı bırakıyorsunuz? 5 Utanmanız için söylüyorum. İçinizde kardeşler arasındaki meseleleri ele alabilecek tek bir hikmetli kişi bile yok mu? 6 Bunun yerine kardeş kardeşi dava ediyor, hem de iman etmeyenlerin önünde!

7 Aslında aranızda davalar varsa zaten kaybetmişsiniz demektir. Mahkemeye gitmek yerine neden haksızlığı kabul etmiyorsunuz?+ Neden zarara uğramaya razı gelmiyorsunuz? 8 Siz ise tam tersini yapıyorsunuz; kendi kardeşlerinize haksızlık ediyor ve onları zarara uğratıyorsunuz!

9 Kötü işler yapanların Tanrı’nın Krallığı’nda yeri olmayacak, bunu bilmiyor musunuz?+ Aldanmayın. Cinsel ahlaksızlık*+ yapanların, putperestlerin,+ zina yapanların,+ eşcinsel ilişkide bulunanların,*+ 10 hırsızların, açgözlülerin,+ içkicilerin,+ aşağılayıcı konuşanların ve soyguncuların Tanrı’nın Krallığı’nda yeri olmayacak.+ 11 Gerçi bazılarınız böyleydiniz. Fakat Tanrı sizi yıkayıp temizledi,+ kutsal duruma getirdi+ ve Efendimiz İsa Mesih’in adıyla ve kutsal ruhla doğru kişiler saydı.+

12 Her şeyi yapmakta serbestim, fakat her şey yararlı değildir.+ Her şeyi yapmakta serbestim, fakat hiçbir şeyin kölesi olmayacağım. 13 Yiyecekler mide için, mide de yiyecekler içindir; fakat Tanrı bunların her ikisine de son verecek.+ Beden cinsel ahlaksızlık için değil Efendimize hizmet etmek içindir+ ve Efendimiz beden için gerekeni sağlar. 14 Fakat Tanrı gücüyle+ Efendimizi diriltti,+ bizi de diriltecek.+

15 Bedenlerinizin Mesih’e ait olduğunu bilmiyor musunuz?+ Öyleyse, Mesih’e ait olanı alıp bir fahişeyle birleştirmek doğru olur mu? Asla! 16 Bilmiyor musunuz, bir fahişeyle birlikte olan onunla tek beden olur? Çünkü Tanrı “İkisi tek beden olacaklar” diyor.+ 17 Oysa Efendimizle birlik içinde olan onunla tek ruh olur.+ 18 Cinsel ahlaksızlıktan kaçın!+ İnsanın işleyebileceği diğer tüm günahlar bedeninin dışında kalır. Cinsel ahlaksızlık yapan ise kendi bedenine karşı günah işler.+ 19 Ait olduğunuz bedenin, sizde olan kutsal ruh için bir mabet+ olduğunu bilmiyor musunuz? Bu ruhu Tanrı’dan aldınız.+ Ayrıca siz artık kendinize ait değilsiniz,+ 20 çünkü bir bedelle satın alındınız.+ Öyleyse bedeninizle+ Tanrı’yı yüceltin.+

7 Yazdığınız konulara gelince, bir erkeğin kadına dokunmaması* daha iyidir. 2 Fakat cinsel ahlaksızlık* yaygın olduğu için, her erkeğin kendi karısı+ ve her kadının kendi kocası olsun.+ 3 Erkek karısına hakkı olanı versin, aynı şekilde kadın da kocasına hakkı olanı versin.+ 4 Kadının bedeni üzerinde kendisinin değil kocasının yetkisi vardır, yine aynı şekilde erkeğin bedeni üzerinde kendisinin değil karısının yetkisi vardır. 5 Birbirinizi yoksun bırakmayın. Bunu yalnızca her iki tarafın rızası varsa, duaya zaman ayırabilmek için bir süreliğine yapın. Sonra yeniden birlikte olun ki, özdenetim gösteremediğiniz için Şeytan sizi ayartmasın. 6 Yine de bunu bir emir değil izin olarak kabul edin. 7 Aslında herkesin benim gibi olmasını isterdim. Bununla birlikte, herkesin Tanrı’dan aldığı bir armağan var,+ kimininki böyle kimininki başka türlü.

8 Evlenmemiş olanlara ve dullara şunu söyleyeyim: Benim de yaptığım gibi, öyle kalırlarsa kendileri için daha iyi olur.+ 9 Fakat özdenetimleri yoksa evlensinler, çünkü arzuyla yanıp tutuşmaktansa evlenmek daha iyidir.+

10 Evlilere şu talimatı veriyorum, aslında ben değil Efendimiz veriyor: Kadın kocasından ayrılmasın.+ 11 Ayrılırsa da başkasıyla evlenmesin ya da kocasıyla barışsın. Erkek de karısını bırakmasın.+

12 Diğerlerine ise Efendimiz değil ama ben şunu söylüyorum:+ Bir kardeşimiz inancımızı paylaşmayan bir kadınla evliyse ve karısı onunla yaşamaya razıysa, kardeşimiz onu bırakmasın. 13 Aynı şekilde, bir kız kardeşimiz inancımızı paylaşmayan bir adamla evliyse ve kocası onunla yaşamaya razıysa, kardeşimiz onu bırakmasın. 14 Çünkü inancımızı paylaşmayan koca, karısından dolayı kutsal sayılır, inancımızı paylaşmayan kadın da kardeşimizden dolayı kutsal sayılır. Yoksa çocuklarınız Tanrı’nın gözünde temiz* olmazdı, oysa şimdi kutsaldırlar. 15 Fakat inancımızı paylaşmayan eş ayrılmaya karar verirse ayrılsın, böyle bir durumda kardeşimiz ya da kız kardeşimiz eşiyle beraber yaşamak zorunda değildir. Tanrı sizi barış içinde olmaya çağırdı.+ 16 Siz kadınlar, kocanızla yaşamaya devam ederseniz belki onu kurtarabilirsiniz.+ Ve siz erkekler, karınızla yaşamaya devam ederseniz belki onu kurtarabilirsiniz.

17 Herkes Yehova* Tanrı kendisine ne pay verdiyse, onu ne durumda çağırdıysa yaşamını öyle sürdürsün.+ Bu talimatı bütün cemaatlere veriyorum. 18 Bir adam çağrıldığında sünnetli miydi?+ Öyleyse o durumda kalmaya devam etsin. Çağrıldığında sünnetsiz miydi? Öyleyse sünnet olmasın.+ 19 Birinin sünnetli ya da sünnetsiz olması önemli değildir,+ asıl önemli olan Tanrı’nın emirlerine uymasıdır.+ 20 Herkes hangi durumdayken çağrıldıysa o durumda kalsın.+ 21 Çağrıldığında köle miydin? Bunu dert etme.+ Ama özgür olabileceksen bu fırsatı değerlendir. 22 Köleyken Efendimizin takipçisi olmaya çağrılmış kişi özgürlüğe kavuşmuştur ve Efendimize aittir.+ Özgürken çağrılmış kişi de Mesih’in kölesidir. 23 Siz bir bedelle satın alındınız;+ artık insanların kölesi olmayın. 24 Kardeşler, çağrıldığınızda hangi durumdaysanız Tanrı’nın önünde o durumda kalmaya devam edin.

25 Evlenmemiş olanlara gelince, onlar hakkında Efendimizden aldığım bir emir yok. Fakat Efendimizin merhameti sayesinde güvenilir biri olduğumu düşünerek size görüşümü söylüyorum.+ 26 Şu anki zorlukları düşündüğümde, bence en iyisi insanın bulunduğu durumda kalmasıdır. 27 Bir kadınla evli misin? Özgür kalmaya çalışma.+ Şu an özgür müsün? Bir eş aramaktan vazgeç. 28 Ancak evlenirsen günah işlemiş olmazsın. Daha önce evlenmemiş biri de evlenirse günah işlemiş olmaz. Ne var ki, evlenenler hayatlarında* birçok sıkıntı yaşayacak. Ben sizi bunlardan korumaya çalışıyorum.

29 Üstelik kardeşler şunu da söyleyeyim ki, fazla zaman kalmadı.+ Artık evli olanlar evli olmayanlar gibi, 30 ağlayanlar ağlamayanlar gibi, sevinenler sevinmeyenler gibi, satın alanlar bir şeyi olmayanlar gibi yaşasın. 31 Bu dünyanın imkânlarından yararlananlar da ölçüyü kaçırmasınlar, çünkü bu dünyanın sahnesi değişiyor. 32 Kaygı çekmenizi istemiyorum. Evli olmayan erkek, Efendimizin işi için kaygı çeker ve onu nasıl memnun edebileceğini düşünür. 33 Evli erkek ise dünya işleri için kaygı çeker+ ve eşini nasıl memnun edebileceğini düşünür, 34 bu yüzden dikkati bölünür. Evli olmayan veya hiç evlenmemiş kadın da Efendimizin işi için kaygı çeker;+ bu sayede bedeni ve zihni* kutsal durumda kalabilir. Oysa evli bir kadın dünya işleri için kaygı çeker ve kocasını nasıl memnun edebileceğini düşünür. 35 Bunları iyiliğiniz için söylüyorum, sizi kısıtlamak için değil. Uygun olan neyse onu yapmanızı ve dikkatiniz dağılmadan Efendimize bağlılığınızı sürdürmenizi istiyorum.

36 Eğer biri, bekâr olması nedeniyle uygunsuz davranışlarda bulunduğunu düşünüyorsa ve arzularının en yoğun olduğu dönemi* geçtiyse evlensin, istediği buysa yapsın; günah işlemiş olmaz.+ 37 Fakat biri evlenmeye ihtiyacı olmadığından eminse, arzularını kontrol edebiliyorsa ve yüreğinde evlenmemeye karar verdiyse iyi yapmıştır.+ 38 Öyleyse evlenen iyi yapar, ama evlenmeyen daha iyi yapar.+

39 Bir kadın, kocası yaşadığı sürece ona bağlıdır.+ Fakat kocası ölürse, istediği kişiyle evlenmekte serbesttir, yeter ki bu kişi Efendimizin bir takipçisi olsun.+ 40 Yine de, öyle kalırsa bence daha mutlu olur ve eminim ben de Tanrı’nın ruhuna sahibim.

8 Şimdi de putlara sunulmuş yiyecekler konusuna gelelim.+ Bu konuda elbette hepimizin bilgisi var.+ Fakat bilgi insanı kibirlendirir, sevgi ise güçlendirir.+ 2 Biri bir şeyi bildiğini sanıyorsa, aslında gerektiği kadar bilmiyor demektir. 3 Ama biri Tanrı’yı seviyorsa Tanrı onu tanır.*

4 Putlara sunulmuş yiyecekleri yeme konusuna gelince, bildiğimiz gibi putlar bir hiçtir+ ve tek bir Tanrı vardır.+ 5 Gerçi insanlar gökteki ya da yerdeki birçok şeye “tanrı” diyor;+ evet onlar için çok sayıda tanrı ve efendi var. 6 Ancak bizim için tek bir Tanrı var,+ O Babamızdır;+ her şey O’ndan olmuştur ve biz O’nun için varız.+ Ayrıca tek bir Efendimiz var, o İsa Mesih’tir; her şey onun aracılığıyla var olmuştur,+ biz de onun aracılığıyla var olduk.

7 Ne var ki, bu bilgiye herkes sahip değil.+ Önceden putlara tapan bazıları, bir puta sunulmuş yiyeceği yerken onu putla bağlantılı bir şey olarak görüyor+ ve zayıf* olan vicdanı onu rahatsız ediyor.+ 8 Oysa yiyecek bizi Tanrı’ya yaklaştırmaz;+ yersek bir şey kazanmayız, yemezsek de bir şey kaybetmeyiz.+ 9 Fakat dikkat edin de, seçim hakkınızı kullanırken vicdanı zayıf olanların günah işlemesine yol açmayın.+ 10 Çünkü vicdanı zayıf biri, bilgili olan seni bir tapınakta yemek yerken görürse, puta sunulmuş bir şeyi yemek için cesaret bulabilir. 11 Sen o yiyeceği yemenin yanlış olmadığını bilsen de, bunu yaparak zayıf kişinin imanını yıkmış olursun; o, Mesih’in uğruna öldüğü kardeşindir.+ 12 Bu şekilde kardeşlerinize karşı günah işlediğinizde ve onların zayıf vicdanlarını yaraladığınızda,+ Mesih’e karşı günah işlemiş olursunuz. 13 Bu nedenle, eğer yediğim şey kardeşime zarar verecekse bir daha asla et yemem. Kardeşimin imanına zarar verecek bir şey yapmam.+

9 Ben özgür değil miyim? Elçi değil miyim? Efendimiz İsa’yı görmedim mi?+ Siz Efendimizin hizmetinde verdiğim emeğin ürünü değil misiniz? 2 Başkaları için olmasa bile sizin için elçi olduğum kesindir. Sizler Efendimizin bir elçisi olduğumun kanıtısınız.*

3 Beni eleştirenlere karşı savunmam şudur: 4 Bizim yiyip içmeye hakkımız yok mu? 5 İmanlı bir kadınla evlenip, gittiğimiz yere onu da götürmeye hakkımız yok mu?+ Diğer elçiler, Efendimizin kardeşleri+ ve Kifas+ bunu yapıyor. 6 Ya da geçinmek için çalışması gereken yalnızca Barnabas+ ve ben miyim? 7 Hangi asker masraflarını kendisi karşılayarak askerlik yapar? Hangi bağcı kurduğu bağın meyvesinden yemez?+ Hangi çoban sürüsündeki hayvanların sütünden içmez?

8 Bunları insanın bakış açısıyla mı söylüyorum? Kanun da böyle demiyor mu? 9 Çünkü Musa Kanunu’nda şöyle yazılıdır: “Harman döven öküzün ağzını bağlamayacaksınız.”+ Sizce Tanrı bunu sadece hayvanları düşünerek mi söylüyor? 10 Yoksa aslında bizim için mi söylüyor? Evet, bu sözler aslında bizim için yazılmıştır, çünkü tarla sürenin ve harman dövenin bunları üründen pay alma umuduyla yapması gerekir.

11 Tanrı’dan gelen şeyleri sizinle paylaştıysak* maddi ihtiyaçlarımız için sizden destek almamız* çok mu olur?+ 12 Eğer başkalarının buna hakkı varsa bizim daha çok yok mu? Yine de bu hakkımızı kullanmıyoruz.+ Mesih’le ilgili iyi haberin önünde bir engel oluşturmamak için her zorluğa katlanıyoruz.+ 13 Mabette hizmet edenlerin oraya getirilen şeylerden yediğini bilmiyor musunuz? Sunakta hizmet görenler de orada sunulan şeylerden pay alır.+ 14 Aynı şekilde, Efendimiz de iyi haberi duyuranların yaşamlarını iyi haber sayesinde sürdürmelerini emretti.+

15 Bense bu imkânların hiçbirinden yararlanmadım.+ Bunları sizden bir şey almak istediğim için yazmıyorum, öyle olacağına ölürüm daha iyi. Kimsenin bu övünme sebebimi elimden almasına izin vermem!+ 16 İyi haberi bildiriyorsam, övünmek için bir nedenim yok, çünkü bu benim yükümlülüğüm. Eğer iyi haberi bildirmezsem vay halime!+ 17 Bunu gönülden yaparsam bir ödülüm olur; fakat gönülsüzce yapsam bile, bana emanet edilmiş bir kâhyalık görevi var.+ 18 Peki benim ödülüm nedir? Ödülüm, iyi haberi karşılıksız olarak duyuruyor olmamdır. Ben iyi haberin bana verdiği yetkiden çıkar sağlamak istemiyorum.

19 Özgür biri olduğum halde, olabildiğince çok kişiyi kazanabilmek için kendimi herkesin kölesi yaptım. 20 Yahudileri kazanabilmek için Yahudilerle Yahudi oldum.+ Musa Kanunu’na uymakla yükümlü olmadığım halde, ona uyanları kazanabilmek için onlar gibi davrandım.+ 21 Kanun’a sahip olmayanları kazanabilmek için onlar gibi davrandım. Tanrı’nın kanununa sahip ve Mesih’in kanununa uyan biri+ olduğum halde bunu yaptım. 22 Zayıfı kazanabilmek için zayıfla zayıf oldum.+ Mümkün olan her yolla birilerini kurtarabilmek için her tür insanla her şey oldum. 23 Her şeyi iyi haber uğruna, onu başkalarıyla paylaşmak için yapıyorum.+

24 Bilirsiniz ki, bir yarışta koşucuların hepsi koşar, ancak ödülü yalnızca biri alır. Siz öyle koşun ki ödülü kazanın.+ 25 Bir yarışmaya katılan herkes her konuda özdenetim gösterir. Tabii onlar bunu solup gidecek bir taç alabilmek için yaparlar,+ bizim alacağımız ise solmayacak bir taçtır.+ 26 Bu nedenle ben amaçsızca koşmuyorum,+ havayı dövercesine boşa yumruk sallamıyorum. 27 Bedenimi yumruklayıp*+ onu kölemmiş gibi yönetiyorum ki, iyi haberi başkalarına duyurduktan sonra kendim bir şekilde Tanrı’nın onayını kaybetmeyeyim.

10 Şimdi kardeşler, bilmenizi istiyorum ki atalarımızın hepsi bulutun altındaydı+ ve hepsi denizden geçti.+ 2 Hepsi Musa’yı takip ederek bulut ve deniz sayesinde vaftiz edilmiş oldu. 3 Hepsi Tanrı’nın sağladığı aynı yiyecekten yedi+ 4 ve hepsi Tanrı’nın sağladığı aynı sudan içti.+ Onlar Tanrı’nın sağladığı ve kendileriyle gelen kayadan su içiyorlardı; o kaya Mesih’i temsil ediyordu.+ 5 Fakat Tanrı onların çoğundan memnun olmadı, bu yüzden çölde ölüp gittiler.+

6 Onlar gibi zararlı arzulara kapılmayalım diye, bunlar bize birer derstir.+ 7 Onlardan bazıları gibi putperest olmayalım; onlar hakkında şöyle yazılmıştır: “Oturup yediler ve içtiler. Sonra da kalkıp eğlenmeye başladılar.”+ 8 Cinsel ahlaksızlıktan uzak duralım; onlardan bazıları ahlaksızlık yaptılar. Bunun sonucunda bir günde 23.000 kişi öldü.+ 9 Yehova’yı* sınamayalım;+ onlardan bazıları O’nu sınadılar. Bunun sonucunda yılanlar tarafından ısırılıp öldüler.+ 10 Söylenmeyelim; onlardan bazıları söylendiler.+ Bunun sonucunda, yok edici melek tarafından öldürüldüler.+ 11 Onların başına gelenler bize derstir, bu devirlerin* sonunda yaşayan bizlere uyarı olarak yazılmıştır.+

12 O halde ayaktayım diyen dikkat etsin de düşmesin.+ 13 Yaşadığınız sınavlar* herkesin başına gelen şeylerdir.+ Fakat Tanrı güvenilirdir; gücünüzü aşan bir sınavla karşılaşmanıza izin vermeyecektir.+ Sınandığınızda, dayanabilmeniz için size bir çıkış yolu sağlayacaktır.+

14 Dolayısıyla sevgili kardeşlerim, putperestlikten uzak durun.+ 15 Sizler mantıklı düşünebilen kişilersiniz, sözlerimi kendiniz tartın. 16 Şükrederek aldığımız şükran kâsesi, Mesih’in kanına ortak olduğumuz anlamına gelmez mi?+ Bölüp yediğimiz ekmek, Mesih’in bedenine ortak olduğumuz anlamına gelmez mi?+ 17 Tek bir ekmek olduğuna göre, biz birçok kişi olsak da tek bir bedeniz,+ çünkü hepimiz o tek ekmekten pay alıyoruz.

18 İsrail halkına bakın. Kurbanlardan yediklerinde, sunakta sunulan şeylerden pay almış olmuyorlar mı?+ 19 Puta kurban edilen bir şeyin ya da putun bir anlamı olduğunu mu söylemeye çalışıyorum? 20 Hayır. Demek istediğim şu: Diğer milletler kurban ettikleri şeyleri Tanrı’ya değil cinlere kurban ediyorlar+ ve ben sizin cinlerle bir bağınızın olmasını istemiyorum.+ 21 Hem Yehova’nın hem de cinlerin kâsesinden içemezsiniz. Hem ‘Yehova’nın sofrasından’+ hem de cinlerin sofrasından yiyemezsiniz. 22 Yoksa ‘Yehova’yı kızdırmaya* mı çalışıyoruz?’+ Biz O’ndan daha mı güçlüyüz?

23 Her şey serbest olsa da her şey yararlı değildir. Her şey serbest olsa da her şey yapıcı değildir.+ 24 Herkes kendi yararını değil, başkasınınkini düşünsün.+

25 Kasaplar çarşısında satılan her şeyi vicdanınız rahatsız olmadan yiyebilirsiniz. 26 Çünkü Kutsal Yazıların dediği gibi, “Yeryüzü ve üzerindeki her şey Yehova’ya aittir.”+ 27 İnancınızı paylaşmayan biri sizi yemeğe davet ederse ve gitmek isterseniz, önünüze konulan her şeyi vicdanınız rahatsız olmadan yiyebilirsiniz. 28 Ancak biri size “Bu et kurban etidir” derse, bunu söyleyeni dikkate alın ve kimsenin vicdanı rahatsız olmasın diye ondan yemeyin.+ 29 Senin değil diğer kişinin vicdanından söz ediyorum. Başkasının vicdanının benim özgürlüğümü yargılamasını istemem.+ 30 Şükrederek yediğim bir şey eleştirilmeme yol açacaksa, bunu neden yapayım?+

31 Öyleyse, ister yiyip içerken ister başka bir şey yaparken olsun, her şeyi Tanrı’yı yüceltecek şekilde yapın.+ 32 Yahudileri, Yunanlıları ya da Tanrı’nın cemaatindekileri rahatsız edecek bir şey yapmamaya dikkat edin.+ 33 Ben de her konuda herkesi memnun etmeye çalışıyorum. Kendi yararımı değil,+ başka birçok insanın yararını düşünüyorum ki kurtulsunlar.+

11 Ben nasıl Mesih’i örnek alıyorsam, siz de beni örnek alın.+

2 Her durumda beni hatırladığınız ve size aktardığım talimatlara* bağlı kaldığınız için sizinle gurur duyuyorum. 3 Yine de şunu bilmenizi istiyorum: Her erkeğin başı Mesih’tir,+ kadının başı erkektir,+ Mesih’in başı da Tanrı’dır.+ 4 Dua ederken ya da Tanrı’nın bir mesajını* bildirirken başını örten her erkek kendi başını küçük düşürür. 5 Dua ederken ya da Tanrı’dan aldığı bir mesajı bildirirken+ başını örtmeyen her kadın da kendi başını küçük düşürür, başı tıraş edilmiş bir kadınla aynı durumda olur. 6 Bir kadın bunları yaparken başını örtmüyorsa saçını kısacık kestirmeli. Fakat saçını kısacık kestirmesi ya da tıraş ettirmesi küçültücüyse o zaman örtmeli.

7 Erkek başını örtmemeli, çünkü kendisi Tanrı’nın yansımasıdır+ ve O’na övgü getirir, fakat kadın erkeğe övgü getirir. 8 Çünkü erkek kadından değil, kadın erkekten yaratıldı.+ 9 Ayrıca erkek kadın için değil, kadın erkek için yaratıldı.+ 10 Kadın hem bu nedenle hem de meleklerden ötürü, yetkiye boyun eğdiğini gösteren işareti başında taşımalıdır.+

11 Bunun yanı sıra, Efendimizin takipçileri arasında kadın erkekten, erkek de kadından bağımsız değildir. 12 Çünkü kadın nasıl erkekten yaratıldıysa,+ erkekler de kadınlar aracılığıyla dünyaya gelir. Fakat her şey Tanrı’dandır.+ 13 Siz kendiniz karar verin: Bir kadının başkalarının önünde başını örtmeden dua etmesi uygun mu? 14 Doğa size öğretmiyor mu? Uzun saçlı olmak erkek için utanç, 15 kadın için ise güzelliktir. Saçı ona örtü olarak verilmiştir. 16 Bu konuda farklı bir âdeti savunmak isteyen varsa, bilsin ki bizim için de Tanrı’nın cemaatleri için de başka bir âdet yoktur.

17 Fakat bu talimatları verirken sizi övemiyorum, çünkü toplantılarınız yarardan çok zarar getiriyor. 18 Öncelikle, cemaatçe bir araya geldiğiniz zaman aranızda fikir ayrılıkları olduğunu duyuyorum ve buna bir ölçüde inanıyorum. 19 Tabii aranızda gruplaşmalar olacak ki+ kimin Tanrı’nın onayına sahip olduğu belli olsun.

20 Efendimizin Akşam Yemeği+ için toplandığınız zaman, bunu uygun şekilde yapmıyorsunuz. 21 Öncesinde bazılarınız kendi yemeğini yediği için, bu yemeğin vakti geldiğinde kiminiz aç, kiminiz ise içkili durumda oluyor. 22 Peki yiyip içmek için evleriniz yok mu? Yoksa Tanrı’nın cemaatini hor görüyor ve yiyecek bir şeyi olmayanları utandırmak mı istiyorsunuz? Size ne diyeyim? Öveyim mi? Bu konuda övemiyorum.

23 Ben Efendimizden öğrendiğimi size aktardım. Efendimiz İsa ihanete uğrayacağı gece+ eline bir ekmek aldı, 24 şükrettikten sonra bölüp şöyle dedi: “Bu, sizin uğrunuzda vereceğim bedenimi temsil eder.+ Beni anmak için bunu yapmaya devam edin.”+ 25 Akşam yemeğinden sonra kâseyle de aynı şeyi yaptı+ ve şunları dedi: “Bu kâse, benim kanıma dayanan+ yeni ahdi*+ temsil eder. Bunu yapmaya devam edin ve ondan her içtiğinizde beni anın.”+ 26 Efendimiz gelene dek bu ekmekten her yediğinizde ve bu kâseden her içtiğinizde onun ölümünü duyurmuş olursunuz.

27 O halde, biri uygun durumda değilken ekmekten yer ya da Efendimizin kâsesinden içerse, onun kanına ve bedenine karşı suç işlemiş olur. 28 Kişi önce kendini iyice sınayıp uygun durumda olduğundan emin olsun,+ ancak ondan sonra ekmekten yiyip kâseden içsin. 29 Çünkü bunların Efendimizin bedenini temsil ettiğini ayırt edemiyorsa, ekmekten yiyip kâseden içtiğinde kendini suçlu duruma düşürür. 30 Bu yüzden birçoğunuz zayıf ve hasta, bazılarınız da ölüm uykusunda.*+ 31 Fakat ne durumda olduğumuzu görmek için kendimizi iyice sınarsak yargılanmayız. 32 Ama yargılanırsak da, dünyayla birlikte mahkûm edilmeyelim diye+ Yehova* tarafından terbiye ediliriz.+ 33 Sonuç olarak kardeşlerim, bu yemek için toplandığınızda herkesin gelmesini bekleyin. 34 Biri açsa evde yesin, böylece bir araya geldiğinizde Tanrı tarafından yargılanmazsınız.+ Diğer meselelere gelince, bunları oraya geldiğimde halledeceğim.

12 Kutsal ruh aracılığıyla aldığınız armağanlara+ gelince kardeşler, bu konuda bilgisiz kalmanızı istemiyorum. 2 Biliyorsunuz, iman etmeden önce* sesi soluğu olmayan putların etkisindeydiniz ve onlara inanıyordunuz,+ hep onların peşinden gidiyordunuz. 3 Fakat şunu bilin ki, Tanrı’nın ruhunun etkisiyle konuşan hiç kimse “İsa’ya lanet olsun!” demez. Aynı şekilde, kutsal ruhun etkisi olmadıkça hiç kimse “İsa Efendimizdir!” diyemez.+

4 Armağanlar farklıdır, fakat hepsi aynı ruh aracılığıyla verilir.+ 5 Hizmetler farklı,+ fakat Efendimiz aynıdır. 6 Başarılan işler farklı, fakat bunların yapılması için herkese güç veren Tanrı aynıdır.+ 7 Kutsal ruhun her bireyde görülen etkisi başkalarının yararı içindir.+ 8 Bu ruh aracılığıyla kimine hikmetle konuşma gücü, kimine de bilgiyle konuşma gücü verilmiştir. 9 Yine aynı ruh aracılığıyla birine iman,+ başkasına şifa verme gücü+ verilmiştir. 10 Aynı ruh aracılığıyla bazılarına mucizeler yapma,+ bazılarına peygamberlik yapma, bazılarına Tanrı’dan gelen vahiyleri ayırt etme,+ bazılarına başka diller konuşma,+ bazılarına da dilleri tercüme etme gücü+ verilmiştir. 11 Tüm bunların olmasını sağlayan aynı ruhtur. Tanrı’nın ruhu bu yetenekleri dilediği gibi, herkese ayrı ayrı verir.

12 Nasıl beden tek olduğu halde birçok uzuvdan oluşursa ve bu uzuvlar çok sayıda oldukları halde tek bir bedene aitse,+ Mesih’in bedeni için de aynısı geçerlidir. 13 Hepimiz tek bir beden oluşturmak için aynı kutsal ruhla vaftiz edildik. Yahudi ya da Yunanlı, köle ya da özgür olalım, hepimiz aynı ruhu aldık.*

14 Evet, beden tek bir uzuvdan değil çok sayıda uzuvdan oluşur.+ 15 Ayak “Ben el olmadığıma göre bedene ait değilim” deseydi, bu onun bedene ait olmadığı anlamına gelmezdi. 16 Kulak da “Ben göz olmadığıma göre bedene ait değilim” deseydi, bu onun bedene ait olmadığı anlamına gelmezdi. 17 Tüm beden göz olsaydı, işitmek nasıl mümkün olurdu? Tüm beden kulak olsaydı, koku almak nasıl mümkün olurdu? 18 Fakat Tanrı bedenin her uzvunu dilediği gibi bir araya getirdi.

19 Bedenin bütün uzuvları aynı olsaydı, beden diye bir şey olur muydu? 20 Gerçek şu ki, çok sayıda uzuvdan oluşsa da beden tektir. 21 Göz ele “Sana ihtiyacım yok” diyemez, baş da ayaklara “Size ihtiyacım yok” diyemez. 22 Tam tersine, bedenin daha önemsiz gibi görünen uzuvları gereklidir. 23 Bedenimizin güzel* olduğunu düşünmediğimiz kısımlarına daha çok önem veririz,+ böylece güzel görünmeyen kısımlarına daha çok özen gösteririz, 24 fakat bedenimizin güzel görünen kısımlarının böyle bir özene ihtiyacı yoktur. Tanrı bedenin yeterince değer verilmeyen kısımlarına daha çok değer vererek hepsini bir araya getirdi. 25 Bunu bedende ayrılık olmasın, tüm uzuvlar birbiriyle ilgilensin diye yaptı.+ 26 Eğer bedenin bir uzvu acı çekerse, diğer uzuvları da onunla birlikte acı çeker.+ Eğer bedenin bir uzvu övgü alırsa, diğerleri de onunla birlikte sevinir.+

27 Siz hep birlikte Mesih’in bedenisiniz+ ve her biriniz o bedenin bir uzvusunuz.+ 28 Tanrı cemaatte herkese bir yer verdi: en başta elçiler,+ ikinci olarak peygamberler,+ üçüncü olarak öğretmenler;+ sonra mucizeler yapanlar,+ sonra şifa verme gücü olanlar,+ yardım sağlayanlar, önderlik yeteneği olanlar+ ve başka diller konuşanlar.+ 29 Peki onların hepsi elçi mi? Hepsi peygamber mi? Hepsi öğretmen mi? Hepsi mucize yapıyor mu? 30 Hepsinin şifa verme gücü var mı? Hepsi başka diller konuşuyor mu?+ Hepsi tercüman mı?+ 31 Bunların içinden daha önemli olanları elde etmeye gayret edin.+ Fakat size şimdi hepsinden daha üstün olan bir yol göstereyim.+

13 İnsanların ve meleklerin dillerini konuşsam fakat sevgim yoksa, gürültüyle çalan bir çandan ya da yüksek sesli bir zilden farkım kalmaz. 2 Peygamberlik yapma gücüm olabilir, tüm kutsal sırları ve bilinebilecek her şeyi bilebilirim,+ dağları yerinden kaldıracak imanım olabilir, fakat sevgim yoksa bir hiçim.+ 3 Varımı yoğumu insanları doyurmak için versem,+ hatta başkaları için canımı feda etsem, fakat amacım övünmekse ve sevgim yoksa+ bunların bana hiçbir yararı olmaz.

4 Sevgi+ sabreder*+ ve iyilikle davranır.+ Kıskanç değildir.+ Övünmez, gurura kapılmaz.+ 5 Sevgi çirkin* davranışlarda bulunmaz,+ kendi çıkarını düşünmez,+ kolayca kızmaz.+ Kötü davranışların hesabını tutmaz.+ 6 Sevgi kötülüğe sevinmez,+ fakat hakikatle sevinir. 7 Sevgi her şeye katlanır,+ her şeye inanır,+ her şeyi ümit eder,+ her şeye dayanır.+

8 Sevgi asla son bulmaz.* Oysa peygamberlik, başka diller konuşma ve özel bir bilgiye sahip olma armağanları ortadan kalkacak. 9 Bilgimiz ve peygamberlik yapma gücümüz sınırlıdır,+ 10 fakat tam olan geldiğinde sınırlı olan sona erecek. 11 Çocukken çocukça konuşur, çocukça düşünür, çocukça akıl yürütürdüm. Yetişkin olunca çocukça şeyleri bıraktım. 12 Şimdi metal bir aynaya bakıyor gibi bulanık görüyoruz, fakat o zaman net* göreceğiz. Şu anda bilgim sınırlı, fakat o zaman bilgim tam olacak, Tanrı’nın benimle ilgili bilgisi gibi. 13 Sonuç olarak, şu üçü var olmaya devam edecek: iman, ümit, sevgi. Ama içlerinden en büyüğü sevgidir.+

14 Sevgi yolundan ayrılmayın, fakat kutsal ruhun verdiği yetenekleri elde etmeye de gayret edin. Özellikle de peygamberlik yeteneği için çaba harcayın.+ 2 Başka bir dil konuşan kişi, insanlara değil Tanrı’ya hitaben konuşmuş olur. Çünkü ruh aracılığıyla kutsal sırlardan+ bahsettiği halde kimse onu anlamaz.+ 3 Oysa peygamberlik yapan kişi, sözleriyle insanları güçlendirir, cesaretlendirir ve teselli eder. 4 Başka bir dil konuşan kişi kendini güçlendirir, peygamberlik yapan ise cemaati güçlendirir. 5 Hepinizin başka diller konuşmasını+ isterim, ancak tercihim peygamberlik yapmanızdır.+ Gerçekten de peygamberlik yapmak başka diller konuşmaktan daha iyidir. Çünkü başka dilde söylenen şey tercüme edilmediği sürece cemaati güçlendirmez. 6 Kardeşlerim, yanınıza gelip başka diller konuşsam, ama bir vahiy,+ bir bilgi,+ bir öğreti ya da Tanrı’dan bir mesaj* iletmesem bunun size ne yararı olur?

7 Flüt ya da lir gibi müzik aletleri için de durum aynıdır. Bunlar farklı notaları çıkarmazsa, ne çalındığı nasıl anlaşılır? 8 Borazanla net bir çağrı yapılmazsa kim savaşa hazırlanır? 9 Benzer şekilde, siz de anlaşılır bir dil kullanmazsanız, ne dediğinizi kim anlayabilir? Havaya konuşmuş olursunuz. 10 Dünyada çok sayıda dil var ve bunlardan hiçbiri anlamsız değil. 11 Eğer söylenen sözleri anlamıyorsam, ben konuşana yabancı olurum, konuşan da bana yabancı olur. 12 Bu sizin için de geçerli. Madem ruhun verdiği yetenekleri çok istiyorsunuz, o zaman cemaati güçlendirecek yeteneklere bol bol sahip olmaya çalışın.+

13 Dolayısıyla, başka bir dil konuşan onu tercüme edebilmek+ için dua etsin. 14 Eğer başka bir dilde dua ediyorsam, ruhun bana verdiği yetenek sayesindedir, bu durumda zihnimin yaptığı bir şey yoktur. 15 Öyleyse ne yapmalıyım? Ruhun verdiği yetenekle dua ederken zihnimle de dua edeyim. Ruhun verdiği yetenekle ilahiler söylerken zihnimle de söyleyeyim. 16 Aksi halde, ruhun verdiği yetenekle Tanrı’ya başka bir dilde şükredersen, oradaki sıradan biri duanı anlamadan nasıl “Amin” desin? 17 Evet, güzel bir şekilde şükrediyorsun ama o kişi bundan yarar görmüyor. 18 Hepinizden daha fazla dil konuşuyorum ve bunun için Tanrı’ya şükrediyorum. 19 Yine de bir cemaatte başka bir dilde 10.000 sözcük söylemektense, başkaları da bir şey öğrensin diye zihnimi kullanarak 5 sözcük söylemeyi tercih ederim.+

20 Kardeşler, anlayış açısından çocuk olmayın.+ Kötülük konusunda çocuk gibi masum kalın,+ fakat anlayış açısından yetişkin olun.+ 21 Kanun’da şöyle yazılıdır: “‘Bu halkla yabancıların diliyle ve ağzıyla konuşacağım, yine de Beni dinlemeyecekler’ diyor Yehova.”*+ 22 O halde, başka diller konuşma yeteneği iman edenler için değil, iman etmeyenler için verilen bir işarettir.+ Peygamberlik ise iman etmeyenler için değil iman edenler içindir. 23 Tüm cemaat bir yerde toplanır ve hepsi başka diller konuşursa ve sıradan insanlar ya da iman etmeyenler oraya gelirse, “Bunlar aklını yitirmiş” demezler mi? 24 Oysa hepiniz peygamberlik yaparsanız, sıradan biri ya da iman etmeyen biri geldiğinde duydukları sayesinde yanlışını görüp kendini değerlendirebilir. 25 Yüreğindeki gizli şeyler ortaya çıkar ve “Tanrı gerçekten sizinle” diyerek yere kapanıp O’na tapınır.+

26 Öyleyse kardeşler, ne yapmalısınız? Bir aradayken kiminiz ilahi söylüyor, kiminiz bir şey öğretiyor, kiminiz bir vahiy bildiriyor, kiminiz başka bir dil konuşuyor, kiminiz de tercüme yapıyor.+ Bunların hepsini birbirinizi güçlendirmek için yapın. 27 Eğer başka diller konuşanlar varsa, en fazla ikisi ya da üçü sırayla konuşsun ve biri tercüme etsin.+ 28 Fakat tercüman yoksa bu kişiler cemaat içinde sessiz kalsın, içlerinden Tanrı’yla konuşsunlar. 29 İki ya da üç peygamber+ konuşsun, diğerleri onların söylediklerinin anlamını kavramaya çalışsın. 30 Biri konuşurken orada oturan başka birine vahiy gelirse, konuşan sussun. 31 Aranızda peygamberlik yapanlar tek tek konuşsun, böylece herkes öğrenebilir ve güçlenebilir.+ 32 Peygamberler kutsal ruh aracılığıyla aldıkları bu armağanı kullanırken özdenetim göstermeli. 33 Çünkü Tanrı karışıklık değil barış Tanrısıdır.+

Kutsal kişilerin tüm cemaatlerinde olduğu gibi, 34 kadınlar cemaatte sessizce dinlesin, çünkü onların konuşmasına izin verilmiyor.+ Kanun’un* da dediği gibi erkeklerin yetkisine saygı göstersinler.*+ 35 Eğer bir şey öğrenmek isterlerse evde kocalarına sorsunlar, çünkü bir kadının cemaat karşısında konuşması saygısızlıktır.

36 Tanrı’nın sözünü ilk siz mi söylediniz ya da bu söz yalnız size mi bildirildi?

37 Eğer biri peygamber olduğunu ya da ruhun verdiği bir yeteneğe sahip olduğunu düşünüyorsa, size yazdıklarımın Efendimizin* emirleri olduğunu kabul etmeli. 38 Kabul etmezse kendisi de kabul edilmeyecek.* 39 Sonuç olarak kardeşlerim, peygamberlik yapmaya gayret edin+ ancak başka diller konuşmayı da engellemeyin.+ 40 Fakat her şey saygın ve düzenli biçimde olsun.+

15 Kardeşler, benden duyup kabul ettiğiniz ve savunduğunuz iyi haberi+ size hatırlatmak istiyorum. 2 Size duyurduğum iyi habere sıkıca bağlıysanız kurtuluşu elde ediyorsunuz demektir, yoksa boşuna iman etmiş olursunuz.

3 Öğrendiğim ve size de aktardığım en önemli şeylerden biri şudur: Kutsal Yazılara göre Mesih bizim günahlarımız için öldü,+ 4 gömüldü+ ve Kutsal Yazılara göre+ üçüncü günde+ diriltildi.+ 5 Sonra Kifas’a,+ ardından Onikilere göründü.+ 6 Ardından bir kerede 500’ü aşkın kardeşe göründü.+ Onlardan çoğu hâlâ bizimle, bazılarıysa ölüm uykusunda. 7 Ardından Yakup’a,+ sonra tüm elçilere göründü.+ 8 Son olarak da, erken doğmuş çocuk gibi olan bana göründü.+

9 Evet, elçiler arasında en önemsiz olan benim, elçi olarak adlandırılmayı bile hak etmiyorum, çünkü Tanrı’nın cemaatine zulmettim.+ 10 Fakat şu anda neysem Tanrı’nın lütfu sayesindedir. O’nun bana gösterdiği lütuf boşa gitmedi, çünkü hepsinden çok emek verdim. Ama bunu kendi gücümle değil, Tanrı’nın lütfu sayesinde yaptım. 11 Dolayısıyla, ister onlardan ister benden duymuş olun, duyurduğumuz mesaj budur ve siz buna iman ettiniz.

12 Madem duyurduğumuz mesaj Mesih’in diriltilmiş olmasıdır,+ nasıl oluyor da aranızdan bazıları dirilmenin olmadığını söylüyor? 13 Eğer dirilme yoksa Mesih de diriltilmemiştir. 14 Mesih diriltilmemişse yaptığımız duyuru kesinlikle boştur, bu durumda imanınız da boştur. 15 Üstelik Tanrı hakkında yalancı şahitlik yapmış oluyoruz.+ Çünkü ölüler gerçekten diriltilmeyecekse O’nun Mesih’i dirilttiğini+ söyleyerek yalan bir haber yayıyoruz. 16 Evet, ölüler diriltilmeyecekse Mesih de diriltilmemiştir. 17 Dahası, Mesih diriltilmediyse imanınızın bir yararı yok, günahlarınız hâlâ duruyor demektir.+ 18 Mesih’in takipçisi olarak ölenler de yok olup gitmiştir.+ 19 Eğer yalnızca bu hayat için ümidimizi Mesih’e bağladıysak herkesten daha acınacak durumdayız.

20 Fakat Mesih’in diriltildiğini biliyoruz. O, ölüm uykusundan diriltilen ilk kişidir.*+ 21 Ölüm nasıl bir insan aracılığıyla ortaya çıktıysa,+ ölülerin dirilmesi de bir insan aracılığıyladır.+ 22 Nasıl herkes Âdem yüzünden ölüyorsa,+ yine herkes Mesih sayesinde yaşama dönecek.+ 23 Ancak herkes kendi sırası geldiğinde diriltilecek: Mesih ilktir;+ sonra, Mesih’in geri döndüğü dönemde,* ona ait olanlar diriltilecek.+ 24 Ardından, diğer her yönetimi, yetkiyi ve gücü ortadan kaldıran Mesih, son* geldiğinde Krallığı Babası olan Tanrı’ya teslim edecek.+ 25 Tanrı tüm düşmanları onun ayaklarının altına serene dek Mesih’in kral olarak saltanat sürmesi gerekir.+ 26 Sonra, son düşman olan ölüm yok edilecek.+ 27 Tanrı “her şeyi onun ayakları altına serdi.”+ Ama ‘her şey onun ayakları altına serildi’ dendiğinde,+ her şeyi onun yetkisine veren Tanrı’nın buna dahil olmadığı açıktır.+ 28 Fakat her şey yetkisine verildikten sonra, Oğul da her şeyi yetkisine vermiş olan Tanrı’nın yetkisi altına girecek.+ O zaman Tanrı herkesin her şeyi olacak.+

29 Aksi halde, ölmek için vaftiz edilenlerin durumu ne olur?+ Ölüler diriltilmeyecekse, onların bunun için vaftiz edilmesinin ne anlamı var? 30 Neden her an tehlike içindeyiz?+ 31 Kardeşlerim, her gün ölümle yüz yüzeyim. Evet, Efendimiz Mesih İsa’nın takipçileri olduğunuz için duyduğum sevinç ne kadar gerçekse, bu durum da o kadar gerçek. 32 Eğer Efes’te vahşi hayvanlarla boğuştuğumda bunu diğer insanlar gibi yaptıysam,+ bana yararı ne? Eğer ölüler diriltilmeyecekse “Yiyelim içelim, nasıl olsa yarın öleceğiz.”+ 33 Aldanmayın. Kötü arkadaşlıklar iyi alışkanlıkları* bozar.+ 34 Aklınızı başınıza toplayın ve doğruluktan ayrılmayın. Günahı alışkanlık edinmeyin. Aranızdan bazıları Tanrı’yı gerçekten tanımıyor. Bunu utanın diye söylüyorum.

35 Yine de biri şöyle sorabilir: “Ölüler nasıl diriltilecek? Ne tür bir bedenle yaşama dönecekler?”+ 36 Bunlar mantıksız sorular. Ektiğin bir tohum ölmedikçe canlanmaz. 37 Sen toprağa gelişmiş bir bitki* değil, yalnızca bir tohum tanesi ekiyorsun; bu bir buğday tanesi ya da başka bir tohum olabilir. 38 Tanrı’nın her bitkiye uygun görüp verdiği bir beden vardır. O, her bir tohuma ayrı bir beden verir. 39 Tüm canlıların eti de aynı değildir; insanlarınki başka, hayvanlarınki başka, kuşlarınki başka, balıklarınki başkadır. 40 Ayrıca göğe ait varlıklar*+ ve yere ait varlıklar vardır.+ Göğe ait varlıkların ihtişamı ayrı, yere ait varlıkların ihtişamı ayrıdır. 41 Güneşin ihtişamı başka, ayınki başka,+ yıldızlarınki başkadır. Aslında her yıldızın ihtişamı da birbirinden farklıdır.

42 Ölülerin diriltilmesi de böyledir. Çürüyen yapıda ekilir, çürümeyen yapıda diriltilirler.+ 43 Utanç içinde ekilir, ihtişam içinde diriltilirler.+ Zayıf olarak ekilir, güçlü olarak diriltilirler.+ 44 Maddi bedenle ekilir, ruhi bedenle diriltilirler. Maddi beden varsa ruhi beden de vardır. 45 Kutsal Yazıların dediği gibi: “İlk insan Âdem canlı bir varlık oldu.”+ Son Âdem hayat veren bir ruh* oldu.+ 46 Ancak ruhi değil, maddi olan ilktir; ruhi olan sonradan geldi. 47 İlk adam yerden ve topraktandı,+ ikincisi göktendi.+ 48 Topraktan olan o adam nasılsa yerdeki diğerleri de öyledir, gökten olan o adam nasılsa gökteki diğerleri de öyledir.+ 49 Şu anda topraktan olana nasıl benziyorsak,+ o zaman da gökten olana benzeyeceğiz.+

50 Kardeşlerim, şunu söyleyeyim, etten kemikten* olanın Tanrı’nın Krallığı’nda yeri olamaz, çürüyen beden de çürümeyen bir hayat alamaz. 51 Şimdi size bir kutsal sır söyleyeyim: Hepimiz ölüm uykusuna dalmayacağız, fakat hepimiz değişeceğiz.+ 52 Bu, son borazan çaldığı sırada bir anda, göz açıp kapayana dek olacak. Borazan çalacak,+ ölüler çürümeyen bir yapıda diriltilecek ve biz değişeceğiz. 53 Çürümeye mahkûm olan çürümez hale gelmeli,+ ölümlü olan ölümsüz hale gelmelidir.+ 54 Çürümeye mahkûm olan çürümez hale geldiğinde ve ölümlü olan ölümsüz hale geldiğinde, yazılmış olan şu söz gerçekleşecek: “Ölüm sonsuza dek yok edildi.”+ 55 “Ey ölüm, nerede senin zaferin? Nerede senin zehirli iğnen?”+ 56 Ölüm getiren iğne günahtır+ ve günah gücünü Kanun’dan alır.+ 57 Fakat Tanrı’ya şükürler olsun, çünkü bize Efendimiz İsa Mesih aracılığıyla zafer veriyor!+

58 O halde sevgili kardeşlerim, her zaman kararlı,+ sarsılmaz ve Rabbin* işiyle meşgul olun.*+ Rabbin hizmetinde verdiğiniz emeklerin asla boşuna olmadığını bilin.+

16 Kutsal kişiler için para toplama konusuna gelince,+ siz de Galatya’daki cemaatlere verdiğim talimatları izleyebilirsiniz. 2 Herkes her haftanın ilk günü kendi maddi gücüne göre kenara bir miktar ayırsın, böylece ben geldiğimde toplama işi olmasın. 3 Oraya geldiğimde, bağışınızı mektuplarınızda onay verdiğiniz kişilerle+ Yeruşalim’e göndereceğim. 4 Ancak oraya benim de gitmem gerekirse, onlarla beraber giderim.

5 Makedonya’dan+ geçmek istiyorum, oradan sonra yanınıza geleceğim. 6 Belki biraz sizinle kalırım, hatta kışı yanınızda geçiririm, sonra gideceğim yere beni yolcu edersiniz. 7 Size sadece geçerken uğramak istemiyorum, Yehova’nın* izniyle bir süre yanınızda kalmayı umuyorum.+ 8 Ancak Pentekost Bayramı’na* dek Efes’te+ kalacağım. 9 Çünkü önümde büyük bir faaliyet kapısı açıldı,+ fakat bize karşı koyanlar da çok.

10 Timoteos+ yanınıza gelirse, tedirginlik hissetmemesi için elinizden geleni yapın, çünkü o da benim gibi Yehova’nın işinde çalışıyor.+ 11 Dolayısıyla hiç kimse onu küçük görmesin. Sonra da sağ salim yanıma gelmesi için Timoteos’u yolcu edin, çünkü kardeşlerle birlikte onu bekliyorum.

12 Kardeşimiz Apollos’a+ gelince, kardeşlerle birlikte o da yanınıza gelsin diye çok rica ettim. Şimdilik gelmemeye karar verdi ama fırsat bulunca gelecek.

13 Uyanık kalın,+ imanınıza sıkıca bağlı olun,+ her zaman cesur+ ve güçlü olun.+ 14 Yaptığınız her şeyi sevgiyle yapın.+

15 Kardeşler, sizden bir ricam var. Bildiğiniz gibi İstefanas’ın ev halkı Ahaya’da ilk iman edenlerdir, onlar kendilerini kutsal kişilerin hizmetine adadılar. 16 Böyle kişilerle ve onlarla birlikte çok çalışıp emek veren tüm kardeşlerle her zaman işbirliği yapın.*+ 17 İstefanas,+ Fortunatos ve Ahaikos’un burada olmasına seviniyorum, sizin yokluğunuzu hissettirmiyorlar. 18 Onlar sayesinde sizin gibi benim de yüreğim ferahladı. Böyle kişileri takdir ettiğinizi gösterin.

19 Asya* cemaatleri size selam gönderiyor. Akuila, Priska* ve onların evinde toplanan cemaat de+ size en içten kardeş sevgilerini gönderiyorlar. 20 Tüm kardeşlerin selamları var. Birbirinizi kardeş sevgisiyle öperek selamlayın.

21 Ben Pavlus, kendi selamımı da elimle yazıyorum.

22 Efendimizi sevmeyen lanetli olsun. Gel, ey Efendimiz! 23 Efendimiz İsa’nın lütfu üzerinizden eksik olmasın. 24 Mesih İsa’nın takipçisi olan hepinize sevgiler.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmındaki “Mesih’in görünmesi” maddesine bakın.

Sözlük kısmındaki “Tanrı’nın Oğlu” maddesine bakın.

Ya da “ortak.”

Diğer adı Petrus.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmındaki “işkence direği” maddesine bakın.

Ya da “zekice.”

Orijinal dilde: “yazıcısı.” Sözlük kısmındaki “yazıcı” maddesine bakın.

Orijinal dilde: “tartışmacısı.”

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ek A5’e bakın.

Sözlük kısmındaki “kutsal ruh” maddesine bakın.

Sözlük kısmındaki “ortam” maddesine bakın.

Orijinal dilde: “ruhundakileri.”

Ya da “düşünce tarzını.”

Orijinal dilde: “ruhi.”

Ya da “Bedensel düşünüşlü.”

Ya da “ruhi düşünüşlü.”

Ya da “anlayabilir.”

Ek A5’e bakın.

Ya da “ruhi düşünüşlü değil, bedensel düşünüşlü.”

Ya da “aynı amaçla çalışıyor.”

Ek A5’e bakın.

Ev idaresinden sorumlu kişi.

Ya da “değerlendirmesi.”

Ek A5’e bakın.

Ya da “itilip kakılıyoruz.”

Ya da “ilkeleri.”

Sözlük kısmındaki “Tanrı’nın Krallığı” maddesine bakın.

Sözlük kısmındaki “cinsel ahlaksızlık” maddesine bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmındaki “kutsal kişiler” maddesine bakın.

Ya da “Tanrı’nın kanunlarına uymayanların.”

Sözlük kısmındaki “cinsel ahlaksızlık” maddesine bakın.

Orijinal dilde iki farklı sözcük kullanılıyor; bunlardan biri eşcinsel ilişkideki aktif tarafı, diğeri pasif tarafı kastediyor.

Cinsel ilişki kastediliyor.

Sözlük kısmındaki “cinsel ahlaksızlık” maddesine bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ek A5’e bakın.

Orijinal dilde: “bedenlerinde.”

Orijinal dilde: “ruhu.”

Ya da “ilk gençlik çağını.”

Orijinal dilde: “bilir.”

Yani, eğitilmemiş, yetersiz.

Orijinal dilde: “onay mührüsünüz.”

Orijinal dilde: “size ektiysek.”

Orijinal dilde: “sizden biçmemiz.”

Ya da “cezalandırıp; sıkı disiplin altına alıp.”

Ek A5’e bakın.

Sözlük kısmındaki “ortam” maddesine bakın.

Ya da “ayartıcı durumlar.”

Ya da “kıskandırmaya.”

Orijinal dilde: “geleneklere.”

Sözlük kısmındaki “peygamberlik sözü” maddesine bakın.

Sözlük kısmındaki “ahit” maddesine bakın.

Anlaşılan, Tanrı’nın gözünde ölü durumda olmak kastediliyor.

Ek A5’e bakın.

Orijinal dilde: “başka milletlerden insanlarken.”

Orijinal dilde: “hepimize aynı ruhtan içirildi.”

Ya da “değerli.”

Ya da “tahammül eder.”

Ya da “kaba.”

Ya da “başarısız olmaz.”

Orijinal dilde: “yüz yüze.”

Sözlük kısmındaki “peygamberlik sözü” maddesine bakın.

Ek A5’e bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “boyun eğsinler.”

Ya da “Rabbin.” Sözlük kısmındaki “Rab” maddesine bakın.

Alternatif çeviri: “Bunları anlamak istemeyen anlamasın.”

Orijinal dilde: “ilk üründür.”

Ya da “Mesih’in hazır bulunuşu sırasında.” Sözlük kısmındaki “Mesih’in geri dönüşü” maddesine bakın.

Anlaşılan Bin Yıllık Yönetim’in sonu kastediliyor.

Ya da “ahlakı.”

Orijinal dilde: “beden.”

Orijinal dilde: “bedenler.”

Sözlük kısmına bakın.

Orijinal dilde: “kandan.”

Ya da “Efendimizin.” Sözlük kısmındaki “Rab” maddesine bakın.

Ya da “Rabbin hizmetinde yapacak çok işiniz olsun.”

Ek A5’e bakın.

Sözlük kısmındaki “Pentekost” maddesine bakın.

Ya da “itaat edin.”

Anadolu’nun batı kısmında yer alan o zamanki Roma eyaleti kastediliyor.

Priskilla.

    Türkçe Yayınlar (1974-2026)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş